Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Kültüre, sanata, edebiyata yapılan yatırım geleceğe yapılan yatırım demektir. Bu anlayışla büyüyen, gelişen Türkiye’nin büyük iddialarına ve ideallerine yakışır bir kültür-sanat ikliminin tesisine katkıda bulunabilmek için çalışıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen, Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri Töreni’ne katıldı.
Törende bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019 Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri’ni kazanan isimlerin, Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu tarafından belirlendiğini ifade ederek ödül kazananları tebrik etti.
“ÜLKEMİZ, HER BİRİ DEFALARCA ÖDÜLLENDİRİLMEYE LAYIK SAYISIZ KÜLTÜR VE SANAT İNSANINA SAHİPTİR”
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nün 1979 yılından bu yana kültür ve sanat camiasının yıldızlarına, kıymetlilerine, çınarlarına takdim edildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Necip Fazıl Kısakürek, Sedat Hakkı Eldem, Süheyl Ünver, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Yaşar Kemal, Çelik Gülersoy, Metin Erksan, Halil İnalcık, Sezai Karakoç, Metin Sözen, Niyazi Sayın ve burada sayamadığım daha pek çok değerli kültür sanat erbabımız bu ödüle layık görülmüştür. Bugün de listeye bu toprakların yetiştirdiği değerlerden yeni isimleri ekliyoruz. Ödül takdim edeceğimiz isimlerin her birini kültürümüz ve irfanımız için birer abide olarak görüyoruz” dedi.
Türkiye’de her biri defalarca ödüllendirilmeye layık sayısız kültür ve sanat insanı bulunduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her yıl burada özellikle yaptığımız iş, bu büyük havuzdan âdeta bir avuç su alarak gönlümüzü ve ruhumuzu teskin etmektir” ifadesini kullandı.
“KÜLTÜR VE SANAT TIPKI BAYRAK GİBİ BAĞIMSIZLIĞIN ALAMETİFARİKALARINDAN BİRİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl edebiyat alanındaki ödülü Nuri Pakdil’e takdim etmeyi kararlaştırdıklarını dile getirerek, “Nuri Pakdil denince gözümüzün önüne, inancının ve mukaddes bildiği değerlerin onurunu yiğitçe taşıyabilmiş, kalem ve kelam ustası bir şahsiyet gelir. Onun bu coğrafyanın insanlarına miras bıraktığı en büyük değer, dilinden hiç düşürmediği, gönlünden hiç çıkarmadığı Kudüs sevdası olmuştur. 18 Ekim’de ebedi âleme yolcu ettiğimiz Nuri Pakdil üstadımızın bu kutlu davasına ömrümüz yettiğince sahip çıkmayı sürdüreceğiz” diye konuştu.
Sinema alanındaki ödülün Mesut Uçakan’a, müzik ödülünün ise Mazhar Fuat Özkan üçlüsüne takdim edileceğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “resmin şairi” olarak anılan sanatçı Devrim Erbil’e de resim alanındaki ödülün verileceğini, geleneksel sanatlar alanındaki ödülün de hattat ve ebru ustası sanatkâr Fuat Başar’a takdim edileceğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mimarlık alanındaki ödüle Doğan Kuban’ın layık görüldüğünü ifade ederken, sosyal bilimler alanındaki ödülün bu yılki sahibinin de Ahmet Yaşar Ocak olduğunu açıkladı.
Bu yılki vefa ödülünü ise Osmanlı coğrafyasında yer alan toplumların Türkiye ile gönül birliği sağlaması için üstün bir gayret sarf eden merhum Profesör Doktor Ahmet Haluk Dursun’a verdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çalışma arkadaşımız merhum Haluk Dursun Hocamız, coğrafyanın genişliği ile gönlün, muhabbetin ve ufkun genişliği arasında doğrudan bir ilişki olduğunu söylüyor. Bunun için gençlere hep meraklı olmayı, duyarsızlıktan, ilgisizlikten, heyecansızlıktan kaçınmayı, Allah’a şükrü ve insanlara teşekkürü asla ihmal etmemeyi tavsiye etmiştir. Bu vesileyle kendisini bir kez daha rahmetle yâd ediyorum” şeklinde konuştu.
