Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6. Anadolu Medya Ödülleri Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Özgür, sorumlu ve millî basın, milletimizin aydınlık yarınlarına ulaşma mücadelesinin en önemli destekçilerinden biridir” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen 6. Anadolu Medya Ödülleri Töreni’ne katılarak, bir konuşma gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına ödül alanları tebrik ederek başladı. Bünyesinde 320 mahallî ve bölgesel radyoyu, televizyonu, gazeteyi, dergiyi bir arada buluşturan Anadolu Yayıncılar Derneği’nin (AYD) yürüttüğü faaliyetleri takdirle izlediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, derneğin mahallî basının sesi olma yanında millî meselelerde ortaya koyduğu onurlu tavrın Türk medyasının gerçek duruşunu yansıttığına inandığını söyledi.
Medya özel ödülleri kapsamında Ahmet Kekeç, Ferhat Koç, İbrahim Toru, Markar Esayan gibi son yıllarda hayatını kaybeden isimlerin yaşatılıyor oluşunun önemli bir vefa ve kadirşinaslık örneği olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vesileyle görevleri başında hayatını kaybedenler başta olmak üzere ahirete irtihal eden tüm medya mensuplarını rahmetle andı.
Özgür, sorumlu ve millî basının milletin aydınlık yarınlara ulaşma mücadelesinin en önemli destekçilerinden olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin dört bir yanında adeta dişini tırnağına takarak çeşitli mecralarda görevlerini yürüten tüm medya mensuplarına teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hakikatin, hakkın, hukukun, özgürlüğün, velhasıl insana dair her özlemin savunucusu olarak gördüğüm medya mensuplarımızın her birine başarılar diliyorum. Bilhassa bugün burada birlikte olduğumuz kardeşlerimize büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasına verdikleri destek için şükranlarımı sunuyorum. Siyasi hayatımız boyunca hep yakın mesai içinde olduğumuz basınımızla inşallah daha nice yolları birlikte yürüyecek, daha nice güzel haberler paylaşacağız” diye konuştu.
Anadolu basınının demokrasinin beslenmesi ve sağlıklı işlemesi bakımından hayati öneme sahip olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem halkın vaktinde ve doğru bilgilenmesi hem de idarecilerin halkın gündemini sağlıklı takip edebilmesi bakımından medyanın yeri doldurulamayacak bir görev yerine getirdiğini vurguladı.
Doğru ve hakikatli bir kanaatin beslediği demokrasi kültürünün millî iradenin üstünlüğünün güçlü şekilde korunmasının da temel şartı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, genel olarak basının, özellikle de Anadolu basınının bu yönüyle mutlaka desteklenmesi ve teşvik edilmesi gereken bir vazife gördüğünü kaydetti.
Tüm bu misyonların hakkıyla ifasının, mahallî basının görevini meslek ahlakından taviz vermeden ve ülkesine karşı sorumluluklarının bilinci içerisinde yerine getirmesine bağlı olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şayet Anadolu basını bu iki hususta taviz vermeden yoluna devam ederse gücünü hiçbir zaman kaybetmez, tam tersine daha da artırır. Her şeyin küreselleştiği, her şeyin dijitalleştiği, her şeyin teknolojik mecralara evrildiği bir dönemde insanı sosyal çevresiyle hâlâ merkezde tutan sahiciliğin son kalesi işte bu anlayışla çalışan basın olacaktır. Bir insanın ölümünü trajedi, bir milyon insanın ölümünü istatistik olarak gören zihniyetin dünyamızı istila etmeye başladığı bir dönemde siz her bir insanı ayrı bir değer kabul eden yaklaşımla farkınızı ortaya koyabilirsiniz. Sosyal medya gibi doğrunun yalanla, iftiranın kumpasla, çarpıtmanın kötü niyetle, sinsiliğin çıkarcılıkla karıştığı mecraları zapturapt altına alacak olan da yine sizin gayretinizdir. Gücünü insandan alan, malzemesi de muhatabı da insan olan Anadolu basınımız kendini bu doğrultuda ne kadar geliştirirse geleceğine o derece güvenle bakar. Tüm kalbimle inandığım şu gerçeği bir kez de sizlerin huzurunda ifade etmek istiyorum. Medyamızın yüz akları, tüm değerleri, tarihi, kültürüyle milleti aşağılayan mankurtlar değil, bu millete hizmet etmeyi en büyük şeref kabul edenlerdir.”
“ÜLKESİ, HALKI VE MESLEĞİNİN İTİBARI İÇİN MÜCADELE EDEN GAZETECİLERİ BU MİLLET ASLA UNUTMAYACAK”
Bunları söylerken aslında ülkede geçmişi iki asrı bulan basın hayatında aşağı yukarı hep aynı başlıklar altında gündeme getirilen tartışmaları da ifade etmiş olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Tartışmanın bir tarafında icraatlarının eleştirilmesinden hoşlanmayan yönetimler, diğer tarafında ise maşeri vicdan yerine belli çıkar çevrelerinin aparatı olmakla itham edilen basın vardır. Nitekim basın tarihiyle ilgili çalışmalara baktığımızda Avrupa ve Amerika’daki basının ortaya çıkış ve gelişme süreciyle bizdeki serencamı arasındaki keskin fark açıkça görülmektedir. Bununla birlikte Çanakkale Savaşı, İstiklal Harbi, Kıbrıs çıkarması, terörle mücadele, 15 Temmuz gibi kritik dönemlerde basının önemli bir kısmının sergilediği onurlu yaklaşım tarihimize şanla, şerefle kaydedilmiştir. Aynı şekilde 27 Mayıs Yassıada yargılamaları, muhtıralar, 12 Eylül, 28 Şubat gibi dönemlerde ülkesinin ve milletinin değil de darbecilerin yanında saf tutanlar da millî hafızamızın kara kaplı defterine mimlenerek işlenmiştir. Milletimiz bilhassa 1960’tan beri darbecilere ve onların yaptığı insanlık dışı işlere kılıf bulmaya çalışan gazeteci sıfatlı haysiyet cellatlarını unutmadı, unutmayacak. Ülkesi, halkı ve mesleğinin itibarı için özgürlüğü ve canı dâhil her türlü riski göze alarak mücadele eden gazetecileri de bu millet asla unutmadı ve unutmayacak.”
