Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2024-2025 Adli Yıl Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Geciken adalet, adalet değildir ikazının şartlarını tüm unsurlarıyla devletimizde hayata geçirmeye çalıştık. Adalet sistemimizin etkin, güvenilir, tarafsız ve bağımsız olmasını teminen her alanda tarihî adımlar attık” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yargıtay Başkanlığında düzenlenen 2024-2025 Adli Yıl Açılış Töreni’ne katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, törende yaptığı konuşmada yeni adli yılın ülkeye, millete, hâkim ve savcılara, avukatlara ve tüm adalet teşkilatına hayırlı olmasını diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, adaletin tecellisi için görev yaparken teröristler tarafından kalleşçe şehit edilen Cumhuriyet savcıları Murat Uzun ve Mehmet Selim Kiraz ile birlikte adliye teşkilatının tüm şehitlerini rahmetle yâd etti.
Asrın felaketinin yaşandığı 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybeden 231 yargı çalışanını rahmetle anan Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen günlerde vefat eden Yargıtay 11. Ceza Dairesi üyesi, 15. Ceza Dairesi eski Başkanı Sami Öztürk’e de rahmet diledi.
Bu sene Yargıtay Başkanlığının seçim yılı olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokratik bir iklimde, rekabetçi bir atmosferde yapılan seçimlerde Ömer Kerkez’in, üyelerin teveccühüyle Yargıtay Başkanı olarak seçildiğini hatırlattı.
Yargıtay Başkanı Kerkez’i tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, görevi devreden Yargıtay Onursal Birinci Başkanı Mehmet Akarca’ya teşekkür etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin’den bayrağı devralan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Muhsin Şentürk’e de muvaffakiyet dileyerek mesai mefhumu gözetmeden adaletin tecellisi için fedakârca çalışan yargı teşkilatının bütün mensuplarına şükranlarını sundu.
Seçim atmosferinin geride bırakılmasını, yargı sisteminin hızlı ve etkin işleyişi bakımından önemsediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “İnşallah önümüzdeki dönemde tüm yargı organlarımız milletimizin adalet talebinin karşılanmasına daha rahat odaklanabilecek. Biz de bu süreçte devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin başta olmak üzere Anayasamızın Cumhurbaşkanlığı makamına verdiği görev ve yetkileri harfiyen yerine getirmeye devam edeceğiz. Uyumun güçlendirilmesi için şayet atılması gereken hukuki adımlar varsa Meclisimizle birlikte bunları da inşallah yerine getireceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplumun huzuru, iç barışı, refahı ve güvenliği için vazgeçilmez kavramların bulunduğunu, bunların en başında da adaletin yer aldığını belirtti.
“TARİH BOYUNCA KURDUĞUMUZ DEVLETLERİN TAMAMI ADİL YÖNETİMLERİYLE TEBARÜZ ETMİŞTİR”
Mahkeme salonlarının duvarlarında yazan “Adalet mülkün temelidir” ifadesinin, devletin adalet üzere ayakta durduğunun sembolü ve delili olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hazreti Ömer’e atfedilen bu hikmetli sözün, devletin orduyla değil, güçle parayla maddi imkânlarla değil adaletle yaşadığını hatırlattığını kaydetti.
İslam medeniyetinin ayırıcı vasfının adalet olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tarih boyunca kurduğumuz devletlerin tamamı adil yönetimleriyle tebarüz etmiştir” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, toprağı orduların kontrol altına aldığına, ancak gönülleri ahlak, vicdan ve adalet gibi yüce değerlerin fethettiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti: “Merhum Sultan Birinci Murat’ın Hacı Gazi Evrenos Bey’e gönderdiği mektuptaki şu tavsiyeleri hepinize hatırlatmak istiyorum. 4 Kasım 1386 tarihli mektubunda Murat Hüdavendigar şunları söylüyor: ‘Kardeşim Emir Sultan Gazi ile Rumeli bölgesine geçip vilayetler fetheden gazilerin ve mücahitlerin lideri Hacı ve Gazi Evrenos Bey sana bildiririm ki; kılıcınla ele geçirdiğin bölgeyi tek bir sancak kabul edip sana verdim. Ama sakın Rumeli vilayetlerini kendi kılıcımla ele geçirdim diye gururlanma. Bunu iyi bil ki, o vilayetler Allahutaala hazretlerinin ve ondan sonra Resulü’nündür. Allahutaala hazretlerinin rızasının emrinin ve onun yüce Peygamberi’nin buyruğunun dışına çıkma. Ve bunu da bilmelisin ki birçok vilayetlere hâkim olup elde tutmak iki kefeli bir teraziye benzer.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir kefesi cennet ve bir kefesi cehennemdir. Ne yaparsan yap, gözleri uyusa da gönülleri uyanık olan kimselerden ol. Bütün eylemlerin en faziletlisi ve kaynağı, adalettir. Daima adaletle davran, zira Peygamberimiz Aleyhissalatü Vesselam, adaletin her bir günü bin yıllık ibadetten faziletlidir diye buyurmuştur.’ Osmanlı’yı küçük bir beylikten üç kıta yedi iklimde hakimiyet kurmuş bir cihan imparatorluğu hâline getiren ve altı asır yaşatan formül işte budur” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Farabi’den Kınalızade’ye kadar devlet idaresine yön veren hukukçu, âlim ve filozofların da adalet üzerine tefekkür ettiklerinin, eserler verdiklerinin, düşünce dünyalarının temeline adalet idealini koyduklarının görüldüğünü kaydederek, Kınalızade Ali Çelebi’nin, Ahlak-ı Alai adlı meşhur eserinde “Adalettir dünyanın nizamını ve kurtuluşunu sağlayan” diyerek başladığı daireyi, “Halkı idare altına alan ancak adalettir” tespitiyle tamamladığını söyledi.
“TOPLUMDA HUZURU SAĞLAMANIN, REFAH TOPLUMUNU İNŞA ETMENİN YOLU ADALETTEN GEÇER”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, o büyük âlimin, toplum ve devlet hayatının başına da sonuna da adaleti yerleştirdiğini dile getirdi.
Farabi’nin ise insanın biyolojik varlığının bile belirli bir adalet yani itidal, denge içinde yaratıldığını ifade ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her şeyin yerli yerine konulması demek olan adalet, toplumsal birliğin, bütünlüğün, ahengin korunmasının da güvencesidir. Gerek kendi külliyatımıza, gerekse insanlığın ortak birikimine baktığımızda devlet ve toplum hayatında adaletin yerine dair benzer tespitlere rastlıyoruz. Tüm bu tespitlerin özeti şudur: Devletin temel direği, varlık sebebi, meşruiyet kaynağı adalettir. Toplumda huzuru sağlamanın, insanları barış içinde yaşatmanın, refah toplumunu inşa etmenin yolu da yine adaletten geçer. Tabii burada adalet konusunda şu ince ayrımı da yapmamız gerekiyor. Kanun, hukuk ve adalet birbiriyle bağlantılı kavramlar olmakla birlikte aynı manaya gelmez. Hukuk, toplumun temel değerlerini koruyan bir kılavuzken adalet ise hukukun doğru tatbikinin ödülüdür. Bu bakımdan adalet yalnızca bir kavram değil, toplumun tüm dinamiklerini şekillendiren bir ülküdür, yüce bir idealdir.”
“İNSANI MERKEZE ALAN, HIZLI VE ETKİLİ İŞLEYEN BİR SİSTEM KURMAK ADALET POLİTİKALARIMIZIN EN ÖNEMLİ HEDEFİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 23 yıl önce Türkiye’ye hizmet yolculuğuna başlarken siyasetin merkezine kalkınmayla birlikte adaleti yerleştirdiklerini, partinin ismini belirlerken de yine bu anlayışla hareket ettiklerini söyledi.
Aziz milletin takdiriyle ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiklerinde Türkiye’yi üzerinde yükseltecekleri dört sütundan birinin adalet olduğunu ilan ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşık 22 yıla ulaşan iktidarları boyunca bu önceliğe hep sadık kaldıklarını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir yandan milletin sofrasındaki ekmeğini büyütüp refahını artırırken, diğer yandan devletle vatandaş arasındaki bağı güçlendirmenin, toplumsal barışı tahkim etmenin çabasında olduk” diye konuştu.
