Bakanı Pekcan: “Aralık ayında ihracatımız, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 16 artışla 17 milyar 844 milyon dolar olmuştur. Bu tüm zamanların en yüksek aylık ihracat tutarıdır”
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, 2020 yılını ihracatta tarihi bir rekor ile kapattıklarını belirterek, “169,5 milyar dolarlık ihracat, ihracatçılarımızın başarısıdır, Türkiye’nin başarısıdır.” dedi.
Pekcan, Bakanlığın 2020 Yılı Dış Ticaret Değerlendirme Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, 2020’nin sıra dışı bir yıl olduğunu, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının sağlık alanında yarattığı risk ve kayıpların yanında, sosyal yaşantıdan ekonomik hayata kadar pek çok açıdan derin etkiler yarattığını söyledi.
Türkiye’nin tüm dünya ile birlikte önemli bir sınav verdiğine ve vermeye de devam ettiğine dikkati çeken Pekcan, süreci mümkün olan en az kayıpla atlatabilmek için devletin, tüm imkanlarını seferber ettiğini vurguladı.
Pekcan, salgının ve belli başlı diğer küresel ve bölgesel faktörlerin gölgesinde bir yılı geride bıraktıklarını dile getirerek, 2020 yılında dış ticarette önemli bir direnç sergilediklerini bildirdi.
Bakan Pekcan, küresel ticarette 2020 yılında yaşanan nominal düşüş oranının yüzde 11,7 olarak tahmin edildiğinin altını çizerek, reel olarak ise 2010-2019 döneminde ortalama yüzde 3,8 büyüyen dünya ticaret hacminin 2020 yılında yüzde 9,2 daralmasının beklendiğine dikkati çekti.
Gelecek yıla ilişkin tahminlere göre küresel ekonomi ve ticarette toparlanma beklenmekle birlikte genel olarak 2019 yılındaki salgın öncesi seviyelere ulaşılamayacağının öngörüldüğünü ifade eden Pekcan, dünya ekonomisinin 2021 yılında yüzde 5,2 büyüyeceğinin tahmin edildiğini belirtti.
“2020 yılını ihracatta tarihi bir rekor ile kapattık”
Pekcan, 2020 yılı aralık ayı ve yılın tamamına ilişkin verileri paylaşarak, 2020 yılını ihracatta tarihi bir rekor ile kapattıklarını duyurdu.
Geçen yıl ekim ayında 17,3 milyar dolar ile tüm zamanların en yüksek aylık ihracat rakamını yakaladıklarını hatırlatan Pekcan, şöyle devam etti:
“2020 yılının son ayında bu rekorumuzu daha da geliştirmenin memnuniyetini yaşadık. 2020 Aralık ayında ihracatımız, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 16 artışla 17 milyar 844 milyon dolar olmuştur. Bu tüm zamanların en yüksek aylık ihracat tutarıdır. 2020 gibi zor bir yılın, böylesine önemli bir rekorla kapatılmasını temin eden ihracatçılarımızı canı gönülden tebrik ediyorum. 17,8 milyar dolarlık ihracat, Türkiye’nin dış ticaretteki gücü ve dinamizminin somut bir göstergesidir. Bu şekilde 2020 yılını 169,5 milyar dolarlık ihracatla kapamış olduk. Başta Avrupa Birliği olmak üzere, pek çok ihracat pazarımızda yaşanan ciddi ekonomik küçülmeye ve dış talep daralmalarına rağmen gerçekleştirilen 169,5 milyar dolarlık ihracat, ihracatçımızın başarısıdır, Türkiye’nin başarısıdır.”
OVP hedefi aşıldı
Pekcan, 2020 yılında gerçekleştirilen 169,5 milyar dolarlık ihracatla Orta Vadeli Program’da 2020 yılı için hedeflenen 165,9 milyar dolar ihracat hedefinin aşıldığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Pandeminin etkisiyle ihracatımız yılın ikinci çeyreğinde 32,4 milyar dolara kadar gerilemiştir. Yılın üçüncü çeyreğinde ise bir önceki çeyreğe göre yüzde 33,8 oranında hızlı bir toparlanma ile 43,3 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Şimdi sürpriz, yılın son çeyreğinde artık büyüme fazına geçilmiş ve çeyreklik ihracatımız ilk defa 50 milyar dolar seviyesinin üzerinde gerçekleşmiştir. En büyük ticaret ortağımız olan Avrupa Birliği’nde salgında ikinci dalganın yaşandığı ve kısıtlama tedbirlerinin alındığı yılın son çeyreğinde ihracatımız bir önceki çeyreğe göre yüzde 18,4, 2019 yılının son çeyreğine göre ise yüzde 6,7 artarak 51,2 milyar dolar olmuştur. Dolayısıyla, 2020 yılı aralık ayı ile gelen en yüksek aylık ihracat rekorunun yanında, 2020 yılı son çeyreği itibarıyla 51,2 milyar dolarlık ihracatla en yüksek çeyrek dönem ihracat rekoru da kırılmıştır.”
“2020 yılında ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 77,3”
Bakan Pekcan, aralık ayı ithalatının 2019’un aynı ayına göre yüzde 11,7 artışla 22,4 milyar dolar olarak gerçekleştiğini ifade ederek, “Altın hariç aralık ayı ithalatımız 20,3 milyar dolardır. 2020 yılı geneli ithalatımız yüzde 4,3 artışla 219,4 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Ancak altın hariç olarak baktığımızda ise 2020 yılı ithalat değeri 194,2 milyar dolardır, bu da 2020 yılı için ithalatımızda yüzde 2,4’lük bir düşüşe karşılık gelmektedir.” değerlendirmesinde bulundu.
Pekcan, nisanda yüzde 66,2 seviyesine kadar gerileyen ihracatın ithalatı karşılama oranının aralık ayında yüzde 79,6’a çıktığını bildirdi.
Altın ticareti hariç tutulduğunda ise nisan ayında yüzde 68,8’e kadar gerileyen ihracatın ithalatı karşılama oranının aralık ayında yüzde 86,8’e ulaştığını ifade eden Pekcan, “2020 yılında ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 77,3 iken altın hariç tutulduğunda ise yüzde 85,8 olarak gerçekleşmiştir. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2020 yılının 3. çeyreğinden itibaren artmıştır. Son çeyrekte, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 81, altın hariç tutulduğunda ise yüzde 89,4 olarak kaydedilmiştir.” diye konuştu.
“2020 yılında ülkelere göre ihracatta, ihracat rekoru kırdığımız 44 ülke bulunmaktadır”
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, 2020 yılında 44 ülkeye yapılan ihracatta rekor kırıldığını bildirdi. Pekcan, IMF’ye göre 2020 yılında dünya mal ihracatının nominal olarak yüzde 11,7 azalmasının öngörüldüğünü, Türkiye’deki düşüşün ise bunun çok altında yüzde 6,3 oranında gerçekleştiğini söyledi. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle azalan ticari aktivitelere rağmen Türkiye’nin ihracatının dünya ihracatına göre daha iyi bir performans gösterdiğine işaret eden Pekcan, şu değerlendirmelerde bulundu: “İhracatımızda özellikle ikinci çeyrek sonrası dönemde hızlı bir toparlanma süreci başlamıştır. Türkiye diğer bölgelerle karşılaştırıldığında, pandemi sonrası alınan politika önlemlerine en hızlı olumlu tepkiyi veren ve pozitif ayrışan ülkelerden birisi olmuştur. Bu çerçevede Türkiye, 2018’in üçüncü çeyreğinden itibaren, reel olarak ihracatını Asya, Avrupa, Afrika, Güney/Orta Amerika ve dünya ortalamasına kıyasla daha fazla artırarak; risklere karşı dayanıklılığını, üretim ve ihracatta süreklilik sağlayabileceğini ispatlamıştır. Dünyada 4. çeyrek dış ticaret verilerinin açıklanmasıyla birlikte Türkiye’nin daha pozitif ayrışacağını öngörüyoruz. İhracatımızın tabana yayılması ve küresel değer zincirlerine entegrasyonumuzun artırılması ile bu trendi devam ettirmeyi ve Türkiye’nin küresel ticaretteki yerini daha da olumlu bir noktaya taşımayı hedefliyoruz.” Türkiye’nin 2019 yılında küresel ihracattan aldığı payı binde 9,6’ya çıkararak Dünya Ticaret Örgütü verilerine göre 1948 yılından bu yana en yüksek seviyeyi yakaladığına işaret eden Pekcan, “Pandeminin etkilerinin derinden hissedildiği 2020 Ocak-Ekim döneminde ise verisi açıklanan ülkelerin toplam ihracatı içerisindeki payımız ilk defa yüzde 1’i aşarak, yüzde 1,03 seviyesine çıkmıştır.” dedi.
44 ülkede ihracat rekoru
Bakan Pekcan, ülkelere göre ihracata bakıldığında 2020 yılında en fazla ihracat gerçekleştirilen ülkenin yaklaşık 16 milyar dolar ile Almanya olduğunu belirtti. Almanya’yı 11,2 milyar dolar ihracat ile İngiltere izlerken üçüncü sırada 10,2 milyar dolar ihracat ile Amerika Birleşik Devletleri’nin yer aldığını dile getiren Pekcan, ayrıca 2020 yılında bir önceki yıla göre İsrail ve Rusya Federasyonu’na ihracatta artış gözlendiğini ifade etti. Ülke bazlı ihracat rakamları açısından da bazı rekorlar gerçekleştiğini vurgulayan Pekcan, “2020 yılında ülkelere göre ihracatta, ihracat rekoru kırdığımız 44 ülke bulunmaktadır. Bunlardan ilk 3’ü sırasıyla Amerika Birleşik Devletleri, İsrail ve Güney Kore olmuştur.” diye konuştu. Fasıllara göre ihracata bakıldığında, 2020 yılında en fazla ihracat yapılan fasılların yüksek ve orta-yüksek teknoloji gruplarında olduğuna değinen Pekcan, şu bilgiler verdi: “Nitekim 2020 yılında en fazla ihracat gerçekleştirdiğimiz fasıl, 22,1 milyar dolarlık tutar ile motorlu kara taşıtları faslı olmuş; söz konusu faslı 16,8 milyar dolar ihracat ile kazanlar, makineler faslı izlemiştir. En çok ihracat gerçekleştirdiğimiz üçüncü fasıl ise 9,3 milyar dolar ihracat ile elektrikli makine ve cihazlar grubu olmuştur. 2020 yılında sektörlere göre ihracatta, 29 fasılda ihracat rekoru kırdığımız görülmektedir. Plastik ve mamulleri, meyveler ve halılar gibi fasıllarda bugüne kadarki en yüksek ihracat seviyeleri yakalanmıştır.”
