Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Salgınla birlikte yeniden yapılanan küresel ekonomik sistemde yıldızı parlayan ülkelerin en başında Türkiye var. Bunun için ülkemizin potansiyelini tam manasıyla harekete geçirebilmemiz gerekiyor. Yatırıma ve üretime harcanan her kuruşun, büyük ve güçlü Türkiye’nin geleceğinin inşasına konmuş bir tuğla olduğu unutulmamalıdır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara dair açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ
“Aziz milletim, değerli basın mensupları; sizleri en kalbi duygularımla muhabbetle selamlıyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda sürmekte olan bütçe görüşmelerinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bütçe hakkı, yasama, yürütme, yargı erklerinin bağımsızlığı üzerine kurulu demokratik sistemin Meclise verilmiş en önemli yetkilerinden biridir. Gerek Komisyon gerekse Genel Kurul aşamasında tüm milletvekilleri bütçe konusundaki görüşlerini özgürce dile getirirler. Tabii bu özgürlüğün sınırı Meclis İç Tüzüğü’nde yer alan hususlar ile genel ahlak ve adabı muaşeret kurallarıdır. Türkiye şehit yakınlarına galiz küfürler eden bir milletvekilinin yaptığı terbiyesizliğin şokunu henüz üzerinden atamamışken, bu defa da Genel Kurul’da yaşanan bir başka edepsizlik örneğiyle sarsılmıştır. Üstelik bu edepsizlik, Meclisin ikinci büyük partisinin Genel Başkanı tarafından sergilenmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu partisinin genel merkezi veya kafaları dumanlı dostlarıyla atıp tuttuğu bir ortam sandığı anlaşılan bu zata Yunus’un diliyle cevap vermek istiyorum: ‘Girdim ilim meclisine, eyledim kıldım talep, dediler ilim geride, illa edep illa edep.’
Evet, milleti kendi yalanlarıyla, iftiralarıyla, çarpıtmalarıyla kandırabileceğini sananların birileri tarafından şişirildiği anlaşılan egolarıyla geldikleri yer, nokta burasıdır. Millete söyleyecek hiçbir sözü, ortaya koyacak hiçbir projesi, programı, vizyonu olmayanların içlerindeki kiri, kini, nefreti bu tarz davranışlarla dışa yansıttıkları görülüyor.
Hiç kimsenin partisinde, kendi dost ortamında, evinde nasıl davrandığına elbette karışmayız, ama buradan herkesi Türkiye Büyük Millet Meclisinin asaletine, nefasetine, nezahetine, nezaketine, izzetine, velhasıl bu yüce kurumun faziletine uygun davranışlar sergilemeye davet etmek de bizim görevimizdir. İktidarın sadece hayalini kurmakla bile bu derece kendini kaybedenlerin ülkenin başına ne gibi felaketler getireceğinin takdirini milletimize bırakıyoruz. Meclis Genel Kurulu’nda süren bütçe görüşmelerinin de bir an önce hayırlısıyla tamamlanmasını diliyoruz.
Bu vesileyle yeni Hazine ve Maliye Bakanımız Nureddin Nebati Beye bir kez daha başarılar diliyorum. Sayın Nebati, bugüne kadar iş dünyasından sivil toplum faaliyetlerine, milletvekilliğinden genel başkan yardımcılığına, bakan yardımcılığına kadar farklı alanlarda farklı görevleri başarıyla yapmış bir kardeşimizdir. Kendisinin üslendiği görevi maliye politikalarımızı yeni ekonomi programımız doğrultusunda güçlü bir şekilde yürüteceğine inanıyorum.
KATAR ZİYARETİ
Aziz milletim; Pazartesi ve Salı günleri Emir Şey Temim’in davetine icabetle Yüksek Stratejik Komitemizin 7. Toplantısı’nı gerçekleştirmek üzere Katar’a resmî bir ziyaret gerçekleştirdik. Katar’la bugüne kadar son ziyaretimizle birlikte siyasi, askerî, ticari, ekonomik ve kültürel konuları kapsayan toplam 84 mutabakat imzalayarak iş birliğimizi sürekli ileriye taşıdık.
Cumartesi günü Siirt’te 102 milyon dolarlık ilk etabını hizmete açtığımız, tamamı 500 milyon doları bulacak Çinko İzabe Tesisi yatırımı, Katar’la ahenkli bir şekilde yürüttüğümüz ekonomik ilişkilerimizin örneklerinden biridir. Ziyaretimiz sırasında Katar’ın ülkemize yapması konusunda daha önce mutabık kaldığımız 15 milyar dolarlık yatırıma ilave edilecek hususlarda da muhataplarımızla kapsamlı görüş alışverişinde bulunduk. Doha’da yaptığımız baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından Türk-Katar Birleşik Müşterek Kuvvet Komutanlığındaki askerlerimizi ziyaret ettik.
Önceki hafta Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid Al Nahyan’ın ülkemizi ziyareti de Körfez Bölgesiyle yeniden yükselme sürecine giren ilişkilerimizin bir başka işaretiydi. Bu ziyaret sırasında Birleşik Arap Emirlikleri’nin ülkemize yapacağı 15 milyar dolarlık yatırımın müjdesini de kamuoyuyla paylaştık. Önümüzdeki aylarda yapacağımız mukabil ziyaretle Birleşik Arap Emirlikleri’yle başlattığımız yeni dönemi hızla daha ileriye taşımanın gayreti içinde olacağız.
“TÜRKİYE’NİN YATIRIM ATAĞI HER ALANDA HIZLA SÜRMEKTEDİR”
Türkiye’nin yatırım atağı her alanda hızla sürmektedir. Biliyorsunuz geçtiğimiz aylarda Adana’da 1,4 milyar dolar yatırım bedeli olan uluslararası ortaklı bir petrokimya tesisinin de temelini atmıştık; Cezayir-Türkiye. Ülkemizin dört bir yanında kimi kendi vatandaşlarımız tarafından, kimi uluslararası yatırımcılar tarafından yürütülen yüzlerce dev yatırımı yakından takip ediyoruz. Türkiye’nin kurtuluşunu küresel çıkar odaklarının güdümündeki reçetelerde değil işte bu örneklerde olduğu gibi kendi kaynaklarını harekete geçirecek yatırımlarda, istihdamda, üretimde, ihracatta, cari fazlada görüyoruz. Biz 19 yıldır; yoluyla, köprüsüyle, havalimanıyla, barajıyla, santraliyle, arıtma tesisiyle, sulama sistemleriyle sahip olduğumuz muazzam altyapıyı işte bunun için inşa ettik. Biz 19 yıldır bunca okulu, bunca üniversiteyi, bunca mesleki eğitim kurumunu, bunca hastaneyi, bunca adliye saraylarını, bunca güvenlik sistemini işte bunun için kurduk. Biz 19 yıldır ülkemizi her alanda bölgesinin ve dünyanın yükselen yıldızı yapmak için onca mücadeleyi işte bunun için verdik. Şimdi gelin hep beraber bu imkânları ülkemizin ve milletimizin aydınlık geleceğinin sembolleri olan 2023 hedeflerimizi hayata geçirmek, 2053 vizyonumuzu şekillendirmek için kullanalım. Bir olarak, iri olarak, diri olarak, kardeş olarak hep birlikte Türkiye olarak inşallah bunu da başaracağız.
“ÜLKEMİZİ 19 YILDIR HAKKA, HAKİKATE, HAKKANİYETE DAYALI BİR DEMOKRASİ VE KALKINMA ANLAYIŞIYLA YÖNETİYORUZ”
Aziz milletim; ülkemizi 19 yıldır hakka, hakikate, hakkaniyete dayalı bir demokrasi ve kalkınma anlayışıyla yönetiyoruz. Türkiye’de bu kavramlardan nasibini almamış bir zihniyet hep olmuştur. Hiç şüphesiz bundan sonra da olacaktır. Tek parti faşizmiyle başlayıp darbeler ve vesayet dönemiyle süren, dışarıdan aldığı destekle kendini millî iradenin üstünde gören, gerektiğinde terör örgütleri dahil her tür şer şebekesiyle iş birliğine giren bu zihniyet, her defasında milletimizin irfanına ve izanına çarpmıştır. Son sekiz yıldır yaşanan her hadisede ülkemiz ve milletimiz aleyhine konum alan bu zihniyet, ekonomide yaşanan büyük değişimi de aynı sinsilikle mecrasından saptırmaya çalışıyor.
Biz ülkemizi, hep söylüyorum; yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve büyüme, hedef bu. Bu zihniyet yüksek faizle ekonomiyi soğutmak, küçültmek ve dolayısıyla istihdamı azaltmak istiyor. Biz Türkiye siyasi, sosyal, ekonomik, askerî, her alanda bölgesel ve küresel güç hâline gelsin diyoruz, bu zihniyet ülkemizi tüm siyasi ve ekonomik iddialarından vazgeçirerek eskiye döndürmek istiyor.
