Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, 2021 yılında teati edilen toplam ilave geçiş belgesi sayısının ise 80 bini aştığının altını çizerek, “Türkiye’nin dünya ile bağlarını güçlendirdik, lojistik bir iddia kazandık. Kara yolu ulaşım ağımızı altyapı çalışmalarıyla güçlendirdiğimiz gibi sektörde yaşanan kargaşayı önleyecek, çözüm sunacak yasal düzenlemelere de büyük önem verdik” dedi.
Uluslararası Nakliyeciler Derneği yönetimi ile İstanbul’da bir araya gelen Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, “Yurdun her noktasına ekonomik canlılığı, üretimi, istihdamı, eğitimi, sağlığı, sosyal ve kültürel gelişmeyi taşımamızın yanı sıra ülkemizi uluslararası arenada lojistik süper güç haline getirdik. Türkiye hem coğrafi konumuyla hem de tarihi sürekliliğiyle aynı anda bir Avrupa, Asya, Balkan, Kafkas, Ortadoğu, Akdeniz ve Karadeniz ülkesi. Üç kıtayı birbirine bağlayan ve çok önemli jeostratejik ve jeopolitik konuma sahip” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin, Asya ve Avrupa arasındaki doğu-batı koridorunda doğal bir köprü olduğu gibi Kafkas ülkeleri ve Rusya’dan Afrika’ya uzanan kuzey güney koridorlarının da tam ortasında olduğunu belirten Karaismailoğlu, şöyle devam etti:
“4 saatlik uçuş ile 1 milyar 650 milyon insanın yaşadığı, 38 trilyon dolar Gayri Safi Milli Hasılaya sahip ve 7 trilyon 45 milyar dolar ticaret hacmi bulunan 67 ülkenin de merkezindeyiz. Sadece Çin ile Avrupa Birliği arasındaki yıllık ticaret hacmi 700 milyar dolar seviyelerindedir ve ülkemiz bu dev hacmin en önemli geçiş güzergahıdır. Söz konusu jeostratejik konumumuzdan hareketle, küresel ve bölgesel şartlar ışığında, ulaşım ve iletişim stratejilerimizi yeniden tanımlamak ve bu stratejileri her daim güncel tutmak Türkiye için vazgeçilmezdir.”
KARAYOLU TAŞIMACILIĞI, EKONOMİMİZİN OMURGASINI TEŞKİL EDEN İTİCİ GÜÇ
Son 19 yıldır bu gerçekten hareketle, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, ulaşım ve iletişim alanındaki yatırımlarla çehresi aydınlanan Türkiye’nin gelecek vizyonu doğrultusunda çalışmaları yürüttüklerini kaydeden Karaismailoğlu, “Ulaştırma ve lojistik alanında çağın ve sektörün ihtiyaçlarına uygun gerek alt ve üst yapı yatırımlarını gerekse yasal düzenlemeleri tamamlayarak sektörümüzün dünyada daha rekabetçi olması için çalışıyoruz. İthalat ve ihracat faaliyetlerinin yürütülmesinde önemli paya sahip olan kara yolu taşımacılığı sektörü, her zaman ekonomimizin omurgasını teşkil eden itici bir güç oldu. Başlı başına bir ekonomik faaliyet olmanın yanında, diğer bütün sektörleri de doğrudan etkileyen karayolu taşımacılığı, İmalatçısından ihracatçısına, tek kamyon sahibinden filo sahibine, lastik tedarikçisinden yedek parça üreticisine, lokantacısına, hasılı 84 milyon insanımıza dokunuyor” şeklinde konuştu.
“Türkiye’yi baştan başa kuşatan konforlu ve emniyetli yollarımızı yaparken aynı zamanda ülkemizin dünya ile bağlarını güçlendirdik, lojistik bir iddia kazandık” diyen Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, dünya ticaret yolları üzerinde hakimiyet ilan edildiğini vurguladı.
KARAYOLLARINA 689,2 MİLYAR TL YATIRIM
Her gün Cumhuriyetin 100. yılı için konulan hedeflere bir adım daha yaklaşıldığının altını çizen Karaismailoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olma yolumuzda en önemli dayanağı, kara yolları yatırımlarımızın oluşturacağına yürekten inanıyorum. Biliyoruz ki kara yolu taşımacılığında yaşanan her bir sorunun çözümü, ülkemiz ihracatına ve istihdamına önemli katkılar sağlıyor. Kara yollarında fiziki altyapımızı güçlendirdiğimiz gibi kara yolu taşımacılık sektörünü düzenleyecek yasal altyapı çalışmalarına da büyük önem verdik. 19 yılda ülkemizin ulaşım ve iletişim altyapısına 1 trilyon 119 milyar liranın üzerinde yatırım yaptık ve bunun 689,2 milyar lirasını yani yüzde 62sini kara yollarımızın gelişmesine harcadık. Yatırımlarımız sayesinde hem doğu-batı koridorlarında hem de kuzey-güney akslarında altyapı ve üstyapı problemlerini büyük ölçüde çözdük.”
BÖLÜNMÜŞ YOL AĞINI 28 BİN 339 KİLOMETREYE ÇIKARDIK
2003 yılı öncesi mevcut 6 bin 101 kilometre uzunluğundaki bölünmüş yol ağını 28 bin 339 kilometreye çıkardıklarını vurgulayan Karaismailoğlu, otoyol uzunluğunu da 3 bin 532 kilometreye ulaştırdıklarını kaydetti.
Kara yollarında yapılan yatırımlar hakkında bilgi veren Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, “Osmangazi Köprüsü’nün dahil olduğu İstanbul-İzmir Otoyolu’nu, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün içinde olduğu Kuzey Marmara Otoyolu’nu, Ankara-Niğde Otoyolu’nu ve Menemen Çandarlı Otoyollarını bitirdik. Ankara-Niğde Otoyolu’nu tamamlayarak Edirne’den Şanlıurfa’ya bin 230 kilometre uzunluğunda kesintisiz otoyol bağlantısı tesis ettik. Aydın-Denizli Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu Nakkaş-Başakşehir Kesimi ve 1915 Çanakkale Köprüsü’nün de dahil olduğu Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Savaştepe Otoyolu’nda 309 kilometre otoyol yapım çalışmalarımız da devam etmektedir. Yakıttan tasarruf etmek, çevreye daha az zarar veren alternatifleri oluşturmak, ekonomik canlılığı ve lojistik hareketliliği tesis etmek adına yollarımızı inşa ederken, akıllı ulaşım sistemlerini yaygınlaştırmak için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.
