“Haberleşme uydularını kendi imkânlarımızla üreterek, bu kabiliyete sahip 10 ülkeden biri olmakta kararlıyız”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Uzay Programı Tanıtım Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Gözlem uydularında kazandığımız tecrübeyle, haberleşme uydularını da kendi imkânlarımızla üreterek, bu kabiliyete sahip 10 ülkeden biri olmakta kararlıyız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Millî Uzay Programı Tanıtım Toplantısı’na katılarak, Türkiye’nin Millî Uzay Programı’nı açıkladı.
Millî Uzay Programı’nın Türkiye’nin uzaydaki yol haritası olacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Küresel uzay yarışında ülkemizi üst liglere taşıyacak bu yol haritasının başarıyla hayata geçmesini diliyorum” dedi.
“UZAY ÇALIŞMALARINDA İNSAN KAYNAĞI, TASARIM VE MÜHENDİSLİK KABİLİYETLERİ AÇISINDAN ÇOK DAHA GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE VAR”
“Paylaşacağımız hedefler bir hayal ürünü değil, havacılık ve uzay teknolojilerinde bugüne kadar başardıklarımızın bir üst noktaya taşınmasıdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 18 yılda oluşturulan altyapı yatırımlarıyla bugün uzay çalışmalarında insan kaynağı, tasarım ve mühendislik kabiliyetleri açısından çok daha güçlü bir Türkiye bulunduğunu söyledi.
Türkiye’yi kendi uydularını geliştirebilen, üretebilen, test edebilen bir seviyeye çıkardıklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun ilk örneğinin GÖKTÜRK-2 uydusu olduğunu, şimdi de sırada gece ya da gündüz fark etmeden her türlü hava şartında yüksek çözünürlüklü görüntü elde edebilecek GÖKTÜRK-3 uydusunun bulunduğunu açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜBİTAK Uzay tarafından geliştirilen, ilk yerli ve millî yüksek çözünürlüklü yer gözlem uydusu İMECE’nin de entegrasyon işlemlerinin tamamlandığını, testlerinin sürdüğünü bildirerek, bu uydunun da 2022 yılında uzaya fırlatılacağını kaydetti.
İMECE yörüngeye yerleştiğinde, tüm kurumların görüntü ihtiyacını karşılayacak metre altı çözünürlükteki ilk millî gözlem uydusu olacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gözlem uydularında kazandığımız tecrübeyle, haberleşme uydularını da kendi imkânlarımızla üreterek, bu kabiliyete sahip 10 ülkeden biri olmakta kararlıyız” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen aybaşında uzaya fırlatılan TÜRKSAT 5-A uydusuyla faal haberleşme uydularının sayısının dörde yükseldiğini, yerli ve millî imkânlarla üretilecek ilk haberleşme uydusu TÜRKSAT 6-A’nın da 2022’de uzaydaki yörüngesine yerleştirileceğini söyledi.
Türkiye’nin uydu teknolojilerinin alt bileşenleri ve yazılımlarını üretmek noktasında da yoğun çalışmalar içinde olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yüksek çözünürlüklü uzay kamerası, yeni nesil uçuş bilgisayarı ve yazılımları, elektrikli itki motoru, yönlendirilebilir anten, tepki tekeri, yıldız izler, güneş algılayıcı gibi birçok kritik alt sistemi, özgün olarak geliştirip ürettik. Önümüzdeki süreçte, Türk mühendislerinin yerli yazılımlarıyla birlikte, uydulardan elde ettiğimiz bilgilerin güvenliğini de tamamen sağlamış olacağız” açıklamasında bulundu.
“UZAY SİSTEMLERİ ALANINDA MONTAJ, ENTEGRASYON VE TEST HİZMETLERİ SAĞLAYAN ULUSLARARASI BİR OYUNCU KONUMUNDAYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin uzay alanındaki kurumsal kapasitesine büyük önem verdiklerini, modern altyapılan sayesinde roket, uydu, yer sistemlerinde fikirden ürüne kadar ihtiyaç duyulan tüm imkanları sağlayabildiklerini anlatarak, TÜBİTAK Uzay, TÜBİTAK SAGE, DELTA-VE, ASELSAN, TUSAŞ, ROKETSAN, TÜRKSAT ve İTÜ başta olmak üzere, birçok kuruluşun altyapılarında önemli projeler yürütüldüğünü aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uzay ve roket test merkezlerimiz, uzay sistemleri tasarım ve test laboratuvarlarımız, uydu haberleşme ve uzaktan algılama araştırma merkezlerimiz, yer kontrol istasyonlarımız, optik sistemler araştırma ve uygulama altyapılarımızla her geçen gün daha yetkin hâle geliyoruz. Artık, uzay sistemleri alanında montaj, entegrasyon ve test hizmetleri sağlayan uluslararası bir oyuncu konumundayız” ifadelerini kullandı.
Çok az sayıda gelişmiş ülkenin sahip olduğu Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi’nin 2015 yılından beri faal olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, uydu bileşenlerinin radyasyona dayanıklılığının test edildiği Türkiye’nin ilk Parçacık Radyasyonu Test Altyapısı olan ODTÜ-Saçılmalı Demet Hattı’nın da 2019 yılında hizmete alındığını anımsattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin şu anda en önemli eksiğinin fırlatma konusu olduğuna dikkat çekerek, bu konuda da önemli adımlar atıldığını geçen yıl, ROKETSAN Uydu Fırlatma, Uzay Sistemleri ve İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi’nin açılışını gerçekleştirdiklerini hatırlattı.
İlk yerli sonda roketinin 136 kilometre irtifaya çıkarak uzay sınırını aştığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, astronomik gözlem noktasında da önemli altyapılara sahip olunduğunu, TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi’nin Türkiye’nin en büyüğü olan 1,5 metre çapında bir teleskobu barındırdığını, Erzurum’da, Karakaya Tepeleri üzerinde, 3 bin 170 metre yükseklikte de Doğu Anadolu Gözlemevi’nin inşa edildiği bilgisini paylaştı.