Ödül alan kültür ve sanat insanlarına şükranlarını sunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kültür ve sanatın tıpkı toprak, tıpkı bayrak gibi bağımsızlığın alametifarikalarından biri olduğunu her fırsatta tekrarlıyoruz. Kendine ait kültür ve sanat üretimi, birikimi, politikası olmayan toplumlar bu bakından güçlü toplumların gizli veya açık hegemonyası altında ezilmeye mahkûmdur” değerlendirmesinde bulundu.
“ÜLKELERİN GELECEĞE GÜVENLE BAKABİLMELERİNİ SAĞLAYAN MEDENİYET BİRİKİMLERİNİN GÜCÜDÜR”
Ülkelerin ve toplumların geleceğe güvene bakabilmelerini sağlayan unsurun maddi güçlerinden ziyade, medeniyet birikimlerinin gücü olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Yusuf Has Hacib, yurdu kılıçla alırsınız, kalemle tutarsınız derken, işte bu gerçeği işaret ediyor. Nizamülmülk de, mızrağı bir yere kadar atarsınız, kelimelerin ve düşüncenin menzilinin ise sınırı yoktur derken sanki günümüz kültür sanat iklimini anlatıyor. Hazreti Ömer bir gün Herim Bin Sinan’ın kızına rastlar, Kaside-i Bürde sahibi Ka’b Bin Zübeyir’in babası için yazdığı şiiri kastederek ‘O şah esere övgüler için baban ne verdi?’ diye sorar. Herim Bin Sinan’ın kızı, ‘Babam ona arık bir at, cılız bir deve, solmuş bir elbise ve çokça da para verdi.’ diye cevaplar. Bunun üzerine Hazreti Ömer Radıyallahu Anh, ‘Unutma kızım, sizin ona verdikleriniz yok oldu, ancak onun size verdiğini ne zaman eskitebilir ne de asırlar yok edebilir.’ diye mukabelede bulunur.”
“BUGÜN ÂDETA BİNLERCE YILIN İNTİKAMINI ALMA İSTEĞİYLE GİRİŞİLEN BİR SALDIRIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ”
Türkiye’nin sahip olduğu güzelliklerle dünyanın en zengin ülkelerinden biri olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak, lafa gelince kültürel bakımdan çeşitlilik içinde birliği savunanların kendilerininki dışında tüm renklerin yok edilişine seyirci kaldığını görüyoruz. Bağdat, Şam, Halep gibi coğrafyamızın kadim medeniyet merkezleri yerle bir edilirken, Paris’te, Londra’da, Roma’da, Berlin’de oturanlar ses çıkarmıyordu. Birinci ve İkinci Körfez Savaşı’nda Irak’ın tarihî ve kültürel mirası ya yağmalanmış ya tahrip edilmişti. Benzer vandallıklar Afganistan’da da sergilendi. Esasen bunların hepsi de bizim medeniyetimizin, hatta çoğu doğrudan bizim kültürümüzün eserleridir” ifadelerini kullandı.
Bugün Suriye’de de benzer bir vahşetin yaşandığını, sadece insanların değil, binlerce yıllık bir tarih ve kültürün de yok edilmeye çalışıldığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bu coğrafyada yaşamış tüm medeniyetlerin ortak özelliği, Batı’ya karşı üstünlük sağlamış olmalarıdır. Bugün âdeta binlerce yılın intikamını alma isteğiyle girişilen bir saldırıyla karşı karşıyayız. Müslüman Boşnakları alçakça katledenlere göklere çıkartan, kaleminden kan ve nefret damlayan birine Nobel ebediyet ödülü verildi ve maalesef bir avuç insan dışında kimse buna ses çıkarmadı. Acaba aynı sessiz tasdik mesela 100 bin İngiliz’i, Almanı, Fransız’ı, İtalyan’ı, Norveçliyi katleden birini öven kişiye Nobel verilse yine tekrarlanır mıydı? Hiç sanmıyorum. Bu gerçekler bize kültür sanat alanında dünya çapında söz sahibi olmadan hayat hakkımızı bile savunabilmemizin mümkün olmadığını gösteriyor.”
