Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “İsrail’in işlediği insanlık suçlarına ses çıkarmayanlar, en az failler kadar, bu suçlara ortaktır. Gazze’de öldürülen yavruların kanı, İsrail yönetimine silah, mühimmat ve istihbarat desteği sağlayanların alınlarına, utanç lekesi olarak yapışmıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) AK Parti Grup Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, toplantının partisine, ülkeye ve millet için hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyaz etti.
Sözlerinin başında, bugün kuruluşunun 40. yıl dönümünü kutlayan KKTC’nin 15 Kasım Cumhuriyet Bayramı’nı canı gönülden tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Destansı mücadeleleriyle işgale, esarete, zulme ‘Dur’ diyen kahramanları rahmetle yâd ediyor, Kıbrıs halkına buradan selamlarımı gönderiyorum. Türkiye olarak Kıbrıs Türkü’nün yanında olmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıyı, Gazze ve Ramallah başta olmak üzere, gönül ve kültür coğrafyasında tarifi imkânsız acıların yaşandığı bir dönemde gerçekleştirdiklerine işaret ederek, hükûmet olarak bir taraftan İsrail vahşetini durdurmak için diplomasinin tüm imkânlarını kullanırken, diğer taraftan da Türkiye’yi güçlendirmeye devam ettiklerini belirtti.
“CUMHURİYETİMİZİN 100. YAŞINI, HEP BİRLİKTE BÜYÜK BİR COŞKUYLA KUTLADIK”
Son toplantıdan bu yana şehir ziyaretlerinden toplu açılış törenlerine, anma ve kutlama etkinliklerinden inşası tamamlanan projelerin açılışına, yurt dışı zirvelerden kabuller ve görüşmelere kadar her alanda ve geniş bir yelpazede ülkeye hizmet yolculuğunu kesintisiz sürdürdüklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhur İttifakı olarak 28 Ekim’de 1,5 milyon insanın katılımıyla Atatürk Havalimanı’nda düzenledikleri Büyük Filistin Mitingi ile mazlum Gazze halkının yanında olduklarını çok net biçimde gösterdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Buradan bir kez daha değerli katılımlarıyla mitingimize teşrif eden MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli ile birlikte tüm genel başkanlara, siyasetçilere ve misafirlerimize teşekkür ediyorum. Kalbi, Filistin ve Gazze’deki kardeşleri için çarpan aziz milletimin her bir ferdine şükranlarımı sunuyorum. Ertesi gün, malumunuz, 29 Ekim’di. Cumhuriyetimizin 100. yaşını, 85 milyon olarak hep birlikte büyük bir coşkuyla kutladık. Böylece, öküz altında buzağı arayan, Büyük Filistin Mitingi’ni bahane ederek fitne peşinde koşan istismarcılara esaslı bir ders verdik.”
“YENİ NESİL BİR UÇAK GEMİSİ İNŞA ETMEK İÇİN KOLLARI SIVADIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Boğazı’nda, donanmanın 100 gemiyle yaptığı resmigeçit töreninin çok önemli mesajlar ve semboller içerdiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dostlarımıza güven, hasımlarımıza korku salan bu tören vesilesiyle, donanmamız başta olmak üzere ordumuzun kabiliyetlerini görme fırsatı bulduk. Bilhassa dünyanın ilk SİHA gemisi olan TCG Anadolu’nun, donanmamızın gücüne nasıl bir güç kattığını, orada yakinen müşahede ettik. Tabii bununla yetinmiyoruz. TCG Anadolu’nun büyük kardeşi olacak yeni nesil bir uçak gemisi inşa etmek için kolları sıvadık. Hava gücümüzde çarpan etkisi yapacak, 5. nesil millî muharip uçağımız KAAN ile ilgili çalışmalar devam ediyor. İnşallah 2023 senesi bitmeden KAAN’ın havalandığını göreceğiz. SİHA teknolojisinde çığır açan Bayraktar TB-3’ün çeşitli testleri başarıyla gerçekleştiriliyor. Genel Maksat Helikopterimiz GÖKBEY, 20 bin fit irtifa testini sorunsuz bir şekilde tamamladı. AKSUNGUR İHA, millî motoruyla 30 bin fit yükseklikteki uçuşunu başarıyla yaptı.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, insansız sistemlerden hava savunmaya, zırhlı kara araçlarından elektronik harp yeteneklerine kadar her alanda kendilerini sürekli geliştirdiklerini ifade ederek, son 21 yılda Türkiye’nin bu alandaki dışa bağımlığını yüzde 80’lerden bugün yüzde 20’lere kadar düşürdükleri gibi savunma ‘sanayiinde tam bağımsız Türkiye’ hedefine de mutlaka varacaklarını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu konuda, en küçük bir şüphemiz bulunmuyor. Bölgemizde yaşanan son gelişmeler, bize bunun ne kadar hayati, ne kadar acil bir mesele olduğunu tekrar hatırlatmıştır. Daha önce de ifade ettim ama bugün tekrar vurgulamak istiyorum. Türk milleti olarak, şayet bu topraklarda hür, onurlu ve huzurlu bir şekilde yaşamak istiyorsak, güçlü olmak mecburiyetindeyiz. Siyasetiyle, ekonomisiyle, sosyal yapısıyla, askerî gücüyle, güvenliğiyle her alanda güçlü olmazsak, bizi bu topraklarda yaşatmazlar. İşte sizler de görüyorsunuz, vatan topraklarımızla ilgili habis niyetler taşıyan çevreler, ne kadar dikkatli hareket ederlerse etsinler, kendilerini bir şekilde ifşa ediyorlar.”
“GÜÇLÜ VE MODERN BİR ORDU, OLMAZSA OLMAZIMIZDIR”
“Yıllarca Ermenistan ülkemiz topraklarıyla ilgili ham hayaller peşinde koştu. Karabağ Savaşı ile dersini aldı, yerine oturdu” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi de İsrail yöneticileri benzer hezeyanları ifade etmeye başladılar. Hiç merak etmesinler, bin yıldır sayısız benzer hayal sahibi gibi, bunların da sonu hüsran olacaktır. Komşularımızı bize karşı kışkırtanların, PKK’yı üzerimize salanların, FETÖ’yü sinsice içimize sokanların heveslerini kursaklarında bırakmayı hep sürdüreceğiz. Bunun için önce milletçe birlik ve beraberliğimizi güçlendirmeye ihtiyacımız var. Biz 85 milyon tek yürek, tek bilek olduğumuz sürece, Allah’ın izniyle kimse sırtımızı yere getiremez” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu birlik ve beraberliği destekleyecek siyasi ve diplomatik altyapıya da sahip olunması gerektiğine işaret ederek, “Aynı şekilde güçlü ve modern bir ordu, olmazsa olmazımızdır. İyi yetişmiş ve donatılmış bir polis, jandarma, sahil güvenlik teşkilatı, huzurumuzun teminatı demektir. İnsan kaynağı ve kapasite bakımından etkinliği artırılmış bir istihbarata sahip olmak, aynı şekilde vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Elbette hepsinin tamamlayıcısı yatırıma, istihdama, üretime, ihracata dayalı sağlam, dirençli, dinamik bir ekonomidir. Diğer türlü bu topraklarda bırakın yaşama imkânını, bize nefes alma hakkı dahi tanımayacaklarını hepimiz gayet iyi biliyoruz” değerlendirmelerinde bulundu.
Çok değil daha bir asır önce Çanakkale’de bunun yaşandığını, milletçe vatanın lime lime edilmeye çalışılmasının çok acı bir şekilde görüldüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, merhum Mehmet Akif Ersoy’un mısralarında anlattığı vahşet tablosunu asla unutmadıklarını ve hiçbir zaman da unutmayacaklarını vurguladı.
Ersoy’un ‘Çanakkale Şehitlerine’ şiirinden “Eski Dünya, yenidünya, bütün akvam-ı beşer/Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer/Yedi iklimi cihanın duruyor karşında/Avustralya’yla beraber bakıyorsun: Kanada/Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk/Sade bir hadise var ortada: Vahşetler denk” dizelerini okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Allah göstermesin, zayıf düşersek, bu barbarlığın çok daha kanlı, çok daha kalleş bir şekilde tekerrür etmesine mani olamayız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatanın bekası, milletin istiklal ve istikbali için fedakârca çalışan, güvenlik güçleri başta olmak üzere herkese Allah’tan muvaffakiyetler diledi ve partisinin önceki TBMM Grup Toplantısı’ndan bugüne kadar gerçekleştirdikleri çalışmalara ilişkin bir video izletti.
“GÖNLÜM FERAH, AÇIK OLARAK DİYORUM Kİ İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, birlikte basın toplantısı düzenlediği iki bakanıyla bile aynı istikamette yürümediğini söyledi.
Bütün meselenin, dünyada haklının yanında yer alacakların duruşu olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu konuda maalesef beklenen gelişmeler oluyor mu? Hayır, hâlâ olmuyor. Amerika başta olmak üzere Batı, hep birlikte hâlâ maalesef ters yüz olarak bu duruma bakıyor. Fransa önce farklı açıklamalar yapıyor daha sonra bakıyorsunuz geri vitese takıyor. Dürüst ol. Bir gün öyle bir gün böyle yapma. Aynen şu anda Filistin’dekilerin durumu gibi. Biz istiyoruz ki dimdik, dosdoğru ama hiçbir zaman kalkıp da akşam başka sabah başka olmayın. Türkiye gibi olun” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sınırların güvenliği, terörle mücadele, insanların huzuru, ekonomideki sıkıntıların çözümü, 6 Şubat depremleriyle yıkılan şehirlerin inşasının, gündemlerinin değişmez ve en öncelikli başlıkları olduğunu; bunlara ilave olarak Gazze’ye yönelik İsrail vahşetinin de 7 Ekim’den beri gündemlerinin en üst sırasında yer aldığını dile getirdi.
Amerika’nın ve Batılı ülkelerin sınırsız desteğini alan İsrail hükûmetinin, katliamlarına tam 40 gündür aralıksız bir şekilde devam ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, okulları, camileri, kiliseleri, hastaneleri, pazar yerlerini, binaları, sokakları kasıtlı olarak hedef alan İsrail’in, bir şehri içindeki insanlarıyla topyekûn yok etme stratejisi uyguladığına dikkati çekti.