YASAL DÜZENLEMELERE BÜYÜK ÖNEM VERDİK
“Kara yolu ulaşım ağımızı altyapı çalışmalarıyla güçlendirdiğimiz gibi sektörde yaşanan kargaşayı önleyecek, çözüm sunacak yasal düzenlemelere de büyük önem verdik” diyen Karaismailoğlu, sistemsizliği ortadan kaldırmak, kara yolu taşımacılığını verimli ve uluslararası alanda rekabetçi gücü yüksek hale getirmek, sektördeki kaliteyi artırmak için önemli uygulamaları hayata geçirdiklerini belirtti.
Kara yolu altyapı yatırımları ile eş zamanlı olarak önce Karayolu Taşıma Kanunu ve Mesleki Yeterlilik Yönetmeliği gibi düzenlemeleri acil olarak yürürlüğe koyduklarını hatırlatan Karaismailoğlu, mesleki olarak bu işi yapacaklara da nitelik şartları getirdiklerini kaydetti.
YETKİ BELGESİ ÜCRETLERİNDE YÜZDE 60’A YAKIN İNDİRİM YAPTIK
Birçok işlemi e-Devlet üzerinden yapma imkanı sunduklarını anlatan Karaismailoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Böylece hem zamanınızdan ve emeğinizden hem de maliyetlerinizden tasarrufa fırsat buldunuz. 2018 yılında yeniden yayımlanan Karayolu Taşıma Yönetmeliği ile yetki belgesi ücretlerinde yüzde 60’a yakın indirim yaptık. Sektörümüzü tam anlamıyla uluslararası taşımacılık sistemine entegre ettik. Ülkemizin AB’ye üyelik süreci ve dünyadaki gelişmeleri takiben, kara yolu taşıma piyasasına ve mesleğe giriş koşullarını belirleyen, Avrupa Birliği mevzuatına uyumlu, kurumsallaşmayı esas alan yeni düzenlemeleri hayata geçirdik. AB mevzuatına içerik olarak yüzde 95 oranında uyum sağladık. Böylece, kara yolu taşımacılığı, AB’ye adaylık sürecinde en hazır sektörlerden biri haline dönüştü. Çalışmalarımız neticesinde; ülkemizin küresel pazarlara yakınlığı, üretim ve işgücü maliyetlerindeki rekabet avantajı, uluslararası taşımacılıkta edindiği tecrübe ve sektörün sağlam kurumsal temeller üzerine oturması, lojistik ve taşımacılık alanındaki ülkemize önemli faydalar sağladı.”
PANDEMİ SÜRECİNDE HAYAT DURURKEN, TAŞIMACILIK HİÇ DURMADI
Taşımacıların, 70’e yakın ülkeye kara yolu ile uluslararası taşıma yaptığını bildiren Karaismailoğlu, “Tüm bu çalışma ve düzenlemelerin günün koşullarına göre ve taşımacıların ihtiyaçları doğrultusunda revize edilmesi, sektördeki dinamizmin muhafazası açısından son derece önemli. 2020 yılının başından beri dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgını nedeniyle neredeyse tüm dünya ekonomilerinde daralmaların görüldüğü bir dönem yaşadık. Bu daralmanın en başta etkilediği alan hiç şüphesiz taşımacılık sektörü oldu. İşte bu zor dönemde, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak hayata geçirdiğimiz düzenlemelerle, tüm taşımacılarımızı destekledik. Pandemi sürecinde hayat dururken, taşımacılık hiç durmadı” diye konuştu.
Tüm dünyada, konteynır krizi yaşanırken Türkiye’nin güçlü kara yolu sektörü ile ihracatını sürekli artırmaya devam ettiğine vurgu yapan Karaismailoğlu, bu zor günlerde dahi, uluslararası kara yolu taşımacılığının büyüme eğilimde olduğunu belirtti. Uluslararası taşıma yapmak üzere, yetkilendirilen taşıt sayısında yüzde 16 artış yaşandığına dikkati çeken Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, yapılan çalışmalar hakkında şu bilgileri verdi:
“Karayolu ile uluslararası ihraç taşımalarımızda genel olarak yüzde 20 artış var. Almanya, Hollanda, İngiltere gibi ana ihracat ülkelerimize artış ortalama yüzde 40 oranında. Bazı AB ülkelerinde ise yüzde 70’e varan artış görülüyor. Kara yolu taşımacılığımızdaki bu artış karşısında, uluslararası ilişkilerde de yoğun bir dönem yaşıyoruz. Sorunlar, her düzeyde, karşı ülkedeki muhataplarına iletiliyor. Macaristan transit geçiş belgesi sayısı 36 binden 130 bine yükseldi. Eylül ayında yapılan son KUKK Toplantısı ile transitte sınırsız belge alınacağı protokol ile güvence altına alındı. Azerbaycan tek-tip geçiş belgesi sayısında yıllar sonra artış sağlanmış, kota 35 binden 46 bine yükseltildi. Azerbaycan geçiş maliyetleri konusu çok yakından takip ediliyor. İlgili Kanun’un Azerbaycan Meclisi’nden geçmesiyle birlikte, ücretlerde kayda değer indirim sağlanacak. Özbekistan geçiş belgesi kotası, kısa süre içerisinde 12 binden 38 bine, ücretsiz belge sayısı Temmuz ayında yapılan son KUKK Toplantısında yüzde 60 artış ile 10 binden 16 bine yükseltildi. Eylül ayında yapılan KUKK Toplantısında, Orta Asya ülkelerinden Kırgızistan ile ikili ve transit taşımaların serbestleştirilmesi kararı alındı. 12. Ulaştırma ve Haberleşme Şûrası sırasında, 7 Ekim 2021 tarihinde iki ülke arasında Mutabakat Zaptı imzalanarak bu süreç resmen başlatıldı. Diğer Orta Asya ülkelerinde de serbestleştirme olması için görüşmelere devam ediyoruz. Ana transit ülkelerimiz arasında olan Sırbistan’dan 7 bin, Çekya’dan 6 bin, Romanya’dan 4 bin ilave belge alındı. Yunanistan’dan ilk defa 3 bin ilave belge alınmış, son olarak 28 Eylül tarihinde 2 bin taşıtımıza belgesiz geçiş imkanı sağlandı. 2021 yılında teati edilen toplam ilave geçiş belgesi sayısı ise 80 bini aştı.”
