Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bosna-Hersek’e hareketinden önce düzenlediği basın toplantısında, “Türkiye olarak, Balkanlar’ın tümüyle refah, huzur ve barış içinde kalkınmasına büyük önem atfediyoruz. Bölgenin çok kültürlü yapısının korunmasını arzu ediyor, bu amaçla yürütülen her çabaya destek veriyoruz. Bosna-Hersek ve Karadağ ile ilişkilerimizin Balkanlar’ın istikrarına kayda değer katkı yaptığına inanıyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bosna-Hersek’e hareketinden önce Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde basın toplantısı düzenledi.
Ortak coğrafya Balkanlar’da iki dost ülke olan Bosna-Hersek ve Karadağ’ı ziyaret etmek üzere bölgeye hareket edeceklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretin ilk bölümünde bugün Saraybosna’da Devlet Başkanlığı Konseyi Üyeleriyle bir araya geleceğini söyledi.
“BOSNA-HERSEK, BALKAN COĞRAFYASININ KİLİT BİR ÜLKESİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi üyelerinin 16 Mart’ta resmî temaslar için Türkiye’yi ziyaret ettiklerini, kendilerini ayrıca 17-20 Haziran’da Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci Zirvesi ile Antalya Diplomasi Forumu münasebetiyle misafir ettiklerini hatırlatarak, böylelikle bu yıl içinde üçüncü kez bir araya geleceklerini kaydetti.
Bosna-Hersek’in, çok kültürlü yapısıyla güvenlik, istikrar ve kalkınmasına büyük önem verdikleri Balkan coğrafyasının kilit bir ülkesi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Dost ve kardeş Bosna-Hersek’le çok yakın tarihî, kültürel ve beşeri bağlarımız mevcuttur. İşte bu temel üzerinde iki ülkenin ortak iradesiyle bu iradeye inşa ettiğimiz mükemmel ilişkilerimiz ve geniş bir alana yayılan çok verimli bir iş birliğimiz mevcut. Ziyaretimizde iş birliğimizi daha da ilerletmek için birlikte atabileceğimiz adımları da görüşme fırsatını bulacağız. Ekonomik ve ticari ilişkilerimizin geliştirilmesi imkânlarını gözden geçirerek başta altyapı ve yatırım alanlarında olmak üzere mevcut ortak projelerdeki son durumu değerlendireceğiz.”
“BÖLGENİN ÇOK KÜLTÜRLÜ YAPISININ KORUNMASINI ARZU EDİYORUZ”
Bosna-Hersek’teki temaslarını tamamladıktan sonra 28 Ağustos Cumartesi günü Karadağ’a geçeceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dost ve müttefik Karadağ’a ilk resmî ziyaretimi gerçekleştirecek olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Ziyaretim sırasında Karadağ Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Başbakan’la görüşmelerde bulunacağım. Bu görüşmelerde ikili ilişkilerimizin yanı sıra bölgesel ve uluslararası gündemi meşgul eden güncel meseleleri ele alacağız. Özellikle Kovid-19 salgını sonrası ekonomi, ticaret ve yatırım alanlarında iş birliğimizin ilerletilmesi hususunu muhataplarımla istişare edeceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyareti vesilesiyle ayrıca Tuzi şehrinde Sultan Fatih döneminde inşa ettirilen ve TİKA tarafından restore edilen Nizam Camisi ile buradaki Osmanlı Şehitliği’ni de ziyaret edeceklerini belirterek, açıklamasını şöyle tamamladı: “Karadağ’daki Boşnak ve Arnavut toplulukların temsilcileriyle bir araya geleceğiz. Türkiye olarak, Balkanlar’ın tümüyle refah, huzur ve barış içinde kalkınmasına büyük önem atfediyoruz. Bölgenin çok kültürlü yapısının korunmasını arzu ediyor, bu amaçla yürütülen her çabaya destek veriyoruz. Bosna-Hersek ve Karadağ ile ilişkilerimizin Balkanlar’ın istikrarına kayda değer katkı yaptığına inanıyorum. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, ziyaretlerimiz ve temaslarımızın hayırlara vesile olmasını Rabb’imden niyaz ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gündeme ilişkin soruları da cevaplandırdı. Afganistan’daki tahliyelere ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öncelikle dün Kabil’de gerçekleştirilen o felaketi, o kapsamlı terör saldırısını milletçe telin ediyoruz, kınıyoruz” ifadelerini kullandı.
“AFGAN HALKINA MİLLETÇE GEÇMİŞ OLSUN DİYORUZ”
Kendisine gelen ilk bilgilerde 72 kişinin öldüğünü, bunların içerisinde Taliban’dan da ölenlerin söz konusu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Böyle bir felaketi şu anda DEAŞ üstlendi. DEAŞ’ın böyle bir süreç içerisinde bu adımı atmış olması da bölgede ve dünyada nasıl tehlikeli bir örgüt olduğunu ortaya koyuyor. Burada Afgan halkına biz milletçe geçmiş olsun diyoruz. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, bütün yakınlarına ve Afgan milletine de başsağlığı diliyoruz. Bu menfur saldırıda Afganistan’da güvenliğin ne kadar önemli olduğu açıkça ortaya çıkmıştır. Bizim şu an için Afganistan’da önceliğimiz, vatandaşlarımızın Afganistan’dan tahliyesidir. Yoğun bir şekilde bu tahliye çalışmaları da devam ediyor. Afganistan’dan ülkemize dönmek isteyen vatandaşlarımızla ilgili gerekli planlamaları titizlikle yaptık ve peyderpey gelmek isteyen vatandaşlarımız şu anda ülkemize dönüyorlar. Bu tahliyeleri havalimanındaki olağanüstü şartlarda şu ana kadar başarıyla gerçekleştirdik ve gelen vatandaşlarımızın da çok çok memnun olduklarını, mutlu olduklarını da görüyoruz.”
“TAHLİYELERİ EN KIZA ZAMANDA VE EN HIZLI BİR ŞEKİLDE TAMAMLAYACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afganistan’da görev yapan Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin tahliyesinin de devam ettiğini dile getirerek, güzergâhın daha çok Kabil Askeri Havaalanı’ndan İslamabad’a gidip, oradan da Türk Hava Yollarının uçaklarıyla gelmek isteyen gerek sivil gerekse askeri heyetlerin ülkeye getirildiğini anlattı.
Bu süreç boyunca Afgan halkının barışına, huzuruna ve istikrarına çok önemli katkılar sağladıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “20 yıldır Türkiye gerek devletiyle gerek sivil yatırımcılarıyla iş adamlarıyla hep Afganistan’da yer almıştır. Altyapı, üstyapı bütün bu çalışmalarda gerekli olan adımları atmıştır. Bu karar doğrultusunda da biz tahliyeleri en kıza zamanda ve en hızlı bir şekilde tamamlayacağız. Bu konuda ilgili birimlerimiz en ufak bir rehavete kapılmadan bu adımları atıyor. Gerek istihbaratımız gerek Savunma Bakanlığımız gerek Dışişleri Bakanlığımız bu sürecin yakın takipçisi konumundayız” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Taliban’la temas devam ediyor mu? Türkiye’nin Afganistan konusunda bundan sonraki yol haritası ne olacak. Havalimanın işletilmesinde Türk firmalarının devreye gireceği noktasında yorumlarda var. Türkiye iç kamuoyunda Taliban’la temas edilmesi noktasında size yöneltilen eleştiriler de var. ‘Temas edilmemeli, görüşülmemeli.’ şeklinde. Bu konudaki değerlendirmeniz ne olur?” sorusu üzerine, kimlerin bu noktada nasıl ve ne tür eleştiriler yaptığını bilemeyeceğini söyledi.
