Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin son 19 yılına damga vuran demokrasi ve kalkınma hamlesi, her adımını yenisi takip eden dinamik bir süreç olarak yaşanmıştır. Şimdi bu dinamik sürecin yeni bir aşamasında bulunuyoruz. Yatırım, üretim, istihdam, ihracat odaklı büyüme stratejisiyle yolumuza devam edeceğimiz bu yeni politika, öyle bir anda ortaya çıkmış değildir” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM AK Parti Grup Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmasına, milletvekillerine bütçenin Genel Kurul çalışmalarında başarılar dileyerek başladı.
Bütçe çalışmalarının, aynı zamanda parti gruplarının ve milletvekillerinin birikimlerini, hazırlıklarını, kabiliyetlerini ortaya çıkaran mecralar olduğunu söyleyen Erdoğan, bütçe çalışmaları sürecinde yer alan herkese teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Genel Kurul çalışmalarını da aynı başarıyla tamamlayarak, 2022 Bütçemizi hükûmetimize, ülkemize ve milletimize kazandıracağız.” diye konuştu.
“ÜLKEYİ KENDİ ROTASINA DÖNDÜRMEK İSTEYENLER HUKUK VE AHLAK DIŞI SALDIRILARA MARUZ KALDI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin son 19 yılına damga vuran demokrasi ve kalkınma hamlesi, her adımını yenisi takip eden dinamik bir süreç olarak yaşanmıştır. Şimdi bu dinamik sürecin yeni bir aşamasında bulunuyoruz. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat odaklı büyüme stratejisiyle yolumuza devam edeceğimiz bu yeni politika, öyle bir anda ortaya çıkmış değildir. Geçtiğimiz 19 yılda ülkemize kazandırdığımız her eser, milletimize sunduğumuz her hizmet, yaptığımız her yatırım, makro ekonomide tesis ettiğimiz her denge, bu atılıma hazırlık amacı taşıyordu. Eğitimden sağlığa, ulaştırmadan enerjiye tüm alanlarda zayıf altyapıya sahip bir ülkede böylesine köklü ve büyük hedefleri olan bir değişimin hayata geçirilmesi zaten mümkün değildi. Esasen Gazi Mustafa Kemal’in, Cumhuriyetimizin ilk yıllarındaki gayretlerinden itibaren rahmetli Menderes’ten rahmetli Özal’a kadar pek çok devlet adamı aynı hedef için harekete geçmiştir. Ama bu gayretlerin hepsi de tek parti faşizmi ve onun darbe cunta görünümündeki farklı tezahürleri eliyle kesintiye uğramıştır. Hiç şüphesiz bu ihanetlerin gerisinde Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada söz sahibi olmasını istemeyen, geçtiğimiz asrın küresel yönetim düzenini kuranlar vardı. Ülkemizin IMF ile ilk anlaşmayı yaptığı 1947 yılından itibaren ekonomi politikalarımız ve çoğunlukla da onunla bağlantılı olarak siyasi politikalarımız, bu küresel sistemin kontrolü altında yürümüştür.”
Siyaset ve bürokrasinin yanında iş dünyasından medyaya kadar ülkenin tüm dinamiklerinin, bu doğrultuda dizayn edildiğine ve edilmeye çalışıldığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Menderes’ten Özal’a, rahmetli Erbakan Hoca’mızdan bizim dönemimize kadar bu sistemin dışına çıkarak, ülkeyi kendi rotasına döndürmek isteyenler ise hukuk ve ahlak dışı saldırılara maruz kalmışlardır. Buna rağmen milletimiz, her darbenin, her krizin, her ara dönemin ardından yeniden kendi değerleriyle, tarihiyle, kültürüyle, gerçek gücüyle buluşturacak kadroların önünü açmıştır” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şair ve yazar Cahit Zarifoğlu’nun “Motorlu Kuş” hikâyesinde, vücuduna motor takılan ancak bir süre sonra çıkartılmak zorunda kalındığında, kırlangıcın kanatlarının uçamayacak, gagasının da sap taşıyamayacak duruma geldiğinin anlatıldığını söyledi.
Birilerinin içeriden, birilerinin dışarıdan Türkiye’yi böyle bir duruma sokmak için çalıştığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Maalesef uzunca bir süre başarılı da oldular. AK Parti iktidara geldiğinde, geçmişi neredeyse 2 asrı bulan bu uzun ve meşakkatli hikâyeye sahip bir ülke devraldı. Gerçi bizim uzun iktidar dönemimiz de kendi içinde aynı amaç için farklı araçların kullanıldığı zorlu mücadele yıllarıyla geçti. Bir dönem karşımıza vesayeti çıkardılar, bir dönem önümüze PKK’sından DAEŞ’ine kadar sınırlarımızı ve şehirlerimizi taciz eden terör örgütlerini sürdüler. Bir dönem kurumlarımız içine sızdırdıkları örgüt üyeleriyle darbe üstüne darbe girişiminde bulunan FETÖ’cü hainlerle saldırıya geçtiler. AB üyeliğinden Amerika ile ilişkilerimize, Kıbrıs’tan Akdeniz’e kadar daha nice konuda uluslararası alanda maruz kaldığımız haksızlıkları saymıyorum bile. Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle bu uzun iktidar dönemimizde girdiğimiz her mücadeleyi kazandık, her badireyi atlattık, ülkemizi hedeflerinden asla koparmadık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün olduğu gibi ülkenin yeni tehditlerle yüzleştiği her dönemde, birilerinin ellerini ovuşturarak, sahte bir kaygı ifadesinin gerisinde gizlemeyi beceremedikleri bir sevinçle beklediklerini gördüklerini vurguladı.
Bunların her meselede böyle davrandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu görüşleri paylaştı: “Gece yarısı bildirilerinde, partimizi kapatma girişimlerinde, demokrasinin değil, cuntacıların safında yer aldılar. Karanlık cinayetlerinde, terör örgütlerinin saldırılarında dökülen kanları üzerimize sıçratmak için uğraştılar. Ülkemize yapılan aleni haksızlıklarda, adaletsizliklerde, uygulanan çifte standartlarda hep karşı tarafın yanında saf tuttular. Kendileri darbecilerin karşısına cesaretle dikilmek yerine arka kapılardan sıvışır, darbecilerin tanklarını alkışlarken, milletimizin destansı mücadelesini itibarsız hâle getirmeye çalıştılar. ‘Türkiye ekonomisini mahvedeceğiz’ diyerek yola çıkanların değirmenlerine su taşıdılar. ‘Türkiye’de yönetimi değiştireceğiz’ diyerek ortada dolaşanlara, onların yoldaşlığına soyundular. ‘Türkiye artık çok olmaya başladı’ diyerek sinsi oyunlar peşinde koşanların figüranlığına talip oldular. Ormanlarımız yanarken bile yaşanan acıları paylaşmak ve yapılan işleri desteklemek yerine ateşin üzerine benzin dökecek fitne fesat işleriyle uğraştılar. Merhum İdris Küçükömer’in ‘kalkınma ve yenilik düşmanı statükocular’ diye tanımladığı zihniyet, bugün de CHP’nin etrafında kümelenmiş, iktisat ve siyaset mandacısı bir kesim olarak karşımızda durmaktadır.”
“BUNLAR ASLINDA ZATEN FAİZCİ”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Siz faizleri indirdiniz de CHP olarak biz engel mi olduk. Meclis’e getir bir kanun, kanun teklifi ver, ‘faizler yüzde 1’i geçemez’ de vallahi destekleriz, billahi destekleriz” açıklamasının da yer aldığı faizle ilgili konuşmasını sinevizyondan izleten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bunlar işte böyle. Dün başka söyler bugün başka söyler, yarın daha başka söyler. Üstelik bunu da hiç utanmadan, hiç yüzleri kızarmadan, kendilerinden gayet emin bir tavırla yaparlar. Bunlar aslında zaten faizci, bundan şüphe var mı? Utanmadan sıkılmadan, bir taraftan işte yüzde 1’e indirin, yemin de ediyor. Zaten sizin yemininiz makbul değil. İstediğiniz kadar yemin edin. Burada Tayyip Erdoğan dün ne dediyse bugün de aynısını söyler ve yüksek faizden ne kadar rahatsız olduğumu cümle âlem bilir. Hiçbir zaman faizci olmadım, bugün de değilim, yarın da olmayacağım. Ama siz mandacı tayfasınız. Siz, son dönemde döviz kuru ve fiyat artışı üzerinden yürüyen tartışmalarda da aynısını yaptınız, yapıyorsunuz. İstiyorlar ki ülke batsın, bitsin, mahvolsun. Kendileri de hiçbir şey yapmadan gelip iktidara otursun. İstiyorlar ki bunca yıllık emek heba olsun ve Türkiye ‘vur eline al ekmeğini’ günlerine geri dönsün. İstiyorlar ki bu millet kendi aklını bir kenara bıraksın, başkalarının aklıyla, hesabıyla, çıkarıyla hareket etmeyi sürdürsün. İstiyorlar ki bu ülke tarihinin en kritik mücadelesini kaybetsin, tüm demokrasi, hak, özgürlük ve kalkınma iddialarından vazgeçsin. Bu listeyi alabildiğine uzatmak mümkün. Biz bu kifayetsiz muhterislere her zamanki gibi ‘çok beklersiniz’ diyoruz.”
“İNŞALLAH BU YOLDAN DA GERİ DÖNMEYECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gözü de kalbi de dışarıya bakan mankurtlara “hadi oradan” dediklerini belirterek, şunları kaydetti: “Biz, bırakınız bu topraklardaki varlığımızı, yer kürede nefes almamıza tahammülü olmayan yeminli düşmanlarımıza ‘La galibe illallah’ diyoruz. Biz, büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasını engellemek için her yola, her yönteme başvuranlara ‘kazanamayacaksınız’ diyoruz. Dün vesayete, terör örgütlerine, darbecilere, küresel siyaset ve para baronlarına karşı hangi mücadeleyi verdiysek bugün de faiz lobisine, üretim ve istihdam düşmanlarına karşı aynı mücadeleyi veriyoruz. Bugüne kadar girdiğimiz hiçbir yoldan nasıl geri dönmediysek inşallah bu yoldan da geri dönmeyeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin döviz kurundaki yükseliş ve fiyatlardaki artış gibi hususların yol açtığı belirsizlikler karşısında yaşadığı samimi endişeyi anladıklarını söyledi.