“ASTRONOMİ, MATEMATİK VE TIP GİBİ TEMEL BİLİMLERE ÖNCÜLÜK ETMİŞ, ÇIĞIR AÇMIŞ BİR MEDENİYETİN MİRASÇILARIYIZ”
Sadece TÜBİTAK aracılığıyla son 18 yılda, uydu, uzay, fırlatma sistemleri, uzay ekipmanları konularında kamu ve akademi dünyasından 56 projeye 2,1 milyar lira kaynak sağladığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin uzay ve havacılık temalı ilk bilim merkezi Gökmen Uzay ve Havacılık Eğitim Merkezi’nin de 2020 yılında Bursa’da hizmete açıldığını anımsattı.
“Biz, astronomi, matematik ve tıp gibi temel bilimlere öncülük etmiş, çığır açmış bir medeniyetin mirasçılarıyız” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, El-Fergani, El-Sufi, El-Biruni, Ali Kuşçu, El Cezeri, Takiyüddin ve Mirim Çelebi gibi binlerce Türk ve Müslüman bilim insanıyla gurur duyduklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz işte bu âlimleri yetiştiren toprakların evlatlarıyız. Bu gerçekleri asla unutmayacağız. Ama şunu da bileceğiz ki bizim daha yapacağımız çok işi var. Bu büyüklerimize layık olmak için yapacağımız çok iş var. Pozitif bilimlerdeki üstünlüğün, son yüzyıllarda batıya geçerek, onları kalkındırdığını elbette biliyoruz. Coğrafi keşiflerle değişen güç dengelerinin farkına varmada geç kaldık ve bunun bedelini ağır şekilde ödedik. Ama bugün, dünya yeni bir değişimin, yeni bir dönüşümün arifesindedir” diye konuştu.
Yeni dönemde, güç dengelerini uzay keşiflerinin, bu alandaki yeni teknolojilerin belirleyeceğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu anlayışla, doğru zamanda İHA ve SİHA teknolojilerine yatırım yaparak, sahada oyunu değiştiren tarafta yer almayı başardık” ifadesini kullandı.
Millî elektrikli otomobil için de doğru zamanda adımlar attıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu konuda da Türkiye, en çok konuşulan, takip edilen ülkeler arasındadır. Şimdi de uzay çalışmalarında, doğru zamanlamayla doğru adımları atarak hareket etme kararlılığımızı ortaya koyuyoruz. Temsil ettiğimiz medeniyetin dünyaya yeniden öncü olabilmesi, Türkiye’nin uzay yarışındaki kat edeceği mesafeye bağlıdır. İnsanlığın bir kısmının değil, tamamının barışa ve huzura kavuşması için medeniyetimizi yeniden şahlandırmak mecburiyetindeyiz. Asırlar boyunca topraklarına her ayak basan tarafından sömürülen Afrikalı kardeşlerimiz için bunu başarmak mecburiyetindeyiz. Şu anda bakıyorum da Fransa’nın başındaki zat durmadan bana saldırıyor. Ya senin benle ne işin var? Sen önce Cezayir’in hesabını ver. Senin büyüklerin Cezayir’de 1 milyon insanı öldürdü onun hesabını ver. Sen önce Ruanda’nın hesabını ver, yüz binlerce insanı öldürdünüz. Ama Türk’ün ve Türkiye’nin, ne de ecdadımızın geçmişinde böyle bir şey söz konusu değil. Bizim ellerimizde kan yok, ama sizde kan var. Sürgünlerle yerinden, yurdundan edilen, dinini, dilini, ismini değiştirmeye zorlanan Asyalı kardeşlerimiz için bunu başarmak mecburiyetindeyiz. Gettolara sıkıştırılmış faşizmin ve suç şebekelerinin insafına bırakılmış Batılı kardeşlerimiz için de bunu başarmak mecburiyetindeyiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Azerbaycan’ın Karabağ’daki mücadelesine verdiği desteği yineleyerek, “30 yıldır Azerbaycan’da tüm Karabağ’ı işgal altında tutunuz, o topraklar kimindi? O topraklar Azerbaycanlı kardeşlerimizindi ve bu toprakları işgal altında tutunuz. Şimdi kendi göbeğini Azeri kardeşlerimiz kendileri kesti ve biz de elimizden gelen desteği verdik ve böylece Karabağ, evet, sahiplerinin eline geçti” ifadelerini kullandı.
“YERYÜZÜNDE ADALETİ TESİS ETMENİN YOLU GÖKYÜZÜNDE GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE VAR OLMAKTAN GEÇİYOR”
Türkiye’nin Libya’dan askerlerini çekmesini isteyen Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a da cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sen önce bu aklı vereceğine bunu kendine sakla, bak orada Çad’ın, Mali’nin, Wagner’in askerleri var, siz onları oralardan bir çekin, onları bir çekin ondan sonra sizle bunları konuşalım. Ve biz askeri ve güvenlik iş birliği anlamamız olan Libya’yla anlaşmamızın gereğini yaptık ve sadece orada eğitim için varız, eğitimin dışında değil” dedi.
Bugün yeryüzünde adaleti tesis etmenin yolunun gökyüzünde güçlü bir şekilde var olmaktan geçtiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Teknolojik kapasitemizi geliştirmek ve buradan doğacak olan ekonomiden faydalanmak için uzayda da olacağız. Şu anda uzayı görüyorum ve bambaşka görüyoruz. Elde ettiğimiz tecrübe ve birikimi, bilim, sanayi ve teknoloji ekosistemimize aktarabilmek için uzayda olacağız” açıklamasında bulundu.
“Güçlü ve bağımsız bir Türkiye’nin yerini sadece dünyada değil uzayda da tahkim edeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vizyonu yürütecek kurumun da Türkiye Uzay Ajansı olduğunu duyurdu.
