Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kahramanmaraş’ta yaptığı konuşmada, “Bir asır önceki gibi bizi âdeta içinde boğmak, yok etmek istedikleri Anadolu topraklarından yeni bir silkinişle, yeni bir şahlanışla bölgemize ve dünyaya barış, huzur, adalet getirecek bir mücadelenin içindeyiz” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 12 Şubat Stadyumu’nda düzenlenen AK Parti Kahramanmaraş 7. Olağan İl Kongresi’ne katıldı.
“TÜRKİYE, 100 YIL ÖNCEKİ KADAR KRİTİK BİR DÖNEMEÇTEN GEÇİYOR”
Kongrede konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, en son Kahramanmaraş’ın kurtuluşunun 100’üncü yıl dönümü dolayısıyla şehre geldiğini anımsatarak, “Maraş’ı, Kahramanmaraş yapan kıyamın bayraktarlar Sütçü İmam’ı, Arslanbey’i, Rıdvan Hoca’yı, Senem Ayşe’yi, Çuhadar Ali’yi ve tüm İstiklal sevdalılarını rahmetle yâd ediyorum” dedi.
“Mücadelesiyle İstiklal harbimize güç ve moral veren Maraş’ta olmak işte bunun için her defasında bizlere heyecanlandırır, mutlu eder” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi 2023 hedeflerine ulaştırmada olduğu gibi 2053 vizyonuyla buluşturma mücadelesinde de Kahramanmaraş’ı en önde görmek istediğini söyledi.
Türkiye’nin 100 yıl önceki kadar kritik bir dönemeçten geçtiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir asır önceki gibi bizi âdeta içinde boğmak, yok etmek istedikleri Anadolu topraklarından yeni bir silkinişle, yeni bir şahlanışla bölgemize ve dünyaya barış, huzur, adalet getirecek bir mücadelenin içindeyiz” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tarihî süreçte milletin sorumluluğu son 18 yılda olduğu gibi yine AK Parti’ye verdiğini belirterek, “Üye sayımızın 11 milyon 200 bini bulması bunun en büyük ispatıdır. Kadın kollarımızın üye sayısının 5 milyon 200 bine ulaşması, bu mücadeleye hanım kardeşlerimizin de sahip çıktığını çok açık ve net göstermektedir. Gençlik kollarımızın üye sayısının 1 milyon 240 bine yaklaşması bu mücadele gençlerimizin de sahip çıktığının ispatıdır” diye konuştu.
“TÜRKİYE’NİN KALKINMA MÜCADELESİNE YAPTIĞIMIZ KATKININ EN YAKIN ŞAHİDİ MİLLETİMİZİN KENDİSİDİR”
“Kaderimizi Türkiye’nin kaderiyle istikbalimizin milletimizin istikbali ile bir görüyoruz” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sıfatı, ismi, cismi ne olursa olsun hiç kimsenin kendi şahsi hesaplarını, hedeflerini, heveslerini bu ulvi davanın önüne koymasına tahammülümüz olamaz. Bunun için değişim gerçeğinden kopmadan ama 19 yıldır partimize hizmet etmiş ve davamıza bağlılığını koruyan herkesi de kucaklayarak yolumuza devam edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Davamızı kör dünyanın göbeğine, kuşların göz bebeğine, yola, ağaca, pınara, esen yele, yağan kara, yağmur yüklü bulutlara, bebeklerin avucuna, minarelerin burcuna, kara taşa, kor ateşe yazacağımız güne kadar bize durmak, duraksamak haramdır” sözlerine yer verdi.
Allah’ın yardımı ve milletin yoldaşlığı dışında bir güç aramadan mücadelelerini hep daha ileriye taşıyarak büyüttüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin demokrasi ve kalkınma mücadelesine yaptıkları katkının en yakın şahidinin milletin bizatihi kendisi olduğunu aktardı.
Her alanda Cumhuriyet tarihinde yapılanların tamamını üçe, beşe, ona katlayan hizmetler, yatırımlar yaptıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 yılda Kahramanmaraş’a da 35,5 milyar lira yatırım yapıldığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kahramanmaraş’a yapılan eğitim, yükseköğretim, altyapı, sosyal yardım, sağlık, ulaştırma, TOKİ, sanayi, teknoloji, içme suyu, tarımsal sulama ve tarım yatırımlarını anlattı.
“TÜRKİYE GÜÇLENDİKÇE MARUZ KALDIĞI SALDIRILAR ARTIYOR”
Türkiye büyüdükçe ve güçlendikçe karşısına çıkan engellerin, maruz kaldığı saldırıların da ona göre arttığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstiklal Harbi’nin ardından umut verici bir kalkınma ve sanayileşme hamlesi başlatan Türkiye’nin tek parti döneminde elindeki fırsatları kaçırdığını, daha sonra atılan kalkınma hamlelerinin de darbeler ve vesayet eliyle hep kadük bırakıldığını anlattı.
Türkiye ile benzer şartlarda yola çıkan pek çok devletin, hızla özgürleşir ve zenginleşirken Türkiye’nin enerjisini ve vaktini iç mücadelelerle heba ettiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti olarak böyle bir ülke devraldığını, iktidara gelmelerinin ardından farklı vesayet odaklarıyla mücadele ettiklerini anımsattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Şairin dediği gibi, biz bugünlere tüzüklerle çarpışa çarpışa geldik. Kimi zaman yutkunduk, kimi zaman kalbimizde fırtınalar koptu, gözlerimizde şimşekler çaktı. Kimi zaman var gücümüzle hakikati haykırdık, kimi zaman tüm gücümüzle yumruğumuzu savurduk ama hiçbir zaman bize dayatılan düzene teslim olmadık. Hep Hakkın, hakikatin yolunda milletimizin bize gösterdiği istikamette çalıştık, durmadık çabaladık. Türkiye’ye müstemleke muamelesi yapanlara asla eyvallah etmedik. Türk milletini tarihiyle ve değerleriyle aşağılamaya ve öyle göstermeye kalkanlara asla izin vermedik. Medeniyetimizi ve coğrafyamızı sömürüyle, kanla, gözyaşıyla boğmaya çalışanların yüzlerine gerçekleri haykırmaktan her hal ve şart altında dostlarımızın yanında yer almaktan çekinmedik; Suriye’de biz var olduk, Libya’da biz var olduk, şimdi de Azerbaycan’da biz var olduk, biz varız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sabah Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile telefon görüşmesi yaptığını belirterek olumlu gelişmeleri kendisinden dinlediğini, inşallah zafere yaklaşıldığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kardeşlerim; şöyle bir çevremize, AK Parti’yi ve Tayyip Erdoğan’ı sevenler niye seviyor, sevmeyenler niye sevmiyor diye baktığımızda göreceğimiz manzara işte budur. Ne işin var senin Azerbaycan’da? Ne işin var senin Suriye’de? Ne işin var senin Libya’da? İşte bizi bunun için sevmiyorlar. Evet, biz emperyalistlerin, zalimlerin karşısında olacağız, çünkü bizim ecdadımız hep bunun mücadelesini verdi. Bizi milletimiz sever, bizi ümmet sever, bizi mazlumlar sever, bizi mağdurlar sever, bize o yeter. Buna karşılık bizden zalimler nefret eder, hainler nefret eder, bir asırdır fütursuzca yürüttükleri adaletsiz düzenlerini bozduklarımız nefret eder” diye konuştu.
