Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Suç örgütlerine karşı tavizsiz bir mücadele yürüttük. Geçmişte siyaseti ve toplum hayatını yönetecek, yönlendirecek derecede etki sahibi olan suç örgütlerini, 19 yıl boyunca ellerindeki tüm imkânları alarak birer birer çökerttik. Hakkı gasp edilerek mağdur olan, canı ve malı tehdit altında bulunan vatandaşlarımızın tek başvuru merciinin güvenlik güçlerimiz ve yargı kurumlarımız olmasını sağladık” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM AK Parti Grup Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ramazan ayı ve Ramazan bayramının geride kaldığını, Kurban bayramının heyecanının şimdiden duyulmaya başlandığını belirterek, yaklaşık 14 aydır devam eden salgın sürecinde, milletin hem sağlığını hem güvenliğini hem de aşını ve işini korumak için devletin tüm imkânlarını seferber ettiklerini belirtti.
“SALGININ BAŞLADIĞI GÜNDEN BU YANA 661 MİLYAR LİRALIK BİR KAYNAKLA MİLLETİN HER KESİMİNİN YANINDA OLDUK”
Sağlık hizmetlerinde kurulan güçlü altyapı ve tahkim edilen yetişmiş insan kaynağı sayesinde salgınla mücadelede kayda değer bir sorun yaşanmadığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, üretimi ve istihdamı sürekli kılmak için de her türlü kolaylığı gösterdiklerini, her türlü desteği verdiklerini dile getirdi.
Vatandaşlara, esnaf ve işadamlarına, çiftçilere sağlanan salgın desteklerini tek tek hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgının başladığı günden bu yana 661 milyar liralık bir kaynakla milletin her kesiminin, her bir ferdinin yanında olduklarının altını çizdi.
Türkiye’nin 2021 büyüme oranının, tahminlerin çok ötesinde gerçekleşeceğine yürekten inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Finans piyasalarında zaman zaman görülen, ülkemizin ekonomik gerçekleriyle ilgisi olmayan, önemli bir kısmı manipülasyon ürünü kırılganlıkların önlenmesine yönelik ilave tedbirler alıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ekonomi Reform Programı’nda yer alan hususlarla ilgili somut düzenlemeleri de çıkarmaya başladıklarını açıklayarak, AK Parti olarak en büyük başarılarının, hükûmetleri döneminde tüm vatandaşlara çalışacak iş ve geleceklerine güvenle bakabilecekleri istikrarlı bir iklim sağlamak olduğunu vurguladı.
Son dönemlerde Türkiye’yi hedef alan saldırıların gerisinde insanlara sağlanan imkânları ellerinden almak ve özellikle gençleri karamsarlığa sürüklemek gayesi bulunduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle, nice oyunları ve tuzakları bozduğumuz gibi, bu sinsi operasyonu da akamete uğratacağımızdan kimse şüphe etmesin. Biz birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıktığımız müddetçe hiçbir senaryo, ülkemizi hedeflerine ulaşmaktan alıkoyamaz, milletimizle aramızdaki uhuvveti bozamaz” diye konuştu.
“İnşallah, hep birlikte ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştıracak, evlatlarımıza 2053 vizyonlarını gerçekleştirebilecekleri büyük ve güçlü Türkiye’yi miras bırakacağız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidara geldiklerinde Türkiye’yi dört temel sütun üzerinde yükseltme sözü verdiklerini, bunları da eğitim, sağlık, adalet ve emniyet olarak ifade ettiklerini anımsattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti iktidarları döneminde bu alanlarda yapılan yatırım, hizmet ve eserleri anlattı.
Adaletin, insanoğlunun yeryüzüne geldiği günden beri üzerinde en çok durduğu, en çok arayışında olduğu, en çok hassasiyet gösterdiği konu olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, pek çok hususta olduğu gibi adaletin temelinde de dışa bağımlılığı ortadan kaldırmanın bulunduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adaletin, daha doğrusu yargının dışa bağımlılığı nedir? Vesayete selam duran, darbelerin, darbe girişimlerinin aparatı olan, vicdanını ve aklını kiraya veren bir yargı, dışa bağımlıdır. Biz işte buna son verdik. Bu işi bitirdik” ifadelerini kullandı.
Adaletin, mülkün temeli; bağımsız ve tarafsız yargının da adaletin temeli olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Geçmişte belli bir ideolojiye hizmet eden, adeta oligarşik bir yapının sözcülüğünü yapan Hâkimler ve Savcılar kurullarını hatırlayın. Önce vesayet güçlerinin, ardından FETÖ’nün yargıyı araçsallaştırdığı, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun da bunun bekçiliğiyle görevlendirildiği dönemlerin acı tecrübelerini, hep birlikte ağır bedeller ödeyerek yaşadık. Bugün ise aynı kurulda milletin seçtiği Cumhurbaşkanı ve yine milletin seçtiği vekiller tarafından belirlenen üyeler var. İşte en son dün, parlamentomuzda gayet güzel, memnuniyet verici bir seçim gerçekleştirildi. Hâkimler ve Savcılar Kurulu, hakikaten parlamentomuzu oluşturan milletvekillerinin iradesiyle tecelli etmiş oldu. Bu vesileyle, Hâkimler ve Savcılar Kurulu adaylarının belirlenmesinde uzlaşmayı öne çıkaran siyasi partilere ve milletvekillerine şahsım, partim adına, Cumhur İttifakı adına teşekkür ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM’deki bu uzlaşma tablosunun, yeni anayasa çalışmaları için de fevkalade ümit ve memnuniyet verici olduğunu dile getirerek, “Siyaset kurumunun, demokrasimizin kazanımlarını ve millî iradeyi siyasi tarihimize mühürleyecek yeni bir Anayasa yapacağına inanıyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Yeni Anayasa’nın milletin vicdanından, milletin kanaatinden çıkacak; yarınlara, gelecek nesillere bırakılacak en değerli miras olacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki yıl önce duyurdukları Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin de milletin sesinin yankılarından biri olduğuna işaret etti.
