Connect with us

Dünya

Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı, minnet ve özlemle anıyoruz…

Genç Gazeteciler

Haber

on

Cumhuriyetimizin ve bağımsızlığımızın mimarı Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı, minnet ve özlemle anıyoruz…

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN KURUCUSU VE İLK CUMHURBAŞKANI ATATÜRK

Atatürk’ün Hayatı

Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik’te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi’ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım’dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV. yüzyıllarda Konya ve Aydın’dan Makedonya’ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır. Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım’la evlendi. Atatürk’ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına değin yaşadı.

Küçük Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi’nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi’ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği’nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik’e dönüp okulunu bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi’ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye’ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına “Kemal” i ilave etti. 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdâdi’sini bitirip, İstanbul’da Harp Okulunda öğrenime başladı. 1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu., Harp Akademisi’ne devam etti. 11 Ocak 1905’te yüzbaşı rütbesiyle Akademi’yi tamamladı. 1905-1907 yılları arasında Şam’da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907’de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır’a III. Ordu’ya atandı. 19 Nisan 1909’da İstanbul’a giren Hareket Ordusu’nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa’ya gönderildi. Picardie Manevraları’na katıldı. 1911 yılında İstanbul’da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı.

1911 yılında İtalyanların Trablusgarp’a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. 22 Aralık 1911’de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6 Mart 1912’de Derne Komutanlığına getirildi.

Ekim 1912’de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır’daki birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne’nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü. 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı. Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915’te sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal 19. Tümeni kurmak üzere Tekirdağ’da görevlendirildi.

1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı’nda, Mustafa Kemal Çanakkale’de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletlerine “Çanakkale geçilmez! ” dedirtti. 18 Mart 1915’te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası’na asker çıkarmaya karar verdiler. 25 Nisan 1915’te Arıburnu’na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal’in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı’nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915’te Arıburnu’nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos’ta Anafartalar Zaferini kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos’ta Kireçtepe, 21 Ağustos’ta II. Anafartalar zaferleri takip etti. Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit veren Türk ulusu onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir. Mustafa Kemal’in askerlerine “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!” emri cephenin kaderini değiştirmiştir.

Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları’dan sonra 1916’da Edirne ve Diyarbakır’da görev aldı. 1 Nisan 1916’da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis’in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep’teki kısa süreli görevlerinden sonra 1917’de İstanbul’a geldi. Velihat Vahidettin Efendi’yle Almanya’ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu seyehatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad’a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos 1918’de Halep’e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918’de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918’de İstanbul’a gelip Harbiye Nezâreti’nde (Bakanlığında) göreve başladı.

Mondros Mütarekesi’nden sonra İtilaf Devletleri’nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı. 22 Haziran 1919’da Amasya’da yayımladığı genelgeyle “Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını ” ilan edip Sivas Kongresi’ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz – 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 – 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi’ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919’da Ankara’da heyecanla karşılandı. 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı’nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı.

Türk Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919’da Yunanlıların İzmir’I işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması’nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu’nu paylaşan I. Dünya Savaşı’nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye – ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı.

Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır:

Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü’nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı.

Çukurova, Gazi Antep, Kahraman Maraş Şanlı Urfa savunmaları (1919- 1921)

I. İnönü Zaferi (6 -10 Ocak 1921)

II. İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)

Sakarya Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)

Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos 9 Eylül 1922)

Sakarya Zaferinden sonra 19 Eylül 1921’de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal’e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması’yla sonuçlandı. Böylece Sevr Antlaşması’yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı.

23 Nisan 1920’de Ankara’da TBMM’nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı’nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922’de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu’yla yönetim bağları koparıldı. 13 Ekim 1923’te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet’in ilk hükümeti kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ve “Yurtta barış cihanda barış” temelleri üzerinde yükselmeye başladı.

Atatürk Türkiye’yi “Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak” amacıyla bir dizi devrim yaptı. Bu devrimleri beş başlık altında toplayabiliriz:

  1. Siyasal Devrimler:
    · Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
    · Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)
    · Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
  2. Toplumsal Devrimler:
    · Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934)
    · Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)
    · Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
    · Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934)
    · Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934)
    · Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü (1925-1931)
  3. Hukuk Devrimi:
    · Mecellenin kaldırılması (1924-1937)
    · Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmesi (1924-1937)
  4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler:
    · Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)
    · Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928)
    · Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932)
    · Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)
    · Güzel sanatlarda yenilikler
  5. Ekonomi Alanında Devrimler:
    · Aşârın kaldırılması
    · Çiftçinin özendirilmesi
    · Örnek çiftliklerin kurulması
    · Sanayiyi Teşvik Kanunu’nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması
    · I. ve II. Kalkınma Planları’nın (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması

Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934’de TBMM’nce Mustafa Kemal’e “Atatürk” soyadı verildi.

Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi, Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk’ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.

Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. İlgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye’yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı.

15-20 Ekim 1927 tarihinde Kurtuluş Savaşı’nı ve Cumhuriyet’in kuruluşunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde de 10. Yıl Nutku’nu okudu.

Atatürk özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923’de Latife Hanımla evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven Atatürk Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi evlat edindi. Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı. Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı.

1937 yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kızkardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox’a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği’ne gider, çalışmalara bizzat katılırdı.

Fransızca ve Almanca biliyordu. 10 Kasım 1938 saat 9.05’te yakalandığı siroz hastalığından kurtulamayarak İstanbul’da Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gözlerini yumdu. Cenazesi 21 Kasım 1938 günü törenle geçici istirahatgâhı olan Ankara Etnografya Müzesi’nde toprağa verildi. Anıtkabir yapıldıktan sonra nâşı görkemli bir törenle 10 Kasım 1953 günü ebedi istirahatgâhına toprağa verildi.

Okumaya devam edin
Reklamlar

Dünya

“Sendikal haklar ve özgürlükler alanında 21 yılda tarihî nitelikte pek çok adım attık”

“TÜRKİYE YÜZYILI ÜLKÜMÜZÜ GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRECEĞİZ”

Genç Gazeteciler

Haber

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Emeğin Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği” temasıyla düzenlenen “13. Çalışma Meclisi Yemeği”nde yaptığı konuşmada, “Ücretler ve istihdamın yanı sıra sendikal haklar ve özgürlükler alanında da son 21 yılda tarihî nitelikte pek çok adım attık” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu’nda, “Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği” temasıyla düzenlenen “13. Çalışma Meclisi Yemeği”ne katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yemek sonrası yaptığı konuşmada, Çalışma Meclisi’nin üyelerini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde misafir etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Türkiye ve tüm dünyada yarın coşkuyla kutlanacak 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, helal rızık peşinde koşan tüm işçilere selam ve sevgilerini iletti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye Yüzyılı’nın inşası için ter döken, emek veren her bir kardeşimden Allah razı olsun” ifadesini kullandı.