“KÜLTÜR VE SANAT HAYATIMIZA ÖNEMLİ KATKILARDA BULUNAN DEĞERLERİMİZ İÇİN NE YAPSAK AZDIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yeni bir şahlanışın, yeni bir hamlenin eşiğinde olduğuna dikkati çekerek, “Yeni yönetim sistemimiz içinde yer alan Kültür Sanat Politikaları Kurulumuz, inşa ettiğimiz kütüphaneler ve opera binaları, destek verdiğimiz projeler bunun işaretidir. Önümüzdeki yılları eğitim öğretimdeki ve kültürdeki eksiklerimizi tamamlama dönemi olarak ilan ettik. Hep birlikte daha çok çalışarak, daha çok üreterek, daha çok mücadele ederek bu konudaki hedeflerimize de ulaşacağız” diye konuştu.
“Sanat marifettir, marifet iltifata tabidir ve müşterisiz meta zayidir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Münevverlerimiz, sanatçılarımız, yazarlarımız, şairlerimiz her türlü iltifatı fazlasıyla hak ediyor. Kültür ve sanat hayatımıza çok önemli katkılarda bulunan, özgün eserleri veya hizmetleriyle öne çıkan değerlerimiz için ne yapsak azdır. Kültüre, sanata, edebiyata yapılan yatırım, geleceğe yapılan yatırım demektir. Biz de bu anlayışla büyüyen, gelişen Türkiye’nin büyük iddialarına ve ideallerine yakışır bir kültür-sanat ikliminin tesisine katkıda bulunabilmek için çalışıyoruz” sözlerine yer verdi.
Siyaseti aynı zamanda bir sanat olarak gördüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü bize göre gönülle üretilen, sabırla üretilen her şey sanattır. Sanat, tutkunun, aşkın, sevdanın, adanmışlığın, sabır ve estetik imbiğinden süzülmesidir. İnsanlara hizmet için yüreğini ortaya koymuş, ömrünü adamış, aşkla ve sevdayla çalışmış herkesin ortaya bir sanat eseri koyduğuna, sanatçı ruhunu teneffüs ettiğine inanıyorum” dedi.
“KÜLTÜR VE SANAT İNSANLARI GENÇLER TARAFINDAN ÖRNEK ALINMALI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her biri kendi alanlarının üstatları olan kültür ve sanat insanlarının gençler tarafından örnek alınması gerektiğini tavsiye etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından; “Sosyal Bilimler” alanında Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak’a, “Sinema” alanında Mesut Uçakan’a, “Müzik” alanında Mazhar Alanson, Fuat Güner ve Özkan Uğur’a (MFÖ), “Sanat” alanında Devrim Erbil’e ve “Geleneksel Sanatlar” alanında Fuat Başar’a ödüllerini takdim etti.
“Mimarlık” alanında ödüle layık görülen Prof. Dr. Doğan Kuban’ın ödülü, Prof. Dr. Murat Gül’e verilirken, “Edebiyat” dalında ödüle layık görülen ancak eylül ayında hayatını kaybeden Nuri Pakdil’in ödülü, öğrencisi yazar Necip Evlice’ye verildi.
Ağustosta Van’ın Erciş ilçesinde geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Haluk Dursun’un “Vefa” alanındaki ödülünü ise kızı Nilay Dursun aldı.
Ödül takdiminin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan ödül alanlarla hatıra fotoğrafı çektirdi. Törenin ardından MFÖ konser verdi. Konseri Cumhurbaşkanı Erdoğan da dinledi.
Törene; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve çok sayıda sanatçı katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, İstanbul Finans Merkezi’ndeki Halkbank Genel Müdürlüğünde düzenlenen, “Halkbank Üreten Kadınlar Yarışması Ödül Töreni”ne katıldı.
Emine Erdoğan, törende yaptığı konuşmasında, parlak fikirleri ve kadın aklının incelikleriyle salonu dolduran kadınlarla birlikte olmaktan onur duyduğunu belirtti.