“BİZİM DE KİMİNLE, NEREDE, NE ZAMAN, NE GİBİ GÖRÜŞMELER YAPACAĞIMIZ İÇİN KİMSEDEN İZİN ALMAK GİBİ BİR LÜKSÜMÜZ DE YOKTUR”
Herkesin eleştiri hakkının mahfuz olduğunu, istediği eleştiriyi yapabildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bizim de kiminle, nerede, ne zaman, ne gibi görüşmeler yapacağımız için kimseden izin almak gibi bir lüksümüz de yoktur. Biz şu anda büyükelçiliğimizi Kabil Havaalanı’nın içerisindeki askerî bölüme taşıdık ve bizim büyükelçiliğimiz oradaki askerî bölümde bu tür faaliyetlerini sürdürüyor. Görüşmelerimizin ilkini de orada Taliban ile ilgili olarak ilk görüşme, 3,5 saat süren bir görüşmeyi, büyükelçiliğimiz nezaretinde orada arkadaşlarımız sürdürdüler. Ondan sonraki süreçte de gerekirse burada yine bu tür görüşmeleri yapma fırsatımız olacak. Bu tür görüşmelerle süreci bir defa sağlıklı yürütmenin gayreti içerisindeyiz. Onların beklentileri nedir, bizim beklentimiz nedir, bütün bunları görüşerek yapacaksınız. Görüşmeden bu tür şeyleri yapmak mümkün değil. Bu bakımdan da diplomasi diyorsanız, tabii bu insanlara şunu da söylemek lazım, diplomasi nedir arkadaş? İşte diplomasi budur. Bunu da birinci derecede kimler yürütür? Dışişleri yürütür, Dışişlerinin temsilcileri yürütür, siyasiler yürütür. Yaptığımız iş budur. Tabii şu anda da arkadaşlarımız bunu kararlılıkla sürdürmektedir.”
Afganistan’daki gelişmelerin ardından Almanya Başbakanı Angela Merkel’in, “Türkiye’yle birlikte çalışma yapmalıyız” ifadesini kullandığı hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii Şansölye ile bizim biliyorsunuz sık sık görüşmelerimiz var, görüşüyoruz, yol haritalarını gözden geçiriyoruz. Fakat tabii bazı şeylerde çok geç kaldıkları da ortada. Yani Türkiye’yle çalışma tespiti geç alınmış bir karar. Herkes Afganistan’ı terk ederken, biz Afganistan’ı terk etmedik. Biz Afganistan’da ve Kabil Havaalanı’nda kaldık. Oradaki süreci de en ideal şekilde sürdürdük” diye konuştu.
“AFGANİSTAN’DAN MEVCUT GÖÇMEN SAYISI 300 BİN”
Şu anda göç baskısına en yakın ülkenin Türkiye olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Ama Türkiye’nin içindeki bazı mahfiller var ki bunlar hep söylüyorum ya yalan terörü, bunlar yalan terörü estiriyorlar. Nedir söyledikleri, Türkiye’de şu anda 1,5 milyon Afgan göçü söz konusu, Afgan göçmen var. Bakın ben size resmi rakam söylüyorum. Şu anda İçişleri Bakanlığımızın kayıtlarında, kayıtlı kayıtsız mevcut göçmen sayısı Afganistan’dan 300 bin. Ama Bay Kemal, onun izninde gidenler, bunu 1,5 milyon gibi açıklıyorlar. Bunların hepsi yalan, adamların işi gücü yalan ve bu yalan terörünü, bir şaklaban da bulmuşlar onunla beraber sürdürüyorlar. Böyle bir şey söz konusu değil. Bizler göç olayında da çok hassasız. Biliyorsunuz, İran sınırından Irak sınırına, Suriye sınırına kadar neredeyse her yeri şu an itibarıyla duvarlarla örüyoruz. Artık az bir miktarda örülmeyen bölge kaldı. Oraları da yaptıktan sonra zaten ciddi manada sınırlarımızı bu tür duvarlarla örmüş olacağız.”
“AFGANİSTAN’DA ŞU ANDA CİDDİ BİR YÖNETİM BOŞLUĞU SÖZ KONUSU”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “31 Ağustos Afganistan için kritik bir tarih. 1 Eylül’den sonra Türkiye’nin oradaki tutumu nasıl olacak? Özellikle uçuş seferleri de askıya alınmış, yeniden oraya, havalimanına bir sefer düzenlenmesi söz konusu olacak mı?” sorusu üzerine, “Öncelikle tabii Afganistan’daki tabloyu, durumu görmemiz lazım. Afganistan’da şu anda ciddi bir yönetim boşluğu söz konusu. Önce burada yönetimin belli olması, yönetimin belirgin hale gelmesi, yönetimin belirgin hale gelmesinden sonra da biz o zaman kararımızı vereceğiz, kurumlarımız o zaman kararlarını verecekler. Örneğin, şu anda Türk Hava Yolları bizim sivil, asker neyse nereden gidip alıyor? İslamabad’dan gidip alıyor. Peki, İslamabad’a sivil, asker vatandaşlarımızı kim taşıyor? Onu da askeri uçaklarımız taşıyor. Biz devletiz, devlet olarak da olması gereken neyse bunu yapıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
“Taliban’la görüşme” konusuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Gerektiğinde yaparız ama şu anda bir defa Taliban hatta Kabil Havalimanı’nın işletilmesi noktasında teklifleri var. Kime, bize. Güvenliği diyor biz sağlayalım ama işletmeyi siz yapın. Şimdi bizim bu konuda bile şu anda henüz verilmiş bir kararımız yok. Çünkü orada her an her türlü ölüm vesaire mümkün. Şimdi dünkü olayda 72 kişinin ölmesi. Orada eğer bizim adımız geçerse, o arada kalkıp da Türkiye Cumhuriyeti yer alıyor veyahut da orada işte askeri havalimanını işletiyor, sivil havalimanını işletiyor ama buna rağmen 72 kişi öldü. Buna biz bulaşırsak, biz bunu izah edemeyiz. Onun için bizim şu anda böyle bir kararımız söz konu değil. Biz şu anda askerimizi, sivil vatandaşlarımızı önce İslamabad’a, İslamabad üzerinden de ülkemize geri getiriyoruz. Çünkü onların yüzlerindeki memnuniyet bizim için en önemli adımdır. Şu anda uçak seferlerinin başlaması vesaire bunlarla ilgili acelemiz yok. Orada sükunet hakim olduğu zaman gerekli kararı veririz. Çünkü Afgan halkı bizim asırlarca kardeşimiz olmuş ve onların din, dil vesaire bu noktada bizimle aynı dünyayı paylaşmış olan insanlardır. Biz onlarla zaten ayrı düşünemeyiz. İnşallah orası da şöyle sahil-i selamete çıksın ve biz de adımlarımızı ona göre atalım.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İngiltere Savunma Bakanlığının mülteciler konusunda yaptığı açıklamanın BBC Türkçe tarafından “Türkiye’de ve Pakistan’da mülteci merkezleri oluşturulacakmış” algısıyla paylaşıldığının, İletişim Başkanlığının bunun söz konusu olmadığına dair açıklama yaptığının, muhalefetin ise bu konuda ağır eleştiriler getirdiğini hatırlatılması ve “Muhalefetten özür bekliyor musunuz veya herhangi bir açıklama geldi mi?” sorusu üzerine, şöyle konuştu: “Öncelikle şunu sormam lazım. Siz yani bu muhalefetin bu tür yalanlarda, bu tür iftiralarda hiçbir zaman şöyle bir geri dönüş yaparak özür dilediğini duydunuz mu? Bunların karakterinde bir defa böyle bir şey yok. Her şeyleri bunların yalan. Her şeyleri. İşte şimdi bakın, kalktılar Merkez Bankası ile ilgili ciddi yalanlar uydurdular. Şu anda döviz rezervi Merkez Bankasının bakın nerelere çıktı. Her şey ortada. Peki, bunların bir özür dilemesi söz konusu mu? Bu yılsonu itibarıyla Merkez Bankasının da döviz rezervi inşallah 115 milyar dolarları bulacak. Ama bunlarda böyle bir şey yok. Hayatları yalan. Bir de işte bulmuşlar bir kadın, yalan makinesi, çıkartıyorlar sürekli televizyona ona bol bol yalanlar söylettiriyorlar ve onunla adeta sanki güç buluyorlar. Böyle de bir halleri var.”