Türkiye’de vesayeti tasfiye ettiklerini, IMF’ye borcu bitirdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Eğer vesayeti tasfiye etmeseydik kimsenin bize itirazı olmazdı. Eğer terör örgütlerinin başını ezmeseydik kimse bize, evet, yan gözle bakmaz, bize saldırmazdı. Eğer IMF’e bağlı ekonomi düzenini kırmasaydık kimsenin bizden şikayeti olmazdı. Göreve geldiğimizde 23,5 milyar dolar IMF’e neyimiz vardı, borcumuz vardı. Bu borcu biz ne zaman sıfırladık? 2013’te sıfırladık. Şimdi bizim IMF’e borcumuz var mı? Yok. Ama ne diyor CHP? Bak böyle gidemeyeceksiniz, IMF’den borç alın. Ya bunlar bizi ne zannediyorlar? Bu CHP IMF’den borçlanmaya alışmış, onların kapısında kul, köle olmuşlar, biz bu duruma düşmedik, düşmeyeceğiz. Eğer darbecilere kuzu kuzu teslim olsaydık kimse bize ateş püskürmezdi. İşte CHP’nin dediği gibi, IMF’den biz borç alsaydık aynı şekilde kimse bize bir şey demezdi. Eğer Suriye’deki zulme, Irak’taki bölünmüşlüğe, Libya’daki çarpıklığa, Doğu Akdeniz’deki haksızlığa, hırsızlığa ses çıkarmasaydık kimse bizi hedef almazdı.”
“HEDEFLERİMİZDEN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Türkiye’yi seven, Türkiye’yi kabullenmiş Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanı olduğunu hatırlatarak Kıbrıs’ta yeni bir sürecin başladığının altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Kasım’da Cumhur İttifakı olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde olacaklarını bildirerek törenlere katılacaklarını ve ardından kapalı Maraş bölgesinde topluca piknik yapacaklarını açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kuzey Kıbrıs’taki kardeşlerimizle ana vatan-yavru vatan birlikteliğimizi orada bizzat yaşayarak ortaya koyacağız, buna ihtiyaç vardı ve bu gecikti, şimdi bu inşallah yeniden oluşacak. Bütün bunları yapmasaydık, biz milletimizin yüzüne bakabilir miydik? Bunları yapmasaydık, bunca mazlumun, mağdurun, garibin vebalinin altından kalkabilir miydik? Bunları yapmasaydık, biz, biz olabilir miydik? İşte bunun için diyoruz ki, hem mücadeleyi yürüteceğiz hem bunun bedelini ödeyeceğiz hem de hedeflerimizden asla vazgeçmeyeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, il kongresinde görev alacak partililere başarılar dileyerek konuşmasını tamamladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütüphane 5.0 ve İnsan Merkezli Dijital Dönüşüm Uluslararası Konferansı’nda yaptığı konuşmada, “Bugün okul öncesinden doktora sonrası düzeye kadar eğitim kurumlarımızla, kütüphanelerimizle, gençlik merkezlerimizle çıtayı her geçen gün daha yükseğe taşıyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığımız, Millî Eğitim Bakanlığımız, üniversitelerimiz, vakıflarımız ve yerel yönetimlerimizle el ele vermek suretiyle kütüphanecilik mirasımızı yaşatmaya, geliştirmeye devam ediyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kütüphanesi’nde düzenlenen Kütüphane 5.0 ve İnsan Merkezli Dijital Dönüşüm Uluslararası Konferansı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, farklı alanlarla ortaya koydukları eser ve ürünlerle ufukları aydınlatan ilim ve kültür erbabına şükranlarını iletti.
Ebediyete irtihal eden kütüphanecileri, aydınları, sanatçıları, çalışmalarıyla ülkeye ve insanlığa katkı yapanları rahmetle yâd eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk kütüphaneciliğinin bugünlere gelmesinde emeği ve katkısı olan, ömrünü kütüphaneciliğe adayan tüm kitap sevdalılarına teşekkürlerini sundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4 Kasım’da başlayıp bugün sona erecek konferansın kütüphaneler ve kütüphaneciler başta olmak üzere ülke ve millet için hayırlara vesile olmasını temenni ederek, bu önemli konferansı tertipleyerek bir araya gelinmesine vesile olan Anadolu Üniversite Kütüphaneleri Konsorsiyumu’nu ve Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi mensuplarını tebrik etti.
“Biz ilk emri ‘Yaradan Rabb’inin adıyla oku’ olan bir inancın müntesipleriyiz. İlim erbabımız bilgiyi yitik malları olarak görmüş ve hayatları boyunca bilginin peşinde koşmuşlardır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kütüphanecilik anlamında bin 300 yıllık çok köklü bir geleneğin bulunduğunu söyledi.
“GÜNÜMÜZÜN BİLİM VE KÜLTÜR MİRASINA MİLLETİMİZİN YAPTIĞI KATKI GÖZ ARDI EDİLEMEYECEK KADAR BÜYÜKTÜR”
Emeviler’den Abbasiler’e, Selçuklular’dan Osmanlı Devleti’ne, oradan bugünkü Cumhuriyet’e bu alanda ciddi bir birikim sahibi olunduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, asırlar boyunca imar edilen şehirlerde, kurulan devletlerde, inşa edilen medeniyetlerde kitap ve âlimin hep merkezde yer aldığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şam’daki Beytül Hikme, Bağdat’taki Nizamiye Medresesi, Anadolu’da Karatay Medresesi, Gök Medrese, İstanbul’da Sahn-ı Seman, Süleymaniye kütüphaneleri ve daha nicesi… Tüm bu yapılar yalnızca kendi muhitlerine değil, tüm dünyaya ilim ve irfan yaymışlardır. Gerek camii gerekse vakıf ve medrese kütüphanelerimiz hem dinî ilimlerde hem pozitif bilimlerde güvenilir bilginin temel kaynakları oldu” diye konuştu.
Avrupa’dan ve dünyanın diğer bölgelerinden bilim insanları ve talebelerin bu merkezlerde asırlar boyunca ilim tahsil etmeye geldiğini, buralardan öğrendikleri bilgi ve metotlarla kendi ülkelerindeki üniversite ve kütüphanelerin kurulmasına öncülük ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Hakkımız tam manasıyla teslim edilmese dahi günümüzün bilim ve kültür mirasına milletimizin yaptığı katkı göz ardı edilemeyecek kadar büyüktür. Tarihimize şöyle bir göz attığınızda karşınıza çıkan ilk hakikatlerden biri şudur. İlme ne zaman hak ettiği kıymeti vermişsek kitaba ve bilgiye ne zaman dört elle sarılmışsak dünya tarihine geçen en büyük başarılarımızı işte o zaman elde etmişiz. Huzur ve güvenliğimizi, refah seviyemizi işte o zaman istediğimiz düzeye getirebilmişiz. Fakat ilimle, irfanla, bilgiyle, kitapla aramız açıldığında ise geriye düşmüş, zayıflamış, güç kaybetmiş, takip edilen değil, takip eden konuma gelmişiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Burada şu anekdotu özellikle paylaşmak istiyorum. Yavuz Sultan Selim Han hem âlimlere büyük hürmet gösterir hem de okumayı çok severdi. O kadar ki sefere çıktığı zamanlarda seyyar kütüphanesini de yanına aldırırdı. Mısır seferi dönüşünde devrin en büyük âlim ve müverrihlerinden Kemal Paşazade ile yan yana at üstünde ilmi bir sohbete koyulmuşlardır. Bu sırada Kemal Paşazade’nin atının ayağı aniden bir çukura girdi ve bu çukurdan Yavuz Sultan Selim Han’ın kaftanına çamur sıçradı. Son derece müteessir olan Kemal Paşazade’ye Yavuz Sultan Selim şu hikmetli cümleyi kurdu. ‘Üzülmeyiniz hocam. Âlimin atının ayağından sıçrayan çamur bizim için üzüntü değil bir iftihar vesilesidir.’ Sonra döndü ve maiyetinde bulunanlara şu talimatı verdi. ‘Alınız bu çamuru, bu çamurlu kaftanımı öldüğüm zaman üzerime örtünüz.’ Sadece bu örnek bile tarih ve medeniyetimizde ilmin ve âlimin tuttuğu yeri göstermesi bakımından önemli bir referanstır.”
