Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bursa Şehir Hastanesi ve İstanbul-İzmir Otoyolu ortak açılış töreninde yaptığı konuşmada, “Geçtiğimiz 17 yılda yaptığımız hizmetler, yatırımlar, gerçekleştirdiğimiz reformlarla Türkiye’yi egemenliğini gerçek anlamda kullanabilen bir ülke hâline getirdik. Bugün maruz kaldığımız onca saldırıya, tuzağa, tehdide, şantaja rağmen dimdik ayaktaysak bunu geçtiğimiz 17 yılda ülkemizi getirdiğimiz yere borçluyuz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bursa-İzmir Otoyolu Badırga Mevkii’nde düzenlenen Bursa Şehir Hastanesi ve İstanbul-İzmir Otoyolu ortak açılış törenine katıldı.
İSTANBUL İLE İZMİR ARASINDAKİ SEYAHAT HIZLI, GÜVENLİ VE KONFORLU HÂLE GELDİ”
Programda vatandaşlara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bursa’ya hem vatandaşlarla hasret gidermek hem de iki önemli yatırımın açılış sevincini paylaşmak üzere geldiklerini belirterek bugün bir tarih yazarak İstanbul’u İzmir’e farklı bir şekilde bağladıklarını ve Bursa’ya muhteşem bir şehir hastanesi kazandırdıklarını söyledi.
İstanbul-Bursa-Balıkesir-Manisa-İzmir Otoyolu’nun Türkiye’nin son dönemdeki en önemli yatırımlarından biri olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, proje içerisinde yer alan Osmangazi Köprüsü’nün dünyada sayılı köprülerden biri olduğunu, projenin etapları tamamlandıkça hizmete açıldığını, bugün de kalan 192 kilometrelik bölümü açarak toplamda 426 kilometrelik İstanbul-Bursa-İzmir Otoyolu’nun tamamının hizmete gireceğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, projede yer alan viyadüklerin, tünellerin kolay yapılmadığını, dağların kolay aşılmadığını dile getirerek, “Ama biz Ferhat olduk Ferhat. Dağları deldik Şirin’e ulaştık. Böylece İstanbul ile İzmir arasındaki seyahati hızlı, güvenli ve konforlu hâle getirmenin yanında, yolu da 100 kilometre kısaltıyoruz. İleride inşallah 1915 Çanakkale Köprüsü’nün de içinde yer aldığı Tekirdağ-Çanakkale-Balıkesir otobanını da bu yolla birleştireceğiz” dedi.
“İSTANBUL-İZMİR OTOYOLU TÜRKİYE İÇİN HER BAKIMDAN KAZANÇLI, KÂRLI BİR PROJEDİR”
Açılışı yapılan otoban güzergâhındaki İstanbul, Kocaeli, Bursa, Balıkesir, Manisa ve İzmir’in aynı zamanda Türkiye’nin dünyaya açılan en önemli ihracat kapılarına da ev sahipliği yaptığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu bölgemiz, ülkemizin millî gelirinin yüzde 64’ünü üretiyor, dile kolay. Maliyeti 11 milyar dolar olan bu projenin ülkemiz ekonomisine sadece yakıt ve zaman katkısı yıllık 3,5 milyar liradır. İş bilenin kılıç kuşananın. Laf ola beri gele yok, iş üretiyoruz. Bu yol sayesinde turizm hızlanacak, sanayi hızlanacak, ticari faaliyetler de aynen hızlanacak, ülkemize çok daha fazla katkı sağlayacağı açıkça ortadadır” ifadelerini kullandı.
Otoyolu inşa eden ve sözleşme tarihinden itibaren 22 yıl 4 ay süreyle işletecek ortak girişim grubunun devlete 6,3 milyar ödeme yapacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Netice olarak bu otoyol Türkiye için her bakımdan kazançlı, kârlı bir projedir. Peki devletin kasasından bir şeyi çıkıyor mu? Hayır, mesele bu, eğer bu çalışıyorsa işi bitiririz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin 17 yıllık iktidarının alametifarikalarından birinin de ulaşım meselesi olduğuna vurgu yaparak, “6 bin 100 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol uzunluğumuzu bugün 26 bin 764 kilometreye ulaştırdık. Farkımız bu” şeklinde konuştu.
İktidara geldiklerinde bin 714 kilometre olan otoyol uzunluğunu, 2 bin 875 kilometreye çıkardıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölünmüş yol ile bağlı il sayısını altıdan 77’ye, karayolu tünel sayısını 83’ten 367’ye, karayolu tünel uzunluğunu da 50 kilometreden 473 kilometreye yükselttikleri bilgisini paylaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşlardan yaz tatili ve Kurban Bayramı’nda yapacakları seyahatlerde trafik kurallarına uymalarını rica ederek, “Biliyorsunuz yolların kuralları vardır, bu kurallara uyalım. Bu kurallara uyarak seyahatimizi yapalım ki bayramlarımızı acıya döndürmeyelim, bunu özellikle sizlerden rica ediyorum” dedi.