“BBC’nin yalan söylemesini normal karşılarım da bunları öyle görmek istemezdik” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü bu ülkenin ana muhalefetisin, muhalefetisin. Ya bu kadar yangın, sel felaketleri oldu. Bu iktidar, bu devlet sel felaketinden tut yangın felaketine, bütün buralarda dünyanın hiçbir yerinde icra edilmemiş operasyonlar icra etti. Arkadaşlar, bir lehte açıklamalarını duydunuz mu? Tam aksine AFAD’ın yardım toplamasına bile karşı çıktılar. Bunlar böyle kepaze bir takım ama biz yolumuza devam ediyoruz. Ben buradan yine açıklıyorum. Eğer şu anda AFAD’a destek olacak olanlar, yardım yapmak isteyenler göğüslerini gere gere AFAD’ımıza destek verebilirler, yardımcı olabilirler. Çünkü AFAD, bu noktada topladığı yardımlarla da her türlü afet mücadelesini bunlarla yürütüyor” ifadelerini kullandı.
“1 YIL İÇİNDE AFETE UĞRAYAN BÖLGELERDEKİ VATANDAŞLARIMIZ EVLERİNE DÖNECEKLER”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin AFAD’a verdiği desteklerin de olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti: “Onunla zaten yürüyor. Ama bu arada hayırseverlerimiz diyor ki ‘Ben yardım yapmam lazım. Yardım yapacağım. Bu yardımı nereye yapayım?’ Herhalde biz böyle ‘Sağda, solda, rastgele, şöyle örtülü-örtüsüz bir yerlere yap’ diyecek halimiz yok. Devletiz. Ne diyoruz biz? ‘AFAD diye bizim resmi kuruluşumuz var. AFAD’ımıza yardımını yapabilirsin. İşte hesap numaraları da şudur. Şu hesap numarasına da girip nakdi yardımını yatırabilirsin.’ Ya bundan daha güzel bir şey olabilir mi? İllegal bir şey değil, legal bir şey yapıyoruz. Ve bununla da her şey ispatlı, her şey kayıtlı adımları atıyoruz. Ve bizler gerek selde gerek yangın afetinde hepsinden memnunuz ve şu anda da yoğun bir şekilde bakan arkadaşlarım arazideler. Sürekli bölgedeler ve sürekli kendileriyle irtibat halindeyim. Gerek İçişleri Bakanım gerek Çevre Şehircilik Bakanım gerek Ulaştırma Bakanım. Mesela dün bizimle Malazgirt’e gelmek istediler. Ben bir bakanım hariç diğerlerine ‘Hayır siz bölgede kalacaksınız.’ dedim. Böyle çalışıyoruz ve bundan sonra da yine bu kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. İnşallah 1 yıl içerisinde de sel afetine uğrayan bölgeler, yangın afetine uğrayan bölgeleri, derleyip toparlayıp vatandaşlarımız rahatlıkla huzur içerisinde inşallah evlerine dönecekler.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yargı Reformu Stratejisi Tanıtım Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Üstünlerin hukukunun egemen olduğu vesayetçi yapıdan hukukun üstünlüğünü referans alan adil bir yargı sistemine geçiş sağlanmıştır. Siyasi ve ideolojik kimlikleriyle, ekonomik statüleri sebebiyle bazı insanların hukuk önünde ayrıcalıklara sahip olduğu günlere artık geride kalmıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Yargı Reformu Stratejisi Tanıtım Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında Bolu Kartalkaya’daki otel yangınında hayatını kaybedenlere bir kez daha Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve Türk milletine başsağlığı dileyerek, tedavisi devam eden 10 yaralıya da acil şifalar niyaz etti.
Ülkenin dört bir yanında fedakârca görev yapan adalet teşkilatı mensuplarına selamlarını ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dördüncü Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin ülke, millet ve adalet teşkilatı için hayırlara vesile olmasını temenni etti.
Adalet Bakanlığı başta olmak üzere fikir, görüş, öneri ve eleştirileriyle belgenin hazırlanmasına katkıda bulunan herkese teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her fırsatta hatırlattığımız gibi bizler adaleti mülkün, yani devletin temeli olarak gören bir geleneğin mirasçılarıyız. Sultan Birinci Murat, Evrenos Bey’e tevcih ettiği sancak beyliğinin beratına ‘Cümlenin ser çeşmesi adalettir’ yazdırarak, adaletin devlet idaresindeki ehemmiyetini izah ve izhar etmiştir. Adalet, hem millî hem de manevi yapımızda, diğer her türlü hasletin onun etrafında ve ona göre şekillendiği bir mihver hükmünde olmuştur” ifadesini kullandı.
“TOPLUMUN ADALETE OLAN İNANCININ SARSILMAMASI BİZİM İÇİN HER TÜRLÜ MÜLAHAZANIN ÜZERİNDEDİR”
Tarih ve medeniyetin merkezinde adaletin yer aldığı devirlerin birbirini takip etmesiyle bugüne ulaşmış bir iftihar tablosu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Toplum yaşantımız, kişisel hayatımız ve değer müktesebatımız gibi devlet tasavvurumuz da asırlar boyunca adalet mihengine vurduğumuz fikir ve faaliyetlerle şekillenmiş, hak ve hukuka göre tekemmül etmiştir. Bin yıldır hakla, hukukla, hakikatle yoğurduğumuz bu topraklar en doğusundan en batısına iyilik ve erdem tohumlarıyla yeşerttiğimiz gönül coğrafyamız, yüksek adalet şuurumuzun en yakın şahididir. Böyle köklü ve zengin bir birikimin rehberliğinde, adalet hizmetlerinin en üst seviyede vatandaşlarımıza sunulması için yoğun gayret gösteriyoruz.
Şurası bir gerçek ki, adalet sistemimizin tüm unsurlarıyla güçlü, hızlı ve etkin bir şekilde işlemesi, milletimizin her bir ferdini yakından ilgilendiriyor. Hâkim ve savcılarımız başta olmak üzere, adalet teşkilatımızın her bir mensubunun kılı kırk yaran bir titizlikle, yüksek bir vazife şuuruyla hareket etmesine bu bakımdan büyük önem veriyoruz. Adalet hizmetlerinin etkinliği kadar adaletin gecikmeksizin, vaktinde tecelli etmesinin de önemini her fırsatta vurguluyoruz. Şunun bilinmesini isterim; Türk milleti adına karar veren yargı makamının itibarına halel gelmemesi ve toplumun adalete olan inancının sarsılmaması, bizim için her türlü mülahazanın üzerindedir.”
“ADİL BİR YARGI SİSTEMİNE GEÇİŞ SAĞLANMIŞTIR”
Göreve geldikleri 2002’den beri bu konuda büyük hassasiyet gösterdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adliye binalarımızın, sunulan hizmetin mehabetine uygun hâle getirilmesinden personel sayısına, mevzuattan dijitalleşmeye kadar geniş bir alanda çok sayıda adım attık” dedi.
Yargının bağımsızlığı ilkesine “tarafsızlığı” ilkesini de ekleyerek, hâkim ve savcıların görevlerini layıkıyla yerine getirebilmelerinin önünü açtıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eski Türkiye’nin imtiyazlı çevreleri bunu hâlen hazmetmekte zorlansa da üstünlerin hukukunun egemen olduğu vesayetçi yapıdan hukukun üstünlüğünü referans alan adil bir yargı sistemine geçiş sağlanmıştır” ifadesini kullandı.
“Siyasi ve ideolojik kimlikleri ile ekonomik statüleri sebebiyle bazı insanların hukuk önünde ayrıcalıklara sahip olduğu günler artık geride kaldı” ifadesini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Darbecileri alkışlayan yargı yerine darbecilerden millet adına hesap soran, mağdurların hak ve hukukunu savunan yargı pratiğinin yerleşmesini, Türk demokrasisi adına önemli bir kazanım olarak görüyoruz. Türk yargısının bu vasfını, inşallah gelecekte daha da güçlendireceğiz. Hangi yanlış algıdan kaynaklanırsa kaynaklansın, hukuk karşısında kendini dokunulmaz görenler, şu gerçeği er ya da geç kabullenecekler, hiç kimse hukukun üstünde değildir, layüsel değildir, imtiyazlı değildir. Suç işleyenler, suçta kibirlenenler, hukuka kastedenler, kim olursa olsun, yaptıklarının hesabını bağımsız Türk mahkemelerine vermek zorundadır.