TBMM’de kanunlaşan üç yargı paketinin içeriklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Eylem Planında millete taahhüt ettikleri gibi daha fazla özgürlük ve daha güçlü demokrasi için çalışmaları sürdürdüklerini, geçen ay Resmî Gazete’de yayımlanan İnsan Hakları Eylem Planı’nın da bu sürecin bir parçası olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dördüncü yargı paketinin de yakında Meclis’e sunulacağını bildirerek, bu pakette idari yargıda vatandaşın işini kolaylaştıran, ceza yargılamasında güvenceleri artıran çok önemli yenilikler getirileceğini, ardından da beşinci yargı paketi için çalışmalara başlayacaklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adalet hizmeti, eser ve hizmet siyasetimizin ayrılmaz bir parçasıdır. Amacımız, 15 Temmuz’da milletin yazdığı destanı hukukla taçlandıran, darbecilerden millet adına hesap soran yargının daha iyi işlemesi ve hukuk devletinin tüm unsurlarıyla tahkim edilmesidir” şeklinde konuştu.
“PEK ÇOK TERÖR ÖRGÜTÜNÜ EYLEM YAPAMAZ HÂLE GETİREREK SAF DIŞI BIRAKTIK”
İktidara geldiklerinde millete verdikleri sözün dördüncü başlığı olan emniyet konusunda da tarihî başarılara imza attıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütlerinin, suç çetelerinin, çeşitli görünümler altındaki uluslararası ajanların ve onların yerli iş birlikçilerinin cirit attığı Türkiye’yi, milletin başını huzurla yastığına koyabildiği güvenli bir ülke hâline getirdiklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, öncelikle terör örgütlerinin istismar ettiği sorun alanlarını ortadan kaldırdıklarını ifade ederek, “Bugün kendi sınırlarımızın içinde adeta felç ettiğimiz terör örgütünü, Irak ve Suriye sınırlarımızın ötesinde de tehdit olmaktan çıkartma aşamasına gelmiş bulunuyoruz. Terör örgütünün siyasi alandaki uzantılarını da demokratik hukuk devleti ilkesinden ayrılmadan yakın takip altında tutarak, örgütün hareket alanını tamamen ortadan kaldırıyoruz” açıklamasında bulundu.
“UYUŞTURUCU SUÇLARINA EN AĞIR CEZALARIN VERİLDİĞİ ÜLKELERİN BAŞINDA GELİYORUZ”
En sinsi ve tehlikeli terör örgütlerinden olan FETÖ’yü de devlet ve toplum hayatından kazıyıp atmak için yoğun çaba harcadıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, örgütün 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişimiyle açığa çıkan, MİT tırları hadisesiyle derecesi yükselen, 15 Temmuz darbe girişimiyle de zirveye ulaşan ihanetlerine karşı milletle şanlı bir mücadele yürütüldüğünü vurguladı.
Suç örgütlerine karşı da tavizsiz bir mücadele yürütüldüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçmişte siyaseti ve toplum hayatını yönetecek, yönlendirecek derecede etki sahibi olan suç örgütlerini 19 yıl boyunca ellerindeki tüm imkânları alarak birer birer çökerttik” diye konuştu.
Vatandaşların tek başvuru merciinin güvenlik güçleri ve yargı kurumları olmasını sağladıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir dönem ülkenin dört bir yanında türemiş, kerameti kendinden menkul, cafcaflı lakaplarla anılan sözde babaların racon kestiği Türkiye’yi, hukuktan başka yöntemlerin geçerli olmadığı bir seviyeye getirdik. Özellikle uyuşturucu suçlarıyla mücadele ederken, kimsenin gözünün yaşına bakmadık. Dünyada, uyuşturucu suçlarına en ağır cezaların verildiği ülkelerin başında geliyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’deki cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü olarak bulunan 283 bin kişinin 88 bininin uyuşturucu ve bağlantılı suçlar sebebiyle orada bulunduğunu, son 3,5 yılda 530 binin üzerinde operasyon yapılarak 750 bine yakın uyuşturucu suçu şüphelisinin gözaltına alındığını, bunlardan 85 bininin tutuklandığını söyledi.
Operasyonlarda piyasa değeri 63 milyar lirayı geçen uyuşturucu malzemenin ele geçirildiğini, organize suç örgütlerine karşı son beş yılda bin 700’e yakın operasyon yapıldığını ve gözaltına alınan 21 binin üzerindeki kişiden 8 bine yakınının tutuklandığını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Nisan 2020’de yürürlüğe giren ikinci yargı paketinde organize suç örgütü kuranlara verilen cezanın iki yıldan sekiz yıla, örgüt üyelerine verilen cezanın da iki yıldan dört yıla çıkarıldığını bilgisini paylaştı.
“TERÖR ÖRGÜTLERİ GİBİ SUÇ ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELESİNDE DE İÇİŞLERİ BAKANIMIZIN YANINDAYIZ VE YANINDA OLACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, suç sayıları azalırken, suçların aydınlatılma oranlarının da giderek yükseldiğini vurgulayarak, “Bu başarılar, AK Parti’nin 19 yıllık hükûmetleri boyunca kesintisiz şekilde sürmüş, son dönemde daha da artmıştır” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkede “mikserler” olduğunu ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu hedef alan saldırıların gerisinde, Türkiye’de sağlanan huzur ve güven ikliminden duyulan bir rahatsızlık bulunduğunu belirterek, “Terör örgütleri gibi suç örgütleriyle mücadelesinde de İçişleri Bakanımızın yanında olduk, yanındayız ve yanında olacağız” vurgusunda bulundu.