Biz ülkemizi büyüterek, işsizliği azaltarak, cari fazla yoluyla insanlarımızın refahını yükselterek enflasyonu düşüreceğiz diyoruz, bu zihniyet IMF reçetelerini dayatarak, dışa bağımlılığı artırarak Türkiye’yi yeniden siyasi ve ekonomik boyunduruk altına sokmak istiyor. Hatırlarsanız, gelişmiş ülkeler 2008 finans krizine girdiklerinde birileri ülkemiz için de felaket senaryoları yazmaya başlamıştı. Biz bu krizin Türkiye’yi teğet geçeceğini söylediğimizde yine birileri bunu istihza ile karşılamıştı. Ama Türkiye sadece bu krizin kendisine teğet geçmesini sağlamakla kalmamış, hızlı bir büyüme sürecine girmiştir.
“SANAYİ KAPASİTEMİZİ HIZLA GELİŞTİRİRKEN DÜŞÜK FAİZ VE DENGELİ KUR İLE ÜRETİMİ VE İSTİHDAMI DAHA İLERİYE TAŞIYACAĞIZ”
Salgın döneminde de yine benzer bir tabloyla karşı karşıya kaldık. Küresel ekonominin yüzde 3,4 küçüldüğü geçen yıl biz yüzde 1,8 oranında büyüme kaydettik. Bu yıl ki büyüme oranımız çoğunluğu sanayi üretimine ve 221 milyar doları bulan ihracatımıza dayalı olarak çift haneli rakama doğru gidiyor. Önümüzde zorluklar yok mu? Elbette var. Bunların en başında gelen dünyadaki enerji ve gıda fiyatları kaynaklı fiyat yükselişleri. Bir süre sonra ben inanıyorum bu da dengeye oturacaktır. Bu belirsizliğin ortadan kalkması bizim de önümüzü daha rahat görmemize imkân sağlayacaktır.
Gelişmiş ülkelerdeki üretici fiyatları ile tüketici fiyat enflasyonları arasındaki büyük fark bu ekonomileri bir süre daha sarsmayı sürdürecektir. Bu tablo bize aynı zamanda ülkemizin üretim ve ihracat konusundaki hedeflerine ulaşması için ihtiyacımız olan zamanı da kazandıracaktır.
Sanayi kapasitemizi hızla geliştirirken düşük faiz ve dengeli kur ile üretimi ve istihdamı adım adım daha ileriye taşıyacağız. Bir müddet sonra bu süreç çalışanların ücretlerinden kamu gelirlerine kadar her alanda kazanç olarak kendini hissettirmeye başlayacaktır. Hep söylediğim gibi biz ne yaptığımızı biliyoruz, nasıl yapacağımızı biliyoruz, nereye gideceğimizi biliyoruz, ne elde edeceğimizi de biliyoruz. Milletimizden bize güvenmesini ve sabırlı olmasını istiyorum.
Türkiye’nin asırlardır defalarca teşebbüs ettiği, ancak her seferinde yarım kalan, hatta geriye giden büyük kalkınma hamlesinin önü inşallah bu defa kesilemeyecektir. Gelişmiş ülkeler arasındaki hakkımız olan yeri aldığımızda bugünleri büyük bir başarı hikâyesinin önemli safhalarından biri olarak hep birlikte hatırlayacağız. Özellikle de geçmişte Türkiye hep başkalarının reçeteleri ile sıkıntılar çözmeye çalışmıştı. Bu defa dünyadan ve kendimizden çıkardığımız dersler ışığında bilimin, aklın, gayretin ve inancın desteği ile kendi hikâyemizi yazıyoruz. Daha öncekilerden farklı olarak bu hikâyeyi güçlü bir altyapı, güçlü bir kamu düzeni, güçlü bir kamu maliyesi, güçlü bir özel sektör, güçlü bir nitelikli insan kaynağı, güçlü bir azim eşliğinde hayata geçiriyoruz. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin hızla devasa bir işsizlik krizine doğru doludizgin gittiği bir dönemde biz yatırım, istihdam, üretim ihracat ve büyüme odaklı politikalarımızla vatandaşlarımızın işlerini, aşlarını, geleceklerini güvence altına almaya çalışıyoruz.
“ÜLKEMİZİN DÜNYA PAZARLARINDAN ALDIĞI PAYI KATLAYARAK ARTIRACAĞIZ”
Ülkemizin gerektiğinde 40 milyona kadar çıkabilecek iş gücünün her birine bu imkânı sunmak istiyoruz. İstihdamdaki her artış millî gelirimize de yukarı yönlü katkıda bulunmaktadır. Cari açığımızı da, cari fazlaya döndürdüğümüzde bu artışı gerçekleştirmek için gereken kaynak zaten kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Bunun için iş insanlarımızı, girişimcilerimizi, sanayicilerimizi, işletmecilerimizi, çiftçilerimizi çok daha güçlü şekilde destekleyeceğiz. Ülkemizin dünya pazarlarından aldığı payı katlayarak artıracağız. Türkiye geçtiğimiz 19 yılda toplamda 14 trilyon dolara yakın millî gelir üretmiş, bunun da dörtte birini yatırıma kullanmış bir ülke olarak hedeflerine ulaşabilecek güce, imkâna, kalibreye, kapasiteye sahiptir. Amacımız ülkede bir iki yıllık zahirde geçici bir istikrar değil, kalıcı üretim, kalıcı istihdam, kalıcı refah sağlamaktır. Bu süreçte ödediğimiz bedeller, elde edeceğimiz kazançlar yanında çok küçük kalacaktır.
“BUGÜNE KADAR ÜLKEMİZDE HİÇ KİMSEYİ SAHİPSİZ BIRAKMADIK”
Dar gelirliler, ücretliler, emekliler başta olmak üzere milletimizin her kesiminin üzerine binen yükleri azaltmak için gereken adımları birer birer atıyoruz. Kamu işçileri ve memurların maaşlarında yapılan artışların ardından, asgari ücret düzenlemesinde de aynı anlayışla hareket ediyoruz. Uyguladığımız sosyal devlet ve kapsamlı sosyal yardım politikalarıyla bugüne kadar ülkemizde hiç kimseyi sahipsiz bırakmadık, bundan sonra da bırakmayacağız.
Geçtiğimiz hafta küçük ve orta ölçekli işletmelerimize yönelik ilave 10 milyar liralık istihdama destek paketi ile yine 10 milyar liralık imalata dayalı ithal ikamesi destek paketinin müjdesini milletimizle paylaşmıştık. Bugün de salgın döneminde başlattığımız esnaf kredilerine, Hazine faiz desteği ile ilgili bazı bilgileri kamuoyuyla paylaşmak istiyorum.
Hazine destekli kredilere uygulanan desteği 2021’de de devam ettirerek esnafımızı yükselen faizlerin yükünden koruduk. Bu kapsamda 2021 yılında kullanılan yaklaşık 60 milyar liralık esnaf kredisinin 5,2 milyar liralık faiz yükünü Hazine üstlenmiştir. Önümüzdeki üç yıl boyunca Hazine’nin yapacağı faiz desteği ödemeleri toplamda 26 milyar lirayı bulacaktır. Böylece esnafımızın ilave yük altına girmeden işini, gücünü devam ettirmesini sağlamış olacağız. Tasarruf sahiplerinin mevduatlarını Türk Lirası cinsinden tutmalarını teşvik etmek için başlattığımız katılım hesaplarına indirimli tevkifat uygulamasını bu yılsonuna kadar uzatmıştık. Şimdi de vatandaşlarımıza ayda 1,7 milyar lira katkı sağlayan bu indirimli stopaj uygulamasını Mart ayı sonuna kadar devam ettirme kararı aldık.
Buradan bir müjde de çiftçilerimize vermek istiyorum. Bilindiği gibi ülkemizde bu yıl yaşanan kuraklık nedeniyle buğday, arpa, çavdar, yulaf, tritikale, nohut ve mercimek üreticilerimiz verim kaybına uğradı. Kuraklıktan zarar gören 651 bin üreticimize toplamda 2,6 milyar lira kuraklık desteği ödemesini Aralık ayının ikinci yarısında çiftçilerimizin hesaplarına yatırıyoruz. Stratejik bir sektör olarak gördüğümüz tarımı desteklemeyi, çiftçilerimizin tohumu toprakla buluşturması, ekmesi, biçmesi, üretmesi için ne gerekiyorsa yapmayı sürdüreceğiz. Yeni hasat sezonunda destekleme politikalarımızı, girdi fiyatlarında yaşanan yükselişleri dikkate alarak belirleyeceğiz. Ülkemizdeki her kesim gibi, tüm vatandaşlarımız gibi, çiftçilerimizin de mağduriyetine meydan vermeyeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Önümüzdeki günlerde farklı kesimlere yönelik ilave destek programlarımızı kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceğiz.