Bu kurumun uzay alanında birikmiş kabiliyetleri tek çatı altında koordine etmek ve bu alanda yeni, güçlü bir sinerji oluşturmak için yola çıktığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk görevi Millî Uzay Programı hazırlamak olan ajansın, kamu kuruluşlarından özel sektöre, üniversitelerden uluslararası ortaklara kadar tüm paydaşların katkılarıyla çalışmasını tamamladığını bildirdi.
“MİLLÎ UZAY PROGRAMI’NDAKİ EN ÖNEMLİ HEDEF CUMHURİYETİN 100. YILINDA AYA İLK TEMASI GERÇEKLEŞTİRMEK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi Türkiye’nin uzaydaki 10 yıllık vizyon, strateji, hedef ve projelerinin yer aldığı Millî Uzay Programımızı bugünlerde meşhur olan sloganıyla tüm dünyaya ilan ediyor ve diyorum ki, gökyüzüne bak ayı gör” dedikten sonra Millî Uzay Programı’ndaki birincil ve en önemli hedefin Cumhuriyetin 100. yılında aya ilk teması gerçekleştirmek olduğunu açıkladı.
Türkiye’nin aya ulaşma hedefini iki aşamada tamamlamayı planladıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “İlk aşamada 2023 yılı sonunda yakın dünya yörüngesinde ateşleyeceğimiz kendi millî ve özgün hibrit roketimizle aya ulaşarak sert iniş gerçekleştireceğiz. Uzay aracımızı yakın yörüngeye çıkartacak ilk fırlatmayı uluslararası iş birliği ile hayata geçireceğiz. Bu görevi tamamladığımızda hem aya ulaşmayı başaran ülkelerden biri olacak, hem de ikinci aşama ay misyonu için gerekli bilgileri toplamış olacağız. 2028 yılında hayata geçirmeyi planladığımız ikinci aşamada ise aracımızı yakın yörüngeye çıkartacak ilk fırlatmayı bu kez kendi millî roketlerimizde yapmayı hedefliyoruz. Aya yumuşak iniş gerçekleştireceğimiz bu aşamayı da tamamladığımızda ayda bilimsel faaliyetler yapabilen sayılı ülkelerden biri konumuna geleceğiz, böylece medeniyet coğrafyamızın da sembolü olan hilali ay bayrağımızla aya göndermenin gurunu milletimize yaşatacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ay programının fırlatma, roket ve kontrol teknolojilerindeki atılımlar için bir kaldıraç görevi göreceğini, bu programın yüksek radyasyona dayanaklı teçhizat teknolojisinden haberleşmeye, otonomiden yapay zekâya kadar birçok alandaki çalışmalara zemin oluşturacağını belirterek, böylece yerli ve millî olarak geliştirilecek alt sistemlerinin ticarileştirilmesinin de önünün açılacağını söyledi.
Millî Uzay Programı’ndaki ikinci hedefin ise yeni nesil uydu geliştirme alanında dünya ile rekabet edebilecek ticari bir marka ortaya çıkarmak olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin sahip olduğu uydu üretim kabiliyetlerini Türkiye Uzay Ajansı koordinasyonunda kurulacak tek bir millî şirket bünyesinde birleştirileceğini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üçüncü hedefin Türkiye’ye ait bir bölgesel konumlama ve zamanlama sistemi geliştirmek olduğunu açıklayarak, sivil ve askerî amaçlı navigasyon ihtiyaçları için kullanılan bu uydu teknolojisine dünyada yalnızca 6 ülkenin sahip olduğunu, bunun başarılmasıyla Türkiye’nin büyük riskler barındıran dış bağımlılıktan kurtulacağını kaydetti.
Millî Uzay Programı’nın dördüncü hedefinin de uzaya erişimi sağlamak ve bir uzay limanı işletmesi kurmak olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzay limanını en uygun coğrafyalardaki dost ve müttefik ülkelerle birlikte kurmayı planladıklarını, uluslararası iş birlikleriyle bu misyonu da en kısa sürede hayata geçirmekte kararlı olduklarını vurguladı.
Uzay havası ya da meteorolojisi olarak tabir edilen alana yatırım yaparak uzaydaki yetkinliği artırmanın da beşinci hedef olduğunu açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sayede Türkiye’nin yeryüzü ve gökyüzündeki operasyonlarını daha güvenli hâle getireceklerini aktardı.
Altıncı hedefin de Türkiye’yi astronomik gözlemler ve uzay nesnelerinin yerden takibi konularında daha ileri bir seviyeye ulaştırmak olduğunu duyuran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu misyona yönelik hâlihazırda altyapılarımız mevcuttur. TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi ile Doğu Anadolu Gözlemevi’ni birbirine entegre ederek tek bir ulusal araştırma altyapısı hâline dönüştüreceğiz. Ülkemize kazandıracağımız radyo teleskoplar sayesinde bilim insanlarımız sırrı hâlâ çözülememiş hızlı radyo patlamalarını çalışabilecekler. Bu teleskopları tasarlayacak mühendislerimiz, derin uzay programımızın haberleşme altyapısının da temelini atacaklar” dedi.
“YERLİ VE YABANCI YATIRIMCILARA EV SAHİPLİĞİ YAPACAK BİR UZAY TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGESİ KURACAĞIZ”
Türkiye’deki uzay sanayi ekosistemini daha da geliştirmenin bir başka hedef olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk mühendisleri, bilim insanları ve müteşebbislerinin uygun altyapıya sahip olduğunda gerekli desteği aldığında neler yapabileceği artık tüm dünyanın malumudur. Savunma sanayinde elde ettiğimiz başarıları uzay alanına taşıyacak, burada da güçlü ve üretken bir ekosistem oluşmasını sağlayacağız. Uzay Ajansımızın öncülüğünde kısa sürede buradan da yeni başarı hikâyeleri çıkacağına inanıyorum” diye konuştu.