“Hedefin İçişleri Bakanımız değil büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası gayretleri olduğunu anlamak için kullanılan araçlara ve onları kullananların siluetlerine bakmak yeterlidir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Ülkemizde yıllarca bakanlık, başbakanlık ve Meclis Başkanlığı yapmış, partimizin genel başkanlığını yürütmüş Binali Yıldırım arkadaşımızın da oğlu üzerinden hedefe alınması, asıl niyeti gösteren bir başka işarettir. Şimdiye kadar nasıl şahsımız, partimiz ve çalışma arkadaşlarımız üzerinden ülkemize yönelik hiçbir saldırıya eyvallah etmediysek, bu tezgâhı da Allah’ın izniyle bozacağız, hiç endişeniz olmasın.”
Suç çetelerinin mensuplarını, dünyanın neresine kaçarlarsa kaçsınlar takip ettiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, tıpkı FETÖ’cüler, PKK’lılar gibi, bu suçluları da Türkiye’ye getirip yargıya teslim edene kadar peşlerini bırakmayacaklarını kaydetti.
Suç örgütü mensuplarının yalanlarına ve iftiralarına karşı gereken cevapların muhatapları tarafından verildiğini, tarafların başvuruları üzerine Ankara ve İstanbul Anadolu Yakası Başsavcılıklarının da gerekli tahkikata başladığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçmişten bugüne hiçbir iddia, hiçbir itham ortada bırakılmayacak, her şey yargı tarafından araştırılıp, tüm yalanlar, iftiralar ortaya dökülecektir. Türkiye’nin demokratik bir hukuk devleti olduğundan hiç kimsenin şüphesi olmasın” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, suç örgütleri mensuplarını kullanarak, yalanları ve iftiralarıyla kamuoyunu esir almaya, yönlendirmeye, devleti ve siyaseti dizayn etmeye heveslenenlere aradıkları fırsatı bugüne kadar vermediklerini, bugün de vermeyeceklerini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eski Türkiye’nin hastalığı olan siyaseti ve toplumu, suç çeteleri, terör örgütleri, medya mecraları, çeşitli isimler altındaki uluslararası kuruluşlar eliyle düzenleme gayretlerinin yeniden hız kazandığını görüyoruz. Bu yöntemi FETÖ de, güvenlik birimleri ve yargı içindeki mensupları vasıtasıyla elde ettiği malzemeleri dilediği gibi şekillendirmek suretiyle, uzunca bir süre sinsice ve pervasızca malum kullanmıştır. Biz, Gezi olaylarından beri ülkemizin kesintisiz olarak maruz kaldığı saldırılarda kullanılan araçları birer birer devre dışı bıraktıkça, yenileriyle karşımıza çıkılıyorlar.”
“ÜLKEMİZİ, SUÇ ÖRGÜTLERİ ÜZERİNDEN KISKACA ALMAK VE BUNDAN SİYASİ SONUÇLAR ÜRETMEK PEŞİNDELER”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gezi olayları, 17-25 Aralık kumpası, MİT tırları hadisesi, Çukur eylemleri ve 15 Temmuz FETÖ’nün darbe teşebbüsünü anımsatarak, bunun ayında ekonomiye yönelik, ülke gerçekleriyle ilgili olmayan pek çok gizli-açık saldırının aynı oyunun bir parçası olduğuna dikkati çekti.
“Ülkemiz, tarihinin her döneminde uluslararası operasyonlara maruz kalmıştı, bugün de aynı durumun devam ettiğini anlamak için öyle çok derin analizlere ihtiyaç yoktur” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bu defa da ülkemizi, suç örgütleri üzerinden hem içeride, hem uluslararası alanda kıskaca almak ve bundan siyasi sonuçlar üretmek peşindeler. Türkiye’de sosyal kaos denemeleriyle, terör örgütleriyle, darbe girişimleriyle, ekonomik tuzaklarla başarılamayan değişimin, siyasete müdahaleyle yapılacağını söyleyenler olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Ortada makul, mantıklı, sahici hiçbir sebep olmadığı hâlde, seçimin 2023’te yapılacağını defalarca tekrarlamış olmamıza rağmen, erken seçim teranesi tutturanların sufleyi nereden aldıkları açıktır. Boşuna uğraşmayın. Seçim Haziran 2023’tür. Tabii, dışarıdan ve içeriden kendilerine verilen gazı fazla kaçırıp ‘seçimle veya seçimsiz iktidar’ sözü edenleri de unutmamak gerekiyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün yürütülen iftira ve yalan kampanyalarının esas amacının, milletin güvenlik ve adalet hassasiyetini kullanarak, iktidar yolunu zahmetsizce ve maliyetsizce açabilmek olduğuna işaret ederek, “Ülkemizde, maalesef, dün vesayet güçlerinden, terör örgütlerinden, kirli ekonomik aktörlerden, bugün suç çetelerinden medet umacak kadar çapsız, sığ, ilkesiz, ufuksuz bir muhalefet anlayışı vardır. Kendini kullandırmaya, ülke düşmanlarının değirmenine su taşımaya, milletin umutlarını küçük hesaplarına meze etmeye bu kadar gönüllü bir muhalefetin olduğu yerde, terör örgütlerine de, çetelere de gün doğuyor” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda’yı Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde misafir ettiklerini belirterek, Türkiye ve Polonya arasındaki ikili ilişkilerin tarihî ve köklü olduğunu anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yurt dışına sipariş verdiği uçakların, 1934’te Hatay meselesindeki gelişmelerin bahanesiyle teslim edilmemesi üzerine yardıma Polonya’nın yetiştiğini anımsattı.