Yarışmanın kadın girişimciliğini desteklemede bir marka hâline geldiğini kaydeden Emine Erdoğan, “Halkbank, başarı yolunu kadınlarla yan yana yürüyor. Eğitimden finansmana, onlara her alanda omuz veriyor. Ortaya koydukları vizyonun, ödüllerle taçlanarak, uluslararası bir takdir kazanmasından da ayrıca iftihar ediyoruz” ifadesini kullandı.
“TÜRKİYE, KADINLARIN HER DÖNEMDE, SOSYAL VE KAMUSAL ALANDA VARLIK GÖSTERDİĞİ ÇOK ÖZEL BİR TARİHE SAHİPTİR”
Emine Erdoğan, dünyanın kabuk değiştirdiği dönemlerinin bulunduğunu, içinde yaşanılan çağın da böyle bir değişim ve dönüşüm çağı olduğunu anımsatarak, “Yeni bir gelecek yazılıyor ve ülkeler, insanlığın ortak geleceğini tasarlamak için yarışıyorlar. Bu yarışta, kadınların, ekonomik kalkınmada önemli aktörler olduğu ülkeler, ipi göğüslüyorlar. Türkiye, kadınların her dönemde, sosyal ve kamusal alanda varlık gösterdiği çok özel bir tarihe sahiptir. Türk kadınının girişimci ruhunun kökleri, 13. yüzyıla kadar uzanır. Anadolu’da kadınlar, teşkilatlanmış, sosyal ve ekonomik hayata katılmış, ‘dünya kadın tarihinin’ parlayan yıldızları olmuşlardır” diye konuştu.
Kadınların hak arayışlarında, vatan savunmasında, toplumsal yaraları sarmada hep ön saflarda yer aldığını dile getiren Emine Erdoğan, “Biz, kadınlarımızın nasıl emsalsiz bir güç olduğunun farkında olan ve bu gerçeğe hürmet eden bir ülkeyiz. Ekonomiden sanayiye, spordan sanata, siyasetten akademiye, geldiğimiz her noktada kadınlarımızın alın teri var. Hükûmetimiz, ilk günden bu yana, kadınların her alanda yücelmesi için örnek politikalar geliştirmiştir. Kadın istihdamının artmasını teşvik etmiştir. TÜİK verilerine göre, 2014 yılında yüzde 26’larda olan kadın istihdam oranı, 2024 Aralık ayı itibarıyla, yüzde 31,6’ya yükselmiştir. 2028 yılında, bu oranı yüzde 36,2’ye yükseltmeyi hedefliyoruz. İnşallah bu hedefi hep birlikte başaracağız” sözlerini sarf etti.
Emine Erdoğan, kadın istihdamını artık kadın liderliğiyle birlikte düşünmek zorunda olduklarını, bugün dünyanın kadın liderliğinin önemini tartıştığını, bu konu üzerine araştırmalar yaptığını söyledi.
“KADIN GİRİŞİMCİLERİMİZİN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİ NE KADAR KALDIRIRSAK BÖLGESEL KALKINMADA O KADAR YOL ALIRIZ”
Liderliğin dönüştürücü bir güç olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Bir liderin vizyonu, kılcal damarlar gibi, etki alanındaki her şeye nüfuz eder. Kadın liderliğinin, tüm dünyanın acil ihtiyacı olan, belli başlı karakteristik özellikleri vardır. Araştırmalar gösteriyor ki kadın liderlerin soyut becerileri çok yüksek. İletişimde çok başarılılar, iş birliğine büyük önem veriyorlar. Barışçıl bir yönetim anlayışına sahipler ve çevre konularına karşı daha hassaslar. Yani, hangi alanda çalışırlarsa çalışsınlar, bulundukları sektöre iyileştirici bir etki yapıyorlar. İşte bu, kadın etkinliğidir. Bildiğiniz gibi, kadın liderliğinin özünde girişimcilik vardır. Girişimci dediğimizde aklımıza, zekâsı ve sezgileriyle öne çıkan insanlar geliyor. Onlar, mevcut bir eksiği görüyor, gereksinimleri belirliyor ve hayata yenilik katıyorlar. Ülkemiz, tüm bölgeleriyle, girişimcilik için son derece zengin bir potansiyel barındırıyor. Bilhassa, yerel kapasite ve birikimin, küresel rekabette kullanılması için, kadın girişimcilerin önemli yerel aktörler olduğunu unutmayalım. Kadın girişimcilerimizin önündeki engelleri ne kadar kaldırırsak bölgesel kalkınmada o kadar yol alırız. Bize düşen, hep birlikte Türkiye Yüzyılı’nın tarihini yazarken, kalemimizi, bu bilgi ve birikimin mürekkebiyle doldurmaktır.”