Uzay teknoloji geliştirme bölgesi kurulumunun da sekizinci hedef olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu amaçla Orta Doğu Teknik Üniversitesi bünyesinde yerli ve yabancı yatırımcılara ev sahipliği yapacak bir uzay teknoloji geliştirme bölgesi kuracağız. Burada yatırım yapacak firmalarımızı da çeşitli mekanizmalarla destekleyeceğiz. Özel sektörü öncü güç olarak konumlandıracağımız Türkiye Uzay Ajansına da ev sahipliği yapacak bu merkezin yerini belirledik” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dokuzuncu hedefin uzay alanında etkin ve yetkin insan kaynağını geliştirmek olduğunu belirterek, YÖK ve Millî Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere ilgili kuruluşlarla özel programlar oluşturarak, bu alandaki nitelikli insan kaynağını artıracaklarını söyledi.
Son hedefin de bir Türk vatandaşını uzaya göndermek olduğunu açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Uzaya bir vatandaşımızı göndermeyi elbette bir turistik gezi olarak değil, gelecek nesillere yol gösterecek bir bilim misyonu olarak tasarlıyoruz. Uzaya gitme niteliklerine sahip bir kişiyi gönüllüler arasından seçerek gerekli eğitimleri almasını sağlayacak ve uzaya göndereceğiz. Bu sayede Uluslararası Uzay İstasyonu’nun alt yapısından yararlanarak, bilimsel deney yapma imkânına kavuşacağız. Tabi benim özellikle burada bir şerhim var, mademki bir vatandaşımız uzaya gidecek, artık astronot ya da kozmonot kelimelerine bir Türkçe karşılık bulmamız gerekiyor. Biliyorsunuz bu bizim hassas noktamız. Buradan dil bilimcilerimize bir çağrıda bulunuyor ve diyorum ki, gelin Türk uzay yolcularına Türkçe bir isim bulalım. Tabi yalnızca dil bilimciler değil, 83 milyon vatandaşımız da özgün fikirleriyle bu arayışa ortak olabilir.”
“KÖKÜMÜZ DÜNYADA, DALLARIMIZ GÖKLERDE OLACAK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hedeflerin hepsinin ayakları yere basan hedefler olduğuna vurgu yaparak, Türkiye’nin bu devrimi gerçekleştireceğinden uzay yarışında güçlü bir aktör olarak yerini alacağından en ufak bir şüphe duymuyorum. Türkiye Uzay Ajansı’nın geliştireceği projeleri, Millî Uzay Programındaki hedefleri bizzat takip edecek, destek olacağım” açıklamasında bulundu.
Millî teknoloji hamlesi ruhuyla genç, yaşlı demeden tüm vatandaşlardan bu alandaki çalışmalara yüksek düzeyde katılım ve sahiplenme beklediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah devlet, millet ele verecek göklere en çok yakışan bayrağımızı, yani ay yıldızlı bayrağımızı hak ettiği yerlere taşıyacağız. Ayağımız dünyada, gözümüz uzayda olacak. Kökümüz dünyada, dallarımız göklerde olacak” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Uzay Programı’nın hayırlı olmasını dileyerek, programın hazırlanmasında emeği geçen Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank başta olmak üzere Türkiye Uzay Ajansı’na ve katkı sağlayan tüm paydaşlara şükranlarını sundu.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, “Ekim ayında Cumhuriyet tarihimizin en yüksek ekim ayı ihracatı rekorunu kırmış bulunuyoruz. İhracatımız, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,6 artışla 23 milyar 600 milyon doları aşmış bulunmaktadır.” dedi.
02 Kasım 2024 Bakan Bolat, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe ile Antalya’da düzenlediği basın toplantısında, ekim ayı dış ticaret rakamlarını açıkladı.
Ekim ayında Cumhuriyet Bayramı’nın iş günü olan hafta arasına, geçen sene ise hafta sonuna denk geldiğini anımsatan Bolat, bu negatif takvim etkisine rağmen ihracatta artış yaşandığına dikkati çekti.
“Ekim ayında Cumhuriyet tarihimizin en yüksek ekim ayı ihracatı rekorunu kırmış bulunuyoruz. İhracatımız geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,6 artışla 23 milyar 600 milyon doları aşmış bulunmaktadır.” diyen Bolat, şunları kaydetti:
“Geçtiğimiz yıl ekim ayı ihracatı 22,8 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. Yaklaşık 800 milyon doların üzerinde bir artışı ihracatçılarımız başardı. Ekim ayında altın ve enerji hariç ihracatımız, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 8,6 oranında artışla 22,2 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Böylece ekim ayında aylık bazda Cumhuriyet tarihimizin en yüksek altın ve enerji hariç ihracat rekoru kırılmıştır. Böylece son 15 ayın 10’unda ayın Cumhuriyet tarihi rekorlarını kırdık. 2024 yılının ilk 10 ayında mal ihracatımız 209,7 milyar dolardan 216,4 milyar dolara yükseldi. Böylece bu yılın 10 ayında 6,7 milyar dolar mal ihracatımızı artırdık.” Ticaret Bakanı Ömer Bolat, “”Ekonomimizde de güven endekslerinin giderek yükseldiğini görmekteyiz. 2024 yılı mal ve hizmet ihracat rakamları ile alakalı olarak olumlu ve güzel tabloları paylaşmış olacağız.” dedi.
Bakan Bolat, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe ile Antalya’da düzenlediği basın toplantısında, ekim ayı dış ticaret rakamlarını açıkladı.
Konuşmasına TUSAŞ’taki terör saldırısını lanetleyerek başlayan Bolat, saldırıda hayatını kaybeden şehitlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diledi.