Ülkede yatırım, istihdam, üretim ve ihracat tarafındaki olumlu gelişmeleri yakından takip ederken, kur ve fiyat artışından kaynaklanan olumsuzlukları da dikkatle izlediklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kurla ilgili beklentinin rakamın seviyesi değil, istikrarının sağlanması noktasında olduğunun farkında olduklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelişmelerin önemli bir kısmının, küresel dalgalanmadan kaynaklı olduğunu vurgulayarak, “Çarşı pazardaki kimi ürünlerde yaşanan fahiş fiyat artışlarının çoğunun mantıklı bir izahının bulunmadığını da görüyoruz. Hepsi de birbirini tetikleyen bu zincirleme fiyat artışlarının zehirlediği iklimin bir an önce temizlenmesi gerektiğini biliyoruz. Bu tablo, küresel ekonomideki krizle, ülkemiz ekonomisindeki değişimin birlikte gerçekleştiği bir dönemden geçiyor olmamızdan kaynaklanıyor. Biliyorsunuz Türkiye, pek çok gelişmekte olan ülkenin yerinde saymasına yol açan yüksek faiz üzerine kurulu para politikasını artık terk etti” ifadesini kullandı.
Bunun yerine yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı esas alan bir büyüme stratejisine geçildiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Salgın döneminde Çin ile Avrupa arasındaki en önemli üretim merkezi olan ülkemizin nerede ise dünyada büyümesini sürdüren yegane ekonomi hâline gelmesini, işte bu değişime borçluyuz” diye konuştu.
“TÜRKİYE, HEDEFLERİNE DOĞRU KARARLILIKLA İLERLEMEKTEDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yılın üçüncü çeyrek büyümesinin yüzde 7,4 olarak açıklandığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu büyüme oranıyla, G20 içinde ilk sırada yer alıyoruz. Millî gelirimize gelince bir önceki yılın aynı dönemine göre, yüzde 7,8 arttı. Üçüncü çeyrekte mal ve hizmet ihracatındaki artışın yüzde 25,6’yı, ithalattaki gerilemenin de yüzde 8,3’ü bulması çok önemlidir. Bu yıl elde ettiğimiz büyümenin önemli bir bölümü ihracat kaynaklıdır. Yıllık 216 milyar doları bulan ihracatımızın, ithalatı karşılama oranı yüzde 83’ü geride bırakan Türkiye, hedeflerine doğru kararlılıkla ilerlemektedir. Ülkemizin ihracatı sadece rakam olarak büyümüyor. Yapısal olarak da yüzde 95’i imalat sanayi ürünlerinden oluşan güçlü bir konuma yükseliyor. Öyle ki üretimimizi bir yılda neredeyse iki katına çıkartabilecek sağlamlıkta ve esneklikte bir altyapıya sahibiz. Ülkemizin 81 ilinin tamamına yayılan organize sanayi bölgeleriyle, fabrikalarıyla, tesislerle çalışıyor, üretiyoruz. İnşallah 2021 yılını çift haneli büyümeyle kapatacak bir yere doğru gidiyoruz. Şayet eskiden olduğu gibi yüksek faiz sisteminde devam etseydik, muhtemelen bu büyüme rakamlarını göremeyecektik. Aynı şekilde, belki bugün için yaşadığımız sıkıntıların bir kısmı da olmayacaktı. Emin olun böyle bir durumda Türkiye, önümüzdeki onlarca yıl boyunca bir daha gelişmiş ülkeler ligine çıkma fırsatını da yakalayamayacaktı. Bu değişimi ya şimdi yapacaktık ya da en az bir neslin daha hayallerinden, hedeflerinden uzak kalmasına rıza gösterecektik. Belki siyaseten en riskli, fakat ülkemiz ve milletimiz için en doğru planı biz yaptık, yapıyoruz.”
“FAİZ ZENGİNİ DAHA ZENGİN, FAKİRİ DAHA FAKİR YAPAN MELANETTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Faizleri artırarak paradan para kazanan tufeylileri sevindirmek yerine, faizi düşürerek yatırımı ve üretimi kolaylaştırıyoruz. Zira faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan bir melanettir. Çıksın birisi, ‘Siz faizleri düşürerek, üretimi ve istihdamı artırarak yanlış yapıyorsunuz’ desin. Yine çıksın birisi ‘Yüksek faiz ve düşük kur istihdamı artırır siz yanlış yapıyorsunuz’ desin. Diyemez, çünkü doğrusu bizim yaptığımızdır. Eğer biz yanlış yolda ilerliyor olsaydık, başkaları üretim ve istihdam güçlerini daha fazla artırarak önümüzü keserdi” değerlendirmesinde bulundu.
Tüm sektörlerde, yeni yatırımlarla ve yeni makinelerle, yeni istihdamlarla kesintisiz bir kapasite büyütme yarışında olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz ülkemizi, fırsatını bulduğunda hemen kaçıp gidecek sıcak paranın cenneti hâline dönüştürmek yerine kalıcı kazanımlarla sonuçlanacak yatırımlara kavuşturmanın mücadelesini veriyoruz. Kötünün daha kötüye yol açacağını, dünyadaki pek çok örnekleri ile gördüğümüz ve bir dönem kendimiz de yaşadığımız için daha zor da olsa, iyiden doğacak daha iyilerin yolunu açıyoruz.” görüşünü paylaştı.
“EKONOMİDE DE ‘DÜNYA 5’TEN BÜYÜKTÜR’ DİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin kaynaklarını, yüksek faizle başlayan ve enflasyonla sonuçlanan bir kısır döngü içinde örselenmesinin yerine reel sektöre yönelmesini sağlamaya çalıştıklarına dikkati çekerek, şöyle devam etti: “Düşük faizle bu kısır döngüden kurtardığımız para, yakında sağlanacak kurdaki ve fiyat artışlarındaki denge ile beraber tümüyle yatırıma, inşallah istihdama ve üretime akacaktır. Artık faiz oranını şu veya bu dayatmaya göre değil, tüm gelişmiş ülkelerin yaptığı gibi ülkemizin ihtiyacına göre belirleyeceğiz. Düşük kurla ülkemizi ithalat cenneti hâline dönüştürmek isteyenlere geçit vermeyeceğiz. Asıl zenginliğin, paranın kur değeri ile değil, ülkenin üretim gücüyle, milletin iş ve aş sahibi olmasıyla, geleceğine güvenle bakmasıyla olduğunu biliyor ve bu şekilde hareket ediyoruz. Faiz düştüğünde paradan para kazanan dışında, kimsenin kaybı olmaz. Kur dediğin bugün artar, yarın düşer, enflasyon dediğin bugün artar, yarın düşer. Ama üretimde ve istihdamda sağladığımız her artış, kalıcı bir kazançtır. Güvenlikte olduğu gibi ekonomide de ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyoruz. Çıktığımız bu yolun kendimizle birlikte tüm dostlarımızın ve tüm insanlığın da hayrına olduğuna yürekten inanıyoruz. Hak olan davada da zafer muhakkaktır.”
Kurdaki ve fiyatlardaki yükselişin makul sınırları aşan kısımlarının, yeni ekonomi politikasının sonucu değil, tam tersine o politikayı engelleme girişimlerinin neticesi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birileri dünyadaki tüm gelişmeleri gözlerden kaçırarak, ısrarla bu denklemi tersinden kurmaya çalışıyor. Dünyanın her yerinde değişen, çeşitlenen, yeni araçla zenginleşen ekonomi politikalarına güzellemeler dizip de ülkemizi 74 yıllık köhne IMF reçetelerine mahkûm etmek isteyenlerin riyakarlıkları, paçalarından akıyor. Ey Bay Kemal, siz otel odalarında IMF ile kulis atanlar değil misiniz?” sözlerini sarf etti.
“ÇOK DAHA KALICI BİR EKONOMİK DEĞİŞİMİ HAYATA GEÇİRMENİN MÜCADELESİNİ VERİYORUZ”
Bugün tüm büyük ekonomilerin, faizleri en alt seviyede tutarken, enflasyonda ciddi yükselişlerle karşı karşıya olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Almanya’dan, İspanya’ya, Belçika’dan İtalya ve Fransa’ya kadar tüm Avrupa ülkelerinde geçen yıl sıfır veya eksi olan enflasyon, bu yıl yüzde 4-5’leri ve yüzde 6’ları geride bıraktı. Daha yukarılara doğru gidiyor. Üstelik bu rakamlar tüketici fiyatlarını ifade ediyor. Üretici fiyatları enflasyonunda yüzde 20’li yüzde 30’lu rakamlar söz konusudur. Amerika’dan Japonya’ya kadar pek çok yerde kendi ekonomik dengelerine göre fevkalade yüksek enflasyon gerçeği vardır. Türkiye gibi tarihi olarak, yüksek enflasyona şerbetli bir ülkede, yüzde 20 düzeyi kısa sürede çözülebilir bir sorunu ifade ediyor. Buna karşılık Avrupa’da, diğer gelişmiş ülkelerde yüzde 4’ler, yüzde 5’ler, hele hele üretici fiyatlarındaki yüzde 20’ler, yüzde 30’lar, büyük bir felaketin işaretidir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, birçok gelişmiş ülkede kendi ülkesinin batmasını, bitmesini isteyen, bunun için her türlü yalanı, iftirayı, çarpıtmayı devreye sokan birilerinin siyaseti ve medyayı işgal ettiğinin görülemeyeceğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü orada bizdeki gibi yobaz bir zihniyetin siyasette de akademide de boy vermesine müsaade etmezler” ifadelerini kullandı.
Sadece enflasyona bakarak Türk ekonomisini okumanın haksızlık olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz çok daha köklü, çok daha kalıcı bir ekonomik değişimi hayata geçirmenin mücadelesini veriyoruz. Biz çok daha tutarlı ve dengeli bir iktisat politikası ile ülkemizi hedeflerine ulaştırmaya çalıştığımızda sanki kıyamet kopmuş gibi ortalığı ayağa kaldırıyorlar. Türkiye’nin ekonomik çıkarları yerine küresel faiz lobilerinin çıkarlarını savunarak millî olunmaz, ulusalcı olunmaz, yerli olunmaz, demokrat olunmaz, liberal olunmaz, vicdanlı ve ahlaklı hiç olunmaz” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’yi her alanda olduğu gibi ekonomide de millî duruşla önde gelen küresel bir güç hâline getirmekte kararlı olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bu mücadeleyi verirken yüksek kurdan döviz alıp daha da yükselmesini bekleyenlerin, etiketlerine fahiş fiyatlar koyup, haksız kazanç peşinde koşanların, malını 2 kat, 3 kat fazlasına satmaya çalışanların sonu açık konuşuyorum hüsran olacaktır” diye konuştu.