Ulaştırma, yolcu ve yük taşımacılığı alanlarındaki atılımları anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, alt yapıyı güçlendirmek ve güvenli trafik anlayışını yerleştirmek suretiyle Türkiye’deki trafik kazalarının azaltılmasında çok önemli mesafe kat edildiğini, bu yılın Temmuz ayına kadar trafik kazalarında yüzde 12’lik, ölümlü kazalarda yüzde 30’luk, yaralanmalı kazalarda yüzde 12’lik bir azalma yaşandığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin tümünde ve Bursa’da da ulaştırma yatırımlarının kesintisiz sürdürüldüğünün altını çizerek, kentte toplamda maliyeti 1,5 milyar lira olan 18 karayolu projesinin yapımının devam ettiğini ve tamamının iki yıla kadar bitirileceğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bursa-Bilecik Hızlı Tren Projesi’ndeki sıkıntıların da bir an önce çözülerek hem Ankara-Bursa hem de Bursa-İstanbul arasını 2 saat 15 dakikaya düşürecek bu hattı mutlaka hizmete sunacaklarını açıkladı.
“TÜRKİYE’YE VE ŞEHİRLERE ÇAĞ ATLATTIK”
AK Parti hükûmetlerinin sağlık konusunu da önceliklerin ilk sıralarına yerleştirdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, millete, Türkiye’yi eğitim, sağlık, emniyet ve adalet üzerinde yükselteceklerinin sözünü verdiklerini anımsatarak sözlerini tuttuklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün açılışı yapılan bin 355 yataklı Bursa Şehir Hastanesi’nin de sözlerini tuttuklarının örneklerinden biri olduğunu ifade ederek şehir hastanesinin altı ihtisas hastanesi ve diğer birimleriyle sağlık alanında yüksek standartlara sahip bir şaheser olduğunu söyledi.
Şehir içindeki raylı sistemi 5,5 kilometre uzatarak hastaneye ulaşır hâle getireceklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bursa ile birlikte ülkemizdeki şehir hastanesi sayısını 10’na ve toplamdaki yatak kapasitesini de 13 bin 417’ye çıkarmış olduk. Hâlen toplamda 17 bin 800 yatak kapasiteli 10 adet şehir hastanesinin inşaatı sürüyor. İhale ve planlama aşamasındakilerle birlikte 44 bin 846 yatak kapasiteli 31 adet sağlık tesisini milletimizin hizmetine sunmayı hedefliyoruz. Son 17 yılda sadece Bursa’ya 27’si hastane olmak üzere toplam 68 adet sağlık tesisi kazandırdık. Ayrıca 750 yataklı Osmangazi Çekirge Devlet Hastanesi’yle birlikte yedi sağlık tesisinin yapımına devam ediyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin yaptığı yatırımların Türkiye’ye ve şehirlere çağ atlattığını, ancak birilerinin icraatlara çamur atarak siyasi menfaat devşirmenin peşinde koştuğunu dile getirerek, hizmet yarışında esamesi okunmayanların çamur atma, karalama, yalanlama ve çarpıtma işine gelince en önde olmalarının takdirini millete bıraktığını kaydetti.
“TÜRKİYE, DÜNYADA YAP-İŞLET-DEVRET MODELİNİ EN BAŞARILI ŞEKİLDE UYGULAYAN ÜLKE DURUMUNDADIR”
Şehir hastanelerinin yap-işlet-devret modeliyle yapıldığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu hastaneler şayet devlet bütçesiyle yapılmış olsaydı elbette ihale rakamı inşaatın dışındaki tabelada yazıyor olacaktı ama bu hastaneleri devlet kendisi inşa etmiyor. Zaten bu işi devlet bütçesinden yapmaya kalksak şu ana kadar değil 10 tanesini bitirip, 10’unun da inşaatını veya hazırlığını bitirme aşamasına getirmeyi, belki iki, üçünü bile tamamlayamazdık. Çünkü devletin sağlık yatırımlarına ayırabildiği rakam belli” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehir hastaneleri, İstanbul-İzmir Otoyolu, İstanbul Havalimanı ve diğer devlet yatırımlarının da kamu-özel ortaklığıyla yapıldığına işaret ederek, “yap-işlet-devret” modelinde özel sektör tarafından yatırımın yapıldığını, kamunun da belirlenen sürede hem hizmet alıcı olarak projede yer aldığını hem de sürenin sonunda malın sahibi olduğunu anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katıldıkları uluslararası toplantılarda ve yaptıkları dış ziyaretlerde muhataplarının soruları üzerine uyguladıkları “yap-işlet-devret” modelini anlattıklarını ifade ederek, “İşte bu G-20 toplantılarında ağırlıklı olarak Türkiye hep bunu anlattı, anlatıyor. Türkiye dünyada bu modeli en etkin ve başarılı şekilde uygulayan ülke durumundadır. Dolayısıyla burada önemli olan Bursa Şehir Hastanesi’ni veya diğer eserleri inşa eden diğer firmaların ne harcadığı değil, bizim buradan aldığımız hizmet için ne ödediğimizdir. Biz bir şey ödemedik” sözlerine yer verdi.