TUSAŞ’ın savunma sanayisinde çok önemli başarılar elde ettiğine işaret eden Bolat, savunma ve havacılık sanayisinin 90 bini aşan istihdamı ve 12 milyar dolarlık yıllık üretimi,185 farklı ülkeye 5,5 milyar dolar ihracat gerçekleştiren büyüklüğü ile Türkiye için çok önemli itibar ve saygınlık kazandırdığını söyledi.
Bolat, bu yıl da savunma sanayisinde en az 6,5 milyar dolarlık ihracat beklediklerini dile getirerek, 2002’de yüzde 20 düzeyinde olan yerlilik, kendine yeterlilik oranının, 2023’te yüzde 80’in üzerine çıktığını aktardı.
Dış ticaret açığındaki düşüşün, makroekonomik istikrara ve ekonomik büyümeye pozitif katkı verdiğinin altını çizen Bolat, şunları kaydetti:
“Bu yılın ilk 8-9 ayında olduğu gibi, ekim ayında da dış ticaretimizdeki dengelenmenin devam ettiğini görmek bizleri memnun ediyor. Bu başarı, küresel ekonomi ve Avrupa Birliği’ndeki büyük durgunluğa rağmen başarılmıştır. Önümüzdeki süreçte Avrupa ve ABD’deki faiz indirimleri ile beraber ülkemiz ihraç ürünlerine olan talebin daha da artacağına inanıyoruz. Eylül-ekim ayında ihracatta başlayan yükseliş ivmesinin kasım-aralık aylarında da devam edeceğini ümit ediyoruz. 2024 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 2,5’lik büyümenin 1,3 yüzde puanı net mal ve hizmet ihracatından gelmiştir. Ekonomimizde güven endekslerinin giderek yükseldiğini görmekteyiz.”
“İthalatta azalma trendi devam ediyor”
Ekim ayında eylül ayında olduğu gibi altın ve enerji ihracatındaki aşağı yönlü seyrin devam ettiğini belirten Bolat, kasımdan sonra buradaki seyrin yeniden bu rakamların yukarı yönlü olmasını beklediklerini anlattı.
Bakan Bolat, ithalatta azalma trendinin devam ettiğine dikkati çekerek, şunları söyledi:
“Ekim ayı ithalatı yüzde 0,1 azalışla 29 milyar 364 milyon dolar olarak gerçekleşti, 43 milyon dolarlık bir gerileme var ama ihracatımız 800 milyon dolar artınca aylık dış ticaret açığımızdaki azalma devam ediyor. 2024 Ekim ayında, dış ticaret açığımız ise yıllık bazda yüzde 13 azalış ile 5,7 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 2023 Ekim ayında 6,6 milyar dolarlık dış ticaret açığı kaydedilmişti. Son 15 ayın 12’sinde dış ticaret açığımızın azaldığını görüyoruz. 2024 Ekim’de, ihracatın ithalatı karşılama oranında 3 puanlık bir artışla yüzde 80,4’e yükselmiş bulunuyoruz. 10 aylık ithalatımız yüzde 7,2’lik azalışla 282 milyar dolara geriledi.”
Bolat sözlerine şöyle devam etti:
“İlk 10 ayda mal ithalatında yaklaşık 22 milyar dolar tasarruf sağlamış bulunuyoruz. Dış ticaret açığı, 2024 yılı ilk 10 ayında yüzde 30,4 azalışla 65,6 milyar dolar olarak kaydedilmiştir. 2023 yılının ilk 10 ayında dış ticaret açığı 94,3 milyar dolar idi. Hedefimiz bu açığı 80 milyar dolatın altında tutabilmek. İhracatın ithalatı karşılama oranı 8 puana yakın artışla yüzde 69’dan yüzde 76,7’ye yükseldi. 2024 yılının ekim ayında yıllıklandırılmış ihracatımız yüzde 3,1 artış ile 262,3 milyar dolar olmuştur. Bu da Cumhuriyet tarihinin rekor rakamı konumundadır.”
“Yıllıklandırılmış ithalatı 340 milyar dolara düşürdük”
Bakan Bolat, yıllıklandırılmış ithalatta geçen yıl ekimde 367,2 milyar dolarlık ithalat bulunduğunu anımsatarak, şu an 340 milyar dolara düştüğünü söyledi.
Ekim ayı itibarıyla son 12 ayda yıllıklandırılmış dış ticaret açığının, geçen yılın aynı ayına göre 35,1 milyar dolar azalarak 77,7 milyar dolar olduğunu bildiren Bakan Bolat, 2024 yılının ekim ayında yıllıklandırılmış ihracatın ithalatı karşılama oranının ise yüzde 77,2 olduğunu dile getirdi.
Bolat, “Bu rakamlar döviz ihtiyacımızın azaldığı anlamına geliyor, döviz sorunun şu an için ortadan kalktığını gösteriyor. Merkez Bankamızın brüt ve net rezervlerinin hızla arttığını biliyoruz. Dün gece Standard & Poor’s (S&P), Türkiye’nin kredi notunu yükseltti, son 1 yıl içinde yaklaşık bütün kredi derecelendirme kuruluşlarından 2’şer defa not artışı sağlanmış oldu. İnşallah 2 ay sonra buluştuğumuzda, 2024 yılı mal ve hizmet ihracat rakamları ile alakalı olarak olumlu ve güzel tabloları paylaşmış olacağız.” ifadelerini kullandı.
“Ekim ayı itibarıyla hizmetler ihracatımızın son 12 ayının 112,5 milyar dolara çıkacağını tahmin ediyoruz”
Hizmetler ticaretinin de parlayan bir sektör olduğuna dikkati çeken Bolat, geçen yılın 106 milyar hizmet ihracatı ile kapandığını anımsattı.