Vatandaşlara ve milletvekillerine seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Stokçulara evelallah bu ülkeyi biz mezar edeceğiz. Stokçuluk bizim dinimizde haramdır, bunu yapamazsınız. Yapanlar varsa, bunun bedelini ödeyecekler. Osmanlı bunun bedelini çok ağır ödetti, biz de ödeteceğiz.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilgili bakanlıkların da stokçuların üzerine gideceğini söyledi.
“DÖVİZ ALIRKEN SÜKUNETTEN, SAĞDUYUDAN AYRILMAYIN”
Vatandaşlara, “Döviz alırken de fiyat belirlerken de alışveriş yaparken de lütfen sükunetten, sağduyudan ayrılmayın. Kısa vadeli ve paniğe dayalı adımlar atmak yerine uzun vadeli düşünmeyi hareket etmeyi tercih edin.” çağrısında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha çok üretecek, daha çok kazanacak, kazandığı milletin tamamına fayda sağlayacak, refahı arttıracak bir ekonomik yapı inşa etmeyi amaçladıklarını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Hâlâ yüksek faiz dayatmasında bulunanlar, hele hele kur manipülasyonu ve fahiş fiyat üzerinden kendi ülkesini, kendi halkını soymanın peşinde koşanlar evlatlarının geleceğine kastettiklerini bilmelidirler. Buradan açıkça bir kez daha ifade ediyorum; ülkemizi yıllarca içinde çırpındığı kısır ekonomi döngüsüne tekrar mahkûm edecek geri adımlar asla atılmayacaktır. Türkiye, siyasi ve ekonomik istikbalini bir daha asla CHP gibi, IMF ve benzeri küresel ekonomik vesayet kurumlarının reçetelerine teslim etmeyecektir. Yüksek faiz ve düşük kur üzerine kurulu sömürü düzeni ülkemize tekrar dönemeyecektir. Bu ülkenin her kuruş varlığı da dışarıdan gelen her para da üretime aktarılmak suretiyle istihdam artırılacak, cari fazla ile elde edilen kaynaklarla büyüme desteklenecektir.”
Edebiyatçı Anton Çehov’un “Bizi çalışmak kurtarır” sözünü anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Evet hep birlikte çalışacağız, daha çok çalışacağız. Üreteceğiz, daha çok üreteceğiz. Güçleneceğiz, çok güçleneceğiz. Büyüyeceğiz, daha çok büyüyeceğiz. İnşallah bu yılsonu itibarıyla onların üzerine çıkacağız. İşimize, aşımıza kimseyi müdahale ettirmeyeceğiz. Böylece kendimiz, dostlarımız ve tüm insanlık için aydınlık bir geleceği beraberce inşa edeceğiz.” dedi.
“TÜRKİYE’Yİ KÖKLÜ BİR EKONOMİYE DE KAVUŞTURACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hep söylediğim gibi, ne yaptığımızı biliyoruz. Nasıl yapacağımızı biliyoruz Hangi risklerle karşılaşacağımızı biliyoruz. Hangi sonuçlar elde edeceğimizi, onu da biliyoruz. Türkiye’yi nasıl güçlü bir kalkınma altyapısına, güçlü bir demokrasiye kavuşturmuşsak üretime ve istihdama dayalı köklü bir ekonomiye de kavuşturacağız” ifadelerini kullandı.
Türkiye, gelişmiş ülkeler arasındaki yerini alana kadar durmak, duraksamak, tereddüt etmek olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim önümüzü 19 yıldır kesemedikleri için işte bugün bu büyük değişimi hayata geçirebiliyoruz. İnşallah bunu da başararak ülkemizin ve milletimizin asırlık rüyasını gerçeğe dönüştüreceğiz. Milletimize ‘çalışın, üretin, istihdam oluşturun’ derken devlet olarak üzerimize düşenleri de adım adım yapıyoruz, yapmayı da sürdüreceğiz” diye konuştu.
Salgın döneminde toplumun her kesimine verilen desteklerle sancılı sürecin en az sıkıntı ile atılmasını sağladıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Dünyada enerji fiyatlarının tarihin en yüksek seviyesine ulaştığı bir dönemde biz hanelerde kullanılan doğal gazı 4’te 1, elektriği yarı fiyatına insanlarımıza sunuyoruz. Billboardları asmışlar. Bunlarda utanmak yok. Bunlar terbiyeden maalesef muaf. Ne diyorlar? ‘Zam, zam zam.’ Utanın ya, utanın. Şu anda Avrupa’da doğal gaz fiyatlarına bakın, enerji fiyatlarına bakın, bizdeki fiyatlara bak. Petrolden üretilen akaryakıtı Avrupa dâhil bölgemizde en ucuza kullanıcılara veren ülke biziz. Hangi yüzle kalkıp da ‘zam, zam, zam’ diye billboardlara asabiliyorsun. Utanma yok, hayâ yok. Hayâ olmazsa, ar, edep olmazsa her türlü şeyi yazarsın, çizersin, söylersin.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mütefekkir Ferit Kam’ın, bir gün Saraçhane’den, şair ve yazar Mahir İz ile beraber inerken bir tabloyu gördüğünü ve “Ne ar kaldı ne namus kaldı ne ırz kaldı ne hayâ, gelen geçti, gelen geçti, gelen geçti’ dediğini aktardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi aynı durumu yaşıyoruz; ar yok, namus yok, hayâ yok. Gelen geçti, gelen geçti, gelen geçti, ama biz yolumuzda kararlılıkla yürüyeceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sadece şu üç kalemde vatandaşlarımızı küresel fiyat artışlarına ezdirmemek için kamu kaynaklarından kullandığımız rakam tutarı ne biliyor musunuz? Ey Hanımefendi, bak sana şimdi rakam veriyorum; 150 milyar liranın üzerindedir. Biz vatandaşımızı düşünüyoruz ama siz hırsızları koruyorsunuz. TOKİ’nin varlıklarına el koyan, devletin varlığına el koyanları koruyorsunuz. Bir laf edemiyorsunuz, edemezsiniz de. Çünkü sizin karakteriniz, cibilliyetiniz bunlar üzerine kurulu ve AK Parti olarak biz bunlara müsaade etmeyeceğiz” ifadesini kullandı.
Alım gücü düşen dar gelirli vatandaşları rahatlatacak ilave adımları birer birer hayata geçirmeye hazırlandıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimiz müsterih olsun, hiçbir insanımızı ne işsizliğe mahkûm edeceğiz ne hayat pahalılığı altında ezdireceğiz ne de sahipsiz bırakacağız. Yeni ekonomik programımızı uygularken, ihtiyaç duyulacak destek paketleriyle her kesimin yanında yer alıyoruz” açıklamasında bulundu.
İKİ YENİ DESTEK PAKETİ MÜJDESİ
Dün katıldığı bir televizyon programında ilk kez açıkladığı iki destek paketini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu bilgileri verdi: “İlki; küçük ve orta ölçekli işletmelerimize yönelik hazırladığımız ilave istihdama destek paketidir. Bu paketle 50 kişinin altında çalışanı olan firmalarımıza istihdama kattıkları her yeni kişi için 100 bin liraya kadar Kredi Garanti Fonu kefaletiyle krediye erişim imkânı sağlıyoruz. İŞKUR aracılığıyla bu paketten faydalanmak isteyen işletmelerimizin SGK işçi ve işveren payları 12 ayın sonunda kredi faizlerinden düşülecek. Böylece yeni istihdam yapacak işletmelerimize faizsiz kredi imkânı sunmuş olacağız. Amacımız, kısa sürede 11 bin firmamızın toplam tutarı 10 milyar lirayı bulan bu krediden faydalanmasını sağlayarak, 50 bin yeni istihdamın önünü açmaktır. İkinci müjdemiz; imalata dayalı ithal ikamesi destek paketidir. Bu paketle de uzun vadeli kredi imkânı oluşturarak üretime ve ihracata öncelik veren yatırımları destekliyoruz. Özellikle üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı teşvik bölgelerinde yer alan 58 ilimiz ile ilçelerinde yatırım yaparak istihdam oluşturacak girişimcilerimize 7 puana kadar faiz desteği veriyoruz. Toplam tutarı 10 milyar lirayı bulan bu destekten Hamle Programı kapsamında diğer illerimiz de faydalanabilecek.”
“ÖZEL SEKTÖRÜMÜZÜ DESTEKLERLE TEŞVİK EDECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, teknoloji odaklı sanayi hamlesi programıyla Türkiye’de üretilmesi gereken ürünleri ve geliştirilmesi gereken yenilikçi teknolojileri kamuoyuna ilan ettiklerini anlatarak, “Bu listede yer alan 919 orta ve yüksek teknolojili ürünün ithalatı için yılda 60 milyar dolar para harcıyoruz. Her ne kadar orta, düşük ve düşük teknolojide cari fazla veriyor olsak da bu sorunu çözmeden hedeflerimize ulaşamayacağımız açıktır” görüşünü paylaştı.
Savunma sanayisinde araştırma-geliştirme, inovasyon ve insan gücüne yeteri kadar yatırım yapıldığında bu zinciri kırabileceklerini gördüklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Şimdi diğer alanlara yöneliyoruz. İlan ettiğimiz listedeki ürünlerin üretimini teşvik etmek için girişimcilerimize faiz, kar payı, nitelikli iş gücü, enerji, vergi, sigorta primi gibi pek çok destek sunuyoruz. Bu çerçevede makine, ulaşım araçları, üretimde yapısal dönüşüm, sağlık, kimya ve dijital dönüşüm alanlarında çağrıya çıkılmıştı. Makine çağrısında şu ana kadar 20 projeye destek kararı verildi. Bu sayede CNC tezgâhları ve servo motorlarının ülkemizde üretimi başladı. Lazer teknolojilerinde de hızlı bir gelişme yaşanıyor. Bu yıl ilan ettiğimiz 4 çağrıya başvuran 800’ün üzerinde projenin 10 milyar lirası araştırma-geliştirme olmak üzere yaklaşık 50 milyar liralık yatırım taahhüdü var. İnşallah ülkemizin ithal ettiği orta-yüksek teknoloji her ürünü kendimiz üretene kadar bu programları sürdürecek, özel sektörümüzü desteklerle teşvik edeceğiz. İhracata yönelik üretim yapan sanayicilerimiz ile küçük ve orta ölçekli işletmelerimize yönelik yeni destek paketleri için de hazırlıklarımızı sürdürüyoruz, vakti geldiğinde bunların hepsinin de müjdesini sizlerle ve milletimizle paylaşacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yakın tarihte yaşananlardan özellikle çıkarılması gereken en önemli derslerden birinin, demokrasinin kazanımlarına yönelik hak ve özgürlüklere, bunların garantisi olan bağımsız ve tarafsız adalet sistemine sıkı sıkıya sahip çıkma gereği olduğunu belirtti.