Hastanedeki yeni tıbbi cihazların Türk halkına layık olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Şu ana kadar hizmete giren projelerdeki gerçekleşmeler, bu eserlerin kullanım süreleri bitip kamuya devri yapıldığında herkes için memnuniyet verici bir tabloyla karışılacağımıza işaret ediyor. Biz düşündük araştırdık, denedik, başardık ve bu yolla ülkemizi pek çok eserin sahibi yaptık. Tabii önüne üç koyun verseniz akşama ikisini kaybedecek bir kişiye bu incelikleri anlatmak zor. Atalarımız ne güzel söylemiş; ‘Görmeye göz gerek/Sezmeye öz gerek’ diyor. Hazreti Mevlana da ‘İki parmağınla iki gözünü kapat, şu dünyada hiçbir şey görmezsin/Sen göremiyorsun diye âlem yok değil.’ diyerek aynı mesajı veriyor.”
“ÜLKEMİZİN HAKKININ, GELECEĞİNİN SÖZ KONUSU OLDUĞU HER YERDE ASLANLAR GİBİ MÜCADELE ETTİK”
Bursa’nın medeniyetin gözbebeği, sadece Osmanlı hakanlarının değil aynı zamanda gönül sultanlarının da şehri olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Eşrefoğlu Rumi’nin “Adı Aşk” şiirini okuyarak Türkiye’nin her alanda yepyeni bir yola girmeye hazırlandığı süreçte Bursa’nın, AK Parti’nin yanında olmasının güçlerine güç ve morallerine moral kattığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçtiğimiz 17 yılda yaptığımız hizmetler, yatırımlar, gerçekleştirdiğimiz reformlarla Türkiye’yi egemenliğini gerçek anlamda kullanabilen bir ülke haline getirdik. Bugün maruz kaldığımız onca saldırıya, tuzağa, tehdide, şantaja rağmen dimdik ayaktaysak, bunu geçtiğimiz 17 yılda ülkemizi getirdiğimiz yere borçluyuz” diye konuştu.
Türkiye’nin millî gelirinin AK Parti iktidarları döneminde 236 milyar dolardan 2013 yılında 950 milyar dolara kadar çıktığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Peki, 2013 yılından sonra ne oldu da bu yükseliş süreci durdu, hatta kurdaki oynaklık sebebiyle kâğıt üzerinde de olsa geriledi. Bu ülkede yaşayan herkes Türkiye’nin 2013 yılından bugüne kadar hangi badirelerden geçerek geldiğini iyi bilir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Suriye politikasına ilişkin bilgi vererek, “Kardeşlerim, şimdi de Fırat’ın doğusuna gireceğiz. Biz bunu Rusya’yla da paylaştık, Amerika’yla da paylaştık, çünkü oralardan bize bu taciz atışları devam ettikçe bizim sessiz kalmamız mümkün değildir. Ve şu anda biz bir yere kadar sabrederiz o sabrın bir sonu var” şeklinde konuştu.
Köroğlu’nun “Mert dayanır, namert kaçar” sözünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz ülkemizin ve milletimizin hakkının, hukukunun, çıkarının geleceğinin söz konusu olduğu her yerde aslanlar gibi mücadele ettik, ediyoruz, etmeyi sürdüreceğiz” diye konuştu.
Türkiye’nin PKK, PYD-YPG, DEAŞ ve FETÖ’e karşı mücadele verdiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama bütün bunlara karşı CHP Genel Başkanı kimi zaman terör örgütlerinin, kimi zaman darbecilerin, kimi zaman şu veya bu dış gücün arkasına saklanarak bize zehirli oklar yağdırmaya devam edecek” ifadesini kullandı.
“TÜRKİYE ANCAK ÜRETMEKLE, İHRACATLA, İSTİHDAMLA BÜYÜR, GELİŞİR VE ZENGİNLEŞİR”
Merkez Bankası’nın faizleri indirdiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bak müjdeyi veriyorum, enflasyon da düşecek bunu da göreceksiniz. Ve yatırımcı kardeşlerime buradan sesleniyorum, yatırımcıların şehri Bursa artık mevcut yatırımlarınızı geliştirin, genişletin. Yatırıma girecek olanlar aynı şekilde, ama istihdamı da artırın ki bir an önce bizler üretime artıralım, rekabeti artıralım, bunun yanında da inşallah büyümeyi artıralım” sözlerini kullandı.
Döviz kurunun belli bir seviyenin üzerine çıkamadığını, bankaların ardı ardına faiz indirimi açıkladığını, turizmde tüm dönemlerin en başarılı sezonunun yaşandığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sanayi üretiminden istihdama kadar tüm göstergelerde olumlu yönde bir yükselişin görüldüğünü, ihracatın yıllık 170 milyar dolar sınırını geçerek, düzenli yükselişini sürdürdüğünü, cari açığın da 1 yılda 58 milyar dolardan, 2,4 milyar dolar düzeyine gerilediğini açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Velhasıl ülkemizin üzerine atılmak istenen ekonomi bombası da bu tuzakları kuranların elinde patladı. Buradan tüm vatandaşlarıma bir çağrıda bulunuyorum, sanayicisinden esnafına, ücretli çalışanından girişimcisine kadar herkes artık ekonomimizle ilgili spekülasyonlara kulaklarını tıkayıp işine, gücüne bakmalıdır. Yeni bir yatırım mı yapacaksınız? Yapın, hemen başlayın. İşinizi mi büyüteceksiniz? Hemen kolları sıvayın. Tezgâhlarınız boş mu duruyor? Kapasitenizi düşük mü kullanıyorsunuz? Hemen start düğmelerine basın. Projeniz, planınız, girişim niyetiniz mi var? Hiç durmayın hemen yarın sabah işe koyulun. Türkiye ancak üretmekle, ihracatla, istihdamla büyür, gelişir ve zenginleşir. Bekleme dönemi sona erdi, artık çalışmak zamanı” diye konuştu.