Bolat, “Bu yıl için 110 milyar dolarlık bir hizmet ihracatı hedefi belirlemiştik, bu rakamın ekim ayı ödemeler dengesi tablosu açıklandığında 97 milyar dolar ilk 10 ayda hizmet ihracatı bekliyoruz. Geçen yıl 56 milyar dolar fazla veren hizmetler dış ticaretinde ekim ayı itibarıyla hizmetler ihracatımızın son 12 ayının 112,5 milyar dolara çıkacağını tahmin ediyoruz. Orada da hedefimizi aşacağız.” diye konuştu.
Dış ticarette cari işlemler açığının azaldığını hatırlatan Bolat, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bununla sevinmek yerine, ‘Tüketim malları ithalatı artıyor.’ deniyor. Bakıyoruz orada, altın ihracatı yapmak isteyenlerin, bir kısım mücevher şeklinde yarı mamul getirme yoluyla bir rakamda artış olduğunu görüyoruz. Bunu tüketim malları ithalatı artıyor şeklinde söyleyerek hepimizin başarısını gölgelemeye çalışmak beyhude. Bunun yanında ‘ekonomi yavaşladı da bunlar oldu’ deniyor ama ekonomi yavaşladı ama bir dengeleme, ayarlama süreci yaşanıyor. Dış ticaret açığı azaldı mı, döviz dengelendi, kur patlaması yok, Merkez Bankasının kasası dolu. Bunlarla sevinmek varken hep olumsuzluk arayanlara bunları söylüyorum.”
“Mesela cari işlemler açığı sorun olmaktan çıktı. 2024 yılı ocak-ağustos döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 75,2 azalışla 9,7 milyar dolar olarak kaydedildi.” yorumunu yapan Bolat, ” Yıllıklandırılmış bazda cari işlemler açığındaki iyileşmenin 2024 genelinde devam etmesini bekliyoruz. 2024 yılı ekim ayında yıllıklandırılmış cari işlemler açığının 9-10 milyar dolar aralığına kadar gerilemesini tahmin ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, AB’ye ocak-ekim döneminde 90,2 milyar ihracat yapıldığına dikkati çekerek, “Balkan ülkelerine 22 milyar dolar ihracatımız var. Bu yıl Bulgaristan’a ihracatımızda önemli bir artış var. Ocak- Ekim döneminde en fazla ihracat yaptığımız ilk beş ülke ise sırasıyla Almanya, ABD, Birleşik Krallık, Irak ve İtalya olmuştur. İngiltere’ye ihracatımıza 2,3 milyar dolar artış var, Suudi Arabistan’a ihracatımız hızla artıyor.” değerlendirmesini yaptı.
Bolat sözlerini şöyle tamamladı:
“Azalışlarda birinci sırada İsrail var. İlk dört ayın verileri ile yüzde 67 azalış gözüküyor ama 2 Mayıs’tan bu yana İsrail’le bir dolarlık ticaret yapılmadı. Ama Filistin tarafı ile Filistin devletine yönelik olarak, Filistin Milli Ekonomi Bakanlığının resmi olarak talep ettiği ürünlerde, ihracat iznini, varış yeri Filistin, alıcısı Filistinliler olmak kaydıyla, Filistin Milli Ekonomi Bakanlığının kontrolünde veriyoruz. Filistin’de yaşayan 6 milyon insanın, 7 Ekim’den önce ithalatının yüzde 25’ini Türkiye’den yaptığını düşündüğümüzde Filistin devletinin ekonomik, ticari taleplerine sessiz kalmıyoruz. Filistin’e dünyada en fazla yardım eden ve tutunmasını sağlayan ülke Türkiye olmuştur.”
Bakan Bolat, verilerin açıklanmasının ardından basına kapalı gerçekleşen TİM Çalıştayı’na katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Senegal Cumhurbaşkanı Bassirou Diomaye Diakhar Faye’yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde törenle karşıladı.
Senegal Cumhurbaşkanı Faye, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelişinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmî törenle karşılandı. İki ülke millî marşlarının çalınmasının ardından Senegal Cumhurbaşkanı Faye, tören kıtasını selamladı.
Türkiye ve Senegal bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren iki lider, daha sonra baş başa görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 29 Ekim Özel Programı’nda yaptığı konuşmada, “Bu millet tarihin her döneminde maruz kaldığı tüm saldırıların üstesinden gelmeyi başararak küllerinden yeniden doğmayı başarmış asil bir millettir. Bugün küllerimizin değil, sahip olduğumuz imkânların ve azmin üzerinde yükseldiğimiz bir döneme giriyoruz. Allah’ın izniyle yokluklar içinde yürüttüğümüz Millî Mücadele’yi nasıl zaferle taçlandırdıysak, bu mücadeleyi de başarıya ulaştıracağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eşi Emine Erdoğan ile birlikte, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu’nda düzenlenen 29 Ekim Özel Programı’na katıldı.
Konuşmasına Cumhuriyet’in ilanının 101. yılını kutlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Mücadele’nin Başkomutanı, Cumhuriyet’in banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere istiklalin ve istikbalin inşasında emeği, katkısı olan kahramanların her birini saygıyla andı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bin yıldır bu toprakları vatanımız olarak tescillemek için canlarını feda etmekten çekinmeyen tüm şehit ve gazileri rahmetle anıyorum. Bugün de ister üniformalı ister TUSAŞ’ta olduğu gibi üniformasız olsun milletimizin huzuru ve devletimizin bekası uğrunda hayatları pahasına mücadele eden kahramanlarımıza şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.
Milletçe birlik ve beraberliğe sahip çıkarak iç cepheyi sağlam tuttukça terör örgütlerinin de onları besleyip ülkenin üzerine salan şer güçlerinin de emellerine ulaşamayacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Nevzuhur devletlerin, köksüz toplumların, kendi çıkarları dışında hiçbir insani değeri önemsemeyen küresel tröstlerin anlamadıkları bir hakikat var. Bu hakikat, Türkiye Cumhuriyeti’nin, bizim binlerce yıllık devletler silsilemizin son temsilcisi olduğudur. Onlar sanıyorlar ki bu milletin devleti sadece 101 yıllık geçmişe sahiptir. Hâlbuki Cumhuriyetimiz 101 yıl önce yeni bir devlet olarak değil, yeniden başlangıcın sembolü bir rejim olarak kurulmuştur. Ordumuz başta olmak üzere devletimizin omurgasını oluşturan kurumlarımızın kuruluş yıllarının yüzlerce, hatta binlerce yıl öteye uzanması bu hakikatin en açık ifadesidir.”