“1 MAYIS’IN İŞÇİ BAYRAMI OLARAK KUTLANABİLMESİNİ TEMİN ETTİK”

1 Mayıs tarihinin Türkiye’de yıllarca gerilimin, kavganın, çatışma ve sokak olaylarının sembolü olarak görüldüğünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1977’de yaşanan faciadan dolayı her 1 Mayıs’ın uzun süre şiddetin ve kaosun olduğu bir gün olarak algılandığını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2008’de 1 Mayıs’ı Emek ve Dayanışma Günü, 2009’dan itibaren de resmî tatil ilan ederek buna son verdiklerini anımsattı.

Taksim’i 2010 yılında, 32 yıl sonra kutlamalara açanın kendileri olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Böylece 1 Mayıs’ın hiçbir engellemeye, hiçbir gayrimeşru çabaya gerek duymaksızın işçi bayramı olarak kutlanabilmesini temin ettik. Buna rağmen, son günlerde muhalefet ve bazı marjinal yapılar, Taksim tartışmalarıyla 1 Mayıs’ın bayram havasına gölge düşürmeye çalışıyor. Sembolik törenler haricinde Taksim Meydanı’nın miting yeri olmadığı, mitinge uygun bir altyapıya sahip olmadığı herkesin malumuyken, bu konudaki dayatmaları masum bulmadığımızı ifade etmek isterim. İstanbul’da gösteri, miting ve yürüyüş güzergahları bellidir. Geniş çaplı buluşmalar için her iki yakada da miting alanları mevcuttur.”

“HERKES SORUMLULUK DUYGUSUYLA HAREKET ETMELİ”

Gerekli izinler ve tedbirler alındığında, herkesin mitingini, gösterisini, anma programını ve barışçıl protestosunu özgürce yapabileceğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İstanbul’da yapılacak kutlamalar için 40 ayrı yer ve güzergâh belirlenmiştir. Sadece İstanbul değil, 55 ilimizdeki 103 ayrı etkinliğe de izin verilmiştir. Müsaade edilenler dışında bir alanda yürüyüş ve miting düzenleme ısrarının iyi niyetli olmadığı açıktır. Günaşırı yaptıkları çağrılarla 1 Mayıs’ı propaganda aracına dönüştürmek isteyen terör örgütlerine istismar zemini sunulmamalıdır. Herkesin sorumluluk duygusuyla hareket etmesi gerektiği kanaatindeyim. Sendikalarımızı ve siyasi partilerimizi, 1 Mayıs atmosferine zarar verecek adımlardan uzak durmaya davet ediyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, çalışma hayatında katılımcı sosyal diyalog anlayışının en önemli temsil mekanizmalarından birini Çalışma Meclisi’nin oluşturduğuna işaret ederek, bugüne kadar 13 kez toplanan Meclis’in, çalışma hayatına dair yol haritasının belirlendiği, sorunların tartışıldığı, çözüm önerilerinin getirildiği bir platform görevi üstlendiğini söyledi.

Kendilerinin de hem Meclis toplantılarına iştirak ederek hem de taraflarla farklı vesilelerle bir araya gelerek, gündemdeki konuları değerlendirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çalışma hayatımıza dair kritik kararların arifesinde sizlerin görüşlerine başvurduk. Sizden gelen teklifler, tenkitler ve fikirler çerçevesinde meselelerimize çözüm yolları geliştirdik. Göreve geldiğimiz andan itibaren sürdürdüğümüz diyaloğu bugün de aynı yoğunlukla ve hassasiyetle devam ettiriyoruz” diye konuştu.

“EMEKÇİ KARDEŞLERİMLE ARAMIZDA KURDUĞUMUZ SARSILMAZ BAĞ HİÇ KOPMADI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, işçisiyle, işvereniyle, memuruyla, esnafıyla, çiftçisiyle Meclis zemininde yaptıkları istişarelerin şimdiden ülke, millet ve çalışma hayatı için hayırlara vesile olmasını diledi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına 5 yıllık aradan sonra güncel konuları ele almak üzere toplantıya öncülük ettiği için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, buna katkıları olanlara şükranlarını sundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Milletimizin takdiriyle geldiğimiz görevlerin yanı sıra şahsen de çalışma hayatının bizzat içinde bulunmuş bir kardeşinizim. Gençlik yıllarımda İETT’de işçi olarak çalışmanın kazandırdığı tecrübeden siyasi yaşamım boyunca hep istifade ettim. Emeğin, alın terinin, kendisi ve ailesinin iaşesi için ter dökmenin değerini o dönemlerde çok yakından görme fırsatı buldum. Emekçi kardeşlerimle aramızda kurduğumuz sarsılmaz bağ, yarım asırdır hiç kopmadı, eksilmedi, eskimedi. Belediye başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı sıfatıyla ülkemize hizmet sorumluluğunu üstlendiğimizde nereden geldiğimizi asla unutmadık. İşçilerimizin her sıkıntısını kendi sıkıntımız, her kazanımını da kendi kazanımımız olarak telakki ettik. Son 21 yılda kuşatıcı bir anlayışla işçi, işveren, memur, esnaf ve çiftçi kardeşlerimizin refah seviyelerini artırmak için çaba gösterdik. İş Kanunu, Sosyal Güvenlik Reformu, İş Güvenliği ve İş Sağlığı Sendika Kanunlarına ilişkin düzenlemeleri sizlerle bilistişare hayata geçirdik.”

Asgari ücrette tarihî artışları, işçi ve işverenlerin azami mutabakatını sağlayarak gerçekleştirdiklerini, net asgari ücreti 2024’te 17 bin 2 liraya yükselttiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece 2023 Temmuz ayına göre yüzde 49, Ocak ayına göre yüzde 100 artış yaptıklarını anlattı.

“İŞSİZLİK ORANLARI DAHA DA AŞAĞIYA İNECEK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2016 yılında başlattıkları Asgari Ücret Desteğini 2024 yılı için sigortalı başına aylık 700 liraya yükselttiklerini hatırlatarak, asgari ücretten alınan vergilerin kaldırılması uygulamasıyla, tüm gelir gruplarına asgari ücrete kadar olan kazançlar için vergi muafiyeti getirdiklerini kaydetti.

Türkiye’nin istihdam rakamlarında da tarihinin en yüksek seviyesine ulaştığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstihdam sayımız 32 milyon 423 bine yükseldi. Son verilere göre, işsizlik oranı yüzde 8,7 seviyesinde gerçekleşti. Bir önceki yıla göre, yani son bir yılda iş gücü sayısı 775 bin kişi, istihdam sayısı 1 milyon 156 bin kişi arttı. Gelecekte işsizlik oranlarının daha da aşağıya ineceğine inanıyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarımdan turizme, sanayiden ticarete farklı sektör temsilcileriyle bir araya geldiklerinde en önemli sorunun işçi bulamama olduğunu belirterek, özellikle emek yoğun iş kollarında ara eleman sıkıntısı yaşandığına işaret etti.