“TÜRKİYE’Yİ HEDEFLERİNE ULAŞTIRMAK İÇİN GEREKEN ADIMLARI KARARLILIKLA ATMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’den Doğu Akdeniz’e kadar her yerde Türkiye’nin ve milletin hakkını, hukukunu korumak için gece gündüz mücadeleye devam edeceklerini vurgulayarak, “Meclisimiz bir yandan, Cumhurbaşkanlığı olarak biz bakanlarımızla, kurumlarımızla diğer yandan Türkiye’yi hedeflerine ulaştırmak için gereken adımları kararlılıkla atmayı sürdüreceğiz. Önümüzdeki bir yılı kazasız belasız geride bıraktığımız da Rabbimin inayetiyle yeni ve çok daha büyük bir şahlanış dönemine inşallah hep birlikte gireceğiz” dedi.
Otoyolun ve Bursa Şehir Hastanesi’nin Türkiye’ye ve millete hayırlı olmasını Allah’tan temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapımında ve ülkeye kazandırılmasında emeği geçen bakanlara ve herkese millet adına şükranlarını sundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından, beraberindekilerle kurdele keserek toplu açılışı gerçekleştirdi. Açılış töreninden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, hizmete alınan yolda bir süre test sürüşü yaptı.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, BURSA ŞEHİR HASTANESİ’Nİ ZİYARET ETTİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehirdeki temasları kapsamında Bursa Şehir Hastanesi’ni de ziyaret etti. Hastanede incelemeler yaparak tedavi gören vatandaşlara geçmiş olsun ziyaretinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hastaneden ayrılırken açılış kurdelesi kesti.
Burada kısa bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bursa Şehir Hastanesi’nin resmen açılışının gerçekleştirildiğini belirterek, “Bunlar bizim için tarihî bir dönüm noktasıydı. Tarihî bir gündü. Her iki önemli açılışı yapmak suretiyle Bursa’da bir dönüşümü yaşadık. Gerek şifa kaynağımız olan Bursa Şehir Hastanesi gerekse ‘Yol medeniyettir’ diye yola çıktığımız bu İstanbul-İzmir Otoyolu tüm insanlığa özellikle ülkemiz halkına hayırlı olsun diyoruz” dedi.
Toplu açılış törenine; Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, Bursa Valisi Yakup Canbolat ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş da katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu’na katılmak ve çeşitli temaslarda bulunmak üzere gittiği Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) New York şehrine ulaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, John F. Kennedy Uluslararası Havalimanı’nda Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Sedat Önal, Washington Büyükelçisi Hasan Murat Mercan ile New York Başkonsolosu Reyhan Özgür tarafından karşılandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte eşi Emine Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır da ABD’ye geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, New York’ta bulunan Türkevi önünde vatandaşlar tarafından karşılandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere gideceği Amerika Birleşik Devletleri’ne hareketinden önce yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor. Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla büyüme hedefimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) hareketi öncesinde Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’nin 78. Genel Kurulu’na iştirak etmek üzere New York’a doğru yola çıkacaklarını belirterek, BM üyesi tüm ülkelerin temsil edildiği Genel Kurul görüşmelerine 150’den fazla ülkenin devlet ve hükûmet başkanı düzeyinde katılımının beklendiğini söyledi.
Her yıl olduğu gibi bu sene de ABD’de son derece yoğun bir temas ve toplantı trafiğinin olacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl Genel Kurul genel görüşmelerinin “Güvenin yeniden tesisi ve küresel dayanışmanın yeniden canlandırılması” temasıyla yapıldığını aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genel Kurul görüşmelerinin ilk günü olan 19 Eylül Salı günü kendisinin de BM Genel Kurulu’na hitap edeceğini dile getirerek, konuşmasında kalkınmadan insani yardımlara, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından küresel dayanışmanın yeniden tesisine kadar attıkları adımlara değineceğini kaydetti.
Bu vesileyle uluslararası gündemdeki temel meselelere ilişkin görüşlerini de paylaşacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ayrıca mevcut küresel sınamalar karşısında Türkiye’nin oynadığı kritik rolü vurgulayacağız. Bir süredir her platformda dillendirdiğimiz ‘Dünya 5’ten büyüktür’ tespitimizin daha fazla kabul görmesinden memnuniyet duyuyoruz. Son olarak BM Genel Sekreteri Sayın Guterres bu konuda çok net bir tavır ortaya koydu. Sayın Genel Sekreter’in ‘2. Dünya Savaşı sonrası kurulan yapıların bugünün dünyasını yansıtmadığı’ tespitine biz de katılıyoruz. Bunu görüşmemizde kendisine de bizzat ifade edeceğim. Genel Kurul marjında BM Genel Sekreteri’nin yanı sıra çok sayıda ülkeden mevkidaşlarımla görüşmeler gerçekleştireceğim.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretinde ABD’de yaşayan vatandaşlar ve soydaş topluluklarla bir araya geleceğini belirterek, ayrıca düşünce kuruluşu temsilcileriyle de istişarelerinin olacağını anlattı.