Diğer yandan salgınla ilgili gelişmeleri de yakından takip ediyoruz. Avrupa’da yeniden yükselişe geçen salgın, ülkemizde kontrol altındaki seyrini sürdürüyor dikkati ve tedbiri elden bırakmadan salgının hayatımız üzerindeki olumsuz etkilerini tümüyle ortadan kaldırana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Önümüzdeki günlerde farklı kesimlere yönelik ilave destek programlarımızı kamuoyu ile paylaşmayı sürdüreceğiz.
“STOKÇULUK YAPARAK PİYASAYI ZEHİRLEYENLERE KARŞI SONUNA KADAR MÜCADELE ETMEKTE KARARLIYIZ”
Aziz milletim; büyük hedeflere doğru ilerlerken insanlarımızın günlük hayatlarında yaşadıkları sıkıntıları da görmezden gelmiyor, yok saymıyoruz. Özellikle fahiş fiyat artışları konusundaki her şikâyeti dinliyor, her sıkıntıyı ciddiyetle takip ediyoruz. Buradan tüm bakanlarımıza, tüm kurumlarımıza, tüm belediyelerimize talimat veriyorum, girdi maliyetlerindeki ve kurdaki yükselişle izah edilemeyecek fiyat artışı yapan, bilhassa da stokçuluğa yönelen hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmayacaktır. Hem idari hem hukuki işlemlerle kendi ülkesine ve milletine karşı böyle ağır bir suç işleyen herkesin yakasına yapışılacaktır. Türkiye tarihinin en kritik ekonomik mücadelelerinden birini verirken fırsatçılık peşinde koşanları ne millet ne tarih ne de devlet affeder.
Bu konunun serbest piyasa ekonomisiyle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Serbest piyasa ekonomisi, kuralsızlık, başıboşluk, vicdansızlık, insafsızlık ve ahlaksızlık demek değildir. Tam tersine, bu sistem piyasa kuralları içinde hareket etmeyenlere kati surette izin verilmemesini gerektirir. Dünyanın her yerinde de serbest piyasa ekonomisi bu şeklide işler, işletilir. Hükûmet olarak aşırı fiyat yükselterek ve stokçuluk yaparak piyasayı zehirleyenlere karşı sonuna kadar mücadele etmekte kararlıyız.
Bizim hiç kimsenin kazancında gözümüz yoktur. Bizim karşı çıktığımız ve mücadele ettiğimiz şey o da sömürüdür. Bu sömürü emek üzerinden yapılsa da karşıyız, mal ve hizmet üzerinden yapılsa da karşıyız, para üzerinden yapılsa da karşıyız. Vatandaşlarımız kazansın, üreticilerimiz kazansın, sanayicilerimiz kazansın, çalışanlarımız kazansın, velhasıl ülkemiz ve milletimiz hep beraber kazansın ki hedeflediğimiz refah düzeyine ulaşabilelim. Sadece kendisi daha çok kazanma hırsıyla ülkenin dengelerini bozmaya, milletin hakkına, hukukuna girmeye kalkanlara izin vermeyeceğiz.
Bu vesileyle, bankada, yastık altında, kasasında parası, özellikle de dövizi bulanan bireylere ve kurumlara da bir çağrı yapmak istiyorum, herkesi yatırım, istihdam, üretim, ihracat temelleri üzerine inşa ettiğimiz yeni ekonomik politikamızın getirdiği fırsatları değerlendirmeye davet ediyorum. Fiyat ve kur artışlarının yol açtığı dalgalanma bir süre sonra mutlaka duracaktır, ama bu dönemde yapılan yatırımların sağlayacağı helal ve istikrarlı getiri inşallah nesiller boyu devam edecektir.
“BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE’Yİ İNŞA EDEREK TARİHİMİZDE YENİ VE ŞANLI BİR SAYFA AÇMANIN EŞİĞİNDEYİZ”
Dünyanın bir kısmında asırlardır süren orantısız kazanç ve bununla sağlanan yüksek refah devrinin sonuna yaklaşıyoruz. Salgınla birlikte yeniden yapılanan küresel ekonomik sistemde yıldızı parlayan ülkelerin en başında Türkiye var. Bunun için ülkemizin potansiyelini tam manasıyla harekete geçirebilmemiz gerekiyor. Yatırıma ve üretime harcanan her kuruşun, büyük ve güçlü Türkiye’nin geleceğinin inşasına konmuş bir tuğla olduğu unutulmamalıdır. Kendimiz ve evlatlarımız için vaktimizi, enerjimizi ve imkânlarımızı asıl teksif etmemiz gereken yer burasıdır. Sanayicilerimizin, ihracatçılarımızın, üreticilerimizin bu konudaki gayretini yakından takip ediyorum. Döviz, altın ve Türk Lirası cinsinden tasarrufu bulunanların da bu büyük atılıma katılmaları hâlinde ülkemiz çok da kısa sürede dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girebilecek seviyeye ulaşacaktır.
Ülkemizdeki döviz sorununun kurun seviyesiyle değil istikrarıyla ilgili olduğunu biliyoruz ve bunu sağlayacak adımları da atıyoruz. Aynı şekilde ülkemizdeki fiyat artışı sorununun arzdaki bozulmadan değil girdi fiyatlarındaki belirsizlik ile aç gözlülükten kaynaklandığını da biliyor ve bunun da tedbirlerini alıyoruz.
Milletimizin her bir ferdinden bu tarihi mücadelede bize destek vermesini bekliyoruz. Konjonktürel dalgalanmaların, günübirlik çıkarların, nefsi arzuların tahrik ettiği haksız kazanç hırsının ihtirasına kapılarak önümüzdeki bu büyük fırsatı kaçırırsak yarın evlatlarımızın yüzüne bakamayız.
Bin yıl önce bu toprakları bize vatan yapan ecdat gözünü kırpmadan canını feda etmişti. Asırlar boyunca üç kıta, yedi iklime hükmeden ecdat, insanı yaşat ki devlet yaşasın hassasiyetiyle mücadelesini vermişti. Cumhuriyetimizin kurarken sadece topraklarımızı değil, siyasi ve ekonomik istiklalimizi de boyunduruktan kurtarmak için yola çıkmıştık. İşte bugün bu bin yıllık yürüyüşün yeni ve çok önemli bir safhasındayız, büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa ederek tarihimizde yeni ve şanlı bir sayfa açmanın eşiğindeyiz. İnşallah bu onurlu başarının altına hep birlikte imza atacağız. Şairin dediği gibi: Kazanmak istersen sen de bu zaferi/Gürleyen sesinle doldur gökleri/Zafer dedikleri kahraman peri/Susan kaçar da coşana gider. Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Bu duygularla bir kez daha hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum, kalın sağlıcakla.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yargı Reformu Stratejisi Tanıtım Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Üstünlerin hukukunun egemen olduğu vesayetçi yapıdan hukukun üstünlüğünü referans alan adil bir yargı sistemine geçiş sağlanmıştır. Siyasi ve ideolojik kimlikleriyle, ekonomik statüleri sebebiyle bazı insanların hukuk önünde ayrıcalıklara sahip olduğu günlere artık geride kalmıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Yargı Reformu Stratejisi Tanıtım Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında Bolu Kartalkaya’daki otel yangınında hayatını kaybedenlere bir kez daha Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve Türk milletine başsağlığı dileyerek, tedavisi devam eden 10 yaralıya da acil şifalar niyaz etti.
Ülkenin dört bir yanında fedakârca görev yapan adalet teşkilatı mensuplarına selamlarını ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dördüncü Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin ülke, millet ve adalet teşkilatı için hayırlara vesile olmasını temenni etti.
Adalet Bakanlığı başta olmak üzere fikir, görüş, öneri ve eleştirileriyle belgenin hazırlanmasına katkıda bulunan herkese teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her fırsatta hatırlattığımız gibi bizler adaleti mülkün, yani devletin temeli olarak gören bir geleneğin mirasçılarıyız. Sultan Birinci Murat, Evrenos Bey’e tevcih ettiği sancak beyliğinin beratına ‘Cümlenin ser çeşmesi adalettir’ yazdırarak, adaletin devlet idaresindeki ehemmiyetini izah ve izhar etmiştir. Adalet, hem millî hem de manevi yapımızda, diğer her türlü hasletin onun etrafında ve ona göre şekillendiği bir mihver hükmünde olmuştur” ifadesini kullandı.
“TOPLUMUN ADALETE OLAN İNANCININ SARSILMAMASI BİZİM İÇİN HER TÜRLÜ MÜLAHAZANIN ÜZERİNDEDİR”
Tarih ve medeniyetin merkezinde adaletin yer aldığı devirlerin birbirini takip etmesiyle bugüne ulaşmış bir iftihar tablosu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Toplum yaşantımız, kişisel hayatımız ve değer müktesebatımız gibi devlet tasavvurumuz da asırlar boyunca adalet mihengine vurduğumuz fikir ve faaliyetlerle şekillenmiş, hak ve hukuka göre tekemmül etmiştir. Bin yıldır hakla, hukukla, hakikatle yoğurduğumuz bu topraklar en doğusundan en batısına iyilik ve erdem tohumlarıyla yeşerttiğimiz gönül coğrafyamız, yüksek adalet şuurumuzun en yakın şahididir. Böyle köklü ve zengin bir birikimin rehberliğinde, adalet hizmetlerinin en üst seviyede vatandaşlarımıza sunulması için yoğun gayret gösteriyoruz.