İsrail’in, evlerini terk etmeye zorladığı sivilleri yolda kasıtlı olarak bombalayan bir canilikle, kelimenin tam anlamıyla bir devlet terörü sergilediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben şu anda gönlüm ferah, açık olarak diyorum ki İsrail bir terör devletidir. Hamas’ı terör örgütü olarak ifade ediyorsun. Hamas, Filistin’de seçimlere girip seçim kazanan bir siyasi parti. Seçimi kazandıktan sonra da hakkını, haklarını elinden aldınız. İsrail, Amerika birlikte aldılar. Bu gerçekleri görelim. Ama hâlâ benim ülkemde bile Hamas’ın bir siyasi parti olduğunu bilmeyen, anlamayanlar var” diye konuştu.
“İSRAİL YÖNETİMİ, SİVİLLERE KARŞI İNSANLIK TARİHİNİN EN KALLEŞ SALDIRILARINI DÜZENLİYOR”
Bugüne kadar İsrail tarafından katledilen 12 bine yakın Gazzelinin üçte ikisini çocuklar ve kadınların oluşturduğunu; İsrail yönetiminin, Gazzeli çocuklara, kadınlara ve sivillere karşı insanlık tarihinin en kalleş saldırılarını düzenlediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze’de 40 gündür şahit olduklarımızı anlatmak için savaş dâhil tüm kavramlar yetersiz kalmaktadır. Çünkü savaşın da bir ahlakı vardır; adabı, hukuku ve sınırı vardır” ifadelerini kullandı.
Savaş hukukunun ilk kuralının çocuklara, kadınlara, yaşlılara ve hastalara dokunmamak olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kuvözdeki, kundaktaki bebekleri katledenler, evlerinden kovdukları masumların tepesine bomba yağdıranlar, insanların suyunu, gıdasını, yakıtını keserek ölüme mahkûm edenler, iki milyonu aşkın sivili atom bombasıyla yok etmekten bahsedenler… Buradan Netanyahu’ya sesleniyorum; Sende atom bombası var mı yok mu? Sıkıysa açıkla ama açıklayamaz. Ey İsrail sende atom bombası, nükleer bomba var ve bununla tehdit ediyorsun. Bunları biz biliyoruz. Artık ecelin geliyor. İstediğin kadar nükleer bombaya sahip ol, neye sahip olursan ol ama gidicisin. Ahlak, vicdan, onur namına ne varsa hepsini kaybedenler insan değil ancak belhüm adal olabilir” değerlendirmesinde bulundu.
İsrail’in Gazze’ye saldırıları ve Filistinlilerin yaşadıklarına ilişkin bir video izleten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karşımızda bir soykırım var. Şu anda yüzlerce, binlerce avukat Lahey Adalet Divanına ve böyle bir soykırımı yaptığı için bunları, kesinlikle soykırım noktasında da bütün adımları atıp, gerekli olan duyuruyu yapmanın gayreti içerisinde olacağız” dedi.
“OLAY HAÇLI-HİLAL MESELESİDİR”
“İnsanım” diyen hiç kimsenin, Gazze’de yaşananları onaylayamayacağını, mazur ve meşru göremeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İsrail yönetimini lanetlerken ebette bu katliamlara aleni destek verenleri, meşrulaştırmak için kırk dereden su getirenleri de unutmuyoruz. İsrail’in işlediği insanlık suçlarına ses çıkarmayanlar, en az failler kadar bu suçlara ortaktır. Gazze’de öldürülen yavruların kanı, İsrail yönetimine silah, mühimmat ve istihbarat desteği sağlayanların alınlarına utanç lekesi olarak yapışmıştır. Düşünebiliyor musunuz, her gün yüzlerce çocuk bombaların altında can veriyor; Avrupa Birliğinden Amerikasına sürekli insan hak ve hürriyetlerinden dem vuranların hiçbiri çıkıp tek kelime etmiyor, edemiyor. Gazze’deki vahşeti dünyaya duyuran gazetecileri, aileleriyle birlikte İsrail katlediyor; uluslararası basın kuruluşları tek bir açıklama dahi yapmıyor.”
“Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, bırakın Gazzeli sivillerin hayatını korumayı, teşkilatın kendi çalışanlarına dahi sahip çıkamıyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birleşmiş Milletler üyesi 121 ülkenin Genel Kurulda sergilediği irade, Güvenlik Konseyindeki bir-iki ülke tarafından resmen gasbediliyor. İsrailli bakanlar, nükleer silaha sahip olduklarını kameralar önünde itiraf ediyor, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, bununla ilgili harekete geçmiyor. Kur’an-ı Kerim’i yakan alçakların eylemlerine ‘fikir özgürlüğü’ diyerek izin verenler, Gazze’deki katliama tepki gösteren vicdan sahibi insanları gözaltına alıyor, tutukluyor, seslerini kısmak için her yolu deniyor. Daha bunun gibi pek çok çifte standarda, omurgasızlığa ve vicdansızlığa şahitlik ettik, hâlen de ediyoruz” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransa’daki Charlie Hebdo saldırısında 23 kişinin ölümünün ardından dünyadan devlet başkanları ve başbakanların Paris’te yürüyüş yaptığını anımsatarak, “Şimdi 13 bine yakın insan öldü, nerede bu dünyanın devlet başkanları, başbakanlar nerede? Hadi gelin bir de bununla ilgili yürüyün bakalım. Vicdanınız, insafınız yok mu? Hadi gelin bir de bununla ilgili yürüyün. Olay haçlı-hilal meselesidir. Olaya böyle bakıyoruz” diye konuştu.
“ZAFER, GAZZELİLERİN VE FİLİSTİN HALKININ OLACAKTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’nin tüm dünyada maskeleri düşürdüğünü, cafcaflı kavramların arkasına gizlenenlerin gerçek yüzlerini ortaya çıkardığını, bu krizin sadece yurt dışında değil, Türkiye’de de bir turnusol işlevi gördüğünü söyledi.
Farklı siyasi görüşlere sahip olsalar da milletin ezici çoğunluğunun Gazze meselesinde vicdanlı, onurlu ve dirayetli bir duruş sergilediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, çeşitli yöntemlerle, hukuk ve demokrasi zemininde İsrail’e tepki gösteren tüm vatandaşlara teşekkür etti.
Sosyal medya mecralarından gazete ve televizyona tüm iletişim araçlarını kullanarak Gazze halkının sesi olan basın mensuplarını tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsrail, Gazzeli masum çocuklara ve sivillere karşı yürüttüğü savaşın medya cephesini, uluslararası basındaki tüm kontrolüne rağmen kaybetmiştir. Londra’dan Madrid’e, Cakarta’dan İslamabad’a kadar dünyanın dört bir köşesinde meydanları dolduran yüzbinler gösteriyor ki; İsrail, insanlık vicdanında da şimdiden mahkûm olmuştur. Hangi inançtan olursa olsun, mazlumun yanında saf tutan tüm Filistin dostlarını buradan saygıyla selamlıyorum. İsrail katliamlarına bu şekilde devam ederse tüm dünyada lanetlenen bir terör devleti olduğunu her yerde tescil ettirecektir. Çünkü zulüm ile abad olmaya çalışanın, ahiri her zaman berbat olur” diye konuştu.
Necip Fazıl Kısakürek’in “Üzülme! Davanın sahibi Hak’tır. Hak olan davada zafer muhakkaktır” dizelerini okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazzelilerin direniş ruhunu, metanetini, sabrını, tevekkülünü ve iman gücünü gördükçe, üstadın müjdesine tüm kalbiyle inandığını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, zaferin Gazzelilerin ve Filistin halkının olacağını, bundan en küçük bir şüphe duymadıklarını söyledi.
Bu süreçte kendilerini asıl üzenin, iradesini İsrail’e kaptırmış Batılı ülkelerin suskunluğunun değil, Gazi Meclisin kürsüsünden söylenen kimi sözler olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birileri çıkıyor müstevlilere karşı Millî Mücadele’yi sevk ve idare etmiş bu yüce çatı altında, işgalcilerle vatanlarını savunan insanları bir tutabiliyor. Sayıca çok az da olsa, ülkemizdeki bazı kesimlerde gördüğümüz bu tavrın altında yatan sebepleri biz gayet iyi biliyoruz. Kimi korkaklıktan, kimi tıynetinin bozukluğundan, kimi satılmışlıktan, kimi ideolojik sapkınlıktan şu hakikati göremiyor, görse de umursamıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Meselenin Filistin, Gazze, Kudüs, Arap olmanın ötesinde doğrudan Türkiye’nin ve milletin varlığı olduğunu anlamayanlara bakınca, insanın aklına Mehmet Akif Ersoy’un dizelerinin geldiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Atiyi Karanlık Görerek Azmi Bırakmak’ şiirinin mısralarını okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devir feryat etme devri değildir. Vakit, evlatlarımız için gerekirse kendimizi yakma vaktidir. Bunu da hesapsız, kitapsız, süfli bir hamasetle değil; çalışarak, azmederek, güçlenerek, adımlarımızı planlı bir şekilde atarak yapacağız” dedi.
Türkiye’de birilerinin yaptığı gibi zalimle mazlumu eşitlemenin, zalimi aklamak olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “CHP ve bazı ortaklarının yaptığı tam olarak budur. Açıkça İsrail yönetimini savunamadıkları için direnişçileri ‘terör örgütü’ ilan ederek, canileri temize çekmeye çalışıyorlar. Bunu da millete ‘tarafsızlık’ diye yutturabileceklerini düşünüyorlar. Hadi CHP’yi anlıyoruz, zira onların bu konuda sicili zaten bozuk. YPG’li teröristleri ‘vatanlarını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum’ olarak görenlerden, asker-polis katillerinin cenazelerinde poz verenlerden, zaten başka bir yaklaşım beklemiyoruz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazzeli direnişçileri İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu gibi bir fanatikle aynı kefeye koyan diğer bazı siyasetçileri de esefle karşıladıklarını dile getirerek, “Çok açık ve net söylüyorum. Biz birileri rahatsız olacak diye, Hamas mensuplarının, işgal politikaları karşısında vatanlarını, izzetlerini ve canlarını korumaya çalışan direnişçiler olduğu gerçeğini dillendirmekten asla çekinmeyiz” ifadelerini kullandı.
