Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Akkuyu Nükleer Güç Santrali, yılın her günü, günün 24 saati çalışarak 4 bin 800 megavatlık kurulu gücüyle elektrik üretecektir. Bu tesis, tek başına ülkemizin ihtiyacının yüzde 10’unu karşılayacak elektrik üretimi gerçekleştirecektir. Bu projenin asıl stratejik boyutu, Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılamada kaynak çeşitlendirmesini sağlayacak olmasıdır” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM AK Parti Grup Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşların bu gece idrak edilecek Miraç Gecesi’ni tebrik ederek, “Rabbimden, içinde bulunduğumuz mübarek üç aylar ve bugün müşerref olacağımız Miraç Gecesi vesilesiyle, ülkemize, milletimize, ümmete, tüm insanlığa huzur ve esenlik vermesini diliyorum” dedi.
Dün Türkiye demokrasisi açısından önemli bir yıl dönümünü geride bıraktıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 9 Mart 2003 tarihinde Siirt’ten milletvekili seçildiğini anımsattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhuriyet tarihinin en büyük atılımlarını yaptığımız iktidar yıllarımızın başlangıcındaki bu hadise, milletin iradesinin önünde hiçbir gücün duramayacağının sembolü olmuştur. Bu vesileyle, 3 Kasım 2002 tarihinden bugüne kadar, şu karşımızdaki sıralarda AK Parti milletvekili olarak partimize, ülkemize, milletimize hizmet vermiş olan tüm arkadaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yılı “Mehmet Akif ve İstiklal Marşı Yılı” olarak ilan ettiklerine dikkati çekerek, yarın Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde büyük bir anma programı gerçekleştirileceğini, programların yıl boyunca süreceğini söyledi.
“AKKUYU NÜKLEER GÜÇ SANTRALİ ENERJİ ALANINDAKİ EN BÜYÜK YATIRIMLARDAN BİRİ”
Bugün Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin Üçüncü Blok Temel Atma Töreni’ne de canlı bağlantıyla iştirak edeceğini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin enerji alanındaki en büyük yatırımlardan biri olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye nükleer güç santrali kazandırmak için çıktıkları yolda birçok engellemeyle, sıkıntıyla karşılaştıklarını ancak azimle işin üzerine gittiklerini anlatarak son haftalarda da engelleyenlerin başını çeken CHP zihniyetine mensup kişilerin yoğun bir şekilde tweet yarışına girdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yatıyorlar, kalkıyorlar, ‘Damat da damat.’ Damat kadar taş düşsün başınıza. Şurada Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yaptığı yıllardan itibaren, Sayın Berat Bey’in o dönemlerde attığı adımları, acaba CHP zihniyetinin geçmişinde görmek mümkün mü? Var mı böyle bir şey? Yok. Tutturmuşlar ‘Şu kadar para nerede?’ O kadar para, hepsi, bu milletin Hazinesinde ve Merkez Bankasında. Kaybolan bir şey yok. Eğer kayıp varsa, bunlar sizdedir, sizde. Sizin o kayıp yıllar diye düşündüğümüz zamanlar var ya, orada” değerlendirmelerinde bulundu.
“TÜRKİYE ELİNİ AÇAN DEĞİL, TAM AKSİNE EL VEREN BİR ÜLKE KONUMUNDADIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin önceki dönemlerde ne sismik ne de sondaj gemisi bulunduğunu hatırlatarak şunları kaydetti: “Ama şimdi mevcut Enerji Bakanımız, Berat Bey’in biliyorsunuz yardımcısıydı, Berat Bey’in görevde olduğu dönemde üç tane sondaj, iki tane de sismik araştırma gemisi aldık. Şimdi bir tane daha sondaj gemisini, Fatih Bey’in döneminde alıyoruz. Filomuz, dünyada belki de en güçlü filolardan bir tanesi hâline geliyor. Bu ne demektir biliyor musunuz? Artık ben sismik araştırmalarımı da rahatlıkla yaparım. Bundan sonra sondaj çalışmalarımı da rahatlıkla yaparım. Kimseye muhtaç değilim. Ama nedir, istersem bu gemilerimi dünyanın değişik ülkelerine de kiralarım. Bunlar da öyle basit rakamlar değil, çok ciddi rakamlarla kiraya gidiyor. Şimdi bu bir şeyi gösteriyor. Türkiye elini açan değil, tam aksine el veren bir ülke konumundadır.”
Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı döneminde önemli adımlar attığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “O dönemde, bu gemilerle bizler LNG’yi ülkemize çekmek ve burada onları doğal gaza çevirme sürecini başlattık. Aynı şekilde Tuz Gölü’nün altını, doğal gazla depolama sürecine girdik. Bu adımlar o dönemde atıldı. Çok nankörsünüz be. Yahu bunları hiç duymadınız mı, görmediniz mi? İnanın, bunların kulağı vardır duymaz, gözü vardır görmez, kalpleri bunların mühürlenmiştir. Deseler de demeseler de biz yolumuza devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE, GEÇEN YIL KULLANDIĞI ELEKTRİĞİN YÜZDE 63’ÜNÜ YERLİ VE YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARINDAN ELDE ETTİ”
Akkuyu Nükleer Santrali’nin de Berat Albayrak’ın bakanlığı döneminde başladığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün Sayın Putin ile inşallah üçüncü reaktörün temel atma törenini yapacağız. Arkadan, birkaç ay sonra da dördüncü reaktörün temel atma törenine inşallah sıra gelecek” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Akkuyu Nükleer Güç Santrali, yılın her günü, günün 24 saati çalışarak 4 bin 800 megavatlık kurulu gücüyle elektrik üretecektir. Bu tesis, tek başına ülkemizin ihtiyacının yüzde 10’unu karşılayacak elektrik üretimi gerçekleştirecektir. Bu projenin asıl stratejik boyutu, Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılamada kaynak çeşitlendirmesini sağlayacak olmasıdır” açıklamasında bulundu.
Türkiye’nin dünyada nükleer teknolojiye sahip ülkeler arasında yer almasını önemli bulduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk ünitesi 2023 yılında hizmete girmesi planlanan santralin üçüncü ünitesinin temel atma töreninin şimdiden hayırlı olmasını diledi.
Kalkınmanın temel altyapısı olan enerji konusunda, son 18 yılda gerçekten takdire şayan bir gelişme gösterdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Türkiye’nin toplam enerji kurulu gücünün; 96 bin megavatı geçtiğini, yerli enerji kaynaklarına dayalı kurulu gücü 19 bin megavattan 61 bin megavatın üzerine çıkardıklarını, yenilenebilir enerji kaynaklarını ise 12 bin megavat seviyesinden 50 bin megavata ulaştırdıklarını vurguladı.