“Geciken adalet, adalet değildir” ikazının şartlarını tüm unsurlarıyla devlette hayata geçirmeye çalıştıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Adalet sistemimizin etkin, güvenilir, tarafsız ve bağımsız olmasını teminen her alanda tarihî adımlar attık. Bu hedef doğrultusunda son 22 senede yaptığımız reform, düzenleme ve yatırımlara sizler zaten yakinen vakıfsınız. Bunları uzun uzadıya anlatmaya gerek duymuyorum. Hedef süre uygulamasından hâkim ve savcı sayılarının arttırılmasına, adliye saraylarımızdan yüksek yargı organlarımızın yeni hizmet binalarına kavuşturulmasına, mahkeme sayılarının çoğaltılmasından SEGBİS, UYAP, elektronik tebligat, elektronik duruşma gibi uygulamalara, arabuluculuk, uzlaştırma gibi alternatif uyuşmazlık yöntemlerinden yargıdaki vesayetçi yapıların tasfiyesine, velhasıl hukuk ve yargı sistemimizi insana hizmet eder hâle getirmek için akla gelebilecek her başlıkta çok önemli çalışmalar gerçekleştirdik. İstinaf yargısıyla 2 dereceli yargılamadan, 3 dereceli yargılamaya geçtik. Bölge Adliye ve İdare Mahkemeleri sayesinde Yargıtay ve Danıştay’ın iş yükünü azalttık. Ayrıca zamanın gerisinde kalan, artık güncel ihtiyaçları karşılamayan mevzuat hükümlerini gözden geçirdik, pek çok temel kanunu yeniledik.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruyla hak ve özgürlüklerin hukuki himayesini kuvvetlendirdiklerini, Kamu Denetçiliği kurumuyla idarenin demokratik denetimini başlattıklarını da söyledi.
“Burada saymaya kalksak saatler alacak iyileştirme, düzenleme ve yeniliği adalet sistemimize kazandırdık” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Şunu çok net ifade etmek isterim, toplumda adalete olan güveni arttıracak her çaba önemlidir. Birileri ısrarla küçümsemeye çalışsa da modern adalet sarayları önemlidir. Teknolojik yeniliklerden istifade edilmesi önemlidir. Mahkemelerin sayısının artması adaletin tecellisine katkı yapan çok kritik hamlelerdir. Ama kabul edelim ki bunların hiçbiri adaletin garantisi değildir. Asıl olan vicdanların sükûn bulması, huzur bulması, teskin olmasıdır. Hayata dair her husus gibi adalet de insanla kaimdir, insan içindir, insanı yaşatmak içindir. Kamu vicdanını teskin ettiğimiz ölçüde adaleti tesis edeceğimiz bu gerçeği bir an olsun aklımızdan çıkarmıyoruz. İnsanı merkeze alan, hızlı ve etkili işleyen bir sistem kurmak adalet politikalarımızın en önemli hedefidir.”
Yeni teknolojilerin de etkisiyle toplumun hızla değişip dönüştüğünü, talep ve isteklerinin farklılaştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Toplumun devletten, özellikle yargı kurumundan beklentileri artmakta, hızlı ve etkin adalet talebi yükselmektedir” dedi.
“HÂKİM VE SAVCILARIMIZ ÇOK DAHA DONANIMLI, TECRÜBELİ OLARAK YETİŞECEK”
Vatandaşların adalet arayışlarında karşılaştıkları zorlukları ortadan kaldırmak amacıyla yeni adımlar attıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu yıl, 2 yeni uygulamayı hayata geçiriyoruz. Bunlardan ilki Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavıdır. Bu sınavda avukat, hâkim, savcı ve noter olacak kişilerin mesleki niteliklerinin arttırılmasını hedefliyoruz. İlk sınavı 29 Eylül günü gerçekleştireceğiz. Uygulamasına bu yıl başlayacağımız bir diğer önemli müessese, Hâkim ve Savcı Yardımcılığı kurumudur. Şimdiye kadar 2 yıl süren hâkim ve savcı adaylığı sistemi yerine 3 yıllık bir modeli devreye alıyoruz. Yaklaşık 1 yılı Adalet Akademisinde, geri kalan 2 yılı deneyimli hâkim ve savcıların mahiyetinde usta çırak ilişkisiyle geçecek olan bu sistemle hâkim ve savcılarımız çok daha donanımlı, tecrübeli olarak yetişecek. Genç hâkim ve savcılarımız, meslek hayatları boyunca devam edecek adalet sınavını böylece daha rahat verecek. Müspet etkilerini pratikte de göreceğimize inandığım bu sistemin şimdiden hayırlı olmasını diliyorum.”
Vatandaşların hak ve hürriyetlerini genişletecek reform iradesini diri tuttuklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bununla ilgili bir süredir yürüttüğümüz çalışmalarda artık sona geldik. 2024-2028 yıllarını kapsayan Türkiye Yüzyılı Yargı Reformu Strateji Belgemizi ve Türkiye Yüzyılı İnsan Hakları Eylem Planımızı önümüzdeki süreçte milletimizle paylaşacağız” dedi.
“ÖNGÖRÜLEBİLİR VE ÇÖZÜM MERKEZLİ ADALET ÖNCELİĞİMİZ OLACAK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her iki belgenin hazırlığında evrensel kriterlerle birlikte, milletin demokrasi, insan hakları ve adalet taleplerini göz önüne aldıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye Yüzyılı’nın yargı vizyonunu, hukukun üstünlüğünü esas alan, gecikmeyen, güven veren, öngörülebilir bir adalet sistemi olarak belirledik” diye konuştu.
“Makul süre, öngörülebilir ve çözüm merkezli adalet önceliğimiz olacak” açıklamasını yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek kanun değişiklikleri gerekse idari faaliyetlerle sadeleştirilmiş, kolaylaştırılmış ve verimliliği esas alan süreçler oluşturacaklarını bildirdi.
“TÜRKİYE YÜZYILI’NI ADALETİN DE YÜZYILI YAPMA HEDEFİMİZİ YENİ SİVİL BİR ANAYASAYLA TAÇLANDIRMAK İSTİYORUZ”
Adalete kolay erişimle, onarıcı ve telafi edici adalet uygulamalarını sisteme kazandıracaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Adalet hizmetleriyle adli birimlerde dijital dönüşümü hızlandıracağız. Hukuk eğitimini daha da geliştirecek, buna yönelik adımlar atacağız. İnsan hakları eylem planıyla daha güçlü bir insan hakları koruma sistemi oluşturacak, adil yargılanma hakkı ile kişi özgürlüğü ve güvenliğinin güçlendirilmesine hizmet edecek düzenlemeler yapacağız. Türkiye Yüzyılı’nı adaletin de yüzyılı yapma hedefimizi yeni sivil bir anayasayla taçlandırmak istiyoruz. Türkiye’nin ve Türk demokrasisinin bunu yapabilecek imkân, olgunluk ve iradeye ziyadesiyle sahip olduğunu görüyoruz. Mümkün olan en geniş mutabakatla toplumumuzun farklı kesimlerinin katkısını alarak, ortak akılla bu süreci yönetmek arzusundayız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin siviller eliyle yapılacak yeni, kuşatıcı ve özgürlükçü bir anayasaya hazır olduğunu ifade etti.
Bu konunun sık sık gündeme gelmesinin gerisinde, toplumun ve siyaset kurumunun bunu yapabilecek yetkinliğe erişmiş olmasının bulunduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni anayasa meselesinin önündeki en büyük engelin ön yargılar olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle muhalefet çevreleri sivillerin anayasayı yapması hususunda tam manasıyla bir öğrenilmiş çaresizlik durumu yaşıyorlar. Öz güven eksikliğinin işaretlerine her tavır ve söylemlerinde şahit oluyoruz. Yeni anayasa konusunda maalesef sağlıklı bir tartışma değil, kemikleşmiş ön kabullerden kaynaklı bir kakofoni yürüyor. Yeni yasama yılında inşallah siyasi partiler arasındaki diyalog zeminini güçlendirerek, esasında hiç olmaması gereken bu sıkıntıyı aşacağımıza inanıyorum” diye konuştu.