Polonya’dan alınan uçakların yanında, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Türkiye’ye gelen 37 Polonyalı mühendisin yardımıyla, Türkiye’deki fabrikalarda imal edilmek üzere çeşitli uçak tasarımlarının da yapıldığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sovyetler Birliği’nin işgalinin ardından ülkelerini terk etmek zorunda kalan Polonyalı mühendislerin ortak uçak üretimi için yaptıkları başvurunun, dönemin Millî Savunma Bakanlığı’nın olumsuz görüşü üzerine reddedildiğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, buna rağmen Türkiye’de kurulan Türk Hava Kurumu uçak fabrikası ile İstanbul Teknik Üniversitesi uçak mühendisliği bölümünün, Polonyalıların katkılarıyla hayata geçtiğini belirterek, “Kendi uçaklarımızı yapma yolunda, Polonyalı dostlarımızın da gayretleriyle geldiğimiz aşamanın önü ise 1949’da, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı tarafından, ‘Amerika’dan bedavaya alınacak uçaklar’ bahanesiyle tamamen kesilmiştir. Bu şekilde kapatılan Türk Hava Kurumu fabrikası, uçak yerine çocuk karyolası, masa, dikiş kutusu gibi malzemeler üreten bir atölyeye dönüştürülmüştür” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE İLE BİRLİKTE DÖRT FARKLI ÜLKEDE, 180 ADET İNSANSIZ HAVA ARACIMIZ FAALİYET GÖSTERMEKTEDİR”
Devrim otomobili başta olmak üzere pek çok projenin akıbetinin aynı olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“Kendi imkânlarıyla uçak üreten Nuri Demirağ’ın bunları talep eden ülkelere satma teşebbüsü de ‘Yakarız ama yine de sattırmayız.’ denilerek engellenmiştir. Türkiye, işte bu ihanetlerden yaklaşık 70 yıl sonra, Polonya ile insansız hava araçları satışı konusunda anlaşma imzalamıştır. Tek fark, bu defa satıcının bizim, alıcının Polonya tarafı olmasıdır. Tabii bir başka güzel tarafı daha var. Bu anlaşma, Türkiye’nin NATO ve Avrupa Birliği üyesi bir ülkeye yaptığı ilk yüksek teknolojiye sahip insansız hava aracı satışı olması bakımından da çok önemlidir. Hâlihazırda Türkiye ile birlikte dört farklı ülkede, 180 adet Bayraktar insansız hava aracımız faaliyet göstermektedir. Millî Teknoloji Hamlesi vizyonunun bir ürünü olan insansız hava araçlarımızın sahada gösterdiği başarılar, adeta savaş stratejilerinin yeni baştan yazılmasını gerektirecek sonuçlara yol açmıştır. Mevcut insansız hava araçlarımızın bir üst versiyonu olan Akıncı da devreye girdiğinde, bu tablo çok daha sarsıcı şekilde değişecektir. Amacımız, tamamen yapay zeka bilgisayarları ile kontrol edilen insansız savaş uçağına ilk kavuşan ülkelerden biri olmaktır. Böylece dünyanın hâlen peşinde koştuğu beşinci nesil savaş uçaklarının da ötesinde bir seviyeye ulaşacağız. Bu doğrultuda geliştirmeye başladığımız insansız savaş uçağımızı, inşallah 2023 yılında semalarımızda uçurmayı planlıyoruz.”
AK Parti üzerinden Türkiye’ye operasyon çekmeye çalışanları, milletin gayet iyi gördüğünü, tanıdığını ve defterine yazdığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu yolculukta AK Parti, Cumhur İttifakı ile birlikte inşallah ülkemizin geleceğini nakış nakış işleyecektir. Dün ‘başaramayacaksınız’ demiştik, bugün de ‘başaramayacaksınız’ diyoruz. Dün ‘ülkemize diz çöktüremeyeceksiniz’ demiştik, bugün de ‘ülkemize diz çöktüremeyeceksiniz’ diyoruz. Dün ‘milletimizi esir alamayacaksınız’ demiştik, bugün de ‘milletimizi esir alamayacaksınız’ diyoruz. Dün ‘ezanımızı susturamayacaksınız, bayrağımızı indiremeyeceksiniz’ demiştik, bugün de aynısını söylüyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu’na katılmak ve çeşitli temaslarda bulunmak üzere gittiği Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) New York şehrine ulaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, John F. Kennedy Uluslararası Havalimanı’nda Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Sedat Önal, Washington Büyükelçisi Hasan Murat Mercan ile New York Başkonsolosu Reyhan Özgür tarafından karşılandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte eşi Emine Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır da ABD’ye geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, New York’ta bulunan Türkevi önünde vatandaşlar tarafından karşılandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere gideceği Amerika Birleşik Devletleri’ne hareketinden önce yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor. Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla büyüme hedefimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) hareketi öncesinde Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’nin 78. Genel Kurulu’na iştirak etmek üzere New York’a doğru yola çıkacaklarını belirterek, BM üyesi tüm ülkelerin temsil edildiği Genel Kurul görüşmelerine 150’den fazla ülkenin devlet ve hükûmet başkanı düzeyinde katılımının beklendiğini söyledi.