“Geçmişte vesayetçilerin, darbecilerin ve vicdanlarını kiraya veren sözde hâkimlerin, milletimizin adalet duygusuna vurduğu darbeleri unutmadık, unutmayacağız” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihte bu çarpıklıkların, Yassıada yargılamalarından 28 Şubat dönemindeki rezil görüntülere kadar pek çok örneğinin bulunduğunu vurguladı. Erdoğan, “İradesine vurulmaya çalışan nice vesayet zincirini kırıp atmış, tarihin gördüğü en hain darbe girişimlerine canı pahasına geçit vermemiş milletimiz, her alanda olduğu gibi adalet hizmetlerinde de en iyiye layıktır” sözlerini sarf etti.
Türkiye’nin gücüne güç katacak yolun, hukuk ve demokrasiden geçtiği inancıyla, AK Parti hükûmetleri döneminde adalet alanında reform iradesini sürekli canlı tuttuklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yargı Reformu Strateji Belgesi’ni açıkladıkları 30 Mayıs 2019’dan bugüne 5 yargı paketini hayata geçirdiklerini hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, birinci yargı paketiyle hak ve özgürlükleri koruyan ve güçlendiren bir yaklaşımla, özellikle ifade özgürlüğünü ilgilendiren konularda hak arama yollarını genişlettiklerini, ikinci yargı paketiyle infaz sisteminin iyileştirme ve topluma yeniden kazandırma işlevini, insan odaklı bir anlayışla güçlendirdiklerini anlattı.
Üçüncü yargı paketiyle özel hukuk alanında sadeleştirici ve hızlandırıcı yenilikleri hayata geçirdiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dördüncü yargı paketiyle vatandaşların masumiyet karinesini, lekelenmeme hakkını güçlendiren adli araçları sisteme kazandırdıklarını ifade etti.
Geçen hafta Meclis’te kabul edilen beşinci yargı paketi ile de icra konularını, çocuklarla ilgili velayet hukuku işlemlerinden tamamen çıkarırken, icra dairelerinde 1932’den beri uygulanan fiziki satış usulüne de son verdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Yine bu kanunla engelli kardeşlerimizin de hâkim, savcı olabilmelerine imkân sağladık. Bugüne kadar uygulamaya geçirdiğimiz reformlarla milletimizin gelişen, değişen ihtiyaçlarını karşılayacak hukuki düzenlemeler yaptık. Adalet Bakanlığımız, Meclisimizin takdirine sunacağımız yeni bir yargı paketinin daha hazırlıklarına başladı. Bu paketteki düzenlemelerle vatandaşlarımızla idarenin mahkemelik olduğu davaların temeline sulh yolunu koyma anlayışı hâkim olacaktır. Tazminat davalarında uzun yargılamadan kaynaklı mağduriyetlerin önüne geçmek için İnsan Hakları Tazminat Komisyonunun, sonucu beklemeden ödeme yapabileceği bir sistem getirilecek. Kadınlara yönelik taciz ve takip eylemlerinin cezalarını ağırlaştıracak bir düzenleme üzerinde de çalışılıyor. Memurlarımızın daha iyi özlük haklarına kavuşması konusundaki çalışmalarımızda, adalet teşkilatını ayrı görmüyoruz. Adliye ve infaz kurumları personelimizin beklentilerine cevap verecek kimi adımları da 2022 yılı içinde atacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nın ardından Meclis’te gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da cevapladı.
ASGARİ ÜCRET ZAMMI
Uzman ve pratisyen hekimlere yönelik düzenleme konusundaki soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, “5 bin, 2 bin 500 lira; bu tür zamlar geliyor” yanıtını verdi.
Merkez Bankası’nın, dövize 6 yıl sonra doğrudan müdahalede bulunduğu hatırlatılarak değerlendirmesi sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu, Merkez Bankasının zaten yasasında olan bir şey. Böyle bir yetkisi, hakkı var. Böyle bir şey gerekli olduğu zaman Merkez Bankası bu tür müdahaleleri yapar, yapma hakkına sahiptir” dedi.
“3600 ek göstergeyle ilgili 2022’yi işaret ettiniz, ‘Yılsonuna kadar’ dediniz ama takvim belli mi?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “‘Ama’ ile fakat’ ile konuşmaya gerek yok. O da olacak. 3600 ek göstergeyle ilgili şu anda bütün çalışmaları ilgili bakan arkadaşımız Vedat Bey, onlar yürütüyorlar” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Asgari ücret yakında belli olacak. Rakamların yükselmesiyle işten çıkarmaların olabileceği endişesi var. Bu konuda bir değerlendirmeniz olur mu?” sorusu üzerine şunları kaydetti: “Niye hep böyle endişeler üzerinden konuşuyorsunuz da olumlu bakmıyorsunuz? Yani özellikle bu noktada toplumun yanlış yerlere sevk edilmesine fırsat vermeyin. Daha dün akşam televizyon programında ne dedim? Biz halkımızı ezdirmeyeceğiz. Şimdi de asgari ücret çalışmasını Bakan’ımız başlattı, kısa zamanda inşallah onu da açıklayacağız. Asgari ücret noktasında da bugüne kadar olmuşun çok çok fevkinde inşallah bir neticeyi açıklamış olacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yargı Reformu Stratejisi Tanıtım Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Üstünlerin hukukunun egemen olduğu vesayetçi yapıdan hukukun üstünlüğünü referans alan adil bir yargı sistemine geçiş sağlanmıştır. Siyasi ve ideolojik kimlikleriyle, ekonomik statüleri sebebiyle bazı insanların hukuk önünde ayrıcalıklara sahip olduğu günlere artık geride kalmıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Yargı Reformu Stratejisi Tanıtım Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında Bolu Kartalkaya’daki otel yangınında hayatını kaybedenlere bir kez daha Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve Türk milletine başsağlığı dileyerek, tedavisi devam eden 10 yaralıya da acil şifalar niyaz etti.
Ülkenin dört bir yanında fedakârca görev yapan adalet teşkilatı mensuplarına selamlarını ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dördüncü Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin ülke, millet ve adalet teşkilatı için hayırlara vesile olmasını temenni etti.
Adalet Bakanlığı başta olmak üzere fikir, görüş, öneri ve eleştirileriyle belgenin hazırlanmasına katkıda bulunan herkese teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her fırsatta hatırlattığımız gibi bizler adaleti mülkün, yani devletin temeli olarak gören bir geleneğin mirasçılarıyız. Sultan Birinci Murat, Evrenos Bey’e tevcih ettiği sancak beyliğinin beratına ‘Cümlenin ser çeşmesi adalettir’ yazdırarak, adaletin devlet idaresindeki ehemmiyetini izah ve izhar etmiştir. Adalet, hem millî hem de manevi yapımızda, diğer her türlü hasletin onun etrafında ve ona göre şekillendiği bir mihver hükmünde olmuştur” ifadesini kullandı.
“TOPLUMUN ADALETE OLAN İNANCININ SARSILMAMASI BİZİM İÇİN HER TÜRLÜ MÜLAHAZANIN ÜZERİNDEDİR”
Tarih ve medeniyetin merkezinde adaletin yer aldığı devirlerin birbirini takip etmesiyle bugüne ulaşmış bir iftihar tablosu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Toplum yaşantımız, kişisel hayatımız ve değer müktesebatımız gibi devlet tasavvurumuz da asırlar boyunca adalet mihengine vurduğumuz fikir ve faaliyetlerle şekillenmiş, hak ve hukuka göre tekemmül etmiştir. Bin yıldır hakla, hukukla, hakikatle yoğurduğumuz bu topraklar en doğusundan en batısına iyilik ve erdem tohumlarıyla yeşerttiğimiz gönül coğrafyamız, yüksek adalet şuurumuzun en yakın şahididir. Böyle köklü ve zengin bir birikimin rehberliğinde, adalet hizmetlerinin en üst seviyede vatandaşlarımıza sunulması için yoğun gayret gösteriyoruz.
Şurası bir gerçek ki, adalet sistemimizin tüm unsurlarıyla güçlü, hızlı ve etkin bir şekilde işlemesi, milletimizin her bir ferdini yakından ilgilendiriyor. Hâkim ve savcılarımız başta olmak üzere, adalet teşkilatımızın her bir mensubunun kılı kırk yaran bir titizlikle, yüksek bir vazife şuuruyla hareket etmesine bu bakımdan büyük önem veriyoruz. Adalet hizmetlerinin etkinliği kadar adaletin gecikmeksizin, vaktinde tecelli etmesinin de önemini her fırsatta vurguluyoruz. Şunun bilinmesini isterim; Türk milleti adına karar veren yargı makamının itibarına halel gelmemesi ve toplumun adalete olan inancının sarsılmaması, bizim için her türlü mülahazanın üzerindedir.”
“ADİL BİR YARGI SİSTEMİNE GEÇİŞ SAĞLANMIŞTIR”
Göreve geldikleri 2002’den beri bu konuda büyük hassasiyet gösterdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adliye binalarımızın, sunulan hizmetin mehabetine uygun hâle getirilmesinden personel sayısına, mevzuattan dijitalleşmeye kadar geniş bir alanda çok sayıda adım attık” dedi.
Yargının bağımsızlığı ilkesine “tarafsızlığı” ilkesini de ekleyerek, hâkim ve savcıların görevlerini layıkıyla yerine getirebilmelerinin önünü açtıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eski Türkiye’nin imtiyazlı çevreleri bunu hâlen hazmetmekte zorlansa da üstünlerin hukukunun egemen olduğu vesayetçi yapıdan hukukun üstünlüğünü referans alan adil bir yargı sistemine geçiş sağlanmıştır” ifadesini kullandı.