18 bin 123 firma ilk kez ihracat yaptı
Ruhsar Pekcan, tüm bunların yanında, ihracatçı sayısındaki artışın sürmesinin de ayrıca önemli ve değerli olduğunu söyledi. Pekcan, “2020 yılında ihracatçı sayımız bir önceki yıla göre yüzde 3,6 artarak 87 bin 400’ü aşmıştır. Bu itibarla, aralık ayında ihracatçı firma sayımızda bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 7,5 artış yaşanmıştır. Ayrıca 2020 yılında ilk defa ihracat gerçekleştiren firma sayısı 18 bin 123 olarak gerçekleşmiştir.” dedi. Pekcan, öte yandan 1 milyon doların üzerinde ihracat gerçekleştiren ihracatçı sayısı 2019’da 14 bin 481 iken, bu rakamın salgın koşullarına rağmen 14 bin 620’ye yükseldiğini ifade etti.
İthalatta cep telefonu ve tablet etkisi
İthalattaki gelişmelere ilişkin de bilgiler veren Pekcan, 2020 yılında en fazla ithalatın Çin’den gerçekleştirildiğini söyledi. Bu artışta, salgın şartlarındaki talebe de bağlı olarak, cep telefonu ve tabletler gibi elektronik ürün ithalatındaki artışın etkili olduğunu anlatan Pekcan, Çin’i Almanya ve Rusya’nın takip ettiğini belirtti. 2020 yılında en fazla ithalat yapılan faslın 2019’da olduğu gibi mineral yakıtlar olduğunu ifade eden Pekcan, “Bu fasılda 29 milyar dolarlık ithalat yapılmıştır. Bu faslı 26,6 milyar dolar ile kıymetli taşlar ve 25,3 milyar dolar ile kazan ve makinalar izlemiştir. Aralık ayında altın ithalatı 2019 yılı aralık ayına kıyasla yüzde 45,4 artışla 2,1 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 2020 yılı genelinde ise bir önceki yıla göre yüzde 123,5 gibi önemli bir artış ile 11,3 milyar dolardan 25,2 milyar dolara ulaşmıştır. Bu noktada, ithalatımızda kayda değer bir yer tutan altının, büyük oranda tasarruf ve yatırım saikiyle ithal edildiği değerlendirilmektedir.” diye konuştu.
Salgının ticaret üzerindeki etkileri
Hizmet ticaretine ilişkin verileri de paylaşan Pekcan, salgının tüm dünyada en fazla turizm ve taşımacılık gibi hizmet sektörlerini vurduğunu dile getirdi.Hizmet ihracatının 2020 yılının 10 ayında 2019 yılı aynı dönemine kıyasla yüzde 49,5 azalışla 27,3 milyar dolar olarak gerçekleştiğini belirten Pekcan, hizmet ithalatının ise aynı dönemde yüzde 7,1 azalışla 20,8 milyar dolar olduğunu bildirdi. Salgın sebebiyle yaşanan bir diğer problemin tedarik sürecinde gözlenen aksamalar olduğuna işaret eden Pekcan, “Küresel firmalar için tedarikçilerin yakın bölgelere kaydırılarak tedarik mesafeleri ve sürelerinin kısaltılması öncelikli hale gelmiştir. Tedarikin daha sık ve daha küçük partiler halinde yapılması ile tedarik güvenliğinin yanında ara ve nihai malların stratejik lokasyonlarda stoklanması da öne çıkan eğilimler olarak değerlendirilmektedir. Böylece tedarik zincirlerinde küreselleşmenin yerini bölgeselleşmenin aldığı ‘adalaşma’ dönemine girilmiştir.” dedi.
“Türkiye konumunu güçlendirerek çıkıyor”
Salgının, dünya ekonomisini derinden etkileyerek tarihi bir resesyona neden olduğunu ifade eden Pekcan, şunları kaydetti: “Pandemi, arz ve talep yönlü şoklar yaratırken dünya ticareti önemli oranda daralmış ve bu gelişmeler neticesinde tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’nin de ihracatı düşüş göstermekle birlikte; yılın üçüncü çeyreğindeki güçlü toparlanmadan sonra yılın son çeyreğinde ihracat tarihimizde ilk defa 50 milyar doları aşmış ve büyüme fazına girilmiştir. Ülkemiz bu performansı ile ihracatta diğer ülkelerden olumlu yönde ayrışmıştır. Ayrıca 2020 yılında Orta Vadeli Program’da hedeflenen ihracat düzeyini aşmayı başarmıştır. Temassız ticaret, sanal ticaret organizasyonları, kağıtsız gümrük gibi alınan tedbirlerin neticesinde Türkiye, pandemiye rağmen, dünya ihracatındaki payını yüzde 1,03 gibi tarihi seviyeye yükseltmiştir ve pandemi döneminden küresel ticaretteki konumunu güçlendirerek çıkmaktadır.”
“Ülkemizi ticarette cazibe merkezi haline getirecek projeler geliştireceğiz”
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, “Güçlü İç Ticaret, Güçlü Dış Ticaret” hedefi doğrultusunda Türkiye’yi ticarette cazibe merkezi haline getirecek projeler geliştireceklerini söyledi. Pekcan, geçen yıl ihracatı destekleyici pek çok adım atıldığını, özellikle pandemi süreci de dikkate alınarak iş insanları ve ihracatçıya yönelik hizmetlerin etkinlikle sürdürüldüğünü ifade etti. Bakanlığın tüm faaliyetlerinin 2021 yılında da aynı titizlik ve etkinlikle süreceğini dile getiren Pekcan, pek çok yeni çalışmanın da hayata geçirileceğini belirtti.
Pekcan, bakanlığın iç ticaret, gümrükler, kaçakçılıkla mücadele ve tüketicinin korunması gibi alanlarda farklı çalışmaları ve önemli projeleri olduğuna dikkati çekerek, “Önümüzdeki günlerde bu alanlardaki çalışma ve projelerimizi de farklı etkinlik ve platformlarda sizlerle paylaşacağız. Eximbank 2020 Yılı Faaliyetleri ve Stratejik Dönüşüm Programı, yurt dışı müteahhitlik ve müşavirlik faaliyetlerimiz, kaçakçılıkla mücadele çalışmalarımız, yeni ürün güvenliği yasamız ve etkileri, esnaf ve kooperatifçilik çalışmalarımız, iç ticaretin düzenlenmesine yönelik faaliyetlerimiz ve yıllık e-ticaret verilerinin açıklanması gibi çalışmalarımızın tanıtımı kapsamında sizlerle yakın zamanda yeniden bir araya gelebilmeyi ümit ediyoruz. ” dedi.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla küresel tedarik zincirlerinde ortaya çıkan dönüşümü iyi okuyarak, küresel ticarette güçlenen Türkiye’nin konumunu daha da yukarı çıkaracak aksiyonları hızla alacaklarını belirten Pekcan, “İhracatta 184 milyar dolarlık program hedefine ulaşmak için çalışacağız.” dedi. Pekcan, “Ticareti daha kolay, daha güvenli ve daha verimli hale getirerek ticaret kapasitemizi çok daha büyütecek çalışmalar yapacağız. ‘Güçlü İç Ticaret, Güçlü Dış Ticaret’ hedefi doğrultusunda ülkemizi ticarette cazibe merkezi haline getirecek projeleri geliştireceğiz.” ifadelerini kullandı.
Pekcan, açıkladığı rekorların, Türkiye’nin dış ticaretteki dinamizmini göstermenin yanı sıra 2021 yılı için de umut ve güç veren çok önemli göstergeler olduğunu dile getirdi. Bakan Pekcan, şunları kaydetti: “Umuyoruz, 2021 ve sonrasında ülkemizin gerçek potansiyelini değerlendirecek ihracatlar yaparak, katma değerli ihracatımızı artırarak ülke olarak hedeflerimize doğru yolumuza en iyi şekilde devam edeceğiz.”
“2021 yılında ihracatçılara desteğimizi 4,1 milyar liraya çıkardık”
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından olumsuz etkilenen esnaf ve gerçek kişi tacirlere yönelik destek paketine bu sabah itibarıyla e-Devlet üzerinden 1 milyon 200 bini aşkın başvuru yapıldığını bildirdi. Bakan Pekcan, Ticaret Bakanlığı’nın geçen yıl gerçekleştirdiği proje ve faaliyetlere ilişkin bilgi verdi. Kovid-19 salgını koşullarında ticaretin korunması ve geliştirilmesine yönelik önemli çalışmalar yaptıklarını belirten Pekcan, Habur, Kapıkule ve Kapıköy gümrük kapılarında ve Ro-Ro limanlarında temassız ticaret uygulamasını hızla hayata geçirdiklerini söyledi. Pekcan, ticari araçların giriş-çıkış işlemlerini, tampon bölgede ve Ro-Ro limanlarında konteyner, dorse ve şoför değişimi yoluyla yaptıklarını ifade ederek, “Bu sayede, Habur ve Kapıkule’de pandemi öncesi dönemlere yakın bir sevkıyat akışı sağladık.” dedi. Bakanlığın birçok alandaki faaliyetlerinin dijital ortama taşındığına işaret eden Pekcan, şöyle konuştu:
“Pazara Girişte Dijital Faaliyetlerin Desteklenmesi Hakkında Karar uyarınca mayıs ayından bu yana toplam 15 sanal fuar organizasyonu 92 bini aşkın ziyaretçiyle gerçekleşmiştir. 43 sanal ticaret heyetinde yaklaşık 7 bin ikili iş görüşmesi gerçekleştirildi. Bakanlığımızca onaylanan e-ticaret sitelerine üyelik giderleri, 2020 yılı için yüzde 80, takip eden yıllarda yüzde 60 oranında desteklenmektedir.” Bakan Pekcan, Kovid-19 salgınından olumsuz etkilenen esnaf ve gerçek kişi tacirlere yönelik destek paketi açıkladıklarını anımsatarak, “e-Devlet üzerinden başvurular alınmaya başlanmış olup, bugün itibarıyla desteğe 833 bini aşkın esnaf ve sanatkarımız ile gerçek kişi tacirlerimiz başvurmuştur ama benim gördüğüm bu sabah itibarıyla 1 milyon 200 bini aşmıştı bu rakam.” ifadelerini kullandı. “e-Ticaret Olarak KOBİ’lerin Yanındayız” kampanyasının önemine dikkati çeken Pekcan, “Kampanyadan yaklaşık 135 bin KOBİ yararlanmış, 3 bin 761 KOBİ’miz ilk defa e-ticaretle tanışmış ve KOBİ’lerimize vadesinden önce 1,2 milyar lira aktarılmıştır.” bilgisini verdi.