Camii ve medrese kütüphanelerinin yanı sıra müstakil kütüphanelerin 17. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yükselmeye başladığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Köprülü Kütüphanesi, Atıf Efendi, Ragıp Paşa, Nuruosmaniye ve Hamidiye gibi kütüphanelerin uzun yıllar ilim hayatına damga vurduğunu kaydetti.
Hepsi birer bilgi hazinesi olan bu yapıların sadece belli bir kesimin değil, halkın tamamının kullanımına açık bir hâlde olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, okuyan, sorgulayan, merak eden, araştırma yapmak isteyen herkesin bu kütüphanelerden faydalanabildiğini aktardı.
“BU ÜLKENİN AYDINLIK YARINLARI OLAN GENÇ NESİLLERİN KENDİ KÖKLERİYLE BAĞI ZAYIFLATILDI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tabii şu acı gerçeği de ifade etmek mecburiyetindeyim. Bu zengin müktesebatı, özellikle Cumhuriyet’imizi maziden bir kopuş olarak gören tek parti yıllarında ne yazık ki yeterince değerlendiremedik. Eşsiz kaynaklarla bezeli kütüphanelerimiz tek parti zihniyetinin tepeden inmeci uygulamalarından dolayı merhum Cemil Meriç’in benzetmesiyle birer tuğla yığınına dönüştü. Nice kuşakların geçmişiyle arasına kalın duvarlar örüldü. Bu ülkenin aydınlık yarınları olan genç nesillerin kendi kökleriyle bağı zayıflatıldı. Evlatlarımız medeniyet değerlerine bilerek yabancılaştırıldı. Bu politikalar sebebiyle koca bir nesil ne Şarklı kalabildi ne Garplı olabildi, iki arada bir derede maalesef oradan oraya savruldu. Türkçe ezan garabetinden musiki yasaklarına, rahmetli Âşık Veysel’in bizzat yaşadığı kılık kıyafet dayatmalarına kadar hayatın birçok alanında bunu gördük, yaşadık. Milletçe tecrübe ettik.”
“MİLLET KÜTÜPHANEMİZİ BEŞ YIL ÖNCE ÜLKEMİZE KAZANDIRDIK”
Yaşadıkları tüm olumsuzluklara rağmen yeniden ayağa kalkmayı, kökleri ve tarihleriyle yeniden bütünleşmeyi başardıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bakınız bugün okul öncesinden doktora sonrası düzeye kadar eğitim kurumlarımızla, kütüphanelerimizle, gençlik merkezlerimizle çıtayı her geçen gün daha yükseğe taşıyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığımız, Millî Eğitim Bakanlığımız, üniversitelerimiz, vakıflarımız ve yerel yönetimlerimizle el ele vermek suretiyle kütüphanecilik mirasımızı yaşatmaya, geliştirmeye devam ediyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cumhurbaşkanlığı olarak bu sürece liderlik ediyoruz. Şu anda içinde bulunduğumuz Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanemizi beş yıl önce Ankara’mıza ve ülkemize kazandırdık. 5 milyon 100 bini aşkın bölümü matbu olmak üzere, dijitalleştirilmiş yayınlarla birlikte 141 milyon 700 bin kaynak ile burayı dünyanın en büyük üçüncü kütüphanesi hâline getirdik. 300 milyonun üzerinde elektronik kaynağı araştırmacıların kullanımına sunduk. 112 ülkeden 135 farklı dilde eserin yer aldığı dünya kitaplığı ile 13 ana veri tabanı, 233 alt veri tabanı ile 125 bin metrekarelik alanı ve 5 bin kişilik oturma kapasitesi ile toplantı ve seminer salonları, teknoloji sınıfları, açık ve kapalı otoparkı, yemek salonları, kafeteryaları ve tam 201 kilometre raf uzunluğu ile Millet Kütüphanemizi öğrencilerimizin, akademisyenlerimizin ve tüm vatandaşlarımızın hizmetine verdik.”
Geçen yıl 2 milyona yakın ziyaretçiyi ağırlayan Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nin dünyada üçüncü sıraya yerleştiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Laf ola beri gele yok. İcraat, icraat, icraat. Bu yılın ekim ayı itibarıyla dikkatinizi çekiyorum; toplam 8,5 milyon ziyaretçiyi Millet Kütüphanemizde misafir etmenin kıvancını yaşadık. Bilhassa liseli ve üniversiteli gençlerimizin kütüphanemize çok yoğun ilgi gösterdiğini görüyor, bundan da büyük bir memnuniyet duyuyorum. Her sabah erken saatlerde pırıl pırıl evlatlarımız Millet Kütüphanesi’ne gelmek için adeta birbirleriyle yarışıyor. Biz de burada okuyan, yazan, araştırma yapan veya sınavlara hazırlanan gençlerimize günde iki öğün çorba ikram ediyoruz. 15 çeşit içecek ve keklerimizi yine ücretsiz olarak buradaki genç evlatlarımıza sunuyoruz. Bu yılın 8 ayında 5 milyon 927 bin adet ücretsiz ikramda bulunduk” diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde düzenlenen bin 894 eğitim ve bilim atölyesinde 17 bin 642 katılımcının hiçbir ücret ödemeden eğitim aldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, son beş yılda Millet Kütüphanesi’nin 46 büyük sergiye ev sahipliği yaptığını söyledi.
“KİTAP ŞİFAHANEMİZDE BU SENE 28 BİN ESERİN TEMİZLİK İŞLEMİNİ YAPTIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı halk kütüphanelerinde 2024 yılı sonunda üye sayısının 6,7 milyona, kullanıcı sayısının 38,7 milyona ve kitap sayısının 25 milyona çıkmasıyla tüm zamanların en büyük rekorunun kırıldığını belirterek, şu bilgileri verdi: “Bu yıl ise güncel üye sayımız 7,6 milyona, kitap sayımız da 25,6 milyona ulaştı. Hâlihazırda dağıtımda olan 800 bin yeni kitabımızla bu sayıyı yıl sonunda 26,4 milyona yükselteceğiz. 2026 yılında açacağımız yeni kütüphanelerle toplam kullanım alanımızı 800 bin metrekareden 1 milyon metrekareye, oturma kapasitemizi ise 150 binden 200 bin kişinin üzerine taşıyacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kütüphanecilik hizmetlerinde başarılarımıza her gün bir yenisini ekliyoruz. İki yıl önce büyük yürüyüşümüzde yeni bir halka, yeni bir safa olarak tarif ettiğimiz, bu çok önemli, Rami Kütüphanemizin açılışını yapmıştık. Bu kütüphanemizi sosyal donatıları, atölye çalışmaları, kültür ve sanat etkinlikleriyle yaşayan ve üreten bir merkeze dönüştürdük. Rami Kütüphanesi bünyesinde faaliyet gösteren ve dünyanın en büyük yazma eser restorasyon laboratuvarı olan Kitap Şifahanemizde bu sene 40 bin eserin durum tespitini, 28 bin eserin ise temizlik işlemini yaptık. Çoğu tahribata uğramış 4 bin 446 eserin de restorasyonunu yaparak muhafaza altına almış olduk” diye ekledi.