RUSYA’DAN 5 BİN 500 İKİLİ İLAVE BELGE ALINDI
Türkmenistan güzergahının kapanmasıyla Orta Asya ülkelerine taşımalarda zorluklar yaşandığını aktaran Karaismailoğlu, bu güzergahın açılması için görüşmeleri sürdürdüklerini vurguladı. Orta Asya ülkelerine taşımalarda, Rusya-Kazakistan’ın ana güzergah haline geldiğini anımsatan Karaismailoğlu, bu nedenle her iki ülkeden de normal kotanın çok üzerinde ilave belge alındığını söyledi. 2021 yılında Rusya’dan toplam 14 bin 500, Kazakistan’dan ise 5 bini Ro-Ro taşımalarında geçerli 14 bin transit geçiş belgesi temin edildiğinin altını çizen Karaismailoğlu, yine Rusya’dan 5 bin 500 ikili ilave belge alınarak, taşımalara büyük kolaylık sağlandığını belirtti.
Sektördeki sürücü temini sıkıntısını çözmek için 31 Aralık 2023 tarihine kadar geçerli yaş kısıtlamasının “69 yaşından gün almamış olmak” şeklinde uzatıldığının altını çizen Karaismailoğlu, “2021 yılı Mart ayında, Geçiş Belgesi Dağıtım esaslarında değişiklik yaparak geçiş belgesi sorunu yaşanmayan Bulgaristan, Gürcistan gibi ülkelere ait belgeler için, taşımacılara Bakanlığımıza başvuruya gerek kalmaksızın doğrudan dağıtım bürosundan geçiş belgesi alma imkanı sağladık. Ayrıca, iadesi zorunlu geçiş belgelerini 3 kez iade edemeyen firmalara, e-Devlet üzerinden iade işlemini yapmaları kaydıyla, 10 günlük belge yasağı uygulamasını sona erdirdik. Bulgaristan, Romanya ve Belarus için sürücü vizesi ön başvurularını e-Devlete taşıdık. Yine Hazar geçişlerindeki kontrol ve izinleri, fiziksel evrak yerine U-Net’e taşıyarak, özellikle Sarp sınır kapısında yaşanan beklemelerin önüne geçtik” diye konuştu.
Yarın Macaristan’da gerçekleştirilecek Türk Konseyi Ulaştırma Bakanları Toplantısına katılacaklarını bildiren Karaismailoğlu, nakliyecilerin şartlarının daha da iyileştirilmesinin en önemli gündemlerinden biri olacağını söyledi.
ULAŞTIRMA VE HABERLEŞME ŞÛRASI
Ulaştırma ve Haberleşme Şûrası’nı, uluslararası katılım ile düzenlediklerini hatırlatan Karaismailoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
“Kovid-19 sonrası dünyada ulaşımın iyileştirilmesi, esnekliği ve küresel tedarik zincirlerinin yeni standartlarının belirlenmesi, kalkınmayı sağlayacak ekonomi ve ulaşım koridorlarının gelişimi ve ülkelere etkisi gibi önemli konuları ele aldık. Geleceğe yönelik fırsatları belirledik ve iş birliği olanaklarımızı masaya yatırdık. Bu verimli çalışmanın sonucu olarak kara yolu taşımacılığı ve lojistik alanı için belirlediğimiz hedeflerimizi sonuç bildirgesinde ilan ettik. Kara yolu taşımacılığına yönelik çalışmalarımızın en büyük gayesi; sizlerin işlerini ve hayatlarını kolaylaştırmaktır. Rekabet gücünüzü yükseltmek, sorunlarınızı çözmek ve ihtiyaçlarınıza cevap vermek için dün ve bugün olduğu gibi yarın da yanınızda olacağız. 2003 yılından bugüne; rekabet gücü yüksek, üç kıtada faaliyet gösteren bir alana dönüştürdüğümüz taşımacılık sektöründe hizmet atağımız artarak sürecek.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Suriye’deki hadiselerin 13 yıllık serencamını bilen herkes, Türkiye’nin adil bir barış için verdiği hasbi mücadelenin en yakın şahididir. Şunu da en başından beri tekrar tekrar ifade ediyoruz: Suriye ile ilgili hassasiyetimiz hiçbir zaman menfaat eksenli olmamıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Sözlerimin hemen başında bu sabah Isparta Keçiborlu’da eğitim uçuşu esnasında kaza kırıma uğrayan askeri helikopterimizde şehit olan altı kahramanımıza Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Şehitlerimizin ailelerine, sevenlerine, silah arkadaşlarına ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize başsağlığı diliyorum, milletimizin başı sağ olsun.
“TÜRKİYE, ÖZ GÜVENLİ, KARARLI VE SABIRLI BİR ŞEKİLDE HEDEFLERİNİ GERÇEKLEŞTİRMEKTEDİR”
Türkiye Yüzyılı’nı içeride ve dışarıda attığımız adımlarla günbegün gerçeğe dönüştürüyoruz. Üstat Necip Fazıl’ın kabinemizin misyonunu da belirleyen şu önemli sözlerini kendimize rehber kıldık: ‘Devler gibi eserler bırakmak için karıncalar gibi çalışmak lazım.’ Biz de hem bugün halkımızın hem de yarın ruz-i mahşerde Hakk’ın huzuruna görevini layıkıyla yerine getirmiş, geride hayır dualarla anılan eserler bırakmış olarak çıkmanın derdindeyiz, bunun peşindeyiz. İnsanımızın şöyle içinden gelerek söylediği bir, Allah ondan razı olsun, cümlesi bizim için en büyük payedir, şereftir, gurur ve mutluluk kaynağıdır.