Esnafın, zanaatkarların, ustaların yanlarında çalıştıracak çırak bulamamaktan şikayetçi olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Öyle ki deprem sonrasında iyice hareketlenen inşaat sektöründeki işçi ve usta eksikliği sebebiyle çalışmalar olması gerekenden daha yavaş ilerliyor. Bugün işini büyütmek, üretimini artırmak, yani iş alanlarına açılmak isteyen firmalarımızın en büyük endişe kaynağı kalifiye eleman kıtlığıdır. Özel sektörümüz çalıştıracak personel bulamazken resmî kurumlarımızın kapısında iş başvuruları için uzun kuyruklar oluşmaktadır. Türkiye ekonomisinin geleceği açısından bu iki tablo arasındaki tenakuzu, popülizme tevessül etmeden mutlaka gidermek zorundayız. Çalışma hayatının tarafları olarak mesleki eğitim sistemimizin yeniden gözden geçirilmesi dahil daha kalıcı çözüm yolları geliştirmemiz gerekiyor. İçinde bulunduğumuz dönemde hükûmetimizin önceliklerinden birisi de istihdamda arz-talep dengesinin temini olacaktır. Bu dengenin sağlanması noktasında sizlerin de bizlere gereken desteği vermesini bekliyorum.”

Ücretler ve istihdamın yanı sıra sendikal haklar ve özgürlükler alanında da son 21 yılda tarihî nitelikte pek çok adım attıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Sendikal ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’yla 1983’te darbecilerin yaptığı yasayı 29 yıl sonra değiştirmek bize nasip oldu. Ağızlarını her açtıklarında 12 Eylül darbecilerinin hazırladığı yasalardan şikâyet edenlerin değiştirmediği yasaları biz değiştirdik. Memurların toplu sözleşme yapma hakkına anayasal güvence getirerek memurlarımıza toplu sözleşme hakkını verdik. İşçi ve memurlarımızın toplu sözleşme süreçlerini çoğunlukla mutabakatla sonuçlandırdık. 2013 yılında 1 milyon olan sendikalı işçi sayısını bugün itibarıyla 2,5 milyona yükselttik. Sendika üyesi sayısı kamu görevlilerine 3 ayda bir toplu sözleşme ikramiyesi ödenmesine imkân sağladık. Ancak bu kazanım ana muhalefet partisinin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından geçtiğimiz aylarda iptal edildi. Düzenlemenin iptali nedeniyle 2 milyonu aşkın memurumuzun aylıklarında 345 liralık düşüş oldu. Bunun takdirini kamu personelimizin en iyi şekilde yapacağı inancındayım.”

“KAYIT DIŞI İSTİHDAM ORANINI YÜZDE 25,4’E İNDİRDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm dünyayı yaklaşık 3 yıl boyunca derinden sarsan Kovid-19 salgınında işçi ve işverenlerin yanında olduklarını ve bu dönemde prim ödemelerini ertelediklerini söyledi.

İstisnai hâller dışında işverenler tarafından işçi çıkarılmasını sınırlandırdıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, kısa çalışma ödeneği ve nakdi ücret desteği uygulamalarıyla milyonlarca çalışana sahip çıktıklarını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgın sonrası istihdamda normale dönüşü teşvik için normalleşme desteği sağladıklarını belirterek, şunları söyledi: “Müstakil, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve alt düzenlemelerini hayata geçirerek bu alanda önemli bir reforma imza attık. İş kazası oranlarını düşürdük. Kamu kurum ve kuruluşlarındaki alt işveren işçilerini doğrudan çalıştıkları kurum ve kuruluşlarda sürekli işçi kadrosuna aldık. 2011 ve 2013 yıllarında sayıları 300 bin olan sözleşmeli personelimiz kadroya geçirilmişti. 2023 yılındaki düzenlemeyle de 500 bine yakın sözleşmeli personelimize kadroya geçme hakkı tanıdık. 2002 yılında yüzde 52,1 olan kayıt dışı istihdam oranını yüzde 25,4’e indirdik. Ayrıcalıklı statüleri kaldırarak işçi, memur, esnaf, herkese eşit şartlarda sosyal güvenlik hizmeti verilmesini ilke edindik. Son 21 yılda burada saymaya kalksak saatler sürecek daha pek çok düzenlemeyi, reformu, hakkı ve kolaylığı başarıyla hayata geçirdik.”

Türkiye’de ve dünyada çalışma hayatının taraflarını birbirine düşman gösteren bir anlayışa rastladıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bunlar, işçiyle işverenin tıpkı mıknatısın iki farklı ucu gibi asla bir araya gelemeyeceğini, uzlaşmayacağını savunuyorlar. Hatta işçi ve işveren arasındaki iş birliğini, kendi ideolojilerini içinde tehdit kaynağı olarak görüyorlar. Çatışmacı, kavgacı, hayatı sadece dost-düşman ayrımı üzerinden tarif eden bu katı ideolojik yaklaşımın ne ülkemize ne milletimize faydası olur. Çalışma hayatını işçi-işveren, patron-emekçi rekabetine indirmenin doğru ve hakkaniyetli bir tutum olmadığına inanıyorum. Hak mücadelesi, işveren ve sermaye düşmanlığı değildir. İşçinin de işverenin de hakkını aldığı adil bir sistemin tesisi mücadelesidir. İşçinin ücretinin daha alın teri kurumadan verildiği, sanayicinin, üreticinin, işverenin ortaya çıkan katma değerden hak ettiği payı aldığı yapının, kültür ve medeniyet kodlarımıza daha uygun bir sistem olduğu açıktır. Yani ne işçi ezilecek ne de işveren mağdur olacak. Ne emekçinin hakkı gasbedilecek ne de patron ötekileştirilecek. Çalışma hayatının tüm tarafı aynı gemide olduklarının bilinciyle birbirlerine karşı sorumluluk duygusuyla hareket edecek. Çalışma hayatında bu kader ortaklığını tesis ettiğimiz ölçüde ekonominin diğer alanlarında da başarılı olacağımız muhakkaktır.”

“AYNI İDEOLOJİK KABİLEDEN OLUNCA TERÖR EYLEMLERİ VE İŞ CİNAYETLERİ BİLE ÖNEMSİZ HÂLE GELEBİLİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, işçinin hakkını alamadığını düşündüğü, işverenin, esnafın, sermaye sahibinin kendini güvende hissetmediği, toplum kesimleri arasında duygudaşlığın gelişmediği, zenginin, fakirin hâlini umursamadığı bir tablodan hayır gelmeyeceğini anlatarak, “Millet olmak, bir olmayı, beraber olmayı, kardeş olmayı, omuz omuza dayanışma içinde hareket etmeyi gerektirir. Bu hakikatler gün gibi ortadayken çalışma hayatı dahil her meseleye siyasetin penceresinden bakanlar olduğunu görüyoruz. Bunların nazarında mağdurun veya failin siyasi kimliği diğer her şeye galebe çalıyor. Öyle ki aynı ideolojik kabileden olunca terör eylemleri ve iş cinayetleri bile önemsiz hâle gelebiliyor” dedi.