“İŞ VE AİLE, KADINLARIN ARASINDA SEÇİM YAPMASI GEREKEN BİR YOL AYRIMI OLMAMALI”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2025 yılını “Aile Yılı” olarak ilan ettiğini hatırlatan Emine Erdoğan, “Aile, toplumumuzun ruhu ve lokomotifidir. Dirayetli, ferasetli ve kuvvetli bir toplum oluşumuzun temelinde, sağlam kökleri olan aile müessesemiz vardır. ‘Aile Yılı’nın, iş dünyası için de önemli bir hatırlatıcı olmasını temenni ediyorum. Ne yazık ki kadınların bazen, iş ve aile sorumluluklarına yetişmek için çırpındıklarını görüyoruz. Bu durum, kadınlarda strese, kendine güvensizliğe, hiçbir şeye yetememe duygusuna, mutsuzluğa ve depresyona neden olabiliyor. Hayat kaliteleri düştüğü gibi, zihinsel ve manevi yorgunluk yaşıyorlar. Daha büyük ölçekte, aile ve toplum hayatı olumsuz etkileniyor. İş ve aile, kadınların arasında seçim yapması gereken bir yol ayrımı olmamalı. Bu çatışmayı ortadan kaldıracak, aile hayatını muhafaza edecek uygulamaların sayısını, mutlaka artırmalıyız” görüşünü paylaştı.
Dünyanın her yerinde kadınların erkekler için tasarlanmış, rekabetçi bir iş ortamında tutunabilmek için zorlu mücadeleler verdiğini dile getiren Emine Erdoğan, oysa hükûmetin bu konuda önemli ve iyileştirici adımlar attığını, kadınların, kadın kimliklerini koruyabildikleri çalışma hayatının, ne kadar önemli olduğunun altını çizdiğini belirtti.
“TEKNOLOJİK İMKÂNLARI, KADINLARIN İŞ HAYATINA KATILIMINI KOLAYLAŞTIRMADA MUTLAKA KULLANMALIYIZ”
Emine Erdoğan, cinsiyet adaletine vurgu yapılıp kadınların lehine birçok uygulamanın hayata geçtiğini belirterek, şunları kaydetti: “Burada hepsini tek tek saymak, elbette mümkün değil. Ancak, süt izinleri, kreş desteği, yarı zamanlı çalışma gibi düzenlemelerin ortak amacı, iş ve aile hayatı arasında bir ahenk yaratmaktır. Umarım bu örnekler, tüm sektörlerde yaygınlaşır. İş yerlerinin, kültürel kodlarımızı temel alan çalışma modelleri oluşturması, kadınların önündeki engelleri kaldırmada kuşkusuz çok önemli. Bununla beraber, dünyanın, bilgi ve iletişim teknolojilerinde geldiği ileri seviyeyi de, bir fırsat olarak görmeliyiz. Fiziksel mekân şartını ortadan kaldıran teknolojik imkânları, kadınların iş hayatına katılımını kolaylaştırmada mutlaka kullanmalıyız. Unutmayalım ki Türkiye, kendi reçetelerini yazabilen, kendi formüllerini ve çözümlerini geliştirebilen, güçlü bir ülkedir.”