Dolayısıyla kanunun verdiği yetkiyle hukuksuzlukların peşine düşen yargı mensuplarını kimse tehdit edemez, mahkemeler üzerinde baskı kuramaz, yargı camiamıza parmak sallayamaz. Geçmişte yargı mensuplarını hain terör saldırılarında kaybetmiş bir ülke olarak, hâkim ve savcılarımız ile ailelerinin hedef gösterilmesini asla tasvip etmiyoruz. Daha önce de ifade ettim, yargı kararlarını doğru bulur veya bulmazsınız. Hatta mahkeme kararlarını, gerekli nezaketi göstererek, eleştirebilirsiniz. Ama bu ülkenin ana muhalefet partisi de olsanız, çıkıp kameralar önünde hukuk insanlarına, hem de çok yakışıksız, çok pervasız biçimde tehdit savuramazsınız. Buna biz de izin vermeyiz, hedef hâline getirilen yargımız da izin vermez. Devam eden yargı süreçleriyle ilgili herkesten sorumlu, sakin ve siyaseten dürüst bir tutum beklediğimizi bugün tekrar vurgulamak istiyorum.”
2015 ve 2019 yıllarında hazırlanan iki yeni Strateji Belgesi’yle reform çalışmalarına ivme kazandırdıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, üçüncü Yargı Reformu Stratejisi’nin uygulama döneminin, 2024 yılı itibarıyla sona erdiğini ifade etti.
Bugün 2025-2029 dönemini kapsayan 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi’yle milletin huzurunda olduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Öncelikle şu hususun altını net bir şekilde çizmek durumundayım, sürekliliğe dayanan bir anlayışla köklü kurumsal değişiklikleri hayata geçirdiğimiz Yargı Reformu Stratejileri, birbirini tamamlar niteliktedir. Yeni reform belgemiz, bugüne kadarki gelişmelerin değerlendirilmesi ve sistemin ihtiyaç duyduğu yeniliklerin belirlenmesi suretiyle oluşturulmuştur. Dolayısıyla bu belgemiz de az önce ifade ettiğim üzere, diğer reform belgelerimizin devamı ve tamamlayıcısı durumundadır.”
“DÖNÜŞÜMÜ HIZLANDIRMAYI HEDEFLİYORUZ”
Yeni Yargı Reformu Stratejisi’yle adaletin etkinliğine ve yargı mekanizmalarının ihtiyaçlarına yönelik yeni politikaları belirlediklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 45 hedef ve 264 faaliyetin yer aldığı 4. Strateji Belgesi’yle, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını daha da güçlendirmeyi amaçladıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatandaşlarımızın hukuki güvenliğini daha da kuvvetlendirmeyi, yargılamaların zamanında ve makul sürede tamamlanmasını, çözüm merkezli ve öngörülebilir bir adalet sistemi oluşturmayı, yargılama usullerini sadeleştirerek verimliliği artırmayı, yargıya ilişkin güven ve memnuniyeti daha da yükseltmeyi, onarıcı ve telafi edici adalet uygulamalarını yaygınlaştırmayı, ceza adaleti sisteminin etkinlik ve caydırıcılığını tahkim etmeyi ve adalet hizmetleriyle adli bilimlerde dijital dönüşümü hızlandırmayı hedefliyoruz” diye konuştu.
Yargı Reformu Stratejisi’nin en önemli önceliklerinden birinin, makul sürede yargılanma hakkı güvencelerinin artırılması olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kapsamda yargılama usullerine, teşkilat yapısına, insan kaynaklarına ve teknik altyapıya ilişkin birçok çalışma alanı tespit ettiklerini belirtti.
Geçtiğimiz dönemlerde adil yargılanma hakkının etkin bir şekilde korunması noktasında önemli reformları devreye aldıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru ve bilgi edinme hakkı gibi yenilikleri mevzuata eklediklerini hatırlattı.
Kamu Denetçiliği Kurumu, Kişisel Verileri Koruma Kurumu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu gibi yeni birimler ihdas ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi’yle hak arama yollarını daha da güçlendirmeyi hedeflediklerini bildirdi.
Mağdurların yeterli güvenceye sahip olduğu telafi edici bir adalet sisteminin oluşturulması hususunun üzerinde de önemle durduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Adalete güvenin tam olarak tesis edilmesi için ceza adaleti sisteminde mağdur odaklı yeni politikaları uygulamaya alıyoruz. Uyuşmazlıkların önlenmesi ve mahkemeye taşınmadan kaynağında çözülmesi, yargının iş yükünün azaltılmasında büyük önem arz ediyor. Bu çerçevede dava öncesi alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin kapsamının genişletilmesini öncelikli politika olarak belirledik. Strateji belgemizle bu yöntemlerin sistem içindeki yerini güçlendiriyor, toplum genelinde müzakere kültürünü geliştirmeyi hedefliyoruz. ‘Hukukun üstünlüğünü esas alan, gecikmeyen ve öngörülebilir bir adalet sistemi’ vizyonu ile hazırladığımız yeni strateji belgesiyle, etkin ve hızlı işleyen bir adalet sistemi inşa edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin ilk amacının kurumsal yapının güçlendirilmesi ve süreçlerin yeniden yapılandırılması olduğunu belirterek, “Bu çerçevede uzlaştırıcı, birleştirici, özgürlükçü, toplumun tüm kesimlerini kuşatan yeni ve sivil bir anayasa çalışmalarımıza hız vereceğiz. İnsan hakları alanındaki kurumsal kapasitemizi güçlendirecek, hazırlayacağımız yeni İnsan Hakları Eylem Planı ile hak ve özgürlüklerin daha etkin korunmasını sağlayacağız” dedi.
Kişisel Verileri Koruma Kurumu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu gibi bireysel hak arama kurumlarının, kurumsal yapısını ve uluslararası kuruluşlarla uyumluluklarını güçlendireceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İfade ve basın özgürlüğü ile kişi hürriyeti ve güvenliğine ilişkin standartları yükseltecek, yeni hak arama yollarını çeşitli tedbir ve uygulamalarla tahkim edeceğiz. Makul sürede yargılanma hakkının temini için mahkemeler teşkilatının organizasyon yapısını tekrar tanzim edeceğiz. Ceza mahkemelerinin görev alanlarını yeniden düzenleyecek, ihtiyaç duyulan yerlerde yeni adliyeler kuracak, mahkeme sayılarını artıracak ve tek hâkimle çalışan bazı mahkemelerin heyet hâlinde çalışmalarını temin edeceğiz. Temyiz kanun yolunun etkinliğine yönelik yeni düzenlemelerle temyiz incelemelerinin altı ay içerisinde sonuçlandırılmasını hedefliyoruz. Bunun için Yargıtay ve Danıştay kanunlarında yer alan daire ve üye sayılarını iş yüküyle orantılı olacak şekilde yeniden belirleyeceğiz. Temyiz incelemeleri gibi istinaf incelemelerinin de altı ay içinde neticelendirilmesine yönelik düzenlemeler yapacağız.”
“YENİ İHTİSAS MAHKEMELERİ KURULACAK”
İstinaf mahkemelerindeki daire ve hâkim sayılarını, iş yüküne uygun ve uzmanlaşmayı sağlayacak şekilde arttıracaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk derece mahkemelerinde uzun süren davaların istinaf mahkemelerinde öncelikle inceleneceğini ve bazı davalarda istinaf incelemesi olmadan doğrudan temyiz incelemesi yapılacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ihtisaslaşmaya ilişkin uygulamalar geliştirerek süreçlerin daha etkin ve hızlı tamamlanmasını sağlayacaklarını belirterek, “Önümüzdeki dönemde hâkimlerimiz meslek hayatları boyunca hukuk ve ceza hâkimi olarak sınıflandırılacak, çevre, sağlık, sigorta, trafik ve iş kazalarından kaynaklanan dava türleri için yeni ihtisas mahkemeleri kurulacaktır” dedi.
Savunmanın güçlendirilmesi ve avukatların adli süreçlere daha etkin katılabilmesi için Avukatlık Kanunu’nu güncellemeyi, savunma kurumunu daha da güçlendirmeyi hedeflediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şirketlerin ve yapı kooperatiflerinin avukat bulundurma zorunluluğunun genişletilmesi ve belirli davalarda avukatla temsil mecburiyetinin getirilmesine yönelik çalışmalar yapacağız. Stajyer avukatlarımıza staj başlangıç desteği sağlayacak ve mesleklerine ekonomik kaygılardan uzak bir şekilde hazırlanmalarını temin edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bağlı çalışan avukatlar için mesleğin niteliğine uygun yeni bir ücret rejiminin oluşturulmasının da yapılacak çalışmalar arasında olduğunu belirtti.