Şurası bir gerçek ki, adalet sistemimizin tüm unsurlarıyla güçlü, hızlı ve etkin bir şekilde işlemesi, milletimizin her bir ferdini yakından ilgilendiriyor. Hâkim ve savcılarımız başta olmak üzere, adalet teşkilatımızın her bir mensubunun kılı kırk yaran bir titizlikle, yüksek bir vazife şuuruyla hareket etmesine bu bakımdan büyük önem veriyoruz. Adalet hizmetlerinin etkinliği kadar adaletin gecikmeksizin, vaktinde tecelli etmesinin de önemini her fırsatta vurguluyoruz. Şunun bilinmesini isterim; Türk milleti adına karar veren yargı makamının itibarına halel gelmemesi ve toplumun adalete olan inancının sarsılmaması, bizim için her türlü mülahazanın üzerindedir.”
“ADİL BİR YARGI SİSTEMİNE GEÇİŞ SAĞLANMIŞTIR”
Göreve geldikleri 2002’den beri bu konuda büyük hassasiyet gösterdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adliye binalarımızın, sunulan hizmetin mehabetine uygun hâle getirilmesinden personel sayısına, mevzuattan dijitalleşmeye kadar geniş bir alanda çok sayıda adım attık” dedi.
Yargının bağımsızlığı ilkesine “tarafsızlığı” ilkesini de ekleyerek, hâkim ve savcıların görevlerini layıkıyla yerine getirebilmelerinin önünü açtıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eski Türkiye’nin imtiyazlı çevreleri bunu hâlen hazmetmekte zorlansa da üstünlerin hukukunun egemen olduğu vesayetçi yapıdan hukukun üstünlüğünü referans alan adil bir yargı sistemine geçiş sağlanmıştır” ifadesini kullandı.
“Siyasi ve ideolojik kimlikleri ile ekonomik statüleri sebebiyle bazı insanların hukuk önünde ayrıcalıklara sahip olduğu günler artık geride kaldı” ifadesini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Darbecileri alkışlayan yargı yerine darbecilerden millet adına hesap soran, mağdurların hak ve hukukunu savunan yargı pratiğinin yerleşmesini, Türk demokrasisi adına önemli bir kazanım olarak görüyoruz. Türk yargısının bu vasfını, inşallah gelecekte daha da güçlendireceğiz. Hangi yanlış algıdan kaynaklanırsa kaynaklansın, hukuk karşısında kendini dokunulmaz görenler, şu gerçeği er ya da geç kabullenecekler, hiç kimse hukukun üstünde değildir, layüsel değildir, imtiyazlı değildir. Suç işleyenler, suçta kibirlenenler, hukuka kastedenler, kim olursa olsun, yaptıklarının hesabını bağımsız Türk mahkemelerine vermek zorundadır.
Dolayısıyla kanunun verdiği yetkiyle hukuksuzlukların peşine düşen yargı mensuplarını kimse tehdit edemez, mahkemeler üzerinde baskı kuramaz, yargı camiamıza parmak sallayamaz. Geçmişte yargı mensuplarını hain terör saldırılarında kaybetmiş bir ülke olarak, hâkim ve savcılarımız ile ailelerinin hedef gösterilmesini asla tasvip etmiyoruz. Daha önce de ifade ettim, yargı kararlarını doğru bulur veya bulmazsınız. Hatta mahkeme kararlarını, gerekli nezaketi göstererek, eleştirebilirsiniz. Ama bu ülkenin ana muhalefet partisi de olsanız, çıkıp kameralar önünde hukuk insanlarına, hem de çok yakışıksız, çok pervasız biçimde tehdit savuramazsınız. Buna biz de izin vermeyiz, hedef hâline getirilen yargımız da izin vermez. Devam eden yargı süreçleriyle ilgili herkesten sorumlu, sakin ve siyaseten dürüst bir tutum beklediğimizi bugün tekrar vurgulamak istiyorum.”
2015 ve 2019 yıllarında hazırlanan iki yeni Strateji Belgesi’yle reform çalışmalarına ivme kazandırdıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, üçüncü Yargı Reformu Stratejisi’nin uygulama döneminin, 2024 yılı itibarıyla sona erdiğini ifade etti.
Bugün 2025-2029 dönemini kapsayan 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi’yle milletin huzurunda olduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Öncelikle şu hususun altını net bir şekilde çizmek durumundayım, sürekliliğe dayanan bir anlayışla köklü kurumsal değişiklikleri hayata geçirdiğimiz Yargı Reformu Stratejileri, birbirini tamamlar niteliktedir. Yeni reform belgemiz, bugüne kadarki gelişmelerin değerlendirilmesi ve sistemin ihtiyaç duyduğu yeniliklerin belirlenmesi suretiyle oluşturulmuştur. Dolayısıyla bu belgemiz de az önce ifade ettiğim üzere, diğer reform belgelerimizin devamı ve tamamlayıcısı durumundadır.”
“DÖNÜŞÜMÜ HIZLANDIRMAYI HEDEFLİYORUZ”
Yeni Yargı Reformu Stratejisi’yle adaletin etkinliğine ve yargı mekanizmalarının ihtiyaçlarına yönelik yeni politikaları belirlediklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 45 hedef ve 264 faaliyetin yer aldığı 4. Strateji Belgesi’yle, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını daha da güçlendirmeyi amaçladıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatandaşlarımızın hukuki güvenliğini daha da kuvvetlendirmeyi, yargılamaların zamanında ve makul sürede tamamlanmasını, çözüm merkezli ve öngörülebilir bir adalet sistemi oluşturmayı, yargılama usullerini sadeleştirerek verimliliği artırmayı, yargıya ilişkin güven ve memnuniyeti daha da yükseltmeyi, onarıcı ve telafi edici adalet uygulamalarını yaygınlaştırmayı, ceza adaleti sisteminin etkinlik ve caydırıcılığını tahkim etmeyi ve adalet hizmetleriyle adli bilimlerde dijital dönüşümü hızlandırmayı hedefliyoruz” diye konuştu.
Yargı Reformu Stratejisi’nin en önemli önceliklerinden birinin, makul sürede yargılanma hakkı güvencelerinin artırılması olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kapsamda yargılama usullerine, teşkilat yapısına, insan kaynaklarına ve teknik altyapıya ilişkin birçok çalışma alanı tespit ettiklerini belirtti.
Geçtiğimiz dönemlerde adil yargılanma hakkının etkin bir şekilde korunması noktasında önemli reformları devreye aldıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru ve bilgi edinme hakkı gibi yenilikleri mevzuata eklediklerini hatırlattı.
Kamu Denetçiliği Kurumu, Kişisel Verileri Koruma Kurumu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu gibi yeni birimler ihdas ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi’yle hak arama yollarını daha da güçlendirmeyi hedeflediklerini bildirdi.
Mağdurların yeterli güvenceye sahip olduğu telafi edici bir adalet sisteminin oluşturulması hususunun üzerinde de önemle durduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Adalete güvenin tam olarak tesis edilmesi için ceza adaleti sisteminde mağdur odaklı yeni politikaları uygulamaya alıyoruz. Uyuşmazlıkların önlenmesi ve mahkemeye taşınmadan kaynağında çözülmesi, yargının iş yükünün azaltılmasında büyük önem arz ediyor. Bu çerçevede dava öncesi alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin kapsamının genişletilmesini öncelikli politika olarak belirledik. Strateji belgemizle bu yöntemlerin sistem içindeki yerini güçlendiriyor, toplum genelinde müzakere kültürünü geliştirmeyi hedefliyoruz. ‘Hukukun üstünlüğünü esas alan, gecikmeyen ve öngörülebilir bir adalet sistemi’ vizyonu ile hazırladığımız yeni strateji belgesiyle, etkin ve hızlı işleyen bir adalet sistemi inşa edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin ilk amacının kurumsal yapının güçlendirilmesi ve süreçlerin yeniden yapılandırılması olduğunu belirterek, “Bu çerçevede uzlaştırıcı, birleştirici, özgürlükçü, toplumun tüm kesimlerini kuşatan yeni ve sivil bir anayasa çalışmalarımıza hız vereceğiz. İnsan hakları alanındaki kurumsal kapasitemizi güçlendirecek, hazırlayacağımız yeni İnsan Hakları Eylem Planı ile hak ve özgürlüklerin daha etkin korunmasını sağlayacağız” dedi.