Türkiye’nin son iki asrının sadece basın değil, her alanda arayışlarla, keskin yol ayrımlarıyla geçtiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı’nın sömürgecilik ve sanayileşme yoluyla oluşturduğu maddi üstünlük karşısında eldeki son vatan toprağı Anadolu’nun dahi tehlikeye girdiği dönemler yaşandığını, milletin canını dişine takarak verdiği mücadelelerden sonra da rahat bırakılmadığını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anadolu’ya sahip olamayanların milletin ruhunu işgal etmek, her şeyini elinden almak için içeriden ve dışarıdan nice yollara, yöntemlere başvurduklarını ifade ederek, tek parti faşizmi, darbeler, vesayet, siyasi, sosyal ve ekonomik saldırıların bu zorlu sürecin farklı dönemlerdeki tezahürleri olduğunu söyledi.
“2023 HEDEFLERİ RAYINDA TUTARAK, VAKTİMİZİ VE ENERJİMİZİ HEBA ETME GİRİŞİMLERİNİ BOŞA ÇIKARDIK”
Türkiye’nin sanayi devrimini kaçırmasını, bilgi ve teknoloji devriminde geride kalmasını sağlayanların Türkiye’yi yeniden yapılanan küresel siyasi ve ekonomik düzenden dışlamak için var güçleriyle çalıştıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama bu defa farklı bir Türkiye ile karşı karşıya kaldılar. Artık siyasetini, ekonomisini, dış politikasını, sosyal dinamiklerini diledikleri gibi yönlendirebilecekleri bir Türkiye olmadığını gördüler. Rahmetli Menderes ve Özal’ın başlattığı demokrasi ve kalkınma hamlesini geçtiğimiz 19 yılda en üst seviyeye çıkarmış, kendi politikalarını kendi belirleyen bir Türkiye gerçeği ile karşı karşıya kaldılar” ifadelerini kullandı.
Söz konusu güçlerin, bölgesinde hem sahadaki varlığıyla hem masadaki gücüyle söz sahibi bir Türkiye olduğunu yaşayarak kabullendiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Dünyada haksızlıklara, adaletsizliklere, riyakârlıklara meydan okuyan, mazlumların ve mağdurların umudu bir Türkiye fotoğrafının yükseldiğini fark ettiler. Altyapısını tamamlamış, yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve büyüme hedefiyle 2023’e yürüyen bir Türkiye hakikati, attıkları her adımda karşılarına çıktı. Bununla kalmayıp evlatlarına 2023’ü, 2071’i hedef gösteren, vizyon sahibi bir Türkiye’nin yükselişini şu anda seyrediyorlar. Daha düne kadar bırakınız 30 yılı, 50 yıl sonrasını, üç gün, beş gün sonrasını göremeyen, buna göre hesap yapamayan bir Türkiye’den böyle bir ufka sahip bir Türkiye’ye ulaşmanın anlamını en iyi sizler bilirsiniz.
Ekonomisi birkaç milyar dolarlık spekülasyonlarla yerle yeksan olan, siyaseti birkaç ihtirasla, aktörle kaosa sürüklenebilen, güvenliği üç beş teröristle tehlikeye düşürülebilen, sanayisi dışa bağımlı, ticareti hacimsiz, turizmi kısır, toplumsal fay hatları faal, velhasıl her tarafı lime lime dökülen bir Türkiye özlemiyle yanıp tutuşanlar elbette hâlâ mevcut. Bu hevesle son yedi sekiz yıldır buldukları her araca her fırsatta sarıldılar ama hamdolsun Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle bu tuzakların tamamını bozduk.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizi 2023 hedefleri rayında tutarak, vaktimizi ve enerjimizi heba etme girişimlerini boşa çıkardık. Bununla kalmadık, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçiş gibi önemi ve anlamı ileride çok daha iyi anlaşılacak olan tarihî bir yönetim reformunu hayata geçirdik. İki asırdır defalarca sergilenen oyunların artık işe yaramadığı bu Türkiye gerçeğini kabullenmek istemeyenlerin, kimi zaman açık kimi zaman gizlice sergiledikleri taktikleri bir bir ifşa ettik” dedi.
“BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE’NİN İNŞASI YOLUNDAKİ EN ÖNEMLİ DURAĞIMIZ 2023’ÜN EŞİĞİNDEYİZ”
Demokrasinin, hukuk devletinin, özgürlüklerin kurallarını kendi çıkarları doğrultusunda eğip bükenlerin, buram buram riyakârlık kokan sözleri ve tavırlarının artık işe yaramadığını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendi toplumlarının güvenliği ve refahı dışında hiçbir şeyi umursamayanların bencillikleri dönüp dolaşıp kendilerini vuracak bir bumeranga dönüştü. Göçten iklim değişikliğine, terörden salgın krizine kadar dünyanın ve insanlığın tamamını ilgilendiren her yeni sınamada kendilerini gelişmiş olarak nitelendirenlerin aslında ne kadar zayıf oldukları anlaşıldı” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye, bu sınamalar karşısında verilen başarılı imtihanla farkını ortaya koydukça hesapların sürekli yeniden yapılmaya başlandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte bugün büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası yolundaki en önemli durağımız 2023’ün eşiğindeyiz. Ülkemizi küresel sistemin yeniden yapılanmasının dışına itmek için kıvrananların son umudu 2023’te eski Türkiye’yi yeniden hortlatmaktır. İnşallah bu defa da başaramayacaklar. Milletimiz uzunca bir mücadelenin ardından döktüğü alın teri ve gerektiğinde feda etmekten çekinmediği canı pahasına yakaladığı bu fırsatı kaçırmama azim ve kararlılığını sahiptir” diye konuştu.