Değerli projeleriyle yarışmaya katılan katılımcılara özel olarak teşekkür eden Emine Erdoğan, “Sizler, bilgi ve becerilerinizle hepimizi heyecanlandırdınız. İyilik dolu fikirlerinizle, kadın potansiyelinin zirvelerini gösterdiniz. Kadınların insani ilerlemeye olan büyük katkısını bir kez daha ispat ettiniz. Benim için hepiniz birer kazanansınız. Lütfen, tecrübelerinizi sizinle aynı yolda yürümek isteyen tüm kadınlara ve gençlere aktarın. Çünkü dünyanın problem alanları, kadınların getireceği yeni çözümleri bekliyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile birlikte, kadınları merkezine alan ortak projelerin sayısının da artmasını dilediğimi belirtmek istiyorum” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Törene, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın eşi Sibel Tatar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, Cumhuriyet tarihinin ilk kadın generali Tuğgeneral Özlem Yılmaz, Alev Alatlı’nın kızı Funda Aktan, jüri üyeleri, yarışmacılar ve davetliler de katıldı.
Törende, “Yılın Üreten Kadın Girişimcisi Kategorisi”nde Zahide Arı, “Yükselen Yıldız Kategorisi”nde Nurdeniz Erdoğan, “Teknoloji Tabanlı Kadın Girişim Kategorisi”nde Işıl Melisa Işık, “Sıfır Atık Kategorisi”nde Zeynep Balca Yılmaz ile “Kadın Kooperatifi Kategorisi”nde Ümmühan Keskin ödülünü Emine Erdoğan’ın elinden aldı.
Emine Erdoğan, “Alev Alatlı Özel Ödülü” kazananı Gönül Paksoy’a da ödülünü, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan ile birlikte verdi.
Arslan tarafından Emine Erdoğan’a zeytin ağacı hediye edilmesinin ardından tören, aile fotoğrafının çektirilmesiyle sona erdi.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’yi küresel bir çekim merkezi haline getirmeyi sürdürülebilir kalkınmanın temeli olarak addettiklerini söyleyerek, “Dünyanın her yerinden parlak zihinlerin, yenilikçi fikirlerini bu topraklarda geliştirerek önemli ve kritik girişimlere dönüştürmesine imkân sağlayacak Türkiye Tech Visa Programı’nı ilan ettik. Programın ilk 5 ayında Dünyanın dört bir yanından 214 teknoloji girişimi Türkiye’ye taşınmak için başvuru yaptı.” dedi.
TÜBİTAK’ta Türkiye için kritik pek çok projeyi hayata geçirdiklerini belirten Bakan Kacır “Ülkemizin kritik projelerinde görev almak üzere TÜBİTAK çatısı altında 737 yeni çalışma arkadaşımıza yönelik ilana çıkmış durumdayız. TEKNOFEST kuşağını, Türk Gençliğini TÜBİTAK’ta bizlerle birlikte alın teri, akıl teri dökmeye bu vesileyle davet ediyorum.” diye konuştu.
Bakan Kacır, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi tarafından düzenlenen ve bu yıl “Yeteneğe Dayalı Kalkınma” temasıyla gerçekleşen 3. İstanbul İnsan Kaynakları Forumu’na katıldı. Kacır, burada yaptığı konuşmada tarih boyunca ekonomik ve toplumsal kalkınmanın temelleri, her dönemin hâkim dinamiklerine göre şekillendiğini söyledi. Tarım çağında, bir milletin zenginliğini belirleyen en önemli unsurun; sahip olduğu verimli topraklar ve su kaynaklarına erişim olduğunu belirten Kacır, Sanayi Devrimi ile birlikte bu paradigmanın kökten değiştiğini söyledi. Bilgi çağıyla birlikte fiziksel varlıklardan ziyade bilgi, teknoloji ve inovasyonun ekonomik gücün merkezine yerleştiğini kaydeden Kacır konuşmasında şunları söyledi:
YENİ ÇAĞIN GERÇEĞİ: Bir zamanlar tarımsal üretime, sanayi gücüne ve yeraltı zenginliklerine dayalı olan büyüme modelleri, yerini bilgi ekonomisine, inovasyona ve yetenek gelişimine bıraktı. Yeni çağın gerçeği şudur: Yetenek, en kıymetli sermaye; inovasyon ise sürdürülebilir büyümenin lokomotifidir.
İTİCİ GÜÇ: Türkiye olarak nüfusumuzun ortanca yaşı bugün 34 düzeyinde. Yani pek çok gelişmiş ülkeye kıyasla 10-15 yaş daha genç ve dinamik bir nüfusa sahibiz. Biz, bu demografik avantajı yalnızca bir istatistik olarak değil, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarma hedefimizin en güçlü itici gücü olarak addediyoruz.