Kişisel Verileri Koruma Kurumu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu gibi bireysel hak arama kurumlarının, kurumsal yapısını ve uluslararası kuruluşlarla uyumluluklarını güçlendireceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İfade ve basın özgürlüğü ile kişi hürriyeti ve güvenliğine ilişkin standartları yükseltecek, yeni hak arama yollarını çeşitli tedbir ve uygulamalarla tahkim edeceğiz. Makul sürede yargılanma hakkının temini için mahkemeler teşkilatının organizasyon yapısını tekrar tanzim edeceğiz. Ceza mahkemelerinin görev alanlarını yeniden düzenleyecek, ihtiyaç duyulan yerlerde yeni adliyeler kuracak, mahkeme sayılarını artıracak ve tek hâkimle çalışan bazı mahkemelerin heyet hâlinde çalışmalarını temin edeceğiz. Temyiz kanun yolunun etkinliğine yönelik yeni düzenlemelerle temyiz incelemelerinin altı ay içerisinde sonuçlandırılmasını hedefliyoruz. Bunun için Yargıtay ve Danıştay kanunlarında yer alan daire ve üye sayılarını iş yüküyle orantılı olacak şekilde yeniden belirleyeceğiz. Temyiz incelemeleri gibi istinaf incelemelerinin de altı ay içinde neticelendirilmesine yönelik düzenlemeler yapacağız.”
“YENİ İHTİSAS MAHKEMELERİ KURULACAK”
İstinaf mahkemelerindeki daire ve hâkim sayılarını, iş yüküne uygun ve uzmanlaşmayı sağlayacak şekilde arttıracaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk derece mahkemelerinde uzun süren davaların istinaf mahkemelerinde öncelikle inceleneceğini ve bazı davalarda istinaf incelemesi olmadan doğrudan temyiz incelemesi yapılacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ihtisaslaşmaya ilişkin uygulamalar geliştirerek süreçlerin daha etkin ve hızlı tamamlanmasını sağlayacaklarını belirterek, “Önümüzdeki dönemde hâkimlerimiz meslek hayatları boyunca hukuk ve ceza hâkimi olarak sınıflandırılacak, çevre, sağlık, sigorta, trafik ve iş kazalarından kaynaklanan dava türleri için yeni ihtisas mahkemeleri kurulacaktır” dedi.
Savunmanın güçlendirilmesi ve avukatların adli süreçlere daha etkin katılabilmesi için Avukatlık Kanunu’nu güncellemeyi, savunma kurumunu daha da güçlendirmeyi hedeflediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şirketlerin ve yapı kooperatiflerinin avukat bulundurma zorunluluğunun genişletilmesi ve belirli davalarda avukatla temsil mecburiyetinin getirilmesine yönelik çalışmalar yapacağız. Stajyer avukatlarımıza staj başlangıç desteği sağlayacak ve mesleklerine ekonomik kaygılardan uzak bir şekilde hazırlanmalarını temin edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bağlı çalışan avukatlar için mesleğin niteliğine uygun yeni bir ücret rejiminin oluşturulmasının da yapılacak çalışmalar arasında olduğunu belirtti.
Yargılamaların daha kısa sürede tamamlanması için ilk derece ceza ve hukuk yargılamalarında hedef sürelerinin kısaltılacağını, istinaf kanun yolu aşamasındaki hedef sürelerinin de yeniden belirleneceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Keza yeni düzenlemelerle duruşmaların 2 aydan fazla ertelenmemesini ve bazı uyuşmazlıkların da duruşma yapılmaksızın çözülmesini sağlayacağız. Bozma kararı verilen dosyaların öncelikle ve ivedilikle görülmesi ise bir diğer hedefimizdir” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yargı bilişim sistemini güncel teknolojiler doğrultusunda geliştirmekte kararlı olduklarını vurgulayarak, şunları kaydetti: “Dijital çözüm platformları, çevrim içi uyuşmazlık ve elektronik çözüm yöntemlerini devreye alacak, adalet hizmetlerinde yapay zekâ uygulamalarından istifade edeceğiz. Yargılamaların hedef süre içinde tamamlanması için adli ve idari yargı adalet komisyonlarını da yeniden yapılandırmayı hedefliyoruz. Komisyonlarımıza adalet dairelerinin işleyişine matuf tespit ve çözüm önerilerini içeren rapor hazırlama görevini tevdi edeceğiz. Adalet Komisyonu Başkanlarımıza da yargılamaların hedef sürede tamamlanmasına yönelik yeni vazifeler vereceğiz. Yeni dönemde performans ve verimliliği artırmak için önleyici teftiş uygulamaları da geliştireceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, teftiş kurullarının, başta uzun süren yargılamalar olmak üzere, yargıya ilişkin sorunları anlık olarak takip edeceğini belirterek, şu değerlendirmeleri yaptı: “Bilirkişilikten kaynaklanan sorunların giderilmesi adına mevzuat düzenlemeleri yapacak ve idari tedbirler alacağız. Yine tebligat işlemlerinde hataların azaltılması ve tebligatların hızlı yapılması için çeşitli tedbir ve uygulamaları hayata geçireceğiz. Bu kapsamda sade ve kolay bir tebligat usulü belirleyecek, tüm kamu görevlileri için elektronik tebligat alma zorunluluğu getireceğiz. Noterliklerin görev tanımlarını, yargının iş yükünü azaltacak şekilde tekrar düzenleyeceğiz. Noterlik Kanunu’nu yenileyecek, hukuk fakültesi mezunlarının görev alacağı yeni bir müessese olarak noter yardımcılığını sisteme kazandıracağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni strateji belgesinin ikinci amacının, insan kaynakları kapasitesinin güçlendirilmesi olduğunu belirtti.
Gelecek süreçte insan kaynaklarını daha nitelikli hâle getirmek ve hukuk eğitiminin kalitesini artırmak için fakültelere girişte aranan başarı sıralamasını aşamalı şekilde yükselteceklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hukuk fakültelerinin açılma kriterlerini gözden geçirecek, müfredatta çeşitli iyileştirmeler yapacaklarını söyledi.
Hukuk fakültesinde okuyan öğrencilere Adalet Bakanlığı başarı bursu vererek eğitimlerinde destek olacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mesleki niteliklerin artırılması için hâkim ve savcı yardımcılığı sürecini yeniden yapılandıracak ve hizmet içi eğitimleri güçlendireceğiz. Hâkim ve cumhuriyet savcısıyla personel sayısının iş yüküyle orantılı bir düzeyde olmasını sağlayarak, yeni uzmanlık kadroları ihdas edeceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hâkim ve cumhuriyet savcılarının nakil, terfi ve disiplinlerine ilişkin hükümlerini tekrar düzenleyeceklerini, nakil işlemlerini coğrafi teminat çerçevesinde gerçekleştirecek atama ve nakil mevzuatında yer alan bölge sistemini yeniden ele alacaklarını bildirdi.
Personel eğitim merkezlerine yenilerini ekleyerek eğitim alan personel sayısını artıracaklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Devlet Memurları Kanunu’nda adalet hizmetleri sınıfı oluşturmayı ve bu suretle adalet teşkilatı personeline mahsus yeni düzenlemeler yapabilmeyi hedeflediklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kariyer imkânlarını geliştirmek amacıyla adalet personeline özgü uzman katiplik ünvanının ihdasının yine gündemlerinde yer aldığını söyledi.
Strateji belgesinin üçüncü amacının, ceza adaleti sisteminin etkinliğinin artırılması olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Başta adil yargılanma hakkı olmak üzere hak ve özgürlüklerin korunması ilkesine uygun bir şekilde suç, yaptırım ve infaz dengesini toplumsal ihtiyaçlar çerçevesinde düzenleyeceğiz. Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımların kapsamının genişletilmesiyle adli para cezası miktarlarının yeniden belirlenmesi önceliklerimiz arasındadır. Ceza adaleti sistemini, hürriyeti bağlayıcı cezaya alternatif yeni yaptırım türleriyle zenginleştireceğiz.
Bu doğrultuda psikolojik rahatsızlığı olanların ve madde bağımlılarının rehabilite olmadan toplumsal hayata katılmalarını engelleyecek tedbirler alacağız. Trafikte işlenen suçların yanı sıra trafik güvenliğini tehlikeye atan kişilere yönelik de caydırıcı önlemler alacağız. Böylece milletimizde ciddi şikayetlere yol açan ve yargıya olan inancı zedeleyen bir sorunu daha çözüme kavuşturmuş olacağız. Saldırı amacıyla araçlarından inen sürücüleri, ehliyetlerine el konulması da dahil, müstakil yaptırımlara tabi tutacağız. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuyla vücut dokunulmazlığına, hürriyete ve çevreye karşı işlenen suçların cezalarını artırıyoruz.”