Türkiye’nin geçen yıl kullandığı elektriğin yüzde 63’ünü yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından elde ettiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Yenilenebilir enerji kurulu gücünde dünyada 13’üncü, Avrupa’da altıncı sırada yer alıyoruz. Diğer yandan, ülkemizi bir enerji üssü hâline getirecek projeleri de birer birer hayata geçiriyoruz. Bu kapsamda, TANAP ve Türk Akımı projelerimizi işler hâle getirdik. Azerbaycan’la birlikte, Avrupa enerji arz güvenliğinin önemli bir halkası olan, Trans-Adriyatik Boru Hattı Projesi’ni de tamamladık. Ülkemizin ilk Yüzer LNG Depolama ve Yeniden Gazlaştırma Terminali’ni Aliağa’da 2016’da, BOTAŞ’a ait ikinci Yeniden Gazlaştırma Terminali’ni ise Dörtyol’da 2018’de devreye aldık. Türkiye’nin ilk derin deniz sondaj gemisi Fatih ile Tuna-1 kuyusunda 405 milyar metreküp doğal gaz rezervi bulduk. Ülkemizin ikinci derin deniz sondaj gemisi Yavuz, göreve başladığı tarihten itibaren dört adet sondaj gerçekleştirdi. Üçüncü derin deniz sondaj gemisi Kanuni, Filyos Limanı’nda sondaja hazırlık çalışmalarına devam ediyor, o da inşallah Nisan ayında sondaja başlayacak.”
Türkiye’nin bu üç sondaj gemisini 450 milyon dolara mal ettiğini ve Türkiye’nin derin deniz sondajı alanında dünyanın önde gelen birkaç şirketinden birine sahip olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’ye bu kazanımları sağlayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlarımız Berat Albayrak ve Fatih Dönmez’e şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılan yatırımlarla Türkiye’nin doğal gaz tüketiminin 2020 yılında 47,7 milyar metreküpe yükseldiğini, doğal gaz abone sayısının 1,3 milyondan 17,5 milyona ulaştığını ifade ederek, “Doğal gaz kullanma imkânı sunulan nüfusun oranı, son 18 yılda yüzde 25’ten yüzde 80,4’e çıktı. Biz göreve geldiğimizde ülkemizde sadece beş il ve 57 yerleşim yerinde doğal gaz kullanılıyordu. Bugün ise 81 ilimizin tamamında 589 yerleşim biriminde doğal gazdan istifade ediliyor. Arz güvenliği bakımından önemli olan doğal gaz depolama kapasitemizi sıfırdan 3,84 milyar metreküpe ulaştırdık” bilgisini paylaştı.
“ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE ÜLKEMİZİ ENERJİNİN HER ALANINDA GELİŞTİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Madencilik alanında yapılanlara da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Benzer bir atılımı madencilik alanında da yaptık. Geliştirdiğimiz politikalar ve teşvik ettiğimiz yatırımlar sayesinde maden ihracatımız, 680 milyon dolardan 4,3 milyar dolar seviyelerine geldi. Linyit rezervimizi 8,3 milyar tondan 19,5 milyar tona, bor kimyasallarının kurulu kapasitesini 730 bin tondan 2 milyon 753 bine tona yükselttik. Mardin-Mazıdağı’nda, ülkemizde daha önce hiç olmayan dört adet altın izabe tesisinin, Siirt’te de bir adet çinko izabe tesisinin yapımına başladık. Siirt’teki tesisimizi, inşallah yakında faaliyete geçiyoruz. Maden sektöründe faaliyet gösteren işyeri sayısı 3 bin 206’dan 7 binin üzerine, sektörde çalışanların sayısı da 82 binden 130 bine çıktı. İnşallah önümüzdeki dönemde ülkemizi enerjinin her alanında geliştirmeye, büyütmeye, güçlendirmeye devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerji alanında yapılanların yer aldığı videoyu da izleterek, “Allah’a hamdolsun. Evet, görüldüğü gibi, biz icraatlarımızla konuşuyor, eserlerimizle övünüyor, hizmetlerimizle iftihar ediyoruz. Bütün bunlar karşılığında, vatandaşlarımızdan, şöyle kalplerinden kopup gelecek bir ‘Allah razı olsun’ duasından başka bir şey de beklemiyoruz” ifadesini kullandı.
Türkiye’ye eserler ve hizmetler kazandırırken tek muhataplarının millet olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, millete hizmet için gece gündüz çalışırken şahsına, ailesine, çalışma arkadaşlarına yapılan saldırıları da acı bir tebessümle takip ettiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki kendilerini böyle zelil bir duruma düşüreceklerine, bizimle vizyonda, projede, yatırımda, icraatta, eserde yarışsalar, ülkemiz ve milletimiz adına daha hayırlı bir iş yapmış olacaklar” diyerek muhalefetin AK Parti ile nasıl yarışacağına dair birkaç tüyoyu geçen günlerde verdiğini anımsattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin yapması gerekeni, AK Parti iktidarlarının yaptığının iki katı hizmet, eser ve yatırım yapmak olduğunu, yapılan yatırım, hizmet ve eserlerin miktarlarını açıklayarak anlattı.
“Eğer bu hedefleri kuru sözle bile olsa ifade edemiyorsanız, lütfen milletin vaktini boşa harcamayın” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şayet kamuoyunun önüne şöyle en basitinden bile olsa bir projeyle çıkamıyorsanız, ülkenin enerjisini boş yere heba etmeyin. Siyaseti hayırda rekabet hâline dönüştüremiyorsanız, yalan ve iftirayla şerrinizi kimseye bulaştırmayın” değerlendirmesinde bulundu.
“BU ÜLKEYE VE BU MİLLETE HİZMET ETMEK İÇİN ÖNCE ONU AŞKLA SEVMENİZ GEREKİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mesajının yerini bulmasını temenni ederek, “Türkiye 2023 hedefleri arasına, vizyon sahibi bir muhalefete kavuşma sevincini de ekler. Aksi takdirde biz, hep söylediğimiz gibi, 2023 seçimlerinde de vizyonda, hedefte, projede kendimizle yarışmaya devam ederiz” dedi.
Ana muhalefet partisi CHP’nin kendi iktidarı için referans verdiği belediyelerinde ortaya koyduğu görüntülerin, hiç iç açıcı olmadığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’nin çöp-çukur-çamur diye özetlediği belediyecilik anlayışının görüntülerinin yer aldığı videoyu izletti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşçinin, emekçinin, çalışanların isimlerini dillerinden düşürmeyen, hatta ‘Biz devletin belirlediği ücretten daha fazlasını vereceğiz.’ diye böbürlenen CHP’nin belediyelerinin ülkeyi getirdiği hâl işte budur. Tabii istismarcılık bunların genine işlemiştir. Parti teşkilatlarındaki, belediyelerindeki, yanlarında yörelerinde tuttukları kesimler arasındaki taciz, tecavüz, hırsızlık, arsızlık hadiselerini bile görmezden, duymazdan gelenlerin elbette millete hizmet gibi bir davası olmaz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu ülkeye ve bu millete hizmet etmek için önce onu aşkla sevmeniz gerekiyor. Kendinden başka kimseyi sevmeyenler, millete hizmet edemez. Rabbim hepimizi ülkesine ve milletine ram olanlardan eylesin diyoruz” duasında bulundu.