“KARARLARIN TAM MANASIYLA HAYATA GEÇİRİLMESİ İÇİN GEREKEN ÇABAYI HARCAYACAĞIZ”
11 Kasım Cumartesi günü Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Ortak Zirvesi’nde, Gazze krizindeki duruş ve çözüm önerilerini kayda geçirdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrailli yerleşimcilerin ilk kez terörist olarak tanımlanmasından İsrail’in işlediği insanlık suçlarının takip edilmesine, Gazze’nin yeniden imarı için fon oluşturulmasından uluslararası barış konferansının süratle toplanmasına, İsrail’in nükleer silahlarının ortaya çıkarılmasından kimyasal silah kullanımının araştırılmasına kadar pek çok başlıkta ilk defa mutabakata varılan kararlar aldıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, somut adımları içeren maddelerin metne girmesinde, Türkiye’nin teklifleri ve ağırlığını koymasının belirleyici rol oynadığına işaret ederek, “Kimi hususlar beklentilerimizin altında kalsa da biz alınan kararların tam manasıyla hayata geçirilmesi için gereken çabayı harcayacağız” dedi.
Şu ana kadar 10 uçak dolusu malzemeyi, Gazze’ye ulaştırılmak üzere Mısır’a sevk ettiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, cuma günü de içerisinde birçok ihtiyaç maddesinin bulunduğu 666 tonluk yardım malzemesi taşıyan gemiyi bölgeye gönderdiklerini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sivil yardım gemisinin pazar günü Mısır’ın El Ariş Limanı’na vardığını kaydederek, “Mısırlı kardeşlerimizle iş birliği içinde yardım malzemelerini Gazze halkına Refah Kapısı’ndan ulaştıracağız. Kanser hastaları ve yaralı çocukların tedavilerinin ülkemizde yapılmasıyla ilgili görüşmelerimiz sürüyor” diye konuştu.
“DİPLOMATİK TEMASLARIMIZI ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE DAHA DA ARTIRACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eşi Emine Erdoğan’ın himayesinde, dünyanın pek çok ülkesinden gelen devlet ve hükûmet başkanlarının eşlerinin katılımıyla Dolmabahçe’de bugün bir toplantı gerçekleştirildiğini aktararak, şöyle devam etti: “Filistin ve barış için İstanbul’da bir araya gelen saygıdeğer misafirlerimize şimdiden teşekkür ediyoruz. Biz de diplomatik temaslarımızı önümüzdeki günlerde daha da artıracağız. Gerek bu 121 ülke, gerek bu 40 ülke, bütün bunları tek tek gerek telefon diplomasisi, gerekse ziyaret etmek suretiyle görüşeceğiz. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 121 evet oyuyla kabul ettiği Gazze kararına çekimser oy kullanan ülkelerin liderlerine telefon açacağız. İkili planda Filistin’e görünür-görünmez her türlü insani desteği sağlarken, uluslararası alanda da İsrail’i yalnızlaştırmaya inşallah devam edeceğiz. Bu ülkenin, Gazzeli mazlumları hunharca katleden siyasi ve askerî yöneticilerinin uluslararası mahkemelerde yargılanmasını sağlayacak adımlar atacağız. Filistinlilerin evlerine, arazilerine el koymakla, günlük hayatlarını zorlaştırmakla kalmayıp, onları sokaklarda alçakça katleden yerleşimci denen teröristlerin her birinin uluslararası alanda bu sıfatla tanınması için çalışacağız. İslam dünyasının Kudüs, Filistin, Gazze hassasiyetinin hep canlı kalması için tüm mekanizmaları sürekli işler hâlde tutacağız. Hazreti İbrahim aleyhisselamın ateşine su taşıyan karınca misali, tek başımıza kalsak da Gazzeli mazlumları asla sahipsiz bırakmayacağız.”
“İÇLERİNDEKİ VESAYET HEVESLERİNE HİÇBİR ZAMAN SET ÇEKEMEDİLER”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1950’den beri tarihin yanlış tarafında konumlanan muhalefetin, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında da gayriinsani bir yerde durmasının tesadüf olmadığını söyleyerek, şunları kaydetti: “Milletin ruh ve değer dünyasından kopukluk, bunların genlerinde vardır. 27 Mayıs’ı alkışlarla karşılayanlar, darbeyi ‘hürriyet ve anayasa bayramı’ diye millete zorla kutlatanlar, halkın vermediği yetkiyi vesayet odaklarının lütfunda arayanlar, gerektiğinde iktidar için terör örgütleri ve emperyalist güçlerle iş tutanlar, bunların hepsi de CHP zihniyetinin farklı dönemlerdeki temsilcileriydi. Biz bu zihniyeti, 40 yılı aşan siyasi hayatımızın her bir aşamasında defalarca karşımızda bulduk. 27 Nisan bildirgesinden 367 garabetine, partimize yönelik kapatma davasından MİT krizine, FETÖ’nün 17-25 Aralık girişiminden 15 Temmuz ihanetine kadar demokrasiyi, millî iradeyi ve milletin egemenliğini hedef alan tüm teşebbüslere aleni destek verenler hep bunlardı. Çünkü bunlar, vatandaşa tepeden bakma hastalığından bir türlü kurtulamadılar. İçlerindeki vesayet heveslerine hiçbir zaman set çekemediler.”
“Tek parti döneminden bu yana aktörler değişti, söylemler değişti, genel başkanlar değişti ama CHP’nin faşist kodlarında en ufak bir değişim olmadı” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk’ün partisinin kimi zaman mezhepçi fanatiklerin, kimi zaman marjinal örgütlerin, kimi zaman jakobenlerin, kimi zaman da siyasi ikbali için her kılığa giren bukalemun tiplerin elinde adeta oyuncağa döndüğünü ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’nin son kurultayında bu gerçekliğe bir kez daha şahitlik ettiklerini dile getirerek, şöyle konuştu: “Değişim dediler, yenilenme dediler, bir sürü albenili kavramı arka arkaya sıraladılar. Ancak kurultaylarında Selo’sundan Kavala’sına ne kadar demokrasi düşmanı varsa, tekmiline birden selam çaktılar. CHP’nin genel başkanlık koltuğunda oturan gerçekten genel başkan mı, yoksa emanetçi mi belli değil. Onu oraya oturtan efendilerinin bir sonraki adımı ne olacak, o da meçhul. Ama genel başkanın da onu oraya getirenlerin de iplerini ellerinde tutanların amaçlarının asla değişmediğini gayet iyi biliyoruz. Dikkat ederseniz, son seçimler öncesinde iyice ayyuka çıkan Kandil ve Pensilvanya ile işbirliklerini sonlandırma adına hiçbir emare göstermediler. Seçim hezimetinin tüm faturasını sabık genel başkanlarına keserek, kendilerini temize çekmeye çalıştılar. Ziya Paşa’nın, tüm bunları anlatan çok meşhur bir beyiti var; ‘En ummadığın keşf eder esrar-ı derunun, sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?’ Evet, bunlar da vatandaşı, kendileri gibi balık hafızalı sanıyor. Oysa hepsi oradaydı. Bugün Meclis kürsüsünden millete siyasi etik dersi verenlerin tamamı o gün çevrilen dolapların tam göbeğindeydi. Bizim o dönem frankeştayn ittifakı dediğimiz, ruhsuz, insicamı olmayan, ucube yapıyı millete umut diye pazarlayanlar kendileriydi. Bugün recmettikleri sabık genel başkanları galiba ofis açmış, inşallah mutfağı da unutmamıştır. Daha 5-6 ay öncesine kadar yere göğe sığdıramayan yine bunlardan başkası değildi.”
“BÜYÜKŞEHİRLERİMİZİ YENİDEN TOPARLAYARAK GERÇEK SAHİPLERİNE TESLİM EDELİM”
“Elbette CHP ve 7’li koalisyonda kimin kimi hançerlediği, kimin kime ihanet ettiği bizim meselemiz değildir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Daha düne kadar Türkiye’yi yönetmeye layık gördükleri Cumhurbaşkanı adaylarını, bugün günah keçisi ilan etmelerindeki çelişki bizi ilgilendirmez. Hatta genel başkanlık koltuğunda oturan yeni şahsın, selefi gibi ‘çarkçı’ olması da bizi alakadar etmez. Tüm bunlar CHP’nin iç meselesidir, iç hesaplaşmasıdır, o dönem yol yürüdükleri ortaklarıyla kendi aralarında açıklığa kavuşturması gereken hususlardır. Bizim için önemli olan ellerinde hançerle gezen bu kifayetsiz muhterislerin, o hançerleri milletimize saplamasının önüne geçmektir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin 14-28 Mayıs’taki basiretli tercihiyle buna fırsat vermediğini belirterek, “Şimdi bunu 31 Mart’ta inşallah bir adım öteye taşıyacağız. Başta İstanbul, Ankara olmak üzere büyükşehirlerimizi yeniden toparlayarak gerçek sahiplerine inşallah teslim edelim. Zira benim milletim bunlardan çok çekti. İstanbullu, Ankaralı çok çekti hatta İzmirli de çok çekti” dedi.
Yerel seçimde “yeniden bir doğumu gerçekleştirme” çağrısı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “CHP’nin beceriksiz belediye başkanlarının idaresinde günden güne çürüyen şehirlerimizi, aziz milletimizin de desteğiyle inşallah bu iş bilmezlerin elinden kurtaracağız. Tarih önünde bu ülkeye ve millete verdikleri zararların hesabını vermeden, bunların hiçbirine rahat, huzur yoktur. Biz, kendi adımıza, sonuna kadar bunun takipçisi olacağız” diye konuştu.
“21 YIL BOYUNCA TÜRKİYE’Yİ HER ALANDA GELİŞTİRMENİN ÇABASI İÇİNDE OLDUK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 Kasım’da iktidardaki 21’inci yılı geride bıraktıklarını söyledi.
Şanla, şerefle, Türkiye’ye ve millete hizmetle geçen 21 yıl boyunca Türkiye’yi her alanda geliştirmenin çabası içinde olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletin sandıkta namusumuza emanet ettiği iradesine, ne pahasına olursa olsun asla leke sürdürmedik” ifadesini kullandı.
Savunmadan ulaştırmaya, sağlıktan eğitime, turizmden güvenliğe, terörle mücadeleden sosyal yardımlara kadar her başlıkta Türkiye’ye çağ atlattıklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 85 milyonun her bir ferdinin, kazandırılan hizmetleri günlük hayatında yaşadığını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gurbetçilerin, 21 yılda gerçekleşen büyük devrimi Türkiye’yi her ziyarette net şekilde gördüğünü, Türkiye’nin birçok alanda Avrupa’dan bile fersah fersah ileride olduğunu ifade ettiğini anlattı.