“İhracatçılara desteğimizi 4,1 milyar liraya çıkardık”
Pekcan, ihracatın geliştirilmesine yönelik destekler kapsamında 2020 yılında salgın sebebiyle fiziki fuarların ertelenmesine ve desteklerinin verilememesine rağmen, mal ve hizmet ihracatçılarına toplamda 3 milyar 150 milyon lira destek ödemesi gerçekleştirdiklerini aktararak, şöyle devam etti: “2021 yılında ihracatçılara desteğimizi 4,1 milyar liraya çıkardık. 2020 yılında kredi ve sigorta finansman desteği olarak Eximbank toplamda yüzde 3,6 artışla 45,6 milyar dolar desteğe ulaşmış ve bu desteğin içinde toplam kredi desteği ise yüzde 6,7 artışla 28,5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 2019 yılında yüzde 24,3 olan ihracata destek oranı 2020’de yüzde 26,9 olmuştur.”
“İhracatçı portföyü içindeki KOBİ oranı yüzde 71”
Kredi ve sigortayla toplam 13 bin 102 ihracatçıya destek verdiklerini belirten Pekcan, ihracatçı portföyü içindeki KOBİ oranının yüzde 71 olarak gerçekleştiğini dile getirdi. Pekcan, ihracata ilk hazırlıktan pazarlama kabiliyetlerinin geliştirilmesine, dış pazarda tutunup markalaşmadan yüksek katma değerli ürün ihracatına kadar firmaların yetkinlik düzeyine göre farklılaşan 14 ayrı ihracat desteği olduğunu bildirdi. İhracatçılara sunulan destekleri “Destek Yönetim Sistemi” ile tek bir çatı altında birleştirdiklerini hatırlatan Pekcan, tüm desteklere e-Devlet aracılığıyla çevrim içi başvuru imkanı sağladıklarını ifade etti.
“17 bin 514 ihracatçımıza hususi damgalı pasaport temin ettik”
Bakan Pekcan, “İhracatçılarımızın dünyanın her noktasında daha aktif ve görünür olmalarını sağlamak amacıyla bugüne kadar 17 bin 514 ihracatçımıza hususi damgalı yeşil pasaport temin ederek pek çok ülkeye vizesiz girişin önünü açtık.” dedi. “81 İlde İhracata İlk Adım Programı” çerçevesinde 78 ilde 18 bin 403 potansiyel ihracatçı firma tespit ettiklerini aktaran Pekcan, bu firmalara yönelik mentorluk çalışması başlatarak ihracatçı olmalarını teşvik edeceklerini ve programı en kısa zamanda 81 ile yayacaklarını kaydetti. Pekcan, kullanıcılara ülke bazında somut pazar bilgisi ve öneriler sunan Kolay İhracat Platformu’na yakın zamanda ülke ve ürün bazlı ithalatçı listeleri gibi bilgilerin de ekleneceğini işaret ederek, platforma 28 Ağustos’tan bugüne kadar 81 binin üzerinde kullanıcı tarafından erişim sağlandığını aktardı. Ayrıca, “kolaydestek.gov.tr” adresinde firmaların desteklere daha kolay ulaşabilmeleri için bilgiler paylaşıldığına dikkati çeken Pekcan, “Sitemiz yayına alındığı günden bu yana 360 bin kayıtlı kullanıcıya erişmiş, 1 milyon 750 bin kez ziyaret edilmiştir.” bilgisini paylaştı. Pekcan, iç ve dış ticaret, girişimcilik ve e-ticaret konularında eğitimlerin sunulduğu Sanal Ticaret Akademisinin 81 ilden 30 binin üzerinde kullanıcıya ulaşarak, bugüne kadar eğitimlerini tamamlayan 5 bini aşkın kullanıcıya sertifika takdim ettiğini bildirdi.
“e-Ticaret hacmi 2020’nin ilk 6 ayında yüzde 64 arttı”
e-Ticaretin Türkiye’nin dijital ekonomiye adaptasyonu için stratejik önem arz ettiğini vurgulayan Pekcan, ülkedeki e-ticaret altyapısının gelişimi için yürüttükleri çalışmaları da anlattı. Pekcan, Türkiye’de e-ticaret sektörüne ilişkin verileri ilk kez bu yıl açıkladıklarına dikkati çekerek, “Ülkemizde e-ticaret hacmi 2020 yılının ilk 6 ayında 2019’un aynı dönemine göre yüzde 64 artarak 91 milyar 700 milyon lira oldu.” diye konuştu. Hizmete açıldığı günden bu yana e-Ticaret Bilgi Platformu’ndan 440 binden fazla kullanıcının yararlandığını belirten Pekcan, şunları kaydetti: “e-Ticaret Akademisinde yer alan eğitimlerimizden faydalanan kullanıcı sayısı yaklaşık 55 bini buldu. Güven Damgası Sistemi uygulaması kapsamında şu ana kadar 20 e-ticaret sitesi ‘Güven Damgası’ almıştır. Ülkemizde e-ticaretin etkin ve güvenli biçimde kullanılmasının yaygınlaştırılması için çalışmalarımız yoğun biçimde devam edecektir.” Pekcan, DigiKamp Dijital Dönüşüm Yarışması ile girişimcilik ekosistemini hareketlendirmek, yeni fikirlere erişmek ve Türkiye’den yeni ‘unicorn’ların çıkması için kurumsal bir altyapı oluşturmak istediklerini belirterek, “Yarışmayı son derece önemsiyoruz. Tek seferlik olmayıp ileriki dönemlerde de geliştirilerek her sene tekrarlanacak bir yarışma olacak.” ifadelerini kullandı.
“139 kooperatife 14,3 milyon lira hibe desteği”
Kadın ve genç girişimciliğine yönelik faaliyetler kapsamında 2020’de düzenlenen 12 Export Akademi Programı’na yaklaşık 3 bin 700 girişimcinin katılım sağladığı bilgisini veren Pekcan, şu değerlendirmede bulundu: “Bu programlarımız Uluslararası Ticaret Merkezinin SheTrades Outlook Platformu tarafından dünyadaki iyi uygulama örnekleri arasında gösterilmiş olup, 12’nci DTÖ Bakanlar Konferansı’nda da örnek çalışma olarak ele alınacaktır. Kadın Girişimci Fiziki/Online Network Ağı Projemiz kapsamında, 2020 yılında 34 ilimizden 800 kadın girişimcimize ulaştık.” Pekcan, Kooperatiflerin Desteklenmesi (KOOP-DES) Programı’na ilişkin de bilgi verirken, program kapsamında bugüne kadar 41 ilden 139 kooperatifin toplam proje bedeli yaklaşık 19 milyon lira olan 149 projesine 14,3 milyon lira hibe desteği verildiğini söyledi. Geçen yıl kadın kooperatiflerine yönelik 7 toplantı düzenlendiğini ifade eden Pekcan, 2 bin 570 kadına, kadın kooperatifçiliği, girişimcilik ve e-ticaret başlıklarında eğitim verildiğini anlattı.
“İngiltere ile ticaretimizin imzalanan yeni STA sayesinde daha da gelişmesini umuyoruz”
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, İngiltere ile imzalanan serbest ticaret anlaşmasıyla (STA), Gümrük Birliği’nden bugüne kadar elde edilen kazanımın korunduğunu ve iş insanları açısından belirsizliğin ortadan kaldırıldığını belirterek, “İngiltere ile ticaretimizin imzalanan yeni serbest ticaret anlaşması sayesinde daha da gelişmesini umuyoruz.” dedi. Bakan Pekcan, geçen yıl, Türkiye’deki 18 serbest bölgede 21,9 milyar dolarlık ticaret hacmi sağlandığını söyledi. Bu serbest bölgelerde 80 bin kişilik istihdam oluşturulduğuna işaret eden Pekcan, “Toplam satışlar içinde ihracatın payı yüzde 63 olmuş ve ihracatta yüksek teknoloji payı yüzde 9 gibi önemli bir düzeyde gerçekleşmiştir.” ifadesini kullandı. Pekcan, yüksek teknolojili ihracata ilişkin imkanları daha da artırmak amacıyla serbest bölgelere yeni bir nitelik kazandırdıklarını ve “İhtisas Serbest Bölge” modelini hayata geçirdiklerini dile getirererek, şunları kaydetti: “Haziran ayında yayımlanan ilgili Cumhurbaşkanı Kararı çerçevesinde, İhtisas Serbest Bölge olarak tanımlanacak bölgelerde Ar-Ge yoğun, yüksek katma değerli, inovasyon ve teknoloji odaklı sektörlerde ihracat hedefiyle faaliyet gösterecek firmalara ve bu bölgeleri kuracak olan ana yatırımcılara önemli ilave teşvik ve destekler sunulacaktır.” Bu kapsamda ilk olarak İstanbul İhtisas Serbest Bölgesi’ni belirlediklerinin ve 30’u aşkın firmaya ruhsat vererek yeni yatırımların önünü açtıklarının altını çizen Pekcan, Bakanlık olarak İstanbul, İzmir, Eskişehir gibi diğer illerden de gelen kurulum taleplerini değerlendirmeye aldıklarını bildirdi.
Yurt dışı lojistik merkezler
Pekcan, Türk ürünlerinin rekabetçiliğinin artırılması ve dünya pazarlarına daha kolay ulaşması amacıyla çok önemli bir karar olan “Yurt Dışı Lojistik Merkezlerinin (YDLM) Desteklenmesi Hakkında Karar”ın yayımlandığını anımsatarak, söz konusu Karar uyarınca, ihracatçıların talep ve ihtiyaçları çerçevesinde yurt dışındaki kritik noktalarda kurulacak lojistik merkezlerinin Bakanlıkça desteklenebileceğini kaydetti. YDLM’lerin Türk ihracatçısının yurt dışı tedarik ve dağıtım süreçlerine önemli katkı sağlayacağını anlatan Pekcan, merkezlerin, Türkiye’nin yurt dışı pazara erişim ve ihracat kapasitesine orta ve uzun vadede büyük ve kalıcı bir etki yapabilecek nitelikte olduklarını dile getirdi. Pekcan, bu merkezlerin aynı zamanda, ülkedeki e-ticaret girişimlerinin lojistikle ilgili ihtiyaç duyabilecekleri birçok konuda hizmet ve destek sağlayabileceklerini de ifade etti. Bakanlığa bağlı dış temsilciliklerin çalışmalarının izlenebilirliğini, raporlanabilirliğini, etkinliğini, kurumsal hafızasını ve kapasitesini daha da güçlendirdiklerinin altını çizen Bakan Pekcan, “Dijitalleşme çalışmalarımız kapsamında bu yıl devreye aldığımız Dış Temsilcilikler Yönetim Bilgi Sistemi ile iş dünyamız ve Bakanlığımızın yurt dışı teşkilatında görev yapan temsilcilerimiz arasında bilgi akışını kolaylaştırdık, 320 bin firma talebine geri bildirimde bulunduk.” dedi. Öte yandan, 2020’de 48 hedef ülkeye yönelik gerçekleştirilen 50 e-sohbet etkinliğine 10 binin üzerinde firma temsilcisinin katıldığını belirten Pekcan, e-sohbet toplantılarının kayıtlarının Bakanlık YouTube sayfası üzerinden iş dünyasına sunulduğunu söyledi. Pekcan, ithalattan kaynaklanan haksız rekabet ve zarara karşı yerli üreticileri korumak amacıyla ithalat politikası araçlarını etkin bir şekilde uyguladıklarına dikkati çekerek, yine yerli üreticileri ithalat baskısına karşı korumak için de muhtelif ürünlerde ilave gümrük vergisi getirdiklerini, mevcut ilave gümrük vergilerini artırımlı olarak uyguladıklarını kaydetti.