“2023, TÜRKİYE’NİN VE TÜRK MİLLETİ’NİN YENİDEN ŞAHLANIŞININ SEMBOLÜDÜR”
Verdikleri büyük ve güçlü Türkiye mücadelesinde hep yanlarında olan Anadolu medyasının desteğini, girilen bu son süreçte daha güçlü şekilde göreceklerine inandığını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Unutmayınız bu mesele ne Tayyip Erdoğan’ın kişisel meselesidir ne parti meselesidir ne başka bir kısır hesap meselesidir. 2023, Türkiye’nin ve Türk Milleti’nin yeniden şahlanışının sembolüdür. 2071 özellikle Anadolu’nun ebedi vatanımız olduğu gerçeğini bir kez daha ilanımız olarak ortaya koyduğumuz bir yıl olacaktır. Ve 2053, sahip olduğumuz tarihi mirasımıza sıkı sıkıya sahip çıkmamızın iradesidir. Bu hedeflere ve vizyonlara sahip çıkmak da ülkemizdeki her vatandaşımızın, her kurumumuzun, her kuruluşumuzun en başta gelen sorumluluğudur. Bizim tek yaptığımız da bu sorumluluğun gereğini yerine getirmeye çalışmaktan ibarettir” ifadelerini kullandı.
Dünyanın terör, göç, iklim değişikliği, kıtlık ve yeni nesil teknolojiler gibi girift meselelerle uğraştığı bir dönemde hiç kimsenin Türkiye’yi yeniden kendi iç çekişmeleri içine gömmesine izin veremeyeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Türkiye, geçmişte bu içe dönük kavgaların bedellerini hem maddi hem manevi olarak ziyadesi ile ödedi. Geçtiğimiz 19 yılda 81 vilayetimizin tamamını eğitimden sağlığa, ulaşımdan sanayiye, enerjiden spora her alanda gerçekten çok iyi bir altyapıya kavuşturduk. Gençlerimizin heyecanı, kabiliyeti, azmi, gayreti gözlerinden okunuyor. Sahip olduğumuz altyapı üzerinde ihtiyacımız olan asıl büyük sıçramayı yapabileceğimiz bir döneme girdik.
Gençlerimizle Kahramanmaraş’ta yaptığımız sohbette bunu gördüm ve onların gözlerinde bu ışıltıyı gördüm. Bu imkânı en iyi şekilde değerlendirebilmek için istikrar ve güven ikliminden taviz vermememiz gerekiyor. İnşallah cuma günü Mersin’de yine gençlerimizle beraber olacağız. Milletimiz için hiçbir hayalleri, ülkemiz için hiçbir projeleri, devletimiz için hiçbir programı olmayanların, kendi ideolojik saplantıları ve kişisel hırsları uğruna bu güzel tabloyu tersine çevirmesine rıza gösteremeyiz. Bunun için hep birlikte kazanımlarımıza sahip çıkacağımız, potansiyelimizi en iyi şekilde değerlendireceğimiz siyasi ve sosyal zeminden taviz vermemeliyiz.
Birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sıkı sıkı sarılarak tüm dikkatimizi ve gücümüzü geleceğimizin inşasına yönetmeliyiz. İnşallah Cuma günü nükleer santralimizi yerinde gidip ziyaret edeceğiz. Geldiği safhayı göreceğiz ve 2023’e, inşallah nükleer santralin ülkemize kazandırıldığını da göreceğiz. Medya kuruluşlarımıza ve medya mensuplarımıza bu tarihî süreçte çok önemli görevler düşüyor. Milletimize hakikatleri göstererek, Türkiye’nin bu hayati sınamadan başarıyla çıkmasına katkı sağlayacağınıza inanıyor, bu duygularla bir kez daha Anadolu Medya Ödülleri’ni tevdi edeceğimiz kurumlarımızı ve arkadaşlarımızı tebrik ediyor, Anadolu Yayıncılar Birliği yöneticilerine bizleri bu güzel atmosferde bir araya getirdikleri için tekrar şahsım milletim adına teşekkür ediyorum.”
Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, çeşitli kategorilerde ödüle layık görülenlere ödüllerini verdi. “Yılın İletişim Ödülü” Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’a verildi. “Yılın Haber Ajansı Ödülü”ne layık görülen Anadolu Ajansı adına da ödülü Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz aldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şehitler Abidesi’nde düzenlenen 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 109. Yıl Dönümü Töreni’ne katıldı.
Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada katılımcıları selamlayarak, dünya tarihinde eşine nadir rastlanır bir destanla Çanakkale’yi geçilmez kılan kahramanları rahmetle, şükranla yâd ettiklerini kaydetti.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere kahraman orduya önderlik etme şerefine nail olan komutanları saygıyla anan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bin yıllık vatanımız Anadolu’nun müdafaası için, ülkemizin ve gönül coğrafyamızın dört bir yanından gelerek gözlerini kırpmadan canlarını veren yiğitlerin her bir ferdine Allah’tan rahmet diliyoruz. Bugün de vatan topraklarında, sınırlarımızda ve sınırlarımız ötesinde ülkemizin güvenliği, milletimizin huzuru, devletimizin bekası için gece gündüz faaliyet hâlinde olan askerlerimize Mevla’dan kolaylıklar diliyoruz. Türkiye ve Türk milleti olarak, Çanakkale’de hangi mücadeleyi verdiysek bugün de farklı görünümler ve araçlar altındaki sinsi saldırılara karşı benzer bir duruş sergiliyoruz” diye konuştu.
Millî şair Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale şehitlerini destanlaştıran şiirinde yer alan “Eski dünya, yenidünya, bütün akvam-ı beşer/ Kaynıyor kum gibi mahşer mi hakikat mahşer/ Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk; Sadece bir hadise var ortada, vahşetler denk” dizelerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Ülkemizin bilhassa geçtiğimiz 10 yılda maruz kaldığı her hadisenin gerisine bakıp maskeleri kaldırdığımızda aynı yüzleri görüyoruz. Terör örgütlerini sınırlarımıza yığıp, bizi istiklalimizle sınayanlar bunlardır. Çeşit çeşit yöntemlerle egemenliğimize göz diken darbecileri üzerimize salanlar bunlardır. Her biri, milletimizin zenginliği olan farklılıklarını kırılmaya yatkın fay hatları hâline dönüştürmeye çalışanlar yine bunlardı. Kalkınma hamlelerimizi boşa çıkarmak için üretimimizi ve istikrarımızı sabote edenler bunlardı. Demokrasi atılımlarımızı, vesayetin çarkları arasında parçalayarak milletimize zulmedenler bunlardı.”