Yapılanların muhalefetin engellemelerine rağmen başarıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, maruz kalınan onca saldırıya, ihanete, bürokratik dirence rağmen millete verdikleri sözleri yerine getirdiklerini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlere seçim meydanlarında taahhüt ettikleri indirimli cep telefonu, bilgisayar desteği ve ücretsiz 10 GB internet sözünü tuttuklarını söyledi.
“KALİTELİ BÜYÜME HEDEFİNDEN ASLA GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ”
Çalışmayan emeklilerin hesaplarına tek seferlik beş bin lira ödemenin yatırıldığını, ilk etapta deprem bölgesinde hayata geçirilecek Aile ve Gençlik Fonu’nun kuruluşuna dair sürecin de TBMM’de sonlanmak üzere olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremden etkilenen şehirlerin yeniden inşasına bir trilyon lira kaynak ayrılan 2024 yılı bütçesinin görüşmelerinin de komisyonda sürdüğünü hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Orta Vadeli Programı, 2024 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nı ve 12’nci Kalkınma Planı’nı tamamladıklarını, gelecek beş yıl boyunca ekonomideki yol haritasını ayrıntılı şekilde belirlediklerini dile getirdi.
Yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla kaliteli büyüme hedefinden asla geri adım atmayacaklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomi politikasının müspet sonuçlarını görmeye başladıklarını, yıllık cari dengede son iki ayda 7,3 milyar dolar iyileşme sağlandığını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekim ayı ihracatının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7,4 artışla Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırarak 22,9 milyar dolara ulaştığını, Ocak-Ekim dönemindeki 10 aylık ihracatın ise 210 milyar doları aştığını, Merkez Bankasının toplam rezervinin 128,4 milyar doları bulduğunu anlattı.
“TÜRKİYE EMİN ELLERDEDİR”
“En büyük baş ağrımız olan enflasyon meselesini de mutlaka çözeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar asla taviz vermedikleri ‘çalışanları enflasyona ezdirmeme’ prensibine bağlı kalacaklarını vurguladı.
Bir kısmı küresel sebeplerden, bir kısmı açgözlülükten kaynaklanan hayat pahalılığıyla mücadelede kararlı bir şekilde yola devam edeceklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşların gönüllerini ferah tutması gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye emin ellerdedir, ehil kadroların yönetimindedir. Her türlü zorluğun üstesinden gelecek güce, kapasiteye, birikime, potansiyele de sahiptir. Bugün çıktığımız yolda bütün çekilen sıkıntıların hiçbiri boşuna değildir. Türkiye mutlaka hedeflerine ulaşacak, inşallah küresel sistemde hak ettiği yeri alacaktır” diye konuştu.
Ekonomideki atılımların yanı sıra mülkün temeli olan adaleti ihmal etmediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, göreve geldiklerinde Türkiye’yi dört ana kolon üzerinde yükselteceklerinin sözünü verdiklerini, bunlardan birinin de adalet olduğunu söylediklerini hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 21 yıl boyunca güven veren ve erişilebilir bir adalet sistemi tesis etmek için çalıştıklarını, gayret gösterdiklerini ifade etti.
‘Geciken adalet, adalet değildir’ inancıyla reforme ettikleri yargı sisteminin altyapısını güçlendirdiklerini, yüksek yargı organları dâhil adalet teşkilatının tüm birimlerini modern hizmet binalarına kavuşturduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, lekelenmeme hakkı, Kamu Denetçiliği Kurumu, Türkiye İnsan Hakları Kurumu, Kişisel Verileri Koruma Kurumu gibi pek çok reforma imza attıklarını kaydetti.
“YARGININ BAĞIMSIZLIĞIYLA BİRLİKTE TARAFSIZLIĞINI DA ANAYASAL GÜVENCEYE ALDIK”
Yargının bağımsızlığıyla birlikte tarafsızlığını da anayasal güvenceye alarak hukuk sisteminin önemli açıklarından birini daha kapattıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte en büyük direnci, yargı içinde kümelenmiş FETÖ vari yapılanmalar ile CHP’nin başını çektiği muhalefetten gördüklerini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Devri iktidarları döneminde yargıyı militanlaştıranlar, yargının bağımsız ve tarafsız hâle gelmesini asla istemedi. Atılan her adımı, mümkünse önce Meclis’te sabote etmeye çalıştılar. Bunda muvaffak olamayınca, bu sefer mahkeme kapılarında nöbet tuttular. Böylece Meclis’te engelleyemedikleri hukuki düzenlemeleri, mahkemeler yoluyla akim bırakmaya uğraştılar. Başörtüsüne özgürlük getiren düzenleme başta olmak üzere yasakları kaldıran, hak ve hürriyetleri genişleten hangi adım varsa, CHP istisnasız hepsine karşı çıktı. Sadece milletin iradesine değil, Türkiye’nin de ayağına pranga vuran darbe anayasasının değişmemesi için her yolu denediler. Bireysel başvuru hakkı da bunlardan bir tanesidir. CHP, bireysel başvuru hakkını da içeren anayasa değişikliğine ‘Hayır’ dedi. Hatta her zaman yaptıkları gibi değişikliklerin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Dolayısıyla CHP’nin bugün bireysel başvuru konusunda söyleyecek hiçbir sözü yoktur ve olamaz. İki yüksek yargı organı arasında ortaya çıkan içtihat farkını, ‘darbe’ olarak nitelemek ise bir başka utanmazlıktır. Şu gerçeği biz de milletimiz de çok iyi biliyor, Allah korusun bu ülkede darbe veya kalkışma olsa, en büyük destekçisi CHP olacaktır. 1960’tan beri millî iradeye, Meclise, Anayasal düzene karşı girişilen tüm antidemokratik senaryoların başaktörü, yapımcısı ve yönetmeni CHP’dir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükûmetlerini hedef alan her türlü vesayet girişiminde CHP’nin daima vesayetçilerin yanında yer aldığını söyleyerek, Cumhuriyet mitinglerinden Gezi kalkışmasına, çukur eylemlerinden 15 Temmuz ihanetine kadar birliği, dirliği, demokrasiyi yok etmeyi hedefleyen tüm saldırılarda CHP’nin siluetinin bulunduğunu vurguladı.
“Şayet bugün de Türkiye’de bir kalkışma ve darbe olsaydı, CHP anında darbecilerin safında konumlanırdı. Sadece bu kriter bile meselenin ne olduğunu açıklamaya yeterlidir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunlar ortadayken CHP ve ortaklarının afaki söylemlerinin hiçbir kıymetiharbiyesinin olmadığını belirtti.
Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki meselenin, iki yüksek yargı organının görev alanlarıyla ilgili görüş farklılığından ibaret olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidarları döneminde anayasaya kazandırılan bireysel başvuru hakkının kullanımı noktasında yaşanan sorunun bir süredir ifade edildiğini kaydetti.
“Her iki yüksek yargı organı, başkanları da dâhil hem görüşmelerimizde hem de kamuya açık toplantımızda bu konudaki şikâyetlerini dile getiriyorlardı” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin 130 bin dosya sayısına ulaşan bir iş yükünün altından kalkmasının mevcut şartlarda mümkün olmadığına işaret etti.
Bu kadar başvuru dosyasının sağlıklı bir şekilde değerlendirilemeyeceğinin açık olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, verilen kararlarla ilgili eleştirilerin giderek arttığını dile getirerek, şunları kaydetti: “Yargıtay’ın yaptığı açıklamalarda dile getirdiği serzenişleri elbette göz ardı edemeyiz. Ama devlet başkanı sıfatıyla bize bu tartışmada hüküm vermek değil, hakem olmak düşer. Anayasamızın 104. maddesine göre devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin etme görevi bizdedir. İnşallah biz de bu sorumluluğumuzu hakkıyla yerine getireceğiz. Kişisel eleştirilerimizi baki tutarak, iki yüksek yargı organımız arasındaki içtihat farklarının kalıcı bir şekilde giderilmesi için gayret göstereceğiz. Sorunun acil çözümü konuyla ilgili anayasal ve yasal değişikliklerin süratle yapılmasından, kalıcı çözümü ise yeni ve sivil bir anayasadan geçmektedir. Bunun adresi de millî iradenin tecelligahı olan Yüce Meclis’tir. Meclis, eylem ve nümayiş yeri değil, ülkenin meselelerine çözüm üretme mercidir. Hele hele oturma yapma yeri değildir. Oturmak için yer arıyorsan parka git. Cumhur İttifakı’ndaki ortaklarımızla ve sürece katkı vermek isteyen diğer siyasi partilerle bir çözüm yolu bulacağımıza inanıyorum.”
“YENİ TEDBİRLERİ DEVREYE ALACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28 Mayıs’ta mahalli idareler seçimlerine dair hazırlıklarını fiilen başlattıklarını, geçen hafta yapılan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısıyla birlikte 31 Mart seçimleriyle ilgili takvimin resmen başladığını anımsattı.
Teşkilat Başkanlığı ile Seçim İşleri Başkanlığı ve diğer genel merkez birimlerinin seçim hazırlıklarını yürüttüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4,5 aylık sürenin çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu kritik süreçte hem hükûmet cenahında hem de siyaset tarafında pek çok adımı eş zamanlı olarak atmamız gerekiyor. İnşası tamamlanan deprem konutlarının teslimatını yaparken ekonomide vatandaşımızın sıkıntılarını hafifletecek yeni tedbirleri de devreye alacağız” şeklinde konuştu.
Toplu açılış törenlerinde belediyelerinin, rakiplerine göre hizmet noktasındaki farkını açıkça göstereceklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ittifak ortaklarıyla bugüne kadarki uyumlu çalışmayı bundan sonra da güçlendirerek sürdüreceklerini vurguladı.
“SEÇİM SANDIKTAN ÖNCE GÖNÜLLERDE KAZANILIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iç siyasetten ekonomiye, dış politikadan yerel yönetimlere kadar tüm alanlarda icraatlarla, başarılarla, atılımlarla Türk siyasetine yön vereceklerini dile getirerek, “Son 21 yılın bize öğrettiği en önemli kriter şudur: Bizim milletimiz feraset sahibidir. İş yapanla sadece laf üreten arasındaki ayrımı çok iyi görür ve takdir eder. Siyaset mühendislikleriyle, sosyal medya gazlamalarıyla, kalemşorların parlatmasıyla seçim kazanılmayacağını daha altı ay önce gördük” değerlendirmesinde bulundu.
Seçimin sandıktan önce gönüllerde kazanılacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun yolunun da icraattan, hizmetten, eserden ve seçmenle bağı daima korumaktan geçtiğinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefet tarafında, sütre gerisinde yürütülen pazarlıkların kendileri için hiçbir ehemmiyetinin olmadığını vurguladı.