Bugüne kadar halka hizmet Hakk’a hizmettir düsturuyla ülkemize ve milletimize aşkla hizmet ettik. Şimdi de diplomatik temaslarla, iyi hesaplanan stratejik hamlelerle açılışını yaptığımız proje, yatırım, hizmet ve eserlerle Türkiye’yi her alanda yüceltmenin gayretindeyiz.
Şunu büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim: Türkiye, ayağına ve iradesine vurulan zincirleri tek tek parçalamaktadır. Türkiye, öz güvenli, kararlı ve sabırlı bir şekilde hedeflerini gerçekleştirmektedir. Türkiye, güçlü demokrasisiyle, büyüyen ekonomisiyle, köklü kurumlarıyla dünya meselelerinin seyrini değiştiren barışçı ve aktif politikalarıyla tarihe yön vermekte, hem kendi tarihini ve hem de insanlık tarihini yeniden yazmaktadır. Allah’a binlerce kez hamdolsun ki bugün dünden daha güçlüyüz, bugün dünden daha özgürüz, bugün dünden daha itibarlıyız, bugün dünden daha öz güvenliyiz.
İnşallah, yarın her alanda çok daha iyi yerlerde olacağız. Milletimizi sığ sulara hapsetmek isteyen vizyonsuzluklara inat umuda tutunmaya, umudu büyütme devam edeceğiz. Siyasi hayatımızın hiçbir döneminde milletimize hayal kırıklığı yaşatmadık. Bundan sonra da aziz milletimize mahcup olmayacak, milletimizi sükûtu hayale biiznillah uğratmayacağız. Son 22 yıldır olduğu gibi Türkiye’yi başarıdan başarıya koşturacak, Türkiye’ye yeni rekorları, yeni sevinçleri, yeni heyecanları yaşatacağız.
Türkiye Cumhurbaşkanı olarak bir gerçeği tekrar vurgulamak durumundayım: 85 milyon olarak biz muazzam ve muhteşem bir aileyiz. Hepimiz daha mutlu, daha müreffeh, daha kudretli bir Türkiye hayal ediyoruz. Gerçekleştirdiğimiz her hedefi daha büyük hedeflerin mihenk taşı, başlangıç noktası olarak görüyoruz. Tamamladığımız, hizmete verdiğimiz, şehirlerimize kazandırdığımız her eser yeni hizmetler, yeni projeler için azmimizi kamçılıyor, heyecanımız artırıyor. Kalbimizdeki vatan ve millet aşkı gökte bir şimal yıldızı gibi parlıyor, yeniden büyük ve güçlü Türkiye davamızda yolumuzu aydınlatıyor.
Allah’ın izniyle bu millet her engeli aşacak, her saldırıyı savuşturacak güce ziyadesiyle sahiptir. Kardeşliğimize sıkıca sarıldığımız, istikrar ve güven ortamını koruduğumuz, iç cephemizi tıpkı aşılmaz bir kale gibi sağlım tuttuğumuz müddetçe çok daha güzel günler göreceğimizden asla şüphe duymuyoruz. Ülkemizin istikrarlı yürüyüşünü rayından çıkarmak, ilerleyişini kesmek veya yavaşlatmak isteyenlere de millet olarak fırsat vermeyeceğimize inanıyorum.
Son kabine toplantımızdan bu yana iç siyasette ve dış politikada yoğun bir gündemle çalışmalarımızı sürdürdük. Diyanet İşleri Başkanlığımızın her beş yılda bir düzenlediği Din Şûralarının 7’ncisinde hocalarımızla ve kanaat önderlerimizle bir araya geldik. ‘Dijitalleşen Dünyada Diyanet Hizmetleri’ başlığıyla gerçekleştirilen şûranın küresel kültürün teşvik ettiği yapay din tehdidiyle mücadelede bir uyanışa vesile olmasını ümit ediyoruz.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri ile Yaşayan İnsan Hazineleri Ödülleri’ni takdim ettiğimiz üstat ve ustalarımızı bu vesileyle tekrar tebrik ediyorum.
28 Kasım’da Umman’dan ülkemize devlet başkanı seviyesinde ilk resmî ziyareti gerçekleştiren Umman Sultan Heysem bin Tarık’ı Türkiye’de misafir etmekten özellikle bahtiyar olduğumu söyleyebilirim. Bu tarihî ziyareti farklı alanlarda imzaladığımız 10 anlaşmayla taçlandırdık. Umman’ın krizlerin çözümünde üstlendiği yapıcı rolü takdir ediyor, inşallah bundan sonra Ummanlı kardeşlerimizle daha yakın çalışmayı umuyoruz.
Aynı zamanda Filistin halkıyla dayanışma günü olan 29 Kasım’da artık kendi alanında bir marka hâline gelen TRT World Forum’unun 8’incisine iştirak ettik.
‘Küresel Ticaret Burada’ temasıyla tertiplenen 20. MÜSİAD EXPO Fuarı ise 88 ülkeden iş adamlarını, tüccarları, girişimcileri ülkemizde bir araya getirdi. 1990 yılından bu yana Türkiye’nin ekonomide, ticarette ve demokraside şaha kalkması için emek veren MÜSİAD camiasını bir kez daha kutluyorum.
“DEPREM BÖLGEMİZİ ESKİSİNDEN DAHA DAYANAKLI BİR ŞEKİLDE AYAĞA KALDIRACAĞIZ”
30 Kasım Cumartesi günü Kahramanmaraş’taydık. Maraş’ta hem partimizin il kongresini yaptık hem de deprem konutlarının kura ve anahtar teslim törenini icra ettik. Tören alanından canlı bağlantıyla Hatay’ımızda 5 bin 900, Malatya’mızda 2 bin 313, Adıyaman’ımızda 6 bin 912, Gaziantep’imizde 257, Diyarbakır’ımızda 674, Adana’mızda 668, Şanlıurfa’mızda 2 bin 929, Elazığ’ımızda bin 407, Kahramanmaraş’ımızda 3 bin 499 olmak üzere toplamda 24 bin 559 yuvamızı daha hak sahibi kardeşlerimize teslim ettik. 2024 sonuna kadar 11 ilimizde toplam 201 bin 688 bağımsız bölümü afetzede kardeşlerimize teslim edeceğiz.