“SORUNLARIMIZI KAVGA EDEREK DEĞİL ANCAK KONUŞARAK ÇÖZEBİLİRİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni anayasaya sadece “kuru bir hukuki belge” olarak değil; hakları, özgürlükleri, sorumlulukları, bu topraklar üzerindeki ezelî ve ebedî kardeşliklerini temsil eden bir toplum sözleşmesi olarak baktıklarını kaydederek, şunları söyledi: “Türkiye’nin darbe mahsulü olan mevcut anayasadan kurtulma vaktinin çoktan geldiği kanaatindeyiz. Bu sürecin her adımında milletimizin muazzez iradesi yegâne rehberimiz olacaktır. Hep birlikte hiçbir ayrım gözetmeksizin ortak değerlerimiz etrafında kenetlenerek ülkemizi geleceğe taşıyacak bir anayasa hazırlayacağız. Parti, Cumhur İttifakı ve yürütme olarak biz bu konuda samimiyiz, kararlıyız. Millî iradenin temsilcisi olarak yasama çatısı altında bulunan diğer siyasi partilerin de aynı hüsnüniyeti sergilemelerini temenni ediyoruz. Sorunlarımızı kavga ederek değil ancak konuşarak çözebiliriz. Siyaset kurumunun görevi statüko bekçiliği yapmak değil, ülkenin ve milletin önünü açacak işlere liderlik etmektir. Bölgemizi çepeçevre saran istikrarsızlık ve çatışma iklimi ortadadır. Gerilimi körükleyen, kutuplaştırmayı derinleştiren, 85 milyonun fertleri arasına nifak duvarları ören her türlü yaklaşımı reddediyoruz. Son günlerde altı harlanan nefret ve kavga siyasetinin ne demokrasimize ne de milletimize hiçbir fayda sağlamadığını artık herkesin görmesi, kabullenmesi ve buna göre siyaset üretmesi gerekiyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, millete karşı sorumluluklarını yerine getirmekten kaçanları, millete hakaret edenleri kahramanlaştıranları milletin asla affetmeyeceğini kaydetti.
Türkiye’yle ilgili karanlık senaryolara bilerek veya bilmeyerek figüranlık yapanları necip Türk milletinin hiçbir zaman affetmeyeceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyaset başta olmak üzere her alanda nezakete, iş birliğine, diyaloğa çok fazla ihtiyaç duyulan günlerden geçildiğini ifade etti.
“YARGININ GÜCÜNÜ, BAĞIMSIZLIK VE TARAFSIZLIĞINDAN ALDIĞININ FARKINDAYIZ”
Bu konuda üzerlerine düşeni yapmaya devam edeceklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yargı mensuplarımızın bağımsızlığı ve tarafsızlığını korumak, kararlarını sadece hukukun ve vicdanlarının sesine dayanarak almalarını sağlamak için gerekli tüm desteği veriyoruz. Yargının gücünü, bağımsızlık ve tarafsızlığından aldığının farkındayız. Mahkeme kararları elbette herkes için bağlayıcıdır. Hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti olmak bunu gerektirir. Fakat bir kararın bağlayıcı olması onu eleştiriden azade kılmaz. Demokrasilerde hukukun çizdiği çerçeve içinde, yargı kararları hakkında farklı düşünce ve görüşler söylenebilir. Kararlar eleştirilebilir ve tartışılabilir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl mahkemelerde 12 milyon dosyayla ilgili karar verildiğini, bunların içerisinde zaman zaman “Bu nasıl karar” denilebilecekler olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: “Hiç arzu etmesek gelecekte de olabilir, insanın olduğu her yerde hata olur, yanlış olur, eksik, kusur, hatta istismar olur. Önemli olan telafisi imkânsız hasarlar oluşmadan bunların giderilmesidir. Ancak adalete karşı duyulan husumet kabul edilemez bir tutumdur. Kamuoyuna da yansıyan bazı kararlar bahane edilerek maalesef tüm yargımız, hâkimlerimiz, savcılarımız hedef tahtasına konuluyor. Çoğu zaman hukuk bilgisi ya hiç olmayan ya da sınırlı kişiler tarafından koskoca bir camia örseleniyor. Bilhassa, sosyal medya mecraları organize kötülüğün vasatı hâline getirildi. Hemen her gün bir kişi ya linç ediliyor ya da itibar suikastına uğruyor. Karşılıklı siper almış infaz mangalarının kurbanı kimi zaman ekonomimiz, vergi rekortmeni iş adamlarımız oluyor, kimi zaman siyasetçiler ve siyaset kurumu oluyor, kimi zaman güvenlik kuvvetlerimiz, kimi zaman hâkim ve savcılarımız oluyor. Oysa yanlış olduğu düşünülen bir karar varsa, hukuk sistemimizde buna karşı pek çok imkân da var. İtiraz, istinaf, temyiz gibi kanun yolları var, bölge adliye ve idare mahkemeleri var, Yargıtay, Danıştay var. Tüm bunlara ilaveten hukuk sistemine bizim kazandırdığımız Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı var.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hukuki yollar tüketilmeden, henüz karar kesinleşmeden yapılan haksız eleştirilerin toplumdaki adalet algısına da zarar verdiğini, bir kısmı iyi niyetli olsa da bunu yanlış bulduklarını ifade etmek istediğini vurguladı.
Toplumda adalete, yargıya ve mahkemelere duyulan güveni sarsmanın ülkeye yapılabilecek en büyük kötülük olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eksiklerimizi tabii ki söyleyeceğiz, sıkıntılarımızı tabii ki dile getireceğiz, sorun alanlarını tabii ki konuşacağız ama bunları yaparken adaletin tecellisi için gayret gösteren yargı erkini yıpratmamaya gayret göstereceğiz. Türk yargısı bağımsızlık ve tarafsızlık vasfını koruyarak yargı yetkisini anayasamızın amir hükümlerine göre Türk milleti adına kullanmaktadır. İnşallah bundan sonra da görevini bu yüksek şuurla sürdüreceğinden hiçbir şüphemiz yoktur” diye konuştu.
Burada tüm yargı mensuplarına da önemli sorumluluklar düştüğünü, milletin mahkemelerden beklentisinin, ihtilafları büyütmek değil adil bir yargılama ile anlaşmazlıkların giderilmesi olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yargımızın verdiği kararlarla yeni tartışmaları alevlendirmek yerine bunları söndürmesi gerektiğine inanıyoruz. Ülkemizin daha yakın tarihinde vicdanlarını kiraya verenlerin milletimize nasıl büyük acılar yaşattığını gayet iyi hatırlıyoruz. Aklı ve muhakemeyi değersizleştirip yerine ideolojiyi koyanların işlediği hukuk cinayetlerine 27 Mayıs’ta, 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta şahit olduk. Partimize karşı açılan kapatma davasında aynı şekilde hukuksuzluğun ne demek olduğunu bizzat tecrübe ettik.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Yargıyı tahakküm aracı olarak kullananların gerçek yüzünü önce 17-25 Aralık’ta ardından 15 Temmuz’da hep birlikte gördük. Tüm bu acı tecrübelerden gerekli dersleri çıkardık. Türkiye’yi bir daha asla bu tür sınamalarla karşı karşıya bırakmamakta kararlıyız. Her türlü vesayetle sonuna kadar mücadele edecek, devlet organlarının millî iradenin kapsama alanının dışına çıkmasına izin vermeyeceğiz. Hukukun üstünlüğü ilkesi yerine üstünlerin hukukunu geri getirmeye çalışanlara müsaade etmedik, etmeyeceğiz. İnşallah bunu da sizlerle birlikte başaracağız. Bu duygularla bir kez daha yeni adli yılın yargı ve hukuk camiamızın tüm tarafları için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Türkiye’nin dört bir yanında adaletin tecellisine hizmet eden hâkimlerimize, savcılarımıza, avukatlarımıza, yargı çalışanlarımıza kolaylıklar diliyorum.”