“UZLAŞTIRMA KURUMUNUN VERİMLİLİĞİNİ ARTIRACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ölümlü veya yaralanmalı trafik kazalarında zaruret dışında olay yerinin terk edilmesini de ayrı bir suç olarak düzenleyeceklerini söyledi.
Vatandaşların bizar olduğu bir sıkıntıya daha çözüm bulduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nişan, düğün, asker uğurlaması gibi, kişilerin toplu olarak bulunduğu etkinliklerde silahla ateş edilmesi vakalarına dönük cezaları önemli ölçüde ağırlaştırıyoruz. Telafi edici adalet anlayışına uygun düzenlemelerin yanı sıra uzlaştırma kurumunun verimliliğini artıracağız. Lekelenmeme hakkı kapsamında, adli sicil sistemini yeniden yapılandıracağız” açıklamasını yaptı.
Adli sicil kayıtlarının silinme sürelerini kısaltacaklarını, ceza mahkumiyetlerinin adli sicile kaydedilmesinde çocuklar lehine farklı düzenlemelere gideceklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, çocukların adli süreçlerde korunmasına yönelik mekanizmaları daha da güçlendireceklerini ve çocuklar için onarıcı adalet uygulamalarını devreye alacaklarını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ceza infaz ve denetimli serbestlik sisteminin yönetim kapasitesini geliştireceklerini ve meslek edindirme programlarıyla iş yurtları üretim miktarını yükselteceklerini kaydetti.
“BOŞANMA VE NAFAKA USULLERİNE KADAR GENİŞ YELPAZEDE YENİ REFORMLAR YAPMAYI PLANLIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni strateji belgesinin dördüncü amacının, hukuk ve idari yargılama süreçlerinin etkinliğinin artırılması olduğunu vurguladı.
Değer ve tutarı belirli bir miktarın altındaki talep ve davaların sadeleştirilmesi, hızlı bir yargılama usulüyle çözümlenmesi için çeşitli düzenlemeler yapmayı hedeflediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun yanında bono evraklarının kayıt altında üretilmesini sağlayarak vatandaşlarımızın hukuki güvenliğini güçlendirmeyi amaçlıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yılı “Aile Yılı” olarak ilan ettiklerini, aile kurumunun korunması için yıl boyunca önemli çalışmalar yapacaklarını ilan ettiklerini anımsatarak, yeni strateji belgesi doğrultusunda aile hukukunda uygulamadan doğan sorunların giderilmesine yönelik birçok tedbiri hayata geçireceklerini söyledi.
Aile arabuluculuğunu sisteme entegre ederek anlaşmazlıkların mahkeme sürecinden önce çözüme ulaştırılmasını arzu ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aile mahkemelerinin kuruluş ve yargılama usulünden çocukların menfaatlerini gözeten boşanma ve nafaka usullerine kadar geniş bir yelpazede yeni reformlar yapmayı planlıyoruz. Diğer taraftan, idari yargılama usulünün sadeleştirilmesine dönük önemli çalışmalar gerçekleştireceğiz. İdarenin taraf olduğu tam yargı davalarında sulh müessesesine başvuruyu zorunlu kılacak ve dosyaların tekemmül sürecini kısaltacak düzenlemeleri inşallah hayata geçireceğiz. İcra ve iflas sistemini alacaklı ve borçlu arasındaki hassas dengeyi ön plana alacak şekilde, kanun değişikliği de dahil olmak üzere, yeniden dizayn etmek de bu süreçteki temel önceliklerimizden biridir.”
“SEÇMELİ OLARAK OKUTULAN HUKUK VE ADALET DERSLERİNİ LİSELERE DE TEŞMİL EDECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin beşinci ve son amacının, adalete erişimin kolaylaştırılması olduğunu, evvelemirde, kadın haklarına ilişkin yeni uygulamalar geliştirerek, şiddet mağduru kadınların adli süreçlere erişimini en kısa yoldan temin etmeye çalışacaklarını ifade etti.
Adli süreçlerde şiddet mağduru kadınların daha fazla korunmasının birinci öncelikleri olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aile içi ve kadına yönelik şiddet suçları soruşturma bürolarını ülke sathında yaygınlaştıracak, buralarda görev alacak cumhuriyet savcılarının da uzmanlaşmalarını sağlayacağız” dedi.
Yaşlı ve engellilerin adalete erişimlerini kolaylaştıran tedbirler alarak mobil bilgilendirme ve yönlendirme hizmetlerinin önünü açacaklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşlı ve engelli dostu, erişilebilir ve yeterli sosyal alanların bulunduğu adli hizmet binalarını inşa etmeye, yenilemeye devam edeceklerini bildirdi.
Doğal afetlerden sonra yargı faaliyetlerinin kesintiye uğramaması için Türkiye genelinde belirlenen doğal afet ve acil durum merkezleri kuracaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Son olarak, hâlihazırda 6’ncı ve 7’nci sınıflarda seçmeli olarak okutulan hukuk ve adalet derslerini liselere de teşmil edeceğiz. Böylelikle erken yaşlardan itibaren adalet anlayışını benimsemiş fertlerden oluşan bilinçli bir toplum inşasına katkı vereceğiz. Görüldüğü üzere çok geniş bir yelpazede, doğrudan vatandaşlarımızın hayatına dokunan yenilikler, uygulamalar ve düzenlemelerle adalet hizmetlerinin kalitesini artırmayı amaçlıyoruz. Rabb’im yar ve yardımcımız olsun, diyorum. 4’üncü Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin ülkemiz, milletimiz, hukuk ve adalet teşkilatımız için bir kez daha hayırlara vesile olmasını diliyorum. Belgenin hazırlanmasında emeği geçen herkese tekrar teşekkür ediyorum. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyor, Allah’a emanet ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Slovak Cumhuriyeti Başbakanı Robert Fico’yu Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.
Slovak Cumhuriyeti Başbakanı Fico, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelişinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmî törenle karşılandı. İki ülke millî marşlarının çalınmasının ardından Slovak Cumhuriyeti Başbakanı Fico, tören kıtasını selamladı.
Türkiye ve Slovakya bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Slovak Cumhuriyeti Başbakanı Fico, daha sonra baş başa ve heyetler arası görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Mersin 8. Olağan İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “’Böl, parçala, yönet’ politikasıyla son bir asırdır bu bölgede diledikleri gibi cirit atanların devri bitmiştir. Kim ne derse desin, yüz yıllık oyun bozuluyor. Coğrafyamızda kardeşliğin, barışın ve istikrarın rüzgârı esiyor, kalkınma ve refahın egemen olacağı yeni bir dönemin kapıları aralanıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Servet Tazegül Kapalı Spor Salonu’nda düzenlenen AK Parti Mersin 8. Olağan İl Kongresi’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Konuşmasında, Mersin’in hiç kimseyi “Yörük” diyerek küçüksemediğini, “Kürt” diyerek ötekileştirmediğini, “Arap” diyerek dışlamadığını, “Suriyeli” diyerek hakir görmediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mersin, insanları ‘şu şehirden bu şehirden’ diyerek sınıflaştırmamıştır. Çünkü burası medeniyetler yatağı, coğrafyamızın kadim halklarının ve inançlarının tamamının bakiyesine ev sahipliği yapan bir şehirdir. Mersin’in göz alıcı tablosuna kimse helal getirmez. Allah’ın izniyle bu şehir dünyaya kardeşlik hukuku dersi veriyor, vermeye de devam edecek” dedi.
“DAHA ÇOK ÇALIŞMAMIZ, DAHA ÇOK GÖNÜLE GİRMEMİZ GEREKİYOR”
Mersin’in Doğu Akdeniz’in en stratejik liman şehri olarak ekonomiye can katmaya devam edeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bereketli topraklarıyla sadece kendi vatandaşımızı değil tüm insanlığı beslemeye devam edecek. Velhasıl beşeri zenginliğiyle fiziki coğrafyasının güzelliğiyle, muhteşem potansiyeliyle Mersin Türkiye Yüzyılı’nda adından daha çok söz ettirecek. Mersin’deki bu güzel iklimi bozmayı Allah’ın izniyle kimse başaramayacak. Hiçbir siyasi çıkar, hiçbir sosyal ve kültürel farklılık, hiçbir şahsi hesap, Mersin’i Akdeniz’in örnek şehri yapan bu vasfına zarar vermenin gerekçesi olamaz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin iktidarında Mersin’in 22 yılda nereden nereye geldiğini akıl ve vicdan sahibi herkesin kabul edeceğini ifade ederek, şunları kaydetti: “Bu şehrin siyasi, etnik, mezhebi fanatizme değil, zengin potansiyeli harekete geçirecek vizyona, esere, hizmete ve yatırıma ihtiyacı var. Mersin’e bu gözle bakıyoruz, Mersinliye bu hissiyatla sahip çıkıyoruz. Mersinlilerin de bizim bu hasbi yaklaşımımıza, samimi yürek açışımıza karşılık vereceğinden şüphe duymuyorum. Bugüne kadar seçim sonuçlarını Mersinlide değil, kendimizde arıyoruz. Suç varsa bizim, yanlış varsa bizim. Ama bunu hep beraber telafi edeceğiz. Demek ki daha çok çalışmamız, daha çok gönüle girmemiz, daha çok emek vermemiz, ter dökmemiz gerekiyor. Kongremiz böyle bir dönemin, yeni bir heyecanın, yeni bir atılımın miladı olacaktır.”