“SAHİP OLDUĞUMUZ İMKÂNLARIN VE AZMİN ÜZERİNDE YÜKSELDİĞİMİZ BİR DÖNEME GİRİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kuruluşundan itibaren Cumhuriyetimizin elbette kimi eksikleri olmuştur, kimi zaafları olmuştur, hatta kimi hatalı tercihleri de olmuştur ama bunların hiçbiri tevarüs ettiğimiz köklü tarihi, zengin medeniyeti, tüm dünyaya örnek teşkil eden insani değerleri gölgelemeye yetmez. Tam tersi, bu millet, tarihin her döneminde maruz kaldığı tüm saldırıların üstesinden gelmeyi başararak küllerinden yeniden doğmayı başarmış asil bir millettir” diye ekledi.
“Bugün küllerimizin değil, sahip olduğumuz imkânların ve azmin üzerinde yükseldiğimiz bir döneme giriyoruz. Bir başka ifadeyle, yeniden ve daha güçlü bir başlangıcın arifesindeyiz” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yokluklar içinde yürütülen Millî Mücadele nasıl zaferle taçlandırıldıysa Allah’ın izniyle bu mücadeleyi de başarıya ulaştıracaklarını söyledi.
Her milletin devlet mefhumuna bakışının farklı olduğunu ancak Türk milleti kadar kaderini devletiyle beraber görmüş başka bir millet olmadığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Ezelden beri her şeyin fani olduğuna inanan milletimiz sadece devletini ebed müddet tahayyül etmiştir. Bu düşünce Orhun Kitabelerinde, ‘Ey Türk milleti üstte gök çökmedikçe altta yer delinmedikçe senin ilini ve töreni kim bozabilir.’ diye ifade ediliyor. İstiklal Marşımızda da ‘Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal’ seslenişiyle bu hakikat tekrar vücut buluyor. Türkistan’dan Avrupa’ya, Güney Asya’dan Kuzey Afrika’ya kadar uzanan geniş coğrafyada kurduğumuz her devletimizin varoluş kodları bu anlayışla yoğrulmuştur. Bizim için Asya Hun Devleti’nden Göktürklere, Uygurlardan Karahanlılara, Selçuklulardan Osmanlılara uzanan, şanla şerefle dolu koskoca bir tarihin istisnasız tamamı birdir, bütündür ve milletimize aittir. Anadolu’ya geldiğimizde de burada yaşayan insanların tamamını şefkatle ve adaletle kucaklayarak kendimizden ayrı görmedik, cihan devletimizin ayrılmaz bir parçası olarak bağrımıza bastık.”
Geride kalan yüzyılın başlarında yaşanan acı hadiselerin hiçbirinin sebebinin Türk milleti olmadığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, emperyalistlerin vaatlerine, yalanlarına, tahriklerine kapılan bin yıllık komşuların, kendi hırslarının ve hatalarının bedelini ödediklerini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhuriyetimizi kurduktan sonra, devletimizin sınırları içindeki her bir insanımızı adil ve eşit vatandaşlar olarak kabul etme sürecimiz biraz sancılı geçmiş olabilir. Ama nihayetinde bunu da başardığımızı düşünüyorum. Geldiğimiz noktada artık, geçmiş bir asırdaki acıları yarıştırma, yanlışlarla hesaplaştırma anlayışını geride bırakıp, hep birlikte yönümüzü Türkiye Yüzyılı’na çevirmemiz gerektiğine inanıyorum” değerlendirmesini yaptı.
“MİLLÎ MÜCADELE TEK BAŞINA, BU HALKIN EN ZOR ŞARTLARDA BİLE NELER YAPABİLECEĞİNİN EN GÜZEL TİMSALİDİR”
Dünyada ve bölgede tarihî gelişmelerin yaşandığı, siyasi ve ekonomik yeniden yapılanma sürecinin kapılarının aralandığı bir dönemde olunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Böyle bir dönemde 85 milyon hep birlikte Türkiye Yüzyılı vizyonu etrafında bütünleşmemiz çok daha önemli ve hayati hâle gelmiştir. Bunun için de ülke ve millet olarak önümüzdeki siyasi, sosyal, ekonomik sorunları hızla çözmemiz şarttır. Cumhur İttifakı ortağımızın öncülüğünde son dönemde ortaya konan yaklaşımların, bu geniş arka plan ışığında ön yargısız olarak değerlendirilmesinin daha faydalı olacağı kanaatindeyiz. Bu yaklaşım, kadim devlet aklının, milletimizin binlerce yıllık tecrübesinden süzülüp gelen irfanının gereğidir. Hazreti Mevlana’nın ifadesiyle, yeni şeyler söylememiz gereken, sorunları görmezden gelen değil, kararlı irade ortaya koyup çözmemiz gereken bir iklime girdik. Aksi hâlde nevzuhur devletlerden ve toplumlardan bir farkımız kalmaz. Hiç uzağa gitmeye gerek yok, Millî Mücadele tek başına, bu halkın en zor şartlarda bile neler yapabileceğinin en güzel timsalidir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Mücadele’de asker sayısı, ekonomik güç, silah, teçhizat, ulaşım ve istihbarat imkânları bakımından üstün tarafın işgalciler olmasına rağmen, Allah’ın nusret ve inayetiyle zafer kazananın Tükler olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü ‘Kuva-yı Milliye’yi amil, İrade-i Milliye’yi hakim kılmak’ hedefiyle el ele verdik, kenetlendik, yekvücut olduk. ‘Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır’ emri gereğince, Millî Mücadele’de hiç kimse yan yana yürüdüğü arkadaşına Türk mü, Kürt mü, Alevi mi, Sünni mi olduğunu sormadı. Ülkenin dört bir yanındaki illerimizin temsilcileri Ankara’da buluşup Büyük Millet Meclisi’nde omuz omuza verdi, birlik oldu” diye konuştu.