“TÜRKİYE AŞILAMA KONUSUNDA DÜNYANIN EN ÜST SIRALARINDA YER ALIYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, koronavirüs salgınıyla mücadeleye de değinerek sağlık sistemi çöken pek çok ülkenin yanında Türkiye’nin salgınla mücadeleyi kararlılıkla sürdüren ülkelerin başında yer aldığını kaydetti.
Salgının ilk aylarında birçok ülkede maske, yoğun bakım yatağı, solunum cihazı gibi konularda kriz, kargaşa yaşandığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsanların üzerine çöken korku ve umutsuzluk iklimini hatırlayın. Hamdolsun Türkiye hiçbir zaman böyle bir duruma düşmedi. Vatandaşlarımızın sadece sağlıklarını değil, istihdamdan eğitime kadar hayatlarının her alanını kuşatan tedbirlerle süreci yönettik” sözlerine yer verdi.
Türkiye’nin, aşılama konusunda da dünyada en üst sıralarda yer aldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Son kabine toplantımızda, şehirlerimizi vaka sayısı, yoğun bakım yatak sayısı, aşılama oranı gibi kriterlere göre dört gruba ayırarak renklendirdik. Yeni kontrollü normalleşme adımlarını da, bu renklere göre kademeli olarak belirledik. Böylece, durumu iyi olan illerin kazanımlarına sahip çıkmalarını, durumu kötü olan illerin de iyiye doğru gitmek için çalışmalarını sağlamayı hedefliyoruz. Dolayısıyla, o şehirdeki insanlar, hangi renkte yer alacaklarına, dolayısıyla hangi imkânlardan faydalanabileceklerine kendileri karar veriyorlar. Hiç şüphesiz ideal olmamakla birlikte, bu sistemin nispeten adil olduğunu düşünüyoruz. Önümüzdeki hafta yapacağımız kabine toplantımızda, illerimizdeki gelişmeleri değerlendirerek, normalleşme haritamızı güncelleyeceğiz. Temizlik, maske ve mesafe kurallarına uyarak ülkemizi bu musibetin yol açtığı sıkıntılardan kurtarabileceğimize inanıyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grubu’na Meclis çalışmalarında başarılar dileyerek sözlerini tamaml
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Somali Cumhurbaşkanı Mahmud ve Etiyopya Başbakanı Ali ile birlikte yaptığı açıklamada, “Somali ve Etiyopya’nın ülkemize duydukları güven neticesinde, bundan yaklaşık sekiz ay önce başlattığımız Ankara Süreci’nde önemli bir aşamaya geldik. Böylece, birtakım kırgınlıkları ve yanlış anlamaları beraberce aşmak suretiyle, Somali ve Etiyopya arasında barış ve iş birliğine dayalı yeni bir başlangıcın ilk adımını atmış olduk” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ve Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed Ali ile görüşmesinin ardından, konuk liderlerle birlikte ortak basın toplantısı düzenleyerek, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Konuklarını ve heyetlerini Türkiye’de ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek sözlerine başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Somali ve Etiyopya’nın Türkiye’ye duydukları güven neticesinde yaklaşık sekiz ay önce başlatılan Ankara Süreci’nde önemli bir aşamaya gelindiğini bildirdi.
“AFRİKA’NIN BU GÜZİDE KÖŞESİNDE BARIŞ VE İSTİKRARIN SAĞLANMASI TEMEL BEKLENTİMİZDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylece birtakım kırgınlıkları ve yanlış anlamaları beraberce aşmak suretiyle Somali ve Etiyopya arasında barış ve iş birliğine dayalı yeni bir başlangıcın ilk adımını atmış olduk. Ülkelerin egemenliği, birliği ve toprak bütünlüğünün sağlanmasına yönelik ilkesel tutumumuzun bir sembolü olarak, Afrika’nın bu güzide köşesinde barış ve istikrarın sağlanması temel beklentimizdir” ifadelerini kullandı.
Mayıs ayından itibaren tarafların rızasıyla dışişleri bakanlarının iki defa Ankara’da, bir kere de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu vesilesiyle Türkevi’nde bir araya geldiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Yüz yüze yapılan bu toplantıların yanı sıra birçok kez de telefon irtibatımız oldu. Tüm bu süreç boyunca tarafların hassasiyetlerini, önceliklerini ve beklentilerini dikkatle dinledik. Her iki ülkenin değerli katkılarıyla da bugün mutabık kaldığımız ortak bildiri metnini ortaya çıkardık. Bu ortak bildirileri, geçmişe değil geleceğe odaklanmakta, bizim için çok önem taşıyan bu iki dost ülkenin bundan sonra inşa edecekleri ilkeleri kayda geçirmektedir. Büyük özverilerle bu tarihî uzlaşıya vardıkları için değerli kardeşlerimi gönülden tebrik ediyor, kendilerine yapıcı tutumlarından dolayı teşekkür ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Somali ve Etiyopya’nın bulunduğu bölgenin, geçmişte birçok haksızlığa uğramasına ve ciddi çatışmalara sahne olmasına rağmen tarihte parlak dönemler yaşamış ve insanlığa önemli katkılar yapmış bir coğrafya olduğuna işaret etti.
“BÖLGE İNSANININ HUZUR VE REFAHINI ARTTIRACAK PROJELERİ BERABERCE HAYATA GEÇİRECEĞİZ”
Bölge insanının zorlukların üstesinden gelme bilgeliğini hep gösterdiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biraz önce mutabık kalınan ortak bildirinin önümüzdeki dönemde karşılıklı saygı temelinde bölgede iş birliği, ekonomik kalkınma ve refah için sağlam temel oluşturacağına inanıyorum. Bu aynı zamanda devlet adamlarının gelecek nesillere karşı görev ve sorumluluğudur. Burada ilan ettiğimiz uzlaşı böylesi bir vizyonun ürünüdür. Bundan sonra atacağımız adımları birlikte kararlaştırıp, bölge insanının huzur ve refahını arttıracak projeleri beraberce hayata geçireceğiz” diye konuştu.
Somali Cumhurbaşkanı Mahmud ve Etiyopya Başbakanı Ahmed’e teşekkürlerini sunan Erdoğan, şunları kaydetti: “Özelikle Etiyopya’nın denize açılma talepleri doğrultusunda inşallah bugünkü yaptığımız ilk toplantıdan sonra bunun devamını da yapıp, denize açılma konusunda Şeyh Mahmud kardeşimin de gereken ilgi, alaka ile desteği vereceğine inanıyorum. Bu dünya hepimize yeter. Burada hep birlikte yerimizi muhakkak inşallah alacağız ve bunun adımlarını da beraber inşallah atacağız.”