“TÜRKİYE’NİN BÜYÜMESİNİ İSTEMEYEN EMPERYALİSTLER BOŞ DURMADI”
“Ülkemizin 80 yılına, asırların yorgunluğuyla 1. Dünya Savaşı’nın yükü altında kalan Osmanlı’dan Cumhuriyete geçisin sancıları damga vurmuştur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, tek parti faşizminin milletin inancına, tarihine, kültürüne yönelik tahrip edici ve baskıcı politikalarının, ağır bedellerinin ödendiğini söyledi.
Türkiye’nin Adnan Menderes ile başlayan demokrasi ve kalkınma hamlesinin önünün kesilmeye çalışıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin büyümesini, güçlenmesini, kendi ayakları üzerine dikilmesini istemeyen emperyalistler de boş durmadı. Ülkemizi, darbeler, cuntalar, ideolojik kavgalar, ekonomik çöküşler, sosyal çalkantılarla dolu bir döneme soktular. Bu sancılı yıllar darbelerin ardından ‘bizim çocuklar başardı’ mesajını kulaktan kulağa fısıldayanların eseridir. Eski Türkiye artık bitti. Bu kaos fırtınası, Türkleri sadece sokaklarını temizleyecek, fabrikalarında çalışacak işçiler olarak görenlerin adımıdır. Rahmetli Özal bu oyunu fark edip siyasi ve ekonomik reformlarla ülkemizi asli istikametine çevirmek istediyse de kirli oyunlarla başa çıkamadı. Merhum Özal’a neler yapıldığını, hangi iftiraların atıldığını hiçbir zaman unutmadık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin 80 yıllık sancılı sürecin ardından adeta bir Anadolu ihtilaliyle iktidara geldiğini dile getirerek, şunları kaydetti: “Tabii ki bu devrim öyle kolay gerçekleşmedi. Devrin müesses nizamı ve arkalarındaki güç odakları, AK Parti’nin öncülüğündeki Anadolu ihtilaline karşıda büyük bir direnç gösterdi. Siyasi ve toplumsal provokasyonlardan, hukukun ayaklar altına alındığı Cumhurbaşkanlığı seçimi krizlerine kadar nice senaryolar devreye alındı. Yetmedi bölücü örgütünden FETÖ’süne hatta sınırlarımıza dayanan DEAŞ’ına kadar envaiçeşit cinayet şebekesini harekete geçirdiler. Bölücü örgütün hiçbir ahlaki ve akılcı gerekçesi olmayan çukur eylemlerini hatırlayın. FETÖ’nün önce 17-25 Aralık, ardından 15 Temmuz darbe girişimlerini hatırlayın. Ekonomimize yönelik aleni saldırıları, tehditleri, ambargoları, tuzakları hatırlayın.”
“Muhalefetin gönüllü figüranlığını yaptığı, Türkiye’ye diz çöktürme senaryolarının tekmili birden üzerimize boca edildi” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hani Mehmet Akif, Çanakkale Savaşı’nı anlatırken diyor ya, ‘Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk, sade bir hadise var ortada, vahşetler denk.’ Bizim de istiklalimize ve istikbalimize yönelen saldırılar rengârenktir. Sadece sinsi niyetleri ortaktır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletle kafa kafaya, kol kola, kalp kalbe verip bu alçak hesapları hep birlikte boşa çıkardıklarını söyleyerek, “Yine Akif’in diliyle ifade edersek, ‘Asım’ın nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek. İşte çiğnetmediği namusunu, çiğnetmeyecek.’ Gerçekten bu millet üzerine akın akın gelen saldırılar karşısında gösterdiği asil duruşla, kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla, her bir ferdiyle, namusunu çiğnetmemiş, Asım’ın nesli olduğunu ispatlamıştır” değerlendirmesinde bulundu.
Milletin güçlü desteğinin AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın mesuliyetini arttırdığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha fazla çalışarak, Türkiye Yüzyılı’nın önündeki tüm engelleri tek tek kaldırmak zorunda olduklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mersin’in beşeri zenginliğinin ülkesi ve bölgesindeki her gelişmeyle yakından ilgilenmesini mecburi kıldığını ifade ederek, Suriye’deki 61 yıllık Baas rejiminin yıkılması ve ülkede kuşatıcı yeni bir yönetimin iş başına gelmesinin Mersin’e etkisi olacağını kaydetti.
Mersin’in 183 bin geçici koruma statüsündeki Suriyeli muhaciri misafir eden ensar ruhlu bir şehir olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ülkelerindeki evlerini, işlerini yeniden ayağa kaldıracak Suriyeli kardeşlerimizden bir kısmı şüphesiz vatanlarına geri dönecektir. Suriye toparlandıkça, zulmün ve yıkımın izleri silindikçe inşallah ülkemizle birlikte tüm dünyadan muhacirler dönüş yoluna girecektir. Ama hep söylediğimiz gibi kalanlara kapımız da gönlümüz de daima açık olacaktır. Biz, zalimler gibi kimseyi zorla yerinden etmeyiz. Kimsenin hayatını keyfi yere zindana çevirmeyiz. Kendini bilmez üç beş ırkçı fanatiğin Türkiye-Suriye dayanışmasına gölge düşürmesine göz yummayacağız. Suriye’nin siyasi birliğini, toprak bütünlüğünü, sosyal barışını, imarını sağlamaya yönelik her gayrete destek vereceğiz.”
“SURİYE ÜZERİNDE YENİ SENARYOLAR UYGULANMASININ ÖNÜNE GEÇMEKTE KARARLIYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye büyük bir teveccüh ve güven söz konusu olduğunu anlatarak, “Suriyeli kardeşlerimizin Türkiye deyince yüzü gülüyor” ifadesini kullandı.
Bu durumu gelecek adına çok değerli bir kazanım olarak değerlendirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’nin topraklarını işgal eden terör örgütlerini ya silah bıraktırarak ya bertaraf ederek Suriye üzerinde yeni senaryolar uygulanmasının önüne geçmekte kararlıyız. Ülkenin 3’te 1’ini işgal altında tutan YPG terör örgütüne karşı en küçük bir müsamahamız yoktur. Yakında bu meseleyi kökten çözecek adımları atacağız” diye konuştu.
Örgütün, çok güvendiği güçlerin bölgedeki çıkar ve hesapları değiştiği için gölgesine sığınarak küstahlaşacakları kimseyi bulamayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Avrupa’dan yükselen çatlak seslere ise aldırış etmiyoruz. Avrupalılar önce kendi meselelerini çözsünler. Ondan sonra gelip bölgemize nizam vermeye kalksınlar. ‘Böl, parçala, yönet’ politikasıyla son bir asırdır bu bölgede diledikleri gibi cirit atanların devri bitmiştir. Kim ne derse desin 100 yıllık oyun bozuluyor. Coğrafyamızda kardeşliğin, barışın ve istikrarın rüzgârı esiyor. Kalkınma ve refahın egemen olacağı yeni bir dönemin kapıları aralanıyor. Artık bölgenin geleceğini bölgenin kadim halkları belirleyecek, doğal kaynaklar üzerindeki her türlü tasarruf da bölgenin asıl sahiplerinin uhdesinde olacak. Allah’ın izniyle kimse bunun önüne geçemeyecek.”
Bir süre önce Suriye’nin Dışişleri ve Savunma bakanlarının kendisini ziyaret ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyeli heyetin daha sonra ise Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı ve İstihbarat Başkanı ile ayrıca toplantı yaptığını ifade etti.
“GAZZE ÖRNEĞİ, ZULÜMLE ABAD OLUNAMAYACAĞININ ÇARPICI BİR İSPATIDIR”
Suriye’nin geleceğine hazırlık yaptıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yeni dönemin Mersin’in önünde de büyük fırsat pencereleri açacağını ve şehrin şimdiden buna kendisini hazırlaması gerektiğini vurguladı.