“2020 yılında iç piyasada yaklaşık 11 milyon ürün adet denetlendi”
İthalat-ihracat denetimleriyle piyasa gözetim ve denetim faaliyetlerini etkinlikle sürdürdüklerini belirten Pekcan, şu ifadeleri kullandı: “2020 yılında yaklaşık 13 milyon güvensiz ürünün ülkemize girişine izin vermedik. 2020 yılında iç piyasada yaklaşık 11 milyon adet ürün denetlendi. Öte yandan, yurt dışında Türk malı imajını korumak amacıyla geleneksel tarım ürünlerimizle ilgili olarak ihracat işleminden önce uyguladığımız ticari kalite denetimi çerçevesinde, 2020 yılında 531 bin ihracat partisi ürünü denetleyip, yaklaşık 2 bin 100 parti ürünün ihracatına izin verilmemiştir.” Pekcan, 2020 yılı içerisinde de etkin bir ticaret diplomasisi izlediklerinin altını çizerek, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının getirdiği fiziki kısıtlamalara rağmen yıl genelinde, çoğu video konferans yoluyla olmak üzere bakan ve bakan yardımcıları seviyesinde 173 ikili üst düzey resmi görüşme gerçekleştirdiklerini bildirdi. Bakan Pekcan, 2020 yılında Karma Ekonomik Komisyon ve Ekonomik ve Ticaret Ortaklık Komitesi mekanizmaları başta olmak üzere, ikili ve çok taraflı diyalog platformlarını ve ticaret diplomasisi araçlarını aktif ve yoğun olarak kullandıklarını kaydetti. Dünya Ticaret Örgütü Anlaşmazlıkların Halli Mekanizması’nın aktif şekilde kullanıldığını belirten Pekcan, “Ülke çıkarlarımız ve ihracatçılarımızın ihtiyaçlarına uygun olarak, gerekli olduğu değerlendirilen konularda açtığımız davalarla ülkemize karşı açılan davalar, Bakanlığımızca etkinlikle takip edilmektedir.” dedi.
STA müzakerelerinde son durum
Halihazırda 22 STA’nın yürürlükte olduğunu dile getiren Pekcan, şöyle konuştu: “En fazla ihracat yaptığımız ikinci ülke olan İngiltere ile anlaşma imzalanarak, bugüne kadar Gümrük Birliği’nden elde edilen kazanım korunmuş, iş insanlarımız açısından belirsizlik ortadan kaldırılmıştır. İngiltere ile ticaretimizin imzalanan yeni serbest ticaret anlaşması sayesinde daha da gelişmesini umuyoruz. Japonya, Ukrayna, Tayland ve Endonezya ile STA müzakereleri, Rusya ile hizmet ticareti ve yatırım anlaşması müzakereleri devam etmektedir.” Pekcan, Libya ile firma alacaklarına ilişkin ihtilafların çözülmesine yönelik bir mutabakat zaptı imzaladıklarına dikkati çekerek, Türkiye-Azerbaycan Tercihli Ticaret Anlaşması’nı 25 Şubat 2020’de imzaladıklarını anımsattı. Özbekistan ile Tercihli Ticaret Anlaşması imzalanması konusunda son aşamaya geldiklerini anlatan Pekcan, “Elektronik ticaret ve dijital ekonomi alanında Çin Halk Cumhuriyeti ile bir iş birliği anlaşması üzerinde uzlaştık. Bunun da bir sonraki Karma Ekonomik Komisyon Toplantısı’nda imzalanması için hazırlanıyoruz.” diye konuştu.
Gümrük Birliği’nin güncellenmesi
Pekcan, hem mevcut ticari ilişkilerde yaşanan sorunların çözümü hem de Gümrük Birliği’nin güncellenmesi sürecinin başlatılabilmesi için Avrupa Birliği (AB) kurumları ve üye ülke temsilcileri ile, 40’ı bakan düzeyinde, 57 üst düzey görüşme gerçekleştirdiklerine işaret ederek, şunları kaydetti: “Son olarak, 28 Aralık’ta Ticaret Komiserliği görevini de üstlenen Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Sayın Valdis Dombrovskis ile bir görüşmemiz oldu. AB yetkilileri ve üye ülke temsilcileri ile yapılan görüşmelerde Gümrük Birliği’nin güncellenmesi hususuna ilave olarak, Kovid-19 pandemisi ile mücadele, Brexit süreci, AB tarafından demir ve çelik ithalatında uygulanan korunma önlemlerine yönelik ülkemiz talepleri ve Avrupa Yeşil Mutabakatı konuları görüşülmüştür.” Anlaşmalı veya anlaşmasız bütün Brexit senaryolarına karşı hazırlıklarını tamamladıklarını belirten Pekcan, şöyle devam etti: “Nihayet, AB ve Birleşik Krallık’ın prensip anlaşmasından sonra 29 Aralık’ta Birleşik Krallık ile serbest ticaret anlaşmamızı imzaladık. 1 Ocak 2021 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olan bu anlaşma ile ikili ticaretimizin aksamamasını ve tercihli ticaret rejiminin devamını sağlamış olduk. Noel Bayramı’ndan sonraki ikinci iş gününde böyle kapsamlı ve hayati bir anlaşmayı imzalamış olmamız ülkemiz için büyük bir ticari diplomasi zaferidir. Ülkemizin Gümrük Birliği’nden sonraki en önemli ikinci ticaret anlaşmasının imzacısı olmaktan onur duyuyorum.”
Avrupa Yeşil Mutabakatı
Pekcan, ülkeyi Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) kapsamında öngörülen değişikliklere hazırlamak ve gerekli uyum çalışmalarını başlatmak üzere, Bakanlığın koordinasyonunda ve ilgili tüm kurumların katılımıyla şubatta bakan yardımcısı düzeyinde AYM Çalışma Grubu kurulduğunun altını çizdi. Pekcan, AYM’nin Bakanlık, AB, üye ülkeler ve AB sektörleriyle temaslarında da öncelikli gündem maddesi haline getirildiğini belirterek, “Bu doğrultuda, sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın Gümrük Birliği kapsamında ticari bir engele dönüşmemesi, AB ve ülkemiz sektörleri arasında iş birliklerinin geliştirilmesi ve ülkemizin AB finansman mekanizmalarına erişimine yönelik beklentilerimiz gündeme getirilmektedir.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yargı Reformu Stratejisi Tanıtım Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Üstünlerin hukukunun egemen olduğu vesayetçi yapıdan hukukun üstünlüğünü referans alan adil bir yargı sistemine geçiş sağlanmıştır. Siyasi ve ideolojik kimlikleriyle, ekonomik statüleri sebebiyle bazı insanların hukuk önünde ayrıcalıklara sahip olduğu günlere artık geride kalmıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Yargı Reformu Stratejisi Tanıtım Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında Bolu Kartalkaya’daki otel yangınında hayatını kaybedenlere bir kez daha Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve Türk milletine başsağlığı dileyerek, tedavisi devam eden 10 yaralıya da acil şifalar niyaz etti.
Ülkenin dört bir yanında fedakârca görev yapan adalet teşkilatı mensuplarına selamlarını ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dördüncü Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin ülke, millet ve adalet teşkilatı için hayırlara vesile olmasını temenni etti.
Adalet Bakanlığı başta olmak üzere fikir, görüş, öneri ve eleştirileriyle belgenin hazırlanmasına katkıda bulunan herkese teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her fırsatta hatırlattığımız gibi bizler adaleti mülkün, yani devletin temeli olarak gören bir geleneğin mirasçılarıyız. Sultan Birinci Murat, Evrenos Bey’e tevcih ettiği sancak beyliğinin beratına ‘Cümlenin ser çeşmesi adalettir’ yazdırarak, adaletin devlet idaresindeki ehemmiyetini izah ve izhar etmiştir. Adalet, hem millî hem de manevi yapımızda, diğer her türlü hasletin onun etrafında ve ona göre şekillendiği bir mihver hükmünde olmuştur” ifadesini kullandı.
“TOPLUMUN ADALETE OLAN İNANCININ SARSILMAMASI BİZİM İÇİN HER TÜRLÜ MÜLAHAZANIN ÜZERİNDEDİR”
Tarih ve medeniyetin merkezinde adaletin yer aldığı devirlerin birbirini takip etmesiyle bugüne ulaşmış bir iftihar tablosu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Toplum yaşantımız, kişisel hayatımız ve değer müktesebatımız gibi devlet tasavvurumuz da asırlar boyunca adalet mihengine vurduğumuz fikir ve faaliyetlerle şekillenmiş, hak ve hukuka göre tekemmül etmiştir. Bin yıldır hakla, hukukla, hakikatle yoğurduğumuz bu topraklar en doğusundan en batısına iyilik ve erdem tohumlarıyla yeşerttiğimiz gönül coğrafyamız, yüksek adalet şuurumuzun en yakın şahididir. Böyle köklü ve zengin bir birikimin rehberliğinde, adalet hizmetlerinin en üst seviyede vatandaşlarımıza sunulması için yoğun gayret gösteriyoruz.
Şurası bir gerçek ki, adalet sistemimizin tüm unsurlarıyla güçlü, hızlı ve etkin bir şekilde işlemesi, milletimizin her bir ferdini yakından ilgilendiriyor. Hâkim ve savcılarımız başta olmak üzere, adalet teşkilatımızın her bir mensubunun kılı kırk yaran bir titizlikle, yüksek bir vazife şuuruyla hareket etmesine bu bakımdan büyük önem veriyoruz. Adalet hizmetlerinin etkinliği kadar adaletin gecikmeksizin, vaktinde tecelli etmesinin de önemini her fırsatta vurguluyoruz. Şunun bilinmesini isterim; Türk milleti adına karar veren yargı makamının itibarına halel gelmemesi ve toplumun adalete olan inancının sarsılmaması, bizim için her türlü mülahazanın üzerindedir.”