Bir depremzedenin elinden tutmak yerine, kimi zaman hakaret ederek, kimi zaman afaki sözler vererek bu sürece köstek olanları tarih affetmeyecektir. ‘Erdoğan bu enkazın altında kalır’ diyerek tüm umudunu milletin sıkıntılarının çoğalmasına bağlayan kifayetsizleri hayal kırıklığına uğratmaya devam ediyoruz. Son depremzede hak sahibi kardeşimiz de güvenli yuvasına kavuşana kadar bize durmak, dinlenmek, soluklanmak yok. İnşallah devlet millet birlikteliğiyle yaralarımızı saracak, deprem bölgemizi eskisinden daha dayanaklı bir şekilde ayağa kaldıracağız.
2 Aralık Pazartesi günü Karadağ Cumhurbaşkanı değerli dostum Jakov Milatoviç’i ülkemizde ağırladık. Partimiz tarafından düzenlenen Engelsiz Türkiye Programı’nda engel tanımayan kardeşlerimizle bir araya geldik. Hükûmetlerimizin engeli vatandaşlarımızın hayata katılımı noktasında gösterdiği samimi çabalar herkesin malumudur. Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı dâhil, kamudan özel sektöre, spordan çeşitli sosyal haklara kadar geniş bir yelpazede engellerimizin yanında olduk. İnşallah bundan sonra da aynı anlayışla yolumuza devam edeceğiz.
3 Aralık tarihinde Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüzce yapımı tamamlanan 564 tesis, proje ve hizmeti resmen devreye aldık. Toplam yatırım bedeli 98 milyar lira olan bu tesislerin ülkemize ve milletimize tekrar hayırlı olmasını diliyorum.
Bu sene Japonya ile diplomatik ilişkilerimizin tesisinin 100’üncü Yıl dönümünü kutluyoruz. Bu anlamlı yıl dönümü münasebetiyle Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito ve refikasını ülkemizde misafir ettik. 6 Şubat deprem felaketinin ardından Japon hükûmeti ve halkının milletimizle sergilediği dayanışmayı her zaman şükranla yâd ediyoruz.
7 Aralık Cumartesi günü Gaziantepli kardeşlerimizin misafiriydik. Millî Mücadele’mizin meşale şehirlerinden olan Antep, bugün de üretim ve ticaret başta olmak üzere pek çok alanda âdeta destan yazıyor. Gaziantep halkının Suriyeli mazlumlara sahip çıkması zaten her türlü takdirin üzerindedir. Gaziantep’te ilk önce 5 bin 113 konutun anahtar ve tapu teslim törenini yaptık. Ardından partimizin 8’inci Olağan İl Kongresi’ni her zamanki gibi yine büyük bir coşkuyla gerçekleştirdik. Türkiye’nin ikinci büyük kütüphanesi olan Şahinbey Millet Kütüphanesini açarak gençlerimizle hasbihal ettik. Bu vesileyle 2024-2025 akademik yılında üniversite öğrencilerine verilen burs ve kredi tutarında yüzde 50 oranında artışa gittiğimizin müjdesini paylaştık. Buna göre ön lisans ve lisans için 2 bin lira olan rakamı 3 bin liraya, yüksek lisansta 4 bin lira olan miktarı 6 bin liraya, doktora öğrencilerimiz 6 bin lira olan tutarı 9 bin liraya çıkardık. Yeni burs miktarlarının üniversite öğrencilerimize ve ailelerine hayırlı olmasını temenni ediyorum.
“SURİYE’NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜN KORUNMASINI SAVUNDUK”
Bölgemiz ancak demokrasi ve bir dönüm noktası ifadesiyle tarif ve tahlil edilecek evsafta kritik gelişmelere sahne oluyor. Komşumuz Suriye’de 13 yıldır devam eden iç savaş dün itibarıyla artık yeni bir boyut kazandı. Halep, Hama, Humus ve son olarak Şam, asıl sahiplerinin kontrolüne geçerken; 61 yıldır kanla, zulümle, baskıyla ve zorbalıkla ayakta kalan Baas diktatörlüğü de tamamen çöktü. Verilen sözlere rağmen yıllardır bölücü örgütün işgali altında bulunan Tel Rıfat ve Münbiç’in teröristlerden arındırılmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Tabii eski rejimin, çekilirken dahi kimi şehirleri bölücü terör örgütünün Suriye uzantısına bırakması, aralarındaki kirli ittifakı bir kez daha teyit etmiştir.
Ülkemizdeki ana muhalefetin son ana kadar umudunu kesmediği Esed rejimi, bu süreç boyunca ‘Türkiye karşıtı’ tutumunu bir an olsun terk etmemiştir. Suriye ihtilafını diyalog yoluyla çözme çağrılarımız eski rejim tarafından küstahça reddedilmiş, ülkemizin uzattığı elin değeri bilinmemiş, manası anlaşılmamıştır. Esed, arkasında 1 milyona yakın insanın katledildiği, 12 milyon insanın göç etmek zorunda kaldığı, birçok şehri enkaza dönmüş bir Suriye bırakarak kaçmıştır. ‘Zulüm ile abad olunamayacağı’ hakikati, Suriye’de bir kez daha tecelli etmiştir.
Şunu milletimizin ve uluslararası kamuoyunun bilmesini isterim: Türkiye, Suriye ihtilafının başından beri komşuluk hukukunun ve büyük devlet olmanın icaplarını harfiyen yerine getirmiştir. Barıştan, özgürlükten, diyalogdan, adaletten, Suriye’nin bir an önce huzura kavuşmasından yana olduk. Devrik rejimin hasmane tutumuna rağmen her şart altında Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve üniter yapısının korunmasını savunduk. Elbette haksızlığa, hukuksuzluğa, baskıya, zulme karşı sesimizi yükseltmekten, tepkimizi ortaya koymaktan hiçbir zaman çekinmedik, ama bunu açık bir düşmanlığa, kör bir husumete de dönüştürmedik. Suriye’deki hadiselerin 13 yıllık serencamını bilen herkes, Türkiye’nin adil bir barış için verdiği hasbi mücadelenin en yakın şahididir.