Törene, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile yüksek yargı organları üyeleri de katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti “Özümüzden Geleceğe Türkiye Buluşmaları” programında yaptığı konuşmada, “Türkiye, büyük bir ülkedir. Türkiye, 2 bin 300 yılı aşan köklü birikimiyle tecrübeli bir devlettir. Türkiye, 85 milyon vatandaşıyla bölgesinin istikrar ve güven kaynağıdır” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen AK Parti “Özümüzden Geleceğe Türkiye Buluşmaları” programına katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan 1 ay önce başlattıkları Türkiye Buluşmaları programları kapsamında İstanbul’da partililerle bir araya gelmekten memnuniyet duyduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Eylül’den itibaren partinin il ve ilçe teşkilatları başta olmak üzere merkez yürütme kurulu üyelerinden, merkez karar ve yönetim kurulu üyelerine, milletvekillerinden bakanlara kadar tüm kadroyla sahada olduklarını kaydetti.
Çarşı ve pazarda tüccardan çiftçiye, emekliden memura, şehit gazi yakınlarından ihtiyaç sahibi vatandaşlara kadar herkesin kapısını çaldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bu kapsamda 100 bin 800 müstakil noktada milletimizle bir araya geldik. Program sayesinde teşkilat olarak birliğimizi, beraberliğimizi, yol ve dava arkadaşlığımızı perçinledik. Milletimizle kurduğumuz gönül köprülerimizi biraz daha sağlamlaştırdık. Toplumun nabzını tuttuk, tavsiyelerini dinledik, eleştirilerine kulak verdik. 31 Mart Yerel Seçim sonuçlarını milletimizle birlikte açık yüreklilikle değerlendirdik. Nerede eksiğimizin olduğunu tahlil ve tespit etmeye çalıştık. Son 23 yıldır olduğu gibi milletimizin hassas terazisinde hiçbir komplekse kapılmadan kendimizi tarttık, hesaba çektik, kendimize ayna tuttuk.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kongre süreci öncesinde kendilerine rehberlik edecek çok geniş bir fikir havuzunu derlemiş bulunduklarını, Türkiye Buluşmaları’nda gündeme getirilen tespit, tenkit ve tekliflerden kongre sürecinde azami derecede istifade edeceklerini vurguladı.
Türkiye Buluşmaları’nın AK Parti’nin, milletin kalbindeki sarsılmaz yerini bir kez daha teyit ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Vatandaşlarımız sorunların çözüm adresi olarak ilk sırada partimizi ve ittifakımızı görüyor. Hayat pahalılığı ve enflasyon başta olmak üzere ekonomideki zorlukların üstesinden bizim geleceğimize, etrafı ateş çemberiyle kuşatılmış ülkemizin güvenliğini ve huzurunu yine bizim sağlayacağımıza inanıyor. Bir başka ifadeyle vatandaşlarımız muhalefet aktörlerine güvenmiyor, muhalefetin söylemlerine prim vermiyor. Daha doğrusu onlardan kendisine hayır geleceğine asla ve kata inanmıyor. Zaman zaman serzenişte bulunsa da insanımız son kertede AK Parti’ye ve Cumhur İttifakı’na güveniyor, itimat ediyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti olarak kendilerine verilen bu desteğin kıymetini ve ne anlama geldiğini çok çok iyi bildiklerini, partilerine ve hükûmete yönelik güveni, inancı, teveccühü boşa çıkarmamakta kararlı olduklarını dile getirdi.
Bugüne kadar milleti hayal kırıklığına uğratmadıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan sonra da millete hayal kırıklığı yaşatmayacaklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’ye oy veren, gönül verenler başta olmak üzere 85 milyon vatandaşın kendilerinden beklentilerinin farkında olduklarını ifade etti.
Bu beklentileri karşılamak noktasında son 23 yılda en ufak bir zafiyet göstermediklerini, yine göstermeyeceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “8. Büyük Olağan Kongremiz, milletimizin partimizden taleplerinin hayata geçirildiği ana zemin olacaktır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kongre sürecimizi, tazelenmenin, yenilenmenin, bununla birlikte büyük bir kucaklaşmanın vesilesine dönüştürmek arzusundayız. Davamızın çilesini çekmiş emektarlarımızın tecrübelerini dışlamadan, AK Parti ruhunu içselleştirmiş, değerlerimizi benimsemiş, AK Parti’nin ufkuna, vizyonuna sahip, dürüst, çalışkan, donanımlı, millet ve memleket sevdalısı yeni isimlerle inşallah kadrolarımızı tahkim ve takviye edeceğiz” ifadesini kullandı.
Kongreleri parti içi bir faaliyet gibi görmediklerini, milletle ortak geleceği inşa edecekleri bir kardeşlik şölenine çevireceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin geleneğine yakışan bir usulde kardeşlik ve dayanışma içinde, Türk siyasetine referans teşkil edecek bir muhabbet ikliminde 8. Olağan Kongre sürecini yöneteceklerini dile getirdi.
Türkiye Buluşmaları’nın milletle kucaklaşma, milletle aralarındaki iletişimi kuvvetlendirme hamlelerinin ilk adımı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunu, 12 Ekim’de başlayacak kongrelerimizle birlikte tüm Türkiye sathına taşıyacağız” dedi.
AK Parti olarak, üye sayısı itibarıyla Türkiye’nin en büyük ailesi olduklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz çıkar birliği yapmış bir hareket değil, Türkiye’ye hizmet aşkıyla gönül birliği, kader birliği, yol ve dava arkadaşlığı yapmış bir siyasi partiyiz. AK Parti teşkilatlarını bir arada tutan harç, kardeşlik hukukudur. Biz birbirini ezerek yükselenlerden olmadık. Birbirinin elini tutarak, birbirine omuz vererek yükselenlerden olduk. Hep söylüyorum; makamlar, rütbeler, oturulan koltuklar değişebilir, molalar olabilir, kesintiler olabilir, dinlenmeye çekilenler olabilir ama uğruna ömrümüzü adadığımız AK Parti’nin temsilcisi olduğu kutlu dava inşallah ilelebet payidar olacaktır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerinden öncekilerden devraldıkları hizmet kervanının aynı şekilde yoluna devam edeceğini belirterek, “Bu süreçte öfke ve nefret diline prim vermeyecek, nezaketle, hoşgörüyle gönüller fethederek yolumuzda ilerleyeceğiz” dedi.
Her bir arkadaşının yürüttüğü mücadeleye bakmasını istediğini, onlara inanıp güvendiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Buluşmaları’nın ülkeye, millete ve AK Parti teşkilatına hayırlı olmasını diledi.
“TÜRKİYE’DE NE DİYORSAK, BM KÜRSÜSÜNDE DE AYNI CÜMLELERİ KURMAKTAN ASLA ÇEKİNMİYORUZ”
Türkiye Buluşmaları’nda görev alan herkese teşekkür eden Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 1 yıldır bölgede çok kanlı çatışmalar yaşandığını anımsattı.
İsrail’in Gazze halkına yönelik soykırımının 1’inci yılını tamamlamak üzere olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, geride bırakılan 364 günde, 17 binden fazla çocuğun, binlerce kadının, yaşlının, sivilin, doktorun, gazetecinin alçakça şehit edildiğini, tüm dünyanın gözleri önünde 50 bine yakın masum insanın katledildiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası hukuk, temel insan hak ve hürriyetleri, savaş hukuku, insana ve insanlığa dair ne kadar değer varsa hepsi ayaklar altına alındı. 360 kilometrekare içinde işlenmedik suç, işlenmedik barbarlık kalmadı ama ne yaparlarsa yapsınlar, Gazze halkının direniş zeminini kıramadılar. Gazzeli kardeşlerimiz, tüm imkânsızlıklara rağmen ümmetin ve insanlığın yüz akı olarak 364 gündür siyonist işgalcilere karşı kahramanca direniyor” ifadesini kullandı.
Filistin’in kahraman evlatlarına en kalbi muhabbetlerini gönderen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye olarak, tüm imkânlarımızla Gazzeli kardeşlerimizin yanında olmayı sürdüreceğiz. Bunu da öyle hamaset olsun diye söylemiyorum. Bakınız, İsrail’e karşı ekonomik tedbir uygulayan yegâne devlet biziz. Gazze’ye miktar olarak en fazla yardım gönderen Müslüman ülke biziz. Uluslararası tüm platformlarda Filistin halkının haykıran sesi, nefesi, savunucusu olan hükûmet biziz. İlk gün nerede duruyorsak, bugün de aynı yerde dimdik duruyoruz. İlk gün neyi savunuyorsak, bugün de aynı değerleri savunuyoruz. Türkiye’de ne diyorsak, Birleşmiş Milletler kürsüsünde de aynı cümleleri kurmaktan asla çekinmiyoruz. Yalpalamadan, savrulmadan, kimseden korkmadan, kimsenin baskısına, tehdidine boyun eğmeden mazlumun yanında, zalimlerin karşısındayız.”