“ADİL BİR YARGI SİSTEMİNE GEÇİŞ SAĞLANMIŞTIR”
Göreve geldikleri 2002’den beri bu konuda büyük hassasiyet gösterdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adliye binalarımızın, sunulan hizmetin mehabetine uygun hâle getirilmesinden personel sayısına, mevzuattan dijitalleşmeye kadar geniş bir alanda çok sayıda adım attık” dedi.
Yargının bağımsızlığı ilkesine “tarafsızlığı” ilkesini de ekleyerek, hâkim ve savcıların görevlerini layıkıyla yerine getirebilmelerinin önünü açtıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eski Türkiye’nin imtiyazlı çevreleri bunu hâlen hazmetmekte zorlansa da üstünlerin hukukunun egemen olduğu vesayetçi yapıdan hukukun üstünlüğünü referans alan adil bir yargı sistemine geçiş sağlanmıştır” ifadesini kullandı.
“Siyasi ve ideolojik kimlikleri ile ekonomik statüleri sebebiyle bazı insanların hukuk önünde ayrıcalıklara sahip olduğu günler artık geride kaldı” ifadesini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Darbecileri alkışlayan yargı yerine darbecilerden millet adına hesap soran, mağdurların hak ve hukukunu savunan yargı pratiğinin yerleşmesini, Türk demokrasisi adına önemli bir kazanım olarak görüyoruz. Türk yargısının bu vasfını, inşallah gelecekte daha da güçlendireceğiz. Hangi yanlış algıdan kaynaklanırsa kaynaklansın, hukuk karşısında kendini dokunulmaz görenler, şu gerçeği er ya da geç kabullenecekler, hiç kimse hukukun üstünde değildir, layüsel değildir, imtiyazlı değildir. Suç işleyenler, suçta kibirlenenler, hukuka kastedenler, kim olursa olsun, yaptıklarının hesabını bağımsız Türk mahkemelerine vermek zorundadır.
Dolayısıyla kanunun verdiği yetkiyle hukuksuzlukların peşine düşen yargı mensuplarını kimse tehdit edemez, mahkemeler üzerinde baskı kuramaz, yargı camiamıza parmak sallayamaz. Geçmişte yargı mensuplarını hain terör saldırılarında kaybetmiş bir ülke olarak, hâkim ve savcılarımız ile ailelerinin hedef gösterilmesini asla tasvip etmiyoruz. Daha önce de ifade ettim, yargı kararlarını doğru bulur veya bulmazsınız. Hatta mahkeme kararlarını, gerekli nezaketi göstererek, eleştirebilirsiniz. Ama bu ülkenin ana muhalefet partisi de olsanız, çıkıp kameralar önünde hukuk insanlarına, hem de çok yakışıksız, çok pervasız biçimde tehdit savuramazsınız. Buna biz de izin vermeyiz, hedef hâline getirilen yargımız da izin vermez. Devam eden yargı süreçleriyle ilgili herkesten sorumlu, sakin ve siyaseten dürüst bir tutum beklediğimizi bugün tekrar vurgulamak istiyorum.”
2015 ve 2019 yıllarında hazırlanan iki yeni Strateji Belgesi’yle reform çalışmalarına ivme kazandırdıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, üçüncü Yargı Reformu Stratejisi’nin uygulama döneminin, 2024 yılı itibarıyla sona erdiğini ifade etti.
Bugün 2025-2029 dönemini kapsayan 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi’yle milletin huzurunda olduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Öncelikle şu hususun altını net bir şekilde çizmek durumundayım, sürekliliğe dayanan bir anlayışla köklü kurumsal değişiklikleri hayata geçirdiğimiz Yargı Reformu Stratejileri, birbirini tamamlar niteliktedir. Yeni reform belgemiz, bugüne kadarki gelişmelerin değerlendirilmesi ve sistemin ihtiyaç duyduğu yeniliklerin belirlenmesi suretiyle oluşturulmuştur. Dolayısıyla bu belgemiz de az önce ifade ettiğim üzere, diğer reform belgelerimizin devamı ve tamamlayıcısı durumundadır.”
“DÖNÜŞÜMÜ HIZLANDIRMAYI HEDEFLİYORUZ”
Yeni Yargı Reformu Stratejisi’yle adaletin etkinliğine ve yargı mekanizmalarının ihtiyaçlarına yönelik yeni politikaları belirlediklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 45 hedef ve 264 faaliyetin yer aldığı 4. Strateji Belgesi’yle, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını daha da güçlendirmeyi amaçladıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatandaşlarımızın hukuki güvenliğini daha da kuvvetlendirmeyi, yargılamaların zamanında ve makul sürede tamamlanmasını, çözüm merkezli ve öngörülebilir bir adalet sistemi oluşturmayı, yargılama usullerini sadeleştirerek verimliliği artırmayı, yargıya ilişkin güven ve memnuniyeti daha da yükseltmeyi, onarıcı ve telafi edici adalet uygulamalarını yaygınlaştırmayı, ceza adaleti sisteminin etkinlik ve caydırıcılığını tahkim etmeyi ve adalet hizmetleriyle adli bilimlerde dijital dönüşümü hızlandırmayı hedefliyoruz” diye konuştu.
Yargı Reformu Stratejisi’nin en önemli önceliklerinden birinin, makul sürede yargılanma hakkı güvencelerinin artırılması olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kapsamda yargılama usullerine, teşkilat yapısına, insan kaynaklarına ve teknik altyapıya ilişkin birçok çalışma alanı tespit ettiklerini belirtti.
Geçtiğimiz dönemlerde adil yargılanma hakkının etkin bir şekilde korunması noktasında önemli reformları devreye aldıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru ve bilgi edinme hakkı gibi yenilikleri mevzuata eklediklerini hatırlattı.
Kamu Denetçiliği Kurumu, Kişisel Verileri Koruma Kurumu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu gibi yeni birimler ihdas ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi’yle hak arama yollarını daha da güçlendirmeyi hedeflediklerini bildirdi.
Mağdurların yeterli güvenceye sahip olduğu telafi edici bir adalet sisteminin oluşturulması hususunun üzerinde de önemle durduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Adalete güvenin tam olarak tesis edilmesi için ceza adaleti sisteminde mağdur odaklı yeni politikaları uygulamaya alıyoruz. Uyuşmazlıkların önlenmesi ve mahkemeye taşınmadan kaynağında çözülmesi, yargının iş yükünün azaltılmasında büyük önem arz ediyor. Bu çerçevede dava öncesi alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin kapsamının genişletilmesini öncelikli politika olarak belirledik. Strateji belgemizle bu yöntemlerin sistem içindeki yerini güçlendiriyor, toplum genelinde müzakere kültürünü geliştirmeyi hedefliyoruz. ‘Hukukun üstünlüğünü esas alan, gecikmeyen ve öngörülebilir bir adalet sistemi’ vizyonu ile hazırladığımız yeni strateji belgesiyle, etkin ve hızlı işleyen bir adalet sistemi inşa edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin ilk amacının kurumsal yapının güçlendirilmesi ve süreçlerin yeniden yapılandırılması olduğunu belirterek, “Bu çerçevede uzlaştırıcı, birleştirici, özgürlükçü, toplumun tüm kesimlerini kuşatan yeni ve sivil bir anayasa çalışmalarımıza hız vereceğiz. İnsan hakları alanındaki kurumsal kapasitemizi güçlendirecek, hazırlayacağımız yeni İnsan Hakları Eylem Planı ile hak ve özgürlüklerin daha etkin korunmasını sağlayacağız” dedi.
Kişisel Verileri Koruma Kurumu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu gibi bireysel hak arama kurumlarının, kurumsal yapısını ve uluslararası kuruluşlarla uyumluluklarını güçlendireceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İfade ve basın özgürlüğü ile kişi hürriyeti ve güvenliğine ilişkin standartları yükseltecek, yeni hak arama yollarını çeşitli tedbir ve uygulamalarla tahkim edeceğiz. Makul sürede yargılanma hakkının temini için mahkemeler teşkilatının organizasyon yapısını tekrar tanzim edeceğiz. Ceza mahkemelerinin görev alanlarını yeniden düzenleyecek, ihtiyaç duyulan yerlerde yeni adliyeler kuracak, mahkeme sayılarını artıracak ve tek hâkimle çalışan bazı mahkemelerin heyet hâlinde çalışmalarını temin edeceğiz. Temyiz kanun yolunun etkinliğine yönelik yeni düzenlemelerle temyiz incelemelerinin altı ay içerisinde sonuçlandırılmasını hedefliyoruz. Bunun için Yargıtay ve Danıştay kanunlarında yer alan daire ve üye sayılarını iş yüküyle orantılı olacak şekilde yeniden belirleyeceğiz. Temyiz incelemeleri gibi istinaf incelemelerinin de altı ay içinde neticelendirilmesine yönelik düzenlemeler yapacağız.”
“YENİ İHTİSAS MAHKEMELERİ KURULACAK”
İstinaf mahkemelerindeki daire ve hâkim sayılarını, iş yüküne uygun ve uzmanlaşmayı sağlayacak şekilde arttıracaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk derece mahkemelerinde uzun süren davaların istinaf mahkemelerinde öncelikle inceleneceğini ve bazı davalarda istinaf incelemesi olmadan doğrudan temyiz incelemesi yapılacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ihtisaslaşmaya ilişkin uygulamalar geliştirerek süreçlerin daha etkin ve hızlı tamamlanmasını sağlayacaklarını belirterek, “Önümüzdeki dönemde hâkimlerimiz meslek hayatları boyunca hukuk ve ceza hâkimi olarak sınıflandırılacak, çevre, sağlık, sigorta, trafik ve iş kazalarından kaynaklanan dava türleri için yeni ihtisas mahkemeleri kurulacaktır” dedi.
Savunmanın güçlendirilmesi ve avukatların adli süreçlere daha etkin katılabilmesi için Avukatlık Kanunu’nu güncellemeyi, savunma kurumunu daha da güçlendirmeyi hedeflediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şirketlerin ve yapı kooperatiflerinin avukat bulundurma zorunluluğunun genişletilmesi ve belirli davalarda avukatla temsil mecburiyetinin getirilmesine yönelik çalışmalar yapacağız. Stajyer avukatlarımıza staj başlangıç desteği sağlayacak ve mesleklerine ekonomik kaygılardan uzak bir şekilde hazırlanmalarını temin edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bağlı çalışan avukatlar için mesleğin niteliğine uygun yeni bir ücret rejiminin oluşturulmasının da yapılacak çalışmalar arasında olduğunu belirtti.