Geride bırakılan haftalarda milletçe iki büyük acının yaşandığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Beşiktaş’ta ruhsatı sıkıntılı bir gece kulübünde çıkan yangında 29 emekçi kardeşimiz hayatını kaybetti. İstanbul’un göbeğinde işlenen bu iş cinayeti karşısında maalesef işçinin hakkını savunduğunu iddia eden kuruluşların hiçbirinin sesi dahi çıkmadı. İhmallerin adresi muhalefete ve muhalefet belediyelerine çıkınca sözde emekçi örgütlerinin hepsi birden lal oldu. Adeta dillerini yuttular. Sanki 29 insan hem de feci bir şekilde hiç ölmemiş, hiç can vermemiş gibi ‘hak, hukuk, adalet, özgürlük’ demeye pişkince devam ettiler. Aynı aymazlığa bayramın 2. günü meydana gelen teleferik faciasında da şahit olduk. Sorumlulardan hesap sorulmasını bir yana bıraktım, ellerinden gelse böyle bir rezaleti bizlere yaşatanları baş tacı edeceklerdi. Evlatlarına kavuşma mücadelesi veren Diyarbakır Annelerinden terör örgütünün katlettiği işçilerimize, öğretmenlerimize kadar her konuda benzer vicdansızlığı sergilediler. Sırf aynı ideolojik kaynaktan beslendikleri için terör örgütünün eylemlerini dahi görmezden, duymazdan geldiler. Oysa, hak ve adalet mücadelesi, siyasi ve ideolojik holiganlığa kurban edilemeyecek kadar anlamlı, önemli ve ulvi bir mücadeledir. Söz konusu eğer insansa ve insan hayatıysa diğer her şey ikinci planda kalır. İstanbul Gayrettepe ve Antalya’daki skandallara biz vicdan penceresinden bakıyoruz. İhmal, kasıt veya ihanetten dolayı insanımızın mağduriyetine yol açan herkesin hukuk önünde hesap vermesi için gerekli çabayı gösteriyoruz.”

“TÜRKİYE YÜZYILI ÜLKÜMÜZÜ GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, nihai hedeflerinin bu yüzyılı emeğin, yatırımın, üretimin, istihdamın, büyümenin, kalkınmanın ve refahın yüzyılı yapmak olduğunu vurguladı. Bu amaçla hayata geçirdikleri iş sağlığı ve güvenliği reformunu kararlılıkla uygulamaya devam edeceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kayıt dışılıkla mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Sosyal güvenlik ve prim ödeme bilincini artıracağız. Rehberliği ve gönüllü uyumu ön planda tutacak, risk odaklı denetim kapasitemizi daha da etkinleştireceğiz. Ülkemizin çalışma hayatını Türkiye Yüzyılı vizyonumuza paralel olarak güncelleyecek, eksiklerini giderecek, sorunlarına inşallah çözüm bulacağız. Sizlerin de güçlü desteği ve iş birliğiyle Türkiye Yüzyılı ülkümüzü inşallah gerçeğe dönüştüreceğiz” diye konuştu.

Çalışma Meclisi’nin Türkiye ve millet için hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada müzakere edilen konu başlıklarından, görüş, talep, beklenti ve önerilerden çıkacak sonuçların, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve hükûmet tarafından dikkate alınacağını söyledi.

Okumaya devam edin

Dünya

“Ülkemiz için kentsel dönüşüm çalışmaları tercihten öte zorunluluktur”

“BUGÜNE KADAR 80 BİNE YAKIN KONUTU VE KÖY EVİNİ HAK SAHİPLERİNE TESLİM ETTİK”

Genç Gazeteciler

Haber

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AFAD-DSİ Sel ve Taşkın Risk Azaltma Protokol Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Nüfusunun yüzde 71’i deprem riski yüksek yerlerde ikamet eden ülkemiz için kentsel dönüşüm çalışmaları tercihten öte zorunluluktur” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AFAD Merkezi’nde gerçekleştirilen AFAD-DSİ Sel ve Taşkın Risk Azaltma Protokol Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında bugün sel ve taşkınları azaltma yolunda kritik bir adım daha attıklarını belirtti.

Devletin ilgili kurumlarının, sel, taşkın afeti öncesi, anı ve sonrasına müdahale noktasında lojistik ve teknik kapasitesini bu vesileyle güçlendirdiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, AFAD envanterinde bulunan 111 iş makinesinin, DSİ’nin kullanımına verilmesini kapsayan protokolün her iki kurumun etkinliğini arttıracağını söyledi.

Bugün ilk etapta 31 iş makinasının devir teslimini gerçekleştirdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu iş makinalarının da hizmete girmesiyle birlikte DSİ’deki ekskavatör sayısının 816’ya ulaştığını bildirdi.

“KARADENİZ BÖLGEMİZDEKİ 13 İLİMİZDE RİSK AZALTMA FAALİYETLERİNE SÜRATLE BAŞLIYORUZ”

Yerli ve millî üretim olan ekskavatörlerin özellikle sel ve heyelan riski yüksek bölgelerde görev yaptığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Karadeniz Bölgemizdeki 13 ilimizde risk azaltma faaliyetlerine süratle başlıyoruz. Böylelikle, önceki senelerde yaşadığımız sel, taşkın ve heyelan afetlerinin önüne geçmeyi hedefliyoruz. Derelerimizdeki temizlik ve ıslah çalışmalarına hız vermek suretiyle yoğun yağış dönemi başlamadan gerekli tedbirleri hayata geçireceğiz. Her zaman söylediğimiz gibi depremler, seller, heyelanlar, yangınlar gibi tabiat olaylarının önüne geçemeyiz. Fakat bunların yol açacağı zararları en aza indirmek bizlerin elindedir. Bizim inancımızda tedbir tevekküle mani değildir. Hangi meselede olursa olsun önce her türlü önlemi bihakkın almak, ardından da Rabb’imizin takdirine teslim olmaktır. Tedbirsiz tevekkül, samimiyetin değil, cehaletin alametidir. Hz. Mevlana bu hakikati ‘akıl sonradan ah çekmek için değil, düşünüp tedbir almak içindir’ diyerek ifade etmiştir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünkü imza töreniyle, özellikle yağış mevsimi kapıyı çalmadan riski en yüksek yerlerden başlayarak devlet olarak üzerlerine düşeni yapacaklarını dile getirdi.

Protokol sayesinde kullanıma sunulan yeni iş makinalarının da yardımıyla 2024 yılını daha sorunsuz, sıkıntısız, can ve mal kaybı yaşamadan atlatacaklarına inandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, AFAD ve DSİ’ye çalışmalarında kolaylıklar diledi.