“Siyasi ve ideolojik kimlikleri ile ekonomik statüleri sebebiyle bazı insanların hukuk önünde ayrıcalıklara sahip olduğu günler artık geride kaldı” ifadesini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Darbecileri alkışlayan yargı yerine darbecilerden millet adına hesap soran, mağdurların hak ve hukukunu savunan yargı pratiğinin yerleşmesini, Türk demokrasisi adına önemli bir kazanım olarak görüyoruz. Türk yargısının bu vasfını, inşallah gelecekte daha da güçlendireceğiz. Hangi yanlış algıdan kaynaklanırsa kaynaklansın, hukuk karşısında kendini dokunulmaz görenler, şu gerçeği er ya da geç kabullenecekler, hiç kimse hukukun üstünde değildir, layüsel değildir, imtiyazlı değildir. Suç işleyenler, suçta kibirlenenler, hukuka kastedenler, kim olursa olsun, yaptıklarının hesabını bağımsız Türk mahkemelerine vermek zorundadır.
Dolayısıyla kanunun verdiği yetkiyle hukuksuzlukların peşine düşen yargı mensuplarını kimse tehdit edemez, mahkemeler üzerinde baskı kuramaz, yargı camiamıza parmak sallayamaz. Geçmişte yargı mensuplarını hain terör saldırılarında kaybetmiş bir ülke olarak, hâkim ve savcılarımız ile ailelerinin hedef gösterilmesini asla tasvip etmiyoruz. Daha önce de ifade ettim, yargı kararlarını doğru bulur veya bulmazsınız. Hatta mahkeme kararlarını, gerekli nezaketi göstererek, eleştirebilirsiniz. Ama bu ülkenin ana muhalefet partisi de olsanız, çıkıp kameralar önünde hukuk insanlarına, hem de çok yakışıksız, çok pervasız biçimde tehdit savuramazsınız. Buna biz de izin vermeyiz, hedef hâline getirilen yargımız da izin vermez. Devam eden yargı süreçleriyle ilgili herkesten sorumlu, sakin ve siyaseten dürüst bir tutum beklediğimizi bugün tekrar vurgulamak istiyorum.”
2015 ve 2019 yıllarında hazırlanan iki yeni Strateji Belgesi’yle reform çalışmalarına ivme kazandırdıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, üçüncü Yargı Reformu Stratejisi’nin uygulama döneminin, 2024 yılı itibarıyla sona erdiğini ifade etti.
Bugün 2025-2029 dönemini kapsayan 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi’yle milletin huzurunda olduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Öncelikle şu hususun altını net bir şekilde çizmek durumundayım, sürekliliğe dayanan bir anlayışla köklü kurumsal değişiklikleri hayata geçirdiğimiz Yargı Reformu Stratejileri, birbirini tamamlar niteliktedir. Yeni reform belgemiz, bugüne kadarki gelişmelerin değerlendirilmesi ve sistemin ihtiyaç duyduğu yeniliklerin belirlenmesi suretiyle oluşturulmuştur. Dolayısıyla bu belgemiz de az önce ifade ettiğim üzere, diğer reform belgelerimizin devamı ve tamamlayıcısı durumundadır.”
“DÖNÜŞÜMÜ HIZLANDIRMAYI HEDEFLİYORUZ”
Yeni Yargı Reformu Stratejisi’yle adaletin etkinliğine ve yargı mekanizmalarının ihtiyaçlarına yönelik yeni politikaları belirlediklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 45 hedef ve 264 faaliyetin yer aldığı 4. Strateji Belgesi’yle, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını daha da güçlendirmeyi amaçladıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatandaşlarımızın hukuki güvenliğini daha da kuvvetlendirmeyi, yargılamaların zamanında ve makul sürede tamamlanmasını, çözüm merkezli ve öngörülebilir bir adalet sistemi oluşturmayı, yargılama usullerini sadeleştirerek verimliliği artırmayı, yargıya ilişkin güven ve memnuniyeti daha da yükseltmeyi, onarıcı ve telafi edici adalet uygulamalarını yaygınlaştırmayı, ceza adaleti sisteminin etkinlik ve caydırıcılığını tahkim etmeyi ve adalet hizmetleriyle adli bilimlerde dijital dönüşümü hızlandırmayı hedefliyoruz” diye konuştu.
Yargı Reformu Stratejisi’nin en önemli önceliklerinden birinin, makul sürede yargılanma hakkı güvencelerinin artırılması olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kapsamda yargılama usullerine, teşkilat yapısına, insan kaynaklarına ve teknik altyapıya ilişkin birçok çalışma alanı tespit ettiklerini belirtti.
Geçtiğimiz dönemlerde adil yargılanma hakkının etkin bir şekilde korunması noktasında önemli reformları devreye aldıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru ve bilgi edinme hakkı gibi yenilikleri mevzuata eklediklerini hatırlattı.
Kamu Denetçiliği Kurumu, Kişisel Verileri Koruma Kurumu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu gibi yeni birimler ihdas ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi’yle hak arama yollarını daha da güçlendirmeyi hedeflediklerini bildirdi.
Mağdurların yeterli güvenceye sahip olduğu telafi edici bir adalet sisteminin oluşturulması hususunun üzerinde de önemle durduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Adalete güvenin tam olarak tesis edilmesi için ceza adaleti sisteminde mağdur odaklı yeni politikaları uygulamaya alıyoruz. Uyuşmazlıkların önlenmesi ve mahkemeye taşınmadan kaynağında çözülmesi, yargının iş yükünün azaltılmasında büyük önem arz ediyor. Bu çerçevede dava öncesi alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin kapsamının genişletilmesini öncelikli politika olarak belirledik. Strateji belgemizle bu yöntemlerin sistem içindeki yerini güçlendiriyor, toplum genelinde müzakere kültürünü geliştirmeyi hedefliyoruz. ‘Hukukun üstünlüğünü esas alan, gecikmeyen ve öngörülebilir bir adalet sistemi’ vizyonu ile hazırladığımız yeni strateji belgesiyle, etkin ve hızlı işleyen bir adalet sistemi inşa edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin ilk amacının kurumsal yapının güçlendirilmesi ve süreçlerin yeniden yapılandırılması olduğunu belirterek, “Bu çerçevede uzlaştırıcı, birleştirici, özgürlükçü, toplumun tüm kesimlerini kuşatan yeni ve sivil bir anayasa çalışmalarımıza hız vereceğiz. İnsan hakları alanındaki kurumsal kapasitemizi güçlendirecek, hazırlayacağımız yeni İnsan Hakları Eylem Planı ile hak ve özgürlüklerin daha etkin korunmasını sağlayacağız” dedi.
Kişisel Verileri Koruma Kurumu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu gibi bireysel hak arama kurumlarının, kurumsal yapısını ve uluslararası kuruluşlarla uyumluluklarını güçlendireceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İfade ve basın özgürlüğü ile kişi hürriyeti ve güvenliğine ilişkin standartları yükseltecek, yeni hak arama yollarını çeşitli tedbir ve uygulamalarla tahkim edeceğiz. Makul sürede yargılanma hakkının temini için mahkemeler teşkilatının organizasyon yapısını tekrar tanzim edeceğiz. Ceza mahkemelerinin görev alanlarını yeniden düzenleyecek, ihtiyaç duyulan yerlerde yeni adliyeler kuracak, mahkeme sayılarını artıracak ve tek hâkimle çalışan bazı mahkemelerin heyet hâlinde çalışmalarını temin edeceğiz. Temyiz kanun yolunun etkinliğine yönelik yeni düzenlemelerle temyiz incelemelerinin altı ay içerisinde sonuçlandırılmasını hedefliyoruz. Bunun için Yargıtay ve Danıştay kanunlarında yer alan daire ve üye sayılarını iş yüküyle orantılı olacak şekilde yeniden belirleyeceğiz. Temyiz incelemeleri gibi istinaf incelemelerinin de altı ay içinde neticelendirilmesine yönelik düzenlemeler yapacağız.”
“YENİ İHTİSAS MAHKEMELERİ KURULACAK”
İstinaf mahkemelerindeki daire ve hâkim sayılarını, iş yüküne uygun ve uzmanlaşmayı sağlayacak şekilde arttıracaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk derece mahkemelerinde uzun süren davaların istinaf mahkemelerinde öncelikle inceleneceğini ve bazı davalarda istinaf incelemesi olmadan doğrudan temyiz incelemesi yapılacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ihtisaslaşmaya ilişkin uygulamalar geliştirerek süreçlerin daha etkin ve hızlı tamamlanmasını sağlayacaklarını belirterek, “Önümüzdeki dönemde hâkimlerimiz meslek hayatları boyunca hukuk ve ceza hâkimi olarak sınıflandırılacak, çevre, sağlık, sigorta, trafik ve iş kazalarından kaynaklanan dava türleri için yeni ihtisas mahkemeleri kurulacaktır” dedi.
Savunmanın güçlendirilmesi ve avukatların adli süreçlere daha etkin katılabilmesi için Avukatlık Kanunu’nu güncellemeyi, savunma kurumunu daha da güçlendirmeyi hedeflediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şirketlerin ve yapı kooperatiflerinin avukat bulundurma zorunluluğunun genişletilmesi ve belirli davalarda avukatla temsil mecburiyetinin getirilmesine yönelik çalışmalar yapacağız. Stajyer avukatlarımıza staj başlangıç desteği sağlayacak ve mesleklerine ekonomik kaygılardan uzak bir şekilde hazırlanmalarını temin edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bağlı çalışan avukatlar için mesleğin niteliğine uygun yeni bir ücret rejiminin oluşturulmasının da yapılacak çalışmalar arasında olduğunu belirtti.