Yargılamaların daha kısa sürede tamamlanması için ilk derece ceza ve hukuk yargılamalarında hedef sürelerinin kısaltılacağını, istinaf kanun yolu aşamasındaki hedef sürelerinin de yeniden belirleneceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Keza yeni düzenlemelerle duruşmaların 2 aydan fazla ertelenmemesini ve bazı uyuşmazlıkların da duruşma yapılmaksızın çözülmesini sağlayacağız. Bozma kararı verilen dosyaların öncelikle ve ivedilikle görülmesi ise bir diğer hedefimizdir” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yargı bilişim sistemini güncel teknolojiler doğrultusunda geliştirmekte kararlı olduklarını vurgulayarak, şunları kaydetti: “Dijital çözüm platformları, çevrim içi uyuşmazlık ve elektronik çözüm yöntemlerini devreye alacak, adalet hizmetlerinde yapay zekâ uygulamalarından istifade edeceğiz. Yargılamaların hedef süre içinde tamamlanması için adli ve idari yargı adalet komisyonlarını da yeniden yapılandırmayı hedefliyoruz. Komisyonlarımıza adalet dairelerinin işleyişine matuf tespit ve çözüm önerilerini içeren rapor hazırlama görevini tevdi edeceğiz. Adalet Komisyonu Başkanlarımıza da yargılamaların hedef sürede tamamlanmasına yönelik yeni vazifeler vereceğiz. Yeni dönemde performans ve verimliliği artırmak için önleyici teftiş uygulamaları da geliştireceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, teftiş kurullarının, başta uzun süren yargılamalar olmak üzere, yargıya ilişkin sorunları anlık olarak takip edeceğini belirterek, şu değerlendirmeleri yaptı: “Bilirkişilikten kaynaklanan sorunların giderilmesi adına mevzuat düzenlemeleri yapacak ve idari tedbirler alacağız. Yine tebligat işlemlerinde hataların azaltılması ve tebligatların hızlı yapılması için çeşitli tedbir ve uygulamaları hayata geçireceğiz. Bu kapsamda sade ve kolay bir tebligat usulü belirleyecek, tüm kamu görevlileri için elektronik tebligat alma zorunluluğu getireceğiz. Noterliklerin görev tanımlarını, yargının iş yükünü azaltacak şekilde tekrar düzenleyeceğiz. Noterlik Kanunu’nu yenileyecek, hukuk fakültesi mezunlarının görev alacağı yeni bir müessese olarak noter yardımcılığını sisteme kazandıracağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni strateji belgesinin ikinci amacının, insan kaynakları kapasitesinin güçlendirilmesi olduğunu belirtti.
Gelecek süreçte insan kaynaklarını daha nitelikli hâle getirmek ve hukuk eğitiminin kalitesini artırmak için fakültelere girişte aranan başarı sıralamasını aşamalı şekilde yükselteceklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hukuk fakültelerinin açılma kriterlerini gözden geçirecek, müfredatta çeşitli iyileştirmeler yapacaklarını söyledi.
Hukuk fakültesinde okuyan öğrencilere Adalet Bakanlığı başarı bursu vererek eğitimlerinde destek olacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mesleki niteliklerin artırılması için hâkim ve savcı yardımcılığı sürecini yeniden yapılandıracak ve hizmet içi eğitimleri güçlendireceğiz. Hâkim ve cumhuriyet savcısıyla personel sayısının iş yüküyle orantılı bir düzeyde olmasını sağlayarak, yeni uzmanlık kadroları ihdas edeceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hâkim ve cumhuriyet savcılarının nakil, terfi ve disiplinlerine ilişkin hükümlerini tekrar düzenleyeceklerini, nakil işlemlerini coğrafi teminat çerçevesinde gerçekleştirecek atama ve nakil mevzuatında yer alan bölge sistemini yeniden ele alacaklarını bildirdi.
Personel eğitim merkezlerine yenilerini ekleyerek eğitim alan personel sayısını artıracaklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Devlet Memurları Kanunu’nda adalet hizmetleri sınıfı oluşturmayı ve bu suretle adalet teşkilatı personeline mahsus yeni düzenlemeler yapabilmeyi hedeflediklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kariyer imkânlarını geliştirmek amacıyla adalet personeline özgü uzman katiplik ünvanının ihdasının yine gündemlerinde yer aldığını söyledi.
Strateji belgesinin üçüncü amacının, ceza adaleti sisteminin etkinliğinin artırılması olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Başta adil yargılanma hakkı olmak üzere hak ve özgürlüklerin korunması ilkesine uygun bir şekilde suç, yaptırım ve infaz dengesini toplumsal ihtiyaçlar çerçevesinde düzenleyeceğiz. Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımların kapsamının genişletilmesiyle adli para cezası miktarlarının yeniden belirlenmesi önceliklerimiz arasındadır. Ceza adaleti sistemini, hürriyeti bağlayıcı cezaya alternatif yeni yaptırım türleriyle zenginleştireceğiz.
Bu doğrultuda psikolojik rahatsızlığı olanların ve madde bağımlılarının rehabilite olmadan toplumsal hayata katılmalarını engelleyecek tedbirler alacağız. Trafikte işlenen suçların yanı sıra trafik güvenliğini tehlikeye atan kişilere yönelik de caydırıcı önlemler alacağız. Böylece milletimizde ciddi şikayetlere yol açan ve yargıya olan inancı zedeleyen bir sorunu daha çözüme kavuşturmuş olacağız. Saldırı amacıyla araçlarından inen sürücüleri, ehliyetlerine el konulması da dahil, müstakil yaptırımlara tabi tutacağız. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuyla vücut dokunulmazlığına, hürriyete ve çevreye karşı işlenen suçların cezalarını artırıyoruz.”
“UZLAŞTIRMA KURUMUNUN VERİMLİLİĞİNİ ARTIRACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ölümlü veya yaralanmalı trafik kazalarında zaruret dışında olay yerinin terk edilmesini de ayrı bir suç olarak düzenleyeceklerini söyledi.
Vatandaşların bizar olduğu bir sıkıntıya daha çözüm bulduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nişan, düğün, asker uğurlaması gibi, kişilerin toplu olarak bulunduğu etkinliklerde silahla ateş edilmesi vakalarına dönük cezaları önemli ölçüde ağırlaştırıyoruz. Telafi edici adalet anlayışına uygun düzenlemelerin yanı sıra uzlaştırma kurumunun verimliliğini artıracağız. Lekelenmeme hakkı kapsamında, adli sicil sistemini yeniden yapılandıracağız” açıklamasını yaptı.
Adli sicil kayıtlarının silinme sürelerini kısaltacaklarını, ceza mahkumiyetlerinin adli sicile kaydedilmesinde çocuklar lehine farklı düzenlemelere gideceklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, çocukların adli süreçlerde korunmasına yönelik mekanizmaları daha da güçlendireceklerini ve çocuklar için onarıcı adalet uygulamalarını devreye alacaklarını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ceza infaz ve denetimli serbestlik sisteminin yönetim kapasitesini geliştireceklerini ve meslek edindirme programlarıyla iş yurtları üretim miktarını yükselteceklerini kaydetti.
“BOŞANMA VE NAFAKA USULLERİNE KADAR GENİŞ YELPAZEDE YENİ REFORMLAR YAPMAYI PLANLIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni strateji belgesinin dördüncü amacının, hukuk ve idari yargılama süreçlerinin etkinliğinin artırılması olduğunu vurguladı.
Değer ve tutarı belirli bir miktarın altındaki talep ve davaların sadeleştirilmesi, hızlı bir yargılama usulüyle çözümlenmesi için çeşitli düzenlemeler yapmayı hedeflediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun yanında bono evraklarının kayıt altında üretilmesini sağlayarak vatandaşlarımızın hukuki güvenliğini güçlendirmeyi amaçlıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yılı “Aile Yılı” olarak ilan ettiklerini, aile kurumunun korunması için yıl boyunca önemli çalışmalar yapacaklarını ilan ettiklerini anımsatarak, yeni strateji belgesi doğrultusunda aile hukukunda uygulamadan doğan sorunların giderilmesine yönelik birçok tedbiri hayata geçireceklerini söyledi.
Aile arabuluculuğunu sisteme entegre ederek anlaşmazlıkların mahkeme sürecinden önce çözüme ulaştırılmasını arzu ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aile mahkemelerinin kuruluş ve yargılama usulünden çocukların menfaatlerini gözeten boşanma ve nafaka usullerine kadar geniş bir yelpazede yeni reformlar yapmayı planlıyoruz. Diğer taraftan, idari yargılama usulünün sadeleştirilmesine dönük önemli çalışmalar gerçekleştireceğiz. İdarenin taraf olduğu tam yargı davalarında sulh müessesesine başvuruyu zorunlu kılacak ve dosyaların tekemmül sürecini kısaltacak düzenlemeleri inşallah hayata geçireceğiz. İcra ve iflas sistemini alacaklı ve borçlu arasındaki hassas dengeyi ön plana alacak şekilde, kanun değişikliği de dahil olmak üzere, yeniden dizayn etmek de bu süreçteki temel önceliklerimizden biridir.”
“SEÇMELİ OLARAK OKUTULAN HUKUK VE ADALET DERSLERİNİ LİSELERE DE TEŞMİL EDECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin beşinci ve son amacının, adalete erişimin kolaylaştırılması olduğunu, evvelemirde, kadın haklarına ilişkin yeni uygulamalar geliştirerek, şiddet mağduru kadınların adli süreçlere erişimini en kısa yoldan temin etmeye çalışacaklarını ifade etti.
Adli süreçlerde şiddet mağduru kadınların daha fazla korunmasının birinci öncelikleri olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aile içi ve kadına yönelik şiddet suçları soruşturma bürolarını ülke sathında yaygınlaştıracak, buralarda görev alacak cumhuriyet savcılarının da uzmanlaşmalarını sağlayacağız” dedi.
Yaşlı ve engellilerin adalete erişimlerini kolaylaştıran tedbirler alarak mobil bilgilendirme ve yönlendirme hizmetlerinin önünü açacaklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşlı ve engelli dostu, erişilebilir ve yeterli sosyal alanların bulunduğu adli hizmet binalarını inşa etmeye, yenilemeye devam edeceklerini bildirdi.
Doğal afetlerden sonra yargı faaliyetlerinin kesintiye uğramaması için Türkiye genelinde belirlenen doğal afet ve acil durum merkezleri kuracaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Son olarak, hâlihazırda 6’ncı ve 7’nci sınıflarda seçmeli olarak okutulan hukuk ve adalet derslerini liselere de teşmil edeceğiz. Böylelikle erken yaşlardan itibaren adalet anlayışını benimsemiş fertlerden oluşan bilinçli bir toplum inşasına katkı vereceğiz. Görüldüğü üzere çok geniş bir yelpazede, doğrudan vatandaşlarımızın hayatına dokunan yenilikler, uygulamalar ve düzenlemelerle adalet hizmetlerinin kalitesini artırmayı amaçlıyoruz. Rabb’im yar ve yardımcımız olsun, diyorum. 4’üncü Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin ülkemiz, milletimiz, hukuk ve adalet teşkilatımız için bir kez daha hayırlara vesile olmasını diliyorum. Belgenin hazırlanmasında emeği geçen herkese tekrar teşekkür ediyorum. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyor, Allah’a emanet ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Slovak Cumhuriyeti Başbakanı Robert Fico’yu Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.