“KALBİMİZİN BİR YARISI GAZİANTEP, HATAY İSE DİĞER YARISI HALEP’TİR, ŞAM’DIR”
Şunu da en başından beri tekrar tekrar ifade ediyoruz: Suriye ile ilgili hassasiyetimiz hiçbir zaman menfaat eksenli olmamıştır. Biz bu konuya hep vicdan penceresinden baktık, hep merhamet nazarından yaklaştık, insani mülahazalarla hareket ettik. Bugün de aynı yerde sapasağlam duruyoruz. Tekrar söylüyorum; Suriye halkı, bizim kardeşimizdir. Tüm kesimleriyle, tüm inanç gruplarıyla can dostumuzdur. Bir uçtan diğer uca Suriye’yi karış karış süsleyen türbeler, köprüler, çeşmeler, hanlar, camiler bizim ezelden ebede uzanan kardeşliğimizin nişaneleridir.
Evet, sınırlar ülkeleri fiziken birbirinden ayırabilir, ama kalplere hangi güç sınır çizebilir? Asırlardır birlikte yaşadığımız aramızdaki sınır uzunluğu 910 kilometre, 910 kilometrelik sınırı paylaştığımız komşularımıza sırtımızı dönmemizi bizden kim bekleyebilir? Kalbimizin bir yarısı Antep’se, Hatay’sa, Şanlıurfa’ysa; diğer yarısı Afrin’dir, Halep’tir, Hama’dır, Humus’tur, Şam’dır.
“TÜRKİYE, ZOR BİR DÖNEMDE ZOR BİR İMTİHANI ALNININ AKIYLA VERMEYİ BAŞARMIŞTIR”
Tarihin ve coğrafyanın bize hatırlattığı bu gerçekleri son 13 yıldır ülke ve millet olarak bizzat yaşadık, bilfiil tecrübe ettik. Komşumuzun evinde yangın çıktığında ilk koştuğu yer biz olduk. Devrik rejimin ve terör örgütlerinin saldırılarından kaçan Suriyeli kardeşlerimiz canlarını kurtarmak için ilk önce bizim kapımızı çaldı. Az değil, 4,5 milyon Suriyeli bizim evimizde misafir oldu. Bir dönem nüfusu 3 milyon 700 bine ulaşan, ancak şimdi sayıları 2,9 milyona düşen Suriyeli muhacirlere 13 yıl boyunca biz ensarlık yaptık. Bunu da açık söylüyorum: yüksünerek, şikâyet ederek değil, inancımızın ve komşuluk hukukumuzun gereği olarak memnuniyetle yerine getirdik.
Biz muhalefetle bu konuda ne kavgalar verdik. Onlar ‘İktidar olur olmaz sizi kovacağız.’ derken biz tam aksine biz ensarız, onlar muhacirdir demek suretiyle onları evimizde misafir etmenin erdemine ulaştık. Yüzyıllardır mazlumların eman bulduğu bu ülke Allah’a hamdolsun, Suriyeli mazlumlara da güvenli, korunaklı, müşfik bir liman oldu. Bu emsalsiz misafirperverlik insanlık tarihine altın harflerle yazılacaktır. Türkiye, zor bir dönemde zor bir imtihanı alnının akıyla vermeyi başarmıştır. Türk milleti kara günlerinde Suriyeli mazlumlara kucak açmasının izzetini bir şeref payesi olarak ebediyen taşıyacaktır.
“SURİYE İSTİKRARA KAVUŞTUKÇA GÖNÜLLÜ, GÜVENLİ, ONURLU VE DÜZENLİ GERİ DÖNÜŞLER DE ARTACAKTIR”
Bugün bir kez daha muhalefetin kışkırtmalarına aldırmadan, mazluma kol kanat geren necip milletimin her bir ferdine şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Cumhur İttifakı’nda birlikte yol yürüdüğümüz ortaklarımıza bu süreçte sergiledikleri merhametli duruş için aynı şekilde şükranlarımı sunuyorum. Fakat oy hesabıyla nefret söylemlerine başvuran ırkçı lümpenleri, vatanını kaybetmiş yetim ve öksüzlere kin kusan vicdan fukaralarını, sırf Meclis’te üç, beş koltuk kapabilmek uğuruna faşizmin en pespaye biçimine haftalarca sessiz kalanları ise önce Allah’a, sonra haklarına girdikleri Suriyeli mazlumlara ve elbette mahşeri vicdana havale ediyorum.
Suriye’de zalim Esed rejimiyle beraber ülkemizde mülteci düşmanlığını körükleyen necis zihniyette kaybetmiştir. Burada şunu özellikle vurgulamak istiyorum: Suriye’yi etkisi altına alan kuvvetli değişim rüzgârının başta muhacirler olmak üzere tüm Suriye halkı için hayırlı sonuçlara vesile olacağına inanıyorum. Suriye istikrara kavuştukça inşallah gönüllü, güvenli, onurlu ve düzenli geri dönüşler de artacaktır.
Suriyeli kardeşlerimizin 13 yıldır süren vatan hasreti, inancım ve duam odur ki, artık yavaş yavaş son bulacaktır. Bunun şimdiden emarelerini görmeye başladık. Yığılmalarını önlemek ve trafiği kolaylaştırmak amacıyla Yayladağı Hudut Kapısı’nı da geçişlere açıyoruz. Muhacirlerin gönüllü geri dönüş sürecini de yine tarihimize, kültürümüze ve 13 yıllık müstesna ev sahipliğimize yaraşır şekilde yöneteceğiz. Hiç kimsenin bu insani sürece leke bulaştırmasına müsaade etmeyeceğiz. Suriye kriziyle ilgili politikası dün itibarıyla iflas eden ana muhalefet kendilerini hesaba çekmek, hatalarıyla yüzleşmek yerine çok çirkin, ırkçı bir dille Suriyeli mazlumlar üzerinden yeni istismar alanları oluşturmaya çalışıyor. Ana muhalefetin eski ve yeni yönetimine devrik Şam rejiminin yasını tutmaktan süratle vazgeçip, Suriye halkının sevincine ortak olmalarını tavsiye ediyorum. Kendilerini hapsettikleri cam fanustan çıksınlar, dünyada ve bölgede olanlara kulak kabartsınlar. Bir kez olsun hadiseleri Ankara merkezli okumayı denesinler, yoksa partilerini trajik komik duruma düşürmeye devam ederler.