ABD iş dünyasının seçkin üyeleri ile görüşerek Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları noktasında atılabilecek adımları ele alacaklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemizde 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin demokratik olgunluk içinde tamamlanmasının iş çevrelerinin Türkiye’ye yönelik ilgisini artırdığını görüyoruz. Gerek kabinemize gerek ekonomideki kurmay kadromuza gerekse kısa süre önce açıkladığımız Orta Vadeli Program’a uluslararası yatırımcılar büyük güven duyuyor. Sadece son 3 ayda rezervlerimizde 22 milyar dolarlık artış oldu. Bugün itibarıyla Merkez Bankamızın toplam brüt rezervleri 120 milyar doları geçmiş bulunuyor. Dünya Bankasının geçen hafta yaptığı açıklama, ülkemize duyulan güvenin bir başka örneğidir. İnşallah buna yakında yenileri eklenecektir. “
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamlelerin takdirle karşılandığını dile getirerek, “Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı, yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla kaliteli büyüme hedeflerimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.
“KÜRESEL SİSTEMDE TAŞLARIN YERİNDEN OYNADIĞI BU DÖNEMİ ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ ADINA FIRSATA ÇEVİRMEKTE KARARLIYIZ”
Türkiye Yüzyılı vizyonunu hayata geçirmek için içeride ve dışarıda her türlü çabayı gösterdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Küresel sistemde taşların yerinden oynadığı bu dönemi ülkemiz ve milletimiz adına fırsata çevirmekte kararlıyız. Bu süreçte kavgadan, tartışmadan ve Bizans’ı çırak çıkartacak taht oyunlarından başlarını kaldıramayanları ise kendi hâllerine bırakacağız. Varsın onlar didişmeye, birbirlerine laf yetiştirmeye devam etsinler. Varsın onlar koltuklarını korumak için daha düne kadar savundukları tüm ilkeleri ayaklar altına alsın. Biz bunları asla önemsemiyoruz. Biz son 21 yıldır olduğu gibi yine sadece işimize bakıyoruz. Tüm vaktimizi ve enerjimizi milletimize hizmet için sarf ediyoruz. İnşallah bundan sonra da aynı hassasiyetle çalışmaya devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçekleştirecekleri ziyaretler ve görüşmelerin ülke, millet ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.
“GELİŞMELERİ YAKINDAN TAKİP EDECEĞİZ”
Karabağ’da tansiyonun yeniden yükseldiği ve Azerbaycan ile Ermenistan liderleriyle görüştüğü hatırlatılarak, Ermenistan’ın tutumunu nasıl bulduğu ve kendisi öncülüğünde üçlü bir toplantı söz konusu olup olmayacağının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda tabii bizim öncülüğümüzde üçlü bir görüşme teklifimizi kendilerine ilettik ama bu konuda üçlüden öte biz dörtlü bir teklifte bulunduk. Yani değişik, buralarla ilgisi, alakası olmayan liderlerle değil, ‘Gelin şu anda işin içinde olan Sayın Putin, Sayın Aliyev, şahsım ve Paşinyan hep birlikte dörtlü olarak böyle bir toplantıyı yapalım. Adımı da ona göre atalım’ diye böyle bir teklifte bulunduk. Henüz bize olumlu-olumsuz bir dönüş olmadı ve konuyla ilgili Sayın Aliyev’le de daha da görüşeceğiz, olgunlaştıracağız ve gelişmeleri yakından takip edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20’de ABD Başkanı Joe Biden ile bir görüşme gerçekleştirildiği, burada İsveç’in NATO üyeliğinin de gündeme geldiği anımsatılarak, İsveç’te terör örgütü üyelerinin gösterilerinin devam etmesiyle ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, “Bu konuda özellikle Batı, ikide bir ‘İsveç, İsveç, İsveç’ diyor, biz de diyoruz ki ‘Bizim parlamentomuz kararı vermedikten sonra bizim kalkıp da yolda yürürken ‘evet’ veya ‘hayır’ dememiz mümkün değil. Öncelikle, İsveç’in üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki, şu anda İsveç üzerine düşen görevi yerine getiriyor mu? Bize ikide bir şunu söylüyorlar. İşte ‘Yasa hazırladılar.’ Yasayı hazırlamak yetmez, yasayı uygulamak gerekir. Şu anda İsveç ister anayasa ister yasa değişikliği, ne yaparsa yapsın ama kalkıp da teröristleri İsveç polisinin koruması altında gösteriye sevk ediyorlarsa bu ne demektir? Bunlar görevini yerine getirmiyor demektir ve yine terör eylemleri Stockholm caddelerinde devam ediyor demektir. O zaman bize verilen sözler tutulmuyor. Bize verilen sözler tutulmadığı zaman, benim parlamentom bu konuda nasıl bir tavır takınır, bunu herkes takdir etsin. Yani F-16’larla ilgili ne deniyor? ‘Temsilciler Meclisi karar vermeden bu olmaz.’ Tamam da şimdi orada Temsilciler Meclisi varsa benim de parlamentom var. Parlamentonun nasıl bir karar vereceğini ben kestirip atamam. Sevk etmekse, biz böyle bir talebi parlamentomuza sevk ederiz ama parlamentomuzdan nasıl bir karar çıkar, o parlamentomuzun takdirindedir.”
Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 2022 raporunda yer alan Türkiye’nin AB’ye katılım süreciyle ilgili ifadeler hakkındaki değerlendirilmeleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Değerli arkadaşlar benim değerlendirmemi çok açık net öğrenmek istiyorsanız, Avrupa Birliği Türkiye’den kopmanın gayreti içerisinde. Avrupa Birliği’nin Türkiye’den kopuş hamlelerini yaptığı bu dönem içerisinde biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmelerimizi yaparız ve bu değerlendirmelerden sonra da Avrupa Birliği ile gerekirse yolları ayırabiliriz” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde düzenlenen 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’na katılarak bir konuşma yaptı.
Bugünün 12 Eylül olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bundan tam 43 yıl önce Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemlerinden birine girdiğini söyledi.
Ülkenin darbe gününe nasıl geldiğinin ayrı bir hikâye, ayrı bir tartışma konusu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama darbe gününden itibaren; yüzbinlerce insanın gözaltına alındığı, binlerce kişinin idamla yargılandığı, ‘bir sağdan, bir soldan’ mantığıyla 50 kişinin idam edildiği, velhasıl, neredeyse her hanenin yaşanan acılardan nasibini aldığı o meşum günler hafızalarımızdan asla silinmedi, silinmeyecek. Şu Ulucanlar Cezaevi’nin, Mamak Cezaevi’nin, Diyarbakır Cezaevi’nin, Sağmalcılar Cezaevi’nin dili olsa da o günleri anlatsa” diye konuştu.
İdamından sonra yargılandığı suçla ilgisinin olmadığı ortaya çıkan veya Hüseyin Kurumahmutoğlu gibi işkenceyle öldürülen gençlerin vebalinin, darbecilerin yakasını öteki dünyada da bırakmayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Darbenin üzerinden 7-8 yıl geçtikten sonra, idamla yargılananlar dahil, dipçik darbeleriyle cezaevine tıkılanların tamamına yakını serbest kaldı. Sadece bu örnek bile, yargılamasından infazına tüm safhalarıyla, yapılan işin ne kadar göstermelik olduğunun işaretidir. Tabii 12 Eylül yönetiminin ülkemizin kalbine sapladığı en büyük hançer, üzerinde hâlâ konuştuğumuz, tartıştığımız 1982 darbe anayasasıdır. Her ne kadar 1987’den itibaren 23 kez değiştirilmiş, hatta 2017’de tarihî bir yönetim sistemi değişikliğine gidilmiş olsa da elimizdeki metin hâlâ bir darbe anayasasıdır.”
Yapılan değişikliklerin her birinin önem taşıdığını ancak her değişikliğin anayasanın yazım ve anlam bütünlüğünü bozduğunun da bir gerçek olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu amaçla, yaklaşık 10 yıl önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bir yeni anayasa çalışması başlattıklarını anımsattı.
“YENİ ANAYASA MESELESİ GÜNDEMİMİZİN İLK SIRALARINDA YER ALMAYI SÜRDÜRÜYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha önceki anayasa değişikliklerine göre en geniş siyasi katılımlı bu çalışma, muhalefet partilerinin, tabiri caizse ‘yan çizmeleri’ sebebiyle akim kaldı” dedi.
Buna rağmen ülkeyi yeni, sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasaya kavuşturma hedeflerinden vazgeçmediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçiş yapılırken anayasayı tümden yeniden yazma teklifimiz, yine muhalefetin uzlaşmaz tavrı sebebiyle maalesef hayata geçemedi. Yine de milletimize verdiğimiz sözün takipçisi olmayı sürdürdük. Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” diye konuştu.
Geçen yıl önce, anayasa konusunda söyleyecek sözü olan bilim insanlarının ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı bir dizi çalıştay düzenlediklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ardından da diğer siyasi partilerle müzakereye esas olacak ve millete takdim edecekleri kendi anayasa metinlerini hazırladıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Maalesef bu süreçte, Cumhur İttifakı ortakları MHP ve AK Parti dışında yeni bir anayasa metni hazırlayan siyasi teşekkül çıkmadı. Muhalefet cenahı; sürekli lafını etmesine, her fırsatta istismarını yapmasına rağmen, iş somut adım atmaya geldiğinde, hemen dümeni başka tarafa kırıp, ortadan kayboluyor. Bu defa da aynısını yaptılar. Yeni bir anayasa yerine, ‘dostlar alışverişte görsün’ kabilinden tutarsız ve anlamsız bir metni ortaya atıp kendi dünyalarına daldılar. Gerçi, onlara da hak vermemek elde değil. Parti içinde ayrı kavga, ittifak ortakları arasında ayrı kavga. Yurt içine ayrı selam, yurt dışına ayrı selam. Herkes kendi kişisel hesaplarının ve kavgalarının içine bu kadar gömülmüşken, yeni anayasa gibi vakit, emek ve birikim gerektiren bir konuyla kim, niye uğraşsın ki. Ama bizim milletimize karşı hem sorumluluğumuz hem sözümüz var. Bunun için yeni anayasa meselesi daima gündemimizin ilk sıralarında yer almayı sürdürüyor. İletişim Başkanlığımız ile Hukuk Politikaları Kurulumuzun düzenlediği bu sempozyumu da yeni anayasa kararlılığımızın bir ifadesi olarak görüyorum. Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenleri ve katılımcıları tebrik ediyorum. Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız.”