Somali Cumhurbaşkanı Mahmud basın toplantısında yaptığı açıklamada; ülkesi ile Etiyopya arasındaki anlaşmazlığın çözülmesi konusunda sunduğu gayretler için Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür ederek, “Bir açıdan bu bir son çünkü bizim anlaşmazlıklarımıza bir son getiriyor. Son zamanlarda Etiyopya ve Somali iki komşu ülke” dedi.
İki ülkenin de ortak çıkarlara sahip olduğunu vurgulayan Somali Cumhurbaşkanı Mahmud, “Türkiye’nin gayretlerine müteşekkiriz. Somali, Etiyopya’nın gerçek dostu olacaktır, gelecekte ve önümüzdeki yıllarda da. Bu ilişkinin halklarımız için faydası olmalı. Bölgemize barış ve istikrar bizim için ve halklarımız için ilk öncelik” diye konuştu.
ETİYOPYA BAŞBAKANI AHMED: “CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, İNİSİYATİF ALARAK GÖRÜŞMELERİ BAŞLATTI”
Etiyopya Başbakanı Ahmed de konuşmasında, Afrika Boynuzu bölgesinde barış ve istikrarın sağlanması için gösterdiği gayretlerden dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, hükûmetine ve Türkiye halkına teşekkürlerini sundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, inisiyatif alarak Etiyopya ve Somali arasındaki uzlaşma görüşmelerini başlattığını belirten Etiyopya Başbakanı Ahmed, tarafların geçmişte dışişleri bakanları düzeyinde görüşmeler yaptığını hatırlattı.
Etiyopya Başbakanı Ahmed, “Bu çabalar bugünkü toplantıya bizi getirdi ve liderler düzeyinde bu toplantıyı gerçekleştirdik” ifadesini kullanarak, geçen yıllar içinde taraflar arasında oluşan yanlış anlaşılmaları ele aldıklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, basın toplantısının ardından araçlarına kadar eşlik ettiği Mahmud ve Ahmed’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nden uğurladı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kolaylaştırıcılığıyla Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti ve Somali Federal Cumhuriyeti’nin Ankara Bildirisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Suriye’deki hadiselerin 13 yıllık serencamını bilen herkes, Türkiye’nin adil bir barış için verdiği hasbi mücadelenin en yakın şahididir. Şunu da en başından beri tekrar tekrar ifade ediyoruz: Suriye ile ilgili hassasiyetimiz hiçbir zaman menfaat eksenli olmamıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Sözlerimin hemen başında bu sabah Isparta Keçiborlu’da eğitim uçuşu esnasında kaza kırıma uğrayan askeri helikopterimizde şehit olan altı kahramanımıza Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Şehitlerimizin ailelerine, sevenlerine, silah arkadaşlarına ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize başsağlığı diliyorum, milletimizin başı sağ olsun.
“TÜRKİYE, ÖZ GÜVENLİ, KARARLI VE SABIRLI BİR ŞEKİLDE HEDEFLERİNİ GERÇEKLEŞTİRMEKTEDİR”
Türkiye Yüzyılı’nı içeride ve dışarıda attığımız adımlarla günbegün gerçeğe dönüştürüyoruz. Üstat Necip Fazıl’ın kabinemizin misyonunu da belirleyen şu önemli sözlerini kendimize rehber kıldık: ‘Devler gibi eserler bırakmak için karıncalar gibi çalışmak lazım.’ Biz de hem bugün halkımızın hem de yarın ruz-i mahşerde Hakk’ın huzuruna görevini layıkıyla yerine getirmiş, geride hayır dualarla anılan eserler bırakmış olarak çıkmanın derdindeyiz, bunun peşindeyiz. İnsanımızın şöyle içinden gelerek söylediği bir, Allah ondan razı olsun, cümlesi bizim için en büyük payedir, şereftir, gurur ve mutluluk kaynağıdır.
Bugüne kadar halka hizmet Hakk’a hizmettir düsturuyla ülkemize ve milletimize aşkla hizmet ettik. Şimdi de diplomatik temaslarla, iyi hesaplanan stratejik hamlelerle açılışını yaptığımız proje, yatırım, hizmet ve eserlerle Türkiye’yi her alanda yüceltmenin gayretindeyiz.
Şunu büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim: Türkiye, ayağına ve iradesine vurulan zincirleri tek tek parçalamaktadır. Türkiye, öz güvenli, kararlı ve sabırlı bir şekilde hedeflerini gerçekleştirmektedir. Türkiye, güçlü demokrasisiyle, büyüyen ekonomisiyle, köklü kurumlarıyla dünya meselelerinin seyrini değiştiren barışçı ve aktif politikalarıyla tarihe yön vermekte, hem kendi tarihini ve hem de insanlık tarihini yeniden yazmaktadır. Allah’a binlerce kez hamdolsun ki bugün dünden daha güçlüyüz, bugün dünden daha özgürüz, bugün dünden daha itibarlıyız, bugün dünden daha öz güvenliyiz.
İnşallah, yarın her alanda çok daha iyi yerlerde olacağız. Milletimizi sığ sulara hapsetmek isteyen vizyonsuzluklara inat umuda tutunmaya, umudu büyütme devam edeceğiz. Siyasi hayatımızın hiçbir döneminde milletimize hayal kırıklığı yaşatmadık. Bundan sonra da aziz milletimize mahcup olmayacak, milletimizi sükûtu hayale biiznillah uğratmayacağız. Son 22 yıldır olduğu gibi Türkiye’yi başarıdan başarıya koşturacak, Türkiye’ye yeni rekorları, yeni sevinçleri, yeni heyecanları yaşatacağız.
Türkiye Cumhurbaşkanı olarak bir gerçeği tekrar vurgulamak durumundayım: 85 milyon olarak biz muazzam ve muhteşem bir aileyiz. Hepimiz daha mutlu, daha müreffeh, daha kudretli bir Türkiye hayal ediyoruz. Gerçekleştirdiğimiz her hedefi daha büyük hedeflerin mihenk taşı, başlangıç noktası olarak görüyoruz. Tamamladığımız, hizmete verdiğimiz, şehirlerimize kazandırdığımız her eser yeni hizmetler, yeni projeler için azmimizi kamçılıyor, heyecanımız artırıyor. Kalbimizdeki vatan ve millet aşkı gökte bir şimal yıldızı gibi parlıyor, yeniden büyük ve güçlü Türkiye davamızda yolumuzu aydınlatıyor.