“TÜRKİYE’NİN BAŞKA BİR ÜLKENİN TOPRAĞINDA VE EGEMENLİĞİNDE GÖZÜ YOKTUR”
Dün itibarıyla artık Suriye’de karanlık bir dönem kapanmış, aydınlık bir dönem başlamıştır. Türkiye binlerce yıllık tecrübe sonucunda billurlaşan devlet aklıyla hadiseleri okumakta, Suriye’deki duruma çok geniş bir perspektiften bakmaktadır. Bugün bazı parametreleri bir kez daha ifade etmek durumundayım: Türkiye’nin başka bir ülkenin toprağında ve egemenliğinde gözü yoktur. Sınır ötesi harekâtlarımızın yegâne amacı vatanımızı ve vatandaşlarımızı terör saldırılarından korumaktır.
Ne PKK ve Suriye’deki uzantıları ne DEAŞ ülkemizin muhatabı değildir, bilakis muarızıdır. Suriye’nin toprak bütünlüğünün mutlaka ama mutlaka korunması gerekiyor. Suriye tüm etnik, dinî, mezhebi kimlikleriyle Suriyelilerindir. Suriye’nin bugününe de, geleceğine de karar verecek olan Suriye halkıdır. Komşuları ve kardeşleri olarak bize düşen Suriye halkının ülkelerini yeniden toparlama, yeniden ayağa kaldırma, yeniden mamur etme çabalarına güçlü bir şekilde destek olmaktır. Tekrar söylüyorum: Arap, Türkmen, Kürt, Sünni, Alevi, Nusayri, Hıristiyan fark etmeksizin Suriyelilerin tamamının sulh içinde yaşadığı bir Suriye, Türkiye’nin en büyük özlemi, hayali ve hedefidir. Şurası da kesinlikle unutulmamalıdır: İstikrara kavuşmuş bir Suriye hem kendi vatandaşları hem de bölgedeki diğer ülkeler için güven kaynağı olacaktır.
“TÜRKİYE SINIRLARININ ÖTESİNDE YENİ TERÖR ÇIBANBAŞLARININ ORTAYA ÇIKMASINA GÖZ YUMMAYACAKTIR”
Komşu ülkelerin güvenliği yine Suriye’nin güven içinde, istikrar içinde olmasından geçiyor. Öte yandan bölücü örgütün Suriye uzantısının kargaşayı fırsata çevirmeye dönük aşırı heveskâr tutumunu da dikkatle takip ediyoruz. Kendi akıllarınca farklı hesap yapanlara şunu hatırlatmak istiyorum: Çok önemli, atalarımız güzel söylemiş, çakal ne kadar hile bilirse, kurtta o kadar yol bilir. Türkiye sınırlarının ötesinde yeni terör çıbanbaşlarının ortaya çıkmasına göz yummayacaktır. 13 yıldır her türlü zulme maruz kalan Suriyeli kardeşlerimize yeni acılar, yeni sıkıntılar, yeni dramlar yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur.
Buradan kardeş Suriye halkına da seslenmek istiyorum: Aziz Suriyeli kardeşlerim; Türkiye ve Türk milleti dün olduğu gibi bugün de, yarın da yanınızdadır. Siz tüm imkânsızlıklara rağmen kanınızla, canınızla, dişiniz, tırnağınızla destan yazdınız. Zulme ve zalime asla boyun eğmediniz. En zor zamanlarda dahi yeise kapılmadınız. İlk günden itibaren hep ‘Allah büyüktür’ dediniz; ‘O Rahman ve Rahim olandır’ dediniz; ‘O âlemlerin Rabbi’dir’ dediniz; yalnız O’na güvendiniz, yalnız O’ndan yardım dilediniz. Düştüğünüz yerden çok daha güçlü bir şekilde tekrar ayağa kalktınız. Böylece nesilden nesile gururla aktarılacak muhteşem bir kahramanlık hikâyesine imza attınız.
Kardeşlerim; unutmayın men sabera zafera, ‘yenilgi yenilgi büyüyen’ bu şanlı zaferin asıl sahibi sizlersiniz. Sizleri ülkem ve milletim adına saygıyla selamlıyorum, zaferiniz hayırlı mübarek olsun diyorum. Hürriyet ve adalet mücadelenizde sizi nasıl yalnız bırakmadıysak inşallah, kalkınma mücadelenizde de tüm imkânlarımızla sizi destekleyeceğiz. Gönül gönüle verecek, zorlukların, sıkıntıların üstesinden birlikte geleceğiz. Suriye’nin kalıcı barışa, istikrara ve güvenliğe kavuşması için elimizden gelen her şeyi yapmaya hazır olduğumuzu bilmenizi isterim. Hama katliamından beri Suriye’nin özgürlüğü yolunda can veren şehitleri bugün bir kez daha rahmetle yâd ediyorum.
Suriye’nin esaretten kurtulan şehirlerinde sevinç gözyaşları döken, dua eden, şükür secdesine kapanan, yıllar sonra evlerine, yuvalarına, ailelerine, sevdiklerine kavuşmanın mutluluğunu yaşayan tüm kardeşlerime selam ediyorum.
“EĞİTİMİN ALTYAPISINA YAPTIĞIMIZ YATIRIMLARIN EĞİTİMİN KALİTESİNE OLUMLU YANSIDIĞINI GÖRÜYORUZ”
Bugünkü kabine toplantımızda Suriye’deki güncel gelişmelerin yanı sıra, enerjiden eğitime ve sağlığa çeşitli konuları da ele aldık. Eğitimin altyapısına 22 yıldır yaptığımız devasa yatırımların eğitimin kalitesine de olumlu yansıdığını görüyoruz. Uluslararası İzleme Araştırmalarında matematik ve fen bilimlerinde dördüncü ve sekizinci sınıf öğrencilerinde ülkemizin grafiği sürekli yükseliyor. 2023 yılının oranları bunu bir kez daha ortaya koymuştur. Yani eğitim modelimiz özellikle süratle gelişiyor ve bu iyileşme inşallah hızlanacaktır.