“TÜRKİYE, ÇOK DAHA İYİ BİR ANAYASAYI ZİYADESİYLE HAK EDİYOR”
Dünyada, Birleşmiş Milletlerde temsil edilen ülke sayısı kadar anayasa olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ülkenin kendi tarihine, siyasi, sosyal ve kültürel yapısına, ihtiyaçlarına göre ayrı bir anayasa süreci yaşadığını kaydetti.
Türkiye’nin anayasa geçmişinin de 200 yılı bulduğunu, Cumhuriyet döneminde de muhtelif anayasa tecrübeleri olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak 27 Mayıs 1960’tan itibaren anayasalarımız, maalesef, darbe yönetimleri tarafından şekillendirilmiş ve yürürlüğe konmuştur” dedi.
Anayasanın, darbe ikliminde gerçekleştirilmiş bir referandumla kabul edilmiş olmasının, gerisindeki sorunlu fotoğrafı değiştirmediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki Türkiye gibi 2 bin yıllık devlet geleneğine, coğrafyasında bin yıllık hâkimiyete, ilk asrına ulaşan Cumhuriyet tecrübesine, 73 yıllık demokrasi birikimine sahip bir ülke, çok daha iyi bir anayasayı ziyadesiyle hak ediyor” ifadesini kullandı.
“GEÇMİŞ BİRİKİMLERİ GELECEĞİN HEDEFLERİYLE BÜTÜNLEŞTİREN YENİ BİR ANAYASAYA İHTİYACIMIZ OLDUĞU BİR GERÇEKTİR”
Anayasaların değişmez metinler olmadığını, bunun iyi bilinmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Mesela Amerikan anayasası 236 yılda 27 kez değişmiş olmasına rağmen, ülkenin ihtiyaçlarını hâlâ karşılayabilmektedir. İngiltere gibi anayasa devleti niteliği taşıyıp da yazılı anayasası olmayan ülkeler de mevcuttur. Bir de kâğıt üzerinde çok iyi metinlere sahip anayasaları olup da demokrasiden ve hukuk devletinden çok uzak uygulamaların hüküm sürdüğü ülkeler de söz konusudur. Bizim medeniyet tarihimiz anayasa tecrübesi bakımından çok ama çok zengindir. Mesela, dünyanın en eski yazılı anayasalarından biri, hicretin hemen ardından yapılan 47 maddelik Medine Sözleşmesi diye anılan metindir. Milattan öncesine kadar uzanan ve bugünkü anayasa kavramına karşılık gelebilecek Hammurabi Kanunları gibi metinler de coğrafyamızın mirası içindedir. Modern anayasalar için ise İngiltere’deki Magna Carta’dan başlayıp Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi ile Amerikan Bağımsızlık Bildirisi’ne kadar uzanan bir dizi referansa işaret edilir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizdeki anayasa girişimleri 1808 tarihli Sened-i İttifak’la başlatılır ve 1876 tarihli Kanun-i Esasi’yle gerçek anlamda vücut bulur. Millî Mücadele’nin meşru zeminini oluşturan anayasa 1921 yılında, yani savaşın en şiddetli günlerinde hazırlanıp yürürlüğe girmiştir. Tek başına bile, milletimizin ve ülkeyi yönetenlerin hukuki meşruiyet konusundaki hassasiyetini bu anayasa göstermeye yeterlidir. Ardından gelen 1924, 1960 ve 1982 anayasalarının her birinin, kendi dönemlerine ilişkin ayrı hikâyeleri vardır. Bugün bize düşen görev, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, ülkemizin sahip olduğu bu derinlikli birikimin üzerinde kendi hikâyemizi yazıp, gelecek nesillere en büyük mirası bırakmaktır” diye konuştu.
Teknolojinin, iklimin yanı sıra siyasi ve sosyal yapılarda da köklü değişimlerin yaşandığı bir dönemden geçildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir dönemde, Türkiye Yüzyılı iddiamızı hayata geçirebilmek için sadece altyapımızı güçlendirmek, vizyonumuzu genişletmek yetmiyor. Tüm bunlara uygun, geçmiş birikimleri geleceğin hedefleriyle bütünleştiren yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğu bir gerçektir. Bizi, darbe anayasası gölgesinden kurtaracak olması bile yeni anayasa çalışmalarını kıymetli kılmaya tek başına kâfidir” ifadelerini kullandı.