Yargılamaların daha kısa sürede tamamlanması için ilk derece ceza ve hukuk yargılamalarında hedef sürelerinin kısaltılacağını, istinaf kanun yolu aşamasındaki hedef sürelerinin de yeniden belirleneceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Keza yeni düzenlemelerle duruşmaların 2 aydan fazla ertelenmemesini ve bazı uyuşmazlıkların da duruşma yapılmaksızın çözülmesini sağlayacağız. Bozma kararı verilen dosyaların öncelikle ve ivedilikle görülmesi ise bir diğer hedefimizdir” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yargı bilişim sistemini güncel teknolojiler doğrultusunda geliştirmekte kararlı olduklarını vurgulayarak, şunları kaydetti: “Dijital çözüm platformları, çevrim içi uyuşmazlık ve elektronik çözüm yöntemlerini devreye alacak, adalet hizmetlerinde yapay zekâ uygulamalarından istifade edeceğiz. Yargılamaların hedef süre içinde tamamlanması için adli ve idari yargı adalet komisyonlarını da yeniden yapılandırmayı hedefliyoruz. Komisyonlarımıza adalet dairelerinin işleyişine matuf tespit ve çözüm önerilerini içeren rapor hazırlama görevini tevdi edeceğiz. Adalet Komisyonu Başkanlarımıza da yargılamaların hedef sürede tamamlanmasına yönelik yeni vazifeler vereceğiz. Yeni dönemde performans ve verimliliği artırmak için önleyici teftiş uygulamaları da geliştireceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, teftiş kurullarının, başta uzun süren yargılamalar olmak üzere, yargıya ilişkin sorunları anlık olarak takip edeceğini belirterek, şu değerlendirmeleri yaptı: “Bilirkişilikten kaynaklanan sorunların giderilmesi adına mevzuat düzenlemeleri yapacak ve idari tedbirler alacağız. Yine tebligat işlemlerinde hataların azaltılması ve tebligatların hızlı yapılması için çeşitli tedbir ve uygulamaları hayata geçireceğiz. Bu kapsamda sade ve kolay bir tebligat usulü belirleyecek, tüm kamu görevlileri için elektronik tebligat alma zorunluluğu getireceğiz. Noterliklerin görev tanımlarını, yargının iş yükünü azaltacak şekilde tekrar düzenleyeceğiz. Noterlik Kanunu’nu yenileyecek, hukuk fakültesi mezunlarının görev alacağı yeni bir müessese olarak noter yardımcılığını sisteme kazandıracağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni strateji belgesinin ikinci amacının, insan kaynakları kapasitesinin güçlendirilmesi olduğunu belirtti.
Gelecek süreçte insan kaynaklarını daha nitelikli hâle getirmek ve hukuk eğitiminin kalitesini artırmak için fakültelere girişte aranan başarı sıralamasını aşamalı şekilde yükselteceklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hukuk fakültelerinin açılma kriterlerini gözden geçirecek, müfredatta çeşitli iyileştirmeler yapacaklarını söyledi.
Hukuk fakültesinde okuyan öğrencilere Adalet Bakanlığı başarı bursu vererek eğitimlerinde destek olacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mesleki niteliklerin artırılması için hâkim ve savcı yardımcılığı sürecini yeniden yapılandıracak ve hizmet içi eğitimleri güçlendireceğiz. Hâkim ve cumhuriyet savcısıyla personel sayısının iş yüküyle orantılı bir düzeyde olmasını sağlayarak, yeni uzmanlık kadroları ihdas edeceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hâkim ve cumhuriyet savcılarının nakil, terfi ve disiplinlerine ilişkin hükümlerini tekrar düzenleyeceklerini, nakil işlemlerini coğrafi teminat çerçevesinde gerçekleştirecek atama ve nakil mevzuatında yer alan bölge sistemini yeniden ele alacaklarını bildirdi.
Personel eğitim merkezlerine yenilerini ekleyerek eğitim alan personel sayısını artıracaklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Devlet Memurları Kanunu’nda adalet hizmetleri sınıfı oluşturmayı ve bu suretle adalet teşkilatı personeline mahsus yeni düzenlemeler yapabilmeyi hedeflediklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kariyer imkânlarını geliştirmek amacıyla adalet personeline özgü uzman katiplik ünvanının ihdasının yine gündemlerinde yer aldığını söyledi.
Strateji belgesinin üçüncü amacının, ceza adaleti sisteminin etkinliğinin artırılması olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Başta adil yargılanma hakkı olmak üzere hak ve özgürlüklerin korunması ilkesine uygun bir şekilde suç, yaptırım ve infaz dengesini toplumsal ihtiyaçlar çerçevesinde düzenleyeceğiz. Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımların kapsamının genişletilmesiyle adli para cezası miktarlarının yeniden belirlenmesi önceliklerimiz arasındadır. Ceza adaleti sistemini, hürriyeti bağlayıcı cezaya alternatif yeni yaptırım türleriyle zenginleştireceğiz.
Bu doğrultuda psikolojik rahatsızlığı olanların ve madde bağımlılarının rehabilite olmadan toplumsal hayata katılmalarını engelleyecek tedbirler alacağız. Trafikte işlenen suçların yanı sıra trafik güvenliğini tehlikeye atan kişilere yönelik de caydırıcı önlemler alacağız. Böylece milletimizde ciddi şikayetlere yol açan ve yargıya olan inancı zedeleyen bir sorunu daha çözüme kavuşturmuş olacağız. Saldırı amacıyla araçlarından inen sürücüleri, ehliyetlerine el konulması da dahil, müstakil yaptırımlara tabi tutacağız. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuyla vücut dokunulmazlığına, hürriyete ve çevreye karşı işlenen suçların cezalarını artırıyoruz.”
“UZLAŞTIRMA KURUMUNUN VERİMLİLİĞİNİ ARTIRACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ölümlü veya yaralanmalı trafik kazalarında zaruret dışında olay yerinin terk edilmesini de ayrı bir suç olarak düzenleyeceklerini söyledi.
Vatandaşların bizar olduğu bir sıkıntıya daha çözüm bulduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nişan, düğün, asker uğurlaması gibi, kişilerin toplu olarak bulunduğu etkinliklerde silahla ateş edilmesi vakalarına dönük cezaları önemli ölçüde ağırlaştırıyoruz. Telafi edici adalet anlayışına uygun düzenlemelerin yanı sıra uzlaştırma kurumunun verimliliğini artıracağız. Lekelenmeme hakkı kapsamında, adli sicil sistemini yeniden yapılandıracağız” açıklamasını yaptı.
Adli sicil kayıtlarının silinme sürelerini kısaltacaklarını, ceza mahkumiyetlerinin adli sicile kaydedilmesinde çocuklar lehine farklı düzenlemelere gideceklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, çocukların adli süreçlerde korunmasına yönelik mekanizmaları daha da güçlendireceklerini ve çocuklar için onarıcı adalet uygulamalarını devreye alacaklarını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ceza infaz ve denetimli serbestlik sisteminin yönetim kapasitesini geliştireceklerini ve meslek edindirme programlarıyla iş yurtları üretim miktarını yükselteceklerini kaydetti.
“BOŞANMA VE NAFAKA USULLERİNE KADAR GENİŞ YELPAZEDE YENİ REFORMLAR YAPMAYI PLANLIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni strateji belgesinin dördüncü amacının, hukuk ve idari yargılama süreçlerinin etkinliğinin artırılması olduğunu vurguladı.
Değer ve tutarı belirli bir miktarın altındaki talep ve davaların sadeleştirilmesi, hızlı bir yargılama usulüyle çözümlenmesi için çeşitli düzenlemeler yapmayı hedeflediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun yanında bono evraklarının kayıt altında üretilmesini sağlayarak vatandaşlarımızın hukuki güvenliğini güçlendirmeyi amaçlıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yılı “Aile Yılı” olarak ilan ettiklerini, aile kurumunun korunması için yıl boyunca önemli çalışmalar yapacaklarını ilan ettiklerini anımsatarak, yeni strateji belgesi doğrultusunda aile hukukunda uygulamadan doğan sorunların giderilmesine yönelik birçok tedbiri hayata geçireceklerini söyledi.