Allah’ın izniyle bu millet her engeli aşacak, her saldırıyı savuşturacak güce ziyadesiyle sahiptir. Kardeşliğimize sıkıca sarıldığımız, istikrar ve güven ortamını koruduğumuz, iç cephemizi tıpkı aşılmaz bir kale gibi sağlım tuttuğumuz müddetçe çok daha güzel günler göreceğimizden asla şüphe duymuyoruz. Ülkemizin istikrarlı yürüyüşünü rayından çıkarmak, ilerleyişini kesmek veya yavaşlatmak isteyenlere de millet olarak fırsat vermeyeceğimize inanıyorum.
Son kabine toplantımızdan bu yana iç siyasette ve dış politikada yoğun bir gündemle çalışmalarımızı sürdürdük. Diyanet İşleri Başkanlığımızın her beş yılda bir düzenlediği Din Şûralarının 7’ncisinde hocalarımızla ve kanaat önderlerimizle bir araya geldik. ‘Dijitalleşen Dünyada Diyanet Hizmetleri’ başlığıyla gerçekleştirilen şûranın küresel kültürün teşvik ettiği yapay din tehdidiyle mücadelede bir uyanışa vesile olmasını ümit ediyoruz.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri ile Yaşayan İnsan Hazineleri Ödülleri’ni takdim ettiğimiz üstat ve ustalarımızı bu vesileyle tekrar tebrik ediyorum.
28 Kasım’da Umman’dan ülkemize devlet başkanı seviyesinde ilk resmî ziyareti gerçekleştiren Umman Sultan Heysem bin Tarık’ı Türkiye’de misafir etmekten özellikle bahtiyar olduğumu söyleyebilirim. Bu tarihî ziyareti farklı alanlarda imzaladığımız 10 anlaşmayla taçlandırdık. Umman’ın krizlerin çözümünde üstlendiği yapıcı rolü takdir ediyor, inşallah bundan sonra Ummanlı kardeşlerimizle daha yakın çalışmayı umuyoruz.
Aynı zamanda Filistin halkıyla dayanışma günü olan 29 Kasım’da artık kendi alanında bir marka hâline gelen TRT World Forum’unun 8’incisine iştirak ettik.
‘Küresel Ticaret Burada’ temasıyla tertiplenen 20. MÜSİAD EXPO Fuarı ise 88 ülkeden iş adamlarını, tüccarları, girişimcileri ülkemizde bir araya getirdi. 1990 yılından bu yana Türkiye’nin ekonomide, ticarette ve demokraside şaha kalkması için emek veren MÜSİAD camiasını bir kez daha kutluyorum.
“DEPREM BÖLGEMİZİ ESKİSİNDEN DAHA DAYANAKLI BİR ŞEKİLDE AYAĞA KALDIRACAĞIZ”
30 Kasım Cumartesi günü Kahramanmaraş’taydık. Maraş’ta hem partimizin il kongresini yaptık hem de deprem konutlarının kura ve anahtar teslim törenini icra ettik. Tören alanından canlı bağlantıyla Hatay’ımızda 5 bin 900, Malatya’mızda 2 bin 313, Adıyaman’ımızda 6 bin 912, Gaziantep’imizde 257, Diyarbakır’ımızda 674, Adana’mızda 668, Şanlıurfa’mızda 2 bin 929, Elazığ’ımızda bin 407, Kahramanmaraş’ımızda 3 bin 499 olmak üzere toplamda 24 bin 559 yuvamızı daha hak sahibi kardeşlerimize teslim ettik. 2024 sonuna kadar 11 ilimizde toplam 201 bin 688 bağımsız bölümü afetzede kardeşlerimize teslim edeceğiz.
Bir depremzedenin elinden tutmak yerine, kimi zaman hakaret ederek, kimi zaman afaki sözler vererek bu sürece köstek olanları tarih affetmeyecektir. ‘Erdoğan bu enkazın altında kalır’ diyerek tüm umudunu milletin sıkıntılarının çoğalmasına bağlayan kifayetsizleri hayal kırıklığına uğratmaya devam ediyoruz. Son depremzede hak sahibi kardeşimiz de güvenli yuvasına kavuşana kadar bize durmak, dinlenmek, soluklanmak yok. İnşallah devlet millet birlikteliğiyle yaralarımızı saracak, deprem bölgemizi eskisinden daha dayanaklı bir şekilde ayağa kaldıracağız.
2 Aralık Pazartesi günü Karadağ Cumhurbaşkanı değerli dostum Jakov Milatoviç’i ülkemizde ağırladık. Partimiz tarafından düzenlenen Engelsiz Türkiye Programı’nda engel tanımayan kardeşlerimizle bir araya geldik. Hükûmetlerimizin engeli vatandaşlarımızın hayata katılımı noktasında gösterdiği samimi çabalar herkesin malumudur. Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı dâhil, kamudan özel sektöre, spordan çeşitli sosyal haklara kadar geniş bir yelpazede engellerimizin yanında olduk. İnşallah bundan sonra da aynı anlayışla yolumuza devam edeceğiz.
3 Aralık tarihinde Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüzce yapımı tamamlanan 564 tesis, proje ve hizmeti resmen devreye aldık. Toplam yatırım bedeli 98 milyar lira olan bu tesislerin ülkemize ve milletimize tekrar hayırlı olmasını diliyorum.
Bu sene Japonya ile diplomatik ilişkilerimizin tesisinin 100’üncü Yıl dönümünü kutluyoruz. Bu anlamlı yıl dönümü münasebetiyle Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito ve refikasını ülkemizde misafir ettik. 6 Şubat deprem felaketinin ardından Japon hükûmeti ve halkının milletimizle sergilediği dayanışmayı her zaman şükranla yâd ediyoruz.
7 Aralık Cumartesi günü Gaziantepli kardeşlerimizin misafiriydik. Millî Mücadele’mizin meşale şehirlerinden olan Antep, bugün de üretim ve ticaret başta olmak üzere pek çok alanda âdeta destan yazıyor. Gaziantep halkının Suriyeli mazlumlara sahip çıkması zaten her türlü takdirin üzerindedir. Gaziantep’te ilk önce 5 bin 113 konutun anahtar ve tapu teslim törenini yaptık. Ardından partimizin 8’inci Olağan İl Kongresi’ni her zamanki gibi yine büyük bir coşkuyla gerçekleştirdik. Türkiye’nin ikinci büyük kütüphanesi olan Şahinbey Millet Kütüphanesini açarak gençlerimizle hasbihal ettik. Bu vesileyle 2024-2025 akademik yılında üniversite öğrencilerine verilen burs ve kredi tutarında yüzde 50 oranında artışa gittiğimizin müjdesini paylaştık. Buna göre ön lisans ve lisans için 2 bin lira olan rakamı 3 bin liraya, yüksek lisansta 4 bin lira olan miktarı 6 bin liraya, doktora öğrencilerimiz 6 bin lira olan tutarı 9 bin liraya çıkardık. Yeni burs miktarlarının üniversite öğrencilerimize ve ailelerine hayırlı olmasını temenni ediyorum.
