“Türkiye’nin küresel siyasi, ekonomik, askerî güç mücadelelerinin ortasında bir istikrar adası olarak hedeflerine doğru ilerlemesini sağlamakta kararlıyız”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı açılışında yaptığı konuşmada, “Önündeki tüm engelleri birer birer kaldırarak Türkiye’nin küresel siyasi, ekonomik, askerî güç mücadelelerinin ortasında bir istikrar adası olarak hedeflerine doğru ilerlemesini sağlamakta kararlıyız” dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) 27. Dönem 6. Yasama Yılı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın genel kurulda yaptığı konuşma ile başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında şunları kaydetti:
“Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27. Dönem 6. Yasama Yılı’nın, sizlerle birlikte ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Meclisimizin kuruluşundan günümüze, bu yüce kurum çatısı altında ülkemize hizmet eden tüm milletvekillerimize şükranlarımı sunuyorum. İlk faaliyete geçtiği 1920’den beri Meclisimizde görev yapmış milletvekillerimizden vefat edenlere Allah’tan rahmet niyaz ediyorum.
“TÜRKİYE’NİN İSTİKLAL VE İSTİKBAL DAVASI, ÇAĞLAR ÖTESİNE UZANAN KUTLU BİR MÜCADELENİN ADIDIR”
Büyük Millet Meclisimizin ilk Başkanı, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere, Türkiye’nin gelişmesi, büyümesi, güçlenmesi yolunda gayret gösteren herkesi hürmetle yâd ediyorum. Bin yıldır vatanımızın müdafaası, milletimizin dirliği, ülkemizin bütünlüğü, devletimizin bekası uğruna gözlerini kırpmadan canlarını feda eden tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle anıyorum.
Türkiye’nin istiklal ve istikbal davası, çağlar ötesine uzanan kutlu bir mücadelenin adıdır. Bugün de, sınırlarımızın içinde ve ötesinde aynı mücadeleyi vermeyi sürdürüyoruz. Terör örgütlerinin başında yer aldığı düşmanlarımıza göz açtırmayan askerlerimize, polislerimize, jandarmalarımıza, sahil güvenlik personelimize, istihbaratçılarımıza, güvenlik korucularımıza başarılar diliyorum.
Rabbimden, milletimizin tüm fertleriyle birlikte bu kardeşlerimizi de korumasını, esirgemesini, ayaklarına taş değdirmemesini niyaz ediyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi, millî mücadele yıllarından beri, bu ülkenin her türlü meselesinin çözümünde, milletimizin her beklentisinin karşılanmasında öncü bir rol üstlenmiştir.
Bugün de; gerek 27. dönem boyunca çıkartılan kanunlarla, gerek hâlen komisyonlarda ve genel kurul gündeminde bekleyen tekliflerle, gerekse bundan sonra gündeme gelecek çalışmalarla, Meclisimizin tarihî misyonunu hakkıyla yerine getirdiğine ve getireceğine inanıyorum.
Bilindiği gibi bugün, 27. dönem Meclisimizin son yasama yılının açılışını yapıyoruz. Meclisimizin, seçim takvimine göre çalışmalarına ara vermeden önce, pek çok kritik düzenlemeyi hayata geçirerek, bu yasama yılını da en iyi şekilde değerlendireceğine inanıyorum.
“YASAMASIYLA, YÜRÜTMESİYLE, YARGISIYLA BİRLİKTE İSTİKAMETİMİZİ ÇİZİYORUZ, YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ”
Türkiye, yaklaşık sekiz ay sonra gideceği seçimlerde, hem yasama organı Türkiye Büyük Millet Meclisimizin üyelerini hem de yürütmenin temsilcisi Cumhurbaşkanını belirleyecek. Dünyanın ve bölgemizin, gerçekten tarihî günler yaşadığı, asırlık dengelerin kökünden sarsıldığı, siyasi, ekonomik ve askerî güç merkezlerinin yeniden oluştuğu bir dönemde bu seçimleri yapacağız.
dönem milletvekilleri olarak sizlerin, üstlendiğiniz misyonun gereklerini başarıyla ifa etmiş bir kadro sıfatıyla, milletimizin gönlündeki yerinizi aldığınıza inanıyorum. Bu büyük şeref, evlatlarınıza bırakacağınız en büyük miras olacaktır. Ülkemize, milletimize, Meclisimize yaptığınız hizmetler için şimdiden her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. Komisyonlardan genel kurula kadar Meclis çalışmalarının tüm aşamalarındaki katkıları için siyasi parti grup yönetimlerimiz ile Meclis Başkanlık Divanımıza da ayrıca teşekkür ediyorum.
Önce millî mücadelede, son olarak da 15 Temmuz gecesi ‘gazi’ ünvanıyla şereflenen Meclisimiz, bu vasıflarıyla, dünya parlamentoları arasında müstesna bir yere sahiptir. Bir dönem ülkemize, ‘demokrasiyi bedel ödemeden elde ettiği için içselleştiremediği’ ithamları yöneltilirdi. Şimdi ise karşımızda, son çeyrek asrın en iddialı demokrasi ve kalkınma programlarının ahdi altyapısını kurmuş bir Türkiye Büyük Millet Meclisi var.
Şimdi karşımızda, darbecilere direnerek millî iradenin üstünlüğünü hiçbir tereddüde mahal bırakmayacak şekilde tescillemiş bir Meclis var. Şimdi karşımızda, her türlü tehdide rağmen temsilcisi olduğu milletin hakkını, hukukunu, menfaatlerini cansiperane şekilde koruyan bir Meclis var. Şimdi karşımızda, küresel eğilimlerin aksine milletiyle bağlarını en güçlü şekilde sürdüren bir Meclis var. Meclisimizin ve milletvekillerimizin zaman zaman maruz kaldıkları iftira derecesine varan saldırıların bir sebebi de, işte bu tablodur.
Türkiye’yi ısrarla müstemleke muamelesine maruz bırakmak, siyasi ve ekonomik olarak peykleri konumunda görmek isteyenler, Meclisimizin bu onurlu duruşundan da rahatsızdır. Ama biz kimin ne dediğine, kimin ne istediğine değil, milletimizin neye ihtiyacı olduğuna, ülkemizin hedeflerine bakarak, yasamasıyla, yürütmesiyle, yargısıyla birlikte istikametimizi çiziyoruz, yolumuza devam ediyoruz.
“CUMHURİYET TARİHİNİN EN KÖKLÜ REFORMLARINA BU MECLİS İMZA ATMIŞTIR”
Cumhuriyet tarihinin en köklü reformlarına bu Meclis imza atmıştır. Bu süreçte gerçekleştirdiğimiz, istiklalimizi ve istikbalimizi aydınlatan en önemli reformlardan biri de, hiç şüphesiz, yönetim sistemimizde yaptığımız değişikliktir. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’yle, demokratik erklerin her birini, kendi alanında en güçlü, en etkili, en verimli hâle getirdiğimize inanıyorum.
Geçmişte demokratik bir denge içinde değil de, yıkıcı bir rekabet görünümü veren yasama, yürütme ve yargı, artık aynı ortak gaye doğrultusunda birbirlerini destekleyen bir anlayışla çalışmaktadır. Önümüzdeki dönemde, dördüncü yılını geride bırakan yeni yönetim uygulamalarımızda elde ettiğimiz tecrübeler ışığında sistemi, eksiklerini tamamlayacak, güçlü yönlerini tahkim edecek bir anlayışla daha da geliştirmeyi planlıyoruz. Dünyanın ve bölgemizin her alanda büyük değişimler yaşadığı bir süreçte, ülkemizi bunun dışında tutamayız.
Türkiye’nin ve Türk milletinin ihtiyaçlarına, beklentilerine, potansiyelini kullanma kabiliyetlerindeki ilerlemeye ve elde ettiğimiz tecrübelere göre kendimizi yenilemeyi sürdüreceğiz. Yunus Emre’nin, ‘her dem yeniden doğarız, bizden kim usanası’ sözündeki irfanla işaret ettiği yolu takip ediyoruz. Mevlana Hazretlerinin ‘şimdi yeni şeyler söylemek lazım’ mısrasındaki teşvikle tavsiye ettiği istikameti izliyoruz.
Bu yaklaşıma sadık kalmayı ve icap eden adımları atmayı, tüm kalbimizle bağlı olduğumuz milletimize karşı sorumluluğumuzun gereği olarak görüyoruz. Elbette bu tamamlayıcı reformları da, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin banisi Yüce Meclisimizle birlikte inşa edecek ve hayata geçireceğiz.
İnşallah önümüzdeki dönemde, yasama ve yürütme olarak ortak gündemimizin başında bu husus yer alacaktır. İçimizde ukde kalan bir diğer mesele de ülkemizi yeni, sivil, demokratik yöntemlerle inşa edilmiş, kapsayıcı, sade ve vizyoner bir Anayasa’ya kavuşturmaktır.
Yeni Anayasa konusunda 2013 ve 2021 yıllarında yaptığımız samimi çağrılar, maalesef, ülkemizi böyle bir kazanımla buluşturmaya yetmedi. İlk çalışma, Meclisteki ortak komisyonda tıkandı. İkinci çağırımıza ise somut hiçbir cevap alamadık. Yeni dönem Meclisimizin, Türkiye’yi, hakkı olan yeni Anayasa’yla buluşturarak darbe dönemlerinin son izini de sileceğine inanıyorum. Bunu aynı zamanda gelecek nesillere bir borcumuz, önümüzdeki dönemde gençlerimize hediye edeceğimiz en büyük kazanım olarak görüyoruz.
İnsanlarımızın temel hak ve özgürlüklerini en üst seviyeye çıkartan sessiz devrimleri hayata geçirdiğimiz gibi, inşallah Yeni Anayasa çalışmasını da tamamlayacağız. Türkiye’yi vesayetin, darbelerin, baskıların, zulümlerin utancından; vatandaşlarımızı kökeni, inancı, mezhebi, meşrebi, kılık kıyafet ve kültürü sebebiyle horlanmaktan beraber kurtardık. Yeni Anayasa’yla, bu kazanımların ahdi temelini de olması gereken hâle getirmek istiyoruz.
“GÜVENLİK GÜÇLERİMİZLE, ASKERİMİZLE VE İSTİHBARAT TEŞKİLATIMIZLA TERÖRİSTLERİN HER AN ENSESİNDEYİZ”
Türkiye’nin son 20 yılına baktığımızda, milletimizin gündemini uzunca bir süredir işgal eden sorun alanlarını birer birer geride bıraktığımızı görüyoruz. Mesela bunlardan biri terör örgütlerinin kanlı saldırılarıyla yol açtığı huzur ve güven endişesiydi. Uzun yıllar boyunca ülkemiz gündeminin bir numaralı sorunu hep terör meselesiydi.
Yaptığımız operasyonlar, aldığımız tedbirler, izlediğimiz çok yönlü diplomasiyle, terör örgütlerini sınırlarımız içinde bitirirken, sınırlarımız dışında da adeta felç ederek yeni bir güvenlik ve huzur iklimi oluşturduk. Bu gerçeği, elini vicdanına koyan hiç kimse inkâr edemez. Teröristlerin giriştikleri tek tük eylem teşebbüsleri, inşallah bu hainlerin son çırpınışlarıdır. Güvenlik güçlerimizle, askerimizle ve istihbarat teşkilatımızla teröristlerin her an ensesindeyiz.
Güvenlik kuvvetlerimizi, hem terörle mücadele hem de bölgesel ve küresel tehditlere karşı ülkemizi koruma görevini en üst düzeyde yürütebilmesini sağlayacak imkân ve kabiliyetlere kavuşturduk. Tehditleri kaynağında yok ederek ülkemizin güvenliğini, milletimizin huzurunu sınırlarımız dışında başlatma stratejimizi, ‘bir gece ansızın gelebiliriz’ ifadesiyle uygulamaya devam ediyoruz.
Geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız asırlık eser ve hizmetler de milletimizin nesillerdir yaşadığı geri kalmışlık, yokluk, yoksunluk sorunlarını da ortadan kaldırmıştır. Biraz sonra sizlerle paylaşacağım eser ve hizmet özetlerimiz, bu gerçeği gören gözlere, duyan kulaklara, hakkı ikrar eden dillere, nasır bağlamamış yüreklere bir kez daha hatırlatacaktır.
Eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, sanayiden tarıma, spordan sosyal desteklere her alanı kapsayan eser ve hizmetlerimizin hayatına dokunmadığı, hayat kalitesini yükseltmediği tek bir insanımız dahi yoktur. Çok partili siyasi hayatımız boyunca defalarca yaşadığımız darbeler dönemini de, 15 Temmuz’da istiklaline sahip çıkan milletimiz ve millî iradenin itibarını yere düşürmeyen Meclisimiz sayesinde geride bıraktık. Bu vesileyle, 15 Temmuz şehitlerimizi rahmetle yâd ediyor, aynı gece Mecliste destansı bir direniş sergileyen milletvekillerimize tekrar şükranlarımı sunuyorum.
Ülkemizi geliştirmek, büyütmek, güçlendirmek; milletimizin refahını artırmak, hayatını kolaylaştırmak için çalışıp çabalarken küresel krizlerin ağır etkileriyle de mücadele ettik. Üstelik biz küresel krizlerle birlikte, hassaten ülkemize yönelik saldırıları da göğüslemek mecburiyetinde kaldık.
“ÜLKEMİZE EŞSİZ KAZANÇLAR SAĞLAYACAK BİR YOL SEÇTİK”
Nitekim Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin yapıldığı 2018 Haziran ayından bugüne kadar dünyamız, İkinci Cihan Harbi sonrasındaki en ağır sınamalarını yaşamıştır. Türkiye olarak biz bu dönemde küresel sınamalara ilave olarak, merkezinde ekonominin yer aldığı tuzaklarla da uğraştık. Ülke ve millet olarak bekamızı ilgilendiren her başlık önemlidir, ama insanlarımızın doğrudan günlük hayatlarına dokunan ekonomi meselesi ayrıca ehemmiyetlidir.
Bunun için şimdi sizlerle, 2018’den bu yana uyguladığımız, salgın ve savaş gibi küresel krizlerin yıkıcı etkilerinden korunmak için tahkim ettiğimiz ekonomi programımızı, temel mantığı ve ana hatlarıyla paylaşmak istiyorum. Türkiye Ekonomi Modeli’ne ilişkin yaklaşımlarımızı, dün İstanbul’da bir grup yabancı iktisatçıyla da enine boyuna değerlendirme imkânı bulduk.
Orada da ifade ettiğim gibi, bizim uyguladığımız ekonomi politikası, kesinlikle ‘akıntıya kürek çekme’ gibi akıl dışı bir amaca dayanmıyor. Tam tersine biz, ekonomik araçlar üzerinden ülkemize diz çöktürmek gayesiyle, bugüne kadar ne kadar iyi, doğru, kazançlı olduğu hep telkin edilmiş iktisat politikalarına da aykırı şekilde maruz kaldığımız sinsi oyunları bozmak için kendi modelimizi geliştirdik. Daha önemlisi, bu modelin hem iktisat ilminde yeri vardır hem dünyada örnekleri mevcuttur hem de ülkemiz gerçekleriyle ve sahip olduğumuz potansiyelle en üst düzeyde uyumludur. Dolayısıyla kendimize, neresinden bakarsanız bakın ülkemize eşsiz kazançlar sağlayacak bir yol seçtik.
“KENDİ ÖZGÜN EKONOMİ MODELİMİZİ İNŞA ETTİK”
Açık konuşmak gerekirse ekonomi modelinde tercih değişikliğine durduk yere de gitmedik. Şayet maç sürerken oyunun kurallarını bizim aleyhimize değiştirmeye çalışmasalardı, belki bir müddet daha buna ihtiyaç duymayabilirdik. Fakat ülkemiz açık bir ekonomik saldırıyla karşı karşıya kalınca, sınırlarımızı korumak için ne yaptıysak, darbelere nasıl karşı çıktıysak buna da aynı tavrı sergiledik.
Küresel gelişmelerin önümüze çıkardığı fırsatları da değerlendirerek, ‘olanda hayır vardır’ anlayışıyla yönümüzü geleceğe çevirdik. Dünyanın ve ülkemizin tecrübelerinden en üst düzeyde istifadeyle, kendi özgün ekonomi modelimizi inşa ettik. Evvela maruz kaldığımız saldırıların önünü kesecek tedbirleri aldık, mekanizmaları oluşturduk, kaynakları bulduk. Bununla birlikte, kısa, orta ve uzun vadeli programlarımızı yeni ekonomi yaklaşımımıza uygun şekilde süratle güncelleyerek tutarlı bir yapı ortaya çıkardık.
Her aşamada, bu modelin teorik çerçevesini de, uygulamalarının sonuçlarını da, hedeflerimizi de milletimizle paylaştık, paylaşmayı sürdürüyoruz. Kendi yolumuzu çizerken dünyayı da ihmal etmedik. Salgın döneminde yaşanan trajedileri ve onu takip eden Rusya-Ukrayna Savaşının tetiklediği krizleri dikkatle izledik.
Her küresel gelişme, ülkemizin kendini klasik kabullerden ayrıştırarak oluşturduğu bu özgün modelin doğruluğunu ve isabetini teyit etmektedir. Türkiye Ekonomi Modeli’nin başarısında ve kabul görmesinde, geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız altyapı sayesinde sahip olduğumuz üretim ve istihdam gücünün çok büyük katkısı vardır.
Çünkü bizim ‘yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyütmek’ olarak özetlediğimiz ekonomi modelimizin merkezinde insan vardır, insanımız vardır. Modeli, her bir vatandaşımızın iş ve aş sahibi olarak geleceğine güvenle bakmasını sağlamak bunu da yatırımı, üretimi, ihracatı geliştirerek yapacak şekilde kurguladık.
Önceleri bu tercihimiz yüzünden bizi şiddetle eleştiren çevrelerin; enerji, emtia ve gıda krizi tehditlerinin ardından bizimle aynı noktaya gelmelerini ibretle takip ediyoruz. Gelişmiş ülkelerin, zahirde beyan ettikleri politikaların ötesinde, örtülü olarak istihdamı koruma odaklı bir yaklaşıma yönelmelerinin sebebi de budur. Aksi takdirde ortaya çıkacak sosyal sorunların ve beraberinde getireceği siyasi istikrarsızlıkların altından kimse kalkamaz. Bizim farkımız, bu gerçeği herkesten önce görüp pozisyonumuzu erken almış olmaktır.
Tabii bunları söylerken yaşanan sıkıntıları, sorunları, dalgalanmaları asla görmezden gelmiyoruz. Ülkemizin ve vatandaşlarımızın döviz kurundaki dengesiz yükselişten ve enflasyondaki fahiş artıştan kaynaklı refah kayıplarını, endişelerini, beklentilerini gayet iyi biliyoruz. Bunların önüne geçecek tedbirleri ilk günden itibaren almaya başladık.
Hatırlarsanız, geçtiğimiz Aralık ayında döviz kurunda dengesiz yükseliş yaşanmaya başladığında, aralarında kur korumalı mevduatın da olduğu bir dizi tedbirle paniğin önünü kesmiştik. Enflasyondaki artışın insanlarımızın refah seviyelerinde yol açtığı kaybı önlemek için asgari ücreti, memur maaşlarını, emekli maaşlarını, sosyal yardım rakamlarını yılbaşında ciddi oranlarda artırdık. Temmuz ayındaki ilave düzenlemelerle, bu artışları daha da ileriye taşıdık.
İnşallah önümüzdeki yılbaşında, tüm ücretlilerin durumlarını, kayıplarını telafi edecek şekilde tekrar gözden geçireceğiz. Hep söylediğimiz gibi, hiçbir vatandaşımızın enflasyonun altında ezilmesine izin vermeyeceğiz. Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere tüm devletlerin en büyük sorunu olan enflasyonun yol açtığı kayıpları telafi konusunda da inşallah dünyaya örnek olacağız.
Önündeki tüm engelleri birer birer kaldırarak Türkiye’nin, küresel siyasi, ekonomik, askerî güç mücadelelerinin ortasında bir istikrar adası olarak hedeflerine doğru ilerlemesini sağlamakta kararlıyız. Küresel dalgalanmalar ülkeleri, alışageldiklerimizden farklı yöntem ve üsluplarla yürütülen yeni tür savaşların eşiğine getirmişken, biz kendimizi bu kırılgan süreçten de ayrıştıracağız. Son dönemde karşımıza çıkan kimi bölgesel krizlere de bu anlayışla yaklaşıyor, kuklaların değil onların iplerini ellerinde tutanların oyunlarını bozacak stratejilerle hareket ediyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC Cumhuriyet Yerleşkesi’nin açılışı nedeniyle düzenlenen kurdele kesme töreninde yaptığı konuşmada, “KKTC Cumhuriyet Yerleşkesi, Kıbrıs Türk halkının kararlılığının sembolüdür. Burası aynı zamanda, haksızlık ve hukuksuzluklar karşısında bir devletin var olma iradesinin tezahürüdür. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’ımızın kader ortaklığının da bir göstergesidir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lefkoşa’da yapımı tamamlanan ve içinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanlığı ve Cumhuriyet Meclisi’nin de bulunduğu, KKTC Cumhuriyet Yerleşkesi’nin açılışı nedeniyle düzenlenen törene katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerleşkeye gelişinde KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar tarafından resmî törenle karşılandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılışta yaptığı konuşmada, bu anlamlı tören vesilesiyle bir kez daha Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bulunmaktan büyük memnuniyet duyduğunu söyledi.
“CUMHURİYET YERLEŞKESİ PROJEMİZ KUZEY KIBRIS’IN GURUR KAYNAKLARINDAN BİRİDİR”
Hep birlikte büyük coşku ve heyecan içerisinde olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün bu topraklara bir mühür daha vuruyoruz. Kıbrıs Türk halkına muhteşem bir eser daha kazandırıyoruz. Bugün burada sıradan bir açılış töreni gerçekleştirmiyoruz, aynı zamanda irademizi, azmimizi, hürriyet sevdamızı da ilan ediyoruz. Cumhuriyet Yerleşkesi projemiz Kuzey Kıbrıs’ın gurur kaynaklarından biridir” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2022’de inşasına başlanan yerleşkenin 639 bin 475 metrekarelik alanda Cumhurbaşkanlığı binasına, Cumhuriyet Meclisi’ne, yüksek mahkemeye ve millet bahçesine ev sahipliği yapacağını bildirdi.
İlk etapta Cumhurbaşkanlığı binası ile Cumhuriyet Meclisi’nin açılışını bugün gerçekleştirdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra yerleşkede millet bahçesi, millet camisi ve yüksek mahkeme binalarının da hizmete alınacağını belirtti.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin artan itibarına yakışır bir eserin Lefkoşa’ya kazandırılmış olacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhuriyet Yerleşkesi, Kıbrıs Türk halkının kararlılığının sembolüdür. Burası aynı zamanda haksızlık ve hukuksuzluklar karşısında bir devletin var olma iradesinin tezahürüdür. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’ımızın kader ortaklığının da bir göstergesidir” şeklinde konuştu.
“KKTC CUMHURİYET YERLEŞKESİ, TÜRKİYE VE KKTC’NİN KADER ORTAKLIĞININ BİR GÖSTERGESİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu güçlü temel üzerine yeni başarılar, yeni eserler inşa edeceklerini, istiklal ve istikbal mücadelesini daha güçlü şekilde devam ettireceklerini ifade ederek, şunları kaydetti: “Kardeşliğimizi bozmaya, aramızı açmaya, bu bereketli topraklara, barış ve huzur yerine nefret tohumları ekmeye çalışanlar başarılı olamayacaktır. Yerleşkenin, Kıbrıs Türk’ünü daha ileriye taşıyacak kararlara ev sahipliği yapacağına tüm samimiyetimle inanıyorum. Sevginiz, ahde vefanız için her birinize teşekkür ediyorum. Türkiye’nin dün olduğu gibi bugün ve yarın da ihtiyaç duyacağınız her anda daima yanınızda olacağını bilmenizi istiyorum. Türk dünyasıyla ilişkilerin güçlendirilmesinden, Kıbrıs Türk halkına yönelik haksız izolasyonun kaldırılmasına kadar her alanda desteğimizi çok güçlü biçimde devam ettireceğiz. Bu düşüncelerle yerleşkenin yapımında emeği ve alın teri olan her bir kardeşime şükranlarımı sunuyorum. TOKİ’mizi özellikle tebrik ediyorum. Yerleşkemizin bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum.”
Konuşmaların ardından yerleşkenin açılışı Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve protokol üyelerince dualarla gerçekleştirildi.
Törene, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Ticaret Bakanı Ömer Bolat ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, TBMM Başkanvekili Celal Adan, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, kuvvet komutanları ile çok sayıda milletvekili katıldı.
GENÇ GAZETECİLER Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi ve Cumhuriyet Meclisi Açılış Töreni ile TEKNOFEST KKTC Ödül Töreni vesilesiyle gittiği başkent Lefkoşa’ya ulaştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ercan Havalimanı’nda, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar tarafından karşılandı.
Karşılamada, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş, KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, KKTC Başbakanı Ünal Üstel ve Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri de yer aldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a KKTC ziyaretinde; Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak ile Ticaret Bakanı Ömer Bolat eşlik ediyor.
GENÇ GAZETECİLER Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Doğal Kaynaklar Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, “Türkiye, hem doğal kaynakları hem coğrafi konumu hem de hidrokarbon rezervlerine yakınlığı itibarıyla küresel enerji denkleminde stratejik bir yere sahiptir. Ana geçiş güzergâhı olarak arz ve tedarik güvenliğine önemli katkılar yapan bir ülkeyiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen İstanbul Doğal Kaynaklar Zirvesi’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında programın hazırlanmasında emeği geçen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Turkuvaz Medya Grubuna teşekkür etti.
Enerji dönüşümü, madencilik, arz güvenliği, kritik mineraller ve hidrokarbonlar gibi önemli meselelerin ele alınacağı bu zirveyi son derece isabetli bulduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin enerji sektörü başta olmak üzere ülkeler arasındaki ilişki ve iş birliklerine önemli katkılar yapacağını düşündüğünü kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bakanlarla birlikte tüm katılımcılara programa yapacakları kıymetli katkılar için şükranlarını sunduğunu, zirvenin hayırlar getirmesi dileğinde bulunduğunu ifade etti.
“TÜRKİYE’Yİ DOĞAL GAZ VE PETROL ARAMA ALANINDA KÜRESEL BİR AKTÖR HÂLİNE GETİRECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye hem doğal kaynakları hem coğrafi konumu hem de hidrokarbon rezervlerine yakınlığı itibarıyla küresel enerji denkleminde stratejik bir yere sahiptir. Ana geçiş güzergâhı olarak arz ve tedarik güvenliğine önemli katkılar yapan bir ülkeyiz. Türkiye’nin enerji güvenliği doğrudan veya dolaylı tüm dünyayı yakından ilgilendiren bir meseledir. Enerji politikalarımızı hep bu hakikatin ışığında geliştirdik, meseleye hep bu açıdan yaklaştık. Türkiye’yi küresel enerjinin güvenli limanı, emniyetli merkezi hâline getirmek için son dönemde çok önemli atılımlar yaptık. Millî enerji ve maden politikalarımızın hedefi bellidir. Kaynaklarımızı milletimizin hizmetine sunmak, enerji ve madencilikte dışa bağımlılığı azaltmak, Karadeniz ve Gabar’daki doğal gaz ve petrol keşifleriyle bu alanda tabiri caizse, şeytanın bacağını kırdık” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu başarıları yeni bir aşamaya taşıdıklarını ifade ederek, “Türkiye’yi doğal gaz ve petrol arama alanında küresel bir aktör hâline getireceğiz. Bu yeni dönemde ülkemiz enerji ve madencilik sektörlerinde dünyanın dört bir yanında yepyeni iş birliklerine imza atacak, küresel enerji güvenliğine eşsiz katkılar sağlayacaktır” diye konuştu.
“TÜRKİYE GENELİ GÜNLÜK PETROL ÜRETİMİMİZ 135 BİN VARİLİ AŞARAK YENİ BİR REKOR KIRDI”
Türkiye’nin enerjide ulaştığı seviyeyi kısaca özetlemek istediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “İlk açıkladığımızda muhalefet partilerinin her seçim öncesi ‘petrol buluyorlar’ diyerek alay ettiği Gabar’da günlük üretimimiz 81 bin varili geçti. Bugüne kadar Gabar’da, toplam değeri 2 milyar dolara yaklaşan 26 milyon varilin üzerinde üretim gerçekleşti. Arama ve üretim faaliyetleri için 540 kilometre uzunluğunda yeni yollar inşa edildi. Tabii bununla yetinmiyoruz, mevcut keşif alanlarındaki saha geliştirme faaliyetlerimizi 3 binden fazla personelle devam ettiriyoruz. Nihai hedefimiz olan günlük 100 bin varil petrol üretimine çok kısa bir süre içinde ulaşacağız. Gabar’daki çalışmalarla birlikte Türkiye geneli günlük petrol üretimimiz 2025 Mart sonu itibarıyla 135 bin varili aşarak yeni bir rekor kırdı.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhur İttifakı olarak hassasiyetle yürüttükleri “Terörsüz Türkiye” çalışmalarında arzu edilen neticeyi aldıklarında bambaşka bir hikâye yazacaklarını söyledi.
Terör gölgesinin bölgenin üzerinden kalkmasından sonra ekonominin her alanında olduğu gibi enerjide de hedeflere koşarak ilerleyeceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışındaki petrol sahalarında da yaklaşık 40 bin varillik üretimlerini sürdürdüklerini kaydetti.
“2028’DE SAKARYA GAZ SAHASI’NDA GÜNLÜK ÜRETİMİ 40 MİLYON METREKÜPE YÜKSELTMEYİ AMAÇLIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sakarya Gaz Sahası’nda birinci fazı başarıyla tamamladıklarını, mevcut durumda 12 kuyudan günlük bazda 9,5 milyon metreküp gaz ürettiklerini, ülkedeki 4 milyonu aşkın hanenin doğal gaz ihtiyacının buradan karşılandığını ifade etti.
Geçen yıl Sakarya Gaz Sahası’nda kümülatif olarak yaklaşık 1,8 milyar metreküp üretim gerçekleştirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çanakkale’deki yüzer üretim platformumuz önümüzdeki yıl Sakarya sahasında göreve başlayacak. Böylece günlük 10 milyon metreküp ilave üretim yapacağız. 2026 yılı içerisinde Faz-1 ve Faz-2 toplamında yaklaşık 20 milyon metreküp günlük üretim hedefliyoruz. 2028’de Sakarya Gaz Sahası’nda günlük üretimi 40 milyon metreküpe yükseltmeyi amaçlıyoruz. Bu hedefe ulaştığımızda konutlarımızın doğal gaz ihtiyacının tamamını kendi kaynaklarımızdan karşılıyor olacağız” diye konuştu.
“ORUÇ REİS, ÇALIŞMALARINI BU AY İÇİNDE TAMAMLAYACAK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerji diplomasisinin politikalarının bir diğer önemli ayağını oluşturduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: “Oruç Reis Sismik Araştırma Gemimiz Somali denizlerinde her biri 5 bin kilometrekare alanı kapsayan 3 ayrı lokasyonda, 3 boyutlu sismik arama faaliyetlerini sürdürüyor. Şu ana kadar 4 bin 111 kilometrekarelik proje alanının 3 bin 700 kilometrekaresi yani yüzde 90’ı taranmış durumda. Oruç Reis, çalışmalarını inşallah bu ay içinde tamamlayacak. Şayet bu çalışmalar olumlu neticelenirse bir sonraki aşamaya yani sondaj çalışmalarına geçeceğiz. Somali’yle imzaladığımız üretim paylaşım anlaşmaları kapsamında, bu ülkede 16 bin kilometrekarelik 3 ayrı kara alanında çalışmalar yapacak. Sismik veri toplama faaliyetlerinin ardından sondaj aşamasına geçilecek. Bu çalışmalar keşifle sonuçlanırsa iki ülke arasındaki stratejik işbirliği farklı bir boyut kazanacaktır.”
Yeni hidrokarbon keşifleriyle birlikte enerji tedarik güvenliğinin artacağına, dışa bağımlılığın azalarak yeni iş imkânlarının ortaya çıkacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Somalili kardeşlerimiz de bu süreçten çok ciddi faydalar elde edecek. Somali için teknoloji transferi, altyapı gelişimi, istihdam artışı ve yeni yatırımlar anlamına gelen bu süreç, Somali’nin ekonomik kalkınmasını inşallah daha da hızlandıracak” değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk milletinin binlerce yıllık tarihinde sömürgecilik ayıbı olmadığını vurgulayarak, kimsenin toprağında, egemenliğinde, yer altı ve yer üstü kaynaklarında hiçbir zaman gözlerinin olmadığını anlattı.
“Ne yaptıysak hakka ve adalete uygun şekilde yaptık. Kendi çıkarlarımızla birlikte muhataplarımızın menfaatlerini de gözettik” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ortaklık ve dayanışma temelinde “kazan kazan” anlayışıyla iş birliklerini geliştirdiklerini söyledi.
“PAKİSTAN, ENDONEZYA VE MALEZYA’YLA OLAN GÜÇLÜ İLİŞKİLERİMİZİ ENERJİ SAHASINDA DA TAHKİM EDİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nerede bayrağımız dalgalanıyorsa orada sadece dostluk için, kardeşlik için, beraber kalkınmak, beraber kazanmak için varız. Yine bu anlayış temelinde Pakistan, Endonezya ve Malezya’yla olan güçlü ilişkilerimizi enerji sahasında da tahkim ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Pakistan millî petrol şirketleri ile Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) arasındaki iş birliğinin 30 Nisan’da yapılan Pakistan Kara Arama Ruhsatları İhalesi’yle yeni bir devreye taşındığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, millî petrol şirketinin Endonezya’nın en büyük enerji firmalarından biri olan Pertamina’yla 12 Şubat’ta imzaladığı mutabakat zaptının sektördeki ortak faaliyetlerini çok daha ileri seviyelere ulaştıracağına işaret etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malezya’nın millî petrol ve gaz şirketi Petronas ile 4 farklı alanı kapsayan anlaşmanın imzalanması için çalışmaların devam ettiğini kaydederek, şöyle devam etti: “Tüm bu adımlar Asya’daki yeni enerji kaynaklarına erişim sağlamak ve enerji güvenliğimizi arttırma noktasında büyük önem arz ediyor. Macaristan’ın MOL şirketiyle geçtiğimiz yıl bu ülkedeki 3 farklı saha için ortak teklif verme anlaşması imzalamıştık. Yapılan ihalelerle birlikte 2 blok bu konsorsiyum tarafından kazanıldı ve 2 gün önce de imtiyaz anlaşmaları imzalandı. İngiltere ve Fransa merkezli 2 büyük petrol şirketiyle 2027’den itibaren sıvılaştırılmış doğal gaz tedarikine yönelik anlaşmaları tamamladık. Bulgaristan, Romanya ve Macaristan’la yine doğal gaz tedarikine yönelik önemli anlaşmalarımız oldu. Avrupa ülkelerinin yaşadığı enerji krizini hafifletmek adına bölgedeki enerji güvenliğine katkı yapmak için pek çok girişimde bulunduk.”
“NİHAİ HEDEFİMİZ TÜRKMEN GAZINI HAZAR GEÇİŞLİ BORU HATTIYLA ÜLKEMİZE GETİRMEKTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkmenistan doğal gazında ilk akışı İran üzerinden 1 Mart itibarıyla başlattıklarını aktardı.
Şu ana kadar bu hatta 250 milyon metreküpün üzerinde gaz temin edildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yıl sonuna kadar toplam 1,3 milyar metreküp doğal gazın inşallah akışını sağlamış olacağız. Bu noktada ilk planımız anlaşmayı 5 yıl daha uzatmak, nihai hedefimiz ise Türkmen gazını Hazar geçişli boru hattıyla ülkemize getirmektir. Eğer bunu gerçekleştirebilirsek hem ülkemiz hem Avrupa için çok daha yüksek miktarda gaz akışı sağlama imkânına kavuşmuş olacağız” dedi.
Yenilenebilir enerji alanındaki çalışmaların da son sürat devam ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Hâlihazırda rüzgâr ve güneşte kurulu gücümüz 25 bin megavatı aştı. Tüm konutların elektrik ihtiyacının sadece rüzgâr ve güneşten karşılayabilecek seviyeye geldik. 2035’e kadar maliyeti yaklaşık 80 milyar dolar olan ilave santral yatırımlarıyla bu gücümüzü 120 bin megavata çıkarmayı hedefliyoruz. Yenilenebilir enerji kaynaklı yatırımlarda izin ve onay süreçlerini daha da kısaltacağız. Rüzgâr ve güneş kurulu gücünün iletim ve dağıtım sistemine sorunsuz şekilde entegre edilebilmesi için yeşil ileti altyapısını oluşturacağız.”
“2028’DE AKKUYU NÜKLEER GÜÇ SANTRALİ’NİN TAM KAPASİTE ÇALIŞMASINI ÖNGÖRÜYORUZ”
Cumhuriyet tarihinin en büyük enerji projesi olan Akkuyu Nükleer Enerji Güç Santrali’nin ilk reaktörünün inşasının yakın zamanda tamamlandığı bilgisini paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İlk reaktörün türbin montajını bitirdik. Türbin şaftını da başarıyla döndürerek önemli bir aşamayı geride bıraktık. Bu yıl sonunda deneme üretimine başlayıp Akkuyu’dan ilk elektriği vereceğiz. Diğer reaktörlerin de tamamlanmasıyla birlikte 2028’de Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin tam kapasite çalışmasını öngörüyoruz” diye konuştu.
Akkuyu Nükleer Enerji Güç Santrali’nin tüm bileşenleriyle devreye girdiğinde doğal gaz ithalatının yıllık 7 milyar metreküp azalacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun da 2,5 milyar dolarlık tasarruf anlamına geldiğini kaydetti.
“MADEN SEKTÖRÜMÜZÜN TOPLAM BÜYÜKLÜĞÜ 2023 YILI İTİBARIYLA 270 MİLYAR DOLARA ULAŞTI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm bu yatırımların vatandaşların hayatına da doğrudan dokunduğunu belirterek, şunları söyledi: “Bakınız sadece son 3 yılda elektrik ve doğal gazda milletimize 983 milyar lira destek verdik. Bugün konutların yüzde 97’si devlet desteğinden faydalanıyor. Bir diğer önemli başlık, madencilik alanındaki çalışmalarımızdır. Dünyadaki 90 çeşit madenin 70’ini kaynak envanterinde bulunduran, üretilen maden çeşitliliğinde dünyada 7’nci sırada yer alan bir ülkeyiz. 155 bin kişiye doğrudan istihdam sağlayan maden sektörümüzün toplam büyüklüğü 2023 yılı itibarıyla tam 270 milyar dolara ulaştı. 2024’te sektör ihracatı bir önceki yıla oranla yüzde 4,7 artarak 6 milyar doları aştı. Geçtiğimiz yıl 1,3 milyar dolar değerinde 2,5 milyon ton bor ürünü satarak yeni rekora imzayı attık.”
“ENERJİ ALANINDA TÜRKİYE’Yİ ÇOK FARKLI BİR LİGE YÜKSELTTİK”
Bandırma’da yapımına başlanılan yılda 800 ton kapasiteli Ferrobor Üretim Tesisi’ni de gelecek günlerde hizmete vereceklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nijer’de ruhsatını aldığımız altın sahalarından birinde de bu yıl içerisinde ilk üretime başlamayı hedefliyoruz. Uluslararası enerji rekabetinin son dönemde yoğun şekilde kızıştığı nadir toprak elementlerinde de önemli rezerve sahibiz. 690 bin tonla dünyanın tek sahada, en büyük ikinci nadir toprak elementi rezervi Eskişehir’imizin Beylikova ilçesinde bulunuyor. Rezervin bulunduğu alandaki işletmemiz, pilot tesis olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Nadir toprak elementlerimizi ham maddeye dönüştürecek tam teşekküllü endüstriyel tesisi inşallah çok yakın zamanda hayata geçirecek, ülkemizi bu elementleri üretebilen 5 ülkeden biri yapacağız” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada şunu açık ve net söylemek isterim. Avrupa’nın yaşadığı enerji krizlerinde Türkiye’nin güvenli bir liman olarak öne çıkması, asla tesadüf değildir. Biz 2002’den bu yana hazırlığımızı yaptık, altyapımızı kurduk, irademizi ortaya koyduk. Yani enerji alanında Türkiye’yi çok farklı bir lige yükselttik. Şimdi zirveye çıkmak istiyoruz. Adımızı en iyiler arasına yazdırmak istiyoruz. Bunda kararlıyız, sabırlıyız. Başardıklarımızın özellikle satır başları olarak azimle geleceğine yürüyoruz” şeklinde konuştu.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.