Aile arabuluculuğunu sisteme entegre ederek anlaşmazlıkların mahkeme sürecinden önce çözüme ulaştırılmasını arzu ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aile mahkemelerinin kuruluş ve yargılama usulünden çocukların menfaatlerini gözeten boşanma ve nafaka usullerine kadar geniş bir yelpazede yeni reformlar yapmayı planlıyoruz. Diğer taraftan, idari yargılama usulünün sadeleştirilmesine dönük önemli çalışmalar gerçekleştireceğiz. İdarenin taraf olduğu tam yargı davalarında sulh müessesesine başvuruyu zorunlu kılacak ve dosyaların tekemmül sürecini kısaltacak düzenlemeleri inşallah hayata geçireceğiz. İcra ve iflas sistemini alacaklı ve borçlu arasındaki hassas dengeyi ön plana alacak şekilde, kanun değişikliği de dahil olmak üzere, yeniden dizayn etmek de bu süreçteki temel önceliklerimizden biridir.”
“SEÇMELİ OLARAK OKUTULAN HUKUK VE ADALET DERSLERİNİ LİSELERE DE TEŞMİL EDECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin beşinci ve son amacının, adalete erişimin kolaylaştırılması olduğunu, evvelemirde, kadın haklarına ilişkin yeni uygulamalar geliştirerek, şiddet mağduru kadınların adli süreçlere erişimini en kısa yoldan temin etmeye çalışacaklarını ifade etti.
Adli süreçlerde şiddet mağduru kadınların daha fazla korunmasının birinci öncelikleri olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aile içi ve kadına yönelik şiddet suçları soruşturma bürolarını ülke sathında yaygınlaştıracak, buralarda görev alacak cumhuriyet savcılarının da uzmanlaşmalarını sağlayacağız” dedi.
Yaşlı ve engellilerin adalete erişimlerini kolaylaştıran tedbirler alarak mobil bilgilendirme ve yönlendirme hizmetlerinin önünü açacaklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşlı ve engelli dostu, erişilebilir ve yeterli sosyal alanların bulunduğu adli hizmet binalarını inşa etmeye, yenilemeye devam edeceklerini bildirdi.
Doğal afetlerden sonra yargı faaliyetlerinin kesintiye uğramaması için Türkiye genelinde belirlenen doğal afet ve acil durum merkezleri kuracaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Son olarak, hâlihazırda 6’ncı ve 7’nci sınıflarda seçmeli olarak okutulan hukuk ve adalet derslerini liselere de teşmil edeceğiz. Böylelikle erken yaşlardan itibaren adalet anlayışını benimsemiş fertlerden oluşan bilinçli bir toplum inşasına katkı vereceğiz. Görüldüğü üzere çok geniş bir yelpazede, doğrudan vatandaşlarımızın hayatına dokunan yenilikler, uygulamalar ve düzenlemelerle adalet hizmetlerinin kalitesini artırmayı amaçlıyoruz. Rabb’im yar ve yardımcımız olsun, diyorum. 4’üncü Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin ülkemiz, milletimiz, hukuk ve adalet teşkilatımız için bir kez daha hayırlara vesile olmasını diliyorum. Belgenin hazırlanmasında emeği geçen herkese tekrar teşekkür ediyorum. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyor, Allah’a emanet ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Slovak Cumhuriyeti Başbakanı Robert Fico’yu Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.
Slovak Cumhuriyeti Başbakanı Fico, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelişinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmî törenle karşılandı. İki ülke millî marşlarının çalınmasının ardından Slovak Cumhuriyeti Başbakanı Fico, tören kıtasını selamladı.
Türkiye ve Slovakya bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Slovak Cumhuriyeti Başbakanı Fico, daha sonra baş başa ve heyetler arası görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Mersin 8. Olağan İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “’Böl, parçala, yönet’ politikasıyla son bir asırdır bu bölgede diledikleri gibi cirit atanların devri bitmiştir. Kim ne derse desin, yüz yıllık oyun bozuluyor. Coğrafyamızda kardeşliğin, barışın ve istikrarın rüzgârı esiyor, kalkınma ve refahın egemen olacağı yeni bir dönemin kapıları aralanıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Servet Tazegül Kapalı Spor Salonu’nda düzenlenen AK Parti Mersin 8. Olağan İl Kongresi’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Konuşmasında, Mersin’in hiç kimseyi “Yörük” diyerek küçüksemediğini, “Kürt” diyerek ötekileştirmediğini, “Arap” diyerek dışlamadığını, “Suriyeli” diyerek hakir görmediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mersin, insanları ‘şu şehirden bu şehirden’ diyerek sınıflaştırmamıştır. Çünkü burası medeniyetler yatağı, coğrafyamızın kadim halklarının ve inançlarının tamamının bakiyesine ev sahipliği yapan bir şehirdir. Mersin’in göz alıcı tablosuna kimse helal getirmez. Allah’ın izniyle bu şehir dünyaya kardeşlik hukuku dersi veriyor, vermeye de devam edecek” dedi.
“DAHA ÇOK ÇALIŞMAMIZ, DAHA ÇOK GÖNÜLE GİRMEMİZ GEREKİYOR”
Mersin’in Doğu Akdeniz’in en stratejik liman şehri olarak ekonomiye can katmaya devam edeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bereketli topraklarıyla sadece kendi vatandaşımızı değil tüm insanlığı beslemeye devam edecek. Velhasıl beşeri zenginliğiyle fiziki coğrafyasının güzelliğiyle, muhteşem potansiyeliyle Mersin Türkiye Yüzyılı’nda adından daha çok söz ettirecek. Mersin’deki bu güzel iklimi bozmayı Allah’ın izniyle kimse başaramayacak. Hiçbir siyasi çıkar, hiçbir sosyal ve kültürel farklılık, hiçbir şahsi hesap, Mersin’i Akdeniz’in örnek şehri yapan bu vasfına zarar vermenin gerekçesi olamaz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin iktidarında Mersin’in 22 yılda nereden nereye geldiğini akıl ve vicdan sahibi herkesin kabul edeceğini ifade ederek, şunları kaydetti: “Bu şehrin siyasi, etnik, mezhebi fanatizme değil, zengin potansiyeli harekete geçirecek vizyona, esere, hizmete ve yatırıma ihtiyacı var. Mersin’e bu gözle bakıyoruz, Mersinliye bu hissiyatla sahip çıkıyoruz. Mersinlilerin de bizim bu hasbi yaklaşımımıza, samimi yürek açışımıza karşılık vereceğinden şüphe duymuyorum. Bugüne kadar seçim sonuçlarını Mersinlide değil, kendimizde arıyoruz. Suç varsa bizim, yanlış varsa bizim. Ama bunu hep beraber telafi edeceğiz. Demek ki daha çok çalışmamız, daha çok gönüle girmemiz, daha çok emek vermemiz, ter dökmemiz gerekiyor. Kongremiz böyle bir dönemin, yeni bir heyecanın, yeni bir atılımın miladı olacaktır.”
“TÜRKİYE’NİN BÜYÜMESİNİ İSTEMEYEN EMPERYALİSTLER BOŞ DURMADI”
“Ülkemizin 80 yılına, asırların yorgunluğuyla 1. Dünya Savaşı’nın yükü altında kalan Osmanlı’dan Cumhuriyete geçisin sancıları damga vurmuştur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, tek parti faşizminin milletin inancına, tarihine, kültürüne yönelik tahrip edici ve baskıcı politikalarının, ağır bedellerinin ödendiğini söyledi.