ADIMLARIN ODAĞI: Milli Teknoloji Hamlemiz doğrultusunda, daha güçlü ve müreffeh bir Türkiye için attığımız adımların odağına her daim insan kaynağımızı koyuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, son 22 yılda üniversitelerden teknoparklara, Ar-Ge merkezlerinden girişimcilik destek programlarına kadar geniş bir yelpazede insan kaynağımızın niteliğini artırmaya yönelik pek çok adım attık.
BÜYÜK ATILIMLAR: Nitelikli insan kaynağımızı destekleyerek; kendi eğitim uçaklarını, helikopterlerini, deniz platformlarını, kara araçlarını, uydularını geliştirebilen, üretebilen, büyük atılımlara imzasını atan bir ülke konumuna yükseldik. Girişimcilerimizin, mühendislerimizin ve genç zihinlerin hak ettiği değeri bulması ile bugün insansız hava aracı üretiminde dünya birincisiyiz. Yerli ve millî otomobilimiz Togg; elektrikli, bağlantılı ve akıllı araç olarak yollarda.
TEKNOLOJİK DÖNÜŞÜMÜN ÖNCÜSÜ: Artık imkânsız zannedileni Türkiye’nin girişimcileri başarıyor, Türkiye’nin mühendisleri hayalleri gerçeğe dönüştürüyor. Elde ettiğimiz bu tarihi kazanımları devam ettirmek ve gençlerimizin potansiyelini ortaya çıkarmak için hep birlikte gayretlerimizi sürdürüyoruz. Biliyoruz ki; günümüz dünyasında teknolojik dönüşümün öncüsü ve lideri esasen gençlerdir.
TEKNOFEST KUŞAĞI: Her TEKNOFEST’te Gençlerimizin Nuri Demirağların, Vecihi Hürkuşların, Şakir Zümrelerin, Nuri Killigillerin akamete uğramış serüvenlerini tamamlama kararlılığına tekrar tekrar şahit oluyoruz. Ne mutlu ki Millî Teknoloji Hamlesi’ni omuzlayan, bu ülkeyi daha ileriye taşıma derdinde olan azimli, birikimli, çalışkan TEKNOFEST kuşağı var.
DENEYAP ATÖLYELERİ: 81 şehrimizde kurduğumuz Deneyap Teknoloji Atölyelerimizde 35 binden fazla gençlerimizi bilim ve teknoloji dünyasıyla 11 yaşından itibaren buluşturuyoruz. “Sektör Kampüste” programımız ile üniversite öğrencilerine, sektör profesyonelleri tarafından güncel ve sahadan içeriklerle hazırlanarak zenginleştirilmiş dersler alma imkanı sağlıyoruz. Milli Teknoloji Uzmanlık Programlarımızla da teknoloji geliştirme ve katma değerli üretim altyapımızın ihtiyaç duyduğu alanlarda gençlerimizi geleceğin yetkinlikleriyle buluşturuyoruz.
MİLLİ TEKNOLOJİ STAJ PROGRAMI: Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi ile yakın iş birliği içinde yürüttüğümüz Milli Teknoloji Staj Programımızla da gençlerimize sanayi ve teknoloji ekosistemimizin öncü firmalarında staj yapma imkanı tanıyoruz. Ar-Ge teşviklerimizden teknopark uygulamalarımıza, TÜBİTAK desteklerinden KOSGEB programlarına ve girişim sermayesi fonlarına pek çok uygulama ve düzenleme ile gençlerimizin girişimci ruhunu besleyerek, girişimciliği kariyer yolculuğunda bir alternatif haline getiriyoruz.
GELECEĞİN DÜNYASI: Gençlerimizin doğru yetkinliklerle buluşması kadar önem verdiğimiz bir diğer başlık ise kuşkusuz mevcut iş gücümüzü geleceğin dünyasına güçlü şekilde hazırlamak. Özellikle başta yapay zekâ olmak üzere yıkıcı teknolojilerin çok boyutlu etkileri; yetkinlik dönüşümünün bizler için tercihten öte zorunluluk olduğunu gösteriyor.