“FİLİSTİN BAYRAĞINA DAHİ TAHAMMÜL EDEMİYORLAR”
İsrail’in Lübnan’a başlattığı saldırılar sonrasında en güçlü tepkiyi veren ülkelerden birinin Türkiye olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsrail hükûmetinin tüm bölgeyi kan gölüne çevirmeyi amaçlayan kirli planlarını gören, deşifre eden, sonuçlarıyla ilgili tüm insanlığı uyaran yine Türkiye’dir. Artık akıl ve basiret sahibi herkes şu gerçeği görüyor; Dini fanatizmle hareket eden mevcut İsrail yönetiminin niyeti bellidir, hedefi bellidir. Neyi gerçekleştirmek istediği çok net bellidir. Batılı güçler ise bunların asıl niyetlerini çok iyi bildikleri hâlde Holokost utancından dolayı Netanyahu ve katliam çetesine seslerini çıkaramamaktadırlar” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllardır özgürlüklerden bahsedenlerin, Filistinli çocuklar için toplanan göstericilere nasıl davrandıklarını herkesin gördüğünü belirterek, “Bırakın Filistinli mazlumların hakkının savunulmasına izin vermeyi, Filistin bayrağına dahi tahammül edemiyorlar. Terör örgütlerine gelince, ‘protesto hakkı kutsaldır’ diyerek başkentlerinin en geniş meydanlarını açanlar, söz konusu Filistin olunca, Gazze’de katledilen 50 bine yakın masum olunca, faşizmin en nobran hâlini uyguluyorlar. On yıllardır savunageldikleri değerleri İsrail uğruna, İsrail’in katliamlarını örtmek uğruna sadece 1 senede bizzat kendi elleriyle itibarsız hâle getirdiler” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in yayılmacı politikalarına dikkati çekerek şunları kaydetti: “Tıpkı geçen yüzyılın başında olduğu gibi, coğrafyamızda sınırların kanla çizilmesine yönelik sinsi bir plan uygulamaya konulmuştur. Hamas sadece bir bahanedir. Hizbullah sadece bir bahanedir. Yemen, Suriye, İran sadece birer bahanedir. İşgal ve istila politikasını meşrulaştırmak için İsrail hükûmeti her gün yeni bir mazeret üretmektedir. İçimizdeki bazı İsrail dostları, bazı siyonist muhipleri, bazı kalemşorlar her ne kadar gerçekleri gizlemeye çalışsa da şayet durdurulmazsa, Netanyahu ve çetesine ‘dur’ denilmezse, bu yayılmacı politikanın nereye varacağını bizler tahmin edebiliyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail vasıtasıyla yeni bir paylaşım savaşının hem de çok kirli bir savaşın yürütüldüğünü gördüklerini ve tüm tedbirleri buna göre aldıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şunu herkes bilsin ve anlasın Türkiye büyük bir ülkedir. Türkiye, 2300 yılı aşan köklü birikimiyle tecrübeli bir devlettir. Türkiye, 85 milyon vatandaşıyla bölgesinin istikrar ve güven kaynağıdır. Büyüklüğümüze yaraşır şekilde bugüne kadar nasıl devletimizin ve milletimizin güvenliğinde hiçbir zafiyete izin vermediysek şimdi de aynı hassasiyetle, aynı soğukkanlılıkla, aynı kararlılıkla ve elbette aynı stratejik akılla hamlelerimizi planlıyoruz” diye konuştu.
“BU YANGINI EL ELE VERİP SÖNDÜRMEZSEK ENİNDE SONUNDA SİZE DE ULAŞACAK”
Her karışı şehit kanlarıyla sulanmış vatan toprakları üzerinde ameliyat yapılmasına müsamaha gösteremeyeceklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “İsrail hükûmetini şımartanları, İsrail hükûmetine koşulsuz destek vererek pervasız hâle getirenleri buradan aklıselimle hareket etmeye davet ediyorum. İşler daha fazla kontrolden çıkmadan, daha çok kan dökülmeden, daha fazla yıkım olmadan yularını elinizde tuttuğunuz bu zalimleri durdurun. Diğer türlü, gözünü kan bürümüş İsrail hükûmetinin harladığı ateş, sadece bu coğrafyayı, bu coğrafyada yaşayan halkları değil, sizleri de yakacak. Büyümesine müsaade ettiğiniz bu yangını el ele verip söndürmezsek eninde sonunda size de ulaşacak.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam âlemini de aynı şekilde İsrail saldırganlığının önüne geçmek için ekonomik ve ticari tedbirleri devreye almaya çağırdığını vurgulayarak, şöyle devam etti: “İslam dünyası olarak İsrail’e yönelik önlem almadığımız her gün, bu kan deryası maalesef daha da büyüyecek. Kardeşlik hukukumuzun gereğini yapmak artık bizim için tercihten öte bir mecburiyettir. Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehditlerin bertaraf edilmesinde AK Parti teşkilatlarına düşen, kardeşlik ruhunu yüceltmek, tam bir dayanışma içinde olmaktır. Birbirimize her zamankinden daha fazla kenetleneceğiz. Her zamankinden daha fazla sahada olacak, çalışacak, koşturacağız. Durmak yok, duraklamak yok, mola, rehavet, yılgınlık yok. Gözlerimizi hedeflerimizden ayırmak asla ve asla yok. Mesuliyetimizin ne kadar ağır olduğunun eminim sizler de idrakindesiniz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefete işaret ederek, şunları söyledi: “Muhalefetin kimi aktörlerinin hâlini milletimiz gibi sizler de görüyorsunuz. Hangi gündemlerin peşinde koştuklarını, dertlerinin ne olduğunu, millete ve şehirlerine hizmet gibi kaygılarının bulunmadığını inanıyorum ki sizler de takip ediyorsunuz. Sabah akşam koltuk kavgasından, ikbal ve parti içi iktidar mücadelesinden başlarını kaldıramıyorlar. 14-28 Mayıs seçimlerinde sandıkta yaşadıkları toplu hezimeti unuttular. 31 Mart gecesinden bu yana yaklaşık 4 yıl sonra yapılacak seçimler için şimdiden birbirleriyle kavgaya tutuştular. Ne millete ve şehirlerine hizmet gibi dertleri var ne de vatandaşa meydanlarda verdikleri sözleri yerine getirme gibi bir hassasiyetleri var.”
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçen sene koltuğundan addedilen eski genel başkan ise bir köşeye atılmanın hıncıyla sosyal medyadan sürekli sağa sola sataşıyor. Partisinin başında olduğu dönemlerde yaptığı gibi milleti kutuplaştırarak, siyasi iklimi gererek kendini gündemde tutmaya çalışıyor. Bölgemizin dört bir tarafından çatışma seslerinin geldiği bir dönemde zehirli dili ve söylemleriyle Türkiye’nin siyasi atmosferinin yumuşamasına, normalleşmesine, tansiyonun düşmesine bir türlü müsaade etmiyor” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerilimden beslenenler olduğuna vurgu yaparak, “Biz iktidar ve muhalefet arasındaki diyalog zeminini genişletmek için uğraştıkça, sıkılı yumrukları gevşetmek için samimi adımlar attıkça, yıllarca gerilimden beslenenler buna engel olmak için ellerinden geleni yapıyor. Onlara şunu söylemek isterim; ‘Türkiye’ye bir hayrım dokunsun’ diyorsanız gölge etmeyin sizden başka ihsan istemiyorum” diye konuştu.
Bunlara aldırmadan millete hizmet mücadelesini azimle sürdüreceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İşte bugün Oruç Reis Araştırma Gemimizi Somali’ye uğurladık. 2017 yılından beri ülkemize önemli hizmetlerde bulunan Oruç Reis, artık Somali’de her biri beşer bin kilometrekarelik alanı temsil eden üç ruhsat sahasında sismik faaliyet yürütecek. On yıllardır çatışma, istikrarsızlık ve açlıkla anılan Somali bölgesi Oruç Reis’in keşifleri sonrasında artık ekonomik kalkınmayla, refahla, huzurla gündeme gelecek. Somali açıklarındaki sismik araştırma faaliyetlerimizden de Allah’ın izniyle müjdeli haberler alacağımıza inanıyorum.”
“Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum. Ben sizlere, bu kadroya sonuna kadar inanıyor ve güveniyorum” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Buluşmaları Programı’nın hayırlara vesile olmasını dileyerek, emeği geçenleri tebrik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TEKNOFEST 2024’te yaptığı konuşmada, “Teknolojiyi sadece kullanan değil; tasarlayan, geliştiren, üreten ve ihraç eden ülke hedefimiz doğrultusunda emin adımlarla ilerliyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adana Şakirpaşa Havalimanı’nda düzenlenen TEKNOFEST 2024’e katılarak bir konuşma gerçekleştirdi.
Konuşmasına Adanalıları selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Ağustos’ta Adana’ya gelerek muhteşem bir projenin açılışını yaptıklarını, Adana ile Mersin’in de gurur kaynağı olan Uluslararası Çukurova Havalimanı’nı tüm bölgenin hizmetine sunduklarını hatırlattı.
Şimdi de dünyanın en büyük Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali için Adana’da olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her yıl milyonlarca vatandaşımızın akın ettiği, gençlerimizin heyecanla beklediği TEKNOFEST Adana’ya hepiniz hoş geldiniz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Adana’nın gençlerin coşkusuyla bir başka güzel olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti: “Gözlerinin ışıltısında aydınlık yarınlarımızın müjdesi olan siz gençlerimizle Adana ve Şakirpaşa bugün çok farklı. Bugün burada sadece millî teknoloji hamlemizin göz kamaştıran ürünleri yok. Burada aynı zamanda Türkiye Yüzyılı’nın mimarı olacak genç yüreklerimiz, parlak zihinlerimiz var. Burada yarının Hezarfen Ahmet Çelebileri, Cezerileri, Ferganileri, Ali Kuşçuları, Aziz Sancarları var. Burada aşkın diliyle, barışın diliyle, ilmin, teknolojinin, bilimin diliyle konuşan, ufku açık yüz binlerce gencimiz var. Sizlerin vasıtasıyla bilime, araştırmaya, teknolojiye, keşfetmeye özellikle meraklı ülkemizin tüm gençlerini bir kez daha sevgiyle selamlıyorum. Kalplerimizi tekrar buluşturan Rabbime hamdediyorum.
Biz, Çukurova Havalimanı’nı açtığımızda birileri Şakirpaşa ile ilgili yoğun bir algı çalışması yürüttüler. Akla, vicdana, siyasi ahlaka sığmayan bir sürü iddiayı gündeme taşıdılar. Peki, ne oldu? İddialarının hiçbir geçerliliğinin olmadığı bugün bir kez daha ortaya çıktı. Şakirpaşa kapandı mı? Şakirpaşa açık mı? Buyurun biz de bugün Şakirpaşa’ya indik. Ve şimdi Şakirpaşa’da bir TEKNOFEST fuarını şu anda gümbür gümbür buradan dünyaya haykırıyoruz. Algı operasyonlarından etkilenip Şakirpaşa ne olacak diye endişelenen Adanalı gençlerimize sesleniyorum, siz, birilerine bakıp da asla endişe etmeyin. Şakirpaşa eskisinden daha mühim, daha hayati görevler icra edecek. Millî teknoloji hamlemizin simgesi olan TEKNOFEST sadece bir başlangıç. İnşallah burayı tarihine, misyonuna ve önemine uygun şekilde çok etkin bir şekilde kullanmaya devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TEKNOFEST 2024’ün Adana’ya, Türkiye’ye, millete ve özellikle gözleri parlayan gençlere hayırlı, uğurlu olmasını diledi.
Gençlere özgüven aşılayan, umudu ve başarmayı öğreten bu güzide festivalin düzenlenmesinde emeği geçen Sanayi ve Teknoloji Bakanlığını, Türkiye Teknoloji Takımı Vakfını, sponsorlar ve iştirakçiler ile güvenlik görevlisinden gönüllülere herkesi tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendilerine tek tek teşekkür ediyorum. En büyük teşekkürü de sizler gibi pırıl pırıl evlatlar yetiştiren, vatanına, milletine, devletine, tüm gücüyle hizmet edecek böyle parlak gençler büyüten anne-babalarımıza ediyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katıldıkları yarışmalarda ödül alan tüm gençleri, takımları kutlayarak, şunları ifade etti: “İsmini yaşattığımız eski Adana Valilerinden, Adana nehirlerini ıslahıyla ve tarıma verdiği destekle bilinen Şakir Paşa’yı da rahmetle anıyorum. Yiğidin sevdiği güzel olunca, ömrü arkasından sökülür gidermiş. Öyle demişler sevgili gençler. İşte bizim gönlümüzde de buraların, Çukurova’nın çok ayrı bir yeri var. İlk fetihlerden Kuvayı Millîye’ye ve günümüze kadar devletine, milletine, hakka ve hakikate sahip çıkan Adana’nın kalbimizde farklı bir yeri var. Toroslar’ın çocukları, Çukurova’nın evlatları, Yemen’den Galiçya’ya, Sarıkamış’tan Çanakkale’ye, coğrafyamızın dört bir yanında hilal uğruna, bekamız uğruna ve sevdamız için şehit düştüler. Bugün başı dik, alnı ak, huzur içinde yaşıyorsak, gölge olarak sadece ay yıldızlı al bayrağımızın gölgesini tanıyorsak, ölümden korkmayan o aziz şehitlerimiz sayesindedir. Bu vesileyle Adana’nın verdiği şehitleri, tüm şehitlerimizle birlikte rahmetle, minnetle yâd ediyorum. Ruhları şad olsun. Rabbim, hepsinden razı olsun.”
Geleceği inşa etmenin, yarınları hayal etmekle başlayacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin teknoloji serüveninin geçmiş yıllarda bugünü düşünerek hayal eden, dert ve ideal sahibi şahsiyetlerin emekleriyle şekillendiğini söyledi.
“SON 22 YILDA ELDE ETTİĞİMİZ HİÇBİR KAZANIM, BİZE ALTIN TEPSİDE SUNULMADI”
Biruni, Uluğ Bey, Cabir bin Hayyan, Harezmi, Piri Reis ve daha nice büyüğün bu uğurda fikir ve yürek teri döktüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vecihi Hürkuş, Nuri Killigil ve Necmettin Erbakan’ın hayallerini gerçekleştirmek pahasına bedeller ödediğini, hayalperestlikle suçlanmaktan şüpheli ölümlere kadar pek çok badireyle karşılaştığını hatırlattı.
Onların inandıkları yolda yürümekten hiçbir zaman vazgeçmediğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Şunu bilmenizi isterim, bugün hepimizi gururlandıran TEKNOFEST’e ulaşmak, buradaki ileri teknoloji ürünlerini yapmak asla kolay değildi. Bilhassa son 22 yılda elde ettiğimiz hiçbir kazanım, bize altın tepside sunulmadı. Zorluklarla karşılaştık, engellerle buluştuk, sabotajlara maruz bırakıldık. İçeriden ve dışarıdan ihanetlere uğradık. Haksızlıkların, çifte standartların her türünü gördük, yaşadık. Neyi başardıysak, bileğimizin gücüyle başardık. Alnımızın teriyle başardık. Yüreğimizi, gerektiğinde canımızı ortaya koyarak başardık. Dün bize parasıyla, savunma sanayii teknolojisi ürünü vermeyen ülkelere artık ihracat yapar hâle geldik.”
Kendilerinden öncekilerin zor zamanlarda verdikleri asil mücadeleye dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz de onların açtığı yolda sarsılmadan, yıkılmadan cesaretle yürüdük. O mücadele adamlarından büyük ve güçlü Türkiye için canını dişine takanlardan birisi de merhum Özdemir Bayraktar’dı” dedi.