“COĞRAFYA KADERDİR SÖZÜNÜN NE DEMEK OLDUĞUNU BİZLER ÇOK İYİ BİLİYORUZ”

Sadece jeopolitik açıdan değil coğrafi olarak da kritik bir bölgede yaşadıkları için tedbirleri buna göre almaları gerektiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Negatif ve pozitif anlamlarıyla ‘coğrafya kaderdir’ sözünün ne demek olduğunu bizler çok iyi biliyoruz. Akdeniz Havzası’nda yer alan Türkiye, aynı coğrafyayı paylaştığı diğer ülkelerle birlikte iklim krizinin can yakıcı sonuçlarını en çok hisseden, bundan en fazla mağdur olan devletlerin başında geliyor. 2023 senesi, ülkemizle birlikte tüm dünyada en sıcak yıl olarak maalesef kayıtlara geçti. İklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı ve kirlilik olarak adlandırılan üçlü gezegen krizi karşısında en yoğun mücadeleyi veren ülkelerden biri olduk. Son yıllarda, depremden sel baskınlarına yangınlardan taşkınlara, salgından savaşa, çok farklı sınamalarla karşı karşıya kaldık. Tedbirli olmak ile tedbirsiz yakalanmak arasındaki devasa farkı bu sınamaların tamamında bizzat tecrübe ettik. Binlerce canımız, plansızlığa, hazırlıksızlığa kurban giderken vaktinde önlem alındığında can ve mal kayıplarını nasıl azaltabileceğimizi de yine bu hadiselerden bizzat görmüş olduk.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Evvelsi gün İstanbul’un göbeğindeki bir parkta çok basit tedbirler alınmadığı için 5 yaşında bir evladımız göz göre göre hayatını kaybetti. Bu acı olay öncesinde Beşiktaş Gayrettepe’deki gece kulübü yangınında 29 emekçimiz, Antalya’daki teleferik faciasında ise bir vatandaşımızı ihmallere kurban verdik. Lafa gelince işçi hakları konusunda mangalda kül bırakmayanların bu iş cinayetlerinin hiçbirinde sesi, soluğu çıkmadı. Hatta Antalya’daki teleferik faciasının sorumlularını ellerinden gelse neredeyse demokrasi kahramanı ilan edeceklerdi” diye ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat depremlerinde aynı kesimlerin nasıl tavır aldıklarını herkesin gayet iyi hatırladığını belirterek, bu kesimlerin AFAD başta olmak üzere devletin kurumlarına karşı çok yoğun bir linç kampanyası yürüttüklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Tamamı yalan ve çarpıtma üzerinden resmî kurumlarımız, gönüllü kuruluşlarımız, sahada canla başla çalışan askerimiz, polisimiz, yardım ve kurtarma görevlilerimiz fütursuzca eleştirildi. Vicdanları yaralayan ithamların muhatabı oldu. Daha sonra bu kirli kampanyayı, sırf oy tercihlerinden dolayı depremzedelerimizi hedef alacak, onlara hakaretler savuracak kadar ileriye götürdüler. Oysa toplam 14 milyon insanımızı ve 11 ilimizdeki 7 bin mahalle ve köyü etkileyen bu depremler, son bir asırda maruz kaldığımız en ağır tabii affetti.”

“BUGÜNE KADAR 80 BİNE YAKIN KONUTU VE KÖY EVİNİ HAK SAHİPLERİNE TESLİM ETTİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, asrın felaketi olarak nitelenen depremlerde 680 bini konut, 170 bini iş yeri olmak üzere toplam 850 bin bağımsız bölümün kullanılamaz hâle geldiğini anımsattı.

Depremin şehirlere yol açtığı maddi hasarın toplamının 104 milyar doları geçtiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aramızdan ayrılan 53 binden fazla kardeşimizin acısı yüreklerimizde hiç dinmeyecek. Rabb’im, afetlerde kaybettiğimiz tüm kardeşlerimize rahmet ve merhamet eylesin” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kovid-19 salgınıyla başlayan, ardından savaşlarla katmerlenen ekonomik zorlukların, depremin omuzlarına bindirdiği yükle daha da ağırlaştığını dile getirdi.

Bu zorluklara rağmen asrın felaketinin üstesinden asrın birlikteliğiyle geldiklerini ve geleceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugüne kadar 80 bine yakın konutu ve köy evini hak sahiplerine teslim ettik. Her ay 10-15 bin konutun teslimatını yaparak, yıl sonuna kadar bu rakamı 200 bine ulaştırmayı hedefliyoruz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat depremlerinin Türkiye açısından bir kırılma noktası olduğunu ifade ederek deprem öncesinde son 21 yılda afete hazırlık bakımdan attıkları her olumlu adımın faydasını, çok net bir şekilde gördüklerini söyledi.

“VATANDAŞLARIMIZIN EN ZOR GÜNLERİNDE DEVLETİMİZ TÜM KURUMLARIYLA SEFERBER OLMUŞTUR”

Afet yönetiminin daha önce farklı kurumların uhdesinde olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu da özellikle afet anında ciddi koordinasyon sorunu olarak ortaya çıkarıyordu. Söz konusu görevleri bir araya toplayarak 2009 senesinde Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığını yani AFAD’ı kurduk. Devletimizin ilgili tüm kurumlarını afet öncesi ve sonrası süreçlere dâhil ederek, koordinasyon ve iş birliğini güçlendirdik. Bugün vatandaşlarımız AFAD’ı, UMKE’si, Kızılayı, polisi, jandarması, sosyal yardım uzmanıyla en sıkıntılı günlerinde devletini yanında buluyor” diye konuştu.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün, özellikle orman yangını, sel ve taşkınlarla mücadelede vazgeçilmez roller üstlendiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Van, Elazığ, İzmir ve Maraş depremlerinden Manavgat orman yangınına, Batı Karadeniz ve Kumluca’daki sel baskınlarından diğer tabii afetlere kadar vatandaşlarımızın en zor günlerinde devletimiz tüm kurumlarıyla seferber olmuştur. Bize örnek gösterilen batılı ülkelerin aylar boyunca yapamadığı işleri, bizim kurumlarımız, hamdolsun, günler içinde tamamlamaktadır. Zaman zaman ortaya çıkan sorunları da hızla çözüme kavuşturuyoruz.”

“KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİYLE ÜLKENİN DÖRT BİR YANINDA 3,3 MİLYON KONUTUN İNŞASINI TAMAMLADIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi yanında TOKİ vasıtasıyla dayanıklı, modern, sağlam binalar inşa ettiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “2003 yılından bu yana TOKİ tarafından yapılan bina sayısı 1 milyon 351 bini aşıyor. Kentsel dönüşüm projeleriyle ülkenin dört bir yanında 3,3 milyon konutun inşasını tamamladık. Muhalefetin haksız eleştirilerine maruz kalan TOKİ binalarımız, 6 Şubat depremlerinden alnının akıyla hamdolsun çıkmıştır. 6 Şubat’ta yıkılan tüm binaların yüzde 90’ından fazlası, 1999 yılı öncesinin inşaat standartlarında yapılanlardı. Tünel kalıp sistemlerinin ve sismik izolatörlerin ne kadar hayati öneme sahip olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. Aynı durum sel, taşkın, su baskını ve heyelan gibi yüreklerimizin yandığı diğer felaketler için de geçerlidir. Doğrudan dere yatağına inşa edilen bir binanın, yüzde 100 güvenli olduğunu kimse söyleyemez. Temizliği ve ıslahı vaktinde yapılmayan dereler, ciddi risk taşıyor demektir. Tabiatla uyumlu bir yapılaşma, şehirleşme ve yaşam tarzı yerine, tabiata ters bir anlayışla hareket edildiğinde bedel ödemek, maalesef, kaçınılmaz hâle geliyor.”