Aynı şekilde Gazze’de ateşkesle sağlanmaya çalışılan barışın da bölgenin siyasi ve sosyal atmosferini değiştireceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazze örneği, zulümle abad olunamayacağının çarpıcı bir ispatıdır. İsrail, Gazze’de ve diğer Filistin şehirlerinde uyguladığı zulümle dünyanın farklı yerlerinde yaşayan Musevilere de zarar vermiştir. Çünkü İsrail’in yaptığı kadın, çocuk, masum katliamlarından sonra artık hiç kimse bu topluma İkinci Dünya Savaşı’nda maruz kaldıkları soykırımın getirdiği mahcubiyet duygusuyla bakamayacaktır. Herkesin zihninde İsrail’in fırsatını bulduğunda kendi mensuplarından başka tüm insanları katledebileceği düşüncesi yer etmiştir. Nitekim fanatik Siyonistler bu düşünceyi destekleyecek görüşlerini dini ve ideolojik argümanlarla pervasızca dile getirmekten çekinmiyor. En çok hedef aldıkları ülkenin Türkiye, toplumun da Türk milleti olması bizim bu zulme karşı sesini en çok yükselten devlet ve millet olmamızdan kaynaklanıyor. Kimseden korkmadan, çekinmeden, sözümüzü sakınmadan, hakkı ve hakikati haykırdık. Bizim için dünyanın neresinde bir mazlum, bir mağdur, bir garip varsa yardımına koşmak, zulme karşı elimizde dilimizle, kalbimizle mücadele etmek, hem dinî bir vecibe hem de millî bir vazifedir. Rabbim bizlere ecdattan miras aldığımız bu hasletin yeni nesillere daha da güçlü bir şekilde aktarmayı nasip etsin diyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölücü terör örgütü PKK’nın feshedilmesi, silahlarının teslim edilmesi ve militanlarının dağıtılmasını hedefleyen çalışmaları anımsattı.
Terör meselesinin suhuletle çözülmesinden yana olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Cumhur İttifakı ortağımız Sayın Bahçeli’nin konuyu gündeme getirmesiyle başlayan gelişmeler, nihai aşamasına yaklaşmaktadır. Bölücü örgüt şayet elebaşının çağrısını dinleyip gereğini yerine getirirse, siyasi uzantısı da üzerine düşenleri yaparsa bunun kazananı 81 vilayeti ve 85 milyon ferdiyle tüm Türkiye olacaktır. Eğer örgüt çağrıya uymayı reddeder, siyasi uzantısı da ipe un sermeye kalkarsa, biz zaten başarıyla yürüttüğümüz operasyonlarımızla meseleyi kendi mecrasında çözeriz. Tercihimiz ülkemizin 40 yılına, on binlerce canına, yüzlerce milyar dolar kaynağının heba olmasına yol açan bu meselenin suhuletle, samimiyetle, kalıcı ve kati bir şekilde tarihe karışmasından yanadır.”
İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy’un “Yumuşak başlı isen kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki fakat çekmeye gelmez boynum” mısralarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölücü terör belası öyle veya böyle bertaraf edilecektir. Elbette kahraman şehitlerimiz her türlü hesabın üzerindedir. Herkesin takip ettiği üzere tüm çalışmalar, şehitlerimizin aziz hatıralarına, şehit yakınları ve gazilerimizin hassasiyetlerine en küçük bir halel getirmeyecek şekilde yürütülmektedir” diye konuştu.
“TÜRKİYE YÜZYILI KERVAN OLARAK, YOLA REVAN OLMUŞTUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek ülke içinde, gerek bölgede, gerekse de dünyada atılan her adımın bir gayesinin bulunduğunu belirterek, “Bu da ülkemizin Türkiye Yüzyılı’na, geçmişin tüm sorunlarından arınmış, yüklerinden kurtulmuş, mevcut imkânlarını en üst düzeyde kullanan hedeflerine kararlılıkla yürüyen bir devlet olarak girmesidir” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin bölgesinde istikrar istediğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Artık yeni hayaller kurma, yeni projeler hayata geçirme, yeni şeyler söyleme, yeni adımlar atma vaktinin geldiğine inanıyoruz. Biz bölgede istikrar istiyoruz, güvenlik istiyoruz, huzur ve refah istiyoruz. Biz Türkler, Araplar, Kürtler olarak hep beraber kazanalım, hep beraber kalkınalım istiyoruz. Bizimle bu yolda yürüyecek herkese kollarımız da kapımız da, yüreğimiz de açıktır. Zihinlerinin gerisinde başka hesaplar olanlar da hiç kusura bakmasınlar, artık kimseye bunları yutturamazlar. Kimseyi kandıramazlar, kimsenin zihnini ve kalbini bulandıramazlar. Dünya düzeni, siyasi ve ekonomik olarak yeniden kurulurken Türkiye’yi bunun dışında tutmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Türkiye Yüzyılı kervan olarak, yola revan olmuştur. Bu kutlu yürüyüşe katılan katılır, katılmayanın yolu açık olsun. Biz ülkemizi en güçlü devletler, milletimizi güvenli, huzurlu, müreffeh toplumlar seviyesine çıkarmadan durmayacağız, dinlenmeyeceğiz, geriye dönüp bakmayacağız. Yüzümüz hep geleceğe, ileriye, ufka dönük olarak mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.”
“MERSİN’E 624 MİLYAR LİRA YATIRIM YAPTIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iş yapmanın, sorun çözmenin, dertlere deva olmanın peşinde olduklarını, bu anlayışla son 22 yılda Mersin’e 624 milyar lira tutarında yatırım yaptıklarını söyledi.
Adalette 5 milyar lira, eğitimde 39 milyar lira, gençlik ve sporda 9 milyar lira, sosyal yardımda 128 milyar lira, sağlıkta 19 milyar lira, çevre ve şehircilikte 66 milyar lira yatırım yaptıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca 14 milyar lira tutarındaki yatırımların da sürdüğünü söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ulaştırmada 142 milyar lira, tarım ve ormancılıkta 83 milyar lira, sanayi ve teknolojide 5 milyar lirası yatırım 8 milyar lirası destek olmak üzere 13 milyar lira, enerjide 102 milyar lira, kültür ve turizmde 3 milyar lira, çalışma ve sosyal güvenlikte teşviklerle birlikte 14 milyar lira yatırım yapıldığını bildirdi.
Eğitim alanında Mersin’e ikinci devlet üniversitesi Tarsus Üniversitesinin kurulduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin ilk engelsiz gençlik merkezini Mersin’e kazandırdık. Şehir hastanemiz başta olmak üzere toplam 3 bin 260 yataklı 17 hastane dâhil 50 sağlık tesisi inşa ettik.150 yataklı Mezitli Yeni Devlet Hastanemiz ile 50 üniteli ağız ve diş sağlığı merkezini yıl sonuna kadar tamamlayıp 2026 yılı başında hizmete açacağız” dedi.
Mersin’deki 7 millet bahçesi projesinden 3’ünü tamamladıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğerleriyle ilgili projelendirme çalışmalarının devam ettiğini söyledi.
“MERSİN-ADANA-OSMANİYE-GAZİANTEP HIZLI TREN PROJEMİZİ BAŞLATTIK”
Mersin’i bölünmüş yollarla çevre bölgelere bağladıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Antalya ile Mersin’i birleştirecek Akdeniz Sahil Yolu Projesi’ni hayata geçiriyoruz. Şu ana kadar yolumuzun 404 kilometresini tamamladık. Mevcut 483 kilometrelik güzergâhta 10 saatlik seyahat süresini 7 saate düşüreceğiz. Çeşmeli-Kızkalesi Otoyol Projemizi de süratle tamamlayarak 2,5 saatlik seyahat süresini 18 dakikaya indireceğiz. Mersin-Adana-Osmaniye-Gaziantep Hızlı Tren Projemizi başlattık, yapımına hızla devam ediyoruz. Mersin-Adana-Osmaniye-Gaziantep arası 6,5 saat süren seyahat süresini 2 saat 15 dakikaya düşüreceğiz. Ayrıca Çukurova Uluslararası Havalimanı bağlantısını hayata geçiriyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anamur feribot ve deniz uçağı iskelesini 2024 yılı içerisinde hizmete alarak, Türkiye’nin KKTC’ye en kısa yoldan ulaşım sağlayan beşinci kapısını açtıklarını belirterek, 150 yat kapasiteli Aydıncık yat limanının da altyapı çalışmalarını bu yıl içerisinde tamamlayarak üstyapı işlerine başlayacaklarını dile getirdi.
Çukurova Uluslararası Havalimanı’nı 10 Ağustos 2024’te hizmete açtıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Havalimanımız açıldığı günden bu yana yaklaşık 2 milyon 100 bin yolcuya hizmet verdi. Tarım ve Ormanda, Değirmençay Barajı’nın Alaköprü ve Pamukluk sulaması ikinci etabının yapımına devam ediyoruz. Mersin’de teşviklerimizle tamamlanan 1185 özel sektör projesinde 93 milyar lira yatırım gerçekleşti. 23 bin kişilik istihdam sağladık. Enerjide yılda 35 milyar kilovatsaat elektrik üretecek Akkuyu Nükleer Güç Santralimizin yapımı devam ediyor. Santralin tüm reaktörleri kısım kısım 2028’e kadar hizmete girecek. Rabbim ömür verdikçe Mersin için çok daha fazlasını yapacağız” ifadelerini kullandı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.