Kendilerinden, kendi partilerinden ve kendi ittifaklarından mesul olduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, işlerini düzgün yaptıklarında milletin teveccühüne bir kez daha mazhar olmayı kimsenin engelleyemeyeceğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart’a kadar seferberlik ruhuyla çalışacaklarını, bunun lokomotifliğini milletvekillerinin yapacağını belirtti.
Milletvekillerinin herkesten daha fazla çalışması, daha fazla koşturması ve daha fazla ter dökmesi gerektiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kapısı çalınmadık, elinden tutulmadık, hâli hatırı sorulmadık kimseyi bırakmayacaksınız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Mersin 8. Olağan İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “’Böl, parçala, yönet’ politikasıyla son bir asırdır bu bölgede diledikleri gibi cirit atanların devri bitmiştir. Kim ne derse desin, yüz yıllık oyun bozuluyor. Coğrafyamızda kardeşliğin, barışın ve istikrarın rüzgârı esiyor, kalkınma ve refahın egemen olacağı yeni bir dönemin kapıları aralanıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Servet Tazegül Kapalı Spor Salonu’nda düzenlenen AK Parti Mersin 8. Olağan İl Kongresi’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Konuşmasında, Mersin’in hiç kimseyi “Yörük” diyerek küçüksemediğini, “Kürt” diyerek ötekileştirmediğini, “Arap” diyerek dışlamadığını, “Suriyeli” diyerek hakir görmediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mersin, insanları ‘şu şehirden bu şehirden’ diyerek sınıflaştırmamıştır. Çünkü burası medeniyetler yatağı, coğrafyamızın kadim halklarının ve inançlarının tamamının bakiyesine ev sahipliği yapan bir şehirdir. Mersin’in göz alıcı tablosuna kimse helal getirmez. Allah’ın izniyle bu şehir dünyaya kardeşlik hukuku dersi veriyor, vermeye de devam edecek” dedi.
“DAHA ÇOK ÇALIŞMAMIZ, DAHA ÇOK GÖNÜLE GİRMEMİZ GEREKİYOR”
Mersin’in Doğu Akdeniz’in en stratejik liman şehri olarak ekonomiye can katmaya devam edeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bereketli topraklarıyla sadece kendi vatandaşımızı değil tüm insanlığı beslemeye devam edecek. Velhasıl beşeri zenginliğiyle fiziki coğrafyasının güzelliğiyle, muhteşem potansiyeliyle Mersin Türkiye Yüzyılı’nda adından daha çok söz ettirecek. Mersin’deki bu güzel iklimi bozmayı Allah’ın izniyle kimse başaramayacak. Hiçbir siyasi çıkar, hiçbir sosyal ve kültürel farklılık, hiçbir şahsi hesap, Mersin’i Akdeniz’in örnek şehri yapan bu vasfına zarar vermenin gerekçesi olamaz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin iktidarında Mersin’in 22 yılda nereden nereye geldiğini akıl ve vicdan sahibi herkesin kabul edeceğini ifade ederek, şunları kaydetti: “Bu şehrin siyasi, etnik, mezhebi fanatizme değil, zengin potansiyeli harekete geçirecek vizyona, esere, hizmete ve yatırıma ihtiyacı var. Mersin’e bu gözle bakıyoruz, Mersinliye bu hissiyatla sahip çıkıyoruz. Mersinlilerin de bizim bu hasbi yaklaşımımıza, samimi yürek açışımıza karşılık vereceğinden şüphe duymuyorum. Bugüne kadar seçim sonuçlarını Mersinlide değil, kendimizde arıyoruz. Suç varsa bizim, yanlış varsa bizim. Ama bunu hep beraber telafi edeceğiz. Demek ki daha çok çalışmamız, daha çok gönüle girmemiz, daha çok emek vermemiz, ter dökmemiz gerekiyor. Kongremiz böyle bir dönemin, yeni bir heyecanın, yeni bir atılımın miladı olacaktır.”
“TÜRKİYE’NİN BÜYÜMESİNİ İSTEMEYEN EMPERYALİSTLER BOŞ DURMADI”
“Ülkemizin 80 yılına, asırların yorgunluğuyla 1. Dünya Savaşı’nın yükü altında kalan Osmanlı’dan Cumhuriyete geçisin sancıları damga vurmuştur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, tek parti faşizminin milletin inancına, tarihine, kültürüne yönelik tahrip edici ve baskıcı politikalarının, ağır bedellerinin ödendiğini söyledi.
Türkiye’nin Adnan Menderes ile başlayan demokrasi ve kalkınma hamlesinin önünün kesilmeye çalışıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin büyümesini, güçlenmesini, kendi ayakları üzerine dikilmesini istemeyen emperyalistler de boş durmadı. Ülkemizi, darbeler, cuntalar, ideolojik kavgalar, ekonomik çöküşler, sosyal çalkantılarla dolu bir döneme soktular. Bu sancılı yıllar darbelerin ardından ‘bizim çocuklar başardı’ mesajını kulaktan kulağa fısıldayanların eseridir. Eski Türkiye artık bitti. Bu kaos fırtınası, Türkleri sadece sokaklarını temizleyecek, fabrikalarında çalışacak işçiler olarak görenlerin adımıdır. Rahmetli Özal bu oyunu fark edip siyasi ve ekonomik reformlarla ülkemizi asli istikametine çevirmek istediyse de kirli oyunlarla başa çıkamadı. Merhum Özal’a neler yapıldığını, hangi iftiraların atıldığını hiçbir zaman unutmadık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin 80 yıllık sancılı sürecin ardından adeta bir Anadolu ihtilaliyle iktidara geldiğini dile getirerek, şunları kaydetti: “Tabii ki bu devrim öyle kolay gerçekleşmedi. Devrin müesses nizamı ve arkalarındaki güç odakları, AK Parti’nin öncülüğündeki Anadolu ihtilaline karşıda büyük bir direnç gösterdi. Siyasi ve toplumsal provokasyonlardan, hukukun ayaklar altına alındığı Cumhurbaşkanlığı seçimi krizlerine kadar nice senaryolar devreye alındı. Yetmedi bölücü örgütünden FETÖ’süne hatta sınırlarımıza dayanan DEAŞ’ına kadar envaiçeşit cinayet şebekesini harekete geçirdiler. Bölücü örgütün hiçbir ahlaki ve akılcı gerekçesi olmayan çukur eylemlerini hatırlayın. FETÖ’nün önce 17-25 Aralık, ardından 15 Temmuz darbe girişimlerini hatırlayın. Ekonomimize yönelik aleni saldırıları, tehditleri, ambargoları, tuzakları hatırlayın.”
“Muhalefetin gönüllü figüranlığını yaptığı, Türkiye’ye diz çöktürme senaryolarının tekmili birden üzerimize boca edildi” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hani Mehmet Akif, Çanakkale Savaşı’nı anlatırken diyor ya, ‘Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk, sade bir hadise var ortada, vahşetler denk.’ Bizim de istiklalimize ve istikbalimize yönelen saldırılar rengârenktir. Sadece sinsi niyetleri ortaktır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletle kafa kafaya, kol kola, kalp kalbe verip bu alçak hesapları hep birlikte boşa çıkardıklarını söyleyerek, “Yine Akif’in diliyle ifade edersek, ‘Asım’ın nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek. İşte çiğnetmediği namusunu, çiğnetmeyecek.’ Gerçekten bu millet üzerine akın akın gelen saldırılar karşısında gösterdiği asil duruşla, kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla, her bir ferdiyle, namusunu çiğnetmemiş, Asım’ın nesli olduğunu ispatlamıştır” değerlendirmesinde bulundu.
Milletin güçlü desteğinin AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın mesuliyetini arttırdığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha fazla çalışarak, Türkiye Yüzyılı’nın önündeki tüm engelleri tek tek kaldırmak zorunda olduklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mersin’in beşeri zenginliğinin ülkesi ve bölgesindeki her gelişmeyle yakından ilgilenmesini mecburi kıldığını ifade ederek, Suriye’deki 61 yıllık Baas rejiminin yıkılması ve ülkede kuşatıcı yeni bir yönetimin iş başına gelmesinin Mersin’e etkisi olacağını kaydetti.
Mersin’in 183 bin geçici koruma statüsündeki Suriyeli muhaciri misafir eden ensar ruhlu bir şehir olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ülkelerindeki evlerini, işlerini yeniden ayağa kaldıracak Suriyeli kardeşlerimizden bir kısmı şüphesiz vatanlarına geri dönecektir. Suriye toparlandıkça, zulmün ve yıkımın izleri silindikçe inşallah ülkemizle birlikte tüm dünyadan muhacirler dönüş yoluna girecektir. Ama hep söylediğimiz gibi kalanlara kapımız da gönlümüz de daima açık olacaktır. Biz, zalimler gibi kimseyi zorla yerinden etmeyiz. Kimsenin hayatını keyfi yere zindana çevirmeyiz. Kendini bilmez üç beş ırkçı fanatiğin Türkiye-Suriye dayanışmasına gölge düşürmesine göz yummayacağız. Suriye’nin siyasi birliğini, toprak bütünlüğünü, sosyal barışını, imarını sağlamaya yönelik her gayrete destek vereceğiz.”
“SURİYE ÜZERİNDE YENİ SENARYOLAR UYGULANMASININ ÖNÜNE GEÇMEKTE KARARLIYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye büyük bir teveccüh ve güven söz konusu olduğunu anlatarak, “Suriyeli kardeşlerimizin Türkiye deyince yüzü gülüyor” ifadesini kullandı.
Bu durumu gelecek adına çok değerli bir kazanım olarak değerlendirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’nin topraklarını işgal eden terör örgütlerini ya silah bıraktırarak ya bertaraf ederek Suriye üzerinde yeni senaryolar uygulanmasının önüne geçmekte kararlıyız. Ülkenin 3’te 1’ini işgal altında tutan YPG terör örgütüne karşı en küçük bir müsamahamız yoktur. Yakında bu meseleyi kökten çözecek adımları atacağız” diye konuştu.