Yargılamaların daha kısa sürede tamamlanması için ilk derece ceza ve hukuk yargılamalarında hedef sürelerinin kısaltılacağını, istinaf kanun yolu aşamasındaki hedef sürelerinin de yeniden belirleneceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Keza yeni düzenlemelerle duruşmaların 2 aydan fazla ertelenmemesini ve bazı uyuşmazlıkların da duruşma yapılmaksızın çözülmesini sağlayacağız. Bozma kararı verilen dosyaların öncelikle ve ivedilikle görülmesi ise bir diğer hedefimizdir” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yargı bilişim sistemini güncel teknolojiler doğrultusunda geliştirmekte kararlı olduklarını vurgulayarak, şunları kaydetti: “Dijital çözüm platformları, çevrim içi uyuşmazlık ve elektronik çözüm yöntemlerini devreye alacak, adalet hizmetlerinde yapay zekâ uygulamalarından istifade edeceğiz. Yargılamaların hedef süre içinde tamamlanması için adli ve idari yargı adalet komisyonlarını da yeniden yapılandırmayı hedefliyoruz. Komisyonlarımıza adalet dairelerinin işleyişine matuf tespit ve çözüm önerilerini içeren rapor hazırlama görevini tevdi edeceğiz. Adalet Komisyonu Başkanlarımıza da yargılamaların hedef sürede tamamlanmasına yönelik yeni vazifeler vereceğiz. Yeni dönemde performans ve verimliliği artırmak için önleyici teftiş uygulamaları da geliştireceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, teftiş kurullarının, başta uzun süren yargılamalar olmak üzere, yargıya ilişkin sorunları anlık olarak takip edeceğini belirterek, şu değerlendirmeleri yaptı: “Bilirkişilikten kaynaklanan sorunların giderilmesi adına mevzuat düzenlemeleri yapacak ve idari tedbirler alacağız. Yine tebligat işlemlerinde hataların azaltılması ve tebligatların hızlı yapılması için çeşitli tedbir ve uygulamaları hayata geçireceğiz. Bu kapsamda sade ve kolay bir tebligat usulü belirleyecek, tüm kamu görevlileri için elektronik tebligat alma zorunluluğu getireceğiz. Noterliklerin görev tanımlarını, yargının iş yükünü azaltacak şekilde tekrar düzenleyeceğiz. Noterlik Kanunu’nu yenileyecek, hukuk fakültesi mezunlarının görev alacağı yeni bir müessese olarak noter yardımcılığını sisteme kazandıracağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni strateji belgesinin ikinci amacının, insan kaynakları kapasitesinin güçlendirilmesi olduğunu belirtti.
Gelecek süreçte insan kaynaklarını daha nitelikli hâle getirmek ve hukuk eğitiminin kalitesini artırmak için fakültelere girişte aranan başarı sıralamasını aşamalı şekilde yükselteceklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hukuk fakültelerinin açılma kriterlerini gözden geçirecek, müfredatta çeşitli iyileştirmeler yapacaklarını söyledi.
Hukuk fakültesinde okuyan öğrencilere Adalet Bakanlığı başarı bursu vererek eğitimlerinde destek olacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mesleki niteliklerin artırılması için hâkim ve savcı yardımcılığı sürecini yeniden yapılandıracak ve hizmet içi eğitimleri güçlendireceğiz. Hâkim ve cumhuriyet savcısıyla personel sayısının iş yüküyle orantılı bir düzeyde olmasını sağlayarak, yeni uzmanlık kadroları ihdas edeceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hâkim ve cumhuriyet savcılarının nakil, terfi ve disiplinlerine ilişkin hükümlerini tekrar düzenleyeceklerini, nakil işlemlerini coğrafi teminat çerçevesinde gerçekleştirecek atama ve nakil mevzuatında yer alan bölge sistemini yeniden ele alacaklarını bildirdi.
Personel eğitim merkezlerine yenilerini ekleyerek eğitim alan personel sayısını artıracaklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Devlet Memurları Kanunu’nda adalet hizmetleri sınıfı oluşturmayı ve bu suretle adalet teşkilatı personeline mahsus yeni düzenlemeler yapabilmeyi hedeflediklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kariyer imkânlarını geliştirmek amacıyla adalet personeline özgü uzman katiplik ünvanının ihdasının yine gündemlerinde yer aldığını söyledi.
Strateji belgesinin üçüncü amacının, ceza adaleti sisteminin etkinliğinin artırılması olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Başta adil yargılanma hakkı olmak üzere hak ve özgürlüklerin korunması ilkesine uygun bir şekilde suç, yaptırım ve infaz dengesini toplumsal ihtiyaçlar çerçevesinde düzenleyeceğiz. Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımların kapsamının genişletilmesiyle adli para cezası miktarlarının yeniden belirlenmesi önceliklerimiz arasındadır. Ceza adaleti sistemini, hürriyeti bağlayıcı cezaya alternatif yeni yaptırım türleriyle zenginleştireceğiz.
Bu doğrultuda psikolojik rahatsızlığı olanların ve madde bağımlılarının rehabilite olmadan toplumsal hayata katılmalarını engelleyecek tedbirler alacağız. Trafikte işlenen suçların yanı sıra trafik güvenliğini tehlikeye atan kişilere yönelik de caydırıcı önlemler alacağız. Böylece milletimizde ciddi şikayetlere yol açan ve yargıya olan inancı zedeleyen bir sorunu daha çözüme kavuşturmuş olacağız. Saldırı amacıyla araçlarından inen sürücüleri, ehliyetlerine el konulması da dahil, müstakil yaptırımlara tabi tutacağız. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuyla vücut dokunulmazlığına, hürriyete ve çevreye karşı işlenen suçların cezalarını artırıyoruz.”
“UZLAŞTIRMA KURUMUNUN VERİMLİLİĞİNİ ARTIRACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ölümlü veya yaralanmalı trafik kazalarında zaruret dışında olay yerinin terk edilmesini de ayrı bir suç olarak düzenleyeceklerini söyledi.
Vatandaşların bizar olduğu bir sıkıntıya daha çözüm bulduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nişan, düğün, asker uğurlaması gibi, kişilerin toplu olarak bulunduğu etkinliklerde silahla ateş edilmesi vakalarına dönük cezaları önemli ölçüde ağırlaştırıyoruz. Telafi edici adalet anlayışına uygun düzenlemelerin yanı sıra uzlaştırma kurumunun verimliliğini artıracağız. Lekelenmeme hakkı kapsamında, adli sicil sistemini yeniden yapılandıracağız” açıklamasını yaptı.
Adli sicil kayıtlarının silinme sürelerini kısaltacaklarını, ceza mahkumiyetlerinin adli sicile kaydedilmesinde çocuklar lehine farklı düzenlemelere gideceklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, çocukların adli süreçlerde korunmasına yönelik mekanizmaları daha da güçlendireceklerini ve çocuklar için onarıcı adalet uygulamalarını devreye alacaklarını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ceza infaz ve denetimli serbestlik sisteminin yönetim kapasitesini geliştireceklerini ve meslek edindirme programlarıyla iş yurtları üretim miktarını yükselteceklerini kaydetti.
“BOŞANMA VE NAFAKA USULLERİNE KADAR GENİŞ YELPAZEDE YENİ REFORMLAR YAPMAYI PLANLIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni strateji belgesinin dördüncü amacının, hukuk ve idari yargılama süreçlerinin etkinliğinin artırılması olduğunu vurguladı.
Değer ve tutarı belirli bir miktarın altındaki talep ve davaların sadeleştirilmesi, hızlı bir yargılama usulüyle çözümlenmesi için çeşitli düzenlemeler yapmayı hedeflediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun yanında bono evraklarının kayıt altında üretilmesini sağlayarak vatandaşlarımızın hukuki güvenliğini güçlendirmeyi amaçlıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yılı “Aile Yılı” olarak ilan ettiklerini, aile kurumunun korunması için yıl boyunca önemli çalışmalar yapacaklarını ilan ettiklerini anımsatarak, yeni strateji belgesi doğrultusunda aile hukukunda uygulamadan doğan sorunların giderilmesine yönelik birçok tedbiri hayata geçireceklerini söyledi.
Aile arabuluculuğunu sisteme entegre ederek anlaşmazlıkların mahkeme sürecinden önce çözüme ulaştırılmasını arzu ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aile mahkemelerinin kuruluş ve yargılama usulünden çocukların menfaatlerini gözeten boşanma ve nafaka usullerine kadar geniş bir yelpazede yeni reformlar yapmayı planlıyoruz. Diğer taraftan, idari yargılama usulünün sadeleştirilmesine dönük önemli çalışmalar gerçekleştireceğiz. İdarenin taraf olduğu tam yargı davalarında sulh müessesesine başvuruyu zorunlu kılacak ve dosyaların tekemmül sürecini kısaltacak düzenlemeleri inşallah hayata geçireceğiz. İcra ve iflas sistemini alacaklı ve borçlu arasındaki hassas dengeyi ön plana alacak şekilde, kanun değişikliği de dahil olmak üzere, yeniden dizayn etmek de bu süreçteki temel önceliklerimizden biridir.”
“SEÇMELİ OLARAK OKUTULAN HUKUK VE ADALET DERSLERİNİ LİSELERE DE TEŞMİL EDECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin beşinci ve son amacının, adalete erişimin kolaylaştırılması olduğunu, evvelemirde, kadın haklarına ilişkin yeni uygulamalar geliştirerek, şiddet mağduru kadınların adli süreçlere erişimini en kısa yoldan temin etmeye çalışacaklarını ifade etti.
Adli süreçlerde şiddet mağduru kadınların daha fazla korunmasının birinci öncelikleri olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aile içi ve kadına yönelik şiddet suçları soruşturma bürolarını ülke sathında yaygınlaştıracak, buralarda görev alacak cumhuriyet savcılarının da uzmanlaşmalarını sağlayacağız” dedi.
Yaşlı ve engellilerin adalete erişimlerini kolaylaştıran tedbirler alarak mobil bilgilendirme ve yönlendirme hizmetlerinin önünü açacaklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşlı ve engelli dostu, erişilebilir ve yeterli sosyal alanların bulunduğu adli hizmet binalarını inşa etmeye, yenilemeye devam edeceklerini bildirdi.
Doğal afetlerden sonra yargı faaliyetlerinin kesintiye uğramaması için Türkiye genelinde belirlenen doğal afet ve acil durum merkezleri kuracaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Son olarak, hâlihazırda 6’ncı ve 7’nci sınıflarda seçmeli olarak okutulan hukuk ve adalet derslerini liselere de teşmil edeceğiz. Böylelikle erken yaşlardan itibaren adalet anlayışını benimsemiş fertlerden oluşan bilinçli bir toplum inşasına katkı vereceğiz. Görüldüğü üzere çok geniş bir yelpazede, doğrudan vatandaşlarımızın hayatına dokunan yenilikler, uygulamalar ve düzenlemelerle adalet hizmetlerinin kalitesini artırmayı amaçlıyoruz. Rabb’im yar ve yardımcımız olsun, diyorum. 4’üncü Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin ülkemiz, milletimiz, hukuk ve adalet teşkilatımız için bir kez daha hayırlara vesile olmasını diliyorum. Belgenin hazırlanmasında emeği geçen herkese tekrar teşekkür ediyorum. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyor, Allah’a emanet ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Slovak Cumhuriyeti Başbakanı Robert Fico’yu Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.