Her yıl olduğu gibi bu sene de ABD’de son derece yoğun bir temas ve toplantı trafiğinin olacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl Genel Kurul genel görüşmelerinin “Güvenin yeniden tesisi ve küresel dayanışmanın yeniden canlandırılması” temasıyla yapıldığını aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genel Kurul görüşmelerinin ilk günü olan 19 Eylül Salı günü kendisinin de BM Genel Kurulu’na hitap edeceğini dile getirerek, konuşmasında kalkınmadan insani yardımlara, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından küresel dayanışmanın yeniden tesisine kadar attıkları adımlara değineceğini kaydetti.
Bu vesileyle uluslararası gündemdeki temel meselelere ilişkin görüşlerini de paylaşacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ayrıca mevcut küresel sınamalar karşısında Türkiye’nin oynadığı kritik rolü vurgulayacağız. Bir süredir her platformda dillendirdiğimiz ‘Dünya 5’ten büyüktür’ tespitimizin daha fazla kabul görmesinden memnuniyet duyuyoruz. Son olarak BM Genel Sekreteri Sayın Guterres bu konuda çok net bir tavır ortaya koydu. Sayın Genel Sekreter’in ‘2. Dünya Savaşı sonrası kurulan yapıların bugünün dünyasını yansıtmadığı’ tespitine biz de katılıyoruz. Bunu görüşmemizde kendisine de bizzat ifade edeceğim. Genel Kurul marjında BM Genel Sekreteri’nin yanı sıra çok sayıda ülkeden mevkidaşlarımla görüşmeler gerçekleştireceğim.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretinde ABD’de yaşayan vatandaşlar ve soydaş topluluklarla bir araya geleceğini belirterek, ayrıca düşünce kuruluşu temsilcileriyle de istişarelerinin olacağını anlattı.
ABD iş dünyasının seçkin üyeleri ile görüşerek Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları noktasında atılabilecek adımları ele alacaklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemizde 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin demokratik olgunluk içinde tamamlanmasının iş çevrelerinin Türkiye’ye yönelik ilgisini artırdığını görüyoruz. Gerek kabinemize gerek ekonomideki kurmay kadromuza gerekse kısa süre önce açıkladığımız Orta Vadeli Program’a uluslararası yatırımcılar büyük güven duyuyor. Sadece son 3 ayda rezervlerimizde 22 milyar dolarlık artış oldu. Bugün itibarıyla Merkez Bankamızın toplam brüt rezervleri 120 milyar doları geçmiş bulunuyor. Dünya Bankasının geçen hafta yaptığı açıklama, ülkemize duyulan güvenin bir başka örneğidir. İnşallah buna yakında yenileri eklenecektir. “
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamlelerin takdirle karşılandığını dile getirerek, “Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı, yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla kaliteli büyüme hedeflerimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.
“KÜRESEL SİSTEMDE TAŞLARIN YERİNDEN OYNADIĞI BU DÖNEMİ ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ ADINA FIRSATA ÇEVİRMEKTE KARARLIYIZ”
Türkiye Yüzyılı vizyonunu hayata geçirmek için içeride ve dışarıda her türlü çabayı gösterdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Küresel sistemde taşların yerinden oynadığı bu dönemi ülkemiz ve milletimiz adına fırsata çevirmekte kararlıyız. Bu süreçte kavgadan, tartışmadan ve Bizans’ı çırak çıkartacak taht oyunlarından başlarını kaldıramayanları ise kendi hâllerine bırakacağız. Varsın onlar didişmeye, birbirlerine laf yetiştirmeye devam etsinler. Varsın onlar koltuklarını korumak için daha düne kadar savundukları tüm ilkeleri ayaklar altına alsın. Biz bunları asla önemsemiyoruz. Biz son 21 yıldır olduğu gibi yine sadece işimize bakıyoruz. Tüm vaktimizi ve enerjimizi milletimize hizmet için sarf ediyoruz. İnşallah bundan sonra da aynı hassasiyetle çalışmaya devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçekleştirecekleri ziyaretler ve görüşmelerin ülke, millet ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.
“GELİŞMELERİ YAKINDAN TAKİP EDECEĞİZ”
Karabağ’da tansiyonun yeniden yükseldiği ve Azerbaycan ile Ermenistan liderleriyle görüştüğü hatırlatılarak, Ermenistan’ın tutumunu nasıl bulduğu ve kendisi öncülüğünde üçlü bir toplantı söz konusu olup olmayacağının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda tabii bizim öncülüğümüzde üçlü bir görüşme teklifimizi kendilerine ilettik ama bu konuda üçlüden öte biz dörtlü bir teklifte bulunduk. Yani değişik, buralarla ilgisi, alakası olmayan liderlerle değil, ‘Gelin şu anda işin içinde olan Sayın Putin, Sayın Aliyev, şahsım ve Paşinyan hep birlikte dörtlü olarak böyle bir toplantıyı yapalım. Adımı da ona göre atalım’ diye böyle bir teklifte bulunduk. Henüz bize olumlu-olumsuz bir dönüş olmadı ve konuyla ilgili Sayın Aliyev’le de daha da görüşeceğiz, olgunlaştıracağız ve gelişmeleri yakından takip edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20’de ABD Başkanı Joe Biden ile bir görüşme gerçekleştirildiği, burada İsveç’in NATO üyeliğinin de gündeme geldiği anımsatılarak, İsveç’te terör örgütü üyelerinin gösterilerinin devam etmesiyle ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, “Bu konuda özellikle Batı, ikide bir ‘İsveç, İsveç, İsveç’ diyor, biz de diyoruz ki ‘Bizim parlamentomuz kararı vermedikten sonra bizim kalkıp da yolda yürürken ‘evet’ veya ‘hayır’ dememiz mümkün değil. Öncelikle, İsveç’in üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki, şu anda İsveç üzerine düşen görevi yerine getiriyor mu? Bize ikide bir şunu söylüyorlar. İşte ‘Yasa hazırladılar.’ Yasayı hazırlamak yetmez, yasayı uygulamak gerekir. Şu anda İsveç ister anayasa ister yasa değişikliği, ne yaparsa yapsın ama kalkıp da teröristleri İsveç polisinin koruması altında gösteriye sevk ediyorlarsa bu ne demektir? Bunlar görevini yerine getirmiyor demektir ve yine terör eylemleri Stockholm caddelerinde devam ediyor demektir. O zaman bize verilen sözler tutulmuyor. Bize verilen sözler tutulmadığı zaman, benim parlamentom bu konuda nasıl bir tavır takınır, bunu herkes takdir etsin. Yani F-16’larla ilgili ne deniyor? ‘Temsilciler Meclisi karar vermeden bu olmaz.’ Tamam da şimdi orada Temsilciler Meclisi varsa benim de parlamentom var. Parlamentonun nasıl bir karar vereceğini ben kestirip atamam. Sevk etmekse, biz böyle bir talebi parlamentomuza sevk ederiz ama parlamentomuzdan nasıl bir karar çıkar, o parlamentomuzun takdirindedir.”
Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 2022 raporunda yer alan Türkiye’nin AB’ye katılım süreciyle ilgili ifadeler hakkındaki değerlendirilmeleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Değerli arkadaşlar benim değerlendirmemi çok açık net öğrenmek istiyorsanız, Avrupa Birliği Türkiye’den kopmanın gayreti içerisinde. Avrupa Birliği’nin Türkiye’den kopuş hamlelerini yaptığı bu dönem içerisinde biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmelerimizi yaparız ve bu değerlendirmelerden sonra da Avrupa Birliği ile gerekirse yolları ayırabiliriz” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde düzenlenen 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’na katılarak bir konuşma yaptı.
Bugünün 12 Eylül olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bundan tam 43 yıl önce Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemlerinden birine girdiğini söyledi.
Ülkenin darbe gününe nasıl geldiğinin ayrı bir hikâye, ayrı bir tartışma konusu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama darbe gününden itibaren; yüzbinlerce insanın gözaltına alındığı, binlerce kişinin idamla yargılandığı, ‘bir sağdan, bir soldan’ mantığıyla 50 kişinin idam edildiği, velhasıl, neredeyse her hanenin yaşanan acılardan nasibini aldığı o meşum günler hafızalarımızdan asla silinmedi, silinmeyecek. Şu Ulucanlar Cezaevi’nin, Mamak Cezaevi’nin, Diyarbakır Cezaevi’nin, Sağmalcılar Cezaevi’nin dili olsa da o günleri anlatsa” diye konuştu.
İdamından sonra yargılandığı suçla ilgisinin olmadığı ortaya çıkan veya Hüseyin Kurumahmutoğlu gibi işkenceyle öldürülen gençlerin vebalinin, darbecilerin yakasını öteki dünyada da bırakmayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Darbenin üzerinden 7-8 yıl geçtikten sonra, idamla yargılananlar dahil, dipçik darbeleriyle cezaevine tıkılanların tamamına yakını serbest kaldı. Sadece bu örnek bile, yargılamasından infazına tüm safhalarıyla, yapılan işin ne kadar göstermelik olduğunun işaretidir. Tabii 12 Eylül yönetiminin ülkemizin kalbine sapladığı en büyük hançer, üzerinde hâlâ konuştuğumuz, tartıştığımız 1982 darbe anayasasıdır. Her ne kadar 1987’den itibaren 23 kez değiştirilmiş, hatta 2017’de tarihî bir yönetim sistemi değişikliğine gidilmiş olsa da elimizdeki metin hâlâ bir darbe anayasasıdır.”
Yapılan değişikliklerin her birinin önem taşıdığını ancak her değişikliğin anayasanın yazım ve anlam bütünlüğünü bozduğunun da bir gerçek olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu amaçla, yaklaşık 10 yıl önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bir yeni anayasa çalışması başlattıklarını anımsattı.
“YENİ ANAYASA MESELESİ GÜNDEMİMİZİN İLK SIRALARINDA YER ALMAYI SÜRDÜRÜYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha önceki anayasa değişikliklerine göre en geniş siyasi katılımlı bu çalışma, muhalefet partilerinin, tabiri caizse ‘yan çizmeleri’ sebebiyle akim kaldı” dedi.
Buna rağmen ülkeyi yeni, sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasaya kavuşturma hedeflerinden vazgeçmediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçiş yapılırken anayasayı tümden yeniden yazma teklifimiz, yine muhalefetin uzlaşmaz tavrı sebebiyle maalesef hayata geçemedi. Yine de milletimize verdiğimiz sözün takipçisi olmayı sürdürdük. Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” diye konuştu.