“SURİYE’NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜN KORUNMASINI SAVUNDUK”
Bölgemiz ancak demokrasi ve bir dönüm noktası ifadesiyle tarif ve tahlil edilecek evsafta kritik gelişmelere sahne oluyor. Komşumuz Suriye’de 13 yıldır devam eden iç savaş dün itibarıyla artık yeni bir boyut kazandı. Halep, Hama, Humus ve son olarak Şam, asıl sahiplerinin kontrolüne geçerken; 61 yıldır kanla, zulümle, baskıyla ve zorbalıkla ayakta kalan Baas diktatörlüğü de tamamen çöktü. Verilen sözlere rağmen yıllardır bölücü örgütün işgali altında bulunan Tel Rıfat ve Münbiç’in teröristlerden arındırılmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Tabii eski rejimin, çekilirken dahi kimi şehirleri bölücü terör örgütünün Suriye uzantısına bırakması, aralarındaki kirli ittifakı bir kez daha teyit etmiştir.
Ülkemizdeki ana muhalefetin son ana kadar umudunu kesmediği Esed rejimi, bu süreç boyunca ‘Türkiye karşıtı’ tutumunu bir an olsun terk etmemiştir. Suriye ihtilafını diyalog yoluyla çözme çağrılarımız eski rejim tarafından küstahça reddedilmiş, ülkemizin uzattığı elin değeri bilinmemiş, manası anlaşılmamıştır. Esed, arkasında 1 milyona yakın insanın katledildiği, 12 milyon insanın göç etmek zorunda kaldığı, birçok şehri enkaza dönmüş bir Suriye bırakarak kaçmıştır. ‘Zulüm ile abad olunamayacağı’ hakikati, Suriye’de bir kez daha tecelli etmiştir.
Şunu milletimizin ve uluslararası kamuoyunun bilmesini isterim: Türkiye, Suriye ihtilafının başından beri komşuluk hukukunun ve büyük devlet olmanın icaplarını harfiyen yerine getirmiştir. Barıştan, özgürlükten, diyalogdan, adaletten, Suriye’nin bir an önce huzura kavuşmasından yana olduk. Devrik rejimin hasmane tutumuna rağmen her şart altında Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve üniter yapısının korunmasını savunduk. Elbette haksızlığa, hukuksuzluğa, baskıya, zulme karşı sesimizi yükseltmekten, tepkimizi ortaya koymaktan hiçbir zaman çekinmedik, ama bunu açık bir düşmanlığa, kör bir husumete de dönüştürmedik. Suriye’deki hadiselerin 13 yıllık serencamını bilen herkes, Türkiye’nin adil bir barış için verdiği hasbi mücadelenin en yakın şahididir.
“KALBİMİZİN BİR YARISI GAZİANTEP, HATAY İSE DİĞER YARISI HALEP’TİR, ŞAM’DIR”
Şunu da en başından beri tekrar tekrar ifade ediyoruz: Suriye ile ilgili hassasiyetimiz hiçbir zaman menfaat eksenli olmamıştır. Biz bu konuya hep vicdan penceresinden baktık, hep merhamet nazarından yaklaştık, insani mülahazalarla hareket ettik. Bugün de aynı yerde sapasağlam duruyoruz. Tekrar söylüyorum; Suriye halkı, bizim kardeşimizdir. Tüm kesimleriyle, tüm inanç gruplarıyla can dostumuzdur. Bir uçtan diğer uca Suriye’yi karış karış süsleyen türbeler, köprüler, çeşmeler, hanlar, camiler bizim ezelden ebede uzanan kardeşliğimizin nişaneleridir.
Evet, sınırlar ülkeleri fiziken birbirinden ayırabilir, ama kalplere hangi güç sınır çizebilir? Asırlardır birlikte yaşadığımız aramızdaki sınır uzunluğu 910 kilometre, 910 kilometrelik sınırı paylaştığımız komşularımıza sırtımızı dönmemizi bizden kim bekleyebilir? Kalbimizin bir yarısı Antep’se, Hatay’sa, Şanlıurfa’ysa; diğer yarısı Afrin’dir, Halep’tir, Hama’dır, Humus’tur, Şam’dır.
“TÜRKİYE, ZOR BİR DÖNEMDE ZOR BİR İMTİHANI ALNININ AKIYLA VERMEYİ BAŞARMIŞTIR”
Tarihin ve coğrafyanın bize hatırlattığı bu gerçekleri son 13 yıldır ülke ve millet olarak bizzat yaşadık, bilfiil tecrübe ettik. Komşumuzun evinde yangın çıktığında ilk koştuğu yer biz olduk. Devrik rejimin ve terör örgütlerinin saldırılarından kaçan Suriyeli kardeşlerimiz canlarını kurtarmak için ilk önce bizim kapımızı çaldı. Az değil, 4,5 milyon Suriyeli bizim evimizde misafir oldu. Bir dönem nüfusu 3 milyon 700 bine ulaşan, ancak şimdi sayıları 2,9 milyona düşen Suriyeli muhacirlere 13 yıl boyunca biz ensarlık yaptık. Bunu da açık söylüyorum: yüksünerek, şikâyet ederek değil, inancımızın ve komşuluk hukukumuzun gereği olarak memnuniyetle yerine getirdik.
Biz muhalefetle bu konuda ne kavgalar verdik. Onlar ‘İktidar olur olmaz sizi kovacağız.’ derken biz tam aksine biz ensarız, onlar muhacirdir demek suretiyle onları evimizde misafir etmenin erdemine ulaştık. Yüzyıllardır mazlumların eman bulduğu bu ülke Allah’a hamdolsun, Suriyeli mazlumlara da güvenli, korunaklı, müşfik bir liman oldu. Bu emsalsiz misafirperverlik insanlık tarihine altın harflerle yazılacaktır. Türkiye, zor bir dönemde zor bir imtihanı alnının akıyla vermeyi başarmıştır. Türk milleti kara günlerinde Suriyeli mazlumlara kucak açmasının izzetini bir şeref payesi olarak ebediyen taşıyacaktır.
“SURİYE İSTİKRARA KAVUŞTUKÇA GÖNÜLLÜ, GÜVENLİ, ONURLU VE DÜZENLİ GERİ DÖNÜŞLER DE ARTACAKTIR”
Bugün bir kez daha muhalefetin kışkırtmalarına aldırmadan, mazluma kol kanat geren necip milletimin her bir ferdine şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Cumhur İttifakı’nda birlikte yol yürüdüğümüz ortaklarımıza bu süreçte sergiledikleri merhametli duruş için aynı şekilde şükranlarımı sunuyorum. Fakat oy hesabıyla nefret söylemlerine başvuran ırkçı lümpenleri, vatanını kaybetmiş yetim ve öksüzlere kin kusan vicdan fukaralarını, sırf Meclis’te üç, beş koltuk kapabilmek uğuruna faşizmin en pespaye biçimine haftalarca sessiz kalanları ise önce Allah’a, sonra haklarına girdikleri Suriyeli mazlumlara ve elbette mahşeri vicdana havale ediyorum.