Türkiye’nin Adnan Menderes ile başlayan demokrasi ve kalkınma hamlesinin önünün kesilmeye çalışıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin büyümesini, güçlenmesini, kendi ayakları üzerine dikilmesini istemeyen emperyalistler de boş durmadı. Ülkemizi, darbeler, cuntalar, ideolojik kavgalar, ekonomik çöküşler, sosyal çalkantılarla dolu bir döneme soktular. Bu sancılı yıllar darbelerin ardından ‘bizim çocuklar başardı’ mesajını kulaktan kulağa fısıldayanların eseridir. Eski Türkiye artık bitti. Bu kaos fırtınası, Türkleri sadece sokaklarını temizleyecek, fabrikalarında çalışacak işçiler olarak görenlerin adımıdır. Rahmetli Özal bu oyunu fark edip siyasi ve ekonomik reformlarla ülkemizi asli istikametine çevirmek istediyse de kirli oyunlarla başa çıkamadı. Merhum Özal’a neler yapıldığını, hangi iftiraların atıldığını hiçbir zaman unutmadık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin 80 yıllık sancılı sürecin ardından adeta bir Anadolu ihtilaliyle iktidara geldiğini dile getirerek, şunları kaydetti: “Tabii ki bu devrim öyle kolay gerçekleşmedi. Devrin müesses nizamı ve arkalarındaki güç odakları, AK Parti’nin öncülüğündeki Anadolu ihtilaline karşıda büyük bir direnç gösterdi. Siyasi ve toplumsal provokasyonlardan, hukukun ayaklar altına alındığı Cumhurbaşkanlığı seçimi krizlerine kadar nice senaryolar devreye alındı. Yetmedi bölücü örgütünden FETÖ’süne hatta sınırlarımıza dayanan DEAŞ’ına kadar envaiçeşit cinayet şebekesini harekete geçirdiler. Bölücü örgütün hiçbir ahlaki ve akılcı gerekçesi olmayan çukur eylemlerini hatırlayın. FETÖ’nün önce 17-25 Aralık, ardından 15 Temmuz darbe girişimlerini hatırlayın. Ekonomimize yönelik aleni saldırıları, tehditleri, ambargoları, tuzakları hatırlayın.”
“Muhalefetin gönüllü figüranlığını yaptığı, Türkiye’ye diz çöktürme senaryolarının tekmili birden üzerimize boca edildi” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hani Mehmet Akif, Çanakkale Savaşı’nı anlatırken diyor ya, ‘Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk, sade bir hadise var ortada, vahşetler denk.’ Bizim de istiklalimize ve istikbalimize yönelen saldırılar rengârenktir. Sadece sinsi niyetleri ortaktır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletle kafa kafaya, kol kola, kalp kalbe verip bu alçak hesapları hep birlikte boşa çıkardıklarını söyleyerek, “Yine Akif’in diliyle ifade edersek, ‘Asım’ın nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek. İşte çiğnetmediği namusunu, çiğnetmeyecek.’ Gerçekten bu millet üzerine akın akın gelen saldırılar karşısında gösterdiği asil duruşla, kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla, her bir ferdiyle, namusunu çiğnetmemiş, Asım’ın nesli olduğunu ispatlamıştır” değerlendirmesinde bulundu.
Milletin güçlü desteğinin AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın mesuliyetini arttırdığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha fazla çalışarak, Türkiye Yüzyılı’nın önündeki tüm engelleri tek tek kaldırmak zorunda olduklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mersin’in beşeri zenginliğinin ülkesi ve bölgesindeki her gelişmeyle yakından ilgilenmesini mecburi kıldığını ifade ederek, Suriye’deki 61 yıllık Baas rejiminin yıkılması ve ülkede kuşatıcı yeni bir yönetimin iş başına gelmesinin Mersin’e etkisi olacağını kaydetti.
Mersin’in 183 bin geçici koruma statüsündeki Suriyeli muhaciri misafir eden ensar ruhlu bir şehir olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ülkelerindeki evlerini, işlerini yeniden ayağa kaldıracak Suriyeli kardeşlerimizden bir kısmı şüphesiz vatanlarına geri dönecektir. Suriye toparlandıkça, zulmün ve yıkımın izleri silindikçe inşallah ülkemizle birlikte tüm dünyadan muhacirler dönüş yoluna girecektir. Ama hep söylediğimiz gibi kalanlara kapımız da gönlümüz de daima açık olacaktır. Biz, zalimler gibi kimseyi zorla yerinden etmeyiz. Kimsenin hayatını keyfi yere zindana çevirmeyiz. Kendini bilmez üç beş ırkçı fanatiğin Türkiye-Suriye dayanışmasına gölge düşürmesine göz yummayacağız. Suriye’nin siyasi birliğini, toprak bütünlüğünü, sosyal barışını, imarını sağlamaya yönelik her gayrete destek vereceğiz.”
“SURİYE ÜZERİNDE YENİ SENARYOLAR UYGULANMASININ ÖNÜNE GEÇMEKTE KARARLIYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye büyük bir teveccüh ve güven söz konusu olduğunu anlatarak, “Suriyeli kardeşlerimizin Türkiye deyince yüzü gülüyor” ifadesini kullandı.
Bu durumu gelecek adına çok değerli bir kazanım olarak değerlendirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’nin topraklarını işgal eden terör örgütlerini ya silah bıraktırarak ya bertaraf ederek Suriye üzerinde yeni senaryolar uygulanmasının önüne geçmekte kararlıyız. Ülkenin 3’te 1’ini işgal altında tutan YPG terör örgütüne karşı en küçük bir müsamahamız yoktur. Yakında bu meseleyi kökten çözecek adımları atacağız” diye konuştu.
Örgütün, çok güvendiği güçlerin bölgedeki çıkar ve hesapları değiştiği için gölgesine sığınarak küstahlaşacakları kimseyi bulamayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Avrupa’dan yükselen çatlak seslere ise aldırış etmiyoruz. Avrupalılar önce kendi meselelerini çözsünler. Ondan sonra gelip bölgemize nizam vermeye kalksınlar. ‘Böl, parçala, yönet’ politikasıyla son bir asırdır bu bölgede diledikleri gibi cirit atanların devri bitmiştir. Kim ne derse desin 100 yıllık oyun bozuluyor. Coğrafyamızda kardeşliğin, barışın ve istikrarın rüzgârı esiyor. Kalkınma ve refahın egemen olacağı yeni bir dönemin kapıları aralanıyor. Artık bölgenin geleceğini bölgenin kadim halkları belirleyecek, doğal kaynaklar üzerindeki her türlü tasarruf da bölgenin asıl sahiplerinin uhdesinde olacak. Allah’ın izniyle kimse bunun önüne geçemeyecek.”
Bir süre önce Suriye’nin Dışişleri ve Savunma bakanlarının kendisini ziyaret ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyeli heyetin daha sonra ise Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı ve İstihbarat Başkanı ile ayrıca toplantı yaptığını ifade etti.
“GAZZE ÖRNEĞİ, ZULÜMLE ABAD OLUNAMAYACAĞININ ÇARPICI BİR İSPATIDIR”
Suriye’nin geleceğine hazırlık yaptıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yeni dönemin Mersin’in önünde de büyük fırsat pencereleri açacağını ve şehrin şimdiden buna kendisini hazırlaması gerektiğini vurguladı.
Aynı şekilde Gazze’de ateşkesle sağlanmaya çalışılan barışın da bölgenin siyasi ve sosyal atmosferini değiştireceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazze örneği, zulümle abad olunamayacağının çarpıcı bir ispatıdır. İsrail, Gazze’de ve diğer Filistin şehirlerinde uyguladığı zulümle dünyanın farklı yerlerinde yaşayan Musevilere de zarar vermiştir. Çünkü İsrail’in yaptığı kadın, çocuk, masum katliamlarından sonra artık hiç kimse bu topluma İkinci Dünya Savaşı’nda maruz kaldıkları soykırımın getirdiği mahcubiyet duygusuyla bakamayacaktır. Herkesin zihninde İsrail’in fırsatını bulduğunda kendi mensuplarından başka tüm insanları katledebileceği düşüncesi yer etmiştir. Nitekim fanatik Siyonistler bu düşünceyi destekleyecek görüşlerini dini ve ideolojik argümanlarla pervasızca dile getirmekten çekinmiyor. En çok hedef aldıkları ülkenin Türkiye, toplumun da Türk milleti olması bizim bu zulme karşı sesini en çok yükselten devlet ve millet olmamızdan kaynaklanıyor. Kimseden korkmadan, çekinmeden, sözümüzü sakınmadan, hakkı ve hakikati haykırdık. Bizim için dünyanın neresinde bir mazlum, bir mağdur, bir garip varsa yardımına koşmak, zulme karşı elimizde dilimizle, kalbimizle mücadele etmek, hem dinî bir vecibe hem de millî bir vazifedir. Rabbim bizlere ecdattan miras aldığımız bu hasletin yeni nesillere daha da güçlü bir şekilde aktarmayı nasip etsin diyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölücü terör örgütü PKK’nın feshedilmesi, silahlarının teslim edilmesi ve militanlarının dağıtılmasını hedefleyen çalışmaları anımsattı.