“DİJİTALLEŞME ALANINDA DA ÇOK CİDDİ MESAFE KATETTİK”
“28 Şubat döneminin ruhsuz, köksüz, tarih şuurundan yoksun zihniyetinin kurbanlarından biri de İstanbul Üniversite’mizdeki tarihî kitaplardı. Adı baskı ve zulümle anılan zamanın rektörü tarafından üniversitenin Nadir Eserler Kitaplığı ve binlerce nadir eser çöpe atılmıştı. Bunların arasında Sultan 2. Abdülhamid Han’ın özel kitaplığı da vardı. Tasnif ve kataloglamasını yaparak bu eserleri de okuyucuların istifadesine sunduk” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “İstanbul’da tüm ithamlara, tüm iftiralara rağmen Atatürk Kültür Merkezi’ni yeniden ve çok daha güçlü bir şekilde inşa ettik. Önümüzdeki aylarda Haydarpaşa’da yine muhteşem bir kütüphanemizi hizmete açacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son yıllarda Türkiye’nin ilk gar, havalimanı ve alışveriş merkez kütüphaneleri ile 0-3 yaş bebek, tarım, turizm ve müzik kütüphanelerini hayata geçirmiştik. Yakın zamanda bir ilke daha imza atarak ülkemizin ilk hastane halk kütüphanesini eylül ayının sonunda hizmete açtık. Diğer taraftan, dijitalleşme alanında da çok ciddi mesafe katettik. Türkiye Yazma Eserler Kurumu başkanlığımızın koleksiyonunda yer alan 457 bin eserin dijital nüshasını araştırmacılarımızın istifadesine sunduk. Derleme ve kataloglama faaliyetlerinde de çok iyi bir karneye sahibiz. 2024’te 107 bin 33 kitabı derleyerek Cumhuriyet tarihi rekorunu kırdık. Eylül 2025 itibarıyla 154 bin kataloglama faaliyetiyle yeni bir başarıya ulaştık” açıklamasında bulundu.
Millî Dijital Kütüphane Projesi ile Millî Kütüphane’de verilen hizmetlerin sanal bir modellemesini yaparak dijital ikizini oluşturduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millî Dijital Kütüphane üyelerimiz Ankara’daki yerleşkeye ek olarak ülkemizin dört bir yanındaki 69 halk kütüphanemizde kurulan erişim istasyonlarından 20 milyondan fazla kaynağa erişebiliyor. Tüm bu hizmetlerde emeği geçen bakanlıklarımıza, kurumlarımıza, bilhassa da kütüphanecilerimize teşekkür ediyorum” dedi.
“SİYASETİ ENFEKTE EDEN ZEHİRLİ SÖYLEMLERE MİLLETİMİZİ MAHKÛM ETMEYİZ”
Seçkin konuklar önünde gündeme getirmek istemediğini ancak siyasetçiler olarak saldırılar karşısında siyaset kurumunun itibarını da korumaları gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Dün ana muhalefet partisi genel başkanının hezeyanlarını hem kendi partisi hem de ülkemiz siyaseti adına inanın hicap duyarak takip ettim. Konuşan, Türkiye’nin ikinci büyük partisinin genel başkanı mı yoksa ayarları bozulmuş hakaret otomatı mı maalesef belli değil. Türkiye böyle bir siyasi üslubu, böyle bir çiğliği asla hak etmiyor. Öte yandan şunu da hepimiz çok iyi biliyoruz. Zihin fukara olunca akıl ukala olur, dilin de freni boşalırmış.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bakın gerçekten üzülerek söylüyorum. Zihni ile dili arasındaki bağ tamamen kopmuş, ağzından çıkanı kulağı duymayan zavallı bir şahıs var. Bu zat gün aşırı söylediği yalanlarla, önüne gelene attığı iftiralarla, meydanlarda savurduğu hakaretlerle giderek saldırgan hâle geliyor. Yerel yönetimleri ahtapot misali saran suç örgütünün yolsuzlukları ortaya döküldükçe bu zat da panikliyor, çirkinleşiyor, kontrolü iyice kaybediyor. Biz elbette, günden güne daha da seviyesiz ve sevimsiz bir hâl alan bu dile, siyaseti enfekte eden bu zehirli söylemlere milletimizi mahkûm etmeyiz. Dün zaten hem genel başkanvekilimiz ve parti sözcümüz hem de diğer arkadaşlarım bu zata hak ettiği cevabı onun düzeyine inmeden verdiler. Kendisine tavsiyem; Biz az söyledik, o çok anlasın.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konferansın hayırlara vesile olmasını diledi, programa teşrif eden tüm misafirlere teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Cumhurbaşkanlığı Kütüphaneler Daire Başkanı Ayhan Tuğlu ve ANKOS Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Çetinkaya tarafından hediye takdim edildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 41. İSEDAK Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “1967 sınırları temelinde, Başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip Filistin devleti kurulana kadar mücadelemizi hep birlikte sürdüreceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen, İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) 41.Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, yapacakları istişarelerin ve alacakları kararların, ülkelere, İslam dünyasına ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diledi. Cumartesi gününden itibaren organizasyon dahilinde pek çok panel, oturum ve yan etkinlikler düzenlendiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomik ve mali iş birliğinden ulaştırma ve iletişime, sürdürülebilir turizmden dijital dönüşüme farklı başlıklar altında fikir ile değerlendirmelerin dile getirildiğini hatırlattı.
Bunun için tüm katılımcılara şahsı ve milleti adına canı gönülden teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabb’im emeklerinizi hayra tebdil eylesin’ diyorum. Tüm bu çalışmaların, aramızdaki uhuvveti, muhabbeti ve dayanışmayı güçlendirmesini, münasebetlerimize katkı yapmasını temenni ediyorum” diye konuştu.