Yeni anayasa metninin sihirli bir değnek gibi ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik yapısını bir anda değiştirip, Türkiye’yi bir masal diyarı hâline getirmeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ancak milletin ortak değerlerini, ülkenin ortak geleceğini, devletin bekasını, insanların doğuştan gelen hak ve özgürlüklerini, siyasi aktörlerin uzlaşmasını velhasıl tüm bunları şüpheye yer bırakmayan bir meşruiyet zemininde kuşatan yeni anayasanın Türkiye’ye çok şey katacağı açıktır. Bazı kavramların anayasada çokça zikredilmesi, onların ülkenin ve toplumun hayatında aynı karşılığa sahip oldukları anlamına gelmez. Nitekim temel hak ve özgürlükler, ekonomik ve sosyal haklar gibi konulara en az atıflar, bu konuda en ileri kabul edilen ülkelerin anayasalarında yer alıyor. Bu başlıklara en çok atıfların ise sorunlu coğrafyalarda yapıldığı görülüyor. Hülasaten önemli olan anayasaları modern dünyanın güzel kavramlarıyla süslemek değil, bu metinlerin ruhuna uygun yönetimler ve uygulamalar ortaya koymaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa metinlerinin kısa veya uzun olmasının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Her sistem, onu işletecek kişilerin anlayışına ve tarzına göre somut uygulamalara dönüşür. Bize düşen sistemi, mümkün olan en sağlam, en gerçekçi, en sürdürülebilir şekilde kurmaktır” dedi.
Türkiye’nin demokrasi ve hukuk pratiğinin kısa metinlerin bürokratik oligarşinin istismarına uğrayabileceğini, uzun metinlerin de siyasi ve sosyal dönüşümün önünü tıkayabileceğini söylediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Dolayısıyla bize lazım olan, lafzı, ruhu ve hacmiyle, milletimizin dünyaya ve hayata bakışına, ülkemizin birikimine ve hedeflerine uygun bir anayasa metnidir. Eskiler buna ne der? ‘Efradını cami, ağyarını mani’. Dünya ve ülke şartlarına göre metni ne kadar değişirse değişsin, işte bu anlayışın hep devam etmesini sağlayan bir anayasayı ülkemize kazandırmak istiyoruz. Biz parlamentodaki tüm gruplarla bunları konuşacağız, görüşeceğiz. Onlar da bu işe olumlu bakarlarsa yolumuza devam edeceğiz. Olursa olur, olmazsa olmaz, bize düşen kapıları çalmak. Cumhur İttifakı olarak biz buna hazırız. Buradan tüm siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, akademi mensuplarına sesleniyorum, ‘Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar’ sözüne uygun şekilde en ideal anayasa metnini bulmak için gelin konuşalım, tartışalım, müzakere edelim ama bu süreçten kaçmayalım. Hiç kimsenin böyle bir anayasa arayışından ve çalışmasından rahatsız olmasına gerek yok.”
Geçirdiği onca değişiklikle âdeta “yamalı bohçaya” dönen bir anayasayla yaşamaya devam etmenin siyaset ve ülke için artık taşınması zor bir yüke dönüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mevcut anayasamız, muasır medeniyetler yolculuğunda ülkemizin önünü açmak yerine sürekli paçasından aşağı çekmektedir. Vesayetten darbeye nice yükü omuzlarından atan Türkiye’nin, 12 Eylül anayasası konusunda da bunu yapacak dirayete sahip olduğuna yürekten inanıyoruz” diye konuştu.
Darbe direktifi olarak değil, gerçek bir toplum sözleşmesi olarak hazırlanmış yeni anayasayı ülkeye kazandırana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Her işimiz gibi yeni anayasa çalışmalarında da düsturumuz ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ prensibi olacaktır. İnsanı önceleyen, milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan, toplumun gerisinde kalan değil, topluma dinamizm katan bir anayasa hedefliyoruz. Sempozyumumuzda tüm bu hususların enine boyuna konuşulacağı, tartışılacağı, siyasetin ve toplumun önüne yeni anayasa için aydınlık ufuklar açılacağı kanaatindeyim. Burada serdedilen her görüşü, her tenkidi, her teklifi samimiyetle değerlendirip, çalışmalarımıza derç edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Ülkemizin iki asırlık yönetim sistemi arayışının zirvesi olarak gördüğüm, ilk dönemini bitirip ikinci dönemine girdiğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni de bu kapsayıcı muhasebenin bir parçası kabul ediyorum.”
“BU ZOR GÜNLERİNDE TÜM İMKÂNLARIMIZLA KARDEŞLERİMİZİN YANINDAYIZ”
Sözlerinin sonunda Libya’daki sel felaketine yönelik de değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sel ve su baskınlarında hayatını kaybedenlere rahmet diledi. Sahadan alınan bilgilerin büyük bir doğal afetin yaşandığını gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kayıplarla birlikte vefat sayılarının maalesef daha da artacağı anlaşılıyor. Türkiye olarak bugüne kadar nasıl Libya halkını yalnız bırakmadıysak, bu zor günlerinde de tüm imkânlarımızla kardeşlerimizin yanındayız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece sel felaketinin yaşandığı Libya’nın değil aynı zamanda depremden etkilenen Fas’ın da yanında olduklarını belirterek, “AFAD Başkanlığımızı arama-kurtarma personelinden diğer ihtiyaçlara gerekli yardımları süratle ulaştırma noktasında talimatlandırdık. İlk etapta üç kargo uçağımız yardımlarla beraber Libya’ya intikal etti. Amacımız, Libya’nın yaralarının bir an önce sarılmasını sağlamaktır. İnşallah bundan sonra da kendilerine gereken desteği vereceğiz. Buradan bir kez daha tüm Libyalı kardeşlerimize geçmiş olsun diyorum” ifadelerini kullandı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.