Suriye’de zalim Esed rejimiyle beraber ülkemizde mülteci düşmanlığını körükleyen necis zihniyette kaybetmiştir. Burada şunu özellikle vurgulamak istiyorum: Suriye’yi etkisi altına alan kuvvetli değişim rüzgârının başta muhacirler olmak üzere tüm Suriye halkı için hayırlı sonuçlara vesile olacağına inanıyorum. Suriye istikrara kavuştukça inşallah gönüllü, güvenli, onurlu ve düzenli geri dönüşler de artacaktır.
Suriyeli kardeşlerimizin 13 yıldır süren vatan hasreti, inancım ve duam odur ki, artık yavaş yavaş son bulacaktır. Bunun şimdiden emarelerini görmeye başladık. Yığılmalarını önlemek ve trafiği kolaylaştırmak amacıyla Yayladağı Hudut Kapısı’nı da geçişlere açıyoruz. Muhacirlerin gönüllü geri dönüş sürecini de yine tarihimize, kültürümüze ve 13 yıllık müstesna ev sahipliğimize yaraşır şekilde yöneteceğiz. Hiç kimsenin bu insani sürece leke bulaştırmasına müsaade etmeyeceğiz. Suriye kriziyle ilgili politikası dün itibarıyla iflas eden ana muhalefet kendilerini hesaba çekmek, hatalarıyla yüzleşmek yerine çok çirkin, ırkçı bir dille Suriyeli mazlumlar üzerinden yeni istismar alanları oluşturmaya çalışıyor. Ana muhalefetin eski ve yeni yönetimine devrik Şam rejiminin yasını tutmaktan süratle vazgeçip, Suriye halkının sevincine ortak olmalarını tavsiye ediyorum. Kendilerini hapsettikleri cam fanustan çıksınlar, dünyada ve bölgede olanlara kulak kabartsınlar. Bir kez olsun hadiseleri Ankara merkezli okumayı denesinler, yoksa partilerini trajik komik duruma düşürmeye devam ederler.
“TÜRKİYE’NİN BAŞKA BİR ÜLKENİN TOPRAĞINDA VE EGEMENLİĞİNDE GÖZÜ YOKTUR”
Dün itibarıyla artık Suriye’de karanlık bir dönem kapanmış, aydınlık bir dönem başlamıştır. Türkiye binlerce yıllık tecrübe sonucunda billurlaşan devlet aklıyla hadiseleri okumakta, Suriye’deki duruma çok geniş bir perspektiften bakmaktadır. Bugün bazı parametreleri bir kez daha ifade etmek durumundayım: Türkiye’nin başka bir ülkenin toprağında ve egemenliğinde gözü yoktur. Sınır ötesi harekâtlarımızın yegâne amacı vatanımızı ve vatandaşlarımızı terör saldırılarından korumaktır.
Ne PKK ve Suriye’deki uzantıları ne DEAŞ ülkemizin muhatabı değildir, bilakis muarızıdır. Suriye’nin toprak bütünlüğünün mutlaka ama mutlaka korunması gerekiyor. Suriye tüm etnik, dinî, mezhebi kimlikleriyle Suriyelilerindir. Suriye’nin bugününe de, geleceğine de karar verecek olan Suriye halkıdır. Komşuları ve kardeşleri olarak bize düşen Suriye halkının ülkelerini yeniden toparlama, yeniden ayağa kaldırma, yeniden mamur etme çabalarına güçlü bir şekilde destek olmaktır. Tekrar söylüyorum: Arap, Türkmen, Kürt, Sünni, Alevi, Nusayri, Hıristiyan fark etmeksizin Suriyelilerin tamamının sulh içinde yaşadığı bir Suriye, Türkiye’nin en büyük özlemi, hayali ve hedefidir. Şurası da kesinlikle unutulmamalıdır: İstikrara kavuşmuş bir Suriye hem kendi vatandaşları hem de bölgedeki diğer ülkeler için güven kaynağı olacaktır.
“TÜRKİYE SINIRLARININ ÖTESİNDE YENİ TERÖR ÇIBANBAŞLARININ ORTAYA ÇIKMASINA GÖZ YUMMAYACAKTIR”
Komşu ülkelerin güvenliği yine Suriye’nin güven içinde, istikrar içinde olmasından geçiyor. Öte yandan bölücü örgütün Suriye uzantısının kargaşayı fırsata çevirmeye dönük aşırı heveskâr tutumunu da dikkatle takip ediyoruz. Kendi akıllarınca farklı hesap yapanlara şunu hatırlatmak istiyorum: Çok önemli, atalarımız güzel söylemiş, çakal ne kadar hile bilirse, kurtta o kadar yol bilir. Türkiye sınırlarının ötesinde yeni terör çıbanbaşlarının ortaya çıkmasına göz yummayacaktır. 13 yıldır her türlü zulme maruz kalan Suriyeli kardeşlerimize yeni acılar, yeni sıkıntılar, yeni dramlar yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur.
Buradan kardeş Suriye halkına da seslenmek istiyorum: Aziz Suriyeli kardeşlerim; Türkiye ve Türk milleti dün olduğu gibi bugün de, yarın da yanınızdadır. Siz tüm imkânsızlıklara rağmen kanınızla, canınızla, dişiniz, tırnağınızla destan yazdınız. Zulme ve zalime asla boyun eğmediniz. En zor zamanlarda dahi yeise kapılmadınız. İlk günden itibaren hep ‘Allah büyüktür’ dediniz; ‘O Rahman ve Rahim olandır’ dediniz; ‘O âlemlerin Rabbi’dir’ dediniz; yalnız O’na güvendiniz, yalnız O’ndan yardım dilediniz. Düştüğünüz yerden çok daha güçlü bir şekilde tekrar ayağa kalktınız. Böylece nesilden nesile gururla aktarılacak muhteşem bir kahramanlık hikâyesine imza attınız.
Kardeşlerim; unutmayın men sabera zafera, ‘yenilgi yenilgi büyüyen’ bu şanlı zaferin asıl sahibi sizlersiniz. Sizleri ülkem ve milletim adına saygıyla selamlıyorum, zaferiniz hayırlı mübarek olsun diyorum. Hürriyet ve adalet mücadelenizde sizi nasıl yalnız bırakmadıysak inşallah, kalkınma mücadelenizde de tüm imkânlarımızla sizi destekleyeceğiz. Gönül gönüle verecek, zorlukların, sıkıntıların üstesinden birlikte geleceğiz. Suriye’nin kalıcı barışa, istikrara ve güvenliğe kavuşması için elimizden gelen her şeyi yapmaya hazır olduğumuzu bilmenizi isterim. Hama katliamından beri Suriye’nin özgürlüğü yolunda can veren şehitleri bugün bir kez daha rahmetle yâd ediyorum.