Slovak Cumhuriyeti Başbakanı Fico, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelişinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmî törenle karşılandı. İki ülke millî marşlarının çalınmasının ardından Slovak Cumhuriyeti Başbakanı Fico, tören kıtasını selamladı.
Türkiye ve Slovakya bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Slovak Cumhuriyeti Başbakanı Fico, daha sonra baş başa ve heyetler arası görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Mersin 8. Olağan İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “’Böl, parçala, yönet’ politikasıyla son bir asırdır bu bölgede diledikleri gibi cirit atanların devri bitmiştir. Kim ne derse desin, yüz yıllık oyun bozuluyor. Coğrafyamızda kardeşliğin, barışın ve istikrarın rüzgârı esiyor, kalkınma ve refahın egemen olacağı yeni bir dönemin kapıları aralanıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Servet Tazegül Kapalı Spor Salonu’nda düzenlenen AK Parti Mersin 8. Olağan İl Kongresi’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Konuşmasında, Mersin’in hiç kimseyi “Yörük” diyerek küçüksemediğini, “Kürt” diyerek ötekileştirmediğini, “Arap” diyerek dışlamadığını, “Suriyeli” diyerek hakir görmediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mersin, insanları ‘şu şehirden bu şehirden’ diyerek sınıflaştırmamıştır. Çünkü burası medeniyetler yatağı, coğrafyamızın kadim halklarının ve inançlarının tamamının bakiyesine ev sahipliği yapan bir şehirdir. Mersin’in göz alıcı tablosuna kimse helal getirmez. Allah’ın izniyle bu şehir dünyaya kardeşlik hukuku dersi veriyor, vermeye de devam edecek” dedi.
“DAHA ÇOK ÇALIŞMAMIZ, DAHA ÇOK GÖNÜLE GİRMEMİZ GEREKİYOR”
Mersin’in Doğu Akdeniz’in en stratejik liman şehri olarak ekonomiye can katmaya devam edeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bereketli topraklarıyla sadece kendi vatandaşımızı değil tüm insanlığı beslemeye devam edecek. Velhasıl beşeri zenginliğiyle fiziki coğrafyasının güzelliğiyle, muhteşem potansiyeliyle Mersin Türkiye Yüzyılı’nda adından daha çok söz ettirecek. Mersin’deki bu güzel iklimi bozmayı Allah’ın izniyle kimse başaramayacak. Hiçbir siyasi çıkar, hiçbir sosyal ve kültürel farklılık, hiçbir şahsi hesap, Mersin’i Akdeniz’in örnek şehri yapan bu vasfına zarar vermenin gerekçesi olamaz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin iktidarında Mersin’in 22 yılda nereden nereye geldiğini akıl ve vicdan sahibi herkesin kabul edeceğini ifade ederek, şunları kaydetti: “Bu şehrin siyasi, etnik, mezhebi fanatizme değil, zengin potansiyeli harekete geçirecek vizyona, esere, hizmete ve yatırıma ihtiyacı var. Mersin’e bu gözle bakıyoruz, Mersinliye bu hissiyatla sahip çıkıyoruz. Mersinlilerin de bizim bu hasbi yaklaşımımıza, samimi yürek açışımıza karşılık vereceğinden şüphe duymuyorum. Bugüne kadar seçim sonuçlarını Mersinlide değil, kendimizde arıyoruz. Suç varsa bizim, yanlış varsa bizim. Ama bunu hep beraber telafi edeceğiz. Demek ki daha çok çalışmamız, daha çok gönüle girmemiz, daha çok emek vermemiz, ter dökmemiz gerekiyor. Kongremiz böyle bir dönemin, yeni bir heyecanın, yeni bir atılımın miladı olacaktır.”
“TÜRKİYE’NİN BÜYÜMESİNİ İSTEMEYEN EMPERYALİSTLER BOŞ DURMADI”
“Ülkemizin 80 yılına, asırların yorgunluğuyla 1. Dünya Savaşı’nın yükü altında kalan Osmanlı’dan Cumhuriyete geçisin sancıları damga vurmuştur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, tek parti faşizminin milletin inancına, tarihine, kültürüne yönelik tahrip edici ve baskıcı politikalarının, ağır bedellerinin ödendiğini söyledi.
Türkiye’nin Adnan Menderes ile başlayan demokrasi ve kalkınma hamlesinin önünün kesilmeye çalışıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin büyümesini, güçlenmesini, kendi ayakları üzerine dikilmesini istemeyen emperyalistler de boş durmadı. Ülkemizi, darbeler, cuntalar, ideolojik kavgalar, ekonomik çöküşler, sosyal çalkantılarla dolu bir döneme soktular. Bu sancılı yıllar darbelerin ardından ‘bizim çocuklar başardı’ mesajını kulaktan kulağa fısıldayanların eseridir. Eski Türkiye artık bitti. Bu kaos fırtınası, Türkleri sadece sokaklarını temizleyecek, fabrikalarında çalışacak işçiler olarak görenlerin adımıdır. Rahmetli Özal bu oyunu fark edip siyasi ve ekonomik reformlarla ülkemizi asli istikametine çevirmek istediyse de kirli oyunlarla başa çıkamadı. Merhum Özal’a neler yapıldığını, hangi iftiraların atıldığını hiçbir zaman unutmadık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin 80 yıllık sancılı sürecin ardından adeta bir Anadolu ihtilaliyle iktidara geldiğini dile getirerek, şunları kaydetti: “Tabii ki bu devrim öyle kolay gerçekleşmedi. Devrin müesses nizamı ve arkalarındaki güç odakları, AK Parti’nin öncülüğündeki Anadolu ihtilaline karşıda büyük bir direnç gösterdi. Siyasi ve toplumsal provokasyonlardan, hukukun ayaklar altına alındığı Cumhurbaşkanlığı seçimi krizlerine kadar nice senaryolar devreye alındı. Yetmedi bölücü örgütünden FETÖ’süne hatta sınırlarımıza dayanan DEAŞ’ına kadar envaiçeşit cinayet şebekesini harekete geçirdiler. Bölücü örgütün hiçbir ahlaki ve akılcı gerekçesi olmayan çukur eylemlerini hatırlayın. FETÖ’nün önce 17-25 Aralık, ardından 15 Temmuz darbe girişimlerini hatırlayın. Ekonomimize yönelik aleni saldırıları, tehditleri, ambargoları, tuzakları hatırlayın.”
“Muhalefetin gönüllü figüranlığını yaptığı, Türkiye’ye diz çöktürme senaryolarının tekmili birden üzerimize boca edildi” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hani Mehmet Akif, Çanakkale Savaşı’nı anlatırken diyor ya, ‘Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk, sade bir hadise var ortada, vahşetler denk.’ Bizim de istiklalimize ve istikbalimize yönelen saldırılar rengârenktir. Sadece sinsi niyetleri ortaktır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletle kafa kafaya, kol kola, kalp kalbe verip bu alçak hesapları hep birlikte boşa çıkardıklarını söyleyerek, “Yine Akif’in diliyle ifade edersek, ‘Asım’ın nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek. İşte çiğnetmediği namusunu, çiğnetmeyecek.’ Gerçekten bu millet üzerine akın akın gelen saldırılar karşısında gösterdiği asil duruşla, kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla, her bir ferdiyle, namusunu çiğnetmemiş, Asım’ın nesli olduğunu ispatlamıştır” değerlendirmesinde bulundu.
Milletin güçlü desteğinin AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın mesuliyetini arttırdığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha fazla çalışarak, Türkiye Yüzyılı’nın önündeki tüm engelleri tek tek kaldırmak zorunda olduklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mersin’in beşeri zenginliğinin ülkesi ve bölgesindeki her gelişmeyle yakından ilgilenmesini mecburi kıldığını ifade ederek, Suriye’deki 61 yıllık Baas rejiminin yıkılması ve ülkede kuşatıcı yeni bir yönetimin iş başına gelmesinin Mersin’e etkisi olacağını kaydetti.
Mersin’in 183 bin geçici koruma statüsündeki Suriyeli muhaciri misafir eden ensar ruhlu bir şehir olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ülkelerindeki evlerini, işlerini yeniden ayağa kaldıracak Suriyeli kardeşlerimizden bir kısmı şüphesiz vatanlarına geri dönecektir. Suriye toparlandıkça, zulmün ve yıkımın izleri silindikçe inşallah ülkemizle birlikte tüm dünyadan muhacirler dönüş yoluna girecektir. Ama hep söylediğimiz gibi kalanlara kapımız da gönlümüz de daima açık olacaktır. Biz, zalimler gibi kimseyi zorla yerinden etmeyiz. Kimsenin hayatını keyfi yere zindana çevirmeyiz. Kendini bilmez üç beş ırkçı fanatiğin Türkiye-Suriye dayanışmasına gölge düşürmesine göz yummayacağız. Suriye’nin siyasi birliğini, toprak bütünlüğünü, sosyal barışını, imarını sağlamaya yönelik her gayrete destek vereceğiz.”
“SURİYE ÜZERİNDE YENİ SENARYOLAR UYGULANMASININ ÖNÜNE GEÇMEKTE KARARLIYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye büyük bir teveccüh ve güven söz konusu olduğunu anlatarak, “Suriyeli kardeşlerimizin Türkiye deyince yüzü gülüyor” ifadesini kullandı.
Bu durumu gelecek adına çok değerli bir kazanım olarak değerlendirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’nin topraklarını işgal eden terör örgütlerini ya silah bıraktırarak ya bertaraf ederek Suriye üzerinde yeni senaryolar uygulanmasının önüne geçmekte kararlıyız. Ülkenin 3’te 1’ini işgal altında tutan YPG terör örgütüne karşı en küçük bir müsamahamız yoktur. Yakında bu meseleyi kökten çözecek adımları atacağız” diye konuştu.
Örgütün, çok güvendiği güçlerin bölgedeki çıkar ve hesapları değiştiği için gölgesine sığınarak küstahlaşacakları kimseyi bulamayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Avrupa’dan yükselen çatlak seslere ise aldırış etmiyoruz. Avrupalılar önce kendi meselelerini çözsünler. Ondan sonra gelip bölgemize nizam vermeye kalksınlar. ‘Böl, parçala, yönet’ politikasıyla son bir asırdır bu bölgede diledikleri gibi cirit atanların devri bitmiştir. Kim ne derse desin 100 yıllık oyun bozuluyor. Coğrafyamızda kardeşliğin, barışın ve istikrarın rüzgârı esiyor. Kalkınma ve refahın egemen olacağı yeni bir dönemin kapıları aralanıyor. Artık bölgenin geleceğini bölgenin kadim halkları belirleyecek, doğal kaynaklar üzerindeki her türlü tasarruf da bölgenin asıl sahiplerinin uhdesinde olacak. Allah’ın izniyle kimse bunun önüne geçemeyecek.”