Örgütün, çok güvendiği güçlerin bölgedeki çıkar ve hesapları değiştiği için gölgesine sığınarak küstahlaşacakları kimseyi bulamayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Avrupa’dan yükselen çatlak seslere ise aldırış etmiyoruz. Avrupalılar önce kendi meselelerini çözsünler. Ondan sonra gelip bölgemize nizam vermeye kalksınlar. ‘Böl, parçala, yönet’ politikasıyla son bir asırdır bu bölgede diledikleri gibi cirit atanların devri bitmiştir. Kim ne derse desin 100 yıllık oyun bozuluyor. Coğrafyamızda kardeşliğin, barışın ve istikrarın rüzgârı esiyor. Kalkınma ve refahın egemen olacağı yeni bir dönemin kapıları aralanıyor. Artık bölgenin geleceğini bölgenin kadim halkları belirleyecek, doğal kaynaklar üzerindeki her türlü tasarruf da bölgenin asıl sahiplerinin uhdesinde olacak. Allah’ın izniyle kimse bunun önüne geçemeyecek.”
Bir süre önce Suriye’nin Dışişleri ve Savunma bakanlarının kendisini ziyaret ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyeli heyetin daha sonra ise Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı ve İstihbarat Başkanı ile ayrıca toplantı yaptığını ifade etti.
“GAZZE ÖRNEĞİ, ZULÜMLE ABAD OLUNAMAYACAĞININ ÇARPICI BİR İSPATIDIR”
Suriye’nin geleceğine hazırlık yaptıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yeni dönemin Mersin’in önünde de büyük fırsat pencereleri açacağını ve şehrin şimdiden buna kendisini hazırlaması gerektiğini vurguladı.
Aynı şekilde Gazze’de ateşkesle sağlanmaya çalışılan barışın da bölgenin siyasi ve sosyal atmosferini değiştireceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazze örneği, zulümle abad olunamayacağının çarpıcı bir ispatıdır. İsrail, Gazze’de ve diğer Filistin şehirlerinde uyguladığı zulümle dünyanın farklı yerlerinde yaşayan Musevilere de zarar vermiştir. Çünkü İsrail’in yaptığı kadın, çocuk, masum katliamlarından sonra artık hiç kimse bu topluma İkinci Dünya Savaşı’nda maruz kaldıkları soykırımın getirdiği mahcubiyet duygusuyla bakamayacaktır. Herkesin zihninde İsrail’in fırsatını bulduğunda kendi mensuplarından başka tüm insanları katledebileceği düşüncesi yer etmiştir. Nitekim fanatik Siyonistler bu düşünceyi destekleyecek görüşlerini dini ve ideolojik argümanlarla pervasızca dile getirmekten çekinmiyor. En çok hedef aldıkları ülkenin Türkiye, toplumun da Türk milleti olması bizim bu zulme karşı sesini en çok yükselten devlet ve millet olmamızdan kaynaklanıyor. Kimseden korkmadan, çekinmeden, sözümüzü sakınmadan, hakkı ve hakikati haykırdık. Bizim için dünyanın neresinde bir mazlum, bir mağdur, bir garip varsa yardımına koşmak, zulme karşı elimizde dilimizle, kalbimizle mücadele etmek, hem dinî bir vecibe hem de millî bir vazifedir. Rabbim bizlere ecdattan miras aldığımız bu hasletin yeni nesillere daha da güçlü bir şekilde aktarmayı nasip etsin diyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölücü terör örgütü PKK’nın feshedilmesi, silahlarının teslim edilmesi ve militanlarının dağıtılmasını hedefleyen çalışmaları anımsattı.
Terör meselesinin suhuletle çözülmesinden yana olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Cumhur İttifakı ortağımız Sayın Bahçeli’nin konuyu gündeme getirmesiyle başlayan gelişmeler, nihai aşamasına yaklaşmaktadır. Bölücü örgüt şayet elebaşının çağrısını dinleyip gereğini yerine getirirse, siyasi uzantısı da üzerine düşenleri yaparsa bunun kazananı 81 vilayeti ve 85 milyon ferdiyle tüm Türkiye olacaktır. Eğer örgüt çağrıya uymayı reddeder, siyasi uzantısı da ipe un sermeye kalkarsa, biz zaten başarıyla yürüttüğümüz operasyonlarımızla meseleyi kendi mecrasında çözeriz. Tercihimiz ülkemizin 40 yılına, on binlerce canına, yüzlerce milyar dolar kaynağının heba olmasına yol açan bu meselenin suhuletle, samimiyetle, kalıcı ve kati bir şekilde tarihe karışmasından yanadır.”
İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy’un “Yumuşak başlı isen kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki fakat çekmeye gelmez boynum” mısralarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölücü terör belası öyle veya böyle bertaraf edilecektir. Elbette kahraman şehitlerimiz her türlü hesabın üzerindedir. Herkesin takip ettiği üzere tüm çalışmalar, şehitlerimizin aziz hatıralarına, şehit yakınları ve gazilerimizin hassasiyetlerine en küçük bir halel getirmeyecek şekilde yürütülmektedir” diye konuştu.
“TÜRKİYE YÜZYILI KERVAN OLARAK, YOLA REVAN OLMUŞTUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek ülke içinde, gerek bölgede, gerekse de dünyada atılan her adımın bir gayesinin bulunduğunu belirterek, “Bu da ülkemizin Türkiye Yüzyılı’na, geçmişin tüm sorunlarından arınmış, yüklerinden kurtulmuş, mevcut imkânlarını en üst düzeyde kullanan hedeflerine kararlılıkla yürüyen bir devlet olarak girmesidir” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin bölgesinde istikrar istediğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Artık yeni hayaller kurma, yeni projeler hayata geçirme, yeni şeyler söyleme, yeni adımlar atma vaktinin geldiğine inanıyoruz. Biz bölgede istikrar istiyoruz, güvenlik istiyoruz, huzur ve refah istiyoruz. Biz Türkler, Araplar, Kürtler olarak hep beraber kazanalım, hep beraber kalkınalım istiyoruz. Bizimle bu yolda yürüyecek herkese kollarımız da kapımız da, yüreğimiz de açıktır. Zihinlerinin gerisinde başka hesaplar olanlar da hiç kusura bakmasınlar, artık kimseye bunları yutturamazlar. Kimseyi kandıramazlar, kimsenin zihnini ve kalbini bulandıramazlar. Dünya düzeni, siyasi ve ekonomik olarak yeniden kurulurken Türkiye’yi bunun dışında tutmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Türkiye Yüzyılı kervan olarak, yola revan olmuştur. Bu kutlu yürüyüşe katılan katılır, katılmayanın yolu açık olsun. Biz ülkemizi en güçlü devletler, milletimizi güvenli, huzurlu, müreffeh toplumlar seviyesine çıkarmadan durmayacağız, dinlenmeyeceğiz, geriye dönüp bakmayacağız. Yüzümüz hep geleceğe, ileriye, ufka dönük olarak mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.”
“MERSİN’E 624 MİLYAR LİRA YATIRIM YAPTIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iş yapmanın, sorun çözmenin, dertlere deva olmanın peşinde olduklarını, bu anlayışla son 22 yılda Mersin’e 624 milyar lira tutarında yatırım yaptıklarını söyledi.
Adalette 5 milyar lira, eğitimde 39 milyar lira, gençlik ve sporda 9 milyar lira, sosyal yardımda 128 milyar lira, sağlıkta 19 milyar lira, çevre ve şehircilikte 66 milyar lira yatırım yaptıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca 14 milyar lira tutarındaki yatırımların da sürdüğünü söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ulaştırmada 142 milyar lira, tarım ve ormancılıkta 83 milyar lira, sanayi ve teknolojide 5 milyar lirası yatırım 8 milyar lirası destek olmak üzere 13 milyar lira, enerjide 102 milyar lira, kültür ve turizmde 3 milyar lira, çalışma ve sosyal güvenlikte teşviklerle birlikte 14 milyar lira yatırım yapıldığını bildirdi.
Eğitim alanında Mersin’e ikinci devlet üniversitesi Tarsus Üniversitesinin kurulduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin ilk engelsiz gençlik merkezini Mersin’e kazandırdık. Şehir hastanemiz başta olmak üzere toplam 3 bin 260 yataklı 17 hastane dâhil 50 sağlık tesisi inşa ettik.150 yataklı Mezitli Yeni Devlet Hastanemiz ile 50 üniteli ağız ve diş sağlığı merkezini yıl sonuna kadar tamamlayıp 2026 yılı başında hizmete açacağız” dedi.
Mersin’deki 7 millet bahçesi projesinden 3’ünü tamamladıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğerleriyle ilgili projelendirme çalışmalarının devam ettiğini söyledi.
“MERSİN-ADANA-OSMANİYE-GAZİANTEP HIZLI TREN PROJEMİZİ BAŞLATTIK”
Mersin’i bölünmüş yollarla çevre bölgelere bağladıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Antalya ile Mersin’i birleştirecek Akdeniz Sahil Yolu Projesi’ni hayata geçiriyoruz. Şu ana kadar yolumuzun 404 kilometresini tamamladık. Mevcut 483 kilometrelik güzergâhta 10 saatlik seyahat süresini 7 saate düşüreceğiz. Çeşmeli-Kızkalesi Otoyol Projemizi de süratle tamamlayarak 2,5 saatlik seyahat süresini 18 dakikaya indireceğiz. Mersin-Adana-Osmaniye-Gaziantep Hızlı Tren Projemizi başlattık, yapımına hızla devam ediyoruz. Mersin-Adana-Osmaniye-Gaziantep arası 6,5 saat süren seyahat süresini 2 saat 15 dakikaya düşüreceğiz. Ayrıca Çukurova Uluslararası Havalimanı bağlantısını hayata geçiriyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anamur feribot ve deniz uçağı iskelesini 2024 yılı içerisinde hizmete alarak, Türkiye’nin KKTC’ye en kısa yoldan ulaşım sağlayan beşinci kapısını açtıklarını belirterek, 150 yat kapasiteli Aydıncık yat limanının da altyapı çalışmalarını bu yıl içerisinde tamamlayarak üstyapı işlerine başlayacaklarını dile getirdi.