“YAKLAŞIK 14 YIL BOYUNCA SURİYELİ KARDEŞLERİMİZ ÇOK AĞIR BEDELLER ÖDEDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son toplantıdan bu yana Orta Doğu başta olmak üzere tüm dünyada tarihî gelişmelere şahitlik ettiklerini aktararak, şöyle devam etti: “İSEDAK Başkanı sıfatıyla, biliyorsunuz yıllarca bu kürsüden sizlere Suriye halkının çektiği çilelerden bahsettim. Yaklaşık 14 yıl boyunca Suriyeli kardeşlerimiz çok ağır bedeller ödediler. Baas rejiminin ve terör örgütlerinin saldırılarında 1 milyona yakın Suriyeli kardeşimiz can verdi. 3,6 milyonu Türkiye’ye olmak üzere milyonlarcası başka ülkelere göç etmek, hicret etmek zorunda kaldı. Bu süreçte Suriyeli muhacirlere ensar bilinciyle ev sahipliği yaptık. Kardeşlik ve komşuluk görevimizi en güzel şekilde yerine getirmeye gayret ettik. Allah’a hamdolsun, sonunda zafere ulaşan Suriyeli mazlumlar oldu. 14 yıl boyunca Suriye’yi kan gölüne çeviren mezalim 8 Aralık Devrimi’yle birlikte nihayet sona erdi ve Suriye, Cumhurbaşkanı Sayın Ahmed Şara’nın dirayetli liderliğinde yeniden toparlanma sürecine girdi. Burada bir kez daha hürriyetleri için toprağa düşen Suriyeli kardeşlerimizi rahmetle yad ediyorum. Rabb’im mekanlarını cennet eylesin.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’nin uzun bir aradan sonra İSEDAK Bakanlar Toplantısı’nda temsil edilmesinden büyük bir memnuniyet duyduğunu dile getirdi. Türkiye olarak ulaştırmadan eğitime, güvenlikten ticarete, sağlıktan, sosyal hizmetlere kadar Suriye halkına destek vermeye devam ettiklerine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkenin siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün korunması, tüm kesimleriyle Suriyeli kardeşlerimizin kalıcı refaha kavuşması noktasında, Teşkilatımızın ve İslam dünyasının desteği çok çok önemlidir. Suriye’nin, bölge ekonomileriyle entegrasyonu hem Suriye’ye hem de bölgemize somut katkılar sunacaktır” ifadesini kullandı.
“İSEDAK ÇATISI ALTINDA SURİYE’YE ÖZEL BİR DESTEK PROGRAMI BAŞLATIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, entegrasyonun en kritik ayağını teşkil eden ulaştırma projelerinin hayata geçirilmesi konusuna yoğunlaşmanın, hayati öneme sahip olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: “Şunu da büyük bir memnuniyetle ifade etmek istiyorum: Suriye’de ekonomik kalkınmanın önünde ciddi engel oluşturan yaptırımlar, bizim de gayretlerimizle hamdolsun peyderpey kalkıyor. Gelinen aşamada artık özel sektörün de yatırımlarını Suriye sahasına yönlendirmesini teşvik ediyoruz. Komşumuz Suriye’nin yeniden ayağa kalkması, bir an önce eski günlerine kavuşması temel önceliğimizdir. Bu doğrultuda, İSEDAK çatısı altında bugün Suriye’ye özel bir destek programını da başlatıyoruz. Beşerî ve kurumsal kapasitenin güçlendirilmesine katkı yapacak bu programla eğitim, uzman değişimi, ihtiyaç analizi ve fizibilite çalışmaları gibi alanlarda Suriye’ye proje destekleri sunacağız. Programın uygulama aşamasına, üye ülkelerimizin inşallah çok kıymetli katkılar yapacağına inanıyorum.”
“TEŞKİLATIMIZIN, KIBRIS TÜRK HALKIYLA DAYANIŞMASINI DAHA DA ARTTIRMASINI ÇOK ÖNEMLİ GÖRÜYORUM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden (KKTC) gelen kardeşlerin de katıldığını söyledi.
“Kendilerine tüm kalbimle ‘hoş geldiniz’ diyorum” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kıbrıs Türk halkının, İslam dünyasının ayrılmaz parçası olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle bu kimliklerinden dolayı on yıllardır haksız, hukuksuz ve acımasız bir izolasyona tabi tutuldukları ne yazık ki bir hunharca gelişmedir. Ama buna rağmen Kıbrıs Türkü kardeşlerimiz baskılara boyun eğmediler. Kendi vatanlarında onurluca yaşama iradesinden vazgeçmediler. Egemen eşitliklerini tartışma konusu yapmadılar” diye konuştu. Bölgede kurgulanan yeni emperyalist oyunda Kıbrıs Adası’nın da menüye eklenmek istendiğine dair güçlü sinyaller aldıklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Teşkilatımızın, Kıbrıs Türk halkıyla dayanışmasını daha da arttırmasını bu bakımdan çok önemli görüyorum. Sizlerden Kıbrıs Türkleri’nin iki devletli çözüm temelinde yürüttükleri hak, özgürlük ve adalet mücadelesine daha fazla omuz vermenizi bekliyoruz. İnşallah ana vatan ve garantör ülke olarak biz de Kıbrıs Türk halkını asla yalnız bırakmayacak, haklı davalarında daima yanlarında olacağız” sözlerini sarf etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam dünyası olarak vicdan ve dirayetlerinin, basiret ve metanetlerinin sınandığı çok zorlu bir dönemi tecrübe ettiklerinin altını çizdi.
Bu dönemde birbirlerine daha sıkı kenetlenmeleri, herkesi ilgilendiren sorunların üzerine kararlılıkla ve sağduyuyla gitmeleri gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsanlığa rehber, alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber-i Zişan Efendimiz bir hadisi şerifinde şöyle buyurmuştur: ‘Müslümanların diğer Müslümanlarla ilişkisi birbirine kenetlenmiş bina gibidir’. Evet, aramızdaki münasebetleri öyle bir seviyeye ulaştıralım ki bu bina hep sağlam kalsın, sarsıntılardan, saldırılardan, kundaklamalardan hiçbir surette etkilenmesin” ifadesini kullandı.
“GAZZE’DE HÂLÂ ULAŞILAMAYAN ŞEHİT CENAZELERİ VAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bunu özellikle şunun için söylüyorum kardeşlerim: Biliyorsunuz Gazze geçtiğimiz 2 yıl boyunca son asrın en vahşi, en barbar soykırımlarından birine sahne oldu. Çoğu çocuk ve kadın 70 binden fazla Filistinli, İsrail işgal güçlerinin katliamına uğradı. 170 bin kardeşimiz yaralandı. Dev bir enkaz yığınına dönüşen Gazze’de hâlâ ulaşılamayan şehit cenazeleri var. On milyarlarca doları bulan büyük bir yıkım söz konusu. Enkazlar kaldırılsa bile anne babaları gözlerinin önünde öldürülen masum çocukların yaşadığı travmanın izleri belki de hiçbir zaman silinmeyecek. Uluslararası kuruluşların kayıtsızlığının Gazzelilerin kalbinde açtığı yaralar belki hiçbir zaman tam manasıyla iyileşmeyecek. Bu gaddarlık ve soykırım hiçbir zaman unutulmayacak.”
Türkiye’nin, İsrail’in saldırılarının başladığı ilk günden itibaren, bu soykırıma en güçlü tepkiyi veren ülkelerden biri olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 102 bin tonun üzerindeki insani yardımlarıyla, uluslararası platformlardaki girişimleriyle, hukuk zemininde attıkları adımlarla zalimlerin karşısına dikildiklerini anımsattı.
“GAZZE’DE KALICI ATEŞKESİN TEMİNİ YOLUNDA BÜYÜK ÇABA SARF ETTİK”
Kalıcı ateşkesin temini ve adil bir barışın sağlanması yolunda büyük çaba sarf ettiklerini, İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Ligi Gazze Temas Grubu ve uluslararası toplumun vicdan sahibi üyeleriyle birlikte Gazze’deki kardeşlerinin uğradığı bu mezalimi uluslararası toplumun gündeminde tuttuklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çabaların olumlu neticelerini de almaya başladıklarını anlattı.