Suriye’nin esaretten kurtulan şehirlerinde sevinç gözyaşları döken, dua eden, şükür secdesine kapanan, yıllar sonra evlerine, yuvalarına, ailelerine, sevdiklerine kavuşmanın mutluluğunu yaşayan tüm kardeşlerime selam ediyorum.
“EĞİTİMİN ALTYAPISINA YAPTIĞIMIZ YATIRIMLARIN EĞİTİMİN KALİTESİNE OLUMLU YANSIDIĞINI GÖRÜYORUZ”
Bugünkü kabine toplantımızda Suriye’deki güncel gelişmelerin yanı sıra, enerjiden eğitime ve sağlığa çeşitli konuları da ele aldık. Eğitimin altyapısına 22 yıldır yaptığımız devasa yatırımların eğitimin kalitesine de olumlu yansıdığını görüyoruz. Uluslararası İzleme Araştırmalarında matematik ve fen bilimlerinde dördüncü ve sekizinci sınıf öğrencilerinde ülkemizin grafiği sürekli yükseliyor. 2023 yılının oranları bunu bir kez daha ortaya koymuştur. Yani eğitim modelimiz özellikle süratle gelişiyor ve bu iyileşme inşallah hızlanacaktır.
“SAĞLIKLI TÜRKİYE YÜZYILI PROGRAMI’NI HAYATA GEÇİRİYORUZ”
Koronavirüs döneminde güçlü sağlık altyapımızın önemini tecrübe etmiştik, şimdi bu alanda yeni bir adım daha atıyoruz. Koruyan, geliştiren ve üreten sağlık modeliyle Sağlıklı Türkiye Yüzyılı Programı’nı hayata geçiriyoruz. Üçlü sarmak modelimiz ile Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığımız TÜSEB öncülüğünde üniversitelerimizi ve özel sektörümüzü buluşturuyoruz. Kritik ilaç, aşı, kit ve tıbbi cihaz ürünlerimizi belirledik. Üreten sağlık modelimiz ülkemizin ekonomik büyümesine ve kalkınmasına katkı sunacak marka ve katma değer oluşturacak bir süreci geliştirecektir. Yeni modelimizin şimdiden hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.
Yarından itibaren asgari ücret tespit komisyonu görüşmelere başlıyor. Hem çalışmalarımızın beklentilerini gözetecek hem de ülkemiz ekonomisine taşınması ağır bir yük getirmeyecek bir anlayışla sürecin yürütüleceğine özellikle inanıyorum. Açık artırma usulüyle asgari ücret açıklayan muhalefeti de ülke ve millet hayrına bir iş yapacaklarsa SGK’ya olan birikmiş borçlarını ödemeye onları davet ediyorum.
Bir diğer güzel haberimiz; Tip 1 Diyabet hastalığıyla mücadelede eden evlatlarımız ve ailelerine yöneliktir. Daha önce bilindiği gibi diyabet hastalarımızın glikoz takibi için gerekli cihazlar geri ödeme kapsamındaydı. Buna ilave olarak artık 18 yaş altındaki Tip 1 Diyabet hastası evlatlarımız için sensörlü cilt altı glikoz izlem cihazlarını, Sosyal Güvenlik Kurumumuz tarafından geri ödeme kapsamına alıyoruz. Acil şifa dileklerimle, evlatlarımıza ve ailelerine hayırlı olsun diyorum.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Japonya-Türkiye ilişkilerinin 100. yılı dolayısıyla resmî ziyaret için Türkiye’de bulunan Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito’nun eşi Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile bir araya geldi.
Emine Erdoğan, Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ni ziyaret etti.
Lider eşleri önce İstanbul’un fethedilişinin 571. yıl dönümünde Fatih Sultan Mehmet’i anmak için açılan “Fatih Sultan Mehmet” sergisini gezdi.
Burada Fatih Sultan Mehmet’in Çocukluk Dönemi, Padişahlık Dönemleri, İlim Hayatı ve O Dönemde Yaşayan Âlimler, İstanbul’un Fethi ve Askerî Hayatı, Siyasi Hayatı ile Fatih Döneminde Mutfak, Şair Fatih: Avni, Vakıf Eserleri ve Ölümü bölümleri hakkında bilgi alan Akishino sergide sunulan Fatih Sultan Mehmet’in kaftan, kılıç, zırh gömlek gibi kişisel eşyaları ve o dönemin tarihine ışık tutacak çok sayıda esere hayranlığını dile getirdi.
Emine Erdoğan ve Akishino, sergi ziyaretinin ardından, Cihannüma Salonu’na geçerek hatıra fotoğrafı çektirdi. Lider eşleri, daha sonra, 600 Japonca eserin bulunduğu Japon Kitaplığı bölümüne geçtiler.
Emine Erdoğan, burada bulunan kitapları inceleyen konuğuna, Mevlana’nın “Mesnevi” eserinin Japonca baskısını ve serginin içeriğini de anlatan “Fatih Sultan Mehmet” kataloğu ile İletişim Başkanlığı tarafından yayınlanan “Türkiye” kitabını hediye etti.
ÇOCUKLARDAN KÜRESEL ISINMA SUNUMU
Daha sonra Nasreddin Hoca Kütüphanesi’ne geçen Emine Erdoğan ve Akishino’yu çocuklar sevgiyle karşıladı. Burada çocukların yaptığı resimleri inceleyen lider eşlerine, bir anaokulu çocuğu kendi yaptığı üzerinde lale motifi olan tabağı hediye etti.
Anaokulu çağındaki bir başka çocuk ise Emine Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensesi Akishino’ya küresel ısınma ile ilgili bir sunum yaptı.
“TEMENNİMİZ İŞ BİRLİĞİNİN DAHA DA İLERİYE TAŞINMASI”
Emine Erdoğan, Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile gerçekleştirdikleri programa ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında şu ifadelere yer verdi: “Türkiye-Japonya diplomatik ilişkilerinin tesisinin 100. yıl dönümü kapsamında ülkemizi ziyaret eden Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile bir araya gelmekten memnuniyet duydum.
Ülkemizin kültür hazinesine ev sahipliği yapan Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ni ve Japonya kitaplığı bölümünü ziyaret ettik. Farklı medeniyetlerin birikimlerini aynı çatı altında buluşturan kütüphanemizde muhafaza edilen özel ve nadir eserleri tanıtma fırsatı bulduk.
Fatih Sultan Mehmet Sergisi’ni gezerek tarihimizin büyük liderlerinden birinin vizyonunu, sanata ve bilgiye olan bağlılığını yakından inceledik. Japonya Kitaplığı, iki ülkenin ortak mirasına ışık tutan ve dostluk bağlarını güçlendiren bir sembol niteliğinde. Temennimiz bu anlamlı ziyaretin ülkelerimiz arasındaki iş birliğini daha da ileriye taşımasıdır.”
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.