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın sayıları detaylı olarak paylaştığını; karşı karşıya olunan risk ve tehditleri açıkça ifade ettiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar DSİ tarafından inşa edilen 10 bin 765 tesisle toplam 20 milyon dekar alanda taşkın kontrolü sağladıklarını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buna rağmen ülkemizde son 3 yılda, 386’sı Karadeniz’de olmak üzere toplam bin 500 adet sel, su baskını ve taşkın meydana geldi. Bu afetlerde, gerçekten üzülerek ifade ediyorum, 113 insanımız hayatını kaybederken 405 kardeşimiz de yaralandı. Sadece taşkınlardan dolayı oluşan fatura, 4 milyar doları bulmaktadır. Geldiğimiz noktada şu hakikati çok net bir şekilde görebiliyoruz. Şayet yuvalarımızda gönül rahatlığıyla oturmak; şehirlerimizde güven içinde yaşamak; köylerimizde, yaylalarımızda endişesiz hayat sürmek istiyorsak hem tabiata saygılı olmak hem de gereken tedbirleri almak mecburiyetindeyiz” değerlendirmesini yaptı.

“BİZİM BÜTÜN DERDİMİZ İNSANIMIZI YAŞATMAKTIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, afet öncesi yapılan 1 birim harcamanın, afet sonrası ortalama 15 birime karşılık geldiğini akıldan çıkarılmadan hareket edilmesinin şart olduğunu vurgulayarak, “Diğer türlü, Allah korusun, tarihin tekerrür etmesine mani olamayız. Bunun için sadece kurumsal kapasitenin ve iş birliğinin güçlendirilmesi yeterli değildir. Başta deprem olmak üzere ülkemizin doğal afetlere hazırlık noktasındaki eksikleri de süratle giderilmelidir. Nüfusunun yüzde 71’i deprem riski yüksek yerlerde ikamet eden Türkiye’miz için kentsel dönüşüm çalışmaları tercihten öte zorunluluktur” dedi.

Bilim adamlarının her gün deprem konusunda uyarılarda bulunduğunu ve önceki hafta Tokat’ın 5,6 büyüklüğünde bir depremle sarsıldığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Deprem İstanbul’umuz için bir beka meselesi hâline gelmişken yani deprem gerçeği kendini sürekli hatırlatırken hiçbirimizin dönüşüm projelerini geri plana itme, önemsiz hâle getirme lüksü yoktur. Ülke ve millet meselesinin siyasi partisi olmaz. Afetlere hazırlık, bizim nazarımızda siyaset üstü bir konudur. Açık söylüyorum, bizim bütün derdimiz insanımızı yaşatmaktır. Bizim amacımız, vatandaşımıza müreffeh bir gelecek sunmak. İhmalden, siyasi rekabetten, tembellikten veya para hırsından dolayı daha fazla acı çekmek, daha fazla yıkım ve gözyaşı görmek istemiyoruz. Hükûmet olarak kentsel dönüşüm, sel ve taşkın riskini azaltma, dere ıslahı, ağaçlandırma gibi insanlarımızın can ve mal emniyetini sağlayacak her türlü projeye gereken desteği vereceğimizin bilinmesini istiyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AFAD-DSİ Sel ve Taşkın Risk Azaltma Protokolü’nün hayırlara vesile olması temennisinde bulunarak, sözlerini, “AFAD Başkanlığımıza ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüze başta afetlere hazırlık çalışmaları olmak üzere milletimize karşı görevlerinde başarılar temenni ediyorum. Rabb’im, ülkemizi ve milletimizi her türlü afetten, musibetten, görünür-görünmez tüm kazalardan korusun, diyorum. Afetlerde ve insani krizlerde fedakârca görev yapan AFAD ve DSİ teşkilatımızın tüm mensuplarına şükranlarımı sunuyorum” diye tamamladı.

Okumaya devam edin

Dünya

“Hollanda ile ticari ve ekonomik ilişkilerimiz derinleşerek güçleniyor”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda Başbakanı Rutte ile düzenlediği ortak basın toplantısı

Genç Gazeteciler

Haber

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda Başbakanı Rutte ile düzenlediği ortak basın toplantısında yaptığı konuşmada, “Görüşmelerimizde ülkelerimiz arasındaki çok boyutlu iş birliğini gözden geçirdik. İkili münasebetlerimizi daha ileri seviyelere taşıma kararlılığımızı teyit ettik. Ticari ve ekonomik ilişkilerimiz derinleşerek güçlenmeye devam ediyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Hollanda Başbakanı Mark Rutte Vahdettin Köşkü’nde baş başa görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerinin başında, Hollanda Başbakanı Rutte’yi, heyet üyelerini ve basın mensuplarını selamladı.

Hollanda Başbakanı Rutte’yi ve heyetini İstanbul’da misafir etmekten büyük memnuniyet duyduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye-Hollanda Dostluk Anlaşması’nın 100’üncü, İş Gücü Anlaşması’nın ise 60’ıncı yılını idrak ediyoruz. Böyle bir dönemde gerçekleşen ziyaret ikili ilişkilerimiz açısından ayrı bir anlam taşıyor” diye konuştu.

“İKİLİ TİCARETİMİZ GEÇTİĞİMİZ SENE 13 MİLYAR DOLARI BULDU”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki ülke arasındaki münasebetlerin geçmişinin 400. yılı aştığını anımsatarak, şöyle devam etti: “Görüşmelerimizde ülkelerimiz arasındaki çok boyutlu iş birliğini gözden geçirdik. İkili münasebetlerimizi daha ileri seviyelere taşıma kararlılığımızı teyit ettik. Ticari ve ekonomik ilişkilerimiz derinleşerek güçlenmeye devam ediyor. Hollanda, Türkiye’deki en büyük yabancı yatırımcı ülke konumundadır. Girişimcilerimiz ise Hollanda’da 6 milyar avro değerindeki yatırımlarıyla yaklaşık 80 bin kişiye istihdam sağlıyor. İkili ticaretimiz geçtiğimiz sene 13 milyar doları buldu. Bu rakamı ilk aşamada 15 milyar dolara, ardından da 20 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Savunma sanayi, yeşil ve dijital dönüşüm ile enerji sektörlerinde tesis edeceğimiz yeni ortaklıklar bu hedefe ulaşmamıza yardımcı olacaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği’nin güncellenmesine yönelik çalışmaların bir an önce başlatılmasının önemli olduğunu belirterek Türkiye olarak bu duruma atfettikleri ehemmiyete görüşmede bir kez daha dikkati çektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği’nin Türkiye’yle ilişkilerini, hakkaniyet ve stratejik perspektifle ele alması noktasında Hollanda’nın desteğini beklediklerini dile getirdi.