Türkiye’nin de katkı sağladığı, Mısır’ın ev sahipliğindeki Hamas ile İsrail arasındaki görüşmelerin ateşkesle sonuçlandığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Katar ve Mısır başta olmak üzere, sürece destek veren bölge ülkelerinin tamamına bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Bu örnek dayanışmayı önümüzdeki dönemde çok daha güçlü bir şekilde, kararlılıkla sürdüreceğimize inanıyorum. Aynı şekilde Amerikan Başkanı Sayın Trump’a da ateşkesin tesisinde ortaya koyduğu iradeden ötürü tekrar teşekkür iletiyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hamas’ın anlaşmaya riayet noktasında oldukça kararlı olduğu görünüyor. Ancak İsrail’in bu konudaki sicilinin çok kötü olduğunu hepimiz görüyoruz. Çeşitli bahanelerin arkasına sığınarak, gizlenerek ateşkes anlaşmasından bu yana 200’ün üzerinde masumu katleden, Batı Şeria’da işgal ve saldırılarına ara vermeyen bir yönetimle karşı karşıyayız. Şurası bir gerçek ki yalnızca sivilleri değil, barışa giden yolu da hedef alan bu saldırılar, İsrail-Filistin meselesine adil ve kalıcı bir çözüm bulma anlayışının önüne asla geçemeyecektir” değerlendirmesinde bulundu.
Gelinen noktada Gazze halkına daha fazla insani yardım ulaştırmanın ve akabinde yeniden imar çalışmalarına başlanmasının gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail hükümetinin bunu da engellemek için elinden geleni yaptığını ifade etti.
“BATI ŞERİA’NIN İLHAKINA MÜSAADE EDEMEYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arap Ligi ile İslam İşbirliği Teşkilatınca hazırlanan yeniden imar planının bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini düşündüklerini aktararak, “Bilhassa Teşkilat ve İSEDAK’ın, Gazze’nin yeniden ayağa kaldırılmasında öncü bir rol oynaması elzemdir. Ne Batı Şeria’nın ilhakına ne Kudüs’ün statüsünün değiştirilmesine ne de ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’nın kutsiyetine zarar verme teşebbüslerine müsaade edemeyiz. 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip Filistin Devleti kurulana kadar mücadelemizi hep birlikte sürdüreceğiz” görüşünü paylaştı.
“SUDAN’IN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ, EGEMENLİĞİNİ VE BAĞIMSIZLIĞINI KORUMALIYIZ”
Sudan’da 29 aydır devam eden çatışma ortamından da bahseden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Son günlerde El Faşir’de sivil halka yönelik katliamları, göğsünde taş değil kalp taşıyan hiç kimse kabul edemez, buna sessiz kalamayız. Sudan’da akan kanın bir an önce durdurulmasında en büyük sorumluluk hiç şüphesiz İslam alemine düşüyor. Müslümanlar olarak başkalarından medet ummak yerine sorunlarımızı kendimiz çözebilmeliyiz. Sudan’ın toprak bütünlüğünü, egemenliğini ve bağımsızlığını korumalıyız. Bu zor günlerinde Sudan halkının yanında olmamız, insani yardımlarımız ve kalkınma desteklerimizi sürdürmemiz ehemmiyet arz ediyor. Teşkilata üye tüm ülkelerin, kardeşlik hukukumuz çerçevesinde, Sudan’ın barış, huzur ve güven iklimine kavuşması için elini taşın altına koyacağına tüm kalbimle inanıyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sayısı hızla artan korumacı tedbirlerin etkilerinin uluslararası ticarette daha yoğun hissedilmeye başladığını söyledi.
Küresel salgın öncesindeki 20 yılda yıllık ortalama yüzde 3,7 oranında gerçekleşen küresel büyümenin 2025-2030 döneminde yüzde 3’e ineceğinin tahmin edildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu veriler, yalnızca bir ekonomik durgunluğu değil aynı zamanda küresel ekonomi politikalarının da yeni bir denge arayışını işaret ediyor. Risk ve belirsizliklerle dolu bu manzara karşısında ülkelerimizin kendi aralarındaki iş birliğinin ne kadar hayati olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır” dedi.
“İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATININ DÜNYA TİCARETİNDEKİ PAYI YÜZDE 11 SEVİYESİNDE”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatının geçmiş 50 yılına bakıldığında ülkelerin dünya ticaretinden hak ettikleri payı alamadığının su götürmez bir gerçek olduğu değerlendirmesinde bulunarak, “Bugün süreçte teşkilat üyesi ülkelerde ortalama kişi başı gelir 1169 dolardan 4 bin 453 dolara yükselirken aynı yıllarda dünya ortalaması 2 bin 611 dolardan 13 bin doların üzerine çıkmıştır. Dünya ticaretindeki payımız ise yüzde 11 seviyesinde kalarak yerinde saymıştır. İslam İşbirliği Teşkilatı üyeleri arasında yüzde 25 olarak belirlediğimiz ticaret hedefinin bir hayli gerisindeyiz. Dünya doğal gaz rezervlerinin yüzde 60’ına, petrol kaynaklarının yüzde 65’ine, küresel nüfusun yüzde 25’ine sahip olan İslam dünyası, uluslararası ticarette arzu ettiğimiz konuma henüz ulaşabilmiş değildir” diye konuştu.
Bu durumu değiştirecek adımlar atmanın elbette mümkün olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İSEDAK bünyesinde yürüttüğümüz ortak program ve projeler, bu noktada büyük önem arz ediyor. Aramızdaki ticaretin güçlendirilmesi hedefiyle 2022’de devreye aldığımız Tercihli Ticaret Sistemi’nin üye sayısının artırılması ve kapsamının genişletilmesine yönelik çabalar, aynı şekilde çok kıymetlidir. Bu sistemin yeni nesil ticaret anlaşmalarıyla perçinlenmesine dönük gayretlere tüm üyelerin desteğini bekliyoruz. Tercihli Ticaret Sistemi’ne henüz taraf olmayan ülkeleri aramıza katılmaya, taraf ülkeleri ise ticaret alanındaki iş birliğimizi derinleştirmeye davet ediyorum” ifadelerini kullandı.
“İSLAMİ FİNANS ÜRÜNLERİNİ YAYGINLAŞTIRMALIYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ihracat stratejilerinin geliştirilmesi temasıyla yapılacak olan bu yılki görüş alışverişi oturumunun ticarette yeni iş birliği imkanlarını istişare etme ve somut yol haritaları oluşturma noktasında faydalı olacağına inandığını söyledi.
İhracatı çeşitlendirirken yüksek gelirli ve rekabetçi ekonomiler inşa etmelerinin de şart olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “KOBİ’lerin finansmana erişimi için İslami finans ürünlerini yaygınlaştırmalı, ihracat kredileri ve sigorta sistemlerini İslami prensiplerle uyumlu hâle getirmeliyiz. İSEDAK KOBİ Programı ile KOBİ’lerimiz arasında güçlü iş birliği ağları oluşturuyoruz. Henüz dahil olmamış ülkeleri bu programa katılmaya ve yürütülen çalışmalardan istifade etmeye çağırıyorum” dedi.