Geçen yıl önce, anayasa konusunda söyleyecek sözü olan bilim insanlarının ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı bir dizi çalıştay düzenlediklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ardından da diğer siyasi partilerle müzakereye esas olacak ve millete takdim edecekleri kendi anayasa metinlerini hazırladıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Maalesef bu süreçte, Cumhur İttifakı ortakları MHP ve AK Parti dışında yeni bir anayasa metni hazırlayan siyasi teşekkül çıkmadı. Muhalefet cenahı; sürekli lafını etmesine, her fırsatta istismarını yapmasına rağmen, iş somut adım atmaya geldiğinde, hemen dümeni başka tarafa kırıp, ortadan kayboluyor. Bu defa da aynısını yaptılar. Yeni bir anayasa yerine, ‘dostlar alışverişte görsün’ kabilinden tutarsız ve anlamsız bir metni ortaya atıp kendi dünyalarına daldılar. Gerçi, onlara da hak vermemek elde değil. Parti içinde ayrı kavga, ittifak ortakları arasında ayrı kavga. Yurt içine ayrı selam, yurt dışına ayrı selam. Herkes kendi kişisel hesaplarının ve kavgalarının içine bu kadar gömülmüşken, yeni anayasa gibi vakit, emek ve birikim gerektiren bir konuyla kim, niye uğraşsın ki. Ama bizim milletimize karşı hem sorumluluğumuz hem sözümüz var. Bunun için yeni anayasa meselesi daima gündemimizin ilk sıralarında yer almayı sürdürüyor. İletişim Başkanlığımız ile Hukuk Politikaları Kurulumuzun düzenlediği bu sempozyumu da yeni anayasa kararlılığımızın bir ifadesi olarak görüyorum. Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenleri ve katılımcıları tebrik ediyorum. Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız.”
“TÜRKİYE, ÇOK DAHA İYİ BİR ANAYASAYI ZİYADESİYLE HAK EDİYOR”
Dünyada, Birleşmiş Milletlerde temsil edilen ülke sayısı kadar anayasa olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ülkenin kendi tarihine, siyasi, sosyal ve kültürel yapısına, ihtiyaçlarına göre ayrı bir anayasa süreci yaşadığını kaydetti.
Türkiye’nin anayasa geçmişinin de 200 yılı bulduğunu, Cumhuriyet döneminde de muhtelif anayasa tecrübeleri olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak 27 Mayıs 1960’tan itibaren anayasalarımız, maalesef, darbe yönetimleri tarafından şekillendirilmiş ve yürürlüğe konmuştur” dedi.
Anayasanın, darbe ikliminde gerçekleştirilmiş bir referandumla kabul edilmiş olmasının, gerisindeki sorunlu fotoğrafı değiştirmediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki Türkiye gibi 2 bin yıllık devlet geleneğine, coğrafyasında bin yıllık hâkimiyete, ilk asrına ulaşan Cumhuriyet tecrübesine, 73 yıllık demokrasi birikimine sahip bir ülke, çok daha iyi bir anayasayı ziyadesiyle hak ediyor” ifadesini kullandı.
“GEÇMİŞ BİRİKİMLERİ GELECEĞİN HEDEFLERİYLE BÜTÜNLEŞTİREN YENİ BİR ANAYASAYA İHTİYACIMIZ OLDUĞU BİR GERÇEKTİR”
Anayasaların değişmez metinler olmadığını, bunun iyi bilinmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Mesela Amerikan anayasası 236 yılda 27 kez değişmiş olmasına rağmen, ülkenin ihtiyaçlarını hâlâ karşılayabilmektedir. İngiltere gibi anayasa devleti niteliği taşıyıp da yazılı anayasası olmayan ülkeler de mevcuttur. Bir de kâğıt üzerinde çok iyi metinlere sahip anayasaları olup da demokrasiden ve hukuk devletinden çok uzak uygulamaların hüküm sürdüğü ülkeler de söz konusudur. Bizim medeniyet tarihimiz anayasa tecrübesi bakımından çok ama çok zengindir. Mesela, dünyanın en eski yazılı anayasalarından biri, hicretin hemen ardından yapılan 47 maddelik Medine Sözleşmesi diye anılan metindir. Milattan öncesine kadar uzanan ve bugünkü anayasa kavramına karşılık gelebilecek Hammurabi Kanunları gibi metinler de coğrafyamızın mirası içindedir. Modern anayasalar için ise İngiltere’deki Magna Carta’dan başlayıp Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi ile Amerikan Bağımsızlık Bildirisi’ne kadar uzanan bir dizi referansa işaret edilir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizdeki anayasa girişimleri 1808 tarihli Sened-i İttifak’la başlatılır ve 1876 tarihli Kanun-i Esasi’yle gerçek anlamda vücut bulur. Millî Mücadele’nin meşru zeminini oluşturan anayasa 1921 yılında, yani savaşın en şiddetli günlerinde hazırlanıp yürürlüğe girmiştir. Tek başına bile, milletimizin ve ülkeyi yönetenlerin hukuki meşruiyet konusundaki hassasiyetini bu anayasa göstermeye yeterlidir. Ardından gelen 1924, 1960 ve 1982 anayasalarının her birinin, kendi dönemlerine ilişkin ayrı hikâyeleri vardır. Bugün bize düşen görev, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, ülkemizin sahip olduğu bu derinlikli birikimin üzerinde kendi hikâyemizi yazıp, gelecek nesillere en büyük mirası bırakmaktır” diye konuştu.
Teknolojinin, iklimin yanı sıra siyasi ve sosyal yapılarda da köklü değişimlerin yaşandığı bir dönemden geçildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir dönemde, Türkiye Yüzyılı iddiamızı hayata geçirebilmek için sadece altyapımızı güçlendirmek, vizyonumuzu genişletmek yetmiyor. Tüm bunlara uygun, geçmiş birikimleri geleceğin hedefleriyle bütünleştiren yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğu bir gerçektir. Bizi, darbe anayasası gölgesinden kurtaracak olması bile yeni anayasa çalışmalarını kıymetli kılmaya tek başına kâfidir” ifadelerini kullandı.