Özdemir Bayraktar’ın insansız hava araçlarında çığır açan bir isim ve millî teknoloji hamlesinin mihmandarlarından olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “BAYKAR’ın bugün hayata geçirdiği pek çok projenin de fikir babasıydı. Kararlıydı, azimliydi, cesurdu. Yılmadı ve yıldırmadan da yoluna devam etti. Kendi ifadesiyle, durumdan vazife çıkaran idealist bir insandı. Bugün İHA ve SİHA’larımız 50’den fazla ülkede Türk savunma sanayini gururla temsil ediyorsa bu başarıda Özdemir ağabeyin çok büyük payı vardır. Kendisine bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânı cennet olsun. İnşallah sizler bu mücadeleyi çok daha iyi seviyelere taşıyacaksınız” diye konuştu.
Gençlerin kendilerinin eksiklerini telafi edeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Unutmayın, sizler Türkiye’nin umudusunuz, sizler Türkiye’nin istikbali, Türkiye’nin aydınlık yarınlarısınız. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak sizlerden isteğim hayallerinizin peşinden gitmeyi asla bırakmamanızdır. Karşılaştığınız zorluklara aldırmadan sabırla, inançla hedeflerinize doğru yürümekten asla vazgeçmeyin. ‘Yapamazsınız, başaramazsınız’ diyen zihni köleleştirilmiş, iradesi esir alınmış felaket tellallarına kulak asmayın. Unutmayın sabır acıdır, zordur, çetindir ama meyvesi daima tatlıdır. İnancın ve azmin elinden Allah’ın izniyle hiçbir şey kurtulamaz. Sevgili gençler, tüm bunları şu gerçeğin farkında olarak söylüyorum, Türkiye artık eski Türkiye değil, Türkiye 22 yıl öncesinin Türkiye’si asla değil. Ekonomide, savunmada, eğitimde, teknoloji altyapısında 22 yıl öncesi ile kıyas dahi edilemeyecek bir Türkiye’de yaşıyoruz, yaşıyorsunuz.”
“İNSANSIZ HAVA ARAÇLARINDA DÜNYANIN İLK ÜÇ ÜLKESİ ARASINDAYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 22 yılda gençlerle hayalleri arasına girebilecek birçok engeli kaldırdıklarını belirterek, “Millî gelirde tarihimizde ilk kez 1,1 trilyon dolar sınırını aştık, nereden nereye. Savunma sanayinde yerli ve millî üretimin payını yüzde 80’lere çıkardık. İnsansız hava araçlarında dünyanın ilk üç ülkesi arasındayız” bilgisini verdi.
Araştırma Geliştirme Merkezi sayısını da sıfırdan 1328’e çıkarttıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Buralarda 66 bin 250 projeyi tamamladık, 14 bin 634 proje ise devam ediyor. 22 yıl önce sadece 2 teknopark vardı, bugün 104 teknoparkımız var. Tasarım merkezimiz yokken bugün 332 tane tasarım merkezine sahibiz. Buralarda da 13 bin 101 proje tamamlandı, 2 bin 262 proje devam ediyor. Daha bunlar gibi saymaya kalksak saatler alacak güçlü bir altyapıyı son 22 yıl içerisinde ülkemize kazandırdık.”
Merkezinde gençlerin olduğu 21. yüzyıl Türkiye’sini ilim ve teknolojiyle inşa etmenin gayreti içerisinde olduklarını da vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni, büyük ve güçlü Türkiye’yi yansıtan en önemli tablonun bu sene 10’uncusu düzenlenen TEKNOFEST olduğunu söyledi.
Her geçen yıl katılımcı sayısı artan, ziyaretçi rekorları kıran TEKNOFEST’in geniş yelpazedeki yarışmalarıyla teknoloji ekosistemine ışık tuttuğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TEKNOFEST dışa bağımlılığın, montajcılığın, başkalarına muhtaç yaşamanın ülkemizin kaderi olmadığını bizlere çok net bir biçimde gösteriyor. TEKNOFEST, unutmayın gençler, bir gençlik destanıdır, TEKNOFEST bir teknoloji devrimidir. TEKNOFEST, bereketli Anadolu topraklarında filizlenen idealist gençlerin güçlü sesidir” diye konuştu.
2018’den bu yana TEKNOFEST’in dalga dalga büyüdüğüne hep beraber şahitlik ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “2018’de, 14 farklı kategoride toplam 4 bin 333 takım ve 20 bin yarışmacıyla başlamıştık. Geçen sene İstanbul, Ankara ve İzmir’de 41 farklı kategoride 333 binden fazla takım, 1 milyondan fazla yarışmacıyla, 4,5 milyon ziyaretçiye ulaştık, Allah’a hamdolsun. TEKNOFEST Adana’ya ise 50 farklı kategoride, 790 binden fazla takım, 1 milyon 650 binden fazla yarışmacı başvurdu. Ziyaretçi bakımından da yeni bir rekora imza atacağımıza inanıyorum. Adana ve Mersin başta olmak üzere Akdeniz bölgesindeki tüm gençlerimizi, tüm çocuklarımızı, Şakirpaşa’ya davet ediyorum.”
“GERİLİM, ÇATIŞMA VE SAVAŞLAR COĞRAFYAMIZI İÇTEN İÇE ÇÖKERTİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede son yılların en sancılı günleri yaşandığına işaret ederek, “Gerilim, çatışma ve savaşlar coğrafyamızı içten içe çökertiyor. Gazze ve Lübnan’daki katliamları millet olarak, insanlık olarak içimiz kan ağlayarak takip ediyoruz” dedi.
Gazze’ye yönelik İsrail saldırıları başlayalı neredeyse bir yıl olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, çoğu çocuk ve kadın 50 bin kişinin vahşice siyonist İsrail tarafından katledildiğini söyledi.
Saldırılarda 100 bine yakın insanın da yaralandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Şehirler birer enkaz yığınına döndü. İsrail, Hamas bahanesiyle önce Gazze’yi işgal etti, şimdi de Hizbullah bahanesiyle Lübnan’da kan döküyor. Filistin’in seçilmiş son başbakanı İsmail Heniyye’yi Tahran’da şehit ettikten sonra, geçtiğimiz günlerde de Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı katlettiler. İsrail saldırılarında can veren Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.”
“GAZZE, BATI ŞERİA VE LÜBNAN İLE SINIRLI KALMAYACAK SİNSİ BİR PLAN UYGULAMAYA KONULMUŞTUR”
Uluslararası hukukun tamamen rafa kaldırılmış durumda olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölgede ateşkese, barışa ve huzura her yaklaşıldığında, İsrail hükümeti bu süreci dinamitleyecek bir provokasyona imza atıyor. Ateşi tüm bölgeye yaymak, coğrafyamızı kana ve gözyaşına boğmak için her yola başvuruyorlar” ifadesini kullandı.
İsrail’in, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’i “istenmeyen kişi” ilan etmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Utanmadan, sıkılmadan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres’e, özellikle kalkıyor ‘Birleşmiş Milletler’e gelemez’ diye meydan okuyor. Şu hâle bak, şimdi 196 ülke, herhalde Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine sahip çıkacaktır. Sen kim oluyorsun da burada Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne yönelik, Birleşmiş Milletler’e gelemeyeceğine dair ferman gönderiyorsun? Kundaktaki bebekleri dahi öldürmekten zevk alan bir cinnet hâliyle karşı karşıyayız. Tüm bu gerçeklere rağmen ne yazık ki Batılı güçler, bu katliam şebekesine silah, mühimmat, istihbarat ve diplomatik destek vermeyi sürdürüyor. Gazze’ye ve Lübnan’a yağan binlerce tonluk bombaların nereden geldiği, nerede üretildiği, kimler tarafından tedarik edildiği bellidir. Kimse kusura bakmasın ama dökülen her damla kana bombaları atanlar kadar o bombaları temin edenler de aynı derece ortaktır. Burada şunu çok açık ifade etmek durumundayım, bölgemizde sadece Gazze, Batı Şeria ve Lübnan ile sınırlı kalmayacak sinsi bir plan uygulamaya konulmuştur. Bu planın nihai hedefinin neresi olduğunu görmek ve anlamak için kâhin olmaya gerek yoktur.”