Diğer taraftan üye ülkeler arasındaki ticaretin arttırılmasında helal sertifikalandırma hususunun da büyük bir fırsat arz ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu amaçla 2 yıl önce kurulan Helal Akreditasyon Kurumları İslami Forumu’nun teknik çalışmalarını tamamlamasını ve 2026 yılında ilgili faaliyetlerin başlamasını bilhassa önemli görüyorum. Ticari ilişkilerimizi arttırmanın bir diğer ayağını ise tahkim mekanizması teşkil ediyor. Şahsen önerdiğim İslam İşbirliği Teşkilatı Tahkim Merkezi’nin, müşterek çalışmalarımıza önemli katkılar sunacağına inanıyorum. Merkezin daha fazla tanınması ve tahkim davalarında ilk akla gelen mercilerden biri olması için sizlerin desteğine güveniyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bu yıl İSEDAK Çalışma Grupları kapsamında İslam ülkelerinin kalkınması bakımından önem taşıyan pek çok konu ele alındı. Bugüne kadar İSEDAK Proje Destek Programları aracılığıyla tam 180 projeye destek verdik. 56 ülkemizin gerek proje sahibi gerekse yararlanıcı sıfatıyla bu faaliyetlerde yer almış olmasından büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bu sene İSEDAK Proje Finansmanı kapsamında 23 projeyi daha inşallah hayata geçiriyoruz. İSEDAK Kudüs Programı çerçevesinde uygulamaya koyduğumuz 20 projeye bu yıl 8 projeyi daha ilave ediyoruz. Şimdiden hayırlı, uğurlu olsun diyor, bu projelerde emeği geçen her bir kardeşime gönülden teşekkür ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda 41. İSEDAK Bakanlar Toplantısı’nın hayırlara vesile olması dilediğinde bulunarak, katılımcılara teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Başbakanı Merz ile düzenledikleri ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Almanya, Türkiye’nin Avrupa’daki en büyük ticaret ortağı. 50 milyar dolara ulaşan ticaret hacmimizi yakın vadede 60 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Almanya Federal Cumhuriyeti Başbakanı Friedrich Merz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki baş başa ve heyetler arası görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi.
Şansölye sıfatıyla Türkiye’ye ilk ziyaretini gerçekleştiren Almanya Başbakanı Merz ve heyetini Türkiye’de ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün yaptıkları görüşmelerde, iki yakın NATO müttefiki olarak ortak çıkarları zemininde ikili ilişkileri ve uluslararası meseleleri ele aldıklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ayrıca, stratejik hedef olarak gördüğümüz Avrupa Birliği’ne tam üyeliğimiz noktasında kendilerinden beklentilerimizi ifade ettik. Türkiye’nin bu konuda sergilediği kararlı iradenin, Birlik nezdinde hak ettiği karşılığı görmesi durumunda çok kısa sürede ciddi mesafe alabiliriz. Bölgemizde ve dünyada yaşanan gelişmelere bakıldığında Türkiye-Birlik ilişkilerinin stratejik öneminin daha iyi anlaşılacağına inanıyorum” diye konuştu.
Bugün, Batı Almanya ile Türkiye arasında imzalanan İşgücü Anlaşması’nın 64. yıl dönümünü idrak ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan tam 64 sene önce ellerinde bavulları, kalplerinde sıla hasretiyle Almanya’ya gidenlerin, bugün 3,5 milyona varan nüfuslarıyla Almanya’nın kalkınmasına her alanda büyük katkı sunduğunu kaydetti.
“TÜRKİYE İLE ALMANYA ARASINDAKİ EKONOMİK VE TİCARİ İLİŞKİLER OLUMLU SEYRİNİ SÜRDÜRÜYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Değerli dostum ile görüşmemizde Almanya’da yaşayan Türk toplumunun ortak değerimiz ve zenginliğimiz olduğunu bir kez daha teyit ettik. Almanya’daki kardeşlerimizin yıllara sâri kazanımlarının korunmasına verdiğimiz önemin altını çizdik. Bu çerçevede son yıllarda Avrupa’da artışı bir türlü engellenemeyen, yer yer ırkçılığa varan yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığıyla mücadeleye atfettiğimiz ehemmiyeti vurguladım. Yurt dışındaki kardeşlerimizin kültürlerini, kimliklerini ve kadim değerlerini muhafaza ederek bulundukları ülkelere entegrasyonunu hep destekledik. Bundan sonra da desteğimiz bakidir.
Türkiye ile Almanya arasındaki müstesna ekonomik ve ticari ilişkiler ise olumlu seyrini sürdürüyor. Almanya, Türkiye’nin Avrupa’daki en büyük ticaret ortağı. 50 milyar dolara ulaşan ticaret hacmimizi yakın vadede 60 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Gerek ticaretimizi gerek müşterek yatırımları bir üst seviyeye taşıyacak savunma iş birliği konusunu Sayın Şansölye ile değerlendirdik. Avrupa’da değişen güvenlik koşulları ışığında savunma sanayi ürünlerinin tedarikinde geçmişte yaşanan sıkıntıları geride bırakarak ortak projelere odaklanmamız gerekiyor.”
Eurofighter uçaklarının temin süreci gibi Almanya’nın son dönemde bu alanda attığı olumlu adımları memnuniyetle karşıladıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin savunma sanayii alanında yakaladığı ivme dikkate alındığında Almanya ile çok geniş işbirliği imkânlarına sahip olunduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kazan-kazan anlayışı temelinde bu iş birliğini daha da güçlendirebileceklerini belirtti.
“SURİYE HALKININ REFAH VE ESENLİĞİ BİZİM İÇİN ÖNCELİKLİ HEDEFTİR”
Bugün ayrıca terörle mücadeledeki beklentileri de Almanya Başbakanı Merz ile paylaştığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya’nın kamu güvenliği bakımından da ciddi tehdit teşkil eden terör örgütleriyle ortak mücadelenin önemine dikkati çektiklerini söyledi.
Bölgesel ve küresel meselelerde de fikir alışverişinde bulunduklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye olarak Gazze’deki soykırımı ilk günden itibaren uluslararası gündeme taşıdıklarını, ateşkesin sağlanması ve insani yardımların bölgeye ulaştırılması için yoğun çaba gösterdiklerini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu mezalimin yeniden yaşanmamasına ve bölgede kalıcı barışın anahtarı olan iki devletli çözüme dair görüşlerimizi kendilerine aktardık. Evvela bölgeye yardımların kesintisiz ulaştırılması gibi yeniden yapılanma sürecinde de herkesin taşın altına elini koyması gerektiğini ifade ettik” dedi.
Şansölye ile Suriye’deki gelişmeleri de ele aldıklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, devrimden bu yana geçen 11 ayda Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın liderliğinde Suriye’nin, kalıcı barış, huzur ve ekonomik kalkınma yolunda ciddi ilerlemeler kaydettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptırımların kalkmasına paralel olarak bu sürecin daha da hızlanacağı inancında olduklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkenin toprak bütünlüğü ve birliğinin muhafazası suretiyle Suriye halkının tüm fertlerinin refah ve esenliği bizim için öncelikli hedeftir. Bu noktada 10 Mart Mutabakatı’nın uygulanmasına büyük önem atfediyor, bu yönde verilen mesajları dikkatle takip ediyoruz. Almanya’nın da Suriye konusunda bizimle eş güdüm içinde çalışmaya atfettiği önemin farkındayız. Ukrayna-Rusya Savaşı konusunda da görüş alışverişimiz oldu. Savaşın adil ve kalıcı şekilde çözümü için diplomatik çabaların sürdürülmesini önemli görüyoruz.