Yeni anayasa metninin sihirli bir değnek gibi ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik yapısını bir anda değiştirip, Türkiye’yi bir masal diyarı hâline getirmeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ancak milletin ortak değerlerini, ülkenin ortak geleceğini, devletin bekasını, insanların doğuştan gelen hak ve özgürlüklerini, siyasi aktörlerin uzlaşmasını velhasıl tüm bunları şüpheye yer bırakmayan bir meşruiyet zemininde kuşatan yeni anayasanın Türkiye’ye çok şey katacağı açıktır. Bazı kavramların anayasada çokça zikredilmesi, onların ülkenin ve toplumun hayatında aynı karşılığa sahip oldukları anlamına gelmez. Nitekim temel hak ve özgürlükler, ekonomik ve sosyal haklar gibi konulara en az atıflar, bu konuda en ileri kabul edilen ülkelerin anayasalarında yer alıyor. Bu başlıklara en çok atıfların ise sorunlu coğrafyalarda yapıldığı görülüyor. Hülasaten önemli olan anayasaları modern dünyanın güzel kavramlarıyla süslemek değil, bu metinlerin ruhuna uygun yönetimler ve uygulamalar ortaya koymaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa metinlerinin kısa veya uzun olmasının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Her sistem, onu işletecek kişilerin anlayışına ve tarzına göre somut uygulamalara dönüşür. Bize düşen sistemi, mümkün olan en sağlam, en gerçekçi, en sürdürülebilir şekilde kurmaktır” dedi.
Türkiye’nin demokrasi ve hukuk pratiğinin kısa metinlerin bürokratik oligarşinin istismarına uğrayabileceğini, uzun metinlerin de siyasi ve sosyal dönüşümün önünü tıkayabileceğini söylediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Dolayısıyla bize lazım olan, lafzı, ruhu ve hacmiyle, milletimizin dünyaya ve hayata bakışına, ülkemizin birikimine ve hedeflerine uygun bir anayasa metnidir. Eskiler buna ne der? ‘Efradını cami, ağyarını mani’. Dünya ve ülke şartlarına göre metni ne kadar değişirse değişsin, işte bu anlayışın hep devam etmesini sağlayan bir anayasayı ülkemize kazandırmak istiyoruz. Biz parlamentodaki tüm gruplarla bunları konuşacağız, görüşeceğiz. Onlar da bu işe olumlu bakarlarsa yolumuza devam edeceğiz. Olursa olur, olmazsa olmaz, bize düşen kapıları çalmak. Cumhur İttifakı olarak biz buna hazırız. Buradan tüm siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, akademi mensuplarına sesleniyorum, ‘Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar’ sözüne uygun şekilde en ideal anayasa metnini bulmak için gelin konuşalım, tartışalım, müzakere edelim ama bu süreçten kaçmayalım. Hiç kimsenin böyle bir anayasa arayışından ve çalışmasından rahatsız olmasına gerek yok.”
Geçirdiği onca değişiklikle âdeta “yamalı bohçaya” dönen bir anayasayla yaşamaya devam etmenin siyaset ve ülke için artık taşınması zor bir yüke dönüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mevcut anayasamız, muasır medeniyetler yolculuğunda ülkemizin önünü açmak yerine sürekli paçasından aşağı çekmektedir. Vesayetten darbeye nice yükü omuzlarından atan Türkiye’nin, 12 Eylül anayasası konusunda da bunu yapacak dirayete sahip olduğuna yürekten inanıyoruz” diye konuştu.
Darbe direktifi olarak değil, gerçek bir toplum sözleşmesi olarak hazırlanmış yeni anayasayı ülkeye kazandırana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Her işimiz gibi yeni anayasa çalışmalarında da düsturumuz ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ prensibi olacaktır. İnsanı önceleyen, milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan, toplumun gerisinde kalan değil, topluma dinamizm katan bir anayasa hedefliyoruz. Sempozyumumuzda tüm bu hususların enine boyuna konuşulacağı, tartışılacağı, siyasetin ve toplumun önüne yeni anayasa için aydınlık ufuklar açılacağı kanaatindeyim. Burada serdedilen her görüşü, her tenkidi, her teklifi samimiyetle değerlendirip, çalışmalarımıza derç edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Ülkemizin iki asırlık yönetim sistemi arayışının zirvesi olarak gördüğüm, ilk dönemini bitirip ikinci dönemine girdiğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni de bu kapsayıcı muhasebenin bir parçası kabul ediyorum.”
“BU ZOR GÜNLERİNDE TÜM İMKÂNLARIMIZLA KARDEŞLERİMİZİN YANINDAYIZ”
Sözlerinin sonunda Libya’daki sel felaketine yönelik de değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sel ve su baskınlarında hayatını kaybedenlere rahmet diledi. Sahadan alınan bilgilerin büyük bir doğal afetin yaşandığını gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kayıplarla birlikte vefat sayılarının maalesef daha da artacağı anlaşılıyor. Türkiye olarak bugüne kadar nasıl Libya halkını yalnız bırakmadıysak, bu zor günlerinde de tüm imkânlarımızla kardeşlerimizin yanındayız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece sel felaketinin yaşandığı Libya’nın değil aynı zamanda depremden etkilenen Fas’ın da yanında olduklarını belirterek, “AFAD Başkanlığımızı arama-kurtarma personelinden diğer ihtiyaçlara gerekli yardımları süratle ulaştırma noktasında talimatlandırdık. İlk etapta üç kargo uçağımız yardımlarla beraber Libya’ya intikal etti. Amacımız, Libya’nın yaralarının bir an önce sarılmasını sağlamaktır. İnşallah bundan sonra da kendilerine gereken desteği vereceğiz. Buradan bir kez daha tüm Libyalı kardeşlerimize geçmiş olsun diyorum” ifadelerini kullandı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.