“İSRAİL YÖNETİMİ YAPTIĞI HER AÇIKLAMAYLA ASIL NİYETLERİNİ ORTAYA KOYUYOR”
Tarih bilen, dinler tarihi bilen, siyaset ve diplomasi bilen herkesin meselenin Kudüs, Mescid-i Aksa ve “vadedilmiş topraklar” hezeyanı ile bağlantısını kolayca idrak edeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz hepimiz arz-ı mevudun ne olduğunu gayet iyi biliriz. Vaat edilmiş toprakların ne olduğunu gayet iyi biliriz. 30 kilometre mesafede adeta Türkiye’ye meydan okuma yarışına giriyorlar. Bunları biz gayet iyi biliriz. Mevcut İsrail yönetimi yaptığı her açıklamayla, paylaştığı her haritayla asıl niyetlerini ortaya koyuyor” dedi.
Türkiye’nin sahadaki gelişmeleri anbean takip ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin komşular ve bölgedeki tüm kardeş ülkelerle işbirliğini ileriye taşıdığını ifade etti.
Zalimler karşısında insanlık cephesini güçlendirmenin gayretinde olduklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Savunma sanayii alanında dışa bağımlılığımızı en aza indirmeye çalışıyor, yerli ve millî üretimi çok güçlü biçimde destekliyoruz. Devlet destekli siber saldırılara ve dijital terör eylemlerine karşı mukavemetimizi sürekli güçlendiriyoruz. Elektronik harp ve millî yazılım konusu zaten gündemimizin üst sırasında yer alıyor. Teknolojiyi sadece kullanan değil tasarlayan, geliştiren, üreten ve ihraç eden ülke hedefimiz doğrultusunda emin adımlarla ilerliyoruz. Tanktan zırhlı araçlara, savaş gemisinden denizaltına, uçaktan helikoptere, silahlı ve silahsız insansız hava araçlarından hava savunma sistemlerine kadar çok geniş bir alanda hamdolsun son derece güçlüyüz. İnşallah çok daha iyi yerlerde olacağız. TB2’lerle yakaladığımız, Akıncı ile sürdürdüğümüz ivmeyi savaş uçağımız Kızıl Elma ile çok farklı bir seviyeye taşıyacağız. Şu hakikati lütfen aklınızdan çıkarmayın, Adanalı kardeşlerim ‘Elle gelen öğün olmaz o da arasan bulunmaz.’ atasözünü çok iyi bilir. Biz de savunma sanayii alanı başta olmak üzere dışa bağımlılığın acısını çok iyi bilen bir ülkeyiz. Bize takılan çelmeleri, müttefiklerimizin uyguladığı gizli-açık ambargoları unutmadık.”
Teknolojinin sadece kalkınma ve refah değil bağımsızlık, güvenlik ve egemenlik manasına da geldiğini defalarca tecrübe ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bayraktar’la, ANKA’yla, Akıncı’yla, Aksungur’la, Kızılelma’yla, Atak’la, Hürkuş’la, Hürjet’le, Gökbey’le, Kaan’la, Anadolu’yla, Altay’la ve ülkemizin caydırıcılığını artıran daha nice savunma kabiliyetlerimizle iftihar etmenin sebebi işte budur” dedi.
Türkiye’nin her zaman sulhu sükûnun tarafında olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm bunları da savaş heveslisi olduğumuz için değil, vatanımızı ve vatandaşlarımızı kem gözlerden layıkıyla korumak için yapıyoruz. Bölgemizin içinde bulunduğu cinnet hâli karşısında bugüne kadar olduğu gibi yine mazlumların yanında, adaletin safında yer alacağız” ifadesini kullandı.
“Coğrafyamızın yeni bir Sykes-Picot taksimiyle tekrar lime lime edilmesine göz yummayacağız.” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hedefleri yakalamada en büyük güç kaynağının gençler olduğunu söyledi. “Yerli ve millî olsun” diyerek çırpınan gençler oldukça vatanın daima güvende olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mavi Vatan’da, Gök Vatan’da sizlerin sesi, sizlerin nefesi her daim duyulacak. Size güveniyor, inanıyor ve hepinizle iftihar ediyorum. Sizlerle yol yürümekten, sizlere yoldaşlık etmekten onur duyuyorum. ‘Ülkem, milletim, insanlık için ne yapabilirim’ diye gayret eden, düşünen ve hayallerinin peşinden ayrılmayan siz gençleri yetiştiren ailelerinize de teşekkür ediyorum” dedi.
TEKNOFEST logolu montla platforma çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan, festival paydaşlarıyla fotoğraf çektirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra TEKNOFEST Girişim Yarışması’nda dereceye giren gençlere ödüllerini verdi. TEKNOFEST Yönetim Kurulu ve Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı) Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hediye takdim etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra T3 Vakfı Yönetim Kurulu ile TEKNOFEST pozu vererek fotoğraf çektirdi.
“Filistin Devleti’nin tanınması büyük önem ifade ediyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb ile düzenledikleri ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Barışı ve güvenliği sağlamakla görevli uluslararası teşkilatların etkisiz kaldığı bu ortamda Filistin Devleti’nin tanınması, daha büyük anlam ve önem ifade ediyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Finlandiya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Alexander Stubb, Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki baş başa ve heyetler arası görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün yaptıkları görüşmelerde Gazze ve Lübnan’a yönelik İsrail saldırganlığının da gündemlerinin odağında yer aldığını belirterek şunları söyledi: “İsrail’in katliamlarıyla ilgili tavrımızı hem Birleşmiş Milletlerde hem de bugün Meclisimizde açık yüreklilikle dile getirdim. İsrail’in hakka, hukuka aykırı işgal ve ilhak arayışına karşı tavrımız, tüm devletlerin ve uluslararası kuruluşların asli görevidir.”
“HÂLÂ BUNU YAPMAYAN ÜLKELERE FİLİSTİN DEVLETİ’Nİ TANIMA ÇAĞRIMIZI TEKRARLIYORUZ”
“Buradan bir kez daha Gazze’de acil kalıcı ateşkesin sağlanması ve insani yardımların ulaştırılması çağrımızı tekrarlıyorum” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu: “Lübnan halkının ve hükûmetinin de bu süreçte yanında olmamız gerekiyor. Güvenlik Konseyi başta olmak üzere barışı ve güvenliği sağlamakla görevli uluslararası teşkilatların etkisiz kaldığı bu ortamda Filistin Devleti’nin tanınması, daha büyük anlam ve önem ifade ediyor. 7 Ekim’den bu yana dokuz ülke Filistin Devleti’ni tanımıştır. Hâlâ bunu yapmayan ülkelere Filistin Devleti’ni tanıma çağrımızı tekrarlıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin, “Birleşmiş Milletler nezdinde Türkiye ve Finlandiya öncülüğünde oluşturulan Arabuluculuk Dostları Grubu, bölgedeki çatışmaların sonlandırılabilmesi adına bir inisiyatif başlatabilir mi?” şeklindeki sorusu üzerine Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb ile bunları da görüştüklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, müşterek atılabilecek adımlar konusunda, her iki ülkenin de ara buluculuk noktasında ne denli başarılı olabileceğini zamanın göstereceğini ifade etti.
İsrail’in ara buluculuğa yaklaşması veya kabulünün söz konusu olmadığının görüldüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Atılacak adımlarla, temennim odur ki, bakanlarımızın yapacağı ön çalışmalarla böyle bir netice alabilirsek bu netice üzerinden inşallah, bu ara buluculuk çalışmalarına devam ederiz” değerlendirmesini yaptı.
Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb da görüşmede Orta Doğu’da devam etmekte olan çatışmalar konusunun da ele alındığını belirterek, “İsrail’in kendisini savunma ve koruma hakkı olduğunu kabul ederken, kendi güvenliğini sağlama hakkı olduğunu kabul ederken, aynı zamanda İsrail’in uluslararası hukuka uyması gerektiğini de düşünüyoruz. Çünkü yaşanan insanlık trajedisi Gazze’de çok fazla. Şimdi de Lübnan’da aynı şeyi görmeye başladık. Dolayısıyla biz de Finlandiya olarak acil bir ateşkes çağrısında bulunduk Lübnan’da. Saldırıların durması çağrısında bulunduk. Biz de iki devletli bir çözümden yanayız. Bunu sağlayacak siyasi süreci destekliyoruz. Şu anda devam etmekte olan bu iki savaş yani hem Filistin’de hem Lübnan’da yaşananlar belki de barışla sonuçlanacak, barışçıl bir çözüme ulaşılacak ama henüz bu noktadan çok uzaktayız diyebilirim.”
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.