Güçlü temellere ve çok katmanlı ilişki ağına sahip Türk-Alman iş birliğinin Avrupa’nın ve mücavir coğrafyalarımızın güvenliği için vazgeçilmez olduğunu bugün bir kez daha teyit etmiş olduk. Bu anlayışla Almanya ile yakın iş birliği içinde çalışmayı önümüzdeki dönemde de sürdüreceğiz.”
Ortak basın toplantısında soruları da cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Alman bir gazetecinin Türkiye’nin, Avrupa Birliği’ne üyeliğiyle ilgili sorusu üzerine şu değerlendirmede bulundu: “Şu an itibarıyla Türkiye’de bu yaklaşımlar noktasında rahatız, huzurluyuz. Çünkü biz, Kopenhag Kriterleri noktasında hep şunu söyledik, Kopenhag Kriterleri bizim için olumsuz bir yaklaşım süreci değil. Eğer Kopenhag Kriterleri noktasında Türkiye’ye yaklaşılıyorsa, bizim de bunun karşısında Ankara kriterlerimiz vardır. Ankara kriterleriyle biz Avrupa’ya ve dünyaya açılırız. Çünkü Türkiye, sıradan bir Avrupa veya Asya ülkesi değil. Türkiye, Avrupa’da, Asya’da her noktada bu süreci dünyada en iyi işleten ve işleyen bir demokrasi ülkesidir ve bu konuyla ilgili de herhangi bir sıkıntısı yoktur.”
“YARGI DEVLETİNDE, YARGI MAKAMLARI NE GEREKİYORSA ONU YAPMAK ZORUNDADIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesine yönelik yürütülen soruşturmalarla ilgili soru üzerine, şunları kaydetti: “Kim hangi makamda olursa olsun, bir hukuk devletinde hukuku ayaklar altına alamazsınız. Hangi makamda olursanız olun, eğer hukuku ayaklar altına alırsanız, yargı devletinde, yargı makamları ne gerekiyorsa onu yapmak zorundadır. Eğer yapmazlarsa bu defa yolsuzluk, hırsızlık, her tür yanlış, alır başını gider. Nitekim İstanbul’daki süreç böyle işlemiştir ve şu anda da bu süreci yargı, kendisine terettüp ettiği şekilde işletmektedir ve gereğini de yapmaktadır.
Örneğin son dönemde mesela bir hakemler olayı çıkmıştır ve bu hakemler olayında da yine futbol sahalarında neler oluyor ve bütün bunlar olurken eli kolu bağlı olarak herhalde bir devlet bunu takip edemez, ne gerekiyorsa yapması lazım. Ve şu anda da bu yapılmıştır ve vatandaş tribünlerdeki bu gelişmeyi görünce şimdi çok da mutlu olmaktadır. Neler oluyor neler demeye başlamıştır.”
“GAZZE’YE YARDIMLARIN DEVAMI ŞART”
Almanya Başbakanı Merz’in kendisinden önce yaptığı konuşmada İsrail’i destekleyen ifadelerine katılamadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in saldırıları nedeniyle aralarında çocuk, kadın ve yaşlıların da olduğu 60 bine yakın kişinin öldüğünü söyledi.
“Hamas’ın elinde bombalar yok. Hamas’ın elinde nükleer silah yok” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Ama bu silahların hepsi İsrail’in elinde mevcut. İsrail, bu silahları kullanarak örneğin dün akşam yine bu bombalarla özellikle Gazze’yi vurmuştur. Bunları Almanya olarak sizler görmüyor musunuz? Almanya olarak bunları takip etmiyor musunuz? Bunlar, Gazze’yi vurmak suretiyle orayı açlıkla, soykırımla terbiye etmenin hep gayreti içerisinde olmuştur. Bu hâlâ da devam etmektedir. Tehdit vardır. Gazze’ye yiyecek gönderilmesi noktasında örneğin Kızılay’ımız oraya gıda yardımı yapamamaktadır. Böyle bir durumla da karşı karşıyalar. Kızılhaç devamlı tehdit altındadır. Bu da var. Biz şu ana kadar 100 bin tonun üzerinde oraya gıda yardımı ulaştırmaya çalıştık ama yeterli değil. Buraya bu yardımların devamı şart. Bu konuyla ilgili olarak Almanya’nın gerek Kızılhaç’ı bizim de Kızılay’ımızı devreye sokmak suretiyle buradaki bu soykırımı, açlıkla terbiye edilme olayını sona erdirmemiz lazım. Bu bizim insani görevimizdir. İnanıyorum ki Almanya, Türkiye ve bölge ülkeleri bu konuda üzerimize düşen görevi yapmak suretiyle buradaki katliama son vermemiz gerekecektir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hamas ile ilgili atılması gereken adımları Türkiye’nin bugüne kadar hep attığını belirterek, şunları kaydetti: “Gerek Dışişleri Bakanım gerek Savunma Bakanım gerek istihbarat sürekli çalışıyoruz ki burada herhangi bir sıkıntıya fırsat vermeyelim diye. El ele vermeye hazırız. Şu anda da bu konuda ilgili bakanlarım bu talimatları almışlardır ve bu talimatla muhataplarıyla çalışmaya devam ediyorlar ve edeceklerdir. Nasıl ki ‘Rusya-Ukrayna arasındaki savaş bitsin’ diyoruz. Aynı şekilde de İsrail-Gazze arasında da bu savaşın bitmesinden yanayız. İnanıyorum ki Türkiye ve Almanya bu iş için el ele verebilecek iki önemli ülkedir.”
ALMANYA BAŞBAKANI MERZ: “EUROFİGHTER UÇAKLARI HEPİMİZİN ORTAK GÜVENLİĞİNE HİZMET EDECEKTİR”
Ankara’ya daveti ve dostane misafirperverliği nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkürlerini sunan Almanya Başbakanı Merz, Almanya ve Türkiye’nin NATO müttefikleri olarak aynı çıkarlara sahip olduğunu dile getirerek, “Rusya’nın militan revizyonizmi Avrupa’nın ve Atlantik bölgesinin güvenliğini bir bütün olarak tehdit ediyor. Bu nedenle Lahey’de NATO Zirvesi’nde verilen kararları kararlı bir şekilde uyguluyoruz” dedi.
Türkiye’nin, İngiltere’den 20 Eurofighter Typhoon savaş uçağı satın alma kararından dolayı mutluluk duyduklarını anlatan Almanya Başbakanı Merz, “Şu konuda hemfikiriz, bu uçaklar hepimizin ortak güvenliğine hizmet edecektir” diye konuştu.
Türkiye’nin Gazze’de barışın sağlanması için oynadığı rol nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkürlerini sunduğunu kaydeden Almanya Başbakanı Merz, “Türkiye, Katar, Mısır ve ABD olmasaydı bu süreç gerçekleşemezdi. Bunu mümkün kıldığınız için çok teşekkür ediyorum” dedi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.