Çukurova Uluslararası Havalimanı’nı 10 Ağustos 2024’te hizmete açtıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Havalimanımız açıldığı günden bu yana yaklaşık 2 milyon 100 bin yolcuya hizmet verdi. Tarım ve Ormanda, Değirmençay Barajı’nın Alaköprü ve Pamukluk sulaması ikinci etabının yapımına devam ediyoruz. Mersin’de teşviklerimizle tamamlanan 1185 özel sektör projesinde 93 milyar lira yatırım gerçekleşti. 23 bin kişilik istihdam sağladık. Enerjide yılda 35 milyar kilovatsaat elektrik üretecek Akkuyu Nükleer Güç Santralimizin yapımı devam ediyor. Santralin tüm reaktörleri kısım kısım 2028’e kadar hizmete girecek. Rabbim ömür verdikçe Mersin için çok daha fazlasını yapacağız” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aile Yılı Tanıtım Programı’nda yaptığı konuşmada, “Güçlü fertlerin güçlü aileye, güçlü ailenin güçlü millete, güçlü milletin de güçlü devlete giden yolun taşlarını döşediği yalnızca sosyolojik bir tespit değil aynı zamanda tarihî bir hakikattir. Bu hakikatin ışığında aile yapımızı korumak, tahkim etmek ve bizden sonraki kuşaklara zengin bir miras bırakmak hepimizin görevidir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Aile Yılı Tanıtım Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, son kabine toplantısında 2025 senesini “Aile Yılı” olarak ilan ettiklerini, bu önemli haberi de milletle paylaştıklarını söyledi.
Aile Yılı kapsamında, ilgili bakanlıkların koordinasyonunda aile kurumunun korunması, güçlendirilmesi ve değerlerin gelecek nesillere aktarılması amacıyla yıl boyunca çok önemli çalışmalar yapacaklarını ifade ettiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Öncelikle şu hususu net bir şekilde tekraren ifade etmek istiyorum. Aile Yılı çerçevesinde icra edeceğimiz çalışmaları, etkin ve verimli nüfus politikalarıyla destekleyip uzun vadede güçlü ve sürdürülebilir bir zemine taşımak, en büyük önceliklerimizden biridir. 25 Aralık’ta Aile Bakanlığımız bünyesinde faaliyet gösterecek iki önemli kurumu, Aile Enstitüsü ve Nüfus Politikaları Kurulu’nu ihdas ettik. Kurul, hiç vakit kaybetmeden faaliyetlerine başladı, ilk toplantısını da 9 Ocak Perşembe günü geniş bir katılımla Külliyemizde gerçekleştirdi. Bu yeni kurulumuz, sağlıklı bir nüfus yapısı için kısa, orta ve uzun vadeli stratejiler geliştirecek. Enstitümüz ise milletimizin geleceği açısından bir beka meselesi olarak gördüğümüz aileye ilişkin ilmi, akademik ve politika geliştirici faaliyetler yürütecek. Değerlerimizin ve nesillerimizin devamı için kritik bir sorumluluğu yüklenen her iki yeni oluşuma da çalışmalarında şimdiden başarılar diliyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa’nın 41’inci maddesinde açıkça zikredildiği üzere ailenin toplumun temeli olduğunu vurguladı.
Bir başka ifadeyle “Aile küçük bir toplumdur, toplum da büyük bir ailedir” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Aile, bizim en kadim, en köklü müesseselerimizden biridir. Sosyal ve kültürel dokumuzun örülmesinde, asırlar ötesinden süzülüp gelen değerlerimizin bugüne ulaşmasında aile daima hayati rol oynamıştır. Toplumun özünü, cevherini, çekirdeğini teşkil eden aile kurumu, millî manevi değerlerimizin muhafazasında, bizler için vazgeçilmez bir yere ve öneme sahiptir. Tarihimize göz attığımızda, aile kurumu etrafında şekillenen toplumsal bilincin yüksek olduğu dönemlerde, devletin de milletin de güçlü bir konumda olduğunu görürüz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güçlü fertlerin güçlü aileye, güçlü ailenin güçlü millete, güçlü milletin de güçlü devlete giden yolun taşlarını döşediği yalnızca sosyolojik bir tespit değil aynı zamanda tarihî bir hakikattir. Bu hakikatin ışığında aile yapımızı korumak, tahkim etmek ve bizden sonraki kuşaklara zengin bir miras bırakmak, hepimizin görevidir. Tabii eğer aileyi güçlü kılmak istiyorsak, işe evvela aile fertlerinden başlamamız gerektiği de açıktır” diye ekledi.
“ÇOCUKLARIMIZI VE GENÇLERİMİZİ AİLE VE TOPLUM YAPIMIZI TEHDİT EDEN SAPKIN İDEOLOJİLERDEN KORUMAK HEPİMİZİN ORTAK SORUMLULUĞUDUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, temel ne kadar sağlam atılırsa, binanın da o kadar kuvvetli, dayanıklı olacağını dile getirdi.
Bilinçli anne babaların yetiştireceği evlatların, geleceğin mimarları olarak millî kimliğin yanı sıra, aile kurumunu da koruyacağını, yaşatacağını, yarınlara taşıyacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Çocuklarımızın gerek aile içinde gerekse eğitim kurumları bünyesinde bilgiyle, görgüyle, güzel ahlakla yetişmeleri son derece mühimdir. Millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy, bu gerçeği, ‘Bu cehalet yürümez, asra bakın asr-ı ulum, başlasın terbiyeniz ailelerden oğlum” ifadeleriyle dile getirmektedir. Evet, merhum Mehmet Akif’in bu veciz dizelerle ifade ettiği üzere, eğitim, ahlak, terbiye ve şahsiyet inşası, önce ailede başlar. Bilinçli bir ana babanın elinde, huzurlu bir yuvanın çatısı altında büyüyen çocuklar evvela ailelerine, daha sonra da milletlerine ve insanlığa faydalı, örnek kişiler hâline gelir. Vatanına, milletine, bayrağına, mukaddesatına bağlı; tarihini, köklerini ve kim olduğunu bilen, bilgisi ve vizyonuyla çağı iyi okuyabilen bir gençlik hepimizin arzusudur, hedefidir, muradıdır. Çocuklarımızı ve gençlerimizi zararlı akımlardan, zehirli düşüncelerden, aile ve toplum yapımızı tehdit eden sapkın ideolojilerden korumak da hepimizin ortak sorumluluğudur.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında kelimenin tam anlamıyla tuhaf zamanlarda yaşandığını, neo-liberal kültür akımlarının sınırları aşarak dünyanın dört bir yanına nüfuz ettiğini ve toplumsal dokuyu şekillendirdiğini söyledi.
Dijital platformlardaki yayınlara işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dijital platformlarda yer bulan diziler, filmler, yayınlar ve daha pek çok içerik, çoğu zaman kültür erozyonu ve kimlik aşınması gibi telafisi zor süreçlere sebep oluyor. Bilinçli, kasıtlı, ısrarlı ve sistematik bir şekilde servis edilen bu içerikler; başta cinsiyetsizleştirme politikaları olmak üzere, LGBT ve diğer gayri fıtri akımların da alan kazanmasına yol açıyor. Gelinen noktada şunu çok net bir şekilde görebiliyoruz; LGBT’nin ‘koçbaşı’ olarak kullanıldığı cinsiyetsizleştirme politikalarının öncelikli hedefi ailedir ve aile kurumunun kutsiyetidir” diye konuştu.
Daha önce de bu konuyu defalarca vurguladığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk etapta “kişisel tercih” denilerek meşrulaştırılmak istenen bu anomalinin bugün faşizan bir dayatmaya dönüştüğünü ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “LGBT eleştirisi, tıpkı siyonizme yönelik getirilen haklı eleştiriler gibi anında susturulmaktadır. Fıtratı, ahlakı ve aileyi savunan herkes ağır bir baskıya maruz kalmakta, küresel kültürün silahşorları tarafından yokluğa mahkûm edilmektedir. Bunun siyasetteki örneklerini hepimiz biliyoruz” diye konuştu.
“KÜRESEL CİNSİYETSİZLEŞTİRME POLİTİKALARI KARŞISINDA KAZANILACAK HER MEVZİ, İNSANLIĞIN GELECEĞİ ADINA TARTIŞMASIZ BÜYÜK BİR BAŞARIDIR”
Bu zorbalığın sadece siyasetle de sınırlı olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, iş dünyasından medyaya, sinema sektöründen spora, oyunlardan dijital mecralara kadar hemen her alanda daha nobran, daha baskıcı, daha ürpertici bir gerçeklikle karşı karşıya olunduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti: “Henüz 2-3 yaşındaki masum sabiler bile oyunlar ve çizgi filmler üzerinden çok erken yaşlarda bu ‘şenaate’ muhatap oluyor. Birkaç ay evvel, tedbir uyguladığımız dijital bir oyun platformunda tespit edilen ahlaksızlıklar, bunun en çarpıcı örneğidir. Günden güne kesifleşen bu iklime, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu dâhil her platformda cesaretle itiraz eden nadir ülke ve liderlerden biriyiz. Önümüzdeki dönemde bu duruşumuzu daha da sağlamlaştıracağız. Sırasıyla bireyi, aileyi, toplumu ifsat eden cinsiyetsizleştirme politikalarına tepki göstermeye kararlılıkla devam edeceğiz. Kim ne derse desin, bu konuda Türkiye’nin tavrı bellidir, bundan geri adım asla söz konusu olmayacaktır.”
Birleşmiş Milletler bünyesinde verdikleri mücadelenin herkesin malumu olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çabaları, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Türk Devletleri Teşkilatı başta olmak üzere diğer uluslararası kuruluşlara da teşmil ettiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün bir kez daha tüm kalbimle ifade etmek isterim; küresel cinsiyetsizleştirme politikaları karşısında kazanılacak her mevzi, insanlığın geleceği adına tartışmasız büyük bir başarıdır. İlgili kurumlarımızla birlikte akademi, medya, kültür sanat ve sivil toplum camiamızın bu konuda daha aktif sorumluluk alacağına inanıyorum. Yerel yönetimlerin, millî varlığımızın taşıyıcı kolonlarına hamle yapan bu akımlara prim vermemesi gerektiğini tekrar hatırlatmak istiyorum.”
“TÜRKİYE, GENÇ VE NİTELİKLİ NÜFUS BAKIMINDAN KAN KAYBETMEKTEDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir diğer önemli hususun, genç ve nitelikli nüfusun devamı olduğunu belirterek, her şeyden önce bunun demografik bir sınamadan öte, varoluşsal bir tehdit niteliğinde olduğuna işaret etti.
Bin yıldır bu topraklara mührünü vurmuş bilgisi, erdemi ve müktesebatıyla medeniyet coğrafyasını karış karış yeşertmiş güçlü nesillerin devamının, gelinen aşamada ülke için “hayat-memat meselesine” dönüştüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şayet büyük ve güçlü bir Türkiye iddiasını taşıyorsak, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu hayata geçirmek istiyorsak, yarınlarımızı güvence altına almayı arzu ediyorsak, hâsılı, yakın gelecekte hem hedeflerimize ulaşmayı hem de beka sorunu yaşamamayı temenni ediyorsak şimdiden harekete geçmek zorundayız. Bunu hamaset yapmak için değil, bazı acı gerçeklerle yüzleştiğimiz için söylüyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, doğurganlık oranı ve nüfus artış hızının alarm verdiğine dikkati çekerek, şu bilgileri verdi: “2001 yılında toplam doğurganlık hızımız 2,38 iken, bugün bu rakam 1,51’e düşmüştür. Nüfusun yenilenme düzeyinin 2,1 olduğu dikkate alındığında, durumun vahameti daha iyi anlaşılacaktır. Yıllık nüfus artış hızımız ise 2022 yılında binde 7 iken, 2023’te binde 1,1’e gerilemiştir. Çocuk ve genç nüfusumuz azalırken, yaşlı nüfusumuz tarihimizde ilk defa yüzde 10’un üzerine çıkmış, ortalama yaşımız da 34 sınırına dayanmıştır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Tüm bunlarla birlikte evlenme yaşı önemli ölçüde yükselmiş, boşanma oranları ise aynı nispette artmıştır. Evlenme hızı 2023’te binde 6,63 olarak gerçekleşti. 1000 nüfus başına düşen boşanma sayısını ifade eden ‘kaba boşanma hızı’ ise 2,01’e çıktı. Boşanmaların yüzde 33,4’ünün evliliğin ilk 5 yılı içinde, yüzde 21,7’sinin ise evliliğin 6 ila 10’uncu yılları arasında meydana geldiği göze çarpıyor. Ülkemizde ilk evlenme yaşının kadınlar için 26’ya, erkekler için ise 28’e yükseldiğini görüyoruz. İlk anne olma yaşı, geçmişte görülmemiş biçimde, 29’u aşmış vaziyette. Bütün bu verilerin, oranların ve istatistiklerin anlattığı şudur; Türkiye, genç ve nitelikli nüfus bakımından, üzülerek söylüyorum, kan kaybetmektedir. Gerekli önlemleri bir an önce almaz, ihtiyaç duyulan politikaları kısa sürede uygulamazsak sorun telafi edilemez boyuta varacaktır. Allah korusun böyle bir durumda yalnızca nüfus değil, nüfuz kaybı da yaşamamız kaçınılmazdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, karşılarına dikilen bu tehlikeyi yaklaşık 20 sene evvel sezdiklerini, 2007’de doğurganlık ve nüfus artış hızındaki gerilemeye dikkat çekme adına “en az üç çocuk” çağrısı yaptıklarını anımsattı.
“BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE İDEALİMİZİ GÜÇLÜ AİLE VE GÜÇLÜ NÜFUS YAPISIYLA GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRECEĞİZ”
Bu çağrıdan dolayı hem şahsen hem de hükûmet olarak ciddi baskı gördüklerini, itibar suikastlerine uğradıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Muhalefetin kışkırttığı birçok grup, yazar-çizer, sanatçı, sözüm ona aydın taifesi, bizi özel hayata müdahaleyle suçladı. Soruna her dikkat çektiğimizde ise bu saldırıların ve ithamların dozu daha da arttı. Şimdi geriye doğru baktığımızda ne kadar haklı olduğumuz, bize yönelik bühtanların da ne kadar mesnetsiz olduğu ortaya çıkıyor. Türkiye’nin güvenliğine, geleceğine, kalkınmasına ve huzuruna dair her konuda çuvallayanlar, burada da aynı yanlışı tekrarlamışlardır. Tabii bunun sadece bir öngörüsüzlük mü, yoksa arkasında çok daha sinsi emellerin mi olduğunun takdirini milletimizin yapacağına inanıyorum. Şahsi fikrim, nüfus planlaması kisvesi altında yürütülen çalışmaların kesinlikle art niyet taşıdığı şeklindedir. Zamanın, bu konuda da bizi teyit edeceği kanaatindeyim. Tabii biz, doğru bildiğimiz yolda sabırla yürümekten asla vazgeçmedik. Her fırsatta en az üç çocuk çağrımızı tekrarladık.”
Milletin istikbalini garanti edecek çalışmalara devam ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10’uncu Kalkınma Planı’na “Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması” başlıklı dönüşüm programını ekleyerek, doğurganlık hızının artırılmasını nüfus politikasının öncelikli hedefi hâline getirdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12’nci Kalkınma Planı ile doğurganlık oranının nüfusun kendini yenileme seviyesinin üzerine çıkarılmasını kendilerine gaye edindiklerini vurgulayarak, “Politikalarımızı destekleyici düzenlemeleri, projeleri, reform ve hizmetleri tek tek hayata geçirdik. Hak ve özgürlükleri genişlettik, eksiklikleri giderdik, kadın hakları ve aile yapısının iyileştirilmesini merkeze alan devrim niteliğinde adımlar attık. İnşallah bundan sonra da büyük ve güçlü Türkiye idealimizi güçlü aile ve güçlü nüfus yapısıyla gerçeğe dönüştüreceğiz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2025 yılını “Aile Yılı” ilan ettiklerini, bu kapsamda birçok yeni projeyi de hayata geçirdiklerini belirtti.
“AİLE KURMAYI TEŞVİK EDECEK MADDİ DESTEKLER, DANIŞMANLIK HİZMETLERİ VE GENÇ ÇİFTLER İÇİN KONUT DESTEKLERİ GİBİ UYGULAMALARI DEVREYE ALACAĞIZ”
14-28 Mayıs seçim sürecinde millete söz verdikleri “Aile ve Gençlik Fonu”nu geçen sene deprem bölgesinde başlattıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu fonla evliliğe ilk adımını atan gençlere 48 ay vadeli, 2 yıl geri ödemesiz, 150 bin lira tutarında faizsiz kredi desteği sunulduğunu söyledi.
Bunu bir adım daha öteye taşıdıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni evlenecek gençlerimize Aile ve Gençlik Fonu dâhilinde verdiğimiz faizsiz kredi desteğini 81 ilimizin tamamında uygulamaya alıyoruz. Aile ve Gençlik Fonundan artık 81 vilayetimizdeki tüm gençlerimiz istifade edebilecek. Dünya evine girecek gençlerimiz bu imkândan faydalanmak üzere bugün itibarıyla başvurularını yapabilirler. Yuva kuracak tüm gençlerimiz için şimdiden hayırlı uğurlu olsun, diyorum” şeklinde konuştu.
Bu yıl doğum yardımlarını da önemli ölçüde artırdıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu kapsamda, yeni doğacak ilk çocuk için verdiğimiz tek seferlik doğum yardımını bundan sonra 5 bin liraya yükseltiyoruz. Ayrıca, ikinci çocuk için her ay bin 500 lira, üçüncü ve sonraki çocuklar için de her ay 5 bin lira olacak şekilde çocuk yardımlarını devreye alıyoruz. Yeni doğacak ikinci ve sonraki çocuklar için hiçbir şart gözetmeksizin vereceğimiz çocuk yardımlarını her ay annelerimizin hesabına yatıracağız. Bu müjdemizin de ailelerimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Aile kurmayı teşvik edecek maddi destekler, danışmanlık hizmetleri ve genç çiftler için konut destekleri gibi uygulamaları devreye alacağız. Esnek ve uzaktan çalışma modelleriyle kadınların, ev ve iş hayatlarını rahatlatacak yeni imkânları hayata geçireceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çalışan anne babalar için ücretsiz veya düşük maliyetli çocuk bakım hizmetlerini güçlendireceklerini belirterek, çocuk sahibi olmayı teşvik edecek veya kolaylaştıracak tıbbi imkânları ailelerin istifadesine sunmayı da önemsediklerinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun haricinde geniş bir alanda faaliyetleri, projeleri ve müjdeleri de yıl boyunca ailelerle paylaşacaklarını bildirdi.
“ÖYLE TALEPLER ÖNE SÜRÜLÜYOR Kİ GENÇLERİMİZ YUVA KURMAKTAN KORKUYOR”
Kanayan bir yaraya da dikkati çekmek istediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Peygamber Efendimiz, aile kurarken bakınız bizlere neyi öğütlüyor. ‘En bereketli nikâh, külfeti en az olanıdır’ buyuruyor. Dolayısıyla nikâh merasimlerinin sade, gösteriş, aşırılık ve israftan uzak olması Efendimiz tarafından bizlere tavsiye ve telkin ediliyor. Ancak, son yıllarda bu alanda sorunlarımız katlanarak artıyor” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle sosyal medya platformlarının yaygınlaşmasıyla birlikte ataların tabiriyle “Eski köye yeni adetlerin” geldiğini gördüklerini söyledi.
“Öyle talepler, öyle listeler öne sürülüyor ki açık söylüyorum, gençlerimiz yuva kurmaktan korkuyor, çekiniyor, ürküyor, daha yolun başındayken umutları kırılıyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, evlenenlerin ise ödemesi en az 4-5 yıl süren ağır faturalarla karşılaştığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, genç çiftlerin, aynı çatı altında beraberce yaşamayı öğrendikleri hassas dönemde, mevcut sıkıntılara ilaveten popüler kültürün veya geleneğin dayatması sebebiyle yüklendikleri maddi külfetlerle uğraştığı değerlendirmesinde bulunarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Erken dönemde yaşanan boşanmaların ana nedenlerinden biri, ‘olmasa da olur’ diyebileceğimiz aşırı talepler dolayısıyla ortaya çıkan işte bu masraflardır. Gençlerimiz bundan fevkalade mustariptir, şikâyetçidir. Aileye, ahlaka, fıtrata, çocuklara yönelik saldırıların arttığı ve medeniyet değerlerimize uygun hayat sürmenin zorlaştığı günümüzde, yuva kurmak isteyen gençlerimize yardımcı olmak mecburiyetindeyiz. İster kız tarafı ister erkek tarafı olsun her kim bunu zorlaştırıyorsa, gençlerin dünya evine girmesine engelliyorsa, büyük bir vebal altındadır. Toplumun bilinçlendirilmesi noktasında Diyanet İşleri Başkanlığımıza ve sivil toplum kuruluşlarımıza gerçekten önemli görevler düşmektedir. İnşallah ‘2025 Aile Yılını’ vesile kılarak, bu sorunların da üzerine kararlılıkla gideceğimize inanıyorum. Rabb’im, evlenecek tüm gençlerimizin yardımcısı olsun diyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2025 Aile Yılı’nın ülke, milleti ve tüm aileler için hayırlı uğurlu olmasını temenni etti.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.