Çanakkale’de bu milletin erkeğiyle, kadınıyla, genciyle, yaşlısıyla, öğrencisiyle, hocasıyla, çalışanıyla, işvereniyle, tek vücut olup düşmana geçit vermediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Milletimiz son dönemde yaşadığımız sınamaların her birinde de bedeni ve kalbiyle aynı vakur iradeyi ortaya koymuştur. Asırlarca yürüttükleri maddi ve manevi yıkım çabaları sonunda Türkün fıtratının değişeceğini sananlar, ruhun aynı ruh olduğunu gördüler, anladılar. Dün, Çanakkale’de yakılan ateş millî mücadeleyle ve Cumhuriyetimizin ilanıyla neticelenmişti. Şimdi de eser ve hizmetlerimizle, 2023 hedefleriyle, ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonuyla yaktığımız ateş, inşallah ülkemizi dünyada hak ettiği yere çıkarmamızla gayesine ulaşacaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çanakkale Zaferi’ni ve ardından gelen başarıları tarihlerinin en büyük yokluklarını, kuşatmalarını, ihanetlerini yaşadıkları bir dönemde elde ettiklerini, bugünkü Türkiye’nin altyapısıyla, siyasi ve teknolojik gücüyle, ekonomisiyle, hedeflerini hayata geçirme konusunda çok daha büyük imkânları olduğunu söyledi.
“ÇANAKKALE’DE YAZILAN DESTANDAN ALACAĞIMIZ ÇOK ÖNEMLİ DERSLER VAR”
Çanakkale’den ve sonrasında yaşanılan hadiselerin her birinden alınan dersler ışığında geleceğe güvenle yürümelerini sağlayacak iradeye sahip olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl 53 bin vatandaşın şehit olmasına, 11 şehirde yüz binlerce binanın yıkılmasına yol açan 6 Şubat depremlerinin ardından yaşananların bunun ispatı olduğunu kaydetti.
Gelişmiş ülkelerin bile yıllarca baş edemeyeceği enkaz yığınlarını kısa sürede kaldırdıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni konutları inşa edip teslimine başladıklarını aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Asrın Felaketi”nin ardından milletin gösterdiği örnek dayanışmanın ayrıca takdire şayan olduğuna dikkati çekerek, “Türkiye Yüzyılı’nın inşasında Çanakkale’de yazılan destandan alacağımız çok önemli dersler olduğuna inanıyoruz. Birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize, sıkı sıkıya sahip çıktığımızda yedi düvel üzerimize gelse yıkılmayacağımızın ispatı olan Çanakkale ruhu, yolumuzu aydınlatmaya hep devam edecek. Rabbimden ülkemizi ve milletimizi gizli ve aşikâr her türlü beladan, afetten, tehditten muhafaza etmesini diliyorum” ifadelerini kullandı.
Çanakkale Deniz Zaferi’nin 109. yıl dönümünü bir kez daha tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Mart Şehitleri Anma Günü’nde, Çanakkale Destanı’nda imzası olan erinden komutanına, kahraman Mehmetçiklerden her birini, şehit ve gazilerin tamamını rahmetle yâd ettiğini sözlerine ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tören programı kapsamında Çanakkale Savaşları kahramanlarının rölyefinin yer aldığı Atatürk Anıtı’na çelenk bıraktı. Saygı duruşunda bulunulan, saygı atışının yapıldığı ve İstiklal Marşı’nın okunduğu törende, Kur’an-ı Kerim tilaveti gerçekleştirildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şehitlik Anı Defteri’ni imzaladıktan sonra beraberindekilerle şehitliklere karanfil bıraktı. Şehit yakınlarını selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir süre onlarla sohbet etti.
SOLOTÜRK’ün gösteri uçuşunun yer aldığı törende, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından denizden gemi geçişi yapıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla düzenlenen iftar programında yaptığı konuşmada, “Ülkemizi, dünyanın en kapsayıcı sosyal güvenlik sistemiyle, en etkin sağlık hizmetlerinin sunulduğu bir ülke konumuna getirdik. İnsanımızın sosyal ve ekonomik statüsünden bağımsız olarak en iyi sağlık hizmetini alabilmesi için gereken her türlü adımı attık” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen iftar programına katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Mart Tıp Bayramı kapsamında Sağlık Bakanlığınca gerçekleştirilen iftar programındaki konuşmasında, 81 ilden gelerek programa katılan sağlık çalışanlarını selamladı, ramazanlarını tebrik etti.
Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da ebedî azaptan kurtuluş olan ramazanın hayırlara vesile olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vazife esnasında şehit düşenler başta olmak üzere hayatını kaybeden sağlık çalışanlarına rahmet dileyerek, “Hastalara şifa, dertlilere deva olabilmek için ülkemizin dört bir yanındaki sağlık kuruluşlarımızda fedakârca görev yapan 1 milyon 300 bini aşkın sağlık personelimiz var. Bu sağlık ordumuzun her bir mensubuna ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum” ifadesini kullandı.
“SON ASRIN EN BÜYÜK SAĞLIK KRİZİNİ BAŞARIYLA YÖNETTİK”
Sağlık personelini, “İnsanın kendini en çok çaresiz hissettiği, yardıma, umuda en çok ihtiyacı olduğu zamanda imdada koşanlar” olarak tanımlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Sağlıkçılar dışında hayatının her anında Rabbimizin şafi esmasına şahit olan, halik esmasına şahitlik eden başka bir meslek grubu bulunmuyor. Aynı şekilde kendinin, evinin, çocuklarının rızkını kazanırken sağlık personelimiz kadar dua alan bir başka kimse de yoktur. Elbette rahat hayat sürmek için maddi imkânlar önemlidir ama canı yanan, yakalandığı hastalıktan kurtulmak için umut arayan bir hastanın şifa bulmasına vesile olmanın yeri asla doldurulamaz. Sizler işte böyle ulvi ve manevi yönü yüksek bir vazifeyi icra ediyorsunuz. Rabbim hepinizden razı olsun. Biz de yolumuz hastaneye her düştüğünde Kanuni Sultan Süleyman’ın şu veciz sözündeki hikmetin sırrına bir kez daha özellikle ulaşıyoruz; Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. Evet, şu dünyada sağlıktan, bir nefes sıhhatten daha değerli bir nimet, daha büyük bir mutluluk olmadığının hepimiz farkındayız. O büyük sultan devletin tüm imkânlarını bir sağlıklı nefese feda edebileceğini söylüyor.”
Sağlık kadar sağlık hizmetine ulaşım imkânlarının da çok önemli olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güçlü, etkin, modern ve iyi işleyen bir sağlık sisteminin kıymetini Kovid-19 salgını süreci başta olmak üzere son yıllarda pek çok kez gördük. İki yıl boyunca tüm dünya ile birlikte ülkemizi de etkileyen, milyonlarca insanın hayatını kaybettiği bu salgın, her ne sebeple olursa olsun sağlık yatırımlarının asla ihmale gelemeyeceğini bize göstermiştir. Türkiye, kimi çevrelerin art niyetli eleştirilerine rağmen 2002’den bu yana sağlık altyapısına yaptığı devasa yatırımların karşılığını Kovid-19 salgını döneminde fazlasıyla almıştır. Sizlerin de olağanüstü gayretleriyle son asrın en büyük sağlık krizini başarıyla yönettik. Bize örnek gösterilen Batılı ülkelerin bile baş etmekte aciz kaldığı bu zor dönemi hamdolsun biz devletimizi vatandaşına karşı mahcup edecek hiçbir duruma mahal vermeden suhuletle geride bıraktık” diye konuştu.
“ŞEHİR HASTANELERİMİZ HEM SALGINLA HEM DE DEPREM FELAKETİYLE MÜCADELENİN SEMBOLÜ HÂLİNE GELDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinde de sağlık altyapısının gücüne şahitlik ettiklerini söyledi.
Depreme dayanıklı şekilde yeniden inşa ettikleri veya şehirlere sıfırdan kazandırdıkları sağlık tesislerinin depremden sonra âdeta elleri, ayakları, her şeyleri hâline geldiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle şehir hastanelerimiz hem salgınla hem de deprem felaketiyle mücadelenin sembolü hâline geldi. Bugüne kadar toplamda 36 bin 300 yataklı 24 şehir hastanemizi hizmete açtık. ‘İsraf’ denilen, ‘Ne gerek var’ denilerek engellenmeye çalışılan bu modern sağlık üsleri, her iki süreçte de gerçekten kritik roller üstlendiler. Hastanelerimizden hizmet alan hasta yükümüzün dörtte birini şimdiden şehir hastanelerimiz yüklenmiş durumdadır” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her büyük şehri bir şehir hastanesiyle buluşturmayı hedeflediklerini dile getirerek, “Hâlihazırda 14 şehir hastanemizin inşaatı devam ediyor. Planlama aşamasında da üç şehir hastanemiz var. İnşallah bunları da peyderpey tamamlayarak hizmete sunacağız” diye konuştu.
“SAĞLIK ALTYAPISINDA DÜNYADA, TÜRKİYE’NİN ELİNE SU DÖKECEK ÜLKE OLMADIĞINI HERKES KABUL EDİYOR”
Göreve geldiklerinde diğer altyapılar gibi sağlık sisteminin de aksadığı bir Türkiye olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Ekonomik imkânı olmayan doğru düzgün sağlık hizmeti alamıyor, insanlar cenazelerini teslim almak için senet imzalamak zorunda bırakılıyordu. Öyle ki hastaneler, şifa dağıtan bir sağlık yuvası olmaktan ziyade vatandaşın ‘Allah düşürmesin’ dediği bir eziyet çarkına dönüşmüştü. Sağlık alanında Türkiye’ye ve Türk milletine yakışmayan bu tabloya son verdik. Ülkemizi, dünyanın en kapsayıcı sosyal güvenlik sistemiyle, en etkin sağlık hizmetlerinin sunulduğu bir ülke konumuna getirdik. İnsanımızın sosyal ve ekonomik statüsünden bağımsız olarak en iyi sağlık hizmetini alabilmesi için gereken her türlü adımı attık. Çok farklı hayallerle Avrupa ve Amerika’ya giden kimi vatandaşlarımızın bu ülkelerde özellikle sağlık alanında yaşadıkları düş kırıklığı herkesin malumudur.”
“Sağlık altyapısında dünyada Türkiye’nin eline su dökecek ülke olmadığını bugün hemen herkes kabul ediyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hatta öyle bir seviyeye ulaştık ki artık bizim hastalarımız dışarıya gitmiyor, Avrupa’sından Amerika’sına, dünyanın onlarca farklı ülkesinden insanlar artık şifalarını Türkiye’de arıyor, Türkiye’deki hastanelerde arıyor. Kendi vatandaşlarımızla birlikte her yıl yüzbinlerce insan sağlığını sizlere, gurur kaynağımız olan Türk hekimlerine emanet ediyor. Türkiye’nin sağlık turizminden aldığı payın giderek arttığını görüyor, bundan da ülkemiz adına memnuniyet duyuyoruz. Sağlık turizminde geçen seneyi 1,2 milyon başvuruyla kapattık. Bu yılın ilk iki ayında başvuru sayısı ise 225 bini aştı. Şehir hastanelerimize yenilerinin eklenmesiyle inşallah sağlık turizminde çok daha iyi yerlere geleceğimize inanıyorum” değerlendirmesinde bulundu.
“HER ALANDA SAĞLIK KADROMUZA DESTEK VERDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin sağlık altyapısını güçlendirirken sağlık çalışanlarını da ihmal etmediklerine vurgu yaparak şunları kaydetti: “Sistemin asli unsurunun doktoru, hemşiresi, bakıcısı, teknisyeniyle sağlık personelleri olduğunu asla unutmadık. Bu anlayışla özlük haklarından çalışma şartlarına kadar her alanda sağlık kadromuza destek verdik, sahip çıktık. Sağlıkta Beyaz Reform adını verdiğimiz bir dizi değişimle fiili hizmet zammı ve mali haklar konusunda iyileştirmeler yaptık. Döner sermayeden kesilen sabit ödemeleri merkezi bütçeye aktardık, ek ödemede iyileştirmelere gittik. Sağlık çalışanlarımızın 3 bin 600 ek göstergeden faydalanmasını sağladık. Tıp ile diş hekimliği son sınıf öğrencilerine asgari ücret düzeyinde ödemeyi başlatarak, emeklerinin karşılığını alabilmelerini sağladık. Mesleki Sorumluluk Kurulu marifetiyle hastaların ve sağlık çalışanlarının haklarını korumayı hedefledik.”
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti, kasten öldürme, silah kaçakçılığı ve işkence suçlarında olduğu gibi katalog suçlar kapsamına aldıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bütün bunlara rağmen sınırlı da olsa zaman zaman şiddet haberlerine rastlıyoruz. Şifa vermek için görev yapan sağlık çalışanlarımıza saldırılmasına, hakaret edilmesine, şiddet uygulanmasına müsamahamız yoktur ve olamaz. Sizlerin görevlerinizi huzur ve güven içinde yerine getirebilmeniz amacıyla elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iftara katılımlarından ötürü sağlık çalışanlarına teşekkür ederek ramazan aylarını ve 14 Mart Tıp Bayramlarını tebrik etti.
Konuşmaların ardından Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, modern tasarım hat levha, el yapımı kâğıt üzerine akrilik ve yağlı boyla ile hazırlanan, Allah’ın isimlerinden “Ya Şafi” yazılı tabloyu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hediye etti.
Programda daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İbni Sina Hizmet Ödülleri” kapsamında, “Cerrahi Tıp Bilimleri” kategorisinde Malatya İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Sezai Yılmaz’a, “Dahili Tıp Bilimleri” kategorisinde Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Ümit Murat Şahiner’e, “Temel Tıp Bilimleri” kategorisinde Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Özcan Erel’e ödüllerini verdi.
“Vefa ve Fedakârlık” kategorisinde ise Nevşehir Devlet Hastanesi’nden Acil Tıp Uzmanı Uzm. Dr. Yusuf Yılmaztürk, Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Acil Tıp Uzmanı Uzm. Dr. Cihat Yel ile Hatay Hassa İlçe Sağlık Müdürü Doktor Yasemin Türk de ödüllerini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinden aldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şırnak mitinginde yaptığı konuşmada, “Türkiye Yüzyılı güneşinin doğuşuna kimse mani olamayacaktır. Artık sadece daha kararlı değil, aynı zamanda daha güçlüyüz” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adliye Meydanı’nda düzenlenen Şırnak mitingine katılarak bir konuşma yaptı.
Buradaki konuşmasına, Şırnak’ta bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getirerek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şırnak’ın dağlarıyla, nehirleriyle, vadileriyle, insanıyla yine bir başka güzel olduğunu söyledi.
Şırnak’ın, dünyanın en güzel sevda hikâyelerinden biri olan Mem-u Zin’e ev sahipliği yaptığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yavuz’un emaneti Şırnak’ın, dağlarıyla, nehirleriyle, vadileriyle, insanıyla bir başka güzel olduğunu ifade etti.
Bin yılı aşkındır, medeniyetin, kardeşliğin, inancın, birlik ve beraberlik ruhunun nabzının attığı Şırnak’ı, Allah için sevdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Yaşadığı acıları ve sevinçleri dengbejleriyle, türküleriyle destana dönüştüren Şırnak’ın bize olan muhabbetini biliyoruz. İnşallah başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ebedî azaptan kurtuluş olan Ramazan-ı Şerif bu muhabbetin güçlenmesine vesile teşkil edecektir. Rabb’im, bu kutlu ayda tuttuğumuz oruçları, yaptığımız ibadetleri katında kabul eylesin. Bu mübarek günler yüzü suyu hürmetine Rabb’im dünyadaki tüm mazlumlara, mağdurlara, gariplere huzur, esenlik, selamet ihsan eylesin. Bizler kendi evlerimizde, yuvalarımızda oruçlarımızı tutar, ibadetlerimizi eda ederken, yakın uzak coğrafyamızda durum hiç iç açıcı değil. Her an başlarına bir şey gelme endişesiyle yaşamak, iftarını açacak bir lokma bulabilme umuduyla koşturmak zorunda kalan insanların Allah yardımcısı olsun diyoruz. Sahip olduğumuz huzurun, güvenin, sağlığın, nimetin şükrünü ifa etmek için ramazan ayı önemli bir fırsat. Kendimizi gelip geçici sıkıntıların girdabına kaptırıp elimizdekilerin değerini bilmezsek, Hakk’ın huzuruna vardığımızda mahcup oluruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çoğu yalan, yanlış haberlerle milleti karamsarlığa sürüklemek isteyenlerin amacının, eleştirdiklerinin yerine daha iyisini koymak olmadığının altını çizerek, “Bunların gayesi, ülkeyi tekrar eski istikrarsızlık, kavga, terör günlerine döndürmektir. Türkiye’nin geleceği için en küçük bir hayalleri, vizyonları, programları olmayanların heybesindeki tek malzeme budur” değerlendirmesinde bulundu.
“BİZ SADECE ESER VE HİZMET SİYASETİ YAPTIK”
Bu ülke ve millet için çok büyük hayallerinin olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, önce 2023 hedefleri ile Türkiye’yi bugünlere hazırladıklarını, şimdi de Türkiye Yüzyılı ile ülkenin geleceğini inşa etmenin mücadelesini verdiklerini dile getirdi.
Sadece eser ve hizmet siyaseti yaptıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu: “Geçtiğimiz 21 yılda vatan topraklarının her karışına terimizi akıttık. Ülkenin her bireyinin hayatına olumlu yönde dokunduk. Yaptığımız hizmetlerin en yakın şahitlerinden biri de Şırnak’tır. Gerçi Şırnak ile aramıza girmek için her yolu deneyenler de oldu. Sadece Şırnak’la değil, bu bölgenin tamamıyla bizim ve ülkemizin bağını koparmaya çalıştılar. Hâlbuki kalpsiz bir vücut olur mu? Şırnaksız, Mardinsiz, Diyarbakırsız bir Türkiye de olmaz. Geçmişte yaşanan kimi olumsuzluklar bu gerçeği asla değiştiremez. Cumhuriyet tarihi boyunca ülkemizin pek çok yerinde insanlarımız farklı sebeplerle sıkıntı, eziyet çekti, yokluk yaşadı.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Geri kalmışlık sadece bu bölgenin değil, küçük bir kesim dışında milletimizin tamamının, ülkedeki her şehrin kaderi yapılmak istendi. Tek parti faşizmi hem maddi mahrumiyetleriyle hem manevi eziyetleriyle bu anlayışın en başta gelen temsilcisiydi. Rahmetli Menderes bu gidişe ‘dur’ diyen ilk lider olarak milletimizin önüne yeni bir ufuk açtı. Darbeler, cuntalar ve vesayetler devriyle bu ufuk sürekli karartılmak istenmişse de milletimiz kazanımlarına hep sahip çıktı. Millet bununla kalmadı, yakaladığı her fırsatta tercihini millî iradenin güçlenmesinden yana yaparak, kazanımlarını adım adım ileriye taşıdı. Dolayısıyla bir döneme damgasını vuran faşizan uygulamalar, sizlerle birlikte bu ülkenin inancına, kültürüne, değerlerine sahip çıkmak isteyen tüm insanların başına musallat olmuştur.”
“21 YILDA GERÇEKLEŞTİRDİĞİMİZ DEMOKRASİ VE KALKINMA DEVRİMİYLE İÇERİDEKİ VE DIŞARIDAKİ TÜM UNSURLARIYLA SİNSİ OYUNU BOZDUK”
“Bölücü terör örgütü, tek parti faşizmiyle bu topraklarda kurulmaya çalışılan zulüm düzeninin sürmesi için ülkemizin başına bela edilen bir araçtır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Devletin hataları elbette olmuştur, ama bölücü örgüt aleni bir ihanetin, hepimizi birden hedef alan karanlık bir senaryonun maşalığını yapmıştır. Son 21 yılda gerçekleştirdiğimiz demokrasi ve kalkınma devrimiyle içerideki ve dışarıdaki tüm unsurlarıyla biz işte bu sinsi oyunu bozduk. Şimdi de güney sınırlarımız boyunca oluşturmaya başladığımız güvenlik koridoruyla etrafımızdaki ateşin ülkemize sıçramasının önüne tamamen geçiyoruz. Türkiye’yi bu ateşin içine çekmek için kullanılan terör örgütleriyle sınırlarımız arasına set çekerek hem emperyalistlere hem maşalarına mesafe koyuyoruz. Elbette bu noktaya kolay gelmedik. Kendi mücadelemizi, kendi imkânlarımızla yürütecek seviyeye gelmek kolay olmadı. Çok fedakârlık yaptık. Hamdolsun emeklerimizin karşılığını alıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha düne kadar bu ülkenin kaynaklarını sömürmek için bize uçağından tankına, helikopterinden radarına envaiçeşit savunma sanayi ürünü pazarlayanlar, şimdi bizim ürünlerimize talip olmaya başladılar. Yıllarca ülkemizi pazar, insanımızı ucuz insan gücü, topraklarımızı ucuz ham madde kaynağı olarak görenler, şimdi bizim pazarımız hâline dönüştü. Yani oyunu tersine çevirdik. Şayet istikrar ve güven iklimimizin zarar görmesine engel olursak, birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıkarsak, aramıza fitne sokmak isteyen muhterislere fırsat vermezsek, sahip olduğumuz imkânları çok çalışarak fırsata dönüştürürsek, emin olun Allah’ın izniyle daha fazlasını gerçekleştireceğiz. Siz bakmayın felaket tellallığı yapanlara” diye ekledi.
“ÜLKEMİZİ DEMOKRASİSİYLE, ALTYAPISIYLA, EKONOMİSİYLE, SOSYAL DESTEKLERİYLE DÜNYANIN İLK 10 ÜLKESİ ARASINA DÂHİL ETMEYE AZ KALDI”
Türkiye’nin önünün, ufkunun ve bahtının açık olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Yüzyılı güneşinin doğuşuna kimsenin mani olamayacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Artık sadece daha kararlı değil, aynı zamanda daha güçlüyüz. Yıllarca vaktimizi ve enerjimizi heba eden yüklerden kurtuldukça ülkemizi geliştirme, milletimizi zenginleştirme yolunda daha hızlı ilerliyoruz. Ülkemizi demokrasisiyle, altyapısıyla, ekonomisiyle, sosyal destekleriyle dünyanın ilk 10 ülkesi arasına dâhil etmeye az kaldı” diye konuştu.
Türkiye’nin satın alma paritesine göre millî gelirde dünyada 11’inci sırada olduğunu bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biraz daha gayretle, çalışmayla, üretmeyle inşallah bu işi başaracağız. Herkesi iş sahibi yaparak, millî gelirimizi artırarak, kişi başına gelirimizi çoğaltarak, garip gurebaya kol kanat gererek, hedeflerimize mutlaka ulaşacağız” ifadelerini kullandı.
Mahalli idareler seçimlerinde desteği, bu mücadeleyi tüm şehirlerle vermek için istediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şırnak’ın desteğinin ayrı bir öneme sahip olduğunu vurguladı.
ŞIRNAK’A YAPILAN YATIRIMLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eser ve hizmet siyasetinin en somut örneklerinin şehirlere yaptıkları yatırımlar olduğunun altını çizerek, bu anlayışla Şırnak’a 100 milyar lira kamu yatırımı yaptıklarını söyledi.
Eğitimde 4 bin 244 adet yeni derslik inşa ettiklerini ve Şırnak Üniversitesini kente kazandırdıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlik ve sporda 2 bin 476 kişi kapasiteli yükseköğrenim yurtları açtıklarını, dört gençlik merkezi, Şırnak Şehir Stadyumu ile 38 spor tesisi yaptıklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 bin kişilik Cizre Stadyumu’nun yapımı için şu anda ihale aşamasında oldukları bilgisini vererek ihtiyaç sahibi vatandaşlara da toplam 10 milyar lira kaynak aktardıklarını belirtti.
Sağlıkta 545 yataklı, sekizi hastaneden oluşan toplam 64 sağlık tesisini şehre kazandırdıklarını da vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 517 yataklı Şırnak Merkez Devlet Hastanesi ile Silopi Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi ek binasının inşaatının devam ettiğini aktardı.
TOKİ aracılığıyla Şırnak’ta bugüne kadar 11 bin 111 konut yaptıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Kentsel dönüşümde şehrimizde 16 bin 219 bağımsız bölümün dönüşümünü gerçekleştirdik. Şırnak’taki iki millet bahçemizden birinin yapımı sürüyor, diğeri proje aşamasında. Şehrimizde 25 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol mesafesini 197 kilometreye çıkardık. Silopi-Habur yolunu, Cizre ve Silopi çevre yollarını yaptık. Tır Parkı Köprülü Kavşağı, Cizre Köprülü Kavşağı ve Silopi Çevreyolu köprülü kavşaklarını tamamladık. Saklan, Zencur, Telkabin ve Habur 3 köprülerini hizmete verdik. Ayrıca Çizre-Şırnak yolundaki Şehit Dündar Page Tüneli’ni, Şehit Mustafa Erdal Tüneli’ni ve Cudi viyadüğünü tamamladık. Şırnak Ortabağ-Çığlı yolunda, Ballı Tüneli, İnceler Tüneli, Ortabağ1 ve 3 tünelleri hizmete girdi.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, projeleri kapsamında çok sayıda tünelin de yer aldığı çeşitli yol-inşa çalışmalarının sürdürüldüğüne işaret ederek, Şırnak, şehir içi yolları ile Silopi, Cizre, İdil, Kumçatı ve Kasrik geçiş yollarındaki üstyapı çalışmalarını da büyük ölçüde tamamladıklarını bildirdi.
Uzunluğu 179 kilometreyi bulan Nusaybin, Cizre, Silopi, Ovaköy demir yolunu elektrikli, sinyalli ve çift hatlı olarak yapmayı planladıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şehrimize kazandırdığımız Şerafettin Elçi Havalimanımızın yolcu trafiği açıldığı günden bugüne 10 katına çıktı. Şırnak’a son 21 yılda yedi baraj, bir sulama tesisi, 40 taşkın koruma tesisi ve altı hidroelektrik santral inşa ettik. Tamamladığımız tesislerle Şırnak Silopi, Cizre ve İdil’e içme suyu temin ettik. Yapımına başlayacağımız Cizre Barajı ile Cizre İdil ovalarının toplamda 640 bin dekar zirai arazisini suyla buluşturacağız.”
Planlama çalışmaları süren Nerdüş ve Şenoba Barajları ile Bazamir Göleti’ni inşa edeceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tesislerle Silopi Ovası sulaması projesi dâhilinde 307 bin dönüm zirai araziyi daha su ile buluşturacaklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şırnaklı çiftçilere yaklaşık 15 milyar lira tarımsal hibe desteği verdiklerini dile getirerek, Siirt fıstığını atıl durumdaki arazilerde yeni aşılarla hızla yaygınlaştırdıklarını anlattı.
“GABAR’DA GÜNLÜK PETROL ÜRETİMİNDE HEDEF 100 BİN VARİL”
Bölgenin en önemli geçim kaynakları arasında yer alan hayvancılığı geliştirmek için çok sayıda proje uyguladıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “İstihdamı desteklemek için Şırnaklı işverenlerimize 1,5 milyar lira tutarında prim teşviki verdik. Enerjide Şırnak’a, İdil’e ve Silopi’ye doğal gaz arzını sağladık. Beytüşşebap, Güçlükonak, Karalar ve Uludere’ye de inşallah 2026’da doğal gaz arzını sağlayacağız. Şu anda Gabar’da günlük petrol üretiminde nereye vardık biliyor musunuz? 37 bin varili geçmiş durumdayız. Hedef 100 bin varil. Buralar uçacak, uçacak. Bu ay sonuna kadar günlük 40 bin varili geçmek, yıl sonunda da 100 bin varil üretime ulaşmayı hedefliyoruz. Kato Dağı ve Faraşin Yaylası da yeni petrol arama alanlarımız arasına girdi. Boş durmuyoruz, çalışıyoruz. Hayata geçirdiğimiz yatırımlarla Şırnak’ı madenleriyle, jeotermaliyle, güneşiyle, rüzgârıyla ülkemizin önde gelen enerji üslerinden biri yapmakta kararlıyız. Daha düne kadar terör yüzünden kimsenin giremediği yerlerde bugün insanlarımız huzur içinde yaşıyor, geziyor, dolaşıyor. Hatta Gabar’daki Süryani vatandaşlarımızdan, Beytüşşebap’taki Keldani vatandaşlarımızdan köylerine geri dönenler oldu.”
Vatandaşların rahatı için yaylalara, mesire alanlarına içinde her türlü ihtiyacı karşılayacak tesislerin yer aldığı dinlenme alanları inşa ettiklerini, yollarını yaptıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir dönem adı korkuyla anılan Cehennem Deresi’nde cam ve ahşap seyir terasları, yürüyüş parkurları kurulduğunu kaydetti.
“ŞIRNAK’I BÖLGEMİZİN VE ÜLKEMİZİN ÖNDE GELEN ÜRETİM VE İSTİHDAM MERKEZLERİNDEN BİRİ HÂLİNE GETİRMEK İSTİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, miting alanında 25 bin vatandaşın olduğunu bildirerek, Şırnaklıların yol boyunca kendisini karşıladığını söyledi.
31 Mart’tan sonra yerel yönetimlerle iş birliği içinde bu yatırımlara çok daha fazlasını ekleyeceklerine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Cumhurbaşkanıyla, bakanlıklarıyla, belediyeleriyle ele ele vererek Şırnak’ı bölgemizin ve ülkemizin önde gelen üretim ve istihdam merkezlerinden biri hâline getirmek istiyoruz. Bunun için şu üç hususta sizlerin desteğine ve katkısına ihtiyacımız var. Öncelikle terörün bir daha bu topraklarda tutunamamasını sağlayacağız. Sizler de gördünüz. Terör varsa ne yatırım ne iş ne huzur ne muhabbet oluyor. İkinci olarak şehrimizin imkânlarıyla ülkemizin hedeflerini örtüştürüp doğru ve gerçekçi adımlarla Şırnak’ı kalkındıracağız. Üçüncü olarak sizlerin ve evlatlarınızın güvenli ve müreffeh geleceği için zihinlerinde hiçbir program, yüreklerinde hiçbir heyecan olmayanlara iradenizi teslim etmeyin. Onları kendi ağababalarıyla baş başa bırakın ki gerçek çapları ve yüzleri ortaya çıksın. Belediye başkan adaylarımızı sizlere emanet ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mitingin ardından Şırnak Valiliğine geçerek Vali Cevdet Atay’dan çalışmalara ilişkin bilgi aldı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.