Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kahramanmaraş-Göksun Yolu Açılış Töreni’ne katıldı.
Törende katılımcıları hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm Kahramanmaraşlılara selamlarını ileterek kentte bulunmaktan duyduğu memnuniyeti diye getirdi.
“BİZ BÜYÜK HAYALLERİ VE HEDEFLERİ OLAN BİR ÜLKEYİZ”
“Biz hep birlikte, tarihiyle, kültürüyle, medeniyet değerleriyle büyük bir ülkenin vatandaşlarıyız. Aynı zamanda biz büyük hayalleri ve hedefleri olan bir ülkeyiz” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şair-yazar Necip Fazıl Kısakürek’in “Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım” sözünü anımsatarak, Türkiye’ye dev eserler bırakmak için karıncalar gibi durmaksızın, yorulmaksızın çalıştıklarını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, il kongreleri vesilesiyle şehirleri ziyaret ettiğini ve aynı zamanda yapımı tamamlanan eser, proje ve yatırımların açılışlarını gerçekleştirdiğine işaret ederek, şöyle devam etti: “Geçen hafta Samsun’da ülkemizin en büyük demiryolu modernizasyon çalışması olan Samsun-Sivas Rehabilitasyon Projesi’nin açılışını yaptık. Önceki hafta toplam bedeli 1 milyar 600 milyon lirayı aşan kamu ve özel sektör yatırımını Malatyamızla buluşturduk. Şırnak ziyaretimizde toplam yatırım tutarı 3,5 milyar lirayı geçen yüzlerce hizmeti şehrimizin istifadesine sunduk. Ülkemizin dört bir yanında barajların, fabrikaların, hastanelerin, sağlık ve üretim tesislerinin, yolların, tünellerin açılışlarını gerçekleştirdik, gerçekleştiriyoruz. Bugün de Kahramanmaraş’ta sadece şehrimizin ve bölgemizin değil, tüm Türkiye’nin gurur abidesi olacak bir eserin açılış heyecanını yaşıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki yıllarda inşası biten bölümleri peyderpey trafiğe açılan Kahramanmaraş-Göksun Yolu’nun tamamının bugün resmen hizmete açıldığını belirterek, bu projenin Güneydoğu Anadolu’yu, İç Anadolu’yu ve Karadeniz’i birbirine bağlayan güzergâh üzerinde yer alan stratejik bir yatırım olduğunun altını çizdi.
“BU PROJE, BÖLGENİN SOSYAL VE EKONOMİK GELİŞİMİNE BÜYÜK KATKI SUNACAK”
Açılışı yapılan 64,1 kilometre uzunluğundaki yolda 11 adet çift tüp tünel, iki adet viyadük, üç adet köprü ve altı adet köprülü kavşak bulunduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tünel ve viyadüklere Türkiye’nin kültür ve sanat hayatına eşsiz katkılarda bulunan Kahramanmaraşlı güzel insanların isimlerini verdiklerini, yola da Edebiyat Yolu adını verdiklerini açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hepsi de Kahramanmaraş’ın bereketli ikliminde yetişen Ali Kutlay’ın, Âşık Mahsuni Şerif’in, Hayati Vasfi Taşyürek’in, Abdürrahim Karakoç’un, Bahaettin Karakoç’un, Cahit Zarifoğlu’un, Alaeddin Özdenören’in, Akif İnan’ın, Rasim Özdenören’in, Erdem Bayazıt’ın, Nuri Pakdil’in, Sezai Karakoç ve Necip Fazıl Kısakürek’in isimlerini yol üzerindeki tünel ve viyadüklere verdik. ‘Yedi Güzel Adam’ın yanına, Kahramanmaraş’ın diğer güzel şairlerini de ekleyerek, yolumuzu daha da güzelleştirdik. Bu kadar şairin ismini taşıyan yolun adının da Edebiyat Yolu olması kadar tabii bir şey olamaz” diye konuştu.
Kahramanmaraş-Göksun arasındaki 80 kilometrelik mesafenin, bu yolla 64,1 kilometreye, seyahat süresinin de 41 dakikaya indirildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, zamandan 75,2 milyon lira ve akaryakıttan 55,1 milyon lira olmak üzere yıllık toplam 130,3 milyon lira tasarruf edileceğinin altını çizdi.
Edebiyat Yolu’nun Kayseri-Kahramanmaraş-Gaziantep Devlet Yolu ile bütünleştiğini, bu projenin transit trafik ve turizm hareketliliğinde sağlayacağı artışla, bölgenin sosyal ve ekonomik gelişimine büyük katkı sunacağını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplam yatırım bedeli 4 milyar 671 milyon lirayı bulan bu eserin Kahramanmaraş’ı çok farklı bir konuma taşıyacağına inandığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kahramanmaraş’ın tarihi, kültürü, yiğitleriyle kendilerine hep ilham vermiş bir şehir olduğuna vurgu yaparak, “İstiklalimizin, bağımsızlığımızın, hür bir millet oluşumuzun öncülerinden olan bu şehrin tarihimizde çok özel bir yeri, aziz bir hatırası vardır. İşgale karşı Maraş’ta tutuşturulan bağımsızlık aşkı, Sütçü İmam’ın şahsında sembolleşen kahramanlık, milletimizin yolunu aydınlatmıştır” ifadesini kullandı.
Millete mahcup olmamak, vatandaşın güvenini, teveccühünü boşa çıkarmamak için var güçleriyle çalıştıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, içerde vesayetin temsilcilerinin, dışarıda Türkiye düşmanlarının sabotajlarına rağmen yapılan okullarla, açılan üniversitelerle, inşa edilen yollarla, konutlarla, tünellerle, barajlarla şehirler çehresini değiştirdiklerini kaydetti.
“Eğitimi, sağlığı, adalet ve emniyeti güçlendirerek; ekonomiyi, ihracatı, üretimi büyüterek, ülkemizin gücüne güç, itibarına itibar katarak Türkiye’ye hamdolsun çağ atlattık” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Kimsenin kökenine, meşrebine, farklılıklarına bakmadan bu ülkenin tüm renklerini aynı samimiyetle kucakladık. 83 milyonunun her bir ferdine aynı sevdayla, aynı heyecanla hizmet ettik. Biz bu ülkenin sadece güneyini, batısını birileri gibi sahillerini değil; 780 bin kilometrekarenin her bir karışını, her bir çakıl taşını seviyoruz. Biz milletimize bakınca farklılıkları değil, yüreği Anadolu coğrafyası kadar büyük 83 milyonluk bir aile görüyoruz. Bizim kalbimize bu ülkenin her bir köşesinde yaşayan insanımıza yetecek kadar büyük bir ‘Türkiye Sevdası’ bulunuyor. Açıkçası elini vicdanına koyan herkes, 2002 ile bugünü mukayese ettiğinde şu gerçeği çok net bir şekilde kabul ediyor. 18 yıl öncesine göre Türkiye daha dengeli bir yapıya kavuşmuş; illerimiz arasındaki hizmet ve altyapı farkı büyük oranda ortadan kalkmıştır.”
“83 MİLYONUN HER BİR FERDİNİN DEVLETİNE YENİDEN GÜVENMESİNİ, İNANMASINI SAĞLADIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin her bölgesinde, her şehrinde aynı hizmetlerin bulunduğuna dikkati çekerek, “Sağlık hizmetlerinde, eğitimde, ulaşımda, sosyal yardımlarda Cumhuriyet tarihinin en eşitlikçi tablosuna bizim dönemimizde kavuşmuştur. En Batı’dan en Doğu’ya; en Kuzey’den en Güney’e kadar her yere ulaştık. Yatırımlarımızla sadece adaletsizlikleri gidermedik, aynı zamanda milletimizin birlik ve beraberliğini, kardeşliğini de büyüttük. 83 milyonun her bir ferdinin devletine yeniden güvenmesini, inanmasını sağladık” dedi.
Türkiye’yi açılışı yapılan Edebiyat Yolu gibi nice eserlerle buluşturmaya devam edeceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yolun yapımında emeği geçenleri tebrik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından, açılışı yapılan yolun hayırlı olmasını dileyerek Edebiyat Yolu’nun açılış kurdelesini kesti. Cumhurbaşkanı Erdoğan daha sonra Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun kullandığı Cumhurbaşkanlığı aracı ile açılışı yapılan Edebiyat Yolu’nda kısa bir tur attı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Kapasite Geliştirme ve Eğitim Çalıştayı katılımcılarını Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu’nda kabul etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabulde yaptığı konuşmada, çalıştayın başarılı geçmesini ve hayırlara vesile olmasını diledi.
“İçerik itibarıyla oldukça zengin ve kapsamlı bir programın hazırlanmasına öncülük eden, fikirleriyle programa katkı veren herkese teşekkür ediyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, dört gün boyunca siyaset, bürokrasi, sivil toplum ve akademi dünyasından kıymetli isimlerle bir araya geleceksiniz. Böylece ülkemizin farklı alanlarda ulaştığı seviyeyi, en yetkili isimlerden bizzat dinleme fırsatı bulacaksınız. Geleceğe dair yol haritalarının şekillendirilmesi noktasında da çalıştayınız önemli roller üstlenecektir” şeklinde konuştu.
UID bünyesinde yapılacak istişarelerin de yeni bir vizyon, ufuk ve bakış açısı kazandıracağına inandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizler çalışmalarının merkezine istişareyi yerleştirmiş bir hareketiz. Peygamber Efendimizin ‘istişare eden pişman olmaz’ tavsiyesini bugüne kadar hep kendimize rehber edindik. Uluslararası Demokratlar Birliğimizin bu güzel programını ortak akla verilen önemin bir sembolü olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Çalıştayın bir diğer özelliğinin de Birliğin 20’nci kuruluş yıl dönümünde gerçekleştirilmesi olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bundan 20 sene önce Köln’de UETD ismiyle kurulan Birliğimiz, aradan geçen süre zarfında hamdolsun sürekli büyüdü, güçlendi, kökleşti. O gün samimi gönüllerin toprağa diktiği fidan, bugün dalları 25 ülkeye uzanan koca bir çınara dönüştü. Özellikle kültürel ırkçılık, İslam düşmanlığı, ayrımcılık, hatta antisemitizmle mücadelede Birlik, Avrupa’da daima en ön saflarda yer aldı. Uluslararası Demokratlar Birliği, Avrupa’daki kardeşlerimizin haklarının korunması, Avrupalı Türklerin entegrasyon süreçlerinin kolaylaştırılması genç kuşakların asimile olmadan içinde yaşadıkları topluma katılımı, siyaset, ekonomi, sivil toplum ve akademide insanlarımızın desteklenmesi gibi çok geniş bir yelpazede gerçekten kıymetli faaliyetler yürüttü, yürütüyor.”
“ULUSLARARASI DEMOKRATLAR BİRLİĞİ, SENE BAŞINDA YAPTIĞI KONGREYLE GÜÇLENMİŞ VE MOTİVASYONUNU ARTTIRMIŞTIR”
Avrupa’daki Türk diasporasının karşılaştığı sınamalar ve tehditler değiştikçe Birliğin faaliyet sahasının da genişlediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası Demokratlar Birliğinin son dönemde kendi insanımızla birlikte kardeş topluluklara da el uzatmasını çok kıymetli buluyorum. Hak ve adalet eksenli yürüttüğü çalışmalarla 20 yılda bir marka hâline dönüşen Birliğimizi canıgönülden tebrik ediyorum. Sizlerin şahsında Birliğe, maddi manevi destek olan, emek veren, daha iyi yerlere gelmesi için ter döken her bir kardeşime şükranlarımı sunuyorum” dedi.
Geride bırakılan 20 yılda Birlik çatısı altında görev alanlardan hayatını kaybedenleri de rahmetle yâd eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası Demokratlar Birliği, sene başında yaptığı kongreyle birlikte daha da güçlenmiş, gençleşmiş, dayanışmasını ve motivasyonunu arttırmıştır. İç tartışmaları geride bırakan birliğimiz, demokrasi ve hukukta sapmadan kuruluş misyonunu çok daha başarılı bir şekilde yerine getirecektir. Sizler de görüyorsunuz, sadece bizim değil Avrupalı Türklerin yanı sıra kimliğini ve kültürünü koruma mücadelesi veren on milyonlarca kardeşimizin de Uluslararası Demokratlar Birliğinden büyük beklentileri var” ifadelerini kullandı.
İslam düşmanlığından ırkçılığa, pek çok tehdidin Avrupa’da tırmandığı bir dönemde Uluslararası Demokratlar Birliğinin sorumluluğunun daha da arttığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha çok çalışmak, daha fazla gayret etmek zorunda olunduğunu belirtti.
“AVRUPA TÜRK TOPLUMU OLARAK HER ZAMANKİNDEN DAHA KUŞATICI VE KUCAKLAYICI BİR ANLAYIŞLA HAREKET ETMELİYİZ”
“Hak verilmez, alınır” şiarıyla mücadele temposunun biraz daha artırılması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Avrupa Türk toplumu olarak saflarımızı sıklaştırmalı, her zamankinden daha dinamik, daha kuşatıcı ve kucaklayıcı bir anlayışla hareket etmeliyiz. Her zaman söylüyorum; biz nerede yaşarsak yaşayalım milletçe güçlü olmak mecburiyetindeyiz. Asırlar boyu İslam’ın sancaktarlığını yapmış, tarihi şanlı zaferlerle dolu bir milletin evlatlarına zayıflık yakışmaz, geride olmak asla ve asla yakışmaz” dedi.
Salondaki katılımcıların da bu yüksek öz güvenle ve sorumluluk bilinciyle hareket ettiğine ve edeceğine inandığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi: “Sizlerden yaşadığınız ülkelerin siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve bilimsel hayatına daha fazla iştirak etmenizi, daha fazla katkı sunmanızı bekliyorum. Bugün yaklaşık 7 milyon insanımız Avrupa’da yaşıyor. Avrupalı Türklerin neredeyse yarısı Almanya’da ikamet ediyor. Vatandaşlarımız uzun yıllar haklarını kullanma noktasında sıkıntı çektiler. Opsiyon Modeli sebebiyle hakkaniyetli olmayan bir tercihe zorlandılar. Alman makamlarıyla olan görüşmelerimizde, sizden gelen taleplere göre biz de bu konuda yaşanan sıkıntıları pek çok kez gündeme taşıdık. Almanya’nın uzun yıllar direndikten sonra çifte vatandaşlığı kolaylaştıran düzenlemeleri kabul etmesini şu anda olumlu karşılıyoruz. Bu imkândan yararlanmanız, hak ve eşitlik mücadelenizde sizlere kuşkusuz fayda sağlayacaktır.”
Bu konudaki müspet yaklaşımlarını geçen hafta Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde misafir edilen Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’e de ifade ettiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Solingen faciasından 31 yıl sonra, 25 Mart’ta yine aynı yerde ikisi çocuk, dört kardeşimize yönelik düzenlenen ırkçı saldırıyı gündeme getirdik. Bu saldırının hiçbir karanlık nokta bırakılmadan tamamen aydınlatılması ve sorumluların da mutlaka cezalandırılması gerektiğini kendisine söyledim. Yurt dışında yaşayan onlarca vatandaşını ırkçı teröre kurban vermiş bir ülke olarak bu menfur hadiseler karşısında sessiz kalamayız. Vatandaşlarımızla birlikte soydaşlarımızın haklarını da korumak devletimizin asli görevlerinden biridir. Büyükelçiliklerimizin ve konsolosluklarımızın kapıları sizlere daima açıktır. İnşallah ilgili kurumlarımız vasıtasıyla bu davanın takipçisi olacağız.”
“ANTİSEMİTİZME KARŞI GÖSTERİLEN HASSASİYET İSLAM DÜŞMANLIĞI VE IRKÇILIK KAYNAKLI SALDIRILARDAN ESİRGENMEKTEDİR”
Nefret suçlarıyla mücadele noktasında Avrupa’da bir ayrımın söz konusu olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tür olaylarda suçun kendisinden ziyade, mağdurun kimliğinin daha fazla ön plana çıktığını, daha çok belirleyici olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Antisemitizme karşı gösterilen hassasiyet ne yazık ki İslam düşmanlığı ve ırkçılık kaynaklı saldırılardan esirgenmektedir. Hatta bu suçlar güvenlik birimlerinin karıştığı NSU cinayetlerinde olduğu gibi ‘dönerci cinayeti’ denilerek, önemsiz hale getirilmeye çalışılıyor” diye konuştu.
Müslümanlara ve göçmenlere yönelik ırkçı saldırıların çoğunun daha soruşturma aşamasında örtbas edildiğini herkesin bilindiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kur’an-ı Kerim’i hedef alan terör eylemlerinin “fikir özgürlüğü” parantezine alınarak görmezden gelindiğini belirtti.
Bu tarz çifte standart örneklerinin sayısının çoğaltılmasının mümkün olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Avrupa’daki gelişmeleri takip eden herkesin kabul edeceği gerçek şudur, bugün Türk ve Müslüman nefretinden beslenen Neonazi terörü, insanlarımızın can ve mal güvenliğini tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Aşırı sağcı akımların kimi Avrupa ülkelerinde bizzat devlet tarafından himaye edilmesi, Batı demokrasileri adına tam bir faciadır, utançtır, skandaldır” değerlendirmesinde bulundu.
“GAZZE’YE EN FAZLA İNSANİ YARDIM YAPAN ÜLKEYİZ”
Meselenin daha vahim tarafının, Türk ve Türkiye karşıtlığının son yıllarda bazı siyasetçiler ve medya eliyle körüklenmesi, teşvik edilmesi, vatandaşların hedef tahtasına konulması olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “İçeride köşeye sıkışan hangi siyasetçi varsa, aklına önce bize ve Türkiye’ye saldırmak geliyor. Seçimde başarısız olan kabahati kendinde aramak yerine bize ve ülkemize saldırarak temize çıkmaya çalışıyor. Bunu da açıktan değil demokrasi, hak ve özgürlük kavramlarının arkasına saklanarak yapıyorlar. Şahsımızı ve bizim üzerimizden ülkemizi hedef alan kampanyaların son dönemde artması tesadüf değildir. Bu kampanyaların tek bir hedefi vardır, o da bizi ve Türkiye’yi susturmaktır. Çünkü Türkiye, sadece İslam ve yabancı karşıtlığı meselesinde değil 7 aydır devam eden Gazze krizinde de dirayetli ve cesur bir duruş sergilemiştir. Yaklaşık 50 bin tonla Gazze’ye en fazla insani yardım yapan ülkeyiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in Gazzelilere uyguladığı soykırımı daima gündemde tuttuklarını, Filistin davasına verdikleri güçlü desteği her zeminde açıkça ifade ettiklerini dile getirerek, “Küresel siyonist lobinin tüm baskılarına rağmen bu tavrımızı koruyoruz. Kimliğine ve inancına bakmadan zalime zalim, mazluma mazlum demeye devam ediyoruz. Yıllardır bize demokrasi ve özgürlük dersi veren Batılı yöneticilerin, Gazze katliamlarında takındığı ikiyüzlü politikaları ibretle takip ediyoruz” diye konuştu.
“Gösteri hakkı kutsaldır” diyenlerin, 7 Ekim’den sonraki ilk icraatının kendi sokaklarında, Filistin’e destek gösterilerini yasaklamak olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sağa sola insan hakları karnesi düzenleyenler, 15 bini çocuk, toplam 35 bin Filistinlinin ölümünü sadece seyrettiler. Lafa her başladıklarında özgür basından dem vuranlar, İsrail saldırılarında hayatını kaybeden 140’tan fazla gazeteci hakkında tek bir cümle kurmadılar” ifadelerini kullandı.
Bugüne kadar İsrail güçlerinin hastaneleri bombaladığını, camileri, kiliseleri enkaz yığınına çevirdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsanların sığındığı mülteci kamplarını vurdu. Okulları, üniversiteleri, gıda sırası bekleyen sivilleri hedef aldı. Toplu mezarların şahidi olduğu toplu katliamlar işledi ama tüm bu vahşet sahneleri yaşanırken bir avuç vicdan sahibi devlet adamı dışında hiçbir batılı lider, tepki göstermedi, sesini yükseltmedi. İsrail’e ‘artık yeter’ diyecek bir cesur yürek maalesef çıkmadı. Aylarca ateşkes çağrısı yapacak cesareti dahi gösteremediler. Hiçbir şey olmamış, 35 bin masum insan ölmemiş gibi İsrail’in arkasında durmaya, diplomatik ve askerî destek sağlamaya devam ettiler.” dedi.
“TÜM İNANÇLARIN, BARIŞ VE HUZUR İÇİNDE YAŞADIĞI BİR BÖLGE İSTİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı prestijli Amerikan üniversitelerinde aralarında antisiyonist Yahudilerin de olduğu “vicdanlı” öğrenciler ve akademisyenlerin katliama tepki gösterdiğine dikkati çekerek, “Bu insanlar ‘Gazze’de katliam dursun’ dedikleri için şiddete, zulme, eziyete hatta işkenceye maruz kalıyor. Sırf Filistin’e destek verdikleri için rektörler, profesörler işten atılıyor, linç ediliyor. Ancak söz konusu Türkiye olunca başımıza demokrasi havarisi kesilenlerin hiçbirinin bu hadiseler karşısında gıkı dahi çıkmıyor” diye konuştu.
Ne kadar meşhur demokrasi savunucusu akademisyen, aydın, gazeteci ve siyasetçi varsa hepsinin başını kuma gömdüğünü ve olayların yatışmasını beklediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Niçin biliyor musunuz? Çünkü Batı demokrasisinin sınırlarını İsrail’in menfaatleri çizmektedir. İsrail’in çıkarına dokunan her şey bunların gözünde antidemokratiktir, antisemitiktir” değerlendirmesini yaptı.
Müslüman’ı, Hristiyan’ı, Musevi’si ve diğer topluluklarıyla bölgedeki halkların güvenliğine en büyük zararı saldırgan ve şımarık tutumuyla mevcut İsrail yönetiminin verdiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Tüm bu gerçeklere rağmen hâlen bizi ve ülkemizi hedef alanlara şunu tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum. Türkiye’yi düşmanlaştırarak, hiçbir yere varamazsınız. Ne yaparsanız yapın antisemitik lekesi bize yapışmaz. İslam düşmanlığına, yabancı karşıtlığına ve kültürel ırkçılığın her çeşidine nasıl karşıysak antisemitizmi de aynı şekilde reddediyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, içinde bulunulan coğrafyada kargaşa, savaş ve istikrarsızlık görmek istemediklerini belirterek, “Müslüman’ıyla, Hristiyan’ıyla, Yahudi’siyle, tüm inançların, ecdat döneminde olduğu gibi barış ve huzur içinde yaşadığı bir bölge istiyoruz” ifadesini kullandı.
“DOĞRU BİLDİKLERİMİZİ CESARETLE DİLE GETİRECEĞİZ”
Gazze’de süratle kalıcı ateşkesin tesisini, akan kanın durmasını, ardından da 1967 sınırları temelinde iki devletli çözüme giden yolun açılmasını amaçladıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne söylüyorsak bunun için söylüyor, ne yapıyorsak böyle bir barış ikliminin bölgemizde hâkim olması için yapıyoruz. Bundan sonra da tüm insanlığın selameti için doğru bildiklerimizi cesaretle dile getireceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının ülkeye ekonomi başta olmak üzere pek çok alanda ciddi katkılar sunduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk diasporasının Türkiye ekonomisine katkısı 5 milyar dolara ulaştı. Avrupalı Türkler kendilerine dayatılan kalıpların çok ötesine geçmişlerdir. Avrupa’ya ilk gittiklerinde emek yoğun işlerde çalışarak hayata tutunma mücadelesi veren kardeşlerimiz, önlerine çıkan tüm engellere rağmen bugün 40-50 yıl önce hayal dahi edilemeyecek konumlara geldiler” diye konuştu.
“TÜRK DİASPORASI 25 YAŞIN ALTINDA 2 MİLYONLUK GENÇ NÜFUSA SAHİP”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk diasporasının iş hayatından eğitime, akademiden sivil topluma, siyasetten sanata farklı alanlarda elde ettiği başarılarla gurur duyduklarını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yurt dışındaki insanlarımızın kimliklerini koruyarak sağlıklı entegrasyonunu hedefleyen tüm çabaları destekledik, destekliyoruz. Türk diasporası 25 yaşın altında 2 milyonluk genç nüfusa sahip. Hatta kimi ülkelerde beşinci kuşak evlatlarımızı görmeye başladık. Her yeni nesille birlikte maalesef ana vatan ile olan bağ da zayıflamaktadır. Türkçe okuma, anlama ve konuşma konusunda gençlerimiz giderek daha fazla zorluk çekiyor. Dil ve kültür unutulunca da asimilasyon kaçınılmaz hâle geliyor. Asimilasyona karşı en büyük silahımız, çocuklarımıza ana dillerini, kültürlerini ve medeniyet değerlerini öğretmektir.”
Avrupalı Türkleri Türkiye’ye bağlayan en sağlam köprünün Türkçe olduğuna işaret eden Erdoğan, “Devletimizin resmî kurumlarının yeni kuşakların Türkçemize hâkim olmaları ve çift dilli eğitimin yaygınlaştırılması amacıyla yürüttüğü çalışmaları sizler zaten biliyorsunuz. Anaokulundan başlayarak üniversite eğitimine kadar her seviyeye uygun programlarla Türkçe öğretimini teşvik ediyoruz. Ayrıca gençlik kampları, gezi programları, diaspora gençlik buluşmaları, staj ve burs programlarıyla kültürel hareketliliği canlı tutuyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışında yaşayan vatandaşların Türkiye’deki hayatını kolaylaştırmak adına pek çok adım atıldığını bildirerek, şöyle devam etti: “Bizden önceki iktidarlar yurt dışındaki kardeşlerimizi sadece ülkenin döviz ihtiyacı olduğunda hatırlardı. Biz ise ‘Güçlü Türkiye Güçlü Diaspora’ şiarıyla göreve geldiğimiz ilk günden beri sorunlarınıza çözüm üretmeye, dertlerinize derman olmaya çalışıyoruz. Bugün kabinemizde, partimizde, Mecliste ve Cumhurbaşkanlığında sizlerin içinden gelen pek çok başarılı arkadaşımız görev alıyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14/28 Mayıs seçimleri öncesinde verilen sözlerin hepsinin arkasında olduklarının altını çizerek, şu görüşleri paylaştı: “Bu sözleri de daha öncekiler gibi aşama aşama hayata geçireceğiz. Bu vesileyle sizlerin şahsında cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde bize, partimize ve Cumhur İttifakı’na destek veren tüm kardeşlerimize yürekten teşekkür ediyorum. 14 Mayıs’ta yüzde 53,72’lik, 28 Mayıs’ta yüzde 56,34’lük rekor katılım oranlarıyla Türk diasporası dünya çapında bir başarıya imza attı. Bu oranlarla sadece bizim gurur kaynağımız olmakla kalmadınız, Batılı ülkelere de çok anlamlı bir demokrasi mesajı verdiniz.”
Türk diasporasının, gelecek yıllarda Türkiye’nin geleceğinde daha güçlü ve belirleyici bir aktör olacağına inancını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi: “Bunun için sizlerden birliğinize, beraberliğinize ve kardeşliğinize çok sıkı sahip çıkmanızı istiyorum. Biliyorsunuz yakında Avrupa Parlamentosu seçimleri olacak, sizin sesinizin o salonlarda yankılanması çok ama çok önemlidir. Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanmayı ihmal etmeyin. Seçimlerin şimdiden sizler ve Avrupa’daki kardeşlerimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Sizlerin nezdinde başta Avrupa’da olmak üzere Türkiye dışında yaşayan tüm vatandaşlarımıza sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum. Çalıştayınızın tekrar hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.”
Özteknik Rekor Hidrolik ve Savunma Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Merve Ünler Yılmaz, çocukluğundan beri İş Dünyasının ve sivil toplumun içinde yetişti. 1990 yılında Halil ÜNLER tarafından Ostim/Ankara ‘da kurulmuş olan; Özteknik Rekor Hidrolik Firması ile büyüdü. 2017 yılından bu güne değin çalışmalara destek vererek görev alan Merve Ünler Yılmaz çok başarılı bir iş kadını olmasının yanı sıra çok da iyi bir yönetici.
Özerlikle kız çocuklarının hayata eşit katılımı noktasında “Birlikten kuvvet doğar” diyerek kolektif etkinin gücüne inanıyor ve “Tercihlerimiz Türkiye’nin geleceğini belirleyecek” diyor. Özteknik Rekor Hidrolik ve Savunma Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Merve Ünler Yılmaz, Ankara başta olmak üzere Ülkemizin’ de iş dünyasının en merak edilen isimlerinden biri.
Ülkenin Bu zor dönemeçlerinde , bu kadar atak davranmanızın arkasındaki motivasyon kaynağı ne oldu? Özteknik Rekor Hidrolik ve Savunma Şirketi , 2017 yılından bu güne değin dönüşüyor, değişiyor ve sürdürülebilir bir büyüme gösteriyor. Bugün şirketimiz , faaliyette bulundukları enerji, yatırım, sanayi, otomotiv, savunma sanayi, otomotiv ve iş makineleri sektörlerinde yenilikçi vizyonlarıyla öncü rol üstlenerek fark yaratıyor. Sürdürülebilir değer yaratan sorumlu bir yatırım firmasıyız. Kurucumuz ,Halil ÜNLER’ in bizlere firmamızın ilkesi haline gelmiş önemli tavsiyeleri var: “Köklerinizi ve geldiğniz yerleri unutmayın, yaşadığınız topluma borcunuzu ödeyin” ve “Yaşadığınız toplum iyi olursa biz de iyi oluruz.” Dolayısıyla yatırımlarımızın arkasındaki motivasyon; bu yatırımların ülkemize yapacağı katkı ve firmamızı daha ileriye taşıma vizyonu, inancı ve isteği. Biz Ankara’ da büyümeye başladık ; büyümeye de devam ediyoruz. Bu nedenle bu topraklardan kazandıklarımızı yine bu topraklarda yatırıma dönüştürmek bizim için çok değerli.
Kararlı yatırım stratejimizin arkasında da 2017 yılından beri devam eden Değer Yaratma Planları ve Yatırım Stratejisi var. “Firmamız hidrolik hortum rekorları üretimine başlamış ve yapmış olduğumuz yatırımlarla ve sürekli geliştirdiğimiz ürün çeşitlerimiz ile Türkiye’de ki sayılı firmalar arasında yer almayı başarmıştır. Hidrolik ve Pnömatik sektöründe faaliyet gösteren her firmaya hitap ediyoruz. Şu an 81 İlde ürünlerimizin satışları yapılmaktadır. Ayrıca, Otomotiv, İş Makinaları ve Savunma Sanayi sektörlerinde proje bazlı özel üretim yaptığımız müşterilerimiz de bulunmaktadır.
Önümüzdeki 3-5 yıla dair orta vadeli ve 10 yıllık uzun vadede hedefleriniz neler? Önümüzdeki 5 yılda portfoyümüzde , makro trendlerle uyumlu yatırımlarımızı yoğunlaştıracağımız bir dönem planlıyoruz. Önümüzdeki 4-5 yılda portföyümüzde 4-5 ana iş kolunu “ Hidrolik Hortum Başlıkları, Tarım İş makineleri, Tünel Açma Makineleri parçaları , paslanmaz Vagon Bağlantı parçaları “ benimsemeyi düşünüyoruz. Bu anlamda fırsat gördüğümüz işleri organik ve inorganik büyüteceğiz. Büyük ölçekli yatırımlar yapacağız. Bunun yanında belki daha küçük ölçekli ama fırsat gördüğümüz hızlı büyüyen teknoloji şirketlerine de yatırım yapacağız. İşimizi yaparken değer bilmek ve değer katmak bizim için olmazsa olmaz. Dolayısıyla sürdürülebilir sorumlu iş yapma anlayışımızla elimizi attığımız her alanda hem yatırımcımıza, hem çalışanlarımıza hem de toprağımıza değer katmak ve değer yaratmak için çalışacağız.
Kadınların iş gücüne katılımı ve liderlik pozisyonlarında daha fazla temsil edilmesi için rol modellerinin önemine inanıyor musunuz? ANGİKAD Girişimci İş Kadınları Derneği üyesiyim; Kesinlikle, kadınların iş gücüne katılımı ve liderlik pozisyonlarında daha fazla temsil edilmesi için rol modellerinin rolü büyük önem taşır. Rol modeller, genç kadınların ilham alabileceği ve kendi potansiyellerini keşfetmelerine yardımcı olabilecek kişilerdir. Kadınlar, liderlik pozisyonlarına yükselirken karşılaşabilecekleri zorluklar ve engeller konusunda endişeler yaşayabilir. Bu noktada, başarılı kadın liderlerin deneyimlerini ve hikâyelerini paylaşmaları, genç kadınlara cesaret ve motivasyon verir. Rol modeller, “Ben de yapabilirim” düşüncesini güçlendirir ve kadınların kendilerine güvenerek liderlik yolunda ilerlemelerini sağlar.
Aynı zamanda, rol modeller toplumda kadınların liderlik potansiyelinin ve yeteneklerinin tanınmasına katkı sağlar. Toplumsal algıyı şekillendirir ve cinsiyet eşitliği hedefine ulaşmak için önemli bir adım olabilirler. Genç kadınların, rol modeller aracılığıyla başarılı kadın liderleri gözlemleyerek kendi potansiyellerini daha rahat şekilde keşfetmeleri ve ilerlemeleri mümkün olur. Sonuç olarak, rol modeller, kadınların iş gücüne katılımını artırmanın ve liderlik pozisyonlarında daha fazla temsil edilmelerini desteklemenin etkili yollarından biridir. Başarılı kadın liderlerin deneyimlerini paylaşarak, kadınların iş dünyasında ve toplumda daha güçlü bir şekilde yer almalarını teşvik ederler.
“Sadece bilgili değil, aynı zamanda bilge bir liderlik anlayışına ihtiyacımız var” diyorsunuz. Kendinizi bilge bir lider olarak görüyor musunuz? 2024 yılı itibarı ile ,Bugün karşı karşıya olduğumuz tüm ekonomik, sosyal, çevresel krizleri atlatmak için aslında yaşamın her alanında başka türlü bir liderliğe ihtiyacımız var. Bu, iş dünyası için de geçerli. Daha iyi derken daha samimi liderlere, kendi içsel yolculuğunu tamamlamış, değerlerinin farkında olan ve bu değerlere göre hareket edebilen, yöneten liderlere; sadece bilgili değil aynı zamanda bilge, kalbinin ve aklının sesini dinleyebilen, cesur liderlere ihtiyaç var. Ve elbette, hayatın her alanında daha fazla kadın lidere ihtiyacımız var. Çünkü fazlasıyla erkek egemen bir dünyada yaşıyoruz ve hiçbirimizin bugün dünyanın geldiği noktadan mutlu olduğunu sanmıyorum. Bu dünyaya insan olarak değil, insan olmayı öğrenmeye geldiğimize inanıyorum. Dolayısıyla ben de bu yolculuğun içindeyim. İnşallah ben de bir gün önce insan olabilmeyi sonra da Sektörümüzde bir lider olabilmeyi başarırım. Merve Ünler Yılmaz
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.