Sakarya’da, Dumlupınar’da, Maraş’ın, Urfa’nın, Antep’in, İzmir’in işgalden kurtuluşunda hep bu ruhla düşmanın mağlup edildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Mücadele dönemine ait bir hatırayı paylaşarak, şöyle devam etti: “Yunan işgal kuvvetlerinin ilerleyişinden dolayı ordumuzun Sakarya’nın doğusuna çekilmesi gündeme gelmişti. Birçok kişide endişelere sebep olan bu fikri tartışmak üzere Meclis gizli oturumla toplandı. Fevzi Paşa, ordunun rahatça manevra yapmasını sağlamak için Meclis’in Kayseri’ye taşınmasını teklif ediyordu. Meclis açıldığından beri hiç söz alıp konuşmamış, yemin merasiminden başka kürsüye çıkmamış olan Dersim Mebusu Diyap Ağa elini kaldırdı. Oturum başkanının davetiyle kürsüye gelen Diyap Ağa, Meclisi süzdü ve ‘Lafım kısadır’ dedi. ‘Biz buraya kaçmaya mı geldik, yoksa kavga ederek ölmeye mi?’ Meclis alkıştan yıkılırken, tartışma o cümleyle hitama erdi. İşte böyle çelikten bir iradeyle kazandığımız Millî Mücadele dünyada pek çok toplumun istiklal umudunu da yeşertmiştir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet’i kurarak çıkılan yeni yolun, zaman içinde mazlum milletlerin bağımsızlıklarını kazanmalarına giden kapıları açtığını vurgulayarak, şunları söyledi: “Bugün de bir asır önce Meclis kürsüsünde yaşanan iklimi yeniden hissediyor, aynı şeye inanıyor, aynı şeyi söylüyoruz. Yine bir asır önce olduğu gibi, dünyanın dört bir yanındaki kardeşlerimizin umudunu yaşatacak, azmini bileyecek, inancını kökleştirecek tarihî bir duruş sergiliyoruz. Şunun bilinmesini isterim, hiçbir zorluk bizi yolumuzdan alıkoyamayacak. Milletçe ve devletçe, dünyada ve bölgemizde oynanan oyunlar karşısında kaçmayacak, geri adım atmayacak, karanlık senaryolara teslim olmayacak, sinsi oyunlara yenilmeyeceğiz.
“TÜRKİYE YÜZYILI’NI MUTLAKA HAYATA GEÇİRECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tam tersine, onurlu ve dirayetli duruşumuzdan taviz vermeden, kendimize yakışır şekilde mücadeleye devam edeceğiz. Sınırlarımızın güvenliğiyle yetinmeyecek, bölgemizin ve dünyanın huzuru, mazlumların felahı için çalışmaktan vazgeçmeyeceğiz. Siyasi, sosyal ve ekonomik tüm hedefleriyle Türkiye Yüzyılı’nı mutlaka ama mutlaka hayata geçireceğiz” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet’in 101. yıl dönümünde bu ahde 85 milyon vatandaşın her birinin canıgönülden katıldığına inandığını dile getirdi.
“BİN YILLIK KARDEŞLİĞİMİZİ BÜYÜTELİM, GÜÇLENDİRELİM”
Köken, inanç, mezhep, meşrep, siyasi ve ideolojik farklılık ayrıt etmeksizin, yüreği bu ülke ve bu millet sevgisiyle çarpan herkese, tüm vatandaşlara samimiyetle seslendiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Gelin, Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa edelim. Gelin, son iki asırdır dünyada yaşanan büyük dönüşümleri kaçırmamıza yol açan farklılıklarımızı, Türkiye Yüzyılı’nın inşasının harcı, tuğlası, demiri hâline getirelim. Gelin, Hünkar Hacı Bektaş’tan aldığımız ilhamla bir olalım, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım, hep birlikte Türkiye olalım. Gelin, ayrık otlarını değil, bin yıllık kardeşliğimizi büyütelim, güçlendirelim. Bu hasbi çağrımıza kulak verecek, gönül açacak, yoldaşlık edecek herkes, tarihin şanlı sayfalarında hak ettiği yeri muhakkak alacaktır. Vatan topraklarındaki bin yıllık varlığımızı şanla, şerefle taçlandıracak yeni başarıları hayata geçirene kadar bize durmak, duraksamak yoktur. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum. Cumhuriyetimizin 101. yıl dönümü bir kez daha kutlu olsun. Yurt içinde ve dışında bulunan vatandaşlarımızla birlikte, kendilerini bizden ayrı görmeyen, kardeş ve soydaş bütün halkların da Cumhuriyet Bayramı’nı tebrik ediyorum.”
Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere, istiklal ve istikbal mücadelesinin tüm önderlerini, emektarlarını saygıyla yâd eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bin yıldır bu toprakların vatan olması için, canlarını vermek dâhil hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan şehitlere ve gazilere Allah’tan rahmet diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından 2024 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne layık görülen isimleri açıkladı. Buna göre, Bilim Kültür alanında Gönül Tekin, Günay Kut, edebiyat alanında Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, müzik alanında Ahmet Özhan, sinema alanında Göksel Arsoy, tiyatro alanında Turan Oflazoğlu, kütüphanecilik alanında Ramazan Minder, zanaatlar alanında Salih Balakbabalar büyük ödüle layık görüldü. Vefa ödülünün sahibi ise Halit Refiğ oldu.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.