Terör meselesinin suhuletle çözülmesinden yana olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Cumhur İttifakı ortağımız Sayın Bahçeli’nin konuyu gündeme getirmesiyle başlayan gelişmeler, nihai aşamasına yaklaşmaktadır. Bölücü örgüt şayet elebaşının çağrısını dinleyip gereğini yerine getirirse, siyasi uzantısı da üzerine düşenleri yaparsa bunun kazananı 81 vilayeti ve 85 milyon ferdiyle tüm Türkiye olacaktır. Eğer örgüt çağrıya uymayı reddeder, siyasi uzantısı da ipe un sermeye kalkarsa, biz zaten başarıyla yürüttüğümüz operasyonlarımızla meseleyi kendi mecrasında çözeriz. Tercihimiz ülkemizin 40 yılına, on binlerce canına, yüzlerce milyar dolar kaynağının heba olmasına yol açan bu meselenin suhuletle, samimiyetle, kalıcı ve kati bir şekilde tarihe karışmasından yanadır.”
İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy’un “Yumuşak başlı isen kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki fakat çekmeye gelmez boynum” mısralarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölücü terör belası öyle veya böyle bertaraf edilecektir. Elbette kahraman şehitlerimiz her türlü hesabın üzerindedir. Herkesin takip ettiği üzere tüm çalışmalar, şehitlerimizin aziz hatıralarına, şehit yakınları ve gazilerimizin hassasiyetlerine en küçük bir halel getirmeyecek şekilde yürütülmektedir” diye konuştu.
“TÜRKİYE YÜZYILI KERVAN OLARAK, YOLA REVAN OLMUŞTUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek ülke içinde, gerek bölgede, gerekse de dünyada atılan her adımın bir gayesinin bulunduğunu belirterek, “Bu da ülkemizin Türkiye Yüzyılı’na, geçmişin tüm sorunlarından arınmış, yüklerinden kurtulmuş, mevcut imkânlarını en üst düzeyde kullanan hedeflerine kararlılıkla yürüyen bir devlet olarak girmesidir” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin bölgesinde istikrar istediğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Artık yeni hayaller kurma, yeni projeler hayata geçirme, yeni şeyler söyleme, yeni adımlar atma vaktinin geldiğine inanıyoruz. Biz bölgede istikrar istiyoruz, güvenlik istiyoruz, huzur ve refah istiyoruz. Biz Türkler, Araplar, Kürtler olarak hep beraber kazanalım, hep beraber kalkınalım istiyoruz. Bizimle bu yolda yürüyecek herkese kollarımız da kapımız da, yüreğimiz de açıktır. Zihinlerinin gerisinde başka hesaplar olanlar da hiç kusura bakmasınlar, artık kimseye bunları yutturamazlar. Kimseyi kandıramazlar, kimsenin zihnini ve kalbini bulandıramazlar. Dünya düzeni, siyasi ve ekonomik olarak yeniden kurulurken Türkiye’yi bunun dışında tutmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Türkiye Yüzyılı kervan olarak, yola revan olmuştur. Bu kutlu yürüyüşe katılan katılır, katılmayanın yolu açık olsun. Biz ülkemizi en güçlü devletler, milletimizi güvenli, huzurlu, müreffeh toplumlar seviyesine çıkarmadan durmayacağız, dinlenmeyeceğiz, geriye dönüp bakmayacağız. Yüzümüz hep geleceğe, ileriye, ufka dönük olarak mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.”
“MERSİN’E 624 MİLYAR LİRA YATIRIM YAPTIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iş yapmanın, sorun çözmenin, dertlere deva olmanın peşinde olduklarını, bu anlayışla son 22 yılda Mersin’e 624 milyar lira tutarında yatırım yaptıklarını söyledi.
Adalette 5 milyar lira, eğitimde 39 milyar lira, gençlik ve sporda 9 milyar lira, sosyal yardımda 128 milyar lira, sağlıkta 19 milyar lira, çevre ve şehircilikte 66 milyar lira yatırım yaptıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca 14 milyar lira tutarındaki yatırımların da sürdüğünü söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ulaştırmada 142 milyar lira, tarım ve ormancılıkta 83 milyar lira, sanayi ve teknolojide 5 milyar lirası yatırım 8 milyar lirası destek olmak üzere 13 milyar lira, enerjide 102 milyar lira, kültür ve turizmde 3 milyar lira, çalışma ve sosyal güvenlikte teşviklerle birlikte 14 milyar lira yatırım yapıldığını bildirdi.
Eğitim alanında Mersin’e ikinci devlet üniversitesi Tarsus Üniversitesinin kurulduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin ilk engelsiz gençlik merkezini Mersin’e kazandırdık. Şehir hastanemiz başta olmak üzere toplam 3 bin 260 yataklı 17 hastane dâhil 50 sağlık tesisi inşa ettik.150 yataklı Mezitli Yeni Devlet Hastanemiz ile 50 üniteli ağız ve diş sağlığı merkezini yıl sonuna kadar tamamlayıp 2026 yılı başında hizmete açacağız” dedi.
Mersin’deki 7 millet bahçesi projesinden 3’ünü tamamladıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğerleriyle ilgili projelendirme çalışmalarının devam ettiğini söyledi.
“MERSİN-ADANA-OSMANİYE-GAZİANTEP HIZLI TREN PROJEMİZİ BAŞLATTIK”
Mersin’i bölünmüş yollarla çevre bölgelere bağladıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Antalya ile Mersin’i birleştirecek Akdeniz Sahil Yolu Projesi’ni hayata geçiriyoruz. Şu ana kadar yolumuzun 404 kilometresini tamamladık. Mevcut 483 kilometrelik güzergâhta 10 saatlik seyahat süresini 7 saate düşüreceğiz. Çeşmeli-Kızkalesi Otoyol Projemizi de süratle tamamlayarak 2,5 saatlik seyahat süresini 18 dakikaya indireceğiz. Mersin-Adana-Osmaniye-Gaziantep Hızlı Tren Projemizi başlattık, yapımına hızla devam ediyoruz. Mersin-Adana-Osmaniye-Gaziantep arası 6,5 saat süren seyahat süresini 2 saat 15 dakikaya düşüreceğiz. Ayrıca Çukurova Uluslararası Havalimanı bağlantısını hayata geçiriyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anamur feribot ve deniz uçağı iskelesini 2024 yılı içerisinde hizmete alarak, Türkiye’nin KKTC’ye en kısa yoldan ulaşım sağlayan beşinci kapısını açtıklarını belirterek, 150 yat kapasiteli Aydıncık yat limanının da altyapı çalışmalarını bu yıl içerisinde tamamlayarak üstyapı işlerine başlayacaklarını dile getirdi.
Çukurova Uluslararası Havalimanı’nı 10 Ağustos 2024’te hizmete açtıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Havalimanımız açıldığı günden bu yana yaklaşık 2 milyon 100 bin yolcuya hizmet verdi. Tarım ve Ormanda, Değirmençay Barajı’nın Alaköprü ve Pamukluk sulaması ikinci etabının yapımına devam ediyoruz. Mersin’de teşviklerimizle tamamlanan 1185 özel sektör projesinde 93 milyar lira yatırım gerçekleşti. 23 bin kişilik istihdam sağladık. Enerjide yılda 35 milyar kilovatsaat elektrik üretecek Akkuyu Nükleer Güç Santralimizin yapımı devam ediyor. Santralin tüm reaktörleri kısım kısım 2028’e kadar hizmete girecek. Rabbim ömür verdikçe Mersin için çok daha fazlasını yapacağız” ifadelerini kullandı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.