YENİ İSTİHDAM ALANLARI: Araştırmalar ülkemizde halihazırda 7 milyon kişinin yürüttüğü işlerin 2030 yılına kadar yeni nesil teknolojilerin etkisiyle ya tamamen ortadan kalkabileceği ya da farklı niteliklere sahip rollere dönüşeceğini gösteriyor. Ancak gelişen teknolojilere doğru bir bakış açısıyla yaklaşırsak, bünyesinde 9 milyon kişiyi barındıracak yeni iş modelleri oluşturma imkanına sahibiz. Özellikle teknolojiyle ilgili alanlarda ortaya çıkacak fırsatları da doğru değerlendirdiğimiz takdirde mevcuttan en az 2 milyon ilave istihdam oluşturmamız mümkün.
BÜTÜNCÜL KALKINMA: Sanayimizin dijital dönüşümüne rehberlik eden model fabrikalarımızın sayısını 10’a ulaştırdık. Kocaeli, Denizli, Malatya, Tekirdağ, Sakarya ve Trabzon’da açılışını gerçekleştireceğimiz yeni merkezlerle bu sayıyı 16’e çıkaracağız. Ülke sathına yayılan, bütüncül bir kalkınmayı tüm sektörlerde topyekûn şekilde hayata geçirmeyi sürdüreceğiz.
TECH VİSA PROGRAMI: Tarihimizden aldığımız ilhamla, Türkiye’yi küresel bir çekim merkezi haline getirmeyi sürdürülebilir kalkınmanın temeli addediyoruz. Dünyanın her yerinden parlak zihinlerin, yenilikçi fikirlerini bu topraklarda geliştirerek önemli ve kritik girişimlere dönüştürmesine imkân sağlayacak Türkiye Tech Visa Programı’nı ilan ettik. Programın ilk 5 ayında Dünyanın dört bir yanından 214 teknoloji girişimi Türkiye’ye taşınmak için başvuru yaptı.
LİDER ARAŞTIRMACILAR PROGRAMI: Uluslararası Lider Araştırmacılar Programımız ile; alanlarında dünyanın en iyi merkezlerinde deneyim kazanmış yetkin araştırmacıların ülkemize gelmelerini teşvik ediyor, bilimsel ve teknolojik çalışmaların bu topraklardan yükselmesini sağlıyoruz. Bugüne kadar program kapsamında, 57’si diğer ülke olmak üzere toplam 253 araştırmacıya, çalışmalarını ülkemizde sürdürmeleri için destek sağladık. Bizler, potansiyelini harekete geçirmeyi bekleyen tüm girişimcilerimize fırsat ve imkan kapılarını sonuna kadar açmaya devam edeceğiz.
GENÇLERE TÜBİTAK DAVETİ: TÜBİTAK’ta Türkiye için kritik pek çok projeyi hayata geçiriyoruz. Bugün itibariyle uzay teknolojilerinden savunma sanayine, yapay zekadan raylı sistem teknolojilerine, ülkemizin kritik projelerinde görev almak üzere TÜBİTAK çatısı altında 737 yeni çalışma arkadaşımıza yönelik ilana çıkmış durumdayız. TEKNOFEST kuşağını, Türk Gençliğini TÜBİTAK’ta bizlerle birlikte alın teri, akıl teri dökmeye bu vesileyle davet ediyorum.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmî temaslarda bulunmak üzere ziyaret ettiği Pakistan’da, Başbakan Şahbaz Şerif tarafından resmî törenle karşılandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Pakistan Başbakanı Şerif’in tören alanındaki yerlerini almasının ardından bando, iki ülkenin millî marşlarını çaldı. Tören kıtasını denetleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, askerleri selamladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Pakistan Başbakanı Şerif, fidan dikiminin ardından Pakistan Hava Kuvvetleri’nin gerçekleştirdiği “Saygı Uçuşu”nu izledi. Ülkelerin heyetlerinin takdiminin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Pakistan Başbakanı Şerif, baş başa ve heyetler arası görüşmeye geçti.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.