Bir süre önce Suriye’nin Dışişleri ve Savunma bakanlarının kendisini ziyaret ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyeli heyetin daha sonra ise Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı ve İstihbarat Başkanı ile ayrıca toplantı yaptığını ifade etti.
“GAZZE ÖRNEĞİ, ZULÜMLE ABAD OLUNAMAYACAĞININ ÇARPICI BİR İSPATIDIR”
Suriye’nin geleceğine hazırlık yaptıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yeni dönemin Mersin’in önünde de büyük fırsat pencereleri açacağını ve şehrin şimdiden buna kendisini hazırlaması gerektiğini vurguladı.
Aynı şekilde Gazze’de ateşkesle sağlanmaya çalışılan barışın da bölgenin siyasi ve sosyal atmosferini değiştireceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazze örneği, zulümle abad olunamayacağının çarpıcı bir ispatıdır. İsrail, Gazze’de ve diğer Filistin şehirlerinde uyguladığı zulümle dünyanın farklı yerlerinde yaşayan Musevilere de zarar vermiştir. Çünkü İsrail’in yaptığı kadın, çocuk, masum katliamlarından sonra artık hiç kimse bu topluma İkinci Dünya Savaşı’nda maruz kaldıkları soykırımın getirdiği mahcubiyet duygusuyla bakamayacaktır. Herkesin zihninde İsrail’in fırsatını bulduğunda kendi mensuplarından başka tüm insanları katledebileceği düşüncesi yer etmiştir. Nitekim fanatik Siyonistler bu düşünceyi destekleyecek görüşlerini dini ve ideolojik argümanlarla pervasızca dile getirmekten çekinmiyor. En çok hedef aldıkları ülkenin Türkiye, toplumun da Türk milleti olması bizim bu zulme karşı sesini en çok yükselten devlet ve millet olmamızdan kaynaklanıyor. Kimseden korkmadan, çekinmeden, sözümüzü sakınmadan, hakkı ve hakikati haykırdık. Bizim için dünyanın neresinde bir mazlum, bir mağdur, bir garip varsa yardımına koşmak, zulme karşı elimizde dilimizle, kalbimizle mücadele etmek, hem dinî bir vecibe hem de millî bir vazifedir. Rabbim bizlere ecdattan miras aldığımız bu hasletin yeni nesillere daha da güçlü bir şekilde aktarmayı nasip etsin diyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölücü terör örgütü PKK’nın feshedilmesi, silahlarının teslim edilmesi ve militanlarının dağıtılmasını hedefleyen çalışmaları anımsattı.
Terör meselesinin suhuletle çözülmesinden yana olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Cumhur İttifakı ortağımız Sayın Bahçeli’nin konuyu gündeme getirmesiyle başlayan gelişmeler, nihai aşamasına yaklaşmaktadır. Bölücü örgüt şayet elebaşının çağrısını dinleyip gereğini yerine getirirse, siyasi uzantısı da üzerine düşenleri yaparsa bunun kazananı 81 vilayeti ve 85 milyon ferdiyle tüm Türkiye olacaktır. Eğer örgüt çağrıya uymayı reddeder, siyasi uzantısı da ipe un sermeye kalkarsa, biz zaten başarıyla yürüttüğümüz operasyonlarımızla meseleyi kendi mecrasında çözeriz. Tercihimiz ülkemizin 40 yılına, on binlerce canına, yüzlerce milyar dolar kaynağının heba olmasına yol açan bu meselenin suhuletle, samimiyetle, kalıcı ve kati bir şekilde tarihe karışmasından yanadır.”
İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy’un “Yumuşak başlı isen kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki fakat çekmeye gelmez boynum” mısralarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölücü terör belası öyle veya böyle bertaraf edilecektir. Elbette kahraman şehitlerimiz her türlü hesabın üzerindedir. Herkesin takip ettiği üzere tüm çalışmalar, şehitlerimizin aziz hatıralarına, şehit yakınları ve gazilerimizin hassasiyetlerine en küçük bir halel getirmeyecek şekilde yürütülmektedir” diye konuştu.
“TÜRKİYE YÜZYILI KERVAN OLARAK, YOLA REVAN OLMUŞTUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek ülke içinde, gerek bölgede, gerekse de dünyada atılan her adımın bir gayesinin bulunduğunu belirterek, “Bu da ülkemizin Türkiye Yüzyılı’na, geçmişin tüm sorunlarından arınmış, yüklerinden kurtulmuş, mevcut imkânlarını en üst düzeyde kullanan hedeflerine kararlılıkla yürüyen bir devlet olarak girmesidir” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin bölgesinde istikrar istediğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Artık yeni hayaller kurma, yeni projeler hayata geçirme, yeni şeyler söyleme, yeni adımlar atma vaktinin geldiğine inanıyoruz. Biz bölgede istikrar istiyoruz, güvenlik istiyoruz, huzur ve refah istiyoruz. Biz Türkler, Araplar, Kürtler olarak hep beraber kazanalım, hep beraber kalkınalım istiyoruz. Bizimle bu yolda yürüyecek herkese kollarımız da kapımız da, yüreğimiz de açıktır. Zihinlerinin gerisinde başka hesaplar olanlar da hiç kusura bakmasınlar, artık kimseye bunları yutturamazlar. Kimseyi kandıramazlar, kimsenin zihnini ve kalbini bulandıramazlar. Dünya düzeni, siyasi ve ekonomik olarak yeniden kurulurken Türkiye’yi bunun dışında tutmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Türkiye Yüzyılı kervan olarak, yola revan olmuştur. Bu kutlu yürüyüşe katılan katılır, katılmayanın yolu açık olsun. Biz ülkemizi en güçlü devletler, milletimizi güvenli, huzurlu, müreffeh toplumlar seviyesine çıkarmadan durmayacağız, dinlenmeyeceğiz, geriye dönüp bakmayacağız. Yüzümüz hep geleceğe, ileriye, ufka dönük olarak mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.”
“MERSİN’E 624 MİLYAR LİRA YATIRIM YAPTIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iş yapmanın, sorun çözmenin, dertlere deva olmanın peşinde olduklarını, bu anlayışla son 22 yılda Mersin’e 624 milyar lira tutarında yatırım yaptıklarını söyledi.
Adalette 5 milyar lira, eğitimde 39 milyar lira, gençlik ve sporda 9 milyar lira, sosyal yardımda 128 milyar lira, sağlıkta 19 milyar lira, çevre ve şehircilikte 66 milyar lira yatırım yaptıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca 14 milyar lira tutarındaki yatırımların da sürdüğünü söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ulaştırmada 142 milyar lira, tarım ve ormancılıkta 83 milyar lira, sanayi ve teknolojide 5 milyar lirası yatırım 8 milyar lirası destek olmak üzere 13 milyar lira, enerjide 102 milyar lira, kültür ve turizmde 3 milyar lira, çalışma ve sosyal güvenlikte teşviklerle birlikte 14 milyar lira yatırım yapıldığını bildirdi.
Eğitim alanında Mersin’e ikinci devlet üniversitesi Tarsus Üniversitesinin kurulduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin ilk engelsiz gençlik merkezini Mersin’e kazandırdık. Şehir hastanemiz başta olmak üzere toplam 3 bin 260 yataklı 17 hastane dâhil 50 sağlık tesisi inşa ettik.150 yataklı Mezitli Yeni Devlet Hastanemiz ile 50 üniteli ağız ve diş sağlığı merkezini yıl sonuna kadar tamamlayıp 2026 yılı başında hizmete açacağız” dedi.
Mersin’deki 7 millet bahçesi projesinden 3’ünü tamamladıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğerleriyle ilgili projelendirme çalışmalarının devam ettiğini söyledi.
“MERSİN-ADANA-OSMANİYE-GAZİANTEP HIZLI TREN PROJEMİZİ BAŞLATTIK”
Mersin’i bölünmüş yollarla çevre bölgelere bağladıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Antalya ile Mersin’i birleştirecek Akdeniz Sahil Yolu Projesi’ni hayata geçiriyoruz. Şu ana kadar yolumuzun 404 kilometresini tamamladık. Mevcut 483 kilometrelik güzergâhta 10 saatlik seyahat süresini 7 saate düşüreceğiz. Çeşmeli-Kızkalesi Otoyol Projemizi de süratle tamamlayarak 2,5 saatlik seyahat süresini 18 dakikaya indireceğiz. Mersin-Adana-Osmaniye-Gaziantep Hızlı Tren Projemizi başlattık, yapımına hızla devam ediyoruz. Mersin-Adana-Osmaniye-Gaziantep arası 6,5 saat süren seyahat süresini 2 saat 15 dakikaya düşüreceğiz. Ayrıca Çukurova Uluslararası Havalimanı bağlantısını hayata geçiriyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anamur feribot ve deniz uçağı iskelesini 2024 yılı içerisinde hizmete alarak, Türkiye’nin KKTC’ye en kısa yoldan ulaşım sağlayan beşinci kapısını açtıklarını belirterek, 150 yat kapasiteli Aydıncık yat limanının da altyapı çalışmalarını bu yıl içerisinde tamamlayarak üstyapı işlerine başlayacaklarını dile getirdi.
Çukurova Uluslararası Havalimanı’nı 10 Ağustos 2024’te hizmete açtıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Havalimanımız açıldığı günden bu yana yaklaşık 2 milyon 100 bin yolcuya hizmet verdi. Tarım ve Ormanda, Değirmençay Barajı’nın Alaköprü ve Pamukluk sulaması ikinci etabının yapımına devam ediyoruz. Mersin’de teşviklerimizle tamamlanan 1185 özel sektör projesinde 93 milyar lira yatırım gerçekleşti. 23 bin kişilik istihdam sağladık. Enerjide yılda 35 milyar kilovatsaat elektrik üretecek Akkuyu Nükleer Güç Santralimizin yapımı devam ediyor. Santralin tüm reaktörleri kısım kısım 2028’e kadar hizmete girecek. Rabbim ömür verdikçe Mersin için çok daha fazlasını yapacağız” ifadelerini kullandı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.