Slovak Cumhuriyeti Başbakanı Fico, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelişinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmî törenle karşılandı. İki ülke millî marşlarının çalınmasının ardından Slovak Cumhuriyeti Başbakanı Fico, tören kıtasını selamladı.
Türkiye ve Slovakya bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Slovak Cumhuriyeti Başbakanı Fico, daha sonra baş başa ve heyetler arası görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Mersin 8. Olağan İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “’Böl, parçala, yönet’ politikasıyla son bir asırdır bu bölgede diledikleri gibi cirit atanların devri bitmiştir. Kim ne derse desin, yüz yıllık oyun bozuluyor. Coğrafyamızda kardeşliğin, barışın ve istikrarın rüzgârı esiyor, kalkınma ve refahın egemen olacağı yeni bir dönemin kapıları aralanıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Servet Tazegül Kapalı Spor Salonu’nda düzenlenen AK Parti Mersin 8. Olağan İl Kongresi’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Konuşmasında, Mersin’in hiç kimseyi “Yörük” diyerek küçüksemediğini, “Kürt” diyerek ötekileştirmediğini, “Arap” diyerek dışlamadığını, “Suriyeli” diyerek hakir görmediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mersin, insanları ‘şu şehirden bu şehirden’ diyerek sınıflaştırmamıştır. Çünkü burası medeniyetler yatağı, coğrafyamızın kadim halklarının ve inançlarının tamamının bakiyesine ev sahipliği yapan bir şehirdir. Mersin’in göz alıcı tablosuna kimse helal getirmez. Allah’ın izniyle bu şehir dünyaya kardeşlik hukuku dersi veriyor, vermeye de devam edecek” dedi.
“DAHA ÇOK ÇALIŞMAMIZ, DAHA ÇOK GÖNÜLE GİRMEMİZ GEREKİYOR”
Mersin’in Doğu Akdeniz’in en stratejik liman şehri olarak ekonomiye can katmaya devam edeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bereketli topraklarıyla sadece kendi vatandaşımızı değil tüm insanlığı beslemeye devam edecek. Velhasıl beşeri zenginliğiyle fiziki coğrafyasının güzelliğiyle, muhteşem potansiyeliyle Mersin Türkiye Yüzyılı’nda adından daha çok söz ettirecek. Mersin’deki bu güzel iklimi bozmayı Allah’ın izniyle kimse başaramayacak. Hiçbir siyasi çıkar, hiçbir sosyal ve kültürel farklılık, hiçbir şahsi hesap, Mersin’i Akdeniz’in örnek şehri yapan bu vasfına zarar vermenin gerekçesi olamaz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin iktidarında Mersin’in 22 yılda nereden nereye geldiğini akıl ve vicdan sahibi herkesin kabul edeceğini ifade ederek, şunları kaydetti: “Bu şehrin siyasi, etnik, mezhebi fanatizme değil, zengin potansiyeli harekete geçirecek vizyona, esere, hizmete ve yatırıma ihtiyacı var. Mersin’e bu gözle bakıyoruz, Mersinliye bu hissiyatla sahip çıkıyoruz. Mersinlilerin de bizim bu hasbi yaklaşımımıza, samimi yürek açışımıza karşılık vereceğinden şüphe duymuyorum. Bugüne kadar seçim sonuçlarını Mersinlide değil, kendimizde arıyoruz. Suç varsa bizim, yanlış varsa bizim. Ama bunu hep beraber telafi edeceğiz. Demek ki daha çok çalışmamız, daha çok gönüle girmemiz, daha çok emek vermemiz, ter dökmemiz gerekiyor. Kongremiz böyle bir dönemin, yeni bir heyecanın, yeni bir atılımın miladı olacaktır.”
“TÜRKİYE’NİN BÜYÜMESİNİ İSTEMEYEN EMPERYALİSTLER BOŞ DURMADI”
“Ülkemizin 80 yılına, asırların yorgunluğuyla 1. Dünya Savaşı’nın yükü altında kalan Osmanlı’dan Cumhuriyete geçisin sancıları damga vurmuştur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, tek parti faşizminin milletin inancına, tarihine, kültürüne yönelik tahrip edici ve baskıcı politikalarının, ağır bedellerinin ödendiğini söyledi.
Türkiye’nin Adnan Menderes ile başlayan demokrasi ve kalkınma hamlesinin önünün kesilmeye çalışıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin büyümesini, güçlenmesini, kendi ayakları üzerine dikilmesini istemeyen emperyalistler de boş durmadı. Ülkemizi, darbeler, cuntalar, ideolojik kavgalar, ekonomik çöküşler, sosyal çalkantılarla dolu bir döneme soktular. Bu sancılı yıllar darbelerin ardından ‘bizim çocuklar başardı’ mesajını kulaktan kulağa fısıldayanların eseridir. Eski Türkiye artık bitti. Bu kaos fırtınası, Türkleri sadece sokaklarını temizleyecek, fabrikalarında çalışacak işçiler olarak görenlerin adımıdır. Rahmetli Özal bu oyunu fark edip siyasi ve ekonomik reformlarla ülkemizi asli istikametine çevirmek istediyse de kirli oyunlarla başa çıkamadı. Merhum Özal’a neler yapıldığını, hangi iftiraların atıldığını hiçbir zaman unutmadık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin 80 yıllık sancılı sürecin ardından adeta bir Anadolu ihtilaliyle iktidara geldiğini dile getirerek, şunları kaydetti: “Tabii ki bu devrim öyle kolay gerçekleşmedi. Devrin müesses nizamı ve arkalarındaki güç odakları, AK Parti’nin öncülüğündeki Anadolu ihtilaline karşıda büyük bir direnç gösterdi. Siyasi ve toplumsal provokasyonlardan, hukukun ayaklar altına alındığı Cumhurbaşkanlığı seçimi krizlerine kadar nice senaryolar devreye alındı. Yetmedi bölücü örgütünden FETÖ’süne hatta sınırlarımıza dayanan DEAŞ’ına kadar envaiçeşit cinayet şebekesini harekete geçirdiler. Bölücü örgütün hiçbir ahlaki ve akılcı gerekçesi olmayan çukur eylemlerini hatırlayın. FETÖ’nün önce 17-25 Aralık, ardından 15 Temmuz darbe girişimlerini hatırlayın. Ekonomimize yönelik aleni saldırıları, tehditleri, ambargoları, tuzakları hatırlayın.”
“Muhalefetin gönüllü figüranlığını yaptığı, Türkiye’ye diz çöktürme senaryolarının tekmili birden üzerimize boca edildi” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hani Mehmet Akif, Çanakkale Savaşı’nı anlatırken diyor ya, ‘Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk, sade bir hadise var ortada, vahşetler denk.’ Bizim de istiklalimize ve istikbalimize yönelen saldırılar rengârenktir. Sadece sinsi niyetleri ortaktır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletle kafa kafaya, kol kola, kalp kalbe verip bu alçak hesapları hep birlikte boşa çıkardıklarını söyleyerek, “Yine Akif’in diliyle ifade edersek, ‘Asım’ın nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek. İşte çiğnetmediği namusunu, çiğnetmeyecek.’ Gerçekten bu millet üzerine akın akın gelen saldırılar karşısında gösterdiği asil duruşla, kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla, her bir ferdiyle, namusunu çiğnetmemiş, Asım’ın nesli olduğunu ispatlamıştır” değerlendirmesinde bulundu.
Milletin güçlü desteğinin AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın mesuliyetini arttırdığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha fazla çalışarak, Türkiye Yüzyılı’nın önündeki tüm engelleri tek tek kaldırmak zorunda olduklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mersin’in beşeri zenginliğinin ülkesi ve bölgesindeki her gelişmeyle yakından ilgilenmesini mecburi kıldığını ifade ederek, Suriye’deki 61 yıllık Baas rejiminin yıkılması ve ülkede kuşatıcı yeni bir yönetimin iş başına gelmesinin Mersin’e etkisi olacağını kaydetti.
Mersin’in 183 bin geçici koruma statüsündeki Suriyeli muhaciri misafir eden ensar ruhlu bir şehir olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ülkelerindeki evlerini, işlerini yeniden ayağa kaldıracak Suriyeli kardeşlerimizden bir kısmı şüphesiz vatanlarına geri dönecektir. Suriye toparlandıkça, zulmün ve yıkımın izleri silindikçe inşallah ülkemizle birlikte tüm dünyadan muhacirler dönüş yoluna girecektir. Ama hep söylediğimiz gibi kalanlara kapımız da gönlümüz de daima açık olacaktır. Biz, zalimler gibi kimseyi zorla yerinden etmeyiz. Kimsenin hayatını keyfi yere zindana çevirmeyiz. Kendini bilmez üç beş ırkçı fanatiğin Türkiye-Suriye dayanışmasına gölge düşürmesine göz yummayacağız. Suriye’nin siyasi birliğini, toprak bütünlüğünü, sosyal barışını, imarını sağlamaya yönelik her gayrete destek vereceğiz.”
“SURİYE ÜZERİNDE YENİ SENARYOLAR UYGULANMASININ ÖNÜNE GEÇMEKTE KARARLIYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye büyük bir teveccüh ve güven söz konusu olduğunu anlatarak, “Suriyeli kardeşlerimizin Türkiye deyince yüzü gülüyor” ifadesini kullandı.
Bu durumu gelecek adına çok değerli bir kazanım olarak değerlendirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’nin topraklarını işgal eden terör örgütlerini ya silah bıraktırarak ya bertaraf ederek Suriye üzerinde yeni senaryolar uygulanmasının önüne geçmekte kararlıyız. Ülkenin 3’te 1’ini işgal altında tutan YPG terör örgütüne karşı en küçük bir müsamahamız yoktur. Yakında bu meseleyi kökten çözecek adımları atacağız” diye konuştu.
Örgütün, çok güvendiği güçlerin bölgedeki çıkar ve hesapları değiştiği için gölgesine sığınarak küstahlaşacakları kimseyi bulamayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Avrupa’dan yükselen çatlak seslere ise aldırış etmiyoruz. Avrupalılar önce kendi meselelerini çözsünler. Ondan sonra gelip bölgemize nizam vermeye kalksınlar. ‘Böl, parçala, yönet’ politikasıyla son bir asırdır bu bölgede diledikleri gibi cirit atanların devri bitmiştir. Kim ne derse desin 100 yıllık oyun bozuluyor. Coğrafyamızda kardeşliğin, barışın ve istikrarın rüzgârı esiyor. Kalkınma ve refahın egemen olacağı yeni bir dönemin kapıları aralanıyor. Artık bölgenin geleceğini bölgenin kadim halkları belirleyecek, doğal kaynaklar üzerindeki her türlü tasarruf da bölgenin asıl sahiplerinin uhdesinde olacak. Allah’ın izniyle kimse bunun önüne geçemeyecek.”
Bir süre önce Suriye’nin Dışişleri ve Savunma bakanlarının kendisini ziyaret ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyeli heyetin daha sonra ise Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı ve İstihbarat Başkanı ile ayrıca toplantı yaptığını ifade etti.
“GAZZE ÖRNEĞİ, ZULÜMLE ABAD OLUNAMAYACAĞININ ÇARPICI BİR İSPATIDIR”
Suriye’nin geleceğine hazırlık yaptıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yeni dönemin Mersin’in önünde de büyük fırsat pencereleri açacağını ve şehrin şimdiden buna kendisini hazırlaması gerektiğini vurguladı.
Aynı şekilde Gazze’de ateşkesle sağlanmaya çalışılan barışın da bölgenin siyasi ve sosyal atmosferini değiştireceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazze örneği, zulümle abad olunamayacağının çarpıcı bir ispatıdır. İsrail, Gazze’de ve diğer Filistin şehirlerinde uyguladığı zulümle dünyanın farklı yerlerinde yaşayan Musevilere de zarar vermiştir. Çünkü İsrail’in yaptığı kadın, çocuk, masum katliamlarından sonra artık hiç kimse bu topluma İkinci Dünya Savaşı’nda maruz kaldıkları soykırımın getirdiği mahcubiyet duygusuyla bakamayacaktır. Herkesin zihninde İsrail’in fırsatını bulduğunda kendi mensuplarından başka tüm insanları katledebileceği düşüncesi yer etmiştir. Nitekim fanatik Siyonistler bu düşünceyi destekleyecek görüşlerini dini ve ideolojik argümanlarla pervasızca dile getirmekten çekinmiyor. En çok hedef aldıkları ülkenin Türkiye, toplumun da Türk milleti olması bizim bu zulme karşı sesini en çok yükselten devlet ve millet olmamızdan kaynaklanıyor. Kimseden korkmadan, çekinmeden, sözümüzü sakınmadan, hakkı ve hakikati haykırdık. Bizim için dünyanın neresinde bir mazlum, bir mağdur, bir garip varsa yardımına koşmak, zulme karşı elimizde dilimizle, kalbimizle mücadele etmek, hem dinî bir vecibe hem de millî bir vazifedir. Rabbim bizlere ecdattan miras aldığımız bu hasletin yeni nesillere daha da güçlü bir şekilde aktarmayı nasip etsin diyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölücü terör örgütü PKK’nın feshedilmesi, silahlarının teslim edilmesi ve militanlarının dağıtılmasını hedefleyen çalışmaları anımsattı.
Terör meselesinin suhuletle çözülmesinden yana olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Cumhur İttifakı ortağımız Sayın Bahçeli’nin konuyu gündeme getirmesiyle başlayan gelişmeler, nihai aşamasına yaklaşmaktadır. Bölücü örgüt şayet elebaşının çağrısını dinleyip gereğini yerine getirirse, siyasi uzantısı da üzerine düşenleri yaparsa bunun kazananı 81 vilayeti ve 85 milyon ferdiyle tüm Türkiye olacaktır. Eğer örgüt çağrıya uymayı reddeder, siyasi uzantısı da ipe un sermeye kalkarsa, biz zaten başarıyla yürüttüğümüz operasyonlarımızla meseleyi kendi mecrasında çözeriz. Tercihimiz ülkemizin 40 yılına, on binlerce canına, yüzlerce milyar dolar kaynağının heba olmasına yol açan bu meselenin suhuletle, samimiyetle, kalıcı ve kati bir şekilde tarihe karışmasından yanadır.”
İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy’un “Yumuşak başlı isen kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki fakat çekmeye gelmez boynum” mısralarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölücü terör belası öyle veya böyle bertaraf edilecektir. Elbette kahraman şehitlerimiz her türlü hesabın üzerindedir. Herkesin takip ettiği üzere tüm çalışmalar, şehitlerimizin aziz hatıralarına, şehit yakınları ve gazilerimizin hassasiyetlerine en küçük bir halel getirmeyecek şekilde yürütülmektedir” diye konuştu.
“TÜRKİYE YÜZYILI KERVAN OLARAK, YOLA REVAN OLMUŞTUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek ülke içinde, gerek bölgede, gerekse de dünyada atılan her adımın bir gayesinin bulunduğunu belirterek, “Bu da ülkemizin Türkiye Yüzyılı’na, geçmişin tüm sorunlarından arınmış, yüklerinden kurtulmuş, mevcut imkânlarını en üst düzeyde kullanan hedeflerine kararlılıkla yürüyen bir devlet olarak girmesidir” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin bölgesinde istikrar istediğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Artık yeni hayaller kurma, yeni projeler hayata geçirme, yeni şeyler söyleme, yeni adımlar atma vaktinin geldiğine inanıyoruz. Biz bölgede istikrar istiyoruz, güvenlik istiyoruz, huzur ve refah istiyoruz. Biz Türkler, Araplar, Kürtler olarak hep beraber kazanalım, hep beraber kalkınalım istiyoruz. Bizimle bu yolda yürüyecek herkese kollarımız da kapımız da, yüreğimiz de açıktır. Zihinlerinin gerisinde başka hesaplar olanlar da hiç kusura bakmasınlar, artık kimseye bunları yutturamazlar. Kimseyi kandıramazlar, kimsenin zihnini ve kalbini bulandıramazlar. Dünya düzeni, siyasi ve ekonomik olarak yeniden kurulurken Türkiye’yi bunun dışında tutmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Türkiye Yüzyılı kervan olarak, yola revan olmuştur. Bu kutlu yürüyüşe katılan katılır, katılmayanın yolu açık olsun. Biz ülkemizi en güçlü devletler, milletimizi güvenli, huzurlu, müreffeh toplumlar seviyesine çıkarmadan durmayacağız, dinlenmeyeceğiz, geriye dönüp bakmayacağız. Yüzümüz hep geleceğe, ileriye, ufka dönük olarak mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.”
“MERSİN’E 624 MİLYAR LİRA YATIRIM YAPTIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iş yapmanın, sorun çözmenin, dertlere deva olmanın peşinde olduklarını, bu anlayışla son 22 yılda Mersin’e 624 milyar lira tutarında yatırım yaptıklarını söyledi.
Adalette 5 milyar lira, eğitimde 39 milyar lira, gençlik ve sporda 9 milyar lira, sosyal yardımda 128 milyar lira, sağlıkta 19 milyar lira, çevre ve şehircilikte 66 milyar lira yatırım yaptıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca 14 milyar lira tutarındaki yatırımların da sürdüğünü söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ulaştırmada 142 milyar lira, tarım ve ormancılıkta 83 milyar lira, sanayi ve teknolojide 5 milyar lirası yatırım 8 milyar lirası destek olmak üzere 13 milyar lira, enerjide 102 milyar lira, kültür ve turizmde 3 milyar lira, çalışma ve sosyal güvenlikte teşviklerle birlikte 14 milyar lira yatırım yapıldığını bildirdi.
Eğitim alanında Mersin’e ikinci devlet üniversitesi Tarsus Üniversitesinin kurulduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin ilk engelsiz gençlik merkezini Mersin’e kazandırdık. Şehir hastanemiz başta olmak üzere toplam 3 bin 260 yataklı 17 hastane dâhil 50 sağlık tesisi inşa ettik.150 yataklı Mezitli Yeni Devlet Hastanemiz ile 50 üniteli ağız ve diş sağlığı merkezini yıl sonuna kadar tamamlayıp 2026 yılı başında hizmete açacağız” dedi.
Mersin’deki 7 millet bahçesi projesinden 3’ünü tamamladıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğerleriyle ilgili projelendirme çalışmalarının devam ettiğini söyledi.
“MERSİN-ADANA-OSMANİYE-GAZİANTEP HIZLI TREN PROJEMİZİ BAŞLATTIK”
Mersin’i bölünmüş yollarla çevre bölgelere bağladıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Antalya ile Mersin’i birleştirecek Akdeniz Sahil Yolu Projesi’ni hayata geçiriyoruz. Şu ana kadar yolumuzun 404 kilometresini tamamladık. Mevcut 483 kilometrelik güzergâhta 10 saatlik seyahat süresini 7 saate düşüreceğiz. Çeşmeli-Kızkalesi Otoyol Projemizi de süratle tamamlayarak 2,5 saatlik seyahat süresini 18 dakikaya indireceğiz. Mersin-Adana-Osmaniye-Gaziantep Hızlı Tren Projemizi başlattık, yapımına hızla devam ediyoruz. Mersin-Adana-Osmaniye-Gaziantep arası 6,5 saat süren seyahat süresini 2 saat 15 dakikaya düşüreceğiz. Ayrıca Çukurova Uluslararası Havalimanı bağlantısını hayata geçiriyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anamur feribot ve deniz uçağı iskelesini 2024 yılı içerisinde hizmete alarak, Türkiye’nin KKTC’ye en kısa yoldan ulaşım sağlayan beşinci kapısını açtıklarını belirterek, 150 yat kapasiteli Aydıncık yat limanının da altyapı çalışmalarını bu yıl içerisinde tamamlayarak üstyapı işlerine başlayacaklarını dile getirdi.
Çukurova Uluslararası Havalimanı’nı 10 Ağustos 2024’te hizmete açtıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Havalimanımız açıldığı günden bu yana yaklaşık 2 milyon 100 bin yolcuya hizmet verdi. Tarım ve Ormanda, Değirmençay Barajı’nın Alaköprü ve Pamukluk sulaması ikinci etabının yapımına devam ediyoruz. Mersin’de teşviklerimizle tamamlanan 1185 özel sektör projesinde 93 milyar lira yatırım gerçekleşti. 23 bin kişilik istihdam sağladık. Enerjide yılda 35 milyar kilovatsaat elektrik üretecek Akkuyu Nükleer Güç Santralimizin yapımı devam ediyor. Santralin tüm reaktörleri kısım kısım 2028’e kadar hizmete girecek. Rabbim ömür verdikçe Mersin için çok daha fazlasını yapacağız” ifadelerini kullandı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.