“SAĞLIKLI TÜRKİYE YÜZYILI PROGRAMI’NI HAYATA GEÇİRİYORUZ”
Koronavirüs döneminde güçlü sağlık altyapımızın önemini tecrübe etmiştik, şimdi bu alanda yeni bir adım daha atıyoruz. Koruyan, geliştiren ve üreten sağlık modeliyle Sağlıklı Türkiye Yüzyılı Programı’nı hayata geçiriyoruz. Üçlü sarmak modelimiz ile Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığımız TÜSEB öncülüğünde üniversitelerimizi ve özel sektörümüzü buluşturuyoruz. Kritik ilaç, aşı, kit ve tıbbi cihaz ürünlerimizi belirledik. Üreten sağlık modelimiz ülkemizin ekonomik büyümesine ve kalkınmasına katkı sunacak marka ve katma değer oluşturacak bir süreci geliştirecektir. Yeni modelimizin şimdiden hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.
Yarından itibaren asgari ücret tespit komisyonu görüşmelere başlıyor. Hem çalışmalarımızın beklentilerini gözetecek hem de ülkemiz ekonomisine taşınması ağır bir yük getirmeyecek bir anlayışla sürecin yürütüleceğine özellikle inanıyorum. Açık artırma usulüyle asgari ücret açıklayan muhalefeti de ülke ve millet hayrına bir iş yapacaklarsa SGK’ya olan birikmiş borçlarını ödemeye onları davet ediyorum.
Bir diğer güzel haberimiz; Tip 1 Diyabet hastalığıyla mücadelede eden evlatlarımız ve ailelerine yöneliktir. Daha önce bilindiği gibi diyabet hastalarımızın glikoz takibi için gerekli cihazlar geri ödeme kapsamındaydı. Buna ilave olarak artık 18 yaş altındaki Tip 1 Diyabet hastası evlatlarımız için sensörlü cilt altı glikoz izlem cihazlarını, Sosyal Güvenlik Kurumumuz tarafından geri ödeme kapsamına alıyoruz. Acil şifa dileklerimle, evlatlarımıza ve ailelerine hayırlı olsun diyorum.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Japonya-Türkiye ilişkilerinin 100. yılı dolayısıyla resmî ziyaret için Türkiye’de bulunan Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito’nun eşi Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile bir araya geldi.
Emine Erdoğan, Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ni ziyaret etti.
Lider eşleri önce İstanbul’un fethedilişinin 571. yıl dönümünde Fatih Sultan Mehmet’i anmak için açılan “Fatih Sultan Mehmet” sergisini gezdi.
Burada Fatih Sultan Mehmet’in Çocukluk Dönemi, Padişahlık Dönemleri, İlim Hayatı ve O Dönemde Yaşayan Âlimler, İstanbul’un Fethi ve Askerî Hayatı, Siyasi Hayatı ile Fatih Döneminde Mutfak, Şair Fatih: Avni, Vakıf Eserleri ve Ölümü bölümleri hakkında bilgi alan Akishino sergide sunulan Fatih Sultan Mehmet’in kaftan, kılıç, zırh gömlek gibi kişisel eşyaları ve o dönemin tarihine ışık tutacak çok sayıda esere hayranlığını dile getirdi.
Emine Erdoğan ve Akishino, sergi ziyaretinin ardından, Cihannüma Salonu’na geçerek hatıra fotoğrafı çektirdi. Lider eşleri, daha sonra, 600 Japonca eserin bulunduğu Japon Kitaplığı bölümüne geçtiler.
Emine Erdoğan, burada bulunan kitapları inceleyen konuğuna, Mevlana’nın “Mesnevi” eserinin Japonca baskısını ve serginin içeriğini de anlatan “Fatih Sultan Mehmet” kataloğu ile İletişim Başkanlığı tarafından yayınlanan “Türkiye” kitabını hediye etti.
ÇOCUKLARDAN KÜRESEL ISINMA SUNUMU
Daha sonra Nasreddin Hoca Kütüphanesi’ne geçen Emine Erdoğan ve Akishino’yu çocuklar sevgiyle karşıladı. Burada çocukların yaptığı resimleri inceleyen lider eşlerine, bir anaokulu çocuğu kendi yaptığı üzerinde lale motifi olan tabağı hediye etti.
Anaokulu çağındaki bir başka çocuk ise Emine Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensesi Akishino’ya küresel ısınma ile ilgili bir sunum yaptı.
“TEMENNİMİZ İŞ BİRLİĞİNİN DAHA DA İLERİYE TAŞINMASI”
Emine Erdoğan, Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile gerçekleştirdikleri programa ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında şu ifadelere yer verdi: “Türkiye-Japonya diplomatik ilişkilerinin tesisinin 100. yıl dönümü kapsamında ülkemizi ziyaret eden Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile bir araya gelmekten memnuniyet duydum.
Ülkemizin kültür hazinesine ev sahipliği yapan Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ni ve Japonya kitaplığı bölümünü ziyaret ettik. Farklı medeniyetlerin birikimlerini aynı çatı altında buluşturan kütüphanemizde muhafaza edilen özel ve nadir eserleri tanıtma fırsatı bulduk.
Fatih Sultan Mehmet Sergisi’ni gezerek tarihimizin büyük liderlerinden birinin vizyonunu, sanata ve bilgiye olan bağlılığını yakından inceledik. Japonya Kitaplığı, iki ülkenin ortak mirasına ışık tutan ve dostluk bağlarını güçlendiren bir sembol niteliğinde. Temennimiz bu anlamlı ziyaretin ülkelerimiz arasındaki iş birliğini daha da ileriye taşımasıdır.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Japonya Veliaht Prensi Akishino’yu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne gelişinde giriş kapısında karşıladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensi Akishino, Türkiye ve Japonya bayrakları önünde tokalaşarak poz verdi.
Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensi Akishino heyetleri eşliğinde görüşmeye geçti.
Görüşmede, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Japonya Veliaht Prensi Akishino’ya, Osmanlı Generali Pertev Paşa’nın İmparator Mutsuhito tarafından ödüllendirildiğini gösteren belge hediye edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, resmî ziyarette bulunmak üzere Türkiye’ye gelen Japonya Veliaht Prensi Akishino ve Prenses Kiko ile aile fotoğrafı da çektirdi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.