“GAZZE’DE DEVAM EDEN KATLİAMLARIN DURDURULMASI VE KALICI ATEŞKESİN TEMİNİ BÜYÜK ÖNEM ARZ EDİYOR”

Hollanda Başbakanı Rutte ile başta Gazze ve Ukrayna özelinde ortak güvenliği ilgilendiren gelişmeler hakkında da fikir alışverişinde bulunduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Gazze’de devam eden katliamların durdurulması ve kalıcı ateşkesin temini büyük önem arz ediyor. Ateşkes ve insani yardımların Gazze’ye kesintisiz ulaştırılması hususunda İsrail yönetimine daha fazla baskı yapılması gerekiyor. Bölgeyle temaslarında ateşkes, barış ve istikrar için gereken adımların atılması yönündeki beklentilerimizi vurguladık. Terörle mücadele konusu da istişarelerimizin en öncelikli başlıklarından biriydi. Türkiye’nin bölücü terörle mücadele noktasında ödediği ağır bedeller ortadadır. Aralarında çocukların, kadınların, sivillerin ve güvenlik güçlerimizin olduğu binlerce vatandaşımızı PKK’nın saldırılarında kurban verdik. Müttefiklik hukukuna uygun biçimde PKK ve uzantıları başta olmak üzere hiçbir terör örgütüne müsamaha gösterilmemesi gerektiğini ifade ettim.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, temmuz ayında Washington’da gerçekleştirilecek NATO Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesi ile hazırlıklarının da gündemlerinde yer aldığını belirterek, ittifak içerisindeki dayanışmayı ve müttefikler arasındaki insicamı sağlamanın öncelikle NATO Genel Sekreteri’nin görevi olduğunu ve bu kapsamda bu göreve aday olan Hollanda Başbakanı Rutte ile yeni NATO Genel Sekreteri’nde ne tür hasletleri görmek istediklerini paylaştıklarını ifade etti.

Müstakbel genel sekreterin, NATO’nun Avrupa Atlantik Güvenliği’nin sağlanmasındaki asli konumunun korunmasına öncelik vermesi gerektiğini beklediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ayrıca müttefikler arasındaki savunma sanayi alanındaki yaptırım, kısıtlama ve engellemelerin ortadan kaldırılmasında, tıpkı Sayın Stoltenberg gibi yoğun ve güçlü çaba sarf edilmesi şarttır. Bu hususları genel sekreterlik için adaylığını açıklayan Romanya Cumhurbaşkanı Sayın Iohannis’le ayrıca geçtiğimiz hafta talebi üzerine yaptığım telefon görüşmesinde paylaştım. Bu sürece, kararımızı stratejik akıl ve hakkaniyet çerçevesinde vereceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda Başbakanı Rutte’ye ziyaretleri için bir kez daha teşekkür ettiğini sözlerine ekledi.

HOLLANDA BAŞBAKANI RUTTE: “NATO’NUN GÜNEY KANADININ TÜRKİYE’NİN LİDERLİĞİNE İHTİYACI VAR”

Hollanda Başbakanı Rutte de konuşmasında görüşmede, gündemde yer alan konuların ele alındığını söyleyerek ikili nitelikte konular olduğunu ancak jeopolitik önem taşıyan meselelerin de konuşulduğunu kaydetti ve “Türkiye belirleyici bir rol oynuyor. Bunu yaparken de Gazze’deki durumu çözmeye yönelik çabalar sarf ediyor. Aynı zamanda Ukrayna’daki bu korkunç savaşla ilgili de çabaları var. O bakımdan siz önemli bir rol oynamaktasınız” diye konuştu.

Türkiye’nin bu ihtilafları çözüme kavuşturma gayreti içerisinde olduğunu vurgulayan Hollanda Başbakanı Rutte, “Türkiye jeopolitik bir aktör. Türkiye’nin (bölgede) çok etkisi var” dedi.

Hollanda Başbakanı Rutte, Türkiye ve Hollanda ilişkilerinin uzun yıllara dayandığını dile getirerek, görüşmede Gazze ve Ukrayna dahil olmak üzere birçok meselenin konuşulduğunu aktardı.

NATO Genel Sekreterliğine adaylığının söz konusu olduğunu söyleyen Hollanda Başbakanı Rutte, şunları kaydetti: “Türkiye NATO’da çok önemli bir müttefik. ABD’nin ardından Türkiye NATO bünyesindeki en büyük ikinci askerî gücü temsil ediyor. Türkiye zorlu bir bölgede, zor komşuları olan bir coğrafyada yer alan bir ülke. Maalesef gündeminde terörizm var.”

Görüşmede terörle mücadelenin de ele alındığını kaydeden Hollanda Başbakanı Rutte, “Bütün bu bölgede ve genel transatlantik ilişkilerinin istikrarı bakımından NATO’nun güney kanadının Türkiye’ye ihtiyacı var, Türkiye’nin liderliğine ihtiyacı var” ifadesini kullandı.

Hollanda Başbakanı Rutte’nin konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni yolculuğunda kendisine başarılar diledi.

Okumaya devam edin
Reklamlar
Dünya5 saat önce

“Sendikal haklar ve özgürlükler alanında 21 yılda tarihî nitelikte pek çok adım attık”

Dünya22 saat önce

“Ülkemiz için kentsel dönüşüm çalışmaları tercihten öte zorunluluktur”

Dünya5 gün önce

“Hollanda ile ticari ve ekonomik ilişkilerimiz derinleşerek güçleniyor”

Dünya5 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda Başbakanı Rutte ile görüştü

Dünya5 gün önce

“Elimizdeki tüm imkânlarla Filistin’in yanında olmaya devam edeceğiz”

Dünya6 gün önce

“Almanya ile ticaret hacmimizi 60 milyar dolar seviyesine ulaştırmayı hedefliyoruz”

Dünya7 gün önce

Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde

Dünya1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM’de 23 Nisan resepsiyonuna katıldı

Dünya1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Eğitim Bakanı Tekin ve beraberindeki çocukları kabul etti

Dünya1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Dünyası Çocukları ve TRT Çocuk Şenliği Konuk Çocukları ile bir araya geldi

Dünya1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak Başbakanı es-Sudani ile görüştü

Dünya1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak Cumhurbaşkanı Reşid ile görüştü

Dünya1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan Irak’ta

Dünya1 hafta önce

Muhammed Kaçar Webx | Türkiye merkez bankasının logosunu Kullanamazsın

Dünya2 hafta önce

“Tanzanya, ülkemizin Doğu Afrika’daki en önemli ortaklarından biridir”

Dünya2 hafta önce

Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde

Dünya2 hafta önce

“Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren meselelerde, geri adım atmadan haklarımızın peşinde koşacağız”

Dünya2 hafta önce

“Günü kurtarmak yerine, enflasyonu düşürerek kalıcı refah artışını sağlayacağız”

Dünya3 hafta önce

FETÖ’nün Hayalet yapılanması ve Bilişim Militanları |Suçsuz insanları kumpas kurup hapse attırdılar merhametsizler

Dünya3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ramazan Bayramı dolayısıyla mesaj yayımladı

Gündem3 hafta önce

Türk patent ve marka Kurumundan Kamuoyuna uyarı

Dünya4 hafta önce

“Kimsenin bizim öz güvenimizi örselemesine, hayallerimizle aramıza set çekmesine müsaade etmeyeceğiz”

Dünya4 hafta önce

FETÖ’ye bağlı Takım elbiseli teröristler “Akaryakıt istasyonu sahiplerine nasıl kumpas kuruyorlar”

Dünya4 hafta önce

Enerjide Dışa Bağımlılığı Bitirdiğimizde Türkiye Daha Güçlü Olacak

Dünya4 hafta önce

Paravan Holding ve şirketler kurarak insanları kandırıyorsun Amacınız ne ?

Dünya1 ay önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu seçimin galibi demokrasimizdir, millî iradedir”

Dünya1 ay önce

“Tüm renkleriyle, tüm farklılıklarıyla Türkiye’yi kucaklayan bir anlayışla 85 milyona aşkla hizmet ediyoruz”

Dünya1 ay önce

“Ankara, sanayisiyle, ticaretiyle, tarımıyla, kültür ve sanatıyla ülkemizin parlayan yıldızıdır”

Dünya1 ay önce

“Savunma sanayinde her gün yeni bir başarıya imza atıyoruz”

Dünya1 ay önce

“Türkiye’yi, Cumhuriyet tarihinin en güçlü siyasi, ekonomik, askerî, sosyal seviyesine çıkardık”

Dünya1 ay önce

“Çalışanımızı, memurumuzu, emeklimizi enflasyona ezdirmeme ilkemize her şart altında bağlıyız”

Dünya1 ay önce

“Güçlü bir orduya sahip olmak, bizim için tercihten öte mecburiyettir”

Dünya1 ay önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Mart Şehitleri Anma Günü Töreni’ne katıldı

Dünya4 sene önce

Metin Aslım : İş ve Cemiyet Hayatının Sevilen Siması

Dünya4 sene önce

İyi ki varsın Emel USLU ATİK ;

Dünya3 sene önce

İyi ki varsın Sibel GÖZÜYUKARI

Dünya3 sene önce

Türkiye’nin Genç Patronları ; Ebru ÖZDEMİR

Dünya4 sene önce

İyi ki varsın Demet PEKER;

Dünya4 sene önce

İyi ki varsın Nalan ÖZKAN

Dünya3 sene önce

İyi ki varsın Filiz YILDIRIM

Dünya3 sene önce

İyi ki varsın Meliha KARAMAN

Dünya4 sene önce

İyi ki varsın Ali Nihat GÖKYİĞİT

Dünya3 sene önce

İyi ki varsın Filiz AKKAŞ

Dünya3 sene önce

İyi ki varsın Buse ALUÇ

Dünya3 sene önce

İyi ki varsın Ayşegül ABACI

Dünya4 sene önce

İyi ki varsın Açelya ELMAS

Dünya5 sene önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan,“Ticarette korumacılığın artması, serbest ticaretin sekteye uğraması endişe vericidir”

Dünya4 sene önce

ASTOP, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş’e “Üstün Hizmet ve Başarı Beratı” verdi.

Dünya4 sene önce

İyi ki varsın Gül ALCANSOY;

Dünya5 sene önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan,“G-20 platformu, küresel meselelerin çözümünde daha etkin ve güçlü bir mecra olmalı”

Dünya3 sene önce

Sektöre yön verenler, Ahmet ÇALLI

Dünya4 sene önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ahlat Selçuklu Mezarlığı’nı ziyaret etti

Dünya4 sene önce

İyi ki varsın Semra İĞTAÇ

Dünya3 sene önce

Burak Elmas, Galatasaray kulübünün 38. başkanı oldu

Dünya3 sene önce

Emel Uslu ATİK’le ZİRVE YOLUNDA

Dünya3 sene önce

Dev yatırımlar | Cumhurbaşkanı Erdoğan, ETİ Maden Lityum Üretim Tesisi Açılış Töreni’nde konuştu

Dünya4 sene önce

İyi ki varsın Beril ÇAVUŞOĞLU

Dünya3 sene önce

İyi ki varsın Burcu KARADAĞ

Dünya5 sene önce

“TÜRKİYE VE JAPONYA’NIN DOSTLUĞU; KÖKLÜ, DERİN VE SAMİMİ”

Dünya5 sene önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kyoto’da Ara Güler Fotoğraf Sergisi’ni açtı

Dünya1 sene önce

“14 Mayıs 2023 tarihinde milletimiz, cumhurbaşkanını ve milletvekillerini seçmek üzere sandık başına gidecektir”

Dünya3 sene önce

İyi ki varsın ; Mehmet Cengiz

Dünya5 sene önce

“TÜRKİYE İLE JAPONYA ARASINDAKİ DOSTLUK VE YAKIN İŞ BİRLİĞİ TAKDİRLE KARŞILANIYOR”

Dünya3 sene önce

ULUSLARARASI GİRİŞİMCİLİK VE İNOVASYON ZİRVESİ İSTANBUL’DA GERÇEKLEŞTİ

Dünya5 sene önce

“TÜRKİYE İLE JAPONYA ARASINDAKİ İŞ BİRLİĞİNİN DEĞERİ DAHA DA YÜKSELMİŞTİR”

Dünya3 sene önce

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank : Türkiye artık savunma sanayii ihraç edebilen bir ülke

Reklamlar
Reklamlar

PATRONLAR

Dünya5 saat önce

“Sendikal haklar ve özgürlükler alanında 21 yılda tarihî nitelikte pek çok adım attık”

“TÜRKİYE YÜZYILI ÜLKÜMÜZÜ GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRECEĞİZ”

Dünya22 saat önce

“Ülkemiz için kentsel dönüşüm çalışmaları tercihten öte zorunluluktur”

“BUGÜNE KADAR 80 BİNE YAKIN KONUTU VE KÖY EVİNİ HAK SAHİPLERİNE TESLİM ETTİK”

Dünya5 gün önce

“Hollanda ile ticari ve ekonomik ilişkilerimiz derinleşerek güçleniyor”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda Başbakanı Rutte ile düzenlediği ortak basın toplantısı

Dünya5 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda Başbakanı Rutte ile görüştü

"Türkiye'ye Hoş Geldiniz"

Dünya5 gün önce

“Elimizdeki tüm imkânlarla Filistin’in yanında olmaya devam edeceğiz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Parlamenterler Arası Kudüs Platformu 5. Konferansı’nda yaptığı konuşmada, “Gazzeli kardeşlerimizin yaşadığı dramların gündemden düşürülmemesi noktasında hepimiz çaba harcamalıyız....

Dünya6 gün önce

“Almanya ile ticaret hacmimizi 60 milyar dolar seviyesine ulaştırmayı hedefliyoruz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier ile ortak basın toplantısı

Dünya7 gün önce

Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde

"Türkiye'ye Hoş Geldiniz"

Dünya1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM’de 23 Nisan resepsiyonuna katıldı

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) açılışının 104. yıl dönümü

Dünya1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Eğitim Bakanı Tekin ve beraberindeki çocukları kabul etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve beraberindeki çocukları kabul etti.

Dünya1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Dünyası Çocukları ve TRT Çocuk Şenliği Konuk Çocukları ile bir araya geldi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde Türk Dünyası Çocukları ve TRT Çocuk...

Reklamlar

Son